16 Nisan 2012 Pazartesi

Kur'an ve Sünnette İmam Ali (a.s) sevgisi


EMİREL MÜMİN'İN HZ. ALİ (AS)'IN DOĞDUĞU YER
KABE'NİN İÇİ
EMİREL MÜMİN'İN HZ. ALİ (AS)'IN VURULDUĞU YER
KUFE MESCİDİ



Kur'an ve Sünnette İmam Ali (a.s) sevgisi

Kur'an-ı Kerim'de bütün peygamberlerin "Yaptığımıza karşılık insanlardan hiçbir şey beklemiyoruz, bize Allah'ın rızası yeter." buyurduğu söylenmekte, Resulullah'a (s.a.a) ise özel olarak Hak Teala hazretleri şu direktifi vermektedir:
"De ki: Sizden, yakın akrabalarımı sevip saymanızdan başka hiçbir karşılık ve mükafat beklemiyorum." Şûra/23

Burada son derece ilginç bir nokta vardır. Diğer peygamberler hiçbir karşılığı istemediği halde Allah Teala neden Resulullah'ın(s.a.a) insanlardan "Yakın akrabamı sevip sayın." gibi bir talepte bulunmasını emretmiştir?
Bu sorunun cevabını yine Kur'an veriyor:
"De ki: Sizden mükafat ve karşılık olarak istediğim şey de aslında yine sizin içindir, yararı yine sizedir, benim Allah rızasından
başka isteğim yoktur." Sebe/47

Ayette açıkça "Karşılık olarak istediğim şey aslında bana değil, size yarayacak bir şeydir." buyrulmaktadır. Söylenmek istenen
şey şudur: Benim Ehl-i beytime besleyeceğiniz sevgi, sizi kemal ve tekamüle götürecek bir bağdır. Çünkü Peygamberin
Ehl-i beyti her nevi pislik, kötülük ve olumsuzluktan arınmış, tertemiz kılınmışlardır.
Hiç şüphesiz onları sevmek, insanoğluna, Hakka itaat ve faziletli olma gibi kazanımlar getirecektir; böylesine temiz ve günahtan arınmış bir Ehl-i beytin sevgisi elbette ki etki gösterecek ve bireyin kemal bulmasını sağlayacaktır.

Ebu Naim, Resulullah'ın (s.a.a) ensara şöyle buyurduğunu yazar: "Size; benden sonra sapmamanız için kime sarılmanızı
söyleyeyim mi?" (Ensar evet deyince şöyle buyurdular:) "Ali'ye sarılın! Bana gösterdiğiniz sevgi ve saygıyı ona da gösterin,
Rabb'im, Cebrail vasıtasıyla bunu sizlere böylece duyurmamı emretti!"

>> İslamda 'İ M A M E T' inancı <<

Hadislerle İmam Ali'nin (as) faziletleri

PEYGAMBER'İN ZÜRRİYETİ HZ. ALİ'NİN SULBÜNDENDİR

1. Cabir bin Abdullah el-Ansari'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Allah, her peygamberin zürriyetini kendi sulbünden kıldı, benim zürriyetimi ise Ali'nin sulbünden kıldı "

(el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" Kısım 3, s.398 / Tabarani'nin "Mucem el-Kebir" c.3, s.43 / Tarih-i Bağdat  c.1, s.316 / Sevaik'ul Muhrika s.124 /
Fayd'ul Kadir c.2, s.223)

HZ. ALİ İLK İMAN EDEN ŞAHISTIR

2. Resulullah (s.a.a.) Ayşe'ye hitaben şöyle buyurdu:" Bu Ali, bana iman edenlerin ilkidir."
(İbn'ül Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.7, s.259)

3. Hz. Ali şöyle buyurdu:

"Resulullah'a peygamberlik Pazartesi günü verildi, ben ise Salı günü İslam’a iman ettim." 
  (el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.40)

4. Hz. Ali şöyle buyurdu:

"En büyük Sıddık benim, Ebu Bekir iman etmeden ben iman ettim. O İslam’ı kabul etmeden ben kabul ettim."   

(İbn-i Ebil Hadit Şerh-i Nehcü’l-Belaga c.3 s.251 / İbn-i Kuteybe el-Mearif s.73 / İbn-i Asakir “Tarih-i Dimeşk” c.1, s.53 / el-Muttaki el-Hindi “Kenzu’l-
Ummal” c.6 s. 405, Taberi Zehairu’l-Ukba s.58 ve Riyazu’n-Nazire c.2 s.155 / Ensabu’l-Eşraf c.2, s.146 ez-Zehebi Mizanu’l-İtidal c.1 s.417 Hadis no:3484)

HZ. ALİ EN BÜYÜK SIDDIK VE EN YÜCE FARUKTUR

5.  Selman el-Farisi, Ebu Zer ve Hüzeyfe'den naklen, Resulullah (s.a.a.) Hz.Ali'yi elinden tutarak şöyle buyurdu :

"Bu, bana ilk iman eden ve Kıyamet gününde benimle ilk görüşecek olandır. Kendisi en büyük sıddık ve bu
ümmetin farukudur, bu, dinin üstadıdır, mal ise zalimlerin üstadıdır" 

(Tabarani'nin "Mucem el-Kebir" c.6, s.269 / el-Müttaki'nin "Kenz' ul Ummal" c.6, s.156 /el-Heysemi'nin "Mecma üz-Zevaid" c.9, s. 102 / İbn-i Udey'in
"el-Kamil fi Düefa ir-Rical"c.4, s.229 / el-Künci'nin "Kifayet üt-Talip"s.187 / el-Akili'nin "Düefa'il Kebir" c.2, s.47 / el-Beyhaki'nin "Sünen el-Kübra")

6. Hz. Ali şöyle buyurdu :  "Ben, Allah’ın kulu ve Resulünün kardeşiyim. En büyük Sıddık benim, bunu benden
sonra kim söylerse yalancıdır, ben insanlardan yedi yıl önce namaz kıldım."
  

(Sünen İbn-i Mace c.1, s.57 / el-Hasais en-Nisai s.3 / Menakıb-ı Ahmet bin  Hanbel No:17 / el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.112 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.61 / İbn-i Ebil Hadit'in "Şerh-u Nehc'ül Belağa" c.3, s.257 /Tarih-i Tabari c.2, s.56 / İbn-i Kesir'in "el-Kamil fit-Tarih" c.2, s.22 /  Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.60 ve "Riyad'ul Nadara" c.2, s.155 / el-Hamvini eş-Şafii'nin "Feraid es-Simtayn c.1, s.248)

7. Ebu Zer el-Gaffari dedi ki : Resulullah'ın şöyle buyurduğunu kendim duydum :

"Ey Ali, en büyük Sıddık ve hak ile batılı birbirinden ayıran Faruk sensin, sen dinin üstadı ve Emirisin"

(Muhibeddin el-Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.56)

HZ. ALİ RESULULLAH'IN KARDEŞİDİR

8. Resulullah, ashabı arasında kardeşlik kurduğunda Hz.Ali  gözü yaşlı olarak gelir ve der ki :
"Ey Resulullah, ashabın arasında kardeşlik ilan ettin, beni kimseyle kardeş yapmadın"
Resulullah bunun üzerine şöyle buyurdu : "Ey Ali, sen dünyada ve ahirette kardeşimsin"

Sahih-i Tirmizi c.2, s.299 / Müstedrek es-Sahihayn c.3, s.14 / Kifayet'üt Talip s.194 / Menakıb-ı Meğazeli s.37)     

HZ. ALİ RESULULLAH'IN DOST VE YARDIMCISIDIR

9. Resulullah (s.a.a.) Hz. Ali'ye hitaben şöyle buyurdu:

"Ey Ali, sen dünyada ve ahirette dost ve yardımcımsın"

(Sahih-i Müslim c.2, s.24-Hz.Ali'nin faziletleri babında / el-Ha-kim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s. 109 /
Tabari'nin "Riyad'ul Nadara" c.2, s.203 / Tirmizi"Kenz'ul Ummal" c.6, s.152'den tahric etti. / İbn-i Hacer'in
"Sevaik'ül Muhrika" s. 107 / Talhis el-Müs-tedrek s.26 / Müsned el-Bezzar / Müsned-i Ahmet bin Hanbel)

HZ. ALİ MÜMİNLERİN VELİ'SİDİR

10. İmran bin Husayn'dan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali benden, ben de Ali'denim, kendisi tüm müminlerin Veli'sidir"

(el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.2, s.607 / el-Münavi' nin "Künüz el-Hakaik" c.1, s.71 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin
Yena-bi'ül Mevedde" s.179 / Şerh'ül Ercüzat s.293 /  İs'af er-Rağıbin s. 177,178 / El-Zehebi'nin "Talhis el-Müstedrek")

11. Resulullah (s.a.a.) Hz. Ali'ye hitaben şöyle buyurdu :

"Ey Ali, sen müminlerin Veli'sisin"

(Sünen-i Tirmizi c.6, s.267 / Müsned-i Ahmet bin Hanbel c.4, s.468) 

HZ. ALİ RESULULLAH'IN SAHİBİ VE ARKADAŞIDIR

12. Resulullah (s.a.a.) Hz. Ali'ye hitaben şöyle buyurdu :

"Ey Ali, sen kardeşim, sahibim ve cennette arkadaşımsın"

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.122 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.12, s.268 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.402 ve Muntahab'ul Kenz" )

13. İbn-i  Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ey Ali, sen bendensin, ben de sendenim, sen kardeşim ve arkadaşımsın."

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.109)

HZ. ALİ RESULULLAH'IN SIRRININ SAHİBİDİR

14. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Sırrımın sahibi Ali bin Ebi Talip'tir"

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.311 / el-Münavi'nin "Kü-nüz el-Hakaik" c.1, s.155 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.180)

RESULULLAH (S.A.A.)’IN HZ. ALİ HAKKINDAKİ TAVSİYELERİ

15. Resulullah (s.a.a.), Ansar halkına hitaben şöyle buyurdu:

"Ey Ansar, ona tutunduğunuz müddetçe benden sonra asla sapmayacağınız bir şeyi sizlere tavsiye edeyim mi?
" Dediler ki : " Evet ey Resulullah " Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.) onlara hitaben şöyle buyurdu :

"Bu, Ali'dir, beni sevdiğiniz gibi onu seviniz ve bana ikramda bulunduğunuz gibi ona ikramda bulununuz.
Size söylediklerimi Cebrail vasıtasıyla Allah bana emretti."

(İbn-i Ebil Hadit'in "Şerh-u Nehc'ül Belağa" c.9, s.170 / Ebu Naim'in "Hilyet'ül Evliya" c.1, s.63 / el-Heysemi'nin Mecma'üz Zevaid" c.9, s.132 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.210 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.313 /el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.15, s.126 / "Riyad'ul Nadara" c.2, s.233 / el-Hamvini'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.197 / İbn-i  Ebi Talha'nın "Metalib üs-Süül" c.1, s.610)

16. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Her kim benim gibi yaşamayı, benim gibi ölmeyi ve Allah’ın bana vadettiği ebedi cennette olmayı isterse Hz.Ali'nin
velayetini kabul etsin, çünkü Ali, sizleri hidayetten çıkarmaz ve sapıklığa sürüklemez "

(el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.139, Ha-dis no : 4642 / Ebu Naim'in "Hilyet'ül Evliya" c.4, s.350 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.11, s.611 Hadis no: 32959 ve "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.32 / Tabarani'nin "Mucem el-Kebir" c.5, s.194 Hadis no:5067 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.108 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.98 / el-Hamvi-ni'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.55)

17. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Bana iman edip beni doğrulayana Ali bin Ebi Talip'in velayetini tavsiye ederim. Kim onu veli edinirse beni veli edinmiş olur, beni veli edinen de Allah’ı veli edinmiş olur, onu seven beni sevmiştir, beni seven de Allah’ı sevmiştir, onu buğzeden beni buğzetmiştir, beni buğzeden de Allah’ı buğzetmiştir"

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.93 / Menakıb-ı Meğazeli s.230 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.32 / el-Hamvini'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.291 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c. 9, s.108)

18. Ashabın büyüklerinden Selman-ı Farisi'ye Hz.Ali ve Hz. Fatıma'yı sordular,  kendisi dedi ki :
Resulullah (s.a.a.)'ın şöyle buyurduğunu kendim duydum :

"Sizlere Ali bin Ebi Talip'i tavsiye ederim, kendisi sizin önderinizdir ki onu seviniz, sizin büyüğünüzdür ki ona tabi olunuz, sizin bilgininizdir ki ona ikramda bulununuz, kendisi sizleri cennete götürendir ki ona saygılı olunuz, Ali, sizleri davet ederse icabet ediniz, sizlere emir verirse ona uyun, beni sevdiğiniz gibi onu seviniz, bana ikramda bulunduğunuz gibi ona ikramda bulununuz. Ben sizlere Ali hakkında ancak Allah’ın bana emretmiş olduğunu söyledim. "

(Menakıb-ı Hüvarezmi s.226)

19. Hz.Ali 'nin ashabından  Zeyd bin Suhan, Cemel Savaşında vurulup düştüğünde onun yanına Hz.Ali  gelip onu över.
Bunun üzerine Zeyd başını kaldırıp şöyle dedi :

"Sen benim önderimsin. Allah’ın rahmeti üzerine olsun, Allah’a yemin olsun ki  seni her zaman Allah’ın yolunda bilgili
ve onun ayetlerinden haberdar biliriz. Ben senin safında düşmanlarına karşı cehaletimden dolayı savaşmadım.
Ben Hüzeyfe el-Yemani'den duydum, o da Resulullah’tan  şöyle  buyurduğunu nakletti :

"Ali iyi insanların emiri ve kötü insanları öldürendir, her kim Ali'ye yardım ederse kendisi yardım görecektir  ve her kim
onu hor görürse kendisi de horlanacaktır. Hak Ali'yle beraberdir, bundan dolayı her  zaman onunla beraber olun "

(Menakıb-ı Hüvarezmi s. 111)

PEYGAMBERLER'İN SIFATLARI HZ. ALİ'DEDİR

20. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Her kim Adem'e ve ilmine, Şis'e ve hilmine, İdris'e ve re’fetine, Nuh'a ve davetine, İbrahim'e ve cömertliğine, Musa'ya ve
selabetine, Davud'a ve hilafetine, İsa'ya ve ibadetine, Zekeriya'ya ve şahadetine, Yahya'ya ve ismetine bakmayı istiyorsa
Ali'ye baksın. Çünkü Ali bir ayna gibi onları aksettirmiştir."

(Ahmet Bican'ın "Envar'ül Aşıkin" c.1, s.458-459)

21. Abdullah bin Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Her kim hilminden dolayı İbrahim'e, hikmetinden dolayı Nuh'a ve cemalinden dolayı Yusuf'a bakmayı istiyorsa Ali bin
Ebi Talip'e baksın"

(Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.94 ve "Riyad'ul Nadara" c.2,s.218)

HZ. ALİ'Yİ ZİKRETMEK İBADETTİR

22. Sehl bin Sa'd ve  Ayşe'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu:

"Ali'yi zikretmek ibadettir "

(İbn-i Kesir'in "el-Bidaye ven-Nihaye" c.7, s.357 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.12, s.201 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.408 / el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.1, s.583 / el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" c.1, s.134 / Muntahab'ul Kenz c.5, s.30 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.180,231, 237,262 / el-Münavi'nin "Fayd'ül Kadir" c.3, s.565 /Kenz'ul İrfan s.27 /  el-Hamadani'nin "Meveddet'ül Kurba" c.7, s.311 / Şeyh Yusuf el-Nebehani'nin "Feth'ül Kebir" c.2, s.120 /Menakıb-ı Meğazeli s.206 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.261 / el-Künci eş-Şafii' nin "Kifayet üt-Talip" / ed-Ed-Deylemi'nin "Firdevs'il Ahbar")

HZ. ALİ'NİN YÜZÜNE BAKMAK İBADETTİR

23. Cabir bin Abdullah el-Ansari, Ayşe, İmran bin Husayn, Muaz bin  Cebel ve Abdullah bin Mesut'tan naklen,
Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali'nin yüzüne bakmak ibadettir"

(el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.142 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.394 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.2, s.51 / el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" c.3, s.483 / Ebu Naim'in "Hilyet'ül Evliya" c.2, s.182 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab' ul Kenz" c.5, s.30 ve "Kenz'ul Ummal" c.11, s.601 /İbn-i Kesir'in "el-Bidaye ven-Nihaye" c.7, s.357 / İbn-i Hacer'in "Sevaik'ül Muhrika" s.175 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s. 34 / Tabari'nin "Riyad'ul Nadara" c.2, s.219 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 90 /  Suyuti'nin "Tarih'ül Hulefa" s.66) 

HZ. ALİ HITTA (MAĞFİRET) KAPISIDIR

24. İbn-i  Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali bin Ebi Talip mağfiret kapısıdır, her kim içinden geçerse mümin, her kim dışında kalırsa kâfirdir."

(el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.2, s.56 /  el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.153 ve "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.20  / el-Nebehani'nin "Feth'ül Kebir" c.2, s.242 / İbn-i Hacer'in "Seva-ik'ül Muhrika" s.75 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Meved-de" s.247,284 / el-Bedhaşi'nin "Miftah'ün Neca fi Menakıb al Aba" / Esn'el Metalip s.37 / ed-Derakutni'nin "el-Afrad" / ed-Deylemi'nin "Firdevs'il Ahbar" )

HZ. ALİ'YE SÖVEN ALLAH'A SÖVMÜŞTÜR

25. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali'ye dil uzatan bana dil uzatmıştır."

(el-Hasais en-Nisai s.24 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.184 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.30 / el-Suyuti'nin "Tarih'el
Hulefa" s.73 / el-Nebehani'nin "Feth'ül Kebir" c.3, s.196 / Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.66 / Menakıb-ı Hüva-rezmi s.82 / Mişkat'ül Mesabih c.3, s.235)

26. İbn-i  Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali'ye dil uzatan bana dil uzatmış, bana dil uzatan da Allah’a dil uzatmıştır, Allah’a dil uzatan kişiyi, Allah burnu üzere ateşe atacaktır"

(İbn-i  Sabbağ el-Maliki'nin "Füsul'ül Mühimme" s.111 / Tabari' nin "Zehair'ul Ukba" s.66 ve "Riyad'ul Nadara" c.2, s.219 /
Menakıb-ı Hüvarezmi s.81-82 / Menakıb-ı Meğazeli s.83)

27. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu : 

"Ali'ye dil uzatmayın, zira Ali, Allah’ın rızasına sürülmüştür"

(Ebu Naim el-Asbahani'nin "Hilyet'ül Evliya" c.1, s.68 / el-Mütta-ki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.12, fasıl.2, Hadis no: 1257 /
el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" c.2, s.258 / el-Kunduzi el-Ha-nefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 181)

HZ. ALİ VE KURAN BİRBİRİNDEN AYRILMAZ

28. Resulullah'ın hanımı Ümmü Seleme'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali Kur'an’ladır, Kur'an da Ali'yledir, ikisi havuz başına varana dek birbirinden ayrılmazlar"

(el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.124 / Tabarani'nin "Mucem el-Sağir" c.1, s.55 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Ta-lip" s.399 / İbn-i Hacer'in "Sevaik'ül Muhrika" s.76 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.153 / el-Münavi'nin "Fayd'ül Kadir" c.4, s.358 / eş-Şeblenci'nin "Nur'ül Absar" s.73 / el-Suyu-ti'nin "Tarih'ül Hulefa" s.173 / el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.2, s.66 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.185 / İs'af er-Rağıbin s.147)

29. Hz. Fatma'dan naklen, Resulullah'ın vefat ettiği hastalığı esnasında yanında bulunanlara şöyle buyurdu :

"Ey insanlar kısa bir süre içinde ruhumu teslim eder, aranızdan ayrılırım, mazeretiniz olmasın diye size bir daha hatırlatıyorum: Aranızda iki halife bırakıyorum. Biri Rabbimin kitabı, öbürü de Ehlibeytimdir." Daha sonra Ali'yi elinden tutarak şöyle buyurdu :

"Ali Kur'an'ladır, Kur'an da Ali'yledir, ikisi Kevser havuzunun başına varana dek birbirinden asla ayrılmazlar"

(İbn-i Hacer el-Heytemi'nin "Sevaik'ül Muhrika" s.124 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.40)

HZ. ALİ VE HAK BİRBİRİNDEN AYRILMAZ

30. Ümmü Seleme'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali hakladır, hak da Ali'yledir, ikisi Kıyamet gününde havuz başına varana dek birbirinden asla ayrılmazlar"

(el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.14, s.321 / İbn-i Kuteybe'nin "el-İmametü ves-Siyasetü" c.1, s.73 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Di-maşk" c.3, s.119 Hadis no: 1162 / el-Hamvini eş-Şafii'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.177 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.134 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.30 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 55 / ed-Dulabi'nin "el-Künye vel-Esma" c.2, s.89 / Rabi'ül Ebrar c.1,s.828 / Tabara-ni'nin "Tabarani'nin "Mucem es-Sağir" ve "Mucem el-Avsat" / es-Sem'ani'nin "Fedail'üs Sahabe" )

31. Hz. Ali'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Allah  Ali'yi rahmet et ve hangi tarafa yönelirse yönelsin hakkı beraberinde kıl"

(Sahih-i Tirmizi c.5, s.633 / el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahi-hayn" c.3, s.124 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.5, s.62 /
Menakıb-ı Hüvarezmi s.104 / el-Beyhaki'nin "el-Mehasin vel-Müsavi" s.41)

HZ. ALİ İLİM KENTİNİN KAPISIDIR

32. Hz. Ali, Cabir bin Abdullah el-Ansari ve Mücahit'ten naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu : 

"Ben ilmin kentiyim, Ali de kapısıdır, her kim ilim isterse kapıya gelsin"

(el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.126 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.11, s.600 / el-Münavi'nin "Fayd'ül Kadir" c.3, s.46 /  İbn-i Hacer'in "Lisan'ül Mizan" c.1, s.191 / el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.1, s.108 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.4, s.348 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.459 / İbn-i Hacer'in "Sevaik'ül Muhrika" s.120 / İbn-i Kesir'in "el-Bida-ye ven-Nihaye" c.7, s.358 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.40 / el-Mes' udi'nin "Müruc el-Zeheb" c.2, s.437 / İbn'ül Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.4, s.100)

33. Hz.Ali'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu : 

"Ben ilmin kentiyim, Ali de kapısıdır, evlere ancak kapılarından geçilir"

(Menakıb-ı Meğazeli s.82 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talib" s.220)

34. Ali bin Musa el-Rida'dan, babası ve dedelerinden, Hz.Ali 'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu:

"Ey Ali, ben ilmin kentiyim, sen de kapısısın, her kim kente, kapıdan değil de başka bir yerden geçtiğini söylerse yalancıdır"

(Menakıb-ı Meğazeli s.85 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.72)

SORUN BENDEN BENİ YİTİRMEDEN

35. Hz. Ali şöyle buyurdu :

"Bana sorunuz, vallahi Kıyamete kadar ne hakkında sorarsanız size haber veririm. Bana Allah’ın kitabından sorunuz,
her ayetin gece mi, gündüz mü, dağlıkta mı, düzlükte mi indiğini bilirim"

(Tabari'nin "Cami'ül Beyan" c.1, s.114 / el-Suyuti'nin "Tarih'ül Hulefa" s.214 / Feth'ül Bari c.8, s.485 / Miftah'üs Seadet c.1, s. 400 / el-Atkan c.2, s.319)

36. Hz. Ali şöyle buyurdu :

"Sorun benden beni yitirmeden, Şüphesiz ben gökyollarını yeryüzü yollarından daha iyi tanırım"

(İbn-i  Ebi Talha'nın "Metalib'üs Süül" s.26 / el-Kunduzi el-Hane-fi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.66 / Tefsir'ül Fatiha s.52 el-Ezher bas.)

37. Hz. Ali şöyle buyurdu :

"Gayb sırlarından bana sorunuz, mürsel peygamberlerin tüm ilimlerine varisim ben"

(el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.69)

38. Hz. Ali şöyle buyurdu :

"İsteseydim yalnız Fatiha'nın tefsirinde yetmiş deve yükü kitap yazardım"

(İmam Gazzali'nin "İhya-u Ulumiddin" c.1, s.803 / el-Kunduzi 'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.64,407,524/ Tefsir'ül Fatiha s.57 / 
Kemaleddin el-Halebi eş-Şafii'nin "ed-Darr'ül Manzum")

39. Hz.Ali şöyle buyurdu :

"Bil ki tüm semavi kitapların esrarı Kur'an'da toplanmıştır, Kur'an'ın tüm esrarı Fatiha'dadır, Fatiha'nın tüm esrarı Besmelededir, Besmelenin tüm esrarı 'B' harfindedir, 'B' harfinin tüm esrarı da onun altındaki noktadadır." Daha sonra şöyle buyurdu :
" 'B' harfinin altındaki nokta benim. "

(El-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.69 / Kemaled-din el-Halebi eş-Şafii'nin "ed-Darr'ül Manzum")

HZ. ALİ'NİN SEVGİSİ HAKKINDA

40. Hz.Ali'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ey Ali, seni ancak mümin sever ve ancak sana münafık buğzeder"

(Sünen-i Nisai c.8, s.117 / Müsned-i Ahmet bin Hanbel c.1, s.95 / Ebu Naim el-Asbahani'nin "Hilyet'ül Evliya" c.4, s.185 / el-Müttaki
el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.2, s.598 ve Muntahab'ul Kenz" c.5, s.30 / İbn'ül Cevzi'nin Tezkiret'ül Huffaz c.1, s.10)

41. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali'yi sevmek iman, onu buğzetmek nifaktır"

(Sahih-i Müslim c.1, s.61 / Sünen-i Tirmizi c.8, s.306 / Sünen-i Nisai c.6, s.117 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.55)

42. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Mümin sahifesinin (amel defterinin) unvanı Ali'ye olan sevgisidir"

(el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.30 "Kenz'ul Ummal" c.11, s.601 / el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.2, s.45 /
el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.4, s.410 / İbn-i  İbn-i  Hacer'in "Lisan'ül Mizan" c.4, s.471 / Nezhet'ül Mecalis c.2, s.208)

43. Ümmü Seleme'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali'yi seven beni sevmiş olur, beni seven de Allah’ı sevmiş olur, Ali'ye buğzeden bana buğzetmiş olur,
bana buğzeden de Allah’a buğzetmiş olur"

(eş-Şeblenci'nin "Nur'ül Absar" s.72 / Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s. 65 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.12,
Hadis no : 1264 / İbn'ül Cevzi'nin "Tezkiret'ül Havas" s.28)

44.Bir adam Selman-ı Farisi'ye sordu ki : "Ali'yi neden aşırı derecede seversin?" Selman dedi ki :
"Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurduğunu duydum :

“Her kim Ali'yi severse beni sevmiş olur ve kim Ali'yi buğzederse bana buğzetmiş olur "

(el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.130 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.30 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.157-158 /
el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" s.188 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.132 / Tabari'nin "Riyad'ul Nadara" c.2, s.2, s.166 )

45. Abdullah bin Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali'ye olan sevgi günahları, ateşin odunu yediği gibi yer"

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.103 Hadis no: 610 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s. 184 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.4, s.194 / Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.91-92 ve "Riyad'ul Nadara" c.2, s.215 / Nezhet'ül Mecalis c.2, s.207 / el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" c.1, s.17 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.11, s.621 ve "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.34 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 180,236,251)

46.Abdullah bin Abbas ve Ömer bin Hattab'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu : 

"İnsanlar, Ali bin Ebi Tâlib'in sevgisi üzerine toplansaydılar, Allah  Cehennemi yaratmazdı"

(Hatiplerin Hatibi Hüvarezmi'nin "Maktel-i Hüseyin" c.2, s.38 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 91,125,237,251 / Muhammed bin Salih et-Tirmizi'nin "el-Kevkeb ed-Dürri" s.122 / el-Askeri'nin "Makam Emir'ül Müminin İnd'ül Hulefa" s.45 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.28 / ed-Deylemi'nin "Firdevs'il Ahbar")

47. Abdullah bin Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ey Ali, seni sevip doğrulayana ne mutlu ve seni yalanlayıp sana buğzedenin vay haline"

(el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.145 Hadis no: 4657 / İbn'ül Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.4, s.101 Hadis no : 3783 / İbn-i  Sabbağ
el-Maliki'nin "Füsul el-Mühimme" s.127)

ALLAH, ALİ'NİN GAZABINA GAZAP GÖSTERİR

48. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ey Ali, Allah  senin rızana rıza, gazabına da gazap gösterir"

(el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" c.1, s.61 / el-Kunduzi el-Hane-fi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 179)

49. Resulullah (s.a.a.) bir gün Ebu Bekir, Osman ve İmam Ali ile beraber otururken şöyle buyurdu :

"Ey Ebu Bekir, bu gördüğün Ali, benim gökte ve yeryüzünde vezirimdir, senden razı olduğu halde Allah’a kavuşmak
istiyorsan Ali'nin senden razı olmasına bak, zira Ali'nin rızası Allah’ın rızasıdır, Ali'nin gazabı da Allah’ın gazabıdır"

(el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 251)

HZ. ALİ İNSANLARIN EN HAYIRLISIDIR

50. Cabir bin Abdullah el-Ansari'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali insanların en hayırlısıdır, bundan şüphe eden kafir olur"

(el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.11, s.625, Hadis no : 33045 / el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" s.92 /
el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.180,247 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.7, s.421)

51. Cabir bin Abdullah el-Ansari ve Hüzeyfe'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali insanların en hayırlısıdır, her kim bunu kabul etmezse kafir olur"

(Hanbeli mezhebinin imamı Ahmet bin Hanbel’ in “el-Fadail” s.46, Hadis No: 72 /el-Hamvini eş-Şafii'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.154 Hadis No: 116 / el-Askalani'nin "Tehzib et-Tehzib" c.9, s.419 / ed-Deylemi'nin "Firdevs" c.3, s.62 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.445 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.159, c.12, s.221 Hadis No: 1286 ve "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.35/ el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.3, s.192 , c.7, s.421 / el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" c.2, s.16 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.119 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.180,246  / el-Suyuti'nin "Leali" c.1, s.170 / el-Tabari’nin “Riyad’ul Nadara” c.2, s.220, “Zehair’ul Ukba” s.96, “Beşaret’ ül Mustafa” s.246 ve “Tefsir-i Tabari” c.30, s.171 / eş-Şeblenci’ nin “Nur’ul Absar” s.70, 101 / Abdullah eş-Şafii “el-Menakib” s.30 / Fahrettin Razi’ nin “Nihayet’il Ukul” s.114 / “Ramuz’ ül Ahadis” s.442 / el-Kaşifi el-Hanefi et-Termezi’ nin “el-Menakib el-Murtadaviyye” s.106 /el-Askalani’ nin “Lisan’ ul Mizan” c.3, s.166)

52. Hz.Ali ve Abdullah bin Mesud'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Her kim Ali insanların en hayırlısıdır demezse kafir olur"

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.444 Hadis no : 954 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.119 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.35 ve "Kenz'ul Ummal" c.11, s.625 Hadis no : 33046 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.3, s.194 Hadis no : 1234 / el-Askalani'nin "Tehzip et-Tehzip" c.9, s.419 Hadis no : 687)

HZ. ALİ RESULULLAH'IN HAK HALİFESİDİR

53. Resulullah (s.a.a.) amcalarına hitaben şöyle buyurdu :

"Ali benim kardeşim, vasim ve içinizde halifemdir, onu dinleyin ve ona itaat edin"

(Müsned Ahmet bin Hanbel c.1, s.159 / el-Askalani'nin "el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe" c.1, cz.2, s.217 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.42 ve "Kenz'ul Ummal" c.13, s.131 / El-Suyuti'nin "Cami'ül Ahadis"c.16, s.251 / Tefsir'ül Hazen c.3, s.371 / İbn-i  Esir'in "el-Kamil fit-Tarih" c.1, s.487 / Tarih'üt Tabari  c.2, s.63 / İbn-i Kesir'in "el-Bidayetü ven-Nihaye" c.3, s.352 / İbn-i Ebil Hadit'in "Şerh-u Nehc'ül Belağa" c.13, s.211 / Siret'ül  Halebi c.1, s.311 / el-Haskani'nin "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.371)

54.Selman-ı Farisi'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ben ve Ali, Adem yaratılmadan bin yıl önce, Allah’ın huzurunda onu tesbih ve takdis eden bir nur idik.
Allah  Adem'i yarattıktan sonra o nuru Adem'in sulbüne verdi, böylece bir sulpte gelerek Abdülmüttalip'te
ikiye ayrıldı; bende peygamberlik, Ali'de ise halifelik (nuru yerleşti) "

(el-Askalani'nin "Lisan'ül Mizan" c.2, s.229 / İbn-i Cevzi'nin "Tezkiret'ül Havas" s.52 / el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" c.1, s.235 Hadis no : 1904 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s. 315 / Menakıb-ı Meğazeli s.88 / İbn-i Ebil Hadit'in "Şerh-u Nehc'ül Belağa" c.2, s.450 / ed-Deylemi'nin "Firdevs'il Ahbar" / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" / Fedail-i Ahmet bin Hanbel)

55. Abdullah bin Abbas dedi ki : Fitneler olacaktır, bu durumu yaşarsanız sizlere iki haslete tutunmanızı tavsiye ederim.
Biri Kuran-ı Kerim, diğeri de Ali bin Ebi Talip'tir. Çünkü Resulullah (s.a.a.)'ın  şöyle buyurduğunu kendim duydum :
"Ali bana ilk iman eden ve Kıyamet gününde benimle ilk tokalaşacak olandır, kendisi bu ümmetin farukudur,
hak ile batılı ayırt edendir, O müminlerin önderidir, mal ise zalimlerin önderidir. Ali benden sonra halifemdir "

(Şam'ın Muhaddisi İbn-i Asakir eş-Şafii'nin "Tarih-i Dimaşk" c.1,s.78)

56.Resulullah (s.a.a.) Hz.Ali'ye hitaben şöyle buyurdu :

"Ey Ali, sen kardeşim, vezirim,  vasim, varisim ve benden sonra halifemsin"

(Ehl-i Sünnetin iki hafızı tahric etti : Hafız İbn-i Ebil Hatim ve Hafız el-Beğavi / İbn-i  Teymiyye'nin "Minhac'üs Sünnet" c.4, s.80 / Siret'ül Halebi c.1, s.304)

57.Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ali, kardeşim, vezirim, Ehl-i Beytimin içinde halifemdir, Ali terk ettiklerimin en hayırlısıdır"

(el-Askalani'nin "el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe" c.1, cz.1, s.217)

HZ. ALİ RESULULLAH'IN VASİSİ VE VARİSİDİR

58.Ümmü Seleme'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu:

"Allah her peygambere bir Vasi tayin etti, Ali de soyumda, Ehli Beytimde ve ümmetimde benden sonra vasimdir"

(el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 79)

59. Selman-ı Farisi, Ebu Büreyda ve babasından naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Her Peygamberin bir vasisi ve varisi olur, benim vasim ve varisim de Ali'dir"

(İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.3, s.5 Hadis no : 1021 / Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.71 ve "Riyad'ul Nadara" c.2, s.178 / el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" c.2, s.273 / el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" c.2, s.69 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s. 131 / İbn'ül Cevzi'nin "Tezkiret'ül Huffaz" s.49 / es-Seyyid Muhammed Salih et-Tirmizi'nin "el-Kevkeb ed-Dürri" s.105 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.156 ve  "Muntahab' ul Kenz" c.5, s.32 /  el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.113 / Tehzib et-Tehzip c.3, s.106 / el-Haskani'nin "Şevahid et-Tenzil" c.1, s.77 / Muhammed Mahmud el-Rafii'nin "Şerh'ül Haşimiyat" s.29 /  Menakıb-ı Hüvarezmi s.42 / Menakıb-ı Meğazeli s.200-201 Hadis no :238 / el-Kunduzi "Yenabi'ül Mevedde" s.79,180,207,232,248 / İbn'ül Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.175 /ed-Deylemi'nin "Firdevs' il Ahbar" / Hafız Ebul Kasım el-Beğa-vi'nin "Mucem es-Sahabe" )

60. İmam Cafer es-Sadık, babası ve dedelerinden naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Ey Ali, ben peygamberlerin sonuncusu olmasaydım, sen peygamberliğime ortak olurdun.
Sen peygamber değilsin, ama peygamberin vasisi ve varisisin. Sen vasilerin üstadı ve takva sahiplerinin imamısın"

(el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.80)

61.Selman-ı Farisi, Resulullah (s.a.a.)'a senin vasin kimdir, diye sordu. Resulullah (s.a.a.) ona şöyle buyurdu :

"Ey Selman, kardeşim Musa'nın vasisi kimdi? Selman dedi ki: Yuşa bin Nun idi. O zaman Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Vasim, varisim, borcumu ödeyen ve vadettiklerimi yerine getiren Ali'dir"

(Tabari'nin "Zehair'ul Ukba" s.71 ve "Riyad'ul Nadara" c.3, s.138 / Menkıb-ı Ahmet bin Hanbel c.1, Hadis no: 172 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.32 ve "Kenz'ul Ummal"c.6, s.156 /Tehzib et-Tehzip c.3, s.106 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.293 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.113 / el-Haskani'nin "Şevahid et-Tenzil" c.1, s.77 / İbn-i  Teymiyye'nin "Minhac'üs Sünnet" c.3, s.6 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.231)

62. Hz.Ali'den naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Allah’u Teala her peygambere bir Vasi kıldı: Şis'i Adem'in vasisi kıldı, Yuşa'yı Musa'nın vasisi kıldı,
Şem'un'u İsa'nın vasisi kıldı, benim vasim de Ali'dir. Benim vasim, vasilerin en hayırlısıdır"

(Es-Seyyid Muhammed Salih et-Tirmizi'nin "el-Kevkeb ed-Dürri" s.118 / Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.248)

HZ. ALİ (AS)’NİN KENDİ YANDAŞLARINI ANLATAN SÖZLERİ


HZ. ALİ  (AS)’NİN KENDİ YANDAŞLARINI ANLATAN SÖZLERİ

1- İmam Ali (as) bir cemaatın önünden geçerken, cemaat ayağa kalkıp acele ederek ona doğru geldiler. Hz. Ali: «Bana gelen cemaat kimlerdir?» diye sorunca: «Senin şiandanız ey Müminlerin Emiri!» dediler. Hz. Ali onlara: «Hoş geldiniz» dedikten sonra buyurdular ki: «Ey yanıma gelen kimseler! Bana ne oluyor ki şiamın alametini ve bizi seven dostumuzun süsünü sizde göremiyorum» diye sordu. Utandıklarından dolayı sustular. Hz. Ali ile beraber olanlar, ona « Sizinle Ehl-i Beyt’i şereflendiren ve sizi insanlar arasından methetmekle tahsis edip size bu nimeti veren zatın aşkına şianızın vasıflarını bize bildiriniz» Hz. Ali buyurdular ki:


“Şiamız, Allahu Teala’yı sıfatıyla bihakkın tanıyan, Allah’ın emirleriyle amel edenlerdir. Fazilet ehlidirler. Doğru konuşurlar. Yiyecekleri azık, giydikleri iktisatlıdır. Tevazu ile yolda yürürler. Allaha olan taatlarının çokluğundan cisimleri zayıflamış, yaptıkları ibadetle ona boyun eğmişlerdir. Allahın haram kıldığı şeyden gözlerini kapatmış, Allahı iyice tanımak için bütün hislerini seferber etmişlerdir. Dünyadan pervaları yoktur. Esenlik zamanlarında nefsani arzuları ne ise bela ve meşakkat anında da aynıdır. Allahın kazasına razıdırlar. Allahın onlara tahdid eylediği ecel müddeti olmasaydı, bir an evvel Allaha ve nail olacakları sevaba kavuşmaları iştiyakından ve can yakıcı azaptan korktuklarından dolayı, gözün çılıp kapatıldığı zaman kadarınca bile ruhları bedenlerinde sabit kalmayacaktı. Bu kainatın yaratıcısı onların nazarında yücelmiş, başkası gözlerinin önünde küçülmüştür. Cennet bahsinde onlar, sanki cenneti gözüyle görüp koltuklarının üzerine yaslanmış gibidirler. Cehennem bahsinde ise sanki cehennem ateşini gözleriyle görüp onda azaplandırılan kimseler gibidirler. Dünyanın birkaç gününün eziyetine sabır edip öldükten sonra onlara hemen uzun bir esenlik gelir. Dünya onları arzuladı, onlar dünyayı istemediler. Dünya onları talep eyledi fakat onlar, dünyayı emelinden aciz bıraktılar. Geceleyin namazda dururlarken, ayaklarını yan yana getirip Kuran-ı Kerim’in cüzlerini güzelce yavaş yavaş okurlar. Kuran’daki misallerden öğüt alırlar, gösterdiği ilaçla maddi ve manevi hastalıklarını tedavi edip şifa dilerler. Arka arkaya secdeye kapanıp alınlarını, ayaklarını ve dizlerini, ayak uçlarını yere koyar, Allaha yalvarmaktan gözyaşları yanaklarına akar, durumlarını ıslah eden yüce Allah’a sena ederler. Onları azaptan azadetmesi için, yüksek sesle Allah’a dua ederler. Geceki vasıfları böyle olup, gündüzleri ise onlar, hikmet sahibi, iyilik eden, alim ve takva ehilleridir. Onları yaratan Allahın korkusu, onları zayıflatmıştır. Onlar, çakmak taşı gibi ışığı içlerinde taşırlar. Onları hasta veya akılları oynamış zannedersin. Ama hakikatte öyle değillerdir. Belki Rabbi’nin azametinden ve saltanatının güçlülüğünden içlerin öyle bir şey karışmıştır ki, kalpleri hayrette kalmış, akılları her şeyden fariğ olmuştur. Bu durumlarından ayıldıklarında, hemen temiz ameller işlemekle Allaha doğru acele ederler. Allaha az ibadet etmeye razı olmaz, ona yaptıkları fazla ibadeti çok görmezler. Nefislerini töhmet altına alır, işledikleri amellerinin kabul olup olmayacağından korkarlar. Onları dininde kuvvetli, huyunda ihtiyatlı, imanında hakikatlı, ilim için hevesli, fıkıh ilminde zeki, ilmiyle beraber halim, niyet ve idaresinde azimli, zenginliğinde iktisatlı, fakirliğinde süslü, şafkatinde sabırlı, Allaha eylediği ibadetinde huşulu, kuvvetli ananda merhametli, doğru yolda malını sarfetmek için arzulu, kazançlarında suhuletli, helali kazanmakta istekli, hidayette neşeli, insani şehvete karşı ismetli görürsün. Tanımadığı bir kimse, onu aldatamaz. Yaptığı amelinin hesabını terk etmez. Allaha yapılan amel hususunda kendini kusurlu ve geç kalmış sayar. İşlediği salih amelinin kabulünden emin olmaz. İşi Allahın zikri olrak sabahlayıp, himmeti Allaha şükür olduğu halde akşamlar. Bir uyuklama kadarınca bile, Allahtan gafil kalmasından korkarak yatar. Allahın faziletine, rahmetine ve kavuştuğu nimetine neşeli olarak sabahlar. Kalbinin meyli, baki kalan şeyde olup fani olacak şeyin zevk ve sefasını terk eder. Kendinde gerçekten ilim ile ameli ve ilim ile hilmi birleştirmiştir. Neşesi devamlı olup tembellik ondan uzaktır. Uzun emel peşinde olmayıp arzusu yakın, hatası azdır. Ecelini bekler. Kalbi Allaha aşıktır. Rabbine şakirdir. Nefsini az bir şeyle ikna eder. Dinini korur. Öfkesini yutar. Komşusuna eziyet etmez. İşinde zorluk çıkarmaz. Onda böbürlenme yoktur. Sabır sahibidir. Allahı çok zikreder. İşlediği hayır işinde hiç riyakarlık yapmaz. İyi olan bir şeyi yapmayı terk etmez. İşte bu vasıflarda olan insanlar, bizim şiamız (yandaşlarımız), dostumuzdurlar. Onlar bizden ve beraberimizde olanlardır. Ayılın! İşte onlar herkesçe sevilir ve herkes onlara heveslenir”

Hz. Ali bunları buyurduktan sonra, onlar beraberindekilerden bazısı ve âbid olan Hammam bin Ubbad bin Heysem, onun söylediği bu sözlerden vecde gelip bağırarak baygın halde yere düştü. Onu kıpırdattıklarında vefat ettiğini gördüler. Hemen Emir’ül Müminin  ile beraberindekiler, onu yıkayıp cenaze namazını kıldılar.

(İbn-i Hacer “es-Sevaik’ul Muhrika” S.154-155 ve “el-İsabe” C.4, S.113 / Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi “Yenabi’ül Mevedde” S.416-417)


2- Müminlerin Emiri Hz. Ali aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Resulullah (saa) ve ben zürriyetimiz ile Kevser Havuzu’nun başı ucunda olacağız. Kim bizimle beraber olmak istiyorsa, bizim buyruklarımıza tutunsun ve bizim amelimiz ile hareket etsin. Bizim Ehl-i Beyt’in şefaati vardır ki, hepiniz benimle Kevser Havuzu’nun başı ucunda bizimle beraber olmaya gayret ediniz. Bizler, Kevser Havuzu’ndan düşmanlarımızı kovacak ve dostlarımızı da ondan içireceğiz.  Kim o havuzdan bir kere içerse bir daha asla su içmeye ihtiyaç duymayacaktır. Havuzlarımızın içinde cennetin iki suyu vardır: Biri tesnimden, öbürü de tatlı akan sudandır. Havuzun etrafındaki çakılar da yakuttandır. Biz Ehl-i Beyt’in zikri hastalığa, vesveseye, rahatsızlığa, illete ve korkuya karşı şifadır. Bizi sevmek, Rabbinizin rızasını kazanmanız demektir. Bizim emrimizi dinleyen ve yolumuzdan gelen, bizimle beraber Arş’ın gölgeliğinde beraber olacaktır. Bizim emrimizi yürütebilmek için kanını akıtanlar, Allah’ın yolunda kanını akıtanlar gibidir. Kim bize yardımcı olmaktan çekinirse, Kıyamet Günü’nde burun üstü Allah tarafından cehenneme sürüklenecektir. Bizler o kapıyız ki, Kıyamet Günü’nde herkes hangi yoldan gideceğini şaşırdığında ona varılacak olan yeriz. Bizler, selamet ve kurtuluş kapısıyız ki, o İslam’ın kapısıdır. Kim ondan içeri geçerse kurtulur ve kim ondan vaz geçerse helak olur. Şanı yüce olan Allah bizimle başlattı ve bizimle de bitirecektir. Allah, istediği günahları ve amelleri bizimle bağışlar ve bizimle de sabit kılar. Yağmurlar, ancak bizimle yeryüzüne iner ki, bu sizleri gurura almasın. Sizler, Kıyamet koptuğunda düşmanlarımıza karşı sabretttiğinizden dolayı, hak edeceğiniz makamı bilseydiniz, gözleriniz sevinçten yaşarırdı. Beni kaybettikten sonra öyle dayanılmaz haksızlıklar, zulümler ve Allah’ın emrettiğine karşı asilikler göreceksiniz ki, her an ölmeyi tercih edeceksiniz. O zamanı yaşadığınızda sakın parçalanmayınız ve sımsıkı Allah’ın ipine sarılınız. Sizlere sabır, namaz ve takiyyeye sarılmanızı vasiyet ediyorum. İyi biliniz ki, şanı yüce olan Allah, zayıf ve korkak olan kullarını sevmez., böylece hakkın tarafını ve hak ehlinin velayeti olan velayetimizi terk etmeyiniz. Nitekim her kim bizleri başkalarına değişirse helak olur ve her kim bizi takip ederse, şüphesiz olarak varacağımız yere varır. Bizim emrimizi takip edenler şüppesiz olarak hakka varır ve bizim yolumuzun dışındakilerini takip edenler batıp yok olacaklardır. Bizi sevenlere, fevc fevc Allah’ın rahmeti ve esenliği vardır ve bizi buğz edenlere de fevc fevc Allah’ın gazabı ve azabı vardır. Bizim yolumuz haktır ve bizim emrimizde de rüşd vardır. Cennet ehli, şiamızın varacakları makamlara, gökte parlayan yıldıza bakıldığı gibi bakacaklardır. Bizlere uyanlar asla delalete varmazlar ve bizi terk edenler de asla hidayete varmazlar. Bize karşı çıkanlara yardımcı olanlar ve bize teslimiyet gösterenlere de yardımcı olmayanlar asla kurtulamayacaklardır. Bizleri, sakın kalıcı olmayan geçici dünya hayatı ve mülkü için terk etmeyiniz. Nitekim bizleri bunun için terk edenler, buna da sahip olamayacaklardır. Bizleri dünyaya karşı terk ettiklerinden dolayı da, dünyadan ayrılmaları onlara o kadar zor ve azim gelecektir. Bunu şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: ‘Kişi (o günde), Allah’ın tarafına yapmış olduğum kusurdan dolayı yazıklar olsun bana, gerçekten ben alaya alanlardanım’(Zümer 56). İman edenlerin meşalesi, bizim hakkımızı bilmesidir. Körlüğün ve karanlığın en şiddetlisi odur ki, kişi bizim faziletimizi görmez ve hakkımıza karşı nedensiz mücadele etmesidir. Bizim yaptığımız sadece kişiyi hakka davet etmektir. Başkalarımız ise kişiyi ancak fitneye davet etmektedirler. İşte bu durum, davetimizi terk edenler için fitneye girmeleri demektir. Bizim hak bayrağımız vardır ki, onun gölgesine gelen kurtulur. Oraya tez gelmek isteyenler de ilimleri ile kurtulmuşlardır. Sizler (ey aleviler), dünyayı imar edenlersiniz. Allah, sizlerin yapacağınızı görebilmesi için, sizi dünyada halef olarak bırakmıştır. Allah’ın sizden görmek istediği için ancak yarışın. Sizlere en büyük hüccet yüklenmiştir, onu takip ediniz: ‘Ve yarışarak koşun Rabbinizin yargılamasına ve cennetteki genişliği, göğün ve yeryüzünün genişliği gibidir, hazırlamıştır. Allah’a ve peygamberlerine inananlara: Bu, Allah’ın lütfudur, ihsanıdır, dilediğine verir onu ve Allah pek büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir’(Hadid 21). İyi biliniz ki, sizler bu makama ancak takva ile sahip olabilirsiniz. Eğer, Allah’ın emirlerini onlardan almanızı emrettiği kişilerden (Ehl-i Beyt’ten) değil de başkalarından alırsanız, o sizlere her zaman beraber olacak olan şeytanı musallat eder. Nasıl görmez misiniz ki, dininiz mübtela edilir, sizler ise dünyanın gafleti içindesiniz. Zikri yüce olan Allah buyurdu ki: ‘Ve zulmedenlere meyletmeyin, sonra ateşle azaba uğrarsınız ve Allah’tan başka bir dostunuz yoktur, sonra yardım da göremezsiniz’(Hud 113).

(el-Meclisi “Bihâr’ül Envâr” C.65, S.61-62; Tefsir-i Fırat bin İbrahim el-Kûfi S.367-368, Hadis No: 499, H.1410, 1. Bas.; eş-Şeyh el-Mahmûdi “Nehc’üs Saade Fi Müstedrek Nehc’ül Belağa” C.3, S.421-426, Hadis No: 112, 1. Baskı, H.1397 Beyrut Bas.; es-Seyyid Murtada el-Abtahi “eş-Şia Fi Ahadis el-Ferikayn” S.267-270, Hadis No: 376; Enis Emir “Kuran’da Ehl-i Beyt” S.243-244)


1- عن الإمام علي (كرم الله وجهه) ومن جملته: انه مر على جمع فأسرعوا إليه قياما فقال: من القوم أنتم ؟ قالوا: من شيعتك يا أمير المؤمنين. فقال لهم خيرا، ثم قال لهم: يا هؤلاء مالي لا أرى فيكم سمة شيعتنا، وحلية أحبائنا ؟ فأمسكوا عن الجواب حياء فقال من معه: نسألك بالذي أكرمكم أهل البيت، وخصكم وحباكم، أنبئنا صفة شيعتكم. قال: شيعتنا هم العارفون بالله، العاملون بأمر الله، هم أهل الفضائل، الناطقون بالصواب، مأكولهم القوت، وملبوسهم الاقتصاد، ومشيهم التواضع، خشعوا لله بطاعته، وخضعوا إليه بعبادته، مضوا غامضين أبصارهم عما حرم الله عليهم، رامقين اسماعهم على العلم بربهم، رضوا عن الله بالقضاء، فلولا الآجال التي كتب الله عليهم لما استقرت أرواحهم في أجسادهم طرفة عين شوقا الى لقاء الله تعالى والثواب وخوفا من أليم العقاب، عظم الخالق في أنفسهم وصغر ما دونه في أعينهم، فهم والجنة كمن رآها، فهم على أرائكها متكئون وهم والنار كمن رآها فهم فيها معذبون، صبروا أياما قليلة فأعقبتهم راحة طويلة، أرادتهم الدنيا فلم يريدوها، وطلبتهم الدنيا فامتنعوا عنها. أما الليل فصافون أقدامهم، تالون لاجزاء القرآن ترتيلا، يعظون أنفسهم بأمثاله، ويستشفون بلاءهم بدوائه تارة، وتارة يفترشون جباههم وأكفهم وركبهم وأطراف أقدامهم على الارض، تجري دموعهم عل خدودهم، يمجدون جبارا عظيما، يلتجئون إليه في فكاك رقابهم، هذا ليلهم. وأما النهار، فعلماء حكماء، بررة أتقياء، بادروا الى الله تعالى بالاعمال الزاكية، لا يرضون عنها هم بالقليل، ولا يستكثرونها بالجزيل، فهم لأنفسهم متهمون، ومن أعمالهم مشفقون، ويرى لأحدهم قوة في دين، وحزما في لين، وإيمانا في يقين، وحرصا على علم، وفهما في فقه، وعلما في حلم، وكيسا في قصد، وقصدا في غناء، وتحملا في فاقة، وصبرا في مشقة، وخشوعا في عبادة، ورحمة لجمهور، وعطاء في حق، ورفقا في كسب، وطلبا في حلال، ونشاطا في هدى، واعتصاما في شهوة وعمله الذكر، وهمه الشكر، يبيت حذرا من سنة الغفلة، ويصبح فرحا بما أصاب من الفضل والرحمة، ورغبته فيما يبقى، وزهادته فيما يفنى، قد قرن العلم بالعمل، والعلم بالحلم، دائما نشاطه، بعيدا كسله، قريبا أمله، قليل زلله، متوقع قلبه، شاكرا ربه، مانعا نفسه، محرزا دينه، كاظما غيظه، آمنا منه جاره، سهلا أمره، معدوما كبره، بينا صبره، كثيرا ذكره، لا يعمل شيئا من الخير رياء ولا يتركه حياء، أولئك شيعتنا وأحبتنا، ومنا ومعنا، آها شوقا إليهم.
فصاح بعض من معه، وهو همام بن عباد بن خيشم، وكان من المتعبدين صيحة فوقع مغشيا عليه، فحركوه فإذا هو فارق الدنيا، فغسل وصلى عليه أمير المؤمنين ومن معه.

(ابن حجر في الصواعق المحرقة ص 154 – 155 /  وفي الإصابة ج  4 ص 113 ترجمة 676 حرف الطاء القسم الاول. /الشيخ سليمان بن ابراهيم القندوزي الحنفي في ينابيع المودة لذوي القربى ج 3 ص 225-227 ط دار الاسوة ،   و ص 416-417 ط إستانبول)

2- عن عبيد بن كثير معنعنا عن أمير المؤمنين علي بن أبي طالب عليه السلام قال: أنا ورسول الله صلى الله عليه وآله على الحوض، ومعنا عترتنا، فمن أرادنا فليأخذ بقولنا وليعمل بأعمالنا فانا أهل البيت لنا شفاعة فتنافسوا في لقائنا على الحوض فانا نذود عنه أعداءنا ونسقي منه أولياءنا، ومن شرب منه لم يظمأ أبدا، وحوضنا مترع فيه مثعبان ينصبان من الجنة أحدهما تسنيم والاخر معين، على حافتيه الزعفران، وحصباه الدر والياقوت، وإن الامور إلى الله وليست إلى العباد، و لو كانت إلى العباد ما اختاروا علينا أحدا ولكنه يختص برحمته من يشاء من عباده فاحمد الله على ما اختصكم به من النعم وعلى طيب المولد فان ذكرنا أهل البيت شفاء من الوعك والاسقام ووسواس الريب وإن حبنا رضى الرب والاخذ بأمرنا و طريقتنا معنا غدا في حظيرة القدس والمنتظر لامرنا كالمتشحط بدمه في سبيل الله ومن سمع واعيتنا فلم ينصرنا أكبه الله على منخريه في النار. نحن الباب إذا بعثوا فضاقت بهم المذاهب، نحن باب حطة وهو باب الاسلام من دخله نجا ومن تخلف عنه هوى. بنا فتح الله وبنا يختم، وبنا يمحو الله ما يشاء ويثبت، وبنا ينزل الغيث، فلا يغرنكم بالله الغرور لو تعلمون مالكم في الغناء بين أعدائكم وصبركم على الاذى لقرت أعينكم، ولو فقدتموني لرأيتم امورا يتمنى أحدكم الموت مما يرى من الجور والعدوان والاثرة والاستخفاف بحق الله والخوف، فإذا كان كذلك فاعتصموا بحبل الله جميعا ولا تفرقوا، وعليكم بالصبر والصلاة والتقية. واعلموا أن الله تبارك وتعالى يبغض من عباده المتلون، فلا تزولوا عن الحق وولاية أهل الحق فانه من استبدل بنا هلك، ومن اتبع أثرنا لحق، ومن سلك غير طريقنا غرق، وإن لمحبينا أفواجا من رحمة الله، وإن لمبغضينا أفواجا من عذاب الله طريقنا القصد وفي أمرنا الرشد، أهل الجنة ينظرون إلى منازل شيعتنا كما يرى الكوكب الدرى في السماء لا يضل من اتبعنا، ولا يهتدي من أنكرنا ولا ينجو من أعان علينا [عدونا] ولا يعان من أسلمنا، فلا تخلفوا عنا لطمع دنيا بحطام زائل عنكم [وأنتم] تزولون عنه، فانه من آثر الدنيا علينا عظمت حسرته وقال الله تعالى " يا حسرتى على ما فرطت في جنب الله " (الزمر: 56). سراج المؤمن معرفة حقنا، وأشد العمى من عمي من فضلنا، وناصبنا العداوة بلا ذنب إلا أن دعوناه إلى الحق ودعاه غيرنا إلى الفتنة فأثرها علينا، لنا رأية من استظل بها كنته، ومن سبق إليها فاز، ومن تخلف عنها هلك، ومن تمسك بها نجا، أنتم عمار الارض [الذين] استخلفكم فيها، لينظر كيف تعملون، فراقبوا الله فيما يرى منكم، وعليكم بالمحجة العظمى فاسلكوها لا يستبدل بكم غيركم " سابقوا إلى مغفرة من ربكم وجنة عرضها السماوات والارض اعدت للمتقين " (الحديد: 21). فاعلموا أنكم لن تنالوها إلا بالتقوى، ومن ترك الاخذ عمن أمر الله بطاعته قيض الله له شيطانا فهو له قرين. ما بالكم قد ركنتم إلى الدنيا، ورضيتم بالضيم، وفرطتم فيما فيه عزكم وسعادتكم وقوتكم على من بغي عليكم، لا من ربكم تستحيون ولا لانفسكم تنظرون، وأنتم في كل يوم تضامون ولا تنتبهون من رقدتكم، ولا تنقضي فترتكم أما ترون [إلى] دينكم يبلى وأنتم في غفلة الدنيا قال الله عز ذكره " ولا تركنوا إلى الذين ظلموا فتمسكم النار وما لكم من دون الله من أولياء ثم لا تنصرون. (هود : 113)