24 Eylül 2024 Salı

KÖYÜMÜZÜN YENİ YERLEŞİM ALANI İÇİN YOL  VE ALTYAPI ÇALIŞMALARI DEVAM ETMEKTEDİR..





 

17 Eylül 2024 Salı


KÖYÜMÜZÜN  YENİ YERLEŞİMİNİN ALT YAPI ÇALIŞMALARI  VE YOL YAPIMI DEVAM ETMEKTEDİR..







 EMEĞİ GEÇEN  HERKESE  TEŞEKKÜRLER

 

11 Eylül 2024 Çarşamba

KÖYÜMÜZDE YENİ YERLEŞİM  ALANIN DA ALT YAPI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR.. EMEK VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİZ..






3 Eylül 2024 Salı

okulun bahçesi temizlenmesi ve tuvaletlerimizin eksiklerinin giderilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederiz






 

26 Ağustos 2024 Pazartesi

 TOKLUCAK    KÖYÜMÜZÜN    DEĞİŞİM    SÜRECİ     DEVAM EDİYOR...


KÖYÜMÜZ OKUL BAHÇESİ TEMİZLENİYOR... 


EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİZ






24 Ağustos 2024 Cumartesi

31/07/2024


Bilgilendirme,


Değerli Denetim Kurulu Üyeleri


Yönetim Kurulumuzda Sayman Görevinde bulunan Ali YILDIZ istifa etmiştir.


Yedek listemizde bulunan Nihat Aslan Asil üye olarak atanmıştır.


Saymanlık görevine Asil üye Feridun Kılıç atanmıştır. Dernekler masasına resmi bildirim yapılmıştır.



Yönetim Kurulu



20 Ağustos 2024 Salı

 Merhaba sevgili köylüler,


Ben Eyüp Yılmaz. 


Bu zamana kadar bu gruba herhangi bir mesaj atmamıştım ancak geçen haftaki köy ziyaretimizden sonra bu mesajı atmak ihtiyacını hissettim.


Biliyorsunuz ki geçen sene gençlerimiz ve diğer köylülerle birlikte ağaçlar dikilmişti. Bu ağaçlar hem köyümüzü güzelleştirmek için hem de ölmüşlerimizin anısını yaşatmak içindi ancak bu ağaçların dörtte biri tutmuş, tutanlar da zaten bakımsız bir haldelerdi ve susuzluktan kurumuşlardı. Biz bu duruma çok üzüldük.


Bu köyün bir sorumlusu veya amiri yok mu? Neden herkes üstüne düşeni maddi manevi karşıladığı halde, köyümüzün ücretsiz kaynakları olduğu halde neden bakım hizmetleri yapılmıyor? Burada lafım Yönetime değil, Muhtarlığadır. 


Gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.




köyümüzdeki alt yapı çalışmaları devam ediyor..




 

8 Ağustos 2024 Perşembe



SEVGİLİ KÖYLÜLERİMİZ VE KOMŞULARIMIZ  
KÖYÜMÜZÜN   ESKİ VİDEO FOTOĞRAF DÖKÜMANLARINI PAYLAŞALIM ..
sevgili ŞEVKET ASLAN  TARAFINDAN ARŞİVLENEN VİDEOLARIMIZ.
TEŞEKKÜR EDERİM..

























 

11 Temmuz 2024 Perşembe


İmam Hüseyin (as) Hakkında Merak Edilenler






İmam Hüseyin (a.s) ne zaman ve nerede dünyaya gelmiştir?
- Hicretin dördüncü yılının Şaban ayının üçüncü günü Medine-i Münevvere'de dünyaya gelmiştir.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın meşhur lakabı nedir?
En meşhur lakabı Seyyid’üş- Şüheda’dır. Künyesi ise Ebu Abdullah’dır.

  İmam Hüseyin (a.s)'ın hayatı dört döneme ayrılır
Resulullah (s.a.a)’in dönemi.
Babası Hz. Ali (a.s)’ın dönemi.
Kardeşi İmam Hasan'la birlikte yaşadığı dönemdir.
İmam Hüseyin (as) yaklaşık altı yılını Ceddi Peygamberle birlikte yaşadığı saadetli günlerdir.   Otuz yılını babası Hz. Ali (as)’la, On yılını kardeşi Hz. İmam Hasan (as)’la birlikte geçirmiştir.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın oğlu Ali Ekber'in sima ve ahlakı nasıl idi?
Hz. Ali Ekber güzel yüzlü bir gençti; sima ve ahlak açısından Resulullah (s.a.a)’e herkesten daha çok benziyordu. Bir kavle göre, Aşura günü Ehl-i Beyt'ten ilk şehit olan odur.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın sancaktarı kim idi?
- Kendisine “Sakka” lakabı verilen, Hz. Ebu'l- Fazl'il- Abbas idi.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın kölesinin ismi ne idi ve ne özelliğe sahipti?
- İmam Hüseyin (a.s)'ın kölesinin ismi, “Eslem” idi; onun özelliklerinden biri Kur’ân karisi olması idi; Kur’ân ayetlerini kalbe işleyen yanık bir sesle okuyordu.[1]
- İmam Hüseyin (a.s)'ın müezzininin ismi ne idi?
- Haccac bin Mesruk idi.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın Mekke'ye gönderdiği elçi kim idi?
- Amcazadesi Muslim bin Akil.

Kufe halkı, İmam Hüseyin (a.s)'ı davet ettiği zaman, kaç kişi Hz. Müslim'e biat etmişlerdi?
On sekiz bin kişi.

-Hz. Müslim'in çocuklarının isimleri nelerdir?
- İbrahim ve Muhammed'dir; Muhammed İbrahim'den büyüktü; her ikisi de on yaşından küçük idiler.

Cebrail, İmamların (a.s) isimlerini Hz. Nuh (a.s)'a bildirdiğinde, onların hangisinin ismini duyunca ağlamıştır?
- İmam Hüseyin (a.s)'ın ismini duyunca ağladı.

- Kerbela'nın sözcük anlamı nedir?
- Kerbela, gam ve bela anlamınadır. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela ismini duyduklarında şöyle buyurdular: “Allah'ım kerb (gam) ve beladan sana sığınıyorum.”

- İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabı meydana gitmek istediğinde, onların arasında var olan sünnet ne idi?

- Maktel yazanları şöyle yazmışlardır: İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabı arasında şöyle bir sünnet var idi; Onlardan her hangi biri savaş meydanına gitmek istediğinde, İmam Hüseyin (a.s)'ın huzuruna gelerek şöyle diyordu: “Es-selam-u aleyke yebne Resulullah!” (Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu!”) İmam (a.s) da onların cevabını vererek; “Biz de yakında size kavuşacağız” buyuruyorlardı ve şu ayeti tilavet ederlerdi: “Feminhum men kaza nahbeh ve minhum men yentezir vema beddelu tebdilen.”

Beni Haşim ailesinden Aşure günü ilk şehit olan kimdi?
Hz. İmam Hüseyin (as)’ın peygambere en çok benzeyen oğlu şehzade Hz. Ali Ekber (a.s).

İmam Hüseyin (a.s)'ın 72 ashabından kaç kişi Beni Haşim ve Hz. İmam Hüseyin’in  yakınlarından idi?
On yedi kişi.

İlk önceleri düşmanın ordusundan olan fakat sonra gerçekten tövbe ederek İmam Hüseyin (a.s)'ın ordusuna katılıp şahadete erişen şahsın ismi nedir?
Hür bin Yezid-i Riyahi’dir.

Neden İmam Hüseyin (a.s) düşmandan bir gece (Aşura gecesi) izin istedi?
- İmam Hüseyin (a.s) kardeşi Ebu'l Fazl’il- Abbas'a şöyle buyurdu: “Kardeşim! Düşmana doğru git, onlara de ki; “Namaz kılmamız, dua etmemiz ve Allah'la münacatta bulunmamız için bu geceyi bize mühlet verin. Çünkü ben namaz kılmayı, Kur’ân okumayı, çok dua ve istiğfar etmeyi seviyorum.”

  Aşura günü şehit olan damat ve gelinin isimleri nelerdir ve nasıl şahadete eriştiler?

1- Onların isimleri “Veheb” ve “Haniye”'dir. Veheb, savaş meydanına gitmek için İmam Hüseyin (a.s)'dan izin istedi. İmam (a.s) izin verince meydana gidip bir müddet savaştıktan ve düşman ordusundan bir kaçını öldürdükten sonra iki elleri kesilerek düşmanın eline esir düştü. Onu Ömer-i Sa'dın yanına götürdüler, o zalim de onun boynunun vurulmasını emretti; boynunu vurduktan sonra kesilmiş başını İmam Hüseyin (a.s)'ın ordusuna doğru attılar. Veheb'in annesi onu alıp yüzünün kanını temizledikten sonra, onu düşmana doğru attı. Veheb'in eşi “Haniye” kendisini kocasının kana boyanmış bedenine ulaştırdı, onum kanlarını temizleyerek şöyle diyordu: “Cennet sana hoş olsun” Şimr bu durumu görünce, kölesine onu öldürmesini emretti, köle de elindeki demir sopayla onu şehit etti.

Kerbela'da şehit edilen ilk ve tek kadının ismi nedir?
Veheb'in eşi olan Haniye’dir.

Aşura gününün öğle namazı vaktini, İmam (a.s)'a hatırlatan şahsın ismi nedir ve İmam (a.s) ona hitaben ne buyurdular?
Aşura gününün öğle vakti “Ebu Sumame-i Seydavi” güneşe bakarak öğle vaktinin girdiğini anlayınca İmam (a.s)'a şöyle dedi: “Gerçi düşmanın fırsat vermeyeceğini biliyorum, ama son namazı sizinle kılıp öylece Allah'a kavuşmak istiyorum.”
Bunun üzerine İmam (a.s) gökyüzüne bakarak şöyle buyurdular: “Namazı bana hatırlattın, Allah seni hatırlatan ve namaz kılanlardan kılsın. Şimdi öğlenin ilk vaktidir, namaz kılmamız için düşmandan mühlet isteyin.”

Beni Esed tayfasından olup İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabından olan, Bedir ve Huneyn savaşlarına katılmış olup Aşura günü İmam (a.s)'ın yanında şahadete erişen yaşlı kişinin ismi nedir?
Habib bin Mezahir'in akrabalarından olan “Enes bin Haris-i Kahili”dir.
Ebuzer'in azad edilmiş kölesi olan ve İmam Ali (a.s), İmam Hasan (a.s) ve daha sonra İmam Hüseyin (a.s)'ın evinde yaşayan ve nihayet Kerbela'da İmam Hüseyin'in yanında

Şahadete erişen Türk yarenin ismi nedir?
- Cevn’dir.

- İmam Hüseyin (a.s) ve Yahya bin Zekeriyya (a.s) arasında ne gibi benzerlikler vardır?
- Bu iki yüce ve mazlum şahsiyet arasında olan benzerlikler çoktur. Fakat biz yedi tanesiyle yetiniyoruz:
1)    Bu iki masuma isim takılmadan önce, onların isminde hiç kimse yoktu.
2)    Her ikisi de altı aylık iken dünyaya gelmişlerdi.
3)    O ikisinin doğumundan önce, semavi haber ve vahiyler onların doğum ve durumlarını açıklamıştı.
4)    Gök her ikisine de ağladı. “Fema beket aleyhim'is- semau ve’l arz”  ayetinin tefsirinde bununla ilgili hadis nakledilmiştir.
5)    Her ikisinin katili veled'üz- zina idi.
6)    Her ikisinin de başını altın leğene koyup fasık ve zalimlere götürdüler.
7)    Bu iki mazlumun, rivayetlere göre başlarının konuşması.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın Aşura günündeki en son askeri kimdi ve kimin eliyle şahadete erişti?
- İmam Hüseyin (a.s)'ın Aşura günü en son askeri, Hz. Ali Esğer idi. Babası İmam Hüseyin (a.s)'in elleri üzerinde, Hermele bin Kamil-i Esedi'nin okuyla şahadete erişti.

- Kerbela şehitlerinden kimlerin başlarını bedenlerinden ayırmadılar?
- Hz. Ali Esğer ile Hür bin Yezid-i Riyahi'nin başlarını bedenlerinden ayırmadılar. Çünkü İmam Hüseyin (a.s) Ali Esğer'i defnetmişti; Hür bin Yezid-i Riyahi'nin de akrabaları onun başının bedeninden ayrılmasına mani oldular.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın Kerbela'da kendisiyle birlikte şehit olan ashabı kaç kişiydi?
Meşhur kavle göre 72 kişi..

- Namaz kılarken Kerbela toprağına secde etmenin fazileti nedir?
- Necat'ul- İbad risalesinde şöyle nakledilmiştir: “Kim namaz kıldığında Kerbela toprağına secde ederse, namazın kabul olmasına mani olan engeller yok olur ve İmam Hüseyin (a.s)’in toprağının bereketiyle namazı da kabul olur.”

İmam Hüseyin (a.s)'ın şahadetinden sonra Kerbela'da en son şehit olan kimdi?
- Kerbela’da en son şehit olan “Süveyd bin Amr” isminde yaşlı bir adamdır. Bu şahıs Aşura günü, var gücüyle savaştı, aldığı çok yara ve darbeler neticesinde bayılıp yere düştü. Düşman onun öldüğünü zannederek ondan vazgeçti. O bir müddetten sonra kendine gelip İmam Hüseyin (a.s)'ın şehit olduğunu anlayınca o haliyle kalkıp yanında bulunan hançerle düşmana saldırdı, bir müddet savaştıktan sonra şahadete erişti. Böylece o, İmam Hüseyin (a.s)'ın şahadetinden sonra şahadete erişen kişiydi.
- Kerbela şehitlerinin başları ne zaman ve kimin emriyle bedenlerinden ayrıldı?
- Muharrem'in on birinci günü, Ömer Sa'd'ın emriyle.

- İmam Hüseyin (a.s) kaç yaşında şehit oldu?
56 yaşında.

- İmam Hüseyin (a.s) şehit olduktan sonra, kaç atlı Hazretin bedenini atların tırnaklarıyla çiğnetti?
- İmam Hüseyin (a.s) şehit olduktan sonra, on kişi İmam (a.s)'ın bedenini atların tırnaklarıyla çiğnettiler.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın katili kimdir?
 İmam Hüseyin (a.s)’ın katili ilk başta Yezid'dir. Çünkü O İmam Hüseyin (a.s)'dan zorla biat alınmasını, biat etmediği takdirde başının bedeninden ayrılıp kendisine gönderilmesini emretmişti. Yezid'den sonra İmam Hüseyin (a.s)’ın katili İbn-i Ziyad'dır. Çünkü o bu cinayete zemine hazırlamış ve İmam'ın aleyhine ordu toplamıştır. Ondan sonra da İmam'ın katili İbn-i Sa'd'dır. Çünkü Kerbela vakasından sonra onu, İmam Hüseyin (a.s)’ın katili olarak çağırıyorlardı. Onlardan sonra da İmam (a.s)'ın katili Şimr'dir. Çünkü o da büyük musibetin faili olmuştur.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın bedeninde kaç ok, mızrak ve kılıç yarası var idi?
- İmam Bakır (a.s)'ın buyurduğuna göre, İmam Hüseyin (a.s)'ın bedeninde 320 kılıç, mızrak ve ok yarası vardı.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın atının ismi ne idi?
- Zulcenah.

- Zulcenah, İmam Hüseyin (a.s)'ın bedeniyle nasıl vedalaştı?

- İmam Hüseyin (a.s)'ın şahadetinden sonra, Zulcenah İmam (a.s)'ın parçalanan bedeninin yanına gelerek yelesini Hazret'in kanına boyadı, O'nun bedenini kokladı ve yüksek sesle kişnemeye başladı.
İmam Bakır (a.s) buyuruyor ki; “Zulcenah kişnerken şöyle diyordu: Peygamber'in evladını öldüren ümmetin zulmünden dolayı vay hallerine!”

-Kerbela şehitlerinin naşı ne zaman ve kimlerin vasıtasıyla defnedildi?
- Kerbela şehitlerinin naşı, hicri 61. Yılın Muharrem ayının 13. günü defnedildi. Şöyle ki, “Alkame” nehirinin yakınındaki bir köyde yaşayan “Beni Esed” kabilesi, gelip Kerbela şehitlerinin mübarek bedenlerini defnederken İmam Hüseyin (a.s) ve başları bedenlerinde olmayan diğer şehitlerin bedenlerini tanımıyorlar, bu yüzden ne yapacaklarını bilmeyerek şaşırıp kalıyorlar, bu esnada aniden bir atlı onların yanına gelerek; “Niçin buraya gelmişsiniz?” diye soruyor. Onlar da cevaben: “Bu cesetleri defnetmek için gelmişiz, fakat onların kim olduğunu tanımıyoruz.” diyorlar. İmam Seccad (a.s)'ın kendisi olan o atlı, bütün şehitleri tek-tek tanıtıyor ve onları defnediyorlar. İmam Seccad (a.s) 'ın kendisi de babasının pare-pare olmuş bedenini bir hasrın içerisine koyarak onu defnediyor.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın mübarek bedeni kimin vasıtasıyla tanındı ve defnedildi?
- İmam Seccad (a.s)'ın.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın kabri nerededir?
- Irak’ın Kerbela kentinde.

- Neden İmam Hüseyin (a.s)'ın kabri altı köşelidir?
- Hz. Ali Ekber'in mübarek na'şı, babası İmam Hüseyin (a.s)’ın yanında defnedildiğinden dolayı kabir altı köşeli olmuştur.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrinin üst tarafında, halis altın suyuyla ne yazılmıştır?
- Nur ayetinden sonra Hz. Peygamber (s.a.a) 'in buyurmuş olduğu şu hadis yazılmıştır:
 “Ey Cabir! Hüseyin'in kabrini ziyaret et. Çünkü Hüseyin'in kabrini ziyaret etmenin sevabı, (müstahap olan) yüz haccın sevabıyla eşittir. Kuşkusuz Hüseyin'in kabri, cennet bahçelerinden bir bahçedir...”

- İmam Hüseyin (a.s)'ın vasiyeti ne gibi sözleri içermektedir?
- İmam Hüseyin (a.s), Irak'a doğru hareket ettiğinde bir vasiyetname yazarak kardeşi Muhammed-i Hanefiyye'ye verdi. Bu vasiyetnamede, Allah'ın birliğine, Hz. Peygamber (s.a.a)'in peygamberliğine ve ahretin hak olduğuna ikrar ettikten sonra şöyle geçmiştir:
“Allah’ım! Sen biliyorsun ki benim bu hareketim, yeryüzünde bozgunculuk yapmak, fesat çıkarmak için değildir. Benim bu çıkışım: ceddimin ümmetini ıslah etmek, babam Ali bin Ebu Talib’in yolunu ihya etmek, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak içindir.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın kaç çocuğu vardı?
- Büyük bir alim ve mühaddis olan şeyh Mufid şöyle diyor: “İmam Hüseyin (a.s)'ın altı çocuğu vardı:
1)    Annesi Şehrbanu olan İmam Seccad (a.s).
2)    Annesi Leyla olan Ali Ekber (a.s).
3)    Kerbela vakasından önce vefat eden Cafer.
4)    Annesi Rubab olan ve İmam Hüseyin (a.s) 'ın kucağında boğazından oklanarak şahadete erişen Abdullah (Ali Esgar).
5)    Annesi Rubab olan Sekine.
6)    Annesi Ümmü İshak olan Fatima.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın en büyük oğlunun ismi nedir?
- Merhum şeyh Mufid ve şeyh Saduk İmam Seccad (a.s)'ı İmam Hüseyin (a.s)'ın en büyük oğlu bilmişlerdir. Ama allame seyyid Muhsin “A'yan'uş- Şia” kitabında Hz. Ali Ekber'in, İmam Hüseyin (a.s)'ın En büyük oğlu olduğunu vurgulamıştır.

- Hz. Zeyneb (a.s) ne zaman ve nerede dünyaya gelmiş ve vefat ettiği yer neresidir?
- Hz. Zeyneb (a.s) hicretin 5. veya 6. yılında Medine'de dünyaya geldi; hicretin 62. yılında ise Şam'da vefat ettiler.  
- Hz. Zeyneb (a.s)'ın evlenme şartı ne idi?
- Hz. Zeyneb (a.s) evlenme yaşına ayak bastıklarında pek çokları onu istedi. Fakat amcası oğlu Abdullah bin Cafer'in istemesi şu şartla kabul edildi: “Kardeşi İmam Hüseyin (a.s) ne zaman yolculuğa çıkarsa, onunla beraber olacak ve Abdullah buna mani olmayacaktır.” Abdullah da bu şartı kabul etti, böylece Hz. Zeyneb (a.s) onunla evlendi.

- Hz. Zeyneb (a.s) neden, İmam Hüseyin (a.s) onun şehit olan oğullarını çadıra getirdiğinde dışarı çıkmadı?
- Hz. Zeyneb (a.s) daima şehitlerin mübarek na’şlarını bütün kadınlardan önce karşılıyordu, ama kendi oğullarının mübarek na’şlarını getirdiklerinde çadırdan dışarı çıkmadı. Çünkü kana boyanan oğullarının bedenlerini görmekle sabırsızlık göstererek mükâfatını azaltabilir ve kardeşi de onu bu halde görerek bacısı karşısında mahcup olabilirdi. İşte bu yüzden çadırdan dışarı çıkmadı.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın kardeşi olan Hz. Ebu'l Fazl- Abbas'ın lâkapları ne idi?
- Hz. Ebu'l Fazl'il- Abbas'ın birçok lâkapları vardır. Bunlardan her biri onun yüce şahsiyetinin özelliklerinden bir nişanedir. O lâkaplar şunlardır:
1- Ebu'l Fazl; çok faziletleri olduğundan veya “Fazıl” isminde bir oğlu olduğundan dolayı bu lakap ona verilmiştir.
2- Ebu'l Kırba; susuzlara su taşıdığı için bu lakabı almıştır.
3- Kamer-i ben-i Haşim; Haşim oğulları arasında ay gibi yüzü güzel ve nurlu olduğundan dolayı bu lakabı ona takmışlardır.
4- Abd-i Salih.
5- Fadi (fedakar).
6- Hami (himayet edici).
7- Vaki (koruyucu).
8- Bab’ul- Havaic (hacetler kapısı).
9- Sai (ayretli, çaba sarf eden).
10- Hamil’ul- Liva (sancaktar, alemdar).

- Hz. Mehdi'nin, Nahiye-i Mukaddese Ziyaretindeki Hz. Ebu'l-Fezl için beyan ettiği beş fazilet nedir?
- İmam Mehdi (a.s)'dan naklolunan Nahiye-i Mukaddese Ziyareti'nde, Ebu'l Fazl (a.s)'a hitaben şöyle buyuruyor:
“Selam olsun Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s)’ın oğlu Ebu'l Fazl- Abbas'a; O Abbas ki, canını kardeşi için feda etti, dünyayı ahrete ulaşmak vesilesi kıldı, kardeşine feda oldu, muhafız idi, suyu susuzlara ulaştırmak için çok gayret etti ve iki eli Allah yolunda kesildi.”
- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının aileleri ne zaman ve kimin vasıtasıyla esir edilerek Kerbela'dan Kufe'ye götürüldü?
- İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının aileleri, Muharrem'in on birinci günü öğleden sonra Ömer bin Sa'd vasıtasıyla esir edilerek Kerbela'dan Kufe'ye götürüldü.
- Kerbela şehitlerinin kesik başları ne zaman ve kimin vasıtasıyla defnedilmiştir?
- Sefer ayının yirmisinde Erbain günü İmam Seccad (a.s) vasıtasıyla defnedilmiştir.

- Nu'man bin Beşir kimdir?
- Nu'man bin Beşir, Resulullah (s.a.a)'in ashabından güvenilir bir şahıstı. Yezid bir grubu onun önderliğinde İmam Hüseyin (a.s)'ın ailesinin muhafızı kılarak onları tam bir ihtiramla Medine'ye döndürmelerini tavsiye etti. Nu'man bin Beşir de Ehl-i Beyt'i tam bir ihtiramla Şam'dan Medine'ye götürdü.

-Kerbela şehitlerini ilk olarak ziyaret eden, Beni Ümeyye'nin kan içici hükümdarlarından Haccac bin Yusuf-u Sakafi'nin eliyle, Ali ve Ali evlatlarına olan bağlılığı ve dostluğu yüzünden bedeni dağlanan sahabenin ismi nedir?
- Cabir bin Abdullah-i Ensari.

- Cabir bin Abdullah-i Ensari kimdir?
- Cabir bin Abdullah-i Ensari, hicretten on beş yıl önce Medine'de dünyaya geldi ve babası Abdullah Uhud savaşında şahadete erişti. Cabir daima Hz. Peygamber (s.a.a)'le birlikte idi, Hz. Peygamber (s.a.a)’in zamanında vuku bulan on dokuz savaşa katılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.a)'den sonra daima Hz. Ali (a.s) ve Ehl-i Beyt'le beraberdi, öyle ki onun yaşantısı sanki Ehl-i Beytin yaşantısıyla düğümlenmişti. İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ilk ziyaret eden de o olmuştur. Daha sonra Hz. Ali (a.s)'ın dostluğu suçuyla bedeni, Haccac bin Yusuf-i Sakafi tarafından dağlanmıştır.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın ailesi ve onlarla birlikte esir edilenler ne zaman Şam'a ulaştılar?
- Hicretin 61. yılı Sefer ayının birinci günü.

- İmam Seccad (a.s)'ın naklettiği, Şam'da kendilerine ve esirlere yapılan yedi zulüm nedir?
- İmam Seccad (a.s), Numan bin Munzir-i Medaini'ye şöyle buyurdu:
“Şam'da yedi zulüm bize yapıldı ki esir olduğumuz süre içerisinde bu denli bir zulüm bize yapılmamıştı:
1- Şam'da zalimler kılıçlarıyla bize saldırdılar ve davul çaldıkları halde büyük bir toplumun arasında bizi beklettiler.
2- Şehitlerin başlarını hanımlarımızın tahtırevanları arasına soktular, babam ve amcam Abbas'ın başlarını, halam Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'ün karşısına; kardeşim Ali ve amcam oğlu Kasım'ın başlarını ise bacılarımın gözleri önüne getirdiler; bazen başlar yere düşüp atların nalları altında kalıyordu.
3- Şam'ın kadınları, damların üzerinden başımıza su ve ateş döküyorlardı.
4- Günün doğuşundan batışına kadar, sokak ve pazarda saz ve avazla halkın gözleri önünde bizi dolaştırıp; “Ey insanlar! Bunları öldürün; zira bunların İslam'da hiçbir saygınlığı yoktur” diyorlardı.
5- Bizi tavanı olmayan bir yerde bekletiyorlardı, gündüzleri şiddetli sıcaktan, geceleri ise soğuktan rahatsızdık, daima korku ve ıstırap içerisinde idik.
6- Bizi köle satılan pazara götürdüler, bizi köle ve cariye olarak satmak istediler, ama Allah Teala bu ameli onlara mümkün kılmadı.
7- Bizi bir ipe bağladılar, böylece Yahudi ve Hıristiyanların evlerinin önünden geçirirken onlara; ‘Bunların babası sizin babalarınızı Hayber, Hendek....savaşlarında öldürdüler, bugün onların intikamını bunlardan alın’ diyorlardı.”

- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'inin, Medine'den çıktığı andan Medine'ye döndüğü ana kadar kaç acı vedalaşmaları olmuştur?
- Dört vedalaşmaları olmuştur:
1- Hz. Peygamber (s.a.a) ile Hz. Fatıma (a.s)'ın kabirleri ve Resulullah (s.a.a)’in haremiyle vedalaşmaları.
2- Aşura günü İmam Hüseyin (a.s) ile vedalaşmaları.
3- Muharrem ayının on birince günü şehitlerin başsız bedenleriyle vedalaşmaları.
4- Hz. Zeyneb (a.s), İmam Seccad (a.s) ve onlarla birlikte olanların, Erbein günü Kerbela'ya gelip üç gün yas ve ağıt tuttuktan sonra şehitlerin kabirleriyle vedalaşmaları.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'i, ne günü Medine'ye varmış ve kaç gün genel yas ilan edilmiştir?
- İmam Hüseyin (a.s) 'ın Ehl-i Beyti Cuma günü Medine'ye vardı, o gün Medine halkından bir grup Cuma namazı için camide toplanmışlardı; Velid bin Utbe de minbere çıkıp hutbe okuyordu. Aniden ağlama sesleri Medine'yi kapsadı, halk, “Va Hüseyna” deyip ağlıyordu. O gün Medine şehrinde Resulullah (s.a.a)’in vefat ettiği gün gibi yas oldu. Bundan dolayı Medine'de on beş gün genel yas ilan edildi, kadın ve erkek, küçük ve büyük gruplar halinde yas tutup ağladılar.

- Cabir bin Abdullah-i Ensari ve İmam Hüseyin'in Ehl-i Beyt'i ne zaman İmam (a.s)'ın kabrinin ziyaretine gittiler?
- Tarih, rivayet ve alimlerin sözlerini incelediğimizde, Cabir ve Ehl-i Beytin İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ziyaret etmeleri hususunda beş görüş ortaya çıkıyor:
1- Hicretin 61. yılının Sefer ayının 20'sinde.
2- Aynı yılın ikinci Erbein'inde.
3- Hicri 62. yılın Erbein'inde.
4- Cabir ve arkadaşları Hicri 61. yılın birinci Erbein'inde. İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ziyaret etmeye muvaffak olmuşlar. Fakat İmam (a.s)'ın ailesinin Cabir ile karşılaşması, Cabir'in İmam (a.s)'ın ziyaretine geldiği diğer günlere tesadüf etmiştir.
5- İmam (a.s)'ın ailesi Kufe'den Şam'a gittiklerinde, birinci Erbein'de Kerbela'ya varmışlar ve aynı gün Cabir ve arkadaşlarıyla görüşüp sonra Şam'a gitmişlerdi.
Bize göre 4. ve 5. görüş akla daha uygun ve doğrudur.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini ilk olarak ziyaret eden Cabir bir Abdullah-i Ensari O Hazret'in kabrini ne zaman ziyaret etti?
- Erbain gününde.
- Abbasi halifelerinden hangisi İmam Hüseyin (a.s)'ın kabrini yıkarak O Hazret'in ziyaret edilmesine mani oldu?
- Abbasi halifelerinin onucusu olan Mütevekkil.

- İmam Hüseyin (a.s)'a mersiye okumak hangi tarihten başladı?
- İmam Hüseyin (a.s)’a mersiye okumanın tarihçesi, Hz. Peygamber (s.a.a)’in hatta Hz. Adem (a.s)'ın zamanına dayanır. Çünkü Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in kendisi ve masum İmamlar, İmam Hüseyin (a.s) için mersiye okumuş ve halkı buna teşvik etmişlerdir.
 Binaenaleyh İmam Hüseyin (a.s)'a mersiye okumak çok eski zamanlardan başlamış. İslam'da ise eğitici, içtimai ve siyasi programlardan biri olarak belirlenip böylece devam etmiştir. Fakat İmam Hüseyin (a.s)'a mersiye okumak, 9. ve 10. asırda “Revzat’uş- Şüheda” kitabının yazılmasıyla başlamıştır diyenlerin görüşü bizce doğru değildir.
- İmam Hüseyin (a.s) hakkında Farsça ilk mersiye kitabı ne zaman yazıldı, kitabın ve yazarının ismi nedir?
- İmam Hüseyin (a.s)'ın hakkında Farsça yazılan ilk maktel (mersiye) Revzat’uş- Şüheda kitabıdır. Yazarının ismi ise Kemaluddin Hüseyin bin Ali Vaiz-yi Kaş

- Muhtar kimdir?

- Muhtar, Ebu Ubeyd bin Mes'ud-i Sakafi'nin oğludur, Hicretin birinci yılında Taif'de doğmuştur. Muhtar 13 yaşında olmasına rağmen Kadisiye savaşında babasıyla birlikte savaş cephesine gelmiş ve düşmanla savaşmak istemiş, fakat babası ona mani olmuştur. Muhtar, yiğit, reşit, cömert, atılgan, yüce himmetli, güçlü, düşünceli ve akıllı bir kimse idi.
 Muhtar, Irak'ta Ehl-i Beyt taraftarları için bir mihver ve onların faziletlerini yayanlardan sayılıyordu. Hz. Ali (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s)'ın imametine inanan birisiydi. Muhtar'ın, İmam Hüseyin (a.s)'a karşı Kerbela'da savaşanlardan 18 bin kişiyi öldürdüğü nakledilmiştir.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın katillerinden intikam almak amacıyla yapılan ilk kıyam, ne zaman başlatıldı ve bu intikamı kim aldı?
- Bu kıyam, Hicretin 66. yılında, Muhtar bin Ebu Ubeyd-i Sakafi tarafından başlatıldı.
 

“Kiysaniyye” kimlerdir ve neden bu isimle meşhur olmuşlardır?
 “Kiysaniyye” Muhtarın takipçilerine verilen bir isimdir. Bunun sebebi ise Esbağ bin Nebate’nin naklettiği şu rivayettir: “Muhtarı çocukluk günlerinde Hz. Ali (a.s)'ın dizleri üzerinde gördüm, Hazret onun başını okşayarak şöyle buyuruyordu: “Ya keyyis! Ya keyyis!” (Ey zeki! Ey akıllı!) Bundan dolayı onun takipçilerine “Kiysaniyye” dediler [21]

- Muhtar’ın hükümeti ne kadar ayakta kalabildi?
- On sekiz ay, (yani hicri 66. Yılın Rabi-ul Evvel ayının on dördünden, hicri 67. Yılın Ramazan ayının on dördüne kadar) ayakta kalabildi.

- Muhtar kaç yaşında, nerede şahadete erişti ve kabri nerededir?
- Muhtar 67 yaşında, Mus'ab bin Zübeyr'in ordusuyla savaştığında şahadete erişti, kabri ise Hz. Müslim'in Kufe'deki kabrinin bulunduğu yerdedir.

- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ehl-i Beyt'i ve Haşimi kadınlar ne zaman matemden çıktılar?
- Haşimi kadınlar, beş yıl gözlerine sürme çekmediler, saçlarına kına yakmadılar; hatta onların evinden, yemek pişirmenin nişanesi olan bir dumanın çıktığı bile görülmedi; ancak Ubeydullah bin Ziyad, hicretin 67. Yılında Muhtar'ın eliyle öldürüldüğü zaman matemden çıktılar.

- İmam Seccad (a.s) kaç yıl babasının başına gelen musibetlerden dolayı ağladı?
- İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İmam Seccad (a.s) kırk yıl, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçirdiği halde babasının musibetleri için ağlıyordu, kölesi ne zaman ona su veya yemek götürüp önüne koysaydı şöyle buyuruyordu: “Resulullah (s.a.a)’in oğlu susuz ve aç olarak öldürüldü’ Bu cümleyi tekrarlayıp ağlıyordu; öyle ki yemeği göz yaşlarıyla ıslanıyordu, ömrünün sonuna kadar da böyle yaşadı.” [23]

- Tevvabin’in kıyamı, ne zaman ve kimin önderliğiyle gerçekleşti?
- Tevvabin'in kıyamı, Hicretin 65. Yılında “Süleyman bin Sured-i Huzai”nin önderliğiyle gerçekleşti.

- Tevvabin kimlerdir?

- Tevvabin (tövbe edenler), Kufe halkından olan ve İmam Hüseyin (a.s)'a yardım etmediklerinden dolayı kendilerini çok kınayan bir gruptu. Bunlar, günahlarının bağışlanması için İmam Hüseyin (a.s)'ın intikamını düşmanlarından almanın, katillerini cezalandırmanın veya bu yolda öldürülmelerinin gerekli olduğuna inanıyorlardı. Bu yüzden, Şam ordusuyla savaşa girdiler, düşmana ağır darbeler indirdikten sonra bunlardan çoğu şahadete erişti. 

10 Temmuz 2024 Çarşamba


 ANNE

Yeni yetme bahar idim
Dallarımı kırdılar anne.
Tomurcuk bir gül idim,
Yaprağımı yoldular anne.
Daha ondokuz idim
Yirmiyi göremedim anne
Beni toprağa ektiler;
Senin yüreğine gömdüler anne.
Fidan Büyükgökçek
10.07.2024
ALİ İSMAİL KORKMAZ ANISINA SAYGIYLA

 DEĞERLİ KÖMŞULARIMIZ..LÜTFEN DİKKATLİ OKUYUN 


DERNEK YÖNETİCİLERİMİZ HAKKINDA ...

 TÜM OLUMLU GELİŞMELERİ HİÇE SAYIP  KÖYÜMÜZDE İKAMET EDİP YAPILAN ÇALIŞMALARA DESTEK VERMEYEN VEYA VERİLMESİ İÇİN HİÇ BİR ÇABA GÖSTERMEYEN FAKAT ÜSTÜ KAPALI ASILSIZ İDDALARLA  ÇALIŞAN YÖNETİCİ ARKADAŞLARI YIPRATAN VEYA BUNA ÇANAK TUTAN YANİ TARAFSIZLIK ZIRHI İLE TARAF KALAN TÜM KÖYLÜLERİMİZ BU KONUDA   DAHA İYİSİNİ YAPACAKLARINI İDDASINDA İSELER  YAPICI FİKİRLERİNİ PAYLAŞIP  DESTEK VEREBİLİRLER..ŞİMDİYE KADAR KÖYÜMÜZE HİZMET ETMİŞ TÜM YÖNETİCİLERİMİZE  TEŞEKKÜR ETMEYİ BİLE ÇOK GÖRMEYELİM ... BEN DAHİL ZAMAN AYIRMADAN SORUMLULUK ALMADAN ÇEKİNİP SONRA KİŞİSEL EGOLARLA GÖREV YAPAN YÖNETİCİLERİMİZİ ELEŞTİRİP KENDİNE ETİKET YAPAN  DOSTLARA KOMŞULARA KÖYLÜLERİME SORARIM BİZ  BU KADAR KOLAY   YÖREMİZİN  KAMU YÖNETİCİLERİNE ULAŞIP DESTEK ALABİLİRMİYDİK.....VS VS ,,,,

ERGÜN YILDIZ...

AŞAĞIDA WHATSAPP  YAZDIĞIM ELEŞTİRİ YAZISI VAR...



 Herkes eteğindeki taşları döksün ki Dernek. Çalışmalarının sonucunun dernek yöneticilerinin şevkini kırmak için yapılanları öğrenelim   bizler köyde ikamet etmiyoruz fakat ata topraklarımuza değer katan her tür zorluğu göze alarak bürokratik tüm aşamaları aşıp bu günlere getiren dernek yöneticilerimiz şimdi bu kısır ve döngüde yol bulmaya çalışıyor..  Dernekçilik  GÖNÜLLÜ Yapılan zaman gerektiren bir çalışma dır diğer bütün üyeler bu konuda her sorumluluk duyup yönetim kuruluna destek vermelidir aksi durumda  bütünlüğünüz bozulur yine sadece DERNEK GECESİ  veya PİKNİK  etkinlikler yapan bir yapıya dönüşür... Sağduyulu davranıp yönetim kurulunun arkasında durmalıyız... Ajandasında farklı fikirleri olanlarada meydanı bırakmamalıyız..  Birliğimizi bozanları  cesaretlendirmeyelim.. Doğrudan yana olup kapı aralarında fis kos yapmayalım.. Şimdi farklı fikirler ortaya koyanlar yazsınlar sorunu çözmeye yönelik fikirlerini belirtsinler.. Sağlıcakla kalın..

 Değerli Arsa Malikleri,


Yönetim Kurulu olarak görev ve sorumluluğumuz olmadığı halde Yeni Yerleşim alanı için bugüne kadar elimizden geldiğince dilimiz döndüğünce birçok işler yaptık.


Tapuların tahsisi, Elektrik, Temiz Su, Yol stabilize işleri ve Alt Yapının Devlet tarafından tahsisi için Vali, Kaymakam,Belediye ve tüm idari makamlara gidilip, görüşmeler yapılıp, bir çok bağlantılar kurularak her şeyi yaptık.


2023 yılında Köylülerimizin desteği ve tüm İmranlı’nın, Sivas'ın çoğu köyünün imrenerek söz ettiği ve Türkiye’de belki bir ilk olan köyümüzün tüm ortak alanlarına 600 Adet 7 çeşit meyve ağacının alınması, dikilmesi, damlama sulama hatlarının çekilmesi ve tel örgü ile çit çevirme işini biterek hepinizin bilgisi ile muhtara teslim ettik.


Yine 2023 yılında 10KW gücünde Güneş Enerji sistemini kurup devre alarak muhtara teslim ettik. 


Yönetim Kurulu olarak geçmiş dönemlerde de sizlere iletmek istemedik ama Muhtarımız ile iş yapma ve yapılan işleri takip etme durumlarında maalesef mutabık kalamadık ve birçok sorunlar yaşadık.


*Şu an köyümüzde Yönetim Kurulu Başkanın evlere giden suları kestirdiğini ve sadece suları ağaçlara verin talimatının verildiğini, susuzluğun sorunun dikilen ağaçlardan kaynaklandığı yolunda telefonlar almaktayız. 

Biz kesinlikle böyle bir talimat asla vermedik asla  vermeyiz.*


En önemli ve bizi yaralayan konu ise bizzat Muhtarın ağzından Yön.Kurulu Üyemiz Sn Dursun Yiğit'e hesaplar hakkında soru sorulduğu ancak Dursun YİĞİT’in Yön.Kurulu olarak karar aldığımızı ve bu bilgileri hiç kimse ile paylaşmayacağı cevabı verdiğidir. Yani muhtar bizzati bizi yolsuzluk ile suçlamıştır. Ve bu söylem köylünün ağzına sakız olmuştur.


*Durum tamamen yalan ve İftiradır. 

İşin gerçeği ise şöyledir ve bu şahitlerle ispatlıdır* 


Ağaç alımları için köye gittiğimizde kendisiyle birgün önceden konuşup  ertesi gün saat 09:00'da İmranlı’da Ayhan Öztürk’ün dükkanında buluşalım dememize rağmen kendisi saat 11:00'de gelmiş ve bizi 2 saat bekletmiştir.


Buluşma nedenimiz Ağaçların nereden alınacağı, nerelere dikileceği, Sulama sisteminin nasıl olacağı ve bunları en ucuz nasıl temin edeceğimiz konularıydı. 2 saat sonra gelen Muhtar " ben bu para işlerine karışmam, beni bekleyenler var kahvede Okey oynayacağım" demesine karşılık Süleyman YILMAZ cevaben " 2 saattir seni bekliyoruz, biz on gün buradayız bu işler yapılsın bitsin ki ona göre ödeme yapalım böyle şey mi olur, sen Muhtarsın sorumluluk senin değil mi "  dememize rağmen beni bekliyorlar deyip çekip gitmiştir.


Yani köye her ne iş, her ne güzel bir yatırım yaparsanız yapın ki ( yeni yaptırdığımız köy konağımızın 31 Mart 2024 seçim gününden bugüne gelmiş hali buna en basit örnektir.) her türlü başlattığımız işler yürümüyor, takip edilmiyor, sorunlardan habersiz, çözüm için hiçbirşey yapılmıyor ve sonuç alamadığımız gibi iftiralara maruz kalıyoruz.


Herkesin hem fikir olduğu: her muhtar köyünün 1.derece mülki amiri olarak köyünün yolundan, suyundan, elektriğinden, köylüden gelecek istek ve önerilerden sorumludur, çözümü sağlayacak olan en yetkili kişidir


Bunu da köyde olarak, köylüyle bir olarak, sorunları herkese danışarak, anında bizlere haberdar ederek ortak çalışarak çözecektir. Biz karşılık beklemeden uzun süre sorunları kendimiz çözerek halletmeye çalıştık ama son yaşananlar artık çok farklı boyutlara gelmiştir.




Değerli Arsa Malikleri 


Yönetim Kurulu olarak bizler görev süre sonu olan 2025 Yılı Mart ayına kadar son kez Dernek Yönetim Kurulu  görevimize devam edeceğiz. Bizler görevlerimizi neler olduğunu, Dernekler Masasının bize verdiği sorumlulukları biliyoruz ve tüm köy derneklerinin köyleri için yaptıklarından daha daha fazla neler yaptığımızı da bilincindeyiz.


Ancak gördüğümüz lüzum üzerine bu saatten sonra teslim ettiğimiz ağaçların bakım işleri, iki adet Parsel Satışının kura ile satılması ve Yeni Yerleşim Yerinin Alt Yapı ve Kanalizasyon  yapım işinden çekiliyoruz, zaten görev tanımımız olmayan tüm bu işlerle ilgilenmeyeceğiz


Sizlerden ricamız 10 gün içerisinde bir heyet kurulması ve sizlerin Yönetim Kurulumuzdan 4 kişi üzerinde bulanan para ve hesapların devralınmasıdır


*Bu işlemin sizler tarafından yapılmaması halinde yeni ve eski gelen tüm paralar gönderenlerin hesaplarına iade edilecektir.

Buraya daha fazla olayları yazmak istemedik ama bizler başından beri her attığımız adımı açık açık sizlerle paylaştığımız için bunları da bilmenize ortak karar verdik*


Lütfen paraların sahibi olarak gereğini bir an önce yapın.


Saygılarımızla,


Toklucak  Köyü Derneği 

Yönetim Kurulu


28 Mayıs 2024 Salı

 Değerli Toklucaklılar, 



Sizlerin büyük katkılarıyla oluşturulan Toklucak Köyü 100.yıl Cumhuriyet Ormanındaki ağaçlarımız hakkında sizlere güzel haberler vermek istiyoruz.


Attığımız videolardan, İlçe Tarım Müdürünün anlatımlarından da ayrıntılı bilgiler alacaksınız🌳


Gerek budanmaları, gerek gübrelenmeleri, soğuktan korunmaları için gövdelerine sarılan plastik borular, bakır ilaçları, hayvanlardan korunmak için yapımı devam eden çitleri, haziranın ortalarında başlanacak damlama sulama işleri ve sürekli bakıma gelen Ayhan Öztürk bey ile ağaçlarımıza çok çok iyi bakılıyor.


Bir meyve ağacı ormanımız hızlıca büyüyor ve hiçbirinizin gözü arkada kalmasın.


Bu dikilen fidanlarda adına bağışlar yaptığınız tüm rahmetli anne ve babalarımızı, yakınlarımızı hissediyoruz. 


Allah hepinizden bu açıdan da razı olsun🙏


Saygılarımızla,

Toklucak Köyü Derneği

Yönetim Kurulu






















  İÇERDE  

  Haberin var mı taş duvar?
  Demir kapı, kör pencere,
  Yastığım, ranzam, zincirim,
  Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
  Zulamdaki mahzun resim,
  Haberin var mi?
  Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
  Karanfil kokuyor cıgaram
  Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...     
     
                                
Ahmed ARİF

6 Mayıs 2024 Pazartesi

5 Mayıs 2024 Pazar

 

 6 mayıs....DENİZLERİN  DALĞASIYIM..unutmadık...



İdama giderken parkamı,botlarımı çıkarmayacağım

Ölüm gömleğini giymeyeceğim
Bir sigara yakacağım, üstüne bir çay içeceğim
Rodrigo’nun gitar konçertosunu dinleyeceğim
Urganı kendim boynuma geçirip sonra dönüp beni seyredenlere
Ölen bedenimdir, düşüncem yaşıyacak diyeceğim

Öyle de oldu bu fotoğraftaki herkes öldü ... !



29 Nisan 2024 Pazartesi

EMEĞİN BAYRAMI KUTLU OLSUN



ŞİŞLİ MEYDANI'NDA ÜÇ KIZ 

Şişli Meydanı'nda üç kız 
Biri Çiğdem, biri Nergis 
Vuruldular güpegündüz 
Sorarlar bir gün, sorarlar 

Sabahın bir sahibi var 
Sorarlar bir gün sorarlar 
Biter bu dertler, acılar 
Sararlar bir gün, sararlar 

Bin dokuz yüz yetmiş yedi 
Unutulmaz yılın adı 
Bir Mayıs bayramı idi 
Sorarlar bir gün, sorarlar 

Sabahın bir sahibi var 
Sorarlar bir gün sorarlar 
Biter bu dertler, acılar 
Sararlar bir gün, sararlar 

Beş yüz bin emekçi vardık 
Taksim Meydanı'na girdik 
Öyle bir İstanbul gördük 
Sorarlar bir gün, sorarlar 

Sabahın bir sahibi var 
Sorarlar bir gün sorarlar 
Biter bu dertler, acılar 
Sararlar bir gün, sararlar 

Al gözlerim seyir eyle 
Birin bırak, birin söyle 
Bu yeryüzü ilk kez böyle 
Bir İstanbul görüyordu 
Kucaklayıp sarıyordu 

                 Söz ve Müzik: RUHİ SU 

25 Nisan 2024 Perşembe

 



BİYA DÜRİ & Yılmaz Çelik


Biya düri sıfte zê şiye biya düri
Nafay zê asme biya düri
Nıkay zê astari biya düri, mıra düri

Meso diyağe zerre mı, meso
Roştiya çımanê mı, meso
Darê mezela mı, meso

Perrê paê ma sıkıto
Adırê dıli qeym munıto
Astarê sodıri qırfıto ax qırfıto

Meso diyağe zerre mı, meso
Roştiya çımanê mı, meso
Darê mezela mı, meso

Uzaklaştın

Uzaklaştın ilkin gölge gibi
Bu sefer Ay gibi
Şimdi de Yıldız kadar uzaksın

Gitme içimdeki dayanak
Gitme gözümdeki ışık
Gitme mezarımın başındaki ağaç

Kol kanadımız kırılmış
Sıkı örtmüşler kalp ateşini
Gökten koparmışlar sabah yıldızını

Gitme içimdeki dayanak
Gitme gözümdeki ışık
Gitme mezarımın başındaki ağaç

12 Şubat 2024 Pazartesi







 

 









HIZIR ORUCU

Hızır Aleyhisselam, Hz. Musa’yı irşad eden, Ab-ı hayat’ı, (ölmezlik suyunu) içerek ölümsüzlüye erişmiş Erendir. Kendisine Tanrı tarafından batın bilgisi (Ledün, Hakikat ilmi yani gerçek ilim) verilerek Hz. Musa’yı eğitmekle görevlendirilmiş, tasavvuf ehli gerçek bilgiye sahip olmuş yetkin kişidir. İnsanın (insan-i Kamil) simgesi sayılmış, halk arasında ise dar zamanlarda imdada yetiştiğine inanıldığı bir Veli’dir. Burada anlatılmak istenen şu, her ne ve kim olursan ol, Peygamber dahi olsa, her kulun bir rehbere ihtiyacı var.
Ab-ı hayat suyu nedir, mana itibarıyla kalıcı ilimdir. Hak tarafından verilen bu ilahi ilim ile ölümsüzleşmiş bilgedir. Bu ilimle, bilgiyle donanmış kimseye de Veli denir. Ermiş insan-i Kamil vasıflarına sahip olmuş zattır. İşte Hz. Hızır budur. Kendisinden sonra kalıcı eser bırakmıştır, ilmini yani.
Ledün İlmi; Allah’ın sırlarına vasıflarına ait manevi bilgidir.
Hızır kelime olarak yeşil, yeşillik manasına gelir.
Yeşil; doğanın canlanması ile bereketin gelmesidir.
Hızır’ın yeşil renk ile tasvir edilmesi ise; ebedi yaşam ve bu yaşam kaynağından gelen bilginin tazeliğini temsil etmesidir.
İşte Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın buluşma noktası ise makama cem’ül vücud (birlik makamı) denir.
Aynı zamanda burada ki zahir ilim Hz. Musa, batini ilim ise Hz. Hızır birleşmesidir.
Hz. Mevlana; Hz. Hızır’ı ve Kehf süresi 60-82 Ayetlerini şu şekilde yorumlamıştır:
“İki deniz can beden denizleridir. Bu iki denizin kavuştuğu yer insanın varlığıdır. Balık hayattır denize atlaması, bedenin hayat bulması, canın bedenle görünmesidir. İzlerine basıp geri dönmeleri, yaradılışta ki temizliğe fıtrata dönüş’tür. Bulduğu kul, yani Hızır kutsi akıldır. Ona Tanrı tarafından belirtilen bilgi, vasıtasız olarak ilham edilen ilahi bilgidir. Binilen gemi beden gemisidir, geminin delinmesi, rıyazatla ibadetle bedenin ve bedenle alakalı işlerin noksanlaşmasıdır. Öldürülen çocuk nefistir. Vardıkları köy bedene ait kuvvetlerdir. Hızır’ın düzelttiği duvar, tam inanç duvarıdır ki bu makamda can “nefs-i Mutmaine” adını alır.
Gemi sahibi olanlar, bedendeki hayvani kuvvetler ve zahiri duygulardır. Sağlam gemileri zapt eden padişah nefs-i emaredir.
Kur’an-ı Kerim’in Kehf Suresi, 60-82. Ayetleri, Musa peygamber ile kendisine Tanrı tarafından ilim verilmiş olan genç arkadaşı (Hz. Hızır) arasında geçenler anlatılır. Musa peygamber ile kullardan bir kul olarak bildirilen bu genç kimse “Hızır”dır ve Allah tarafından Hz. Musa’ya irşat etmek için görevlendirilmiştir. (Ayet 65)
Bu ayetlerin yorumu;
Uyumak gaflettir ve asıl gideceği yoldan vazgeçmektir.
Binilen gemi, beden gemisidir. Delinmesi riyazetle (nefsin isteklerini kırmak) noksanlaşmasıdır.
Öldürülen çocuk nefistir. Çocuğun temiz ve mümin annesi babası, can ve bedenin tabiatıdır.
Duvar mana itibaıyle, itikattı, inançtı doğru olma haliydi.
Hızır orucu eski (Rumi) takvime göre 31 Ocak, 1-2 Şubat günleri, yeni (Miladitakvime göre de 13-14-15 Şubat günlere tekabül eder ve bu üç günde Hızır orucu tutulur. Birlik ve beraberliğin sağlanmasında, Alevi toplumu bu günlerde sağlıkları elverdiğince bu orucu tutmaya gayret edeler, orucun sonunda da niyet edilip, Hızır lokması pişirilir, kurbanlar kesilip konu-komşu ve yetimlerle paylaşılır. Hızır lokmasının en büyük özelliği, fakir-fukarayla paylaşılmasıdır.
Aleviler de Hızır ve Hızır orucu şu anlamdadır: Hz. İmam Hasan ve Hz. İmam Hüseyin hastalanırlar. Hz. Fatıma, âlemlere rahmet olarak gönderilen babası Hz. Muhammed’in yanına varır ve pek üzgündür. Allah’ın Resul’ü, kızının bu halini görünce ona ne için bu kadar üzgün olduğunu sorar. Hz. Fatıma baba, çocuklar çok hasta ve yatıyorlar, bir türlü ateşlerini düşüremedim der.
Allah’ın Resulü; “çocuklar için üç gün oruç adağında bulunun der. Hz. Fatıma çocukların şifa bulması için üç günlük adak (nezir) orucuna niyet eder. Hz. Fatıma’nın oruca niyet ettiğini gören Hz. İmam Ali, ne olduğunu sorar, Hz. Fatıma olanı anlatır ve Hz. Ali’de bu oruca niyet eder. Hz. Ali ve Hz. Fatıma’yı gören İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in bakımından sorumlu olan Fıdda da bu oruca niyet eder.
Kur’an-ı Kerim İnsan Süresi Ayet 7-8-9; bunlar adaklarını yerine getirirler, şerri gittikçe artan günden korkarlar yine. Tanrı sevgisi ile yoksula ve yetime tutsaklara yiyecek verirler doysun diye. Derler; Tanrı rızası için yediriyoruz bir karşılık teşekkür sizden beklemiyoruz.
Oruca niyet ederler, fakat akşam oruçlarını açmalarında yiyecekleri yoktur. Hz. Ali o günü gidip günlük iş bulur, o günün rızkıyla da (kazancı) bir miktar buğday alır eve getirir, Hz. Fatıma anamıza verir. Hz. Fatıma bu buğdayı el değirmeni ile öğütür un eder, bu unu da üç bölüme ayırır.
Birinci günü ayırdığı undan ekmek yapar ve akşam oruçlarını açacakları zaman da bu ekmeği beşe böler, tam oruçlarını açacakları saatte kapı çalar, kapıyı açan Hz. Ali karşısında “Ey Muhammed’in Ehl-i Beyt’i kapınız da miskinlerden bir yoksul geldi ve açım, beni doyurmaz mısınız?” der.
O vakit; Hz. Ali efendimiz, Hz.Fatıma’ya Ey Resul’ün kızı ya Fatıma şu an kapımızda zor durumda ve aç olduğunu söyleyen bir yoksul var ne yapmamı istersin diye sorar. Hz. Fatıma ise bu hususta benim sana karşı en ufak bir itirazım olmaz, sen nasıl istersen öyle olsun der. Bu konuşmalardan sonra tüm aile kendi lokmalarının tamamını gelen yoksula verirler, oruçlarını da su ile açarlar. İkinci gün yine aynı saatte bir yetim ve üçüncü gün aynı saatte (oruç ama saati) esir gelip kapılarını çalarlar. Birinci gün olduğu gibi Hz. Ali ve tüm aile yiyeceklerini gelen bu kimseye verirler.
Dördüncü günü, Hz. Ali efendimiz İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i yanına alıp, Hz. Muhammed’in evine gider. Peygamber efendimiz, karşısında Ehl-i Beyt’inin bu solgun halini görünce; “Ya Ali, nedir bu haliniz, çocuklar niye bu kadar perişan” diye sorar. Hz. Ali ise, bu üç gün yaşadıklarını Allah’ın Resul’üne anlatır.
Allah’ın Resul’ü ise; “Ya Ali üç gün boyunca sizin hanenize gelen o kimseler Hızır Aleyhisselam idi. Cenab-ı Hakk, sizin sabrınızı sınamak üzere, Hızır’ı bu üç kimlikte hanenize gönderdi.” dedi.
Bu konuşmalardan sonra, Cebrail nazil olur ve şu Kur’an ayet’lerini getirir. Onlar kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire verdiler. Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz, sizden ne bir fedakârlık, nede bir teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz, çetin ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız dediler. İşte bu yüzden Allah onları, o günün fenalığından esirger, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.” (İnsan Suresi A. 7,8,9,10)
Hz. Ali, Hz. Fatıma, çocukları ve yardımcıları Fidda’nın tutmuş oldukları bu üç günlük oruç, onların yolundan giden tüm âlem halkına farz olmuştur. Aleviler de Ehl-i Beyt ve Hızır aşkına, Allah rızası için bu üç günlük Hızır orucunu tutarlar ve arkasından da Cem evlerinde toplanıp ibadetlerini yaparlar, getirilen lokmalarını dağıtırlar, Allah’a dua da ve niyazda bulunurlar. Buna da Hızır Cem’i denir.
Orucun amacı aç kalmak değildir, bedenin tüm azaları ile oruçlu olma halidir. Nedir bu azalar, nefsine hâkim, eline, diline, beline hâkim olma halidir. Nefsini ıslah etme ve önüne geçme halidir. Hızır orucu Aleviler de daha yaygın olarak tutulur.
Cenab-ı Hakk (orucunuzu) niyetlerinizi, lokmalarınızı dergâhı izzetinde kabul ve makbul eylesin. Birlik beraberliğiniz daimi olsun, darda-zorda kalana Ali baş, Hızır yoldaşı olsun