2 Şubat 2013 Cumartesi

HIZIR ORUCU ( 12-13-14 ŞUBAT 2013 )


HIZIR ORUCU ( 12-13-14 ŞUBAT 2013 )


HIZIR ORUCU ( 12-13-14 ŞUBAT 2013 )

Bir gün Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin (Allah ın selamı onlara olsun)
hastalandılar. Anneleri Hz.Fatima(s.a) Hz.Muhammedin (s.a.v)
yanına gidip durumu anlattı. Hz.Muhammed Cebrailin vahyi ile
kızı Hz.Fatimaya, kendisinin ve eşi olan Hz.Ali nin üç gün Allah rızası için oruç adamalarını söyledi.

Hz.Ali ve Hz.Fatima ile yardımcıları Fıdda da üç gün oruç adak ettiler. Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin efendilerimiz iyileşince orucu tutmaya başladılar. İlk gün iftar edecekleri vakit kapıya bir yoksul geldi ve acım dedi. Hz.Ali benim payıma düşeni ona verin dedi.Bunun üzerine Hz.Fatima, Hz.Hasan, Hz.Hüseyin ve Fıddada paylarını gelen yoksula verdiler. Iftarlarını sadece suyla açtılar.İkinci günün akşamı yine iftar vakti geldiğinde bu defa kapıya bir yetim geldi. Aynı şekilde hepsi birşey yemeden sofrayı olduğu gibi gelen yetime verdiler. Üçüncü günü ise iftar vakti bir esir geldi. Ve bu günde hepsi yemeklerini gelen esire verdiler.Böylece üç gün adak orucunu sadece suyla açtılar.Ve bunun üzerine Kuranı Kerimin şu ayetleri peygambere geldi.Adaklarını yerine getirir onlar ve şerri, her yanı saran, kaplayan günden korkarlar .

*Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve esire verirler, onları doyururlar *

*Sizi, ancak Allah rızası için doyurmadayız ve sizden istemeyiz ne bir karşılık, ne bir şükür *

*Şüphe yok ki biz, suratları astıran, azabı pek şiddetli olan gün, Rabbimizden korkarız *

* Derken Allah da korumuştur onları, bugünün şerrinden ve yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine bir sevinçtir, vermiştir *

Dehr(İnsan süresi 7-11

Rivayetlerde o üç gün gelen zatların Hz.Cebrail, Hz.Mikail ve Hz.İsrafil olduğu geçer. Yüce Rabbimiz bu vasıtayla Ehli Beytin üstünlük dercesini insanlara hatırlatmak ister.Biz Alevilerde ise kapıya gelen o şahsın Hızır (a.s) olduğu bilinir. Ve bu yüzden bunu Hızır orucu olarak adlandırmışız.

Üç gün Allah rızası için bizde oruç tutarız .Bu sene Hızır Oruçlarımız 12-13-14 Şubat 2013 tarihlerinde tutulacaktır. Tuttuğunuz oruçlar ve dualarınız kabul olsun Hızır Yardımcınız olsun ...

1 Şubat 2013 Cuma

Hizir Cemi (Baki Güngör Dede esliginde) -XIZIR E KAL




BOZATLI HIZIR HERYERDE HAZIR VE NAZIRDIR:

Hızır Orucu Yas-ı Muharrem veya Oniki İmamlar Orucu aksine bir bayram niteliğindedir.

Bozatlı Hızır günümüzde oldukça geniş bir coğrafyada dara düşenlerin, karda kışta tipiye tutulanların, hastaların, fakirlerin, içten, gönülden hulisi itikadla “yetiş imdadımıza yâ Bozatlı Hızır” diyenlerin imdadına yetişen bir nebi ve evliyadır. Darda kalanların imdadına yetişen ölümsüzlük/hayat suyunu yâni âb-ı hayatı içip ebedileşen yâ da Hakk Teâlâ bütün kâinatı yaratan eşi benzeri olmayan El İhlas suresinde tek olarak geçen zatıyla ebedi ve kayım olan yüce Allah kendi mevcuyetinde varlık âleminin binbir ismiyle vücud bulan sıfatlar zincirinde herdaim diri olup heryerde hazır ve nazır olan ilm-ul ledun yâni batınî ilmi Hakk Teâlâ katında bir rahmet olarak armağan edildiği Hızır (a.s) Cenâb-ı Hakk’ın has kullarında bir kul olan Hakk nebisidir.

Bozatlı Hızır; bazen aksakallı yaşlı bir dede, bazen masum-u pak, bazen genç biri olarak kimi zamanda ermiş olarak karşımıza çıkarak dara düşenlerin carına/imdadına yetişir. Bazen tâlibin uykusunda/rüyasında görünerek mesaj iletir. İmdadına yetişip sıkıntıdan kurtarır yâ da sıkıntılı günler göreceğini ve bundan nasıl kurtulması gerektiği hakkında yol gösterir. Daha evlenmemiş genç erkek ve kızlarımızın sıdk-ı itikadla eğer bu üç gün boyunca oruçla birlikte hiç su içmeyerek susuz kalmaları halinde Hızır Orucu günlerinin üçüncü günün gecesinde evleneceği kişi rüyalarında görünür. Hatta gençler oruç açma zamanında üç gün su içmemekle birlikte tuzlu gıdalar yiyip daha çok susamalarını sağlayarak nasip ve kısmetlerinin rüyada görüneceğine itikadla inanırlar. Böylelikle Bozatlı Hızır duâ ve niyazda bulunan gençlere temeni ve dilekleri Allah katında kabül edilerek murad bulup nasip ve kısmetler ihsan edilir. Bu söylem ışığında genç ve bekar kız ve erkelerin gerçektende bu günlerde evleneceği kişi tarafında kendine yâ bir çeşme başında yâ da bir tas su verilerek gördükleri bir gerçek olarak toplumumuzun belleğinde yer almış ve itikadla inanılmıştır. Bazen sevdiği, gönlünü kaptırdığı gence veya kız tarafından rüyasında su ikram edilmiştir. Bazen de hiç tanımadığı veya hiç görmediği genç kız veya erkek tarafından su ikram edilmiştir. Rüyasında kısmetini görenlerin yanında hiç göremeyenlerde vardır. Bu inananın itikad ve imanıyla alakalı olsa gerek. Gerçeğini, doğrusunu Hakk bilir.

Alevîler mihmanı Hızır olarak bilirler. İşte misafire çok önem vermelerinin nedeni; her an Bozatlı Hızır’ın denemek için evini ziyaret edeceğine, bir fakir veya dilenci yâ da uzun sakallı ermiş biri olarak sınamaya tutacağına inanarak tedbirli davranırlar. Bu konu hakkında sözlü geleneğimizde yaşanmış vakalar ve hikayeler hayli çoktur ve hep anlatılır. Değerli ozanlarımızın deyiş ve nefeslerinde ki Bozatlı Hızır yoğun bir şekilde konu edilerek bahsedilir.

İşte ozanlarımızdan bir kaç örnek;

Davut Sever;
Hurufi İslamda lil şâh-ı merdan Alî
Tecelligâhta velâyet hem ulûhiyet
İlya ile yektaş Hızır ile hem yoldaş
İmanım siz hangi Alîyi sorarsınız?

Derviş Alî ;
Kıratın kanadı yenidir yeni
Bozatlı Hızır geldiği bellidir
Gelen misafirler Hızır kendidir
Yolun bize uğrat Bozatlı Hızır
Şâh Hatayi ;
Şâh Hatayi’yim getir ver ele
Arzuladık sizi düştük yola
Mihman Hızır’dır sen hazır bekle
Arzuladık size geldik canlar
Hızır (as) Hakk nebisidir. Cenâb-ı Hakk Teâlâ her Hakk peygamberine bir nişan armağan etmiştir. Hz Musâ’ya asa, hz İsa ölüyü diri kıldı, ahir zaman Hakk peygamberine de kendi rahmetinden düldülü ve zülfekarı verdi. Bozatlı Hızır’ada ab-ı hayatı nasip ederek zâhir-i âlemde herdaim diri ve bâkidir.

Hızır (a.s) hakkında sözlü geleneğimizin yanında yazılı olarak Kur’ân-ı Kerim’de El-Kehf suresinde 60 ile 82 âyetlerinde geçer.

Hızır Ayı ve Orucu, bir ay yâni dört hafta boyunca dönüşümlü olarak devam eder. Hızır Ayı ve Orucu için bu tarih günlerinin rakamları her yıl değişse de oruç tutulacak günler bellidir. Burada Salı Çarşamba ve Perşembe günleri oruç tutulur ve Perşembe akşamında da bütün mühip tâlip pîrin veya sadık bir tâlibin evinde toplanır ve cem tutulur. Eğer Pîr kendi köyünde ise bütün köylü tâlip ve mühipler pîrin ocak evinde lokma ve kurbanları ile gelirler. Miladi takvime göre Ocak ayının ikinci yarısında başlayıp Şubat ayının ortalarında sona ermektedir.

Hz Alî Divanında günlerle ilgili yapılan değerlendirmelerde “Perşembe Günü” kollektif ibadet yâni “Cem Günü” kabul edilmiştir.

“ Perşembede olur dilekler kabul,
Kim o günde etti Hakk emri dua” hz imam Alî
Perşembe gününde sıdk-ı itikadla duâ edenlerin dilek ve temeniler murad bulur.

“ Cum’ada hoş ola nikâhlı gelin,
Dâhi birleşeler er ile hatun” hz imam Alî

Yeni evlenecek çiftlerin düğünleri “Cuma gününde” olması hz imam Alî tarafından yol taliplerine vasiyet etmiştir.

Hızır Ayı ve Orucunun Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri baz alınarak ifa edilen orucun dört haftaya bölünmesi ağır kış şartlarında yolların kapalı olduğu at veya katır gibi binek hayvanlarının karda kışta yol alınamayacağı rehper pîr ve mürşidlerin kilometrelerce yol kadettikleri varsayılırsa bu sistemin şart olduğu bütün köy, aşiret ve ailelere dedelerinde gidip Hızır Cem ibadetini yapabilme gereğindedir. Eğer bu uygulama yapılmadığı varsayarsak birçok köye ve aşirete dedelerin yetişip Hızır Cemi ibadetini o zamanın olanakları ve şartlarında yapmaları mümkün olmayacaktı

Çağıranlara ve dileyenlere, dara düşenlere ve hastalara Bozatlı Hızır yardımcısı olsun. Bizleride Ehl-i Beyt ve onikiimamların dârında didarında kanterinde ayırmasın.

Gerçeğe Hü mü’mine yâ Alî…..

Garip Dede Türbesi Kültür Merkezi - Hızır Cemi XIZIR E KAL









BOZATLI HIZIR HERYERDE HAZIR VE NAZIRDIR:

Hızır Orucu Yas-ı Muharrem veya Oniki İmamlar Orucu aksine bir bayram niteliğindedir.

Bozatlı Hızır günümüzde oldukça geniş bir coğrafyada dara düşenlerin, karda kışta tipiye tutulanların, hastaların, fakirlerin, içten, gönülden hulisi itikadla “yetiş imdadımıza yâ Bozatlı Hızır” diyenlerin imdadına yetişen bir nebi ve evliyadır. Darda kalanların imdadına yetişen ölümsüzlük/hayat suyunu yâni âb-ı hayatı içip ebedileşen yâ da Hakk Teâlâ bütün kâinatı yaratan eşi benzeri olmayan El İhlas suresinde tek olarak geçen zatıyla ebedi ve kayım olan yüce Allah kendi mevcuyetinde varlık âleminin binbir ismiyle vücud bulan sıfatlar zincirinde herdaim diri olup heryerde hazır ve nazır olan ilm-ul ledun yâni batınî ilmi Hakk Teâlâ katında bir rahmet olarak armağan edildiği Hızır (a.s) Cenâb-ı Hakk’ın has kullarında bir kul olan Hakk nebisidir.

Bozatlı Hızır; bazen aksakallı yaşlı bir dede, bazen masum-u pak, bazen genç biri olarak kimi zamanda ermiş olarak karşımıza çıkarak dara düşenlerin carına/imdadına yetişir. Bazen tâlibin uykusunda/rüyasında görünerek mesaj iletir. İmdadına yetişip sıkıntıdan kurtarır yâ da sıkıntılı günler göreceğini ve bundan nasıl kurtulması gerektiği hakkında yol gösterir. Daha evlenmemiş genç erkek ve kızlarımızın sıdk-ı itikadla eğer bu üç gün boyunca oruçla birlikte hiç su içmeyerek susuz kalmaları halinde Hızır Orucu günlerinin üçüncü günün gecesinde evleneceği kişi rüyalarında görünür. Hatta gençler oruç açma zamanında üç gün su içmemekle birlikte tuzlu gıdalar yiyip daha çok susamalarını sağlayarak nasip ve kısmetlerinin rüyada görüneceğine itikadla inanırlar. Böylelikle Bozatlı Hızır duâ ve niyazda bulunan gençlere temeni ve dilekleri Allah katında kabül edilerek murad bulup nasip ve kısmetler ihsan edilir. Bu söylem ışığında genç ve bekar kız ve erkelerin gerçektende bu günlerde evleneceği kişi tarafında kendine yâ bir çeşme başında yâ da bir tas su verilerek gördükleri bir gerçek olarak toplumumuzun belleğinde yer almış ve itikadla inanılmıştır. Bazen sevdiği, gönlünü kaptırdığı gence veya kız tarafından rüyasında su ikram edilmiştir. Bazen de hiç tanımadığı veya hiç görmediği genç kız veya erkek tarafından su ikram edilmiştir. Rüyasında kısmetini görenlerin yanında hiç göremeyenlerde vardır. Bu inananın itikad ve imanıyla alakalı olsa gerek. Gerçeğini, doğrusunu Hakk bilir.

Alevîler mihmanı Hızır olarak bilirler. İşte misafire çok önem vermelerinin nedeni; her an Bozatlı Hızır’ın denemek için evini ziyaret edeceğine, bir fakir veya dilenci yâ da uzun sakallı ermiş biri olarak sınamaya tutacağına inanarak tedbirli davranırlar. Bu konu hakkında sözlü geleneğimizde yaşanmış vakalar ve hikayeler hayli çoktur ve hep anlatılır. Değerli ozanlarımızın deyiş ve nefeslerinde ki Bozatlı Hızır yoğun bir şekilde konu edilerek bahsedilir.

İşte ozanlarımızdan bir kaç örnek;

Davut Sever;
Hurufi İslamda lil şâh-ı merdan Alî
Tecelligâhta velâyet hem ulûhiyet
İlya ile yektaş Hızır ile hem yoldaş
İmanım siz hangi Alîyi sorarsınız?

Derviş Alî ;
Kıratın kanadı yenidir yeni
Bozatlı Hızır geldiği bellidir
Gelen misafirler Hızır kendidir
Yolun bize uğrat Bozatlı Hızır
Şâh Hatayi ;
Şâh Hatayi’yim getir ver ele
Arzuladık sizi düştük yola
Mihman Hızır’dır sen hazır bekle
Arzuladık size geldik canlar
Hızır (as) Hakk nebisidir. Cenâb-ı Hakk Teâlâ her Hakk peygamberine bir nişan armağan etmiştir. Hz Musâ’ya asa, hz İsa ölüyü diri kıldı, ahir zaman Hakk peygamberine de kendi rahmetinden düldülü ve zülfekarı verdi. Bozatlı Hızır’ada ab-ı hayatı nasip ederek zâhir-i âlemde herdaim diri ve bâkidir.

Hızır (a.s) hakkında sözlü geleneğimizin yanında yazılı olarak Kur’ân-ı Kerim’de El-Kehf suresinde 60 ile 82 âyetlerinde geçer.

Hızır Ayı ve Orucu, bir ay yâni dört hafta boyunca dönüşümlü olarak devam eder. Hızır Ayı ve Orucu için bu tarih günlerinin rakamları her yıl değişse de oruç tutulacak günler bellidir. Burada Salı Çarşamba ve Perşembe günleri oruç tutulur ve Perşembe akşamında da bütün mühip tâlip pîrin veya sadık bir tâlibin evinde toplanır ve cem tutulur. Eğer Pîr kendi köyünde ise bütün köylü tâlip ve mühipler pîrin ocak evinde lokma ve kurbanları ile gelirler. Miladi takvime göre Ocak ayının ikinci yarısında başlayıp Şubat ayının ortalarında sona ermektedir.

Hz Alî Divanında günlerle ilgili yapılan değerlendirmelerde “Perşembe Günü” kollektif ibadet yâni “Cem Günü” kabul edilmiştir.

“ Perşembede olur dilekler kabul,
Kim o günde etti Hakk emri dua” hz imam Alî
Perşembe gününde sıdk-ı itikadla duâ edenlerin dilek ve temeniler murad bulur.

“ Cum’ada hoş ola nikâhlı gelin,
Dâhi birleşeler er ile hatun” hz imam Alî

Yeni evlenecek çiftlerin düğünleri “Cuma gününde” olması hz imam Alî tarafından yol taliplerine vasiyet etmiştir.

Hızır Ayı ve Orucunun Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri baz alınarak ifa edilen orucun dört haftaya bölünmesi ağır kış şartlarında yolların kapalı olduğu at veya katır gibi binek hayvanlarının karda kışta yol alınamayacağı rehper pîr ve mürşidlerin kilometrelerce yol kadettikleri varsayılırsa bu sistemin şart olduğu bütün köy, aşiret ve ailelere dedelerinde gidip Hızır Cem ibadetini yapabilme gereğindedir. Eğer bu uygulama yapılmadığı varsayarsak birçok köye ve aşirete dedelerin yetişip Hızır Cemi ibadetini o zamanın olanakları ve şartlarında yapmaları mümkün olmayacaktı

Çağıranlara ve dileyenlere, dara düşenlere ve hastalara Bozatlı Hızır yardımcısı olsun. Bizleride Ehl-i Beyt ve onikiimamların dârında didarında kanterinde ayırmasın.

Gerçeğe Hü mü’mine yâ Alî…..

Erzingan de Cemaate Desimi, Ceme Xızır gireda. zonema

Ahmet Güven - Kale Xizir

HIZIR ORUCU NEDİR






HIZIR ORUCU NEDİR...NASIL TUTULUR..

Hızır, Hızır Orucu ve Hıdrellez hakkında bilgi verebilir misiniz?

“Yetiş ya Hızır” deyimi asırladır darda kalanın, zorda olanın umut çığlığı olarak 

söylenmektedir. Hızır, zor durumda kalanların, son çareleri tükenenlerin çağırdıkları, 

haksızlığa uğramış ve zulüm görmüş olanların, acılar ve yoksunluklar içinde yaşayanların 

medet diledikleri erendir.

Bilinenlerin aksine Hızır, sadece Anadolu’da değil, bir çok coğrafyada aynı anlamda 

bilinmekte/anılmaktadır.

Biz Aleviler Hızır’ı bir peygamber olarak kabûl ederiz. Bizler için O, Hızır Peygamber, Hızır 

Aleyhisselam ya da Hızır Nebidir. İnancımıza göre Hızır Peygamber ölümsüzlük suyunu (Ab-

ı Hayatı) içmiştir. Zaman zaman dünyaya gelerek, darda olanların yardımına koşar ve 

doğaya yeniden can verir (bir başka bilgiye/anlatıma/inanca göre de Hızır Nebi her zaman 

dünyadadır ancak sadece “Hak Yolunu” sürenlere görünür ve yardımına/carına koşar).

Hızır Nebi, halk arasında şöyle tarif (tasavvur) edilir: üzerinde çiçeklerden yapılmış bir 

cübbesi bulunan, ak sakallı, nur yüzlü yaşlı biri olarak betimlenir. Bastığı yerde güller açar, 

ekinler yeşerir. Elini sürdüğü kişi dertlerden, uğursuzluklardan, hastalıklardan arınır, ömür 

boyu huzurlu yaşar.

Bütün bu tartışmalar bir yana, Alevilerin algıladığı, andığı Hızır’ı biraz daha somutlaştıralım.

Hızır üzerine, Hızır'ın gerçek (bir zamanlar yaşamış olan biri) mi yoksa hayali/mitolojik biri 

mi olduğu yönündeki tartışmalar devam etmektedir. Bazı anlatımlara göre Hızır, Hz. Ademin 

oğludur, bazılarına göre Kabil veya El Yasa'nin oğludur. Bazı kaynaklar Kuran-ı Kerim’de 

Kehf sûresinde geçen ve Hz. Musa ile beraber olan ama ismi zikredilmeyen kişinin Hızır 

olduğu yönündedir.

Bazı anlatımlar göre Hz. Musa'ya, kendisinden daha hikmet ve ilim sahibi kimsenin olup 

olmadığı sorulmuştu. Hz. Musa: "Hayır, yoktur" diye cevap verince Allah bir vahiyle Hz. 

Musa'ya iki denizin kavuştuğu yerde kendisinden daha bilgili ve hikmet sahibi bir kimsenin 

olduğunu (Hızır) bildirdi. Bunun üzerine Hz. Musa, beraberinde genç bir delikanlı ile Hızır'ı 

bulmak üzere uzun bir yolculuğa çıktı. Bundan sonra Hz. Musa'nın Hızır ile, Kehf Suresinde 

anlatılan yolculuğu başladı.

60. Bir zaman Mûsa, genç dostuna şöyle demişti: "İki denizin birleştiği yere kadar hiç 

durmadan yürüyeceğim yahut da seneler ve seneler harcayacağım."

61. Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık 

da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.

62. Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi.

 Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."

63. Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı 

unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde 

acayip bir biçimde yolunu tuttu."

64. Mûsa: "Arayıp durduğumuz işte o idi" dedi. Bunun üzerine kendi izlerini sürerek

 gerisingeri döndüler.

65. Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, 

lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

66. Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk/bir bilgi öğretmen şartıyla 

sana tâbi olayım mı?"

67. Dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın."

68. "Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?"

69. Mûsa dedi ki: "Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın; hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim."

70. Dedi: "Bak, eğer bana uyarsan, ben sana kendisinden bahis açıncaya değin hiçbir şey 

hakkında bana soru sorma!"

71. İkisi birlikte yola koyuldular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. 

Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"

72. Dedi: "Ben söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın!"

73. Mûsa dedi: "Unuttuğum için beni azarlama; bu yaptığımdan dolayı da bana zorluk çıkarma."

74. Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler; tuttu onu öldürdü. Mûsa 

dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş 

yaptın!"

75. Dedi: "Ben sana söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın."

76. Mûsa dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme.

 Vallahi, öyle bir durumda benden ayrılmakta mazur sayılacaksın."

77. Yine yola koyuldular. Biraz sonra bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama 

onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Orada, yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar

; genç adam tuttu onu onardı. Mûsa "İsteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın." dedi.

78. Dedi ki: "İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır. Şimdi sana, tahammül edemediğin 

şeylerin iç yüzünü haber vereceğim."

79. "Gemiden başlayayım: O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu 

kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el 

koyuyordu."

80. "Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve 

inkâra sürüklemesinden korktuk."

81. "Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha 

gelişmişini versin."

82. "Ve duvar. Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define 

vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbin istedi ki,

 o çocuklar ergenliklerine ulaşsınlar da Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. 

Ben bunları kendi buyruğumun sonucu olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç 

yetiremediğin şeylerin iç yüzü budur."

Adı açıkça geçmese de inancımıza göre burada bahse konu olan bilgi ve hikmet sahibi kişi 

Hz. Hızırdır.

Hacı Bektaş Veli’nin Velayetnamesinde de Hz. Hızır ile ilgili bir anlatım vardır. Bu anlatım şu şekilde geçmektedir.

“Hünkâr'a bir ikindi üzeri, güzel yüzlü, tatlı sözlü, Alevi saçlı, yeşil giysili bir aziz geldi.

Boz donlu bir ata binmişti; Saru İsmail karşıladı, atını tuttu. O kişi teklifsizce doğru 

Kızılcahalvet'e yöneldi ve içeri girdi.

Saru İsmail, "acaba bu atını tuttuğum er kim ola, şimdiye değin bunun gibi nurlu, güzel 

yüzlü ve heybetli bir er görmedim", diye düşüncelere dalmıştı. O sırada halifelerden biri 

geldi; İsmail'e, "tut şu atı", dedi ve kızılcahalvet'in kapısına vardı. O aziz kişinin, Hünkar'ın 

karşısında oturmakta olduğunu gördü. Tam bu anda Hünkar, "ne yapalım Hızır'ım Ulu Tanrı 

seni bu işe koşmuş, Tanrı kullarını zordan kurtarman gerek; şu anda Karadeniz'de bir gemi

 batmak üzere, seni çağırıyorlar; sohbetine can atıyoruz ama ne çare; tez imdatlarına yetiş; 

Tanrı izin verirse yine şerefleniriz", diyordu.

Hızır Peygamber hemen kalktı. Saru İsmail dışarıda atı tuttu. Hızır dışarı çıkınca İsmail Hızır'ın üzengisini öptü. Hızır, atını sıçrattığı gibi at, bir adımını Sulucakarahöyük'ün üstüne bastı, öbür adımda güneşle birlikte dolunay oldu ve gözden yitti; yalnızca karşıdan nalının parıltısı göründü.

Saru İsmail, huzura varıp gördüğünü anlatarak, "Erenler Şahı, bu giden aziz kimdir?", diye 

sorunca Hünkâr, "kardeşimiz Hızır Peygamberdir. Karadenizde bir gemi batmak üzereydi, 

oraya imdada koştu; onun yürüyüşü böyledir", dedi.

Saru İsmail Hızır'ı gördüğüne çok sevindi.”

Hızır'ın kim olduğu ve hikmeti konusunda Kehf süresi ve Hacı Bektaş Velinin 

Velayetnamesinde geçenler bize bazı veriler sunuyor. Ancak bütün bunların ötesinde Hz.

 Hızır, Alevi inançlı toplum arasında varlığını sürdürüyor. Zalimlerin ve kötülerin uyarıcısı, 

yoksulların ve dara düşenlerin yardımcısı olmaya devam ediyor. Uğradığı her yere 

güzellikler, bahar götürmeye, bereket götürmeye devam ediyor.

Hızır Orucu

Hızır orucu, (orucun bilinen özelliklerinin yani sıra) Yüce Yaratıcıya teslim olmanın, Ehlibeyte 

bağlı olmanın, Hz. Hızır'a ve onun şahsında gerçek bilgiye, rahmete, iyilerden olmanın, 

şükür sahibi olmanın, Hak Yolunu sürenlerden olmanın bir gereği olarak tutuluyor. 



Hızır orucu, bazı yörelerde Ocak ayının son günü ile Şubat ayının ilk iki tutuluyorsa da genel

 olarak her yıl 13-14-15 Şubatta tutuluyor. Bu üç günlük oruçtan sonra lokmalar dağıtılıyor, 

kurbanlar tığlanıyor, cemler yapılıyor.

Dilde dileklerin, gönülde muratların kabul olması, Bozatlı Hızır'ın ilgisine nail olunması için 

tutuluyor. Bu halisane duygu ve düşüncelerle tutulan oruçlar, dağıtılan lokmalar, yapılan 

cemler, edilen dualar elbette kabul olur ve her yerde hazır ve nazır olan Hz. Hızır carımıza 

yetişir.

Hıdrellez

Hıdrellez, Hızır ve İlyas isimlerinin bir araya gelmesi ile oluşan bir kelimedir/kavramdır. 

Hıdrellez aynı zamanda bir bayramdır. Dünyanın bir çok coğrafyasında biçimde farklı 

görünümler almış olsa da (yerel kültürel özellikler katılmış), öz olarak aynı inancın devamı 

olarak kutlanan bir bayramdır.

5 Mayısı 6 mayısa bağlayan gece Hızır ile İlyas’ın yeryüzünü gezdiği ve buluştukları gecedir.



Hz. Hızır nasıl ki ölümsüzlük suyu olan Ab-ı Hayattan içmişse, aynı şekilde Hz. İlyas da Ab-ı

 Hayattan içmiştir. (Hatta bazı anlatımlara göre Hz. Hızır ve Hz. İlyas kardeştirler). İşte bu iki 

ölümsüz Nebinin buluşması, berekettir, bolluktur, bahardır, aydınlıktır, paylaşımdır, Yolu 

sürenlerin bayramıdır

29 Ocak 2013 Salı

HIZIR ORUCU HIZIR CEM-İ

BOZATLI HIZIR HERYERDE HAZIR VE NAZIRDIR:





BOZATLI HIZIR HERYERDE HAZIR VE NAZIRDIR:

Hızır Orucu Yas-ı Muharrem veya Oniki İmamlar Orucu aksine bir bayram niteliğindedir.

Bozatlı Hızır günümüzde oldukça geniş bir coğrafyada dara düşenlerin, karda kışta tipiye tutulanların, hastaların, fakirlerin, içten, gönülden hulisi itikadla “yetiş imdadımıza yâ Bozatlı Hızır” diyenlerin imdadına yetişen bir nebi ve evliyadır. Darda kalanların imdadına yetişen ölümsüzlük/hayat suyunu yâni âb-ı hayatı içip ebedileşen yâ da Hakk Teâlâ bütün kâinatı yaratan eşi benzeri olmayan El İhlas suresinde tek olarak geçen zatıyla ebedi ve kayım olan yüce Allah kendi mevcuyetinde varlık âleminin binbir ismiyle vücud bulan sıfatlar zincirinde herdaim diri olup heryerde hazır ve nazır olan ilm-ul ledun yâni batınî ilmi Hakk Teâlâ katında bir rahmet olarak armağan edildiği Hızır (a.s) Cenâb-ı Hakk’ın has kullarında bir kul olan Hakk nebisidir.

Bozatlı Hızır; bazen aksakallı yaşlı bir dede, bazen masum-u pak, bazen genç biri olarak kimi zamanda ermiş olarak karşımıza çıkarak dara düşenlerin carına/imdadına yetişir. Bazen tâlibin uykusunda/rüyasında görünerek mesaj iletir. İmdadına yetişip sıkıntıdan kurtarır yâ da sıkıntılı günler göreceğini ve bundan nasıl kurtulması gerektiği hakkında yol gösterir. Daha evlenmemiş genç erkek ve kızlarımızın sıdk-ı itikadla eğer bu üç gün boyunca oruçla birlikte hiç su içmeyerek susuz kalmaları halinde Hızır Orucu günlerinin üçüncü günün gecesinde evleneceği kişi rüyalarında görünür. Hatta gençler oruç açma zamanında üç gün su içmemekle birlikte tuzlu gıdalar yiyip daha çok susamalarını sağlayarak nasip ve kısmetlerinin rüyada görüneceğine itikadla inanırlar. Böylelikle Bozatlı Hızır duâ ve niyazda bulunan gençlere temeni ve dilekleri Allah katında kabül edilerek murad bulup nasip ve kısmetler ihsan edilir. Bu söylem ışığında genç ve bekar kız ve erkelerin gerçektende bu günlerde evleneceği kişi tarafında kendine yâ bir çeşme başında yâ da bir tas su verilerek gördükleri bir gerçek olarak toplumumuzun belleğinde yer almış ve itikadla inanılmıştır. Bazen sevdiği, gönlünü kaptırdığı gence veya kız tarafından rüyasında su ikram edilmiştir. Bazen de hiç tanımadığı veya hiç görmediği genç kız veya erkek tarafından su ikram edilmiştir. Rüyasında kısmetini görenlerin yanında hiç göremeyenlerde vardır. Bu inananın itikad ve imanıyla alakalı olsa gerek. Gerçeğini, doğrusunu Hakk bilir.

Alevîler mihmanı Hızır olarak bilirler. İşte misafire çok önem vermelerinin nedeni; her an Bozatlı Hızır’ın denemek için evini ziyaret edeceğine, bir fakir veya dilenci yâ da uzun sakallı ermiş biri olarak sınamaya tutacağına inanarak tedbirli davranırlar. Bu konu hakkında sözlü geleneğimizde yaşanmış vakalar ve hikayeler hayli çoktur ve hep anlatılır. Değerli ozanlarımızın deyiş ve nefeslerinde ki Bozatlı Hızır yoğun bir şekilde konu edilerek bahsedilir.



İşte ozanlarımızdan bir kaç örnek;



Davut Sever;
Hurufi İslamda lil şâh-ı merdan Alî
Tecelligâhta velâyet hem ulûhiyet
İlya ile yektaş Hızır ile hem yoldaş
İmanım siz hangi Alîyi sorarsınız?

Derviş Alî ;
Kıratın kanadı yenidir yeni
Bozatlı Hızır geldiği bellidir
Gelen misafirler Hızır kendidir
Yolun bize uğrat Bozatlı Hızır
Şâh Hatayi ;
Şâh Hatayi’yim getir ver ele
Arzuladık sizi düştük yola
Mihman Hızır’dır sen hazır bekle
Arzuladık size geldik canlar
Hızır (as) Hakk nebisidir. Cenâb-ı Hakk Teâlâ her Hakk peygamberine bir nişan armağan etmiştir. Hz Musâ’ya asa, hz İsa ölüyü diri kıldı, ahir zaman Hakk peygamberine de kendi rahmetinden düldülü ve zülfekarı verdi. Bozatlı Hızır’ada ab-ı hayatı nasip ederek zâhir-i âlemde herdaim diri ve bâkidir.

Hızır (a.s) hakkında sözlü geleneğimizin yanında yazılı olarak Kur’ân-ı Kerim’de El-Kehf suresinde 60 ile 82 âyetlerinde geçer.

Hızır Ayı ve Orucu, bir ay yâni dört hafta boyunca dönüşümlü olarak devam eder. Hızır Ayı ve Orucu için bu tarih günlerinin rakamları her yıl değişse de oruç tutulacak günler bellidir. Burada Salı Çarşamba ve Perşembe günleri oruç tutulur ve Perşembe akşamında da bütün mühip tâlip pîrin veya sadık bir tâlibin evinde toplanır ve cem tutulur. Eğer Pîr kendi köyünde ise bütün köylü tâlip ve mühipler pîrin ocak evinde lokma ve kurbanları ile gelirler. Miladi takvime göre Ocak ayının ikinci yarısında başlayıp Şubat ayının ortalarında sona ermektedir.



Hz Alî Divanında günlerle ilgili yapılan değerlendirmelerde “Perşembe Günü” kollektif ibadet yâni “Cem Günü” kabul edilmiştir.

“ Perşembede olur dilekler kabul,
Kim o günde etti Hakk emri dua” hz imam Alî
Perşembe gününde sıdk-ı itikadla duâ edenlerin dilek ve temeniler murad bulur.

“ Cum’ada hoş ola nikâhlı gelin,
Dâhi birleşeler er ile hatun” hz imam Alî

Yeni evlenecek çiftlerin düğünleri “Cuma gününde” olması hz imam Alî tarafından yol taliplerine vasiyet etmiştir.

Hızır Ayı ve Orucunun Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri baz alınarak ifa edilen orucun dört haftaya bölünmesi ağır kış şartlarında yolların kapalı olduğu at veya katır gibi binek hayvanlarının karda kışta yol alınamayacağı rehper pîr ve mürşidlerin kilometrelerce yol kadettikleri varsayılırsa bu sistemin şart olduğu bütün köy, aşiret ve ailelere dedelerinde gidip Hızır Cem ibadetini yapabilme gereğindedir. Eğer bu uygulama yapılmadığı varsayarsak birçok köye ve aşirete dedelerin yetişip Hızır Cemi ibadetini o zamanın olanakları ve şartlarında yapmaları mümkün olmayacaktı

Çağıranlara ve dileyenlere, dara düşenlere ve hastalara Bozatlı Hızır yardımcısı olsun. Bizleride Ehl-i Beyt ve onikiimamların dârında didarında kanterinde ayırmasın.

Gerçeğe Hü mü’mine yâ Alî…..