21 Ağustos 2019 Çarşamba




12 İMAMLAR -MUHARREM ORUCU-2019


27 – 29 AĞUSTOS 2019
MASUM-U PAKLAR ORUCU
30 AĞUSTOS 2019
FATMA ANA ORUCU
31 AĞUSTOS 2019
MUHARREM ORUCUNUN BAŞLAMASI
09 EYLÜL 2019
İMAM HÜSEYİNİN ŞAHADETİ
(10 Muharrem 61 Hicri)
12 EYLÜL 2019
AŞURE GÜNÜ
10 EKİM 2019
İMAM HÜSEYİNİN ŞAHADETİ ANMA GÜNÜ
(10 Ekim 680 Miladi – 10 Muharrem 61 Hicri)



Kurban Bayramı Hicri takvime göre Zilhiçce Ayı’nın 10. günü başlar. Kurban Bayramı'nın 1. gününden başlayarak 20 gün sayılır. 20. günün akşamı Muharrem Orucu için niyet edilir ve oruç başlar. Muharrem orucundan önce 3. günlük Masumu Pak orucu tutulur. Bu oruç küfede şehit düşen Müslüm Bin Akıyl ile çocukları İbrahim ve Muhammet için tutulur. Müslüm, İmam Hüseyin’in amcasının oğludur. İbrahim Müslüm ise amcasının torunlarıdır. 3. günlük Masum-u Pak ve 12 günlük muharrem orucu olmak üzere toplam 15, gün oruç tutulduktan sonra muharrem ayı’nın 13. günü kurbanlar tığlanır ve “Aşure” dağıtılır. Kurban İmam Zeynel Abidin’in Kerbela katliamından kurtuluşunun şükranıdır. Muharrem Ayı kutsal ayıdır.



Alevilerin Muharrem Ayında Yapmadıkları -Düğün, nişan ve sünnet gibi eğlenceler yapılmaz. -Müzik dinlenmez. -Bıçak gibi kesici aletler kullanılmaz. Mümkün olduğunda az kullanılır. -Saf su içilmez. Bedenin sıvı ihtiyaçını çay-meştubat-ayran gibi içecekler ile giderilir. Bunlar dahil kana kana içilmez. -Cinsel ilişki olmaz. -Et yenmez. Yumurta yenmez. Canlı olan veya canlıya dönüşecek olan hiç bir gıda yenmez. -Tıraş olunmaz. (günümüzde doğal olarak yapılmaz. Şehir hayatında) -Tırnak kesilmez. Önemli olan İmam Hüseyin’in ve diğer Kerbela şehitlerinin çektikleri acıyı ve zorlukları beyninde, kalbinde ve gönlünde duymaktadır. Onlar gibi düşünüp, onlar gibi yaşayıp, onlar gibi inanmaktır. Zalime karşı çıkıp, mazlumdan yana olmaktır. Eline,diline, beline sadık olup insanca ve onurluca yaşamaktır. Onlara layık olmaktır, ölmeden önce ölmek öldükten sonra yaşamaktır. Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği elçisi Muhammet Mustafa’nın ve Ehli beyti’nin huzuruna anlı açık yüzü ak ve pak çıkmaktır. Onların bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmaktır. (Ahzap s, 33) 




Kurretü'l ayn-i "Habîb-i Kibriyâ"sın yâ Huseyn
Nûr-i çeşm-i "Şâh-ı Merdân" Murtezâ'sın yâ Huseyn
Hem ciğerpâre-yi Zehrâ Fâtıma "Hayrü'n-nisâ"
Ehl-i Beyt-i Müctebâ Âl-i Abâ'sın yâ Huseyn

Vâlidin şânında dendi ''lâ fetâ illâ Alî''
Mazhar-ı sırr-ı etemm-i ''lâ fetâ''sın yâ Huseyn
Halkan ve hulkan müşâbihsin Resûlullâh'a sen
Nâzenîn-i enbiyâ vü evliyâsın yâ Huseyn

Seyyid-i şübbân-ı cennet dendi şânında senin
Pîşüvâ-yı etkıyâ vü asfiyâsın yâ Huseyn
Sana gülle dokunan ümmîd eder mi mağfiret
Gonca-i gülşenserây-ı Mustafâ'sın yâ Huseyn

Sad hezâran la'net olsun ol Yezîd'in cânına
Nice kasd etti sana nûr-i Hudâ'sın yâ Huseyn
Ehl-i mahşer dest-i Hayder'den içerken Kevser'i
Sen susuzlukla Şehîd-i Kerbelâ'sın yâ Huseyn

Kıl şefâ'at Ârif'e ceddin Muhammed aşkına
Arsa-i mahşŸerde makbûle'r-recâsın yâ Huseyn



kerbela faciası

M. AsıM KöKSAL
. . .
HZ. RUSEYIN
ve
A •
KERBELA FACIASI
MUSTAFA ASlM KÖKSAL, 1913 yılında Kayseri'nin Develi kazasında doğdu. İlköğrenimini
Develi Numune Mektebi'nde gördü. Kayseri ulemasından Develi müftüsü merhum
izzet Efendi'den medrese usulüne göre mukaddimat-ı ulOm tahsil ettikten sonm
Ankara'ya geldi ve kendi çabalarıyla bilgi ve görgüsünü arttırdı. Ankara 'da bulunduğu
sırada, meşhur Kerkük ulema ve meşayihinden Muhammed Efendi 'nin talebesi müderris
Mehmed Efendi'den ders ve Enbiyazade Mehmed Hilmi'den de tasavvuf icazetnamesi
alan; Gümüşhilneli ve Seydişehirli gibi büyük velilerle görüşmüş büyük mutasavvıf
Fadlullah Rahimi'den de Mesnevi okuyan ve asrın feridi olacağı müjdesiyle müjdelenmiş
bulunan İskilipli İbrahim Edhem Efendi ile buluşmak nasib ve müyesser oldu.
12 sene özel derslerine devam ederek kendisinden icazet ve feyz aldı . ı 933 senesinde
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda memuriyete başladı ve 3 ı yıl boyunca Başkanlığın üst kurullarında
çeşitli vazifelerde bulundu. 1964 senesinde İsHim Tarihi adlı eserini yazabiirnek
için emekli oldu. 7 evlat sahibi olan merhum M. Asım Köksal'ın başlıca eserleri
şunlardır: Armağan (manzum ilmihal): Peygamberler (manzum): Peygamberimiz (nıanzum
bir slret); Ezanlar (dini manzumeler); Gençlere Din Kilavuzu (ilmihal); Tevbe: Reddiye
(Ceatani'nin İslam Tarihi'ne reddiye); Bir Amerikaimm 23 Sorusuna Cevaplar: HIristiyanlık
Propagandası Münasebetiyle Açıklama; islam Tarihi -Hz. Muhammed Aferhisselam
ve İslamiyet; Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası: Solıbetler: Vaazlar (basılmamıştır);
Türkçe Ezan Meselesi; Şeyh Bedreddin (basılmamıştır); ilmiye Salnamesi Zn·li
(basılmamıştır), Şeyh Ahmed Kuddı'lsf -Hayatı, Mesleği, Üstün Kişiliği ve Eserleri.
M. Asım Köksal, İslam Ta rihi adlı eseriyle 1983 yılında Pakistan Siret Ödülü 'nü kazanmış,
1995 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından "Yılın Kült ür Adamı'' seçilmiş,
1996'da Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'ne layık görülmüştür. Büyük İslfım Alimi
Mustafa Asım Köksal 28 Kasım 1998 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
M u s t afa A s ı m K ö k s a l Kü l l i ya tı 2
4. Baskı, İstanbul, 2001
ISBN 975-8393-09-X
yayın hazırlık: İz Yayıncılık
baskı, cilt: Erkarn Matbaacılık
KÖKSAL YAYINCILIK
Sanayi Mahallesi, Sancaklı Cad., Kayalar Sk.,
No: 2 Güngören 1 İSTANBUL
Tel. [0212] 554 41 96 - 507 03 74
Faks [0212] 505 90 37
© Bu kitabın tüm yayın hakları Köksal Yayıncılık'a aittir. Tanıtım amaçlı
kısa alıntılar dışında kısmen veya tamamen izinsiz iktihas edilemez.
.
Içindekiler
• ÖN SÖZ ........................ ...... ......... . ....................................................... ..................................................... .. ....... 2 1
BİRİNCİ BÖLÜM
Hz. HÜSEYiN'İN DOÖUŞU
• Hz. Hüseyin'in Doğum Tarihi ................................... ....................................................... .. .............. 2 5
• Hz. Hüseyin'in Sütannesi .......... . ..................... ... ................................................. ................................ 2 5
• Hz. Hüseyin' e Akika Kurbam Kesilmesi ve İsim Takılınası ............... ......... 2 6
• Koyduğu İsimlerin Peygamberiınize
Cebrail Tarafından Haber Verilmesi .............................................................................. ......... 28
• Hz. Ali'nin, Oğullarına Harb İsminden Önce Koyduğu İsimler .............. 28
• Hz. Hüseyin'in Kulağına Ezan Okuması ............ .......... ...................................................... 28
• Hz. Hüseyin'in Künyesi ............... ................................................................................... ........................ 28
• Hz. Hüseyin'in Sünnet Ettirilmesi ............. ............................................................................... 29
• Hz. Hüseyin'in Peygamberimize Benzerliği .................................................. .................. 29
• Peygamberimizin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin' e Olan Sevgisi ...................... 29
• Ha Göreyim Seni, Gayret .................................................................................................................... 3 0
• "Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'denim!" ............................................................ 3 0
• Cennetlik Gençlerin Seyyidi ............................................................................................................ 3 1
• Peygamberimizin Ehl-i Beyti ............................. ............................................................................. 3 1
• Peygamberimizin Ehl-i Beytine Dost Olana Dost,
Düşman Olana Düşman Olacağı ................................................................................. ................. 32
• Çocukluk Çağında Peygamberiınize Bey' at Edenler ............................................ 3 2
• Haccac'ın Hz. Hüseyin Hakkındaki Yersiz Bir iddiası ......... ..... ........................ 3 2
• Evlatların Ana Babalar İçin Birer imtihan, İbtila ve Milinet Olduğu .... 3 3
• Hz. Hüseyin'in Şehit Edileceği Hakkındaki
Bazı İlıbar ve Müşahedeler ................................. .. ....................................... . ..... .......... .............. ....... 34
İ K İ N C İ B Ö L ÜM
KERBELA FACİASI
• Hucr b. Adiyy'in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar ............ .. .. ... . 37
• Muaviye b. Ebu Süfyan'ın Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin' e İkramı ............ .. 38
• Hz. Hüseyin'in İstanbul'u Fethe Giden Orduya Katılması ........................... 39
• Muaviye b. Ebu Süfyan'ın Yezid'e Vasiyeti ve Şaınlılann
Yezid'e Bey'atı .................................................................................................................................................... 39
• Yezid'in En Çok Çekindiği Kişiler . ...... ......... . . . . .............. . . . ... ... . .. .. .......... ............ .. ........... 40
• Yezid'in Yaşı ve Doğum Tarihi .......... ......... .. ............. ...... . .......... ... ........ ....................... . ... ... 40
• Yezid'in Medine Valisine Emri . . .. .. .. .... ............. ................. . . . ................................ ... .................... 40
• Velid'in Mervan'la Görüşmesi .......... ............... ........ ........ . . . . ............................ ............. ... . ...... 40
• Velid'in Hz. Hüseyin'le Abdullah b. Zübeyr'i Huzuruna Çağırtması .. 41
• Abdullah b. Zübeyr'in Mekke'ye Gitmesi . .... ........ .... .. ....... . ...................... ................. . 42
• Hz. Hüseyin'in Velid'le Görüşmesi .. . .... . ..... ........ ... ... . ... . . .. ... ... . ............ .. ............... . ..... . 42
• Velid'in Mervan'ı Kınarnası ve
Hz. Hüseyin'in Kanına Girmekten Ürpermesi .. ............. ....................................... .. 44
• Muhammed b. Hanefiyye'nin Hz. Hüseyin' e Öğüt ve Tavsiyeleri .......... 44
• Hz. Hüseyin'in Mekke'ye Gidişi .................................... . ........ ......... .... ... ..................................... 45
• Abdullah b. Muti'in Hz. Hüseyin' e Tavsiyeleri .............. . . .. ..... . ... ............ .. ......... 45
• Küfeiiierin Hz. Hüseyin'i Küfe'ye Davet Etmeleri ..... . .................. .......................... 46
• Hz. Hüseyin'in Küfeiiiere Cevabı ................. . ...... ... ................... ...... ..................... .. . ........ . 49
• Basralılann Toplantılan ve İbn Ziyad'ın Tedbir Alması ......................... ... ...... 50
• Hz. Hüseyin'in Müslim b. Akil'i Küfe'ye Göndermesi .............................. ........... 50
• Müslim'in Küfe'deki Faaliyetleri .... .. ............... . .............. .... ............ .. ............................. . ....... . 52
• Nurnan b. Beşir'in Küfeiiiere Hitabı .. ... ... ..................... . ............... ....................................... 52
• Abdullah b. Müslim'in Nurnan b. Beşir'le Münakaşası ...................................... 53
• Yezid'in Küfe'deki Casuslan .............................................................................................. . ... .......... 53
• Küfe'deki Durumun Yezid'e Yazılması ........... .......................... ...... .......................... ............ 53
• Yezid'in Sercun'la Görüşmesi .......................................................................................................... 54
• Yezid'in Şaınlılarla Görüşmesi ............................................... ............................ ........................... 55
• N uman b. Beşir'in Azli ............................................................................................................................ 55
• İbn Ziyad'ın Küfe'de Vazifelendirilmesi .......................................................... .................... 56
• Hz. Hüseyin'in Basralı Ehl-i Beyt
Taraftarianna Gönderdiği Mektup ................................................... ............ ............................. 57
• Münzir b. Carı1d'un Gelen Mektubu İbn Ziyad'a Haber Vermesi .......... 57
• İbn Ziyad'ın Basralılara Ültimatomu .. ........................... ....................................................... 58
• İbn Ziyad'ın Basra Eşrafını Elde Etmesi ................. .. ................................... . ................... 58
• İbn Ziyad'ın Küfe'ye Gelişi ...................... .................. ........... . .... . . ........... . ....... .... .. ...................... .. 59
• İbn Ziyad'ın Kı1felilere Hitabı ........ ................................................ .... ..................... .................... 61
• Müslim b. Akil'in Kaldığı Evi Değiştirerek
Bey'at Alma işine Devam Etmesi ... ... ... .. . . ................ . .. ... ....... .... . .... ..... ... .. .. .. .... 6 1
• Şerik b. A'ver, Müslim b. Akil İle Birarada ... ... . ... ... ........ ......... .................... ... 62
• Şerik'in Müslim b. Akil'e Bir Teklifi ........ ........ ... . .. .. .... ..... ....... .. .............. ...... ...... ........... .. 62
• İbn Ziyad'ın Kanını Dökmekten Müslim'i Alıkoyan Sebepler ........ ... ........ . 64
• Müslim b. Akil'in Küfe'deki Başansı ... . .. . ....... .................. ..... ... .......... ..................... ............ 64
• Ma'kıl'ın Müslim b. Akil'i Bulmak İçin Vazifelendirilmesi ............. ............... 6 5
• Hani'in Başına Gelenler .... . ... ... . . . ........... .. ... . ...... .. .. .... .................................. ....... ........... ..... .......... 66
• İbn Ziyad'ın Mescidde Konuşması .. .... ....... ................. .... .. ....... ............ ....... ... ..... .......... ... ... 72
• Müslim b. Akil'in Ayaklanması ... ............ . . . . .................................................. .. 72
• İbn Ziyad'ın Aldığı Tedbirlerle Halkı
Müslim'in Başından Dağıtması ... . . .......... . . ..... . .. .. ....... .... .................. .. ...... ............. 7 4
• Müslim b. Akil'in Başına Gelenler . .......... ... .......................... ........ ............. .......... .......... .... ..... 7 7
• Müslim b. Akil'in Vasiyeti ................................. . . . . . . ...... ................. ......................... .......................... 86
• İbn Ziyad'ın Müslim b. Akil ile MünakaŞası ......... . . ....... ............................................. 8 8
• Müslim b. Akil'in Köşkün Damında
Boynun un Vurulup Yere Düşürülmesi .. ........ .......... ... .......................... .. . .. ......... .... . ... .... . . ... 8 9
• Muhtar b. Ebu Ubeyd'in Başına Gelenler ....... .... ................... ..... ..... .............. ...... ............ 9 1
• Hani' b. Urve'nin Boyuunun Vurulması ................................... ............................. ............. 9 3
• Abdula'la ile Uroare'nin Boyunlannın Vurulması ... ......... ............... .. ....... .......... .... 9 4
• Müslim b. Akil ile Hani'in Başlannın Yezid'e Gönderilmesi .. .... .. ....... . . .... 9 5
• Müslim b. Akil'in Küfe'den Hz. Hüseyin' e Gönderdiği Mektup .... .. ..... .... 9 6
• Hz. Hüseyin'in Yol Hazırlığına Başlaması,
İbn Abbas'ın Onu Vazgeçirmeye Çalışması ...... ........ ..................... .... .... .... ................... ... 9 7
• Abdullah b. Zübeyr'in Küfe İşini Hz. Hüseyin'le Konuşması .. . ................... 9 8
• Muhammed b. Hanefiyye'ııin Hz. Hüseyin'i
Küfe'ye Gitmekten Vazgeçirmeye Çalışması .................... .............................. ... ...... ... 100
• İbn Abbas'ın Hz. Hüseyin'le Tekrar Konuşması ................................... .. .............. 100
• Ömer b. Abdurrahman el-Mahzumi'nin
Hz. Hüseyin'le Konuşması ............ .... ....... ..................... ..... .... .. ............ .. . .... . .................. ................. 103
• Abdullah b. Ömer'in Hz. Hüseyin'i
Mektupla ve Şifahi Olarak Uyarması ... ............ .......... ......... ....... ........... ....... .. .... ..... .......... 1 0 5
• İmam Şa'bi'nin Irak'a Gitmemesi
İçin Hz. Hüseyin'e And Vermesi ................... .... ................... ............ ........ .................. .. ..... ......... 106
• Ebu Said el-Hudri'nin Hz. Hüseyin'e Öğüdü ............................. ................. ... .... .. .. .. ... 106
• Ahnefin Hz. Hüseyin'e Ayet Yazıp Göndermesi . .... .... ......... .. ...... ...... ...... .......... ...... 107
• Hz. Hüseyin'in Mekke'den Ayniması ...... ... .... ... ................ ..... : ............................................ 107
• Muhammed b. Hanefiyye'ııin Ağlaması . . ............ ....... . ........ ............................. ................ 107
• Mekke Emniyet Birliğiyle Çatışma ............ . .. ....... ........... ......... ........... ....... . ..... ........ ... ...... . . 107
• Abdullah b. Cafer'in Hz. Hüseyin'e Mektup Göndermesi ....... . ....... . . .. . ... 108
• Mekke Valisinin Hz. Hüseyin'e Mektup Göndermesi · · · · · · .. . . . . . 108
• Hz. Hüseyin'in Mekke Valisine Cevabı ... . . . ....... .. .. . . ... . .... . .... . .. 110
• Yezid'in Hz. Hüseyin Hakkında İbn Abbas'a Mektup Göndermesi . ... 110
• Yezid'in Yazısına İbn Abbas'ın Cevabı ..... . .... ........ . ... .. ..... ..... ... .. . . .... . . ... . . . . ..... . ... 110
• Mervan b. Hakem'le Mekke Valisinin
İbn Ziyad'a Mektup Göndermeleri .. ... . . .......... . . . ......... . ......... ........... ............. . ...... ......... . 110
• Hz. Hüseyin'in Şair Ferezdak'la Görüşmesi ... .......... ............. ....... ........ ...... ......... ... lll
• Hz. Hüseyin'in Rumme Vadisinde
Küfeiiiere Mektup Göndermesi .... .......................... .......... ...... . ....... . ................ . ........ . ................ . 112
• İbn Ziyad'ın Tertibat Alması ..... ... .... ............... . . ... ...... .. . .. . . ..... . .. ...... . . . ... . .. ...... .. .. .... . . .. .... 112
• Kays b. Müshir'in Başına Gelenler . . ... ........... . ... ............. ... ............ .... . ...... .. . ....... .. . ........ 113
• Hz. Hüseyin'in Yolda Abdullah b. Muti' ile Görüşmesi ........ . ....... . . ... ..... . .. ... 113
• Zübeyr b. Kayn ile Mülakat ........... . .. .................... . . . ................ .... ........ . ... .. ..... .................. . 114
• Müslim b. Akil Hakkında Alınan Acı Haberler
ve Akil Oğullannın Direnişleri ......... ...... .... ...... .. . ... . ......... . .. . .. ....... .................... ............ . ... 116
• Hz. Hüseyin'e Teslim Edilen Küfe Nüfus Defteri . .... . ....... .......... ............... ......... . . 118
• Hz. Hüseyin'e Acı Haberleri Getiren Elçi .................. .. . . ... ........................ . ...... . ..... . 118
• Abdullah b. Buktur'un Başına Gelenler .... .... ..... . . ... ...... . ... ... ..... .. ... . ............. .. . .. .. 119
• Hz. Hüseyin'in Başına Toplananlann Dağılmalan ... ...... ............. . ....... . .......... . .. 119
• Aliyyü'l-Ekber'in Hz. Hüseyin' e Bir Teklifi
ile Akil Oğullannın Direnmeleri ................ .......................... . . ..... ........ .................................... . 120
• İkrime Oğullanndan Bir Adamın Hz. Hüseyin'i Uyarması .. . . ....... .... .... 120
• Hürr b. Yezid'le Temas ..... ..................... ..... ................ ................ .................................................... 12 1
• Hz. Hüseyin'in İmam Olup Namaz Kıldırması
ve Namaz Sonunda Konuşması .. ........................................ . ........ . .. ........ .......... . . ...... . ... .......... 123
• İlk Münakaşa ve Anlaşmazlıklar ........ . .... . . . .. ......... .......... . ........ ........ ........................ . . ...... 124
• Hz. Hüseyin'in Küfe Süvarİlerine Son Hitabı .. ....... . ..... ...................... . .................. 125
• Hz. Hüseyin'in Ashabına Hitabı ...... ........... . ... . ... ............ . .......... . . . . ...... ............... ............. .... 126
• Zübeyr b. Kayn'ın Hz. Hüseyin'e Mukabelesi ....... ... ... ........... .. .............. ... ....... ........ 126
• Hürr'le Yapılan Münakaşa ve Anlaşma .... ........... .. ......... ... ..... .................. .......... .......... .. 127
• Hz. Hüseyin'in Küfe'deki Durum Hakkında
Dört Küfeliden Bilgi Alması ....................... .. ................................. ........ ......... ................. ...... ........ 128
• Tırmalı b. Adiyy'in Hz. Hüseyin'i
Memleketine Götürmek İsternesi ...... ... ......... ........ . .. ............ . ................ .. . ...... .... .. . ....... ......... 130
• Hz. Hüseyin'in Ubeydullah b. Hürr ile Görüşmesi ........... ....... ................. . . .... .... 13 1
• Ölüm Haberi Verilen Rüya .... . ... ............... ......... ... . . . . ... .................... . .. .............. ..................... .. ... .... . 133
• Geri Dönmek İçin Yapılan Son Deneme ..................... : ... ............................................. 134
• İbn Ziyad'ın Nineva'dan Gelen Elçisi ve Yazısı ............... ................................ . ....... 135
• Ebu'ş-Şa'sa'nın Gelen Elçiye İlenınesi ve Onu Kınarnası ........ . ............... . ... 135
• Hürr b. Yezid'in Hz. Hüseyin'i Nineva'ya indirmek İsternesi. .n •• n 136
• Züheyr b. Kayn'ın Hz. Hüseyin'e Ricası ·n · · ···· · · · · .. ... . . . .. . n. • • • n 136
• • • • onn• • • • • • • • • o 137
••••••• • • • • •• • •••• nO 138
• Kerbela'ya Konduruluş ve Hz. Hüseyin'in Bir Hatırası
• Hz. Ali'nin Mataracısının Ri vayeti ... ........... ............. .n
• Ömer b. Sa'd'ın Kerbela'da Görevlendirilmesi .. · ·· · · · · ···················· ······· 139
• Kılle Eşrafının Hz. Hüseyin'den Utanmaları . · · n· · ···· ·· · · · · ·· · · ··· · . ... . ..... ...... .. .. 140
• Kesir b. Abdullah'ın Elçiliği Kabul Etmesi
ve Ebu Süınaıne ile Münakaşaları .. . ... .. . . . . . . ·· · n· ·· · . ... ....... . .. .......... . .. .. 14 1
• Kurre b. Kays'ın Elçiliği ve Hz. Hüseyin'in Teklifleri .. .... . . ................ 142
• Ömer b. Sa'd'ın Durumu İbn Ziyad'a Bildirmesi ..... ....... . .. ......... .. .. ..... .... ........ 143
• İbn Ziyad'ın İlk ve Son Kararı . .. ....... ....... . . . .. .. .. .. ........... . . .... . . .. . ........................ . ... . . ....... 143
• İbn Ziyad'ın Hz. Hüseyin Hakkında
Ömer b. Sa'd'a Verdiği Emirler ... . ..................... . .... .. . .. n . ................. n . . ... . .............. . . . .. . ... n 144
• Hz. Hüseyin ile Ashabının Susuz Bırakılınaları
İçin Tedbir Alınınası ........................................................................................... ....................... ......... 144
• Abdullah b. Ebi Husayn'ın Küstahlığı ve Akıbeti .... .. ................ ....... ... ............ 144
• Su İçin Yapılan Kavga ... ... .. . . ....... . . . . . . .. . . . . .. .. ....... . . . ....... . .. . . .. . . ... . . ... . . . n • •••••••••••• • • • ••••••••• 145
• Hz. Hüseyin'in Ömer b. Sa'd'la Geceleyin Buluşup Görüşmeleri ....... . 146
• Ömer b. Sa'd'ın İbn Ziyad'a Durumu Yazınası. .. ................ .. .. . ............. 147
• Şiınr'in İbn Ziyad'ı Kışkırtınası ........ .......... . . ..... ..... .. . ................... .... . ...................................... 148
• İbn Ziyad'ın Hz. Hüseyin Hakkında
Ömer b. Sa'd'a Verdiği Son Emir . . ........... .. .. ... . ......... . ....... . ......... . ........... . ......... ......... . ............ 148
• İbn Ziyad'ın Şiınr'e Direktifi .... .. . . ... . . . . . ....................... .... .. . ..... .... . . . . .. . .. . . ....... . ............... . .... 149
• İbn Ziyad'ın Kabul Edilmeyen Eınanı ....................... ... .......... . .. . . . ....... . . ... . .... ............... ... . 149
• Şiınr ile Ömer b. Sa'd Arasında Geçen Konuşma . ... ..... .. ... .......... .. ........... ........ 150
• Ölmek Var, Boyun Eğmek Yok! ......... n ....... ..................... . .............................. .. ........... ..... . . ...... 150
• Bütün Kumandanların ve Halkın Kerbela'da Toplanınası ... . .. ............. . ... 15 1
• Ömer b. Sa'd'ın Ordusuna "Hazır Ol!" Eınrini Verınesi ......... ....................... 152
• Şiınr'in Himaye Teklifini Abbas, Cafer ve Osman'ın Reddetmeleri .. 152
• Kılle Leşketinin Harekete Geçmesi .... .... ...................................... . ..... ....... .... .................. ..... 153
• Züheyr b. Kayn'ın Kıllelilere Hitabı .. ... . . ..................... . ... ....... n ..... ......................... ............. 154
• Çarpışmanın Ertesi Sabaha Bıraktınlması ···n·················· .. ........ .... .................... n 1 5 5
• Hz. Hüseyin'in Ashabına Ritaben Yaptığı
Konuşma ve Onlara Bir Teklifi ........... . ........ .................................. ........ ... ........ . ........... .......... 156
• Hz. Hüseyin'in Teklifine Verilen Cevaplar ......................... ....... .. ............ . ... ... . .. ......... ... 158
• Hz. Hüseyin'in Hz. Zeyneb'i Teselli Etmesi
ve Savaş İçin Tedbir Alınası ve Hazırlanınası ...... ... .. ..... . ..... . .. . .. .. . . . .......... .. ........ 159
• Kerbela'da Son Gecede Bir Kfifeli ile Yapılan Münakaşa ... .. .... .... .. ...... . 161
• Ömer b. Sa'd'ın Ordusunu Harp Nizamma Koyması · · ············n· · ···················· 163
• Hz. Hüseyin'in Ashabını Savaş Nizamma Koyması .. ... ... ... . . .... . 163
• Hz. Hüseyin'in Ölüm Temizliği Yapması ... . . ...... .... ............ .... . .. . .. . ..163
• Hz. Hüseyin'in Allah'a Münacatı ve Küfeiiiere Son Hitabı 164
• Hz. Ali'nin Ömer b. Sa' d Hakkındaki Keşif ve Teşhisi .... . ..... ...... ........ 169
• Züheyr b. Kayn'ın Küfeiiieri Uyarması ....... .... .... ......... . ... ..... . .. .... ....... .. . ... . .... .. ..... .. 169
• Hürr b. Yezid'in Nedamet Duyması
ve Hz. Hüseyin Tarafına Geçmesi .. . .. .... .... ... .. ......... .. . ... .......................... .. . . ...... 171
• Hürr'ün Küfeiiiere Hitabı . .... . ................................... ... ............... ............................ . ..... 17 4
• Kufelilerden Otuz Kişinin Hz. Hüseyin Tarafına Geçmesi .. ... . ... . 175
• Ömer b. Sa'd'ın Leşkerini Hücuma Geçirmesi ..... ........ . ...... ..... . .......... . . ..... ........ 176
• Abdullah b. Umeyr ile Hanımının Fedakarlık ve Yararlılıklan . .. .. .... . 176
• Küfe Leşkerinin ilk H ücumlannın Geri Püskürtülmesi . .......... .. . ...... ... .. ..... 178
• Abdullah b. Havza'nın Küstalılığı ve Feci Akıbeti ..... ....... ... . .. ... 178
• İbn Havza'nın Başına Gelenden Mesruk'un İbret Alması ...... .. .............. 179
• Büreyr b. Hudayr'ın Yezid b. Ma'kıl ile
Lanetleşerek Çarpışması ve Şehit Olması ... ..... .. ........ ............ .. . ................. ..... . .. 179
• Ali b. Karaza'nın Hz. Hüseyin'e Karşı Küstalılığı ........ .. .. .... . .......... ..... ......... . . .... 180
• Hürr'ün Yezid b. Süfyan'ı Öldürmesi ....... ...... ... ...... ........... .... .. ... ..... .... . ........ . .... ... ... ... ....... 181
• Nafi' b. Hilal'in Müzahım'ı Öldürmesi ... .. .. ... ... . . ................ . ... .. ................ .... ... . .. 181
• Amr b. Haccac'ın Küfe Leşkerini Kışkırtıp
Hep Birden Hücuma Kaldırması . .......... .. .. ... . ...... . . ..... .................................... ........... 182
• Müslim b. Avsece'nin Vurulup Şehit Düşmesi
ve Hz. Hüseyin Hakkındaki Vasiyeti ......... .... ..... ....... . . . . .... ............. ..... .. ....... ... .. ... ... .. .. . .. ... 183
• Abdullah b. Umeyr'in Şehit Düşmesi ... .. ..... . ..... . .... . .... ... .. . ..... . .. . ..... . . . . ...... . .... ....... . ...... 184
• Küfeiiierin Ortalanna Alıp Şehit Ettikleri Dört Kahraman ...... ... ....... . ... 184
• Küfe Süvarİlerinin Bozguna Uğramalan .. .. ... ........... ..... ... ....... ............... .. .. .. .... . . ....... 185
• Hürr'ün Kahramanlığı ve Cesareti . ......... .. ....... .. .... ......... . ..... ............ ........ ............ ... .. . .1 85
• Hz. Hüseyin'e Yardım İçin Dua Eden İhtiyarlar .. .... . . .............. ... .... .... .. ........ . .. 186
• Hz. Hüseyin ile Ashabının Çadırlannın Ateşe Verilmesi .. .... ........... . . . . . ... . 186
• Ümmü Vehb'in Şehit Edilmesi .... . ... ........ .. .. ... ....... ... .... .... .. ... .. ....... ... .................. ..... .. . .... ...... ... 186
• Hz. Hüseyin'in Çadınnın İçindekilerle
Birlikte Yakılmak İstenilmesi ....... ........ ..... . ........ . .. .. .. . ........... . ....................... . ..... .... ....... ............ . 187
• Namaz Kılmak İçin Yapılan Münakaşa
ve Habib b. Muzahir'in Şehit Edilmesi .............. .. .... ... ..... .. .. .. . ............ ............. .. . .. ....... ... 188
• Hürr'ün Şehit Düşmesi ........................................................... ............................................................ 189
• Kerbela'da Kılınan Son Öğle Namazı .. ... .......... ..... ...... . ............ .......... ... ..... ... . .. . ... .. .......... 190
• Said b. Abdullah el-Hanefi'nin Şehit Düşmesi . .......... ... . . . ..... ... . ..... ......... ... ...... .... 190
• Züheyr b. Kayn'ın Şehit Düşmesi .. .. . . ..... .. . ........ .. . ........... ........ ... . ... ...... ... . ....... ..... ...... .. ..... .. . 190
• Nafi b. Hilal'in Yakalanarak Şehit Edilişi . ..... . ..... .... .. . . . . ... ....... . .. . .. ... ......... . .. . . 190
• Hz. Hüseyin'in Önünde Kendilerini
Birer Birer Feda Eden Kahramanlar .... .............. ... ............................. 191
• Dalıhak b. Abdullah'ın Kerbela'dan Kaçıp Canını Kurtarması 195
• Okçu Ebu'ş-Şa'sa'nın Şehit Oluşu .. ....... .... . .. .. .. .. .. ........ .. . .... . .. ... . ........ .. . .. ......... .. 196
• Aliyyü'l-Ekber'in Şehit Oluşu ... .. ....... .. ...................... .............. . . .............. ..... ... . . ....... .. ......... 196
• Abdullah b. Müslim'in Alnından ve
Göğsünden Okla Vurulup Şehit Edilmesi . . .. ..... .... ............. . ... ...... .............. .. .... .. ............ 198
• Ard Arda Şehit Edilen Ehl-i Beyt Gençleri . ........ . ......... ..... ............. ........ .. .... ... . . 198
• Hz. Hüseyin'in Yorgun Düşüp Bir Müddet Olduğu Yerde Kalması .. 200
• Millik b. Nüseyr'in Akıbeti ... .. .... .......... . . . ........ ...... ..... ...................... ................................ .... ........... 200
• Hz. Hüseyin'in Kucağında Okla Vurulan Yavrusu .... ... . .... ..... ........ .. ..... . ... . ... .. 200
• Ehl-i Beyt Gençlerinden En Son Şehit Olanlar ...... ..... .. .. . . . ........... .... . ..... ............... 201
• Hz. Hüseyin' e Su İçirmeyen Adamın Akıbeti .......... ................................... .... . ... ...... . 202
• Hz. Hüseyin'in Ev Halkıyla irtibatının Kesilmesi ..... ... . ..... . .... .... ..... .... ........ .. 203
• Şimr'in Abdurrahman el-Cu'fi ile Münakaşası ve Sövüşmesi ... ... ... .. . .... 204
• Hz. Hüseyin'in Ev Halkından Bir Çocuğun
Elinin Kesilmesi ve Hz. Hüseyin'in Bedduası .. . .. .................. ........................ . ....... . 204
• Hz. Hüseyin'in Çevresindeki Piyadeleri Birbirine Katması . ................. .... 205
• Hz. Hüseyin'in Arkasından Mızraklanıp Yere Düşürülmesi . . . . . .......... 207
• Hz. Hüseyin'in Şimr b. Zilcevşen el-Kilabi Hakkındaki Teşhisi ... ....... 207
• Hz. Hüseyin'in Başının Gövdesinden Ayrılması .... ........ ... .. .. ... .. .............. .......... 208
• Hz. Hüseyin'in Vücudundaki Yaralann Sayısı ....................................... ... .... ... .. .. .. 208
• Hz. Hüseyin'in Şehit Edildiği Tarih .................. ... .......... ..... . . . . ...... . ............ . ... ............. ...... .... 208
• Hz. Hüseyin'in Şehit Edildiği Tarihte Yaşı ........ . .. ................. .. ............. ........... .... . ... 209
• Hz. Hüseyin'in Elbise ve Silahlannın Soyulması ... . ... . ... ........ ...... ... . ....... ... ..... .. 209
• Kerbela Katillerinin Hastalığa Uğramalan
ve Çoklannın Delirmeleri ................................................................... .. .......................................... 209
• Küfe Leşkerinin Çadırlan Yağmalamalan ............. .............. . .. . . . ........ . .... ........ . ... . 209
• Şehitler Arasından Kalkıp Çarpışan Şehit ................ ..... . . . ........ .......... .... .. .... .. . .......... 210
• Hz. Hüseyin'in Oğlu Aliyyü'l-Asgar'ın Kurtuluşu .............. ....... ........... .. .. ...... ...... 210
• Sinan b. Enes'in Azarlanması ve Dövülmesi .............................. ....... ..... .. ............... . 211
• Kerbela'da Yakalanıp Bırakılan Kişiler .. .......... . ... . .. . .. ................. .... ........ . ........... ..... ....... 211
• Hz. Hüseyin'in Kerbela Katliamından Kurtulan Oğullan ................ . .. ..... .. 212
• Hz. Hüseyin'in Cesedinin Atlara Çiğnettirilmesi ........... .. ... ...... .. . ..... . ................ . 212
• Kerbela Şehitlerinin Sayısı ..... .......... . .................. ...... ................................ . ......................... 213
• Kerbela Şehitlerinden Hz. Hüseyin ile
Ona Mensup ve Akraba Olanlarm İsimleri ...... . . . ... ......... . .... . .... . .. . .. ...... ....... .... ... . . ...... . 213
• Küfe Leşkerinden Öldürülenlerin ve Yaralananlann Sayısı . . . .. . .. ............ 214
• Kerbela Şehitlerinin Defni .............. . ..... ..... ...... .. ... .......... ....... ...... ......................... ........., ................2 14
• Hz. Hüseyin'in Kabrinin Belirsiz Edilmesi
ve Kabrinden Yayılan Hoş Koku .................. . . ................................... 214
• Hz. Hüseyin'in Kabrini Kirleten Adamın
Ailece Başlauna Gelenler ................. . ..................................... ................................ ..................... 215
• Demir Kalemin Havada Kanla Yazdığı Yazı .. . . . ........ ..... . .. ..... 215
• Üzerinde Nur Sütunu Y ükselen Baş .... . .. .. . ......... .... ... . ..... . ...... ............ . .. .... . . . .. ..... ........ 215
• Havli b. Yezid'in Hayal Kınklığına Uğraması .... ............. . . ..... ... ...... ... ... ................ 216
• Hz. Hüseyin'in Başı İbn Ziyad'ın Önünde ....... . .. .. . .. .... ... ... ........ .... .. . . .............. 216
• Zeyd b. Erkarn'ın İbn Ziyad'a İlıtan ve Hıçkırarak Ağlaması ........ ....... . 217
• Enes b. Malik'in İbn Ziyad'a İlıtan .......... .. . ... . . . . .. .... .... . . .. . . ....... . ...... . .. . ... ...... .. ......... . 218
• Hz. Hüseyin'in Başının Kı1fe'de Teşhir Ettirilmesi .. ...................... .... ............. 218
• Ard Arda Kesilen Başlann Getirildiği Köşk . ... ........ ... ...... ....... ... ...... ............... ...... . 218
• Şehit Başlannın Kı1fe'ye Taşınması . ... .. ..... .. . .... ............... ........ ........... .. ... . ... ...... ......... 219
• Hz. Hüseyin'in Ev Halkının Kerbela'dan Küfe'ye
Taşınması ve Hz. Zeyneb'in Herkesi Ağlatan Sözleri ........... . ... . . .......... ........ 219
• Küfeli Kadınlann Feryatlan ... .................. . . .. .. .......... ..... . ....... ........................ .............. 220
• Küfe'de Geçirilen İlk Gece ve Ali b. Hüseyin'i
Üçyüz Dirheme Satan Hayırlı Küfeli! . ... ... ....... ...... . ....... . .. ... .. . ...... ... ..... . ... .. .... ..... ... 220
• Hz. Zeyneb'in İbn Ziyad'la Münakaşası .. ................ .. ..... ........................ .. .. .............. 221
• İbn Ziyad'ın Ali b. Hüseyin'le Münakaşası
ve Onu Öldürmeye Kalkışması .. ... ... ....... ..... . .................. ..................... ... ......... ......... ........ ... ..... 223
• İbn Ziyad'ın Küfeiiiere Hitabı ............ . .... .. .... .... ........... ... ...... . .......... .... ............. .. .. .... . .......... .... . ... 224
• Abdullah b. Afıfü'l-Ezdi'nin İbn Ziyad'ı Reddetmesi ve Asılması ........ 224
• Hz. Hüseyin'in Ev Halkının Yezid'e Yollanması . . ... ........ ....... ....................... ........ ... 225
• M uhafrez'in Küstahlığı ve Yezid'in Onu Azarlaması ...... ... .. ... ............... ..... .... 226
• Şehit Başlannın Yezid'e Gönderilmesi ...... ....... .. .... ........ . ........ ..... . ........ ..... .......... ............ 226
• Yezid'in Üzüntü ve Pişmanlık Du yınası .... .................... ........ . ......................... ... .... ....... 228
• Hz. Hüseyin'in Başı Yezid'in Önünde . .... ... .. ....... .......... ... ... .. .... ........... .. . ........... ... ........ 228
• Ebu Berze'nin Yezid'e İlıtan .. ........ .... ........ . ...... .......... ... ..... ..... ... . ................ ... ... .............. ... ... .. 228
• Yezid'in Hz. Hüseyin İçin Yas Tutmasını Kansına Emretmesi ...... .. .. ... 229
• Mervan'ın Sevinci ve Kardeşinin Ü züntüsü ..... ... ........... .... ......... ............... ................. 229
• Yezid'in Kendi Görüşünü ve Muhakemesini Şamlılara Açıklaması .... .. .. 230
• Hz. Hüseyin'in Ev Halkı Yezid'in Huzurunda .. .... .. .......... ...... ... . .......... ......... . ..... ... 231
• Yezid'in Ali b. Hüseyin'le Münakaşası .................. .... ... ................ .. ...... ..... . ..... .... ............. 232
• Hz. Hüseyin'in Ev Halkı Hakkında Yapılacak
Muamelenin Görüşülmesi ve Kararlaştınlması ..... ......... .. . . ...... . . ....... .... .. . ...... 232
• Mor Suratlı Şamlının Küstahlığı ve Yezid'in
Hz. Zeyneb'le Münakaşası .. ..... . ........... .. ........... ............ ..... .... .. . ......... ... .. . .... .... ............. .. ............. 233
• Hz. Hüseyin İçin Üç Gün Matem Tutulması . .... .. .. ... . .... .. . . ... . ......... 234
• Yezid'in Ali ve Ömer b. Hüseyin'le Birlikte Yemek Yemesi .... . .. ... ... 235
• Ömer b. Hüseyin'in Halid b. Yezid'le Nasıl Güreş 'I\ıtacağı .. 235
• Yezid'in Ali b. Hüseyin' e Bir Teklifi ve Nurnan b. Beşir' e Direktifı .. .. .. 235
• Yezid'in Gidecekleri Sırada Ali b. Hüseyin'le Konuşması . .. ........ 236
• Yezid'in Ali b. Hüseyin Hakkında
Müslim b. Ukbe'ye Emir ve Tavsiyesi __ . . .......... .. .. .. . ....... .. .. .......... ........... .. 236
• Yezid'in Kerbela Faciasından, Önce Sevinç,
Sonra da Nedamet Duyması ............ .. . .................... ........... .. ....... ........ 236
• Kerbela Katliamının Emevi Saltanatının
Y ıkılmasına Sebep Olduğu ... . ........ ... . .... ...... ... . .. _ _ _ _ , .................................. 236
• Hz. Hüseyin'in Şehit Edilmesini Yezid mi Emretmişti .. ... .. ..... ... ... .... .......... 238
• İbn Ziyad'ın Endişeleurnesi _ .. . . . . . ... . . . . . .. .... .. . . . . . . . . . . . . . .. . . ...... . . . ............. ............ .. 239
• Mercane'nin İbn Ziyad'a Çatması .. ........ ......... __ . .. .. . ... ..... ........ . ..... .. ..... . . .. ..... 239
• Ömer b. Sa'd'ın Pişmanlığı ........... ................. . -------------------------................................... .......... 239
• Ömer b. Sa'd'ın İleri Sürdüğü Mazeretler ..... . ..................................... .......... . 240
• Şe bes b. Rib'i'nin itirafları ve Pişmanlığı . . . . .... .. . ... .. ..... . .. . ................. .... ...... .. . _ 240
• Bir Sineğin mi, Yoksa Hz. Hüseyin'in
Kanını Dökmenin mi Cezası Sorulmak Gerektiği . .. .. . .. .. ..... . ... ........ . ............ . 240
• İbrahim en-Nehai'nin Bir Sözü ............. ........ ..... ... .. ............ . -- ................ ........... 241
• İbn Ziyad'ın Medine Valisine Müjdeci Göndermesi ............................... .... .. ... 241
• Hz. Hüseyin'in Şehadetinden Sonra
Hz. Ümmü Selerne'nin Peygamberimizi Rüyada Görmesi . ... ..... .... ..... . .. . 242
• Acı Haberi Alınca Hz. Ümmü Selerne'nin Bayılınası .... . ............. ... ............... 242
• Çanakta Kan Haline Gelen Toprak ............... .. __ _ _ _ . ... . ........................................ ... . ... .2 43
• İbn Abbas'ın Hz. Hüseyin Hakkındaki Rüyası ... ..... . ..... ... .. . .. ..... . .. . . ........ .. . .. ..... .243
• Beytü'l-Makdis Kayasını􀁖 Altında Görülen Kan . .. ..... ... . ... . ..... . ..... ........ .. . . 244
• Akil'in Kızının Hz. Hüseyin ve Ashabı İçin Ağlaması .... .......... . ...... . .. ...... .2 45
• Hz. Hüseyin İçin Mersiyeler Söylenınesi ve Ağıtlar Yakılması . .. .. .. . . 245
• Abdullah b. Cafer'in Hz. Hüseyin Hakkındaki Takdirkar Sözleri ____ . 245
• Hz. Hüseyin'in Başı Hakkındaki Bilgiler .. ..... ....... ...... .............................................. 246
• Abdullah b. Zübeyr'in Hz. Hüseyin Hakkındaki Takdirkar Sözleri .. 24 7
• Yezid b. Muaviye ile Abdullah b. Abbas Arasındaki Yazışmalar . ...... ... 248
• Yezid ve Akıbeti . ........... . ... . ........... ....... . ... ..... ...... _ _ _ . . ... ............ . .... . .......... . ....... ..... . ......... .... .... . . 252
ÜÇ Ü N C Ü B Ö L ÜM
KERBELA FACİASINDAN SONRA
• Kı1feli Ehl-i Beyt Taraftarlarının Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları ...... 253
• Kerbela intikamını Almak İçin Yapılan hk Çalışmalar ...... ... . 253
• Ehl-i Beyt Taraftarlarının Küfe Valisini Kovmaları ... .......... . . . _ __ 254
• Tevbecilerin Kerbela intikamını Almak İçin Toplantı Yapmal an ... . 254
• Müseyyeb b. Necebe'nin Konuşması . . . .... ....... . .... ..... . ..... 255
• Rifaa b. Şeddad'ın Konuşması ve
Süleyman b. Sured'i Başkanlığa Namzetlernesi .... .. .. . .... . ...... ... .. ..... . . . . . .. 256
• Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa'd'ın
Rifaa'yı Desteklemeleri .......................................................................................... .
• Arkadaşlannın Görüşüne Müseyyeb b. Necebe'nin Katılması
. .. ... 256
...... 257
• Süleyman b. Sured'in Konuşması ...... ... . .. . . ... . ........... . .... ... . .. ........ ..... . . ... .. . .. .. .. .. . ....... . . . . . . ...... . 257
• Çarpışmak İçin Yardım Kampanyası Açılması . . . . . .... ............ .. ..... . ..... . ... . .. . 257
• Süleyman b. Sured'in Medainli Ehl-i Beyt
Taraftarlannı İş birliğine Çağırması ... .... . .. ............ ............... . ..... 258
• Küfe Valisi Abdullah b. Yezid'in Mescidde Konuşması .. . . . . . . . 258
• Küfe Harac N azınnın Tehditli Konuşması . ... ...... ............ .. 259
• Müseyyeb b. Necebe he Abdullah b. V ail'in
Harac Nazınna Cevaplan .... ..... ... ........... . .......................... . .. 260
• Abdullah b. Yezid'in Uyanlması ........... .. .. ......................... .. .. 260
• İbrahim b. Muhammed'in Valiye Önce Kızması,
Sonra da Ondan Özür Dilemesi .. . .... . ... ..... . ....... . .. .. ........... ... ........ .... . ... .. 261
• Küfe Halkının Harekete Geçmeye Davet Edilmesi .. .. . ....... . .. . . ..... .. . 261
• Abdullah b. Hazim ile Ebu Azze'nin
Davete Hemen icabet Etmeleri . ... .. . . . .. . . .......... ..... .. ..... .. ... . . ... . ..... . . ... .. . . 261
• Nuhayla'da Toplananlann Gözden Geçirilmesi ... . . .. .. .. ....... . .. .. .. .. . .. .. ... 262
• Süleyman b. Sured'in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı .... ... .. .... .. ..... 263
• Suhayr b. Huzeyfe'nin Konuşması .... . ...... .. . .. .......... .......... . . .. .. .. ..... .. .. . . ..... 264
• Abdullah b. Sa'd'ın Bir Teklifi ve Süleyman b. Sured'in Görüşü .. .... 264
• Küfe Valisi ile Harac Nazınnın
Süleyman b. Sured'i Ziyaret Etmeleri ............... ........... .... . ............ .. ..... .. .. .. 265
• Ömer b. Sa'd Korkuda . ..... ............. ............ . . .... . ........ .. . . . .. . . ... . .............. . ........ ........... ...... .. . ... ......... . . 266
• Valinin Konuşması ................................................................................... .............................................. 266
• Süleyman b. Sured'in Cevabi Konuşması ....... . ..... ....... . ......... . ....... .......... .... . .. ....... . . 267
• Süleyman b. Sured'in Tevbeciler ve Fedailer Birliğine Hitabı . .... .. .. ..... . . 267
• Tevbeciler ve Fedailer Birliğinden Aynlmalar ......... ......... . . . ............... ............. ......... 268
• Süleyman b. Sured'in Birlikten
Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması . ..... . ........................... . ........................ . .. . ......... ... ...... ... . . . . 268
• Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbela'da ....... . . ............. ......... .. ... .... ... ...... ......... . . . ........... 269
• Süleyman b. Sured'in Hz. Hüseyin'in
Kabri Başındaki İkran ve Duası . . . .................... .... . . . ........ ............... ....... ....... . . ... . .. .. .... ... .. ....... 269
• Kerbela'dan Ayrılırken ... ............ .... ............. ... . .. .. . .. . .......... ............ .................. . ..... .. . .. ... .. . .. . ..... .. . . . . . . . . . 269
• Kerbela'dan Ayrıldıktan Sonra .... . ..... . .. . ............ . . ... . ... . ........ . . ............ . . .......... .. . . .. . . ........ . . . . 270
• Küfe Valisinin Mektubu ...... ......... .. .... . ...... . . ... . .... ... . .. . .. ... .... . . . ..... . . . .. .. .. . ............ ................ .. ..... .. . . .... 270
• Süleyman b. Sured'in Tevbeciler
ve Fedailer Birliği ile Konuşması _ _ _ ___ .. _ _ _ _ _ _ _ _ _ --- - - - _ _ _ _ _ 271
• Süleyman b. Sured'in KUfe Valisine Cevabı . .. .. . . . ... ... . .... ......... . ........ ...... . ..... . ... 272
• Ku:e Valisinin Süleyman b. Sured ve
A·kadaşlan Hakkındaki Sözleri ve Görüşü .... ...... .. ...... .. . ...... ..... . .. .... . ... ... ..... .. . .. 273
• 7,üfer'in Tevbeciler ve Fedailer Birliğine Yardım ve İyiliklı:;ri . ... .. . . ..... _ 273
• Züfer'in Süleyman b. Sured'e Öğüt ve Teklifleri . ........... . ..... .. ...... .. ... .. . . ...... . . 275
• Tevbeciler ve Fedailer Birliği Aynu'l-Verde'de ... . .. . .. ... .. ... . ..... . ... .... . ... .. . . .. ... .. . 277
• Süleyman b. Sured'in Birliğine Hitabı, Emir ve Tavsiyeleri . . . ....... 278
• Müseyyeb b. Necebe'nin Öncü Birliği Olarak
İleri Gönderilmesi ve İbn Zilkela'ın Bozguna Uğratılması . ........... .... ...... 279
• Husayn b. Nümeyr'in Ordusu ile Karşılaşma ve İlk Muvaffakiyet . . 281
• Husayn b. Nümeyr'in Yardımcı Kuvvetlerle Desteklenmesi ... .. ............. 282
• Tevbeciler ve Fedailer Birliğinin Kuşatılması
ve Süleyman b. Sured'in Şehit Düşmesi ... .. ..... .. .. . .. ..... .. .. . ...... .......... ... . ... _ .. . ... 282
• Müseyyeb b. Necebe'nin Şehit Düşmesi ..... . .. . ..... ....... . ..... ....... ... . . .. .. .. .. ... . ........ . 283
• Abdullah b. Sa' d b. Nüfeyl'in Şehit Düşmesi ................. .. . ... . . ........... . .. . ............ . .... . . 284
• Halid b. Sa' d b. Nüfeyl'in Şehit Edilmesi . ........ . .... . . . ............... . .. .. ............. . ... . ... ... 284
• Abdullah b. V ail'in Şehit Düşmesi .. ... . .. . . ......................... .. ... . ................... 285
• Rifila b. Şeddad'ın Kalanlan Toplayıp Geri Çekilmek İsternesi .. ...... .. 287
• Velid b. Gudaynü'l-Kinani'nin Geri Dönmek
İsternemesi ve Şehit Olması ................ ........... .......................................................... .......... ... ... 288
• Abdullah b. Azizü'l-Kindi'nin Oğlunu
Kindilere Vasiyet Ederek Çarpışa Çarpışa Şehit Olması ......... ....... ....... .... 288
• Küreyb b. Zeyd ve Arkadaşlannırt Şehit Olmalan .. .. ....... ........ ..... .... . . ....... .. ..... 289
• Suhayr b. Huzeyfe'nin Aradaşlan ile Birlikte Şehit Olmalan . .. ..... ... 290
• Rifila b. Şeddad'ın Tevbeciler ve
Fedailer Birliğinden Kalanlarla Birlikte Geri Çekilmesi ................. .. .. .... ... 290
• Züfer b. Haris'in Yurdunda Ağırlanış .. ....... ..... ........ .. ...... .......... ... .............. ...... ................ 291
• Süleyman b. Sured'le Müseyyeb b. Necebe'nin
Başlannın Abdulmelik' e Gönderilmesi ..... . ... ....................... .. . .. ............................. ....... .... 292
• Abdulmelik b. Mervan'ın Konuşması .. ..... ....... .. .. ....... .. ... .. ... .. .......... ........... ................ .. .. .. . 292
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KERBELA'NIN İNTİKAMI ADlNA
• Kerbela İntikaınını Almak Davasıyla Ortaya
Çıkan İkinci Adam: Muhtar b. Ebu Ubeyd es-Sakafi .... . ....... ... ..... ......... . ..... ... 293
• Muhtar'ın KUfe'de Ayaklanmaya Niyetlenınesi
ve Dövülüp Zindana Atılması . ............................. . .... .... ... .... .... .............. ...... . ....................... .... 294
• Muhtar'ın Zindandan Çıkanlması ..... . ........... .......... ................ : ......................... ...............2 96
• Muhtar'ın Hani ' b. Ebi Hayye ile Görüşmesi . : .... n • ••••• •••••• •••••••••
• Muhtar'ın Abdullah b. Kamil'le Birlikte Küfe'ye Dönüşü ....
• Mııhtar'ın İbnü'l-Irk ve Selerne b. Mersed'le Görüşmeleri on O nO
• Muhtar'ın Küfe'deki Temas ve Faaliyetleri ....................... .
• Muhtar'ın Ehl-i Beyt Taraftarlarını
. ... 297
297
... 298
. ... 300
Kendisinin Yanında Toplanmaya Davet ve Teşvik Etmesi .. n ...... ... . . ..... 301
• Mııhtar'ın Tekrar Zindana Atılması...... · n ········ · · · ········ ........ 303
• Muhtar'ın Zindandaki Yemini . ...... . . .. ...... .. ... n • •••• • • •••••••••••••••• n• • • •••••304
• Mııhtar'ın Rifaa b. Şeddad'la Diğer
Ehl-i Beyt Taraftariarına Yazısı ................. .. . nn • ••••• • • • • • • • • •••••••• • • • n• •• • n •• 304
• Muhtar'ın Abdullah b. Ömer'e Yazısı .. . .. . ... . . . .... .. .. . .. . . ... . . . ........ . nn .n n . ..... . ... . ......... 306
• Muhtar'ın Kefalet ve Yeminle Zindandan Çıkarılması . . 306
• Muhtar'a Zindanda Bey'at Eden Kişiler ve Ehl-i Beyt
Taraftarlarının Onun Başında Toplanmaya Başlamaları ... .... . ....... .. . ... .. 307
• Abdullah b. Muti'in Küfe'ye Gelip İşe Başlaması ···· ····n··· ····· . . ... . . . .. 308
• Muhtar'ın İlk Sıralarda Abdullah b. Muti' ile
Abdullah b. Zübeyr'i Tutar Görünmesi .. . .. .. .. ..... .. .n . . ........ . . . . .. ..... ........ . . ..... . .... ..... 309
• Küfe Emniyet Amirinin Muhtar Hakkındaki Görüşü ve Teklifi .. . . . . . . . . 309
• Muhtar'ın Vali Köşküne Davet Edilmesi ... . .. . .................. n . . n. ... . . ... . .... .. . 309
• Muhtar Hakkında Kendi Adamları
Tarafından Gizlice Tahkikat Yapılması . ..... ...... . . .. . ...... . . . .... . .. . ..... . . n •• • ••••• • • • • • • • • 311
• İbrahim b. Eşter'le İşbirliği Sağlamak İçin
Yapılan Görüşme ve Konuşmalar .. . ...... ...... .. ... .. .. . . n. ·· ··· ·· ······· n·n . .. . .. . . . ... . . . . . n.315
• İbrahim b. Eşter'e Yazılan Yazı Hakkında Şa'bi'nin Tahkikatı . .. . . . . . 320
• Ehl-i Beyt Taraftarlarının Ayaklanmaları
ve H ükümet Kuvvetleriyle Çarpışmaları n n •••••••••••••••• • •••• •••••••••••••••••••••••••• • • •••• • •• • • • • 321
• Abdullah b. Muti'in Kuşatılması ve Gizlice Kaçması .. .. .. .... . n • •• • ••••• • • ••••• 337
• Muhtar'ın Küfe'de Duruma Hakim Olup İdareyi Ele Alması ··· ·· · ·· ··n · · · 339
• Abdullah b. Muti'in Küfe'den Kaçmasına Yardım Edilmesi ..... .... .... . ........ 340
• Küfe Beytülmalindeki Paraların
Mücahidler Arasında Bölüştürülmesi .................................................... ......................... n 340
• Muhtar'ın Küfeiiiere Adaletle ve
Küfe Eşrafına İyi Muamele Etmesi ················· · n· ······················ ····· · ·· · ··········· .... . . ... . ... .. .. 340
• İçten ve Dıştan Teşkilatlanma, Küfe Hükümetinin Kuruluşu ... . ... . . . .... 341
• İbn Ziyad'ın Kuvvetleriyle Yapılan İlk Çarpışma .... ..... ........ ... . ....... .. ........... . . n 342
• Ver ka' b. Azib'in Askerleri Toplayıp Oradan Geri Dönmesi n . ..... .. . . ..... .. 346
• İbrahim b. Eşter'in İbn Ziyad'la Çarpışmaya Gönderilmesi .......... . ... . ....... 34 7
• Küfe Eşrafının Muhtar Aleyhinde Ayaklanmaları . . ... . . . ...... ............. . .... .. .. . ....... . . 34 7
• İbrahim b. Eşter'in Küfe'ye Dönüp Ayaklanmayı Bastırması .. . ... 351
• Kerbela intikamının Alınmasına Başlanması .. ... ... .... . .. . .... . ....... . .... . .. n .n ... .... 356
• Kerbela Katillerinin Yakalanıp
Öldürülmelerine Devam Edilmesi .. . .......................................... .............................. 357
• Aınr b. Haccac ve Arkadaşlarının Susuzluktan Ölmeleri . .. . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . 360
• Şebes b. Rib'i ile Sair Küfe Eşrafının
Mus'ab b. Zübeyr' e Sığınmaları . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . .. . . . . 360
• Şimr b. Zilcevşen'in Öldürülmesi . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . . . . . . . ... .. .. . . . . . .. .. . . . . .. .. .. . . . . . . . . . .. . .. .. . . . . 361
• Ömer b. Sa' d b . Ebi Vakkas'ın Öldürülmesi . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . 364
• Hakim b. Tufeyl'in Öldürülmesi .. . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . .. . . . . . . .. . .. . . . . . . . .. . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . 369
• Mürre b. Munkız'ın Kaçıp Canını Kurtarması . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7 1
• Zeyd b. Rukad'ın Öldürülmesi . . .. . . . . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . .. . . . . . . . .. .. . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . 3 7 1
• Kendileri Ele Geçirilemeyerek Evleri Yıktırılanlar .. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . 372
• Aınr b. Subeyh'ın Öldürülmesi . .. . . . . .. .. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . .. . .. . . . . . . . . .. .. .. . .. . . . .. . . . 372
• Ebu Zür'a Oğullarının Öldürülmesi . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . .. . . . 373
• Muhammed b. Eş'as'ın Arattmlması ve Köşkünün Y ıktmlması . . . . . . . . 374
• Muhammed b. Eş'as Hakkında Bilgiler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . 37 4
• Kays b. Eş'as'ın Öldürülmesi . . . . . .. . . . . .. . . . .. .. . . . .. . .. . . . . . . . .. . . . . .. . . ... . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . . . . . . . .. . . 3 7 5
• Esrnil b. Harice'nin Korkusundan Zerve'de Oturması . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7 6
• İbrahim b. Eşter'in İbn Ziyad'la Çarpışmak
Üzere Tekrar Yola Çıkarılması .. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . 376
• Umeyr b. Hubab ve Arkadaşının
İbrahim b. Eşter'le Görüşmeleri . ... . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 377
• İbrahim b. Eşter'in Ordusunu Savaş
Nizamma Koyup herletmesi . .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. .. . .. . . . . . . 380
• Abdullah b. Züheyr'in Tecessüs İçin
Vazifelendirilmesi ve Ades'le Konuşması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 8 1
• İbrahim b. Eşter'in Kumandanlara Hitabı . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . .. 3 8 2
• İbn Ziyad'ın Ordusunu Savaş Nizamma Koyması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 8 3
• Çarpışmanın Başlangıcında İbrahim b. Eşter'in
Sol Kol Birliğinin Bozulması ve Abdullah b. Verka'ın
Onları Başkumandan Çevresinde Toplaması .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . .. . . . . . . . . . 383
• İbrahim b. Eşter'in Ordusuna Son Seslenişi ve Hücuma Geçişi . . . . . . . . . . 384
• İbrahim b. Eşter'in İbn Ziyad'ı ve Ordusunu
Önüne Katıp Bozguna Uğratması . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . 384
• Umeyr b. Hubab'ın İş işten Geçtikten Sonra
İbn Eşter'in Yanına Gelmek İsternesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 385
• İbn Ziyad ve Husayn b. Nümeyr'in Öldürülmesi . . . . . . .. . . . . . . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 385
• Şerik b. Cedirü't-Tağlibi'nin Kahramanca
Savaşması ve Şehit Olması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 386
• İbn Ziyad ile Arkadaşlarının Başlarının Kesilmesi
ve İbn Ziyad'ın Cesedinin Yakılması . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . .. . . .. . ... .... . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . 387
• İbn Ziyad'ın Ağzından Girip Burnundan Çıkan Yılan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 387
• İbn Ziyad'ın Başı Medine'de . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 388
• Muhtar'ın Muhammed b. Hanefıyye'ye Yazısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 388
• Muhammed b. Hanefıyye'nin Allah'a Hamd ü Senası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 389
• Muhtar'ın Sevinci ve İbrahim b. Eşter'i Karşılamaya Çıkması . . . . . . . . . . . . 389
• Kerbela Cinayetine Katılan İhtiyann Başına Gelenler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 389
B E Ş İ NC i BÖLÜM
MUHAMMED B. HANEFİYYE'NİN İZİNDE
• Muhtar'ın Muhammed b. Hanefıyye'yi Halifeliğe Teşvik
Edici Yazısı ve Muhammed b. Hanefıyye'nin Ona Cevabı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 9 1
• Abdullah b. Zübeyr'in Muhammed b. Hanefıyye'ye Karşı Tutum
ve Davrarnşırn Değiştirmesi ve Onu Yakmaya Kalkışması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 392
• Muhammed b. Hanefıyye'nin Durumunu
Muhtar'a Bildirerek Ondan Yardım İsternesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . 394
• Muhtar'ın Muhammed b. Hanefıyye ile
Arkadaşlannın İmdadına Yetişmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 394
• Muhammed b. Hanefıyye'nin Kı1fe'ye Gitmekten Vazgeçmesi . . . . . . . . . .. . . . . . 397
• Muhtar'ın Ali b. Hüseyin' e Gönderdiği
Bağışın Makbul e Geçmemesi ve Lanetleurnesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 397
• KAYNAKLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 399
YAYıNEVİNİN TAKDİMİ
Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası ismini taşıyan bu eserin, daha
önce 1979 ve 1984 senelerinde iki defa baskısı yapılmıştı. Merhum
müellif, 18 ciltlik İsldm Tarihi-Hz. Muhammed Aleyhisselam ve
İsldmiyet isimli eserini hazırlarken, Medine devrinin 4. cildinde Hz.
Hüseyin'in doğumu balısine geldiğinde, Kerbela Faciası'na da umumi
çizgileriyle temas etmiş idi. Ancak, Müslümanların kalbierinde derin
yaralar açmış bulunan böylesine acıklı ve aynı zamanda tarihı
bakımdan bazı hususlarda dönüm noktası teşkil eden mülıim bir
lıadiseyi kısaca geçmekle iktifa etmek istememiş ve müstakil bir
çalışma halinde, ana kaynaklara dayanarak ve en geniş bir şekilde
yazma kararı vermişti. İşte, dilimizde bu konuda telif edilmiş tek
örnek olan bu eser böylece ortaya çıkmış ve Medine devrinin
dördüncü cildinin tamamlayıcısı olarak yayınlanmıştı.
Müellifin Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası'nda İslam Tarihi
adıyla atıfta bulunduğu eser bu kitabının 18 ciltlik şekli olup, daha
sonraki senelerde bu eserini 8 ciltte ilıtisar etmiş ve eser bu haliyle
tarafımızdan yayınlanmıştır. Eserin 18 ciltlik ilk şeklini ve müellifin
diğer bütün eserlerini de Mustafa Asım Köksal Külliyatı serisinde
neşretmeyi ümit ediyor ve 15 senelik bir zaman zarfından sonra
elinizdeki bu kıymetli kitabın yeni baskısını kamuoyuna ve ilim alemine
sunmaktan ötürü mutluluk duyuyoruz.
K Ö K S A L Y A Y I N C I L I K

Önsöz
Bismillahirrahmanirrahim
Okuyuculanmıza sunduğumuz bu kitap; İslam Tarihi-Hz. Muhammed
Aleyhisselam ve İslamiyet adıyla cilt cilt yayınlanmakta
bulunan eserimizde Medine devrine ait 4. cilt içinde Hz. Hüseyin'in
çocukluk hayatı anlatılırken zikri geçen, kendisinin Kerbela'da şehit
edileceği hakkındaki ihbar-ı Nebevi münasebetiyle ve bu cildin
bir mütemmimi, İslam Tarihi'nin bir safhası olmak üzere hazırlanmıştır.
En muteber kaynaklara dayanılarak hazırlanmış olan Hazret-i
Hüseyin ve Kerbela Faciası , üç safhada anlatılmış; birinci bölümde
Hz. Hüseyin'in doğumu ve çocukluk hayatı, ikinci bölümde Kerbela
faciası, sonraki bölümlerde de Kerbela intikamının nasıl alındığı,
başka bir deyişle Kerbela sorumlularının başlarına gelenler anlatılmıştır.
Kerbela hadisesi, dehşetli olduğu kadar ibretlerle de dolu bir
hadise olduğundan, onu kaynaklardan olduğu gibi aktarmaya çalıştık.
Bunun için, okuyucular, kitabımızda taratıann birbirlerine karşı
olan öfkeli tutum ve davranışlarını, hınçlarını da yer yer göreceklerdir.
Bunlar mütalaa edilirken, o günün şartlan ve heyecanları gözönünde
tutulmalı ve itidal süzgecinden geçirilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, Kerbela faciasının sorumluları, birkaç kişi
veya bir zümre değildir.
22 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Kanaatimize göre, bu facianın bellibaşlı sorumluları; kendisinden
başka imam ve önder tanımadıklarını, yoluna baş koyduklarını
ve her hususta kendisine yax ve yardımcı olacakl arını ardarda
gönderdikleri elçiler, yağdırdıkları mektuplarla bildirerek Hz. Hüseyin'i
Küfe'ye ısrarla davet ettikten sonra İbn Ziyad'a harar ve çuvallar
dolusuna satılıp Hz. Hüseyin'den yüz çeviren ve bu ihanetleri
yetmiyormuş gibi onu Kerbela'da kuşatarak şehit eden ve ettiren
Küfe eşrafıdır.
Küfe eşrafından sonra:; mevki ve makam ihtirası gözlerini bürümüş
ve Küfelilerin Hz. Hüseyin'e bey'atlarını Yezid'e jurnal edecek
kadarı şahsiyetsizleşmiş olan Ömer b. Sa'd gelir. Bu zavallı adam,
Hz. Hüseyin'le aralarındaki akrabalığı da bir yana iterek, tüyler
ürpertici Kerbela cinayetinin kumandasını üzerine almış, yapılan
bütün nasihat ve uyarmalara rağmen, bundan sıyrılmak, kurtulmak
yolunu tutmamıştır.
Yezid b. Muaviye ve onun sırdaşı ve en güvendiği adamı olan
Ubeydullah b. Ziyad gibi,2 saltanatlarını korumak ve sağlama bağlamaktan
başka düşünceleri olmayan ve Hz. Hüseyin'le Ehl-i Beytini
yok etmek için tuzaklar kuran3 ve bu yolda herşeyi mübah gören
kimselerden, zaten, Hz. Hüseyin'e karşı daha insaflı bir davranış
beklenemezdi.
Bunlardan sonra, sırasıyla, Şimr b. Zilcevşen ve benzerleri gibi,
kraldan çok kralcı, kaba, cahil ve meziyetsiz satılmışlar güruhu gelir.
Onüç küsur asır önce cereyan eden ve sorumluları Allah'ın yüce
huzuruna çıkarılıp muhakeme olunmak üzere kabiderinde tutuklu
bulunan Kerbela faciasının, bugün vatandaşlar arasında
herhangi bir anlaşmazlığa vesile yapılması için bir sebep yoktur.
Çünkü, Hz. Hüseyin "Ey Allah'ım! Bunlarla ve kavmimizden
olanlarla aramızda Sen hükmünü ver" diyerek bu yoldaki davasını
Allah'a havale etmiş bulunmaktadır.4
Bu faciaya sebep olan veya isimleri karışanlara çatmak, lanet
okumak da faydasızdır.
1. Taberi, Tarih, c. 6, s. 199.
2. Mes'il.di, Murucu'z.zeheb , c. 3 , s. 77.
3 . Yakubi, Tarih, c. 2, s . 249.
4. Taberi, Tarih , c. 6, s . 220, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3, s . 208.
ÖNSÖZ 23
Adalete yakalarını teslim etmiş olanlara, en ağır suçlu da olsalar,
dışarıdan yapılacak karışmalar hoş karşılanmaz.
Kerbela faciasından ürpermeyen, kan ağlamayan kim vardır?
Bu konuda en doğru ve yerinde söz, Muhammed b. Hanefiyye
Hazretlerinin sözüdür:
"0, bir melhame, büyük ve çetin bir öldürme vak'ası idi. Hüseyin'in
alınyazısı idi.
Allah, onu bununla şereflendirmek, o kavim karşısında derecelerle
yükseltmek, başkalarını da alçaltmak için ona bunu nasip etmiştir.
Allah'ın emri yerine gelir. (N isa: 4 7)
Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir." (Ahzab: 38)5
Emevi saltanatı yıkıldıktan sonra, ortada Emevilik-Alevilik diye
bir dava kalmamıştır.
Alevilik-Sünnilik aynınma ve bid'atına gelince; biz bunun da
yersiz ve hatta manasız olduğuna kaniiz.
Çünkü, Hz. Hüseyin Iraklılara gönderdiği bir mektubunda "Ben
sizi Allah'ın Kitabına ve Allah'ın Peygamberi olan Muhammed
Aleyhisselamın sünnetine davet ediyorum. O sünnete ki; öldürülmüş,
yok edilmiş, onun yerine bid'atlar ihdas edilmiştir"6 diyerek
halkı sünnete bağlanmaya davet ettiğine; Hz. Hüseyin'in kanını ve
intikamını almak için ayaklanan Muhtar b. Ebu Ubeyd es-Sakafi
de, Tevbeciler ve Ehl-i Beyt fedailerinden Rifaa b. Şeddad'a yazdığı
yazıda "Sizi Allah'ın Kitabına ve Allah'ın Peygamberinin sünnetine
sanlmaya davet ediyorum"7 diyerek bu davayı gerçekleştirmeye
çalıştığına; Sünnilik Peygamberimizin sünnetine bağlılık demek
olup bu Ehl-i Beyt taraftarı olan Alevilerin ana davası ve şiarı bulunduğuna
göre, bugün onların kendilerini Sünniliğe karşı imiş gibi
sanmaları veya saymalan yersiz ve manasız olmaz mı?
Gerek Kur'an-ı Kerim'in hükümlerine, gerek Peygamberimizin
sünnetlerine herkesten çok Ehl-i Beyt taraftarlarının sarılmış,
bağlanmış olmaları yaraşır.
Başta Hz. Ali olmak üzere bütün Ehl-i Beyt ile Ehl-i Beyt taraf-
5 . Taberi, Tarih, c. 7, s . 97.
6. Taberi, Tarih, c. 7, s . 97.
7. Taberi, Tarih, c. 7, s . 81.
24 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI ·
tarlanndan bellibaşlılarının Kur'an-ı Ker1m'e ve Peygamberimizin
sünnetine dört elle sarıldıkları, hayat ve gidişatıarını onlara göre
düzenledikleri, tarihen sabit gerçeklerdendir.
Okuyucular, sunduğumuz kitapta bunun örneklerini göreceklerdir.
Allah'ın Kitabına ve Peygamberimizin sünnetine göre hareket
etmekte bütün Müslümanlar için selamet vardır.
Nitekim, Peygamberimiz, bir hadislerinde "Kendisine sımsıkı
sanldığınız takdirde, hiçbir zaman yolunuzu şaşırmayacağınız iki
şeyi; Allah'ın Kitabını ve Peygamberinin sünnetini bırakıyorum size!"
buyurmuştur.s
Hazret-i Hüseyin ve Kerbela Faciası'nın, okuyucular için olduğu
kadar, bu yolda yapılacak yayınlar için de faydalı olması dileğiyle
önsözümüze son veriyoruz.
İnayet ve muvaffakiyet Allah'tandır.
-M. Asım KÖKSAL
8. Miili.k, Muvatta, c . 2, s. 899.
I . BÖLÜM
Hz. Hüseyin'in Doğuşu
Hz. Hüseyin'in Doğum Tarihi
Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma, Hz. Hasan'ın doğumundan
elli gece sonra, Hz. Hüseyin'e hamile kalmıştı. ı
Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının beşinde, Peygamberimizin
torun u ve Hz. Ali'nin ikinci oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Fatıma'dan doğdu. 2
Hz. Hüseyin'in Sütannesi
Hz. Abbas'ın zevcesi Ümmü Fadl, bir gün, Peygamberimizin yanına
gelip :
''Ya RasUlallah! Ben, gece bir rüya gördüm!" dedi.
Peygamberimiz:
"Nedir o gördüğün rüya?" diye sordu.
Ümmü Fadl:
"0 , çok şiddetli ve mihnetli bir rüya!" dedi.
Peygamberimiz:
"N edir o, söyle!" buyurdu.
Ümmü Fadl:
"Senin cesedinden bir parçasının kesilip evime konulduğunu
gördüm!" dedi. 3
1. Taberi, Tarih, c. 3, s. 29, İbn Abdilberr, İstiab, c . I, s. 393.
2 . Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş , s. 40, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela , c . 3 , s. 188,
Tarih , c . 3, s. 5.
3. Hakim, Müstedrek, c. 3, s. 176.
26 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Peygamberimiz
"Hayır görmüşsündür inşaallah!
Fatıma bir oğlan doğuracak, sen de ona oğlun Kusem'in sütünü
emzireceksin!" buyurdu.
Hz. Hüseyin doğunca, Ümmü Fadl onu alıp götürdü, debeleninceye
kadar ona Kusem'in sütünü emzirdi.
Ümmü Fadl der ki:
"Bir gün, Hüseyin'i alıp Resülullah'a götürmüştüm. Hüseyin,
Resülullah'ı görünce, üzerine atıldı. O da, onu öptü, sevdi. Sonra
eteğine oturttu. Hüseyin, oturunca, Resülullah'ın üzerine akıttı.
Resülullah:
'Ey Ümmü Fadl! Al, tut oğlumu, üzerime akıttı!' buyurdu.
'Resülullah'ın üzerine akıttın da, üzdün onu!' dedim. Canını acıtacak
bir tutuşla tutup boynuna vurunca, Hüseyin ağlamaya başladı.
Resülullah:
'Ey Ümmü Fadl! Allah iyiliğini versin, Allah seni rahmetiyle
esirgesin! Sen oğlumun canını acıtmak, onu ağlatmakla beni üzdün!'
buyurdu.
Ben de:
'İhramını çıkar, başka bir elbise giy de, yıkayayım!' dedim.
'Oğlan çocuğunun sidiği bulaşan yere su saçılır, akıtılır. Kız çocuğunun
sidiği bulaşan yer de, yıkanır' buyurdu."4
Peygamberimiz, bir gün, Hz. Hüseyin'in ağladığını işitti. Hz.
Hüseyin'in annesi Hz. Fatıma'ya:
"Onun ağlamasına üzüldüğümü bilmiyor musun?" buyurdu.5
Hz. Hüseyin' e Akika Kurbam
Kesilmesi ve İsim Takılması
Akika kurbanı, çocuğun doğumunun yedinci günü kesilir, ismi
takılır ve başının saçı kestirilir. 6
Peygamberimiz de, Hz. Hüseyin'in doğumunun yedinci günü, akika
kurbanı olarak iki koç boğazlattı, ismini koydu, saçını kestirdi.
4. İbn Sa'd, Tabakat, c. 8, s. 278-279.
5. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübeld, c . 3, s. 193.
6. Tirmizi, Sünen, c . 4, s . 101.
HZ. HÜSEYİN'İN DOGUŞU 2 7
"Ey Fatıma! Hüseyin'in saçını kes! Saçının ağırlığınca sadaka
ver" buyurdu.
Tartılan saçının ağırlığı bir dirhem geldi. 7
Hz. Fatıma da, Hz. Hüseyin'in kesilen saçının ağırlığınca gümüşü
fakiriere dağıttı. 8
Peygamberimiz, Hz. Hüseyin'in akika kurbanından ebeye bir
but gönderilmesini,* kalanın da kemikleri kırılmadan pişirilip yenmesini
ve başkalarına da yedirilmesini tavsiye etti. 9
Hz . Ali der ki:
"Ben harbi, dar bı sever bir adamdım. 10 Hasan doğduğu zaman,
ona Harb ismini koymuştum.
ResUluilah Aleyhisselam geldi.
'Gösteriniz oğlumu bana! Ne isim koydunuz ona?' buyurdu.
'Harb ismini koydum!' dedim.
'Hayır! O, Hasan' dır!' buyurdu.
Hüseyin doğduğu zaman da, ona yine Harb ismini koydum.
ResUluilah Aleyhisselam geldi.
'Gösteriniz oğlumu bana!
Ne isim koydunuz ona?' buyurdu.
'Harb ismini koydum!' dedim.
'Hayır! O, Hüseyin' dir!' buyurdu.
Üçüncü oğlan doğduğu zaman, yine ona Harb ismini koydum.
Resuluilah Aleyhisselam geldi.
'Gösteriniz oğlumu bana!
Ne isim koydunu ona?' buyurdu.
'Harb ismini koydum!' dedim.
'Hayır! O, Muhassin'dir!' buyurdu.
Sonra da:
'Ben, bunlara, Harun Aleyhisselamın oğulları olan Şebber, Şebir
ve Müşebbir'in isimlerini koydum!' buyurdu."11
7. Hakim, Müstedrek, c. 4, s. 237.
8. Beyhaki, Sünen, c. 9, s . 304, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3 , s . 166.
* Ayrıca bir dinar ücret verilmesini (Diyarbekri, Hamis, c. 1 , s. 470).
9. Beyhaki, Sünen, c. 9, s. 302.
10. Zehebi, Siyeru a'ldmi'n-nübela, c. 3 , s . 165.
l l . Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, s. 98, Buhari, Edebü'l-müfred, s. 213-214, Hakim,
Müstedrek , c. 3, s. 165-166.
28 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Koyduğu İsimlerin Peygamberimize
Cebrail Tarafından Haber Verilmesi
Peygamberimizin her üç torunun doğumunda, Cebrail gelip, onlara
koyacağı ismi Peygamberimize bildirmişti.
Nitekim, Hz. Hüseyin doğduğu zaman, Cebrail gelip :
"Ya Muhammed! Rabbin sana selam söylüyor. 'Oğluna şu Harun'un
oğlunun ismini koy!' diyor" dedi.
Peygamberimiz :
"Ey Cebrail! Harun'un oğlunun ismi nedir?" diye sordu.
Cebrail:
"Şehir!" dedi.
Peygamberimiz:
"Benim dilim Arapça!" dedi.
Cebrail:
"Öyleyse, bunun Arapça karşılığı olan Hüseyin ismini koy!" dedi.
ı2
Hz. Ali'nin Oğullarına Harb
İsminden Önce Koyduğu İsimler
Hz. Ali, daha önce Hz. Hasan'a Hamza, Hz. Hüseyin'e de Cafer
ismini koymuştu.
Peygamberimiz, her birisi için:
"Bunun ismini değiştirmekliğim bana emrolundu!" buyurmuş ;
Hz. Ali de :
"Allah ve Resulü daha iyi bilir!" demişti. 13
Hz. Hüseyin'in Kulağına Ezan Okunması
Peygamberimiz, Hz. Hüseyin'in ismini koyarken, kulağına ezan
okudu.14
Hz. Hüseyin'in Künyesi
Hz. Hüseyin'in künyesi, Ebu Abdullah idi. Kendisine "Ebu Abdullah!"
diye hitap edilirdi. 15
12. Diyarbekri, Hami.s, c. 1, s. 471.
13. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1370. hadis.
14. Hakim, Müstedrek, c . 3 , s . 179.
15. Mus'abu'z-Zübeyr1, Nesebi Kureyş, s . 40.
HZ. HÜSEYiN'İN DOGUŞU
Hz. Hüseyin'in Sünnet Ettirilmesi
Hz. Hüseyin, doğumunun yedinci günü, sünnet ettirildi. ı6
Hz. Hüseyin'in Peygamberİnıize Benzerliği
Hz. Ali der ki:
29
"Hasan Resulullah'a göğsünden başına kadar olan kısmında,
Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi."ı7
Peygarnberirnizin, Hz. Hasan ve
Hz. Hüseyin'e Olan Sevgisi
Peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e bakıp:
"Allah'ım! Ben bunları seviyorum. Sen de sev bunları!" diyerek
dua etmiştir. ıs
"Hasan ve Hüseyin ki, onlar benim dünyada kokladığım iki reyhanımdır!"
ı9
"Hasan ve Hüseyin'i seven beni sevmiş, onlara kin tutan da bana
kin tutmuş olur!"2o
"Hasan ve Hüseyin, cennetlik gençlerin iki seyyididir!" buyurmuştur.

Ebu Eyyub el-Ensari der ki:
"Bir gün, Resuluilah Aleyhisselamın huzuruna girmiştim. Hasan'la
Hüseyin, önünde oynuyorlardı.
'Ya Rasulallah! Sen bunları çok mu seversin?' dedim.
'Nasıl sevmem? Bunlar benim dünyada kokladığım iki reyhanımdır!'
buyurdu."22
Hz. Abbas, Peygamberimizi, hastalığında ziyarete gelmişti.
Kendisindert sonra, Hz. Ali, müsaade isteyip, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le
birlikte içeri girdi.
ı6. Taberfuıi ve İbn Asakir'den naklen Kenzu'l-ummal, c. 5, s. ıo8 . Diyarbekri, Hamıs,
c. I, s . 470.
ı7. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. ı, s. ıo8, Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 660.
ı8. Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 661.
ı9. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5675. hadis, Buhar!, Sahıh, c. 4,. s. 2ı7, Tirmizi, Sünen,
c. 5, s. 657.
20. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s . 288, İbn Mace, Sünen, c. ı, s. 51.
21. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 3, Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 658.
22. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . ı89, Kenzu'l-ummal, c. 5, s. ıo7.
30 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hz. Abbas :
"Ya RasUJ.allah! Senin evlatlann bunlar!" dedi.
Peygamberimiz :
"Evet, amca! Onlar senin de evlatlanndır!" buyurdu.
Hz. Abbas :
"Çok mu seversin bunlan?" diye sordu.
Peygamberimiz :
"Evet!" buyurdu.
Hz. Abbas :
"Senin onlan sevdiğin gibi, Allah da seni sevsin!" dedi.23
Ha Göreyinı Seni, Gayret!
Peygamberimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu.
Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin dövüşmeye başladılar.
Peygamberimiz gülerek:
"Ha gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!" diyerek Hz.
Hasan'ı kayırınca, Hz. Ali:
''Ya Rasulallah! Sen Hüseyin'i kayırınalı değil miydin?! Hasan
daha büyüktü?" dedi.
Peygamberimiz:
"Baksana! Şu Cebrail de, Hüseyin'e 'Ha gayret Hüseyin, göreyim
seni!' diyor" buyurdu. 24
"Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'denimi
Peygamberimiz, bir gün, ashabıyla birlikte davet edildiği yemeğe
gidiyordu.
O sırada, Hz. Hüseyin de, sokakta çocuklarla oynuyordu.
Peygamberimiz, aslıahım geride bırakarak ilerledi. Ellerini açtı.
Hz. Hüseyin'i tutmak istedi.
Hz. Hüseyin bir oraya bir buraya kaçıyor, Peygamberimiz de
gülüyor ve onu tutmaya uğraşıyordu.
En sonunda, tuttu.
23. İbn Asakir'in Tarıh'inden naklen Kenzu'l-ummal, c . 5. s, 110.
24. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübeld, c . 3, s. 190- 191, TarUı, c. 3 , s . 9.
HZ . HÜSEYiN'İN DOGUŞU 31
Bir elini onun kafasımn arkasına, öbür elini de çenesinin altına
koyup onu öptü.
Sonra da:
"Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim!
Allah'ı seven, Hüseyin'i sever!
Hüseyin, torunlardan bir torundur!" buyurdu.25
Cennetlik Gençlerin Seyyidi
Cabir b. Abdullah der ki :
"Hüseyin Mescide girince, Resuluilah Aleyhisselam:
'Cennetlik gençlerin seyyidine bakmak isteyen, şuna baksın!'
buyurdu."26
Peygamberimizin Ehl-i Beyti
Peygamberimizin üvey oğlu Ömer b: Ebu Selerne der ki:
"Şu 'Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden kiri, günahı gidermek ve sizi
tertemiz yapmak ister' [Ahzab: 33] ayeti, Ümmü Selerne'nin evinde
nazil oldu.
Peygamber Aleyhisselam Fatıma'yı, Hasan'ı, Hüseyin'i çağırdı.
Onları bir örtü ile bürüyüp örttü.
O sırada Ali arkada, geride bulunuyordu. Onu da örtü ile bürüdü,
örttü.
Sonra da:
'Allah'ım! Bunlar, benim Ehl-i Beytimdir! Bunlardan günah kirini
gider, kendilerini tertemiz yap!' diyerek dua etti.
Ümmü Seleme:
'Ya Nebiyyallah! Ben de onlarla birlikte miyim?' diye sordu.
Resülullah, ona:
'Sen yerindesin ve bana hayırlısın!' buyurdu."27
Hz. Aişe de, bu hadiseyi şöyle anlatır:
"Peygamber Aleyhisselam, bir sabah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş,
nakışlı, Yemen işi bir örtü bulunduğu halde erkenden çıkınca,
yanına Hasan b. Ali geldi. Onu, hemen örtüsünün içine aldı.
25. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. ı 72, İbn Mace, Sünen, c. ı, s. 5 1 .
2 6 . Zehebi, Siyeru a'lami'n·n.übela, c. 3, s . ı90.
27. Tirmizi, Sün.en, c. 5, s . 663.
32 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Sonra Hüseyin geldi. Onu da, onun yanına aldı.
Sonra Fatıma geldi. Onu da örtünün içine aldı.
Daha sonra Ali geldi. Onu da örtünün içine aldıktan sonra:
'Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden kiri, günahı gidermek ve sizi tertemiz
yapmak ister' [Ahzab: 33] ayetini okudu."28
Peygamberimizin Ehl-i Beytine Dost Olana
Dost, Düşman Olana Düşman Olacağı
Peygamberimizin; Hz. Ali, Hz . Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin
için:
"Ben bunlarla sulh olanlarla su1h olurum, çarpışanlada da çarpışınm!"
buyurduğu rivayet edilir. 29
Çocukluk Çağında Peygamberimize Bey'at Edenler
Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Abdu1lah b. Cafer, çocuk olduklan
halde, Peygamberimize İslamiyet üzerine bey'at etmişlerdi.
Peygamberimiz, bunlardan başka hiçbir çocuğun bey'atını almamıştır.
30
Haccac'ın Hz. Hüseyin Hakkındaki Yersiz Bir İddiası
Bir gün, meşhur Haccac'ın huzurunda bir toplantı yapılır. Hz.
Hüseyin'den söz açılır.
Haccac; Hz. Hüseyin'in kız çocuğundan olduğunu ileri sürüp:
"0, Peygamber Aleyhisselamın zürriyetinden olamaz, sayılamaz!"
der.
Mecliste bu1anan bilginlerden Yahya b. Ya'mür:
"Ey emir! Sen yalan söyledin!" diyerek Haccac'ın iddiasını reddeder.
Haccac, Yahya b. Ya'mür'ün sözüne son derece kızar.
''Ya bana Yüce Allah'ın Kitabından açık bir delil ile sözünü is bat
eder, canını elimden kurtanrsın; yahut seni öyle bir ölümle öldürürüro
ki, parça parça ederim!" der.
Bunun üzerine, Yahya b. Ya'mür kendisinin haklı, Haccac'ın id-
28. Müslim, Sahih, c. 7, s. 130.
29. İbn Mace, Sünen , c. 1, s. 52, Zehebi, Tarihu'l-islam, c . 3 , s. 8.
30. İbn Abdi Rabbih, lkdu'l-ferid, c. 2, s. 220.
HZ. HÜSEYİN'İN DOGUŞU 33
diasının ise haksız ve yersiz olduğunu Kur'an-ı Kerim'le isbatlamak
için:
"Biz ona (İbrahim'e) İshak ile Yakub'u ihsan ettik ve her birini
hidayete (peygamberliğe) erdirdik.
Daha önce de, Nuh'u ve onun neslinden Davud'u, Süleyman'ı,
Eyyub'u, Yusufu, Musa'yı ve Harun'u da hidayete (peygamberliğe)
kavuşturduk.
Biz, iyi hareket edenleri, işte böyle mükafatlandırırız.
Zekeriyya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da böyle hidayet (peygamberlik)
verdik.
Onların hepsi salihlerdendir" (En'am: 84-85) ayetlerini okur ve:
''Yüce Allah, Hz. İsa'nın, annesi tarafından Hz. Adem'in zürriyetinden
olduğunu haber vermiştir.
Bunun için, Hüseyin b. Ali de, annesi tarafından Muhammed
Aleyhisselamın zürriyetindendir!" cevabını verir.
Haccac:
"Doğru söyledin, ama sen beni meclisimde yalanlamaya kalkıştın?"
der.
Yahya b. Ya'mür:
''Yüce Allah, gerçekleri halka bildirmeleri ve onları saklamamaları
için peygamberlerden bile ahd almadı mı?
Yüce Allah 'Vaktiyle, kendilerine kitab verilenlerden, 'Onu herhalde
açıklayıp anlatacaksınız . Onu gizlemeyeceksiniz' diye, Allah
teminat almıştı. Onlar ise o sözü sırtlarının arkasına attılar. Onun
karşılığında az bir menfaati satın aldılar. Müşteri oldukları o şey
ne kötüdür!' [Al-i İmran: 187] buyurmuyor mu?" der.
Haccac, Yahya b. Ya'mür'ü Horasan'a sürer.31
Evlatların Ana Babalar İçin Birer
imtihan, İbtila ve Mihnet Olduğu
Peygamberimiz, bir gün, Mescidinde hutbe irad ederken, Hz.
Hasan'la Hz. Hüseyin'in kırmızı gömleklerini giyinmiş oldukları
halde iki tarafa baka baka kendisine doğru yavaş yavaş yürüyüp
geldiklerini görünce, hutbesini kesti. Minherden indi. Onları önüne
oturttuktan sonra:
3 1 . Hakim, Müstedrek, c. 3, s. 164-165.
34 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
''Yüce Allah ne kadar doğru buyurmuş !" diyerek, "Mallarınız ve
evlatlarınız sizin için hiç şüphesiz bir imtihan, bir bela ve mihnettir
. . . " [Tegabün: 15] mealli ayeti okudu.32
Hz. Hüseyin'in Şehit Edileceği
Hakkındaki Bazı İlıbar ve Müşahedeler
Peygamberimizin zevcesi Hz. Ümmü Selerne der ki:
"Resulullah Aleyhisselam bir gün yanı üzerine yattı. Kaygılı ve
üzüntülü olarak uyandı.
Sonra uyudu. Yine kaygılı ve üzüntülü olarak uyandı.
Yine uyudu. Sonra uyandı. Avucunda kırmızı bir toprak bulunuyor
ve onu öpüyordu!
'N edir bu?' diye sordum.
'Hüseyin için, Cebrail, bunun Irak toprağında öldürüleceğini
bana haber verdi. Bu da, oranın toprağıdır!' buyurdu."33
Hz. Hüseyin'in şehit edileceği yerden Cebrail'in getirdiği toprağın
Kerbela toprağı olduğu, Peygamberimizin bu yeri "Kerb-ü bela;
tasa, üzüntü" diye vasıfladığı da rivayet edilir.34
Enes b. Malik'ten rivayete göre de; Yağmur Meleği* Rabbinden
izin alarak Peygamber Aleyhisselamın yanına gelir.
Peygamber Aleyhisselam:
"Ey Ümmü Selemel Kapıyı üzerimize kapa, yanımıza kimseyi
bırakma!" buyurur.
O sırada Hz. Hüseyin koşarak kapıya gelir. Hz. Ümmü Selerne
onu içeri bırakmaz. Fakat, Hz. Hüseyin kapıyı zorlayıp içeri dalar.
Kendisini Peygamberimizin kucağına atar.
Peygamberimiz onu boynuna, omuzuna alır; öper, sever.
Melek, Peygamberimize:
"Onu çok mu seversin?" diye sorar.
Peygamberimiz:
"Evet" buyurur.
Melek:
32. Ahmed b . Hanbel, Müsned, c . 5, s . 354, Tirmizi, Sünen, c . 5, s . 658.
33. Zehebi, Siyeru a'lfımi'n-nübelfı, c . 3, s . 194- 195.
34. Zehebi, Siyeru a'lfımi'n-nübelfı, c . 3, s . 195, Tfırihu'l-islam, c . 3, s . 10-11.
* Başka rivayete göre ; Cebrail (Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. 194.
HZ. HÜSEYİN'İN DOGUŞU
"İyi ama, ümmetin onu öldürecektir" der. 35
Peygamberimiz:
"Demek onu öldürecek olanlar, mü'minler ha?!" buyurur.
Melek:
3 5
"Evet!36 İstersen, onun öldürilieceği yeri de sana göstereyim?"
der.
Peygamberimiz "Olur!" deyince, melek getirdiği bir avuç ıslak,
kızıl toprağı Peygamberimize gösterir.
Hz. Ümmü Selerne de onu alıp elbisesinin eteğine koyar.37
Peygamberimiz, Hz. Ümmü Selerne'ye toprağı verirken:
"Bu toprak kan haline gelince, Hüseyin şehit edilir!" buyurur.
Hz. Ümmü Seleme, onu sırça bir çanak içinde yanında saklar.
Hz. Hüseyin'in şehit edildiği gün, toprağın kan haline geldiğini
görür.38
Peygamberimizin bu husustaki ihbar ve müşahedeleri, vefatlarından
elli yıl sonra, Hicretin 6 1 . yılında Kerbela'da cereyan eden
facia ile gerçekleşmiştir. 39
35. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c . 3, s. 242, Zehebi, Tarihu'l-islam , c . 3, s. 10, Zehebi,
Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. 194.
36. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 194, Zehebi, Tarihu'l-islam, c . 3, s . 10.
37. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c . 3, s . 242 , Zehebi, Tarihu'l-islam, c . 3, s. 10.
38. İbn Esir, Kamil, c . 4, s . 48.
39. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 259.

IL BÖLÜM
Kerbela Faciası
Hucr b. Adiyy'in Öldürülmesi
Üzerine Yapılan Yazışmalar
Hucr b. Adiyy, Hz. Ali'nin Iraklı aslıalıının büyüklerindendi.
Hz. Ali, Eş'as b. Kays'ı azledip, Kindelerin başına Hucr'u getirmek
istemişti.
Hucr ile Eş'as b. Amr, Akilü'l-Mürar oğullarından idiler.
Hucr, Eş'as sağ oldukça bu işi üzerine almaktan kaçınmıştı.
Ziyad b. Ebih onu bazı adamlar ile birlikte Şam'a göndermiş,
Muaviye b. Ebu Süfyan da onların boyunlarını vurdurmuştu.
Küfeliler buna son derecede üzüldüler.
KUfe eşrafından bazıları Medine'ye gidip hadiseyi Hz. Hüseyin'
e haber verdiler.
Hz. Hüseyin "İnna Iiliahi ve inna ileyhi raciıln" dedi ve çok üzüldü.
KUfeliler, Medine'de kaldıklan müddetçe, Hz. Hüseyin'in yanına
gelip gittiler.
O sırada, Medine valisi Mervan b. Hakem idi.
Mervan, KUfelilerin Hz. Hüseyin'in yanına gelip gittiklerini öğrenince,
bunu Muaviye b. Ebu Süfyan'a bildirdi ve "Bana bu husustaki
görüşünü yaz!" dedi.
Muaviye, Mervan'a yazdığı yazıda:
"Hüseyin'le hiçbir suretle karşılaşma. O, bize bey'at etmiştir.
Aradaki bey'atımızı, vermiş olduğu sözü bozmuş değildir" dedi.
38 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'e yazdığı yazıda şöyle dedi:
"İmdi, senin işlerinden bana birşeyler erişti ise de, sen bunu yapacak
bir kimse değilsin.
Çünkü, elini bey'ata uzatan kişiye, vefalı olmak yaraşır.
Allah sana rahmet etsin. Bil ki, sen ne zaman beni tanımazsan,
ben de seni tanımarnı
Ne zaman sen bana tuzak kurarsan, ben de sana tuzak kuranın.
Kanşıklık çıkarmak isteyen akılsız ve beyinsizler, seni yeltelemesinler,
vesselam!"ı
Hz. Hüseyin, ona şu cevabı yazdı:
''Yazın bana geldi. Sana benden erişen haberden ben beriyim.
Alıdirnde sonuna kadar durucuyum.
Yalnız iyi ve güzel olan işler sahibini Allah'a ulaştınr.
Benim seninle ne çarpışmak, ne de aleyhine kalkışmak istediğim
vardır.
Ben, seninle uğraşmayı bırakmaktan başka, Allah katında benim
için bir mazeret bulunduğunu sanmıyor; şu ümmetin işlerinden,
senin idarenden daha büyük bir ibtila ve imtihan bulunabileceğini
de bilmiyorum!" dedi.
Muaviye b. Ebu Süfyan:
"Ebu Abdullah'a kötülükten başka birşey yapmış olmadık!" dedi.
2
Muaviye b. Ebu Süfyan'ın
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e İkramı
Hz. Hasan'ın Müslümanlar arasına fitne düşmesini istemeyerek
hilafeti Muaviye b. Ebu Süfyan'a bırakmasından sonra, Muaviye
b. Ebu Süfyan onlara son derece ikram eder, "Hoşgeldiniz, safa
geldiniz!" diyerek hal ve hatırlarını sorar, kendilerine bol İhsanlarda
bulunurdu.
Hatta, bir gün onlara ikibin altın verip:
"Alınız bunu! Ben, Hind'in oğluyum! Vallahi, size ne benden önce,
ne de benden sonra hiç kimse bu kadar çok ihsanda bulunma-
1. Dineveri, Kitabu'l-ahbi'ır, s. 224-225.
2. Ebu'l-Fida, el-Bidaye ve'n-nihaye, c . 8 , s . 162.
KERBELA FACİASI 39
mıştır" deyince, Hz. Hüseyin ona, "Vallahi, sen de, ne senden önce,
ne de sonra, bizden daha üstün ve layık kimseye ihsanda bulunamayacaksın!"
demişti.
Hz. Hüseyin'in İstanbul'u
Fethe Giden Orduya Katılması
Muaviye b. Ebu Süfyan'ın Hicri ellibirinci yılda İstanbul'u fetih
için gönderdiği orduya, oğlu Yezid ile birlikte, Hüseyin de katılmıştı.
3
Muaviye b. Ebu Süfyan'ın Yezid'e
Vasiyeti ve Şanılıların Yezid'e Bey'atı
Muaviye b. Ebu Süfyan, ölüm döşeğine düşünce, oğlu Yezid'i yanına
çağırdı. Ona Hz. Hüseyin hakkında bazı nasihat ve vasiyetlerde
bulundu:
"Iraklılar, Hüseyin b. Ali'yi ayaklandırmadan bırakmazlar.
Eğer o senin üzerine yürür de sen ona galebe çalarsan, onu affet.
Çünkü o, akrabalık yönünden başkasına benzemeyen, hakkı en
çok gözetilecek olan bir zattır."4
"Hüseyin'i kolla. Çünkü, o, insanların, insanlara en sevgilisidir.
Ona karşı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.
Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, onun babasını öldüren,
kardeşini geri durduran Allah, sana kafi gelecektir!" dedi ve
Hicretin altınışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam'da vefat
etti.5
Bunun üzerine Şamlılar camide toplanarak Muaviye b. Ebu
Süfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler.
O sırada, Velid b. Utbe b. Ebu Süfyan, Medine'de;
Yahya b. Hakim b. Safvan b. Ümeyye, Mekke'de;
Nurnan b. Beşir-i Ensari, Kılfe'de;
Ubeydullah b. Ziyad ise Basra'da vali bulunuyordu.
3. Ebu'l-Fida, el-Bidaye ve'n-nihaye, c . 8, s. 150-151.
4. İbn Haldun, TarUı, c . 3, s . 18.
5. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. 198.
40 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Yezid'in En Çok Çekindiği Kişiler
Yezid'in Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve
Abdurrahman b. Ebu Bekir'in kendisine bey'at edip etmemelerinden
başka bir çekince ve endişesi yoktu.6
Yezid'in Yaşı ve Doğum Tarihi
Hicretin altınışıncı yılında Recep ayında babasının ölümünden
sonra yerine geçtiği zaman, Yezid b. Muaviye, otuzdört yaşında idi.
Hicretin yirmialtıncı yılında doğmuştu. 7
Yezid'in Medine Valisine Emri
Yezid b. Muaviye, Hicretin 60. yılı Recep ayında Dimeşk'a dönerek,
Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebu Smyan'a şöyle yazdı:
''Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr'i buldur.
Onların bana bey'atlarını al.
Eğer bey'at etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını
bana gönder!
Halkın da bey'atını al.
Bey'attan kaçınanlar hakkında ise, Hüseyin b. Ali ve Abdullah
b. Zübeyr hakkında olduğu üzere, hükmü yerine getir! Vesselam."8
Başka rivayete göre, Yezid yazısında şöyle demişti:
"İmdi, Hüseyin'in, Abdullah b. Ömer'in ve Abdullah b. Zübeyr'in
bey'atlannı zorla al.
Onlar bey'at edinceye kadar, ne gevşeklik ve yumuşaklık gösterilecektir,
ne de uyuşmaklık! Vesselam!"9
Yezid'in Velid b. Utbe'ye yazdığı bu yazısı, fare kulağı gibi küçücük
idi. 10
Velid'in Mervan'la Görüşmesi
Yezid'in emirnamesi gelince, Velid, bir fıtne ve karışıklık çıkmasından
korktu. Araları açık bulunan Mervan'a adam gönderdi.
6. Dineveri, Kitfı.bu'l-ahbar, s. 227.
7. Ebu'l-Fida, el-Bidfı.ye ve'n-nihfı.ye, c . 8 , s . 146.
8 . Yakubi, Tarih, c . 2, s . 241.
9. Belazuri, Ensfı.bu'l-eşrfı.{, c . 4, s . 12, Taberi, Tfı.rUı, c . 6, s . 188.
10. Ebu'l-Fida, El-Bidfı.ye ve'n-nihfı.ye, c . 8 , s . 146.
KERBELA FACİASI 41
Mervan geldiği zaman, yazıyı ona okudu ve ne yapmak gerektiğini
d anı ştı.
Mervan:
"Abdullah b. Ömer'le Abdurrahman b. Ebu Bekir bu hususta
birşey istemezler.
Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr'e gelince, hemen adam
gönderip onları çağırt ve Yezid'e bey'atlarını al.
Bey'at etmezlerse, Muaviye'nin ölüm haberi yayılmadan önce,
onların boyunlarını vur!
Yoksa, onlardan her biri bir tarafa çekilir, muhalefete başlarlar"
dedi.
Velid'in Hz. Hüseyin'le
Abdullah b. Zübeyr'i Huzuruna Çağırtması
Velid b. Utbe, o zaman büluğ çağına ermek üzere bulunan Abdullah
b. Amr b. Osman'a:
"Oğulcağızım! Haydi, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr' e git
de, onları bana çağır!" dedi.
Çocuk, Mescide kadar gitti. Onlar Mescidde oturmakta idiler.
Onlara:
"Valinin davetine icabet ediniz!" dedi.
Çocuğa:
"Sen git! İzin sıra geliriz !" dediler.
Çocuk dönüp gitti.
Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin'e:
"Sence, bu saatte adam gönderilip çağrılmamızın sebebi ne olabilir?"
diye sordu.
Hz. Hüseyin:
"Sanırım ki, Muaviye ölmüştür. Bey'at için çağrılıyoruz!" dedi.
Abdullah b. Zübeyr:
"Ben bundan daha başka bir maksat bulunduğunu sanıyorum"
dedi.
Mescidden ayrılıp evlerine gittiler. 11
Velid, ikisine tekrar adam gönderip gelmeleri için ısrar etti.
l l . Dineveri, Kitab u 'l-alıbar, s. 227, Taberi, Tarih, c. 6, s. 189.
42 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'in valinin yanına gitmesine ev halkı razı olmadılar.
Abdullah b. Zübeyr, davetçilere:
"Acele etmeyiniz, yanınıza geleceğim!" diye cevap verdi.
Velid, azadlı kölelerini ona tekrar gönderdi.
Onlar:
"Ey Ka.hiliye'nin oğlu! Valinin yanına gelirsen gel; gelmezsen,
seni öldürürüz!" diyerek tehdit ve hakaret ettiler.
Abdullah b. Zübeyr de:
"Hemen geliyorum! Hemen geliyorum!" dedi.
Abdullah b. Zübeyr'in kardeşi Cafer b . Zübeyr, Velid'in yanına
gitti.
Ona:
"Allah seni ralınıetle esirgesin! Abdullah'ın üzerine düşmekten
vazgeç. Ona birçok adamlar göndermen, kendisini korkutmuştur.
O, inşaallah, yarın sabah sana gelecektir" dedi.
Bunun üzerine, Velid adamlarını ona salmaktan vazgeçti.
Abdullah b. Zübeyr'in Mekke'ye Gitmesi
Abdullah b. Zübeyr, Hicretin 60. yılında, Recep'in çıkmasına üç
gece kala, Cumartesi gecesi, yanında kardeşi Cafer b. Zübeyr olduğu
halde, Furu' yolunu tutarak Mekke'ye doğru hareket etti.
Sabaha çıkınca, Velid onu arattı, bulduramadı. ı2
Kendisinin Mekke'ye gittiğini haber aldı. ı3
Ümeyye oğullarının azadlılarından Habib b. Kürre'nin kumandası
altında otuz atlıyı peşlerinden koşturdu ise de, onlara yetişrnek
mümkün olmadı. ı4
Hz. Hüseyin'in Velid'le Görüşmesi
Hz. Hüseyin, azadlı köleleriyle oğullarından bazılarını yanına
alarak vali konağına doğru gitti.
Yanındaki gençlere, kapıda oturmalarını, sesini işitir işitmez
içeri dalmalannı emrettikten sonra, kendisi Velid'in huzuruna girdi.
12. Belazuri, Ensabu'l-eşraf, c. 4, s . 13.
13. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s . 228.
14. Belazuri, Ensabu'l-eşraf, c . 4, s . 13.
KERBELA FACİASI
O sırada, Mervan b. Hakem, Velid'in yanında idi.
Hz. Hüseyin de, Velid'in öbür yanına oturdu. ı5
43
Hz. Hüseyin, Velid'le Mervan arasında gerginlik bulunduğunu
bildiği için, onu Velid'in yanında görünce:
"Akraba ile ilgilenmek, görüşüp konuşmak, ilgisizlikten hayırlıdır.
Barışıklık da, düşmanlıktan hayırlıdır.
Şimdi, siz biraraya geldiğinize göre, herhalde Allah aranızı düzeltmiştir"
dedi.
İkisi de cevap vermediler, sustular.
Velid, Yezid'in yazısını okuduktan sonra, Hz. Hüseyin'i Yezid'e
bey'ata davet etti.
Hz. Hüseyin:
"İnna Iiliahi ve inna ileyhi raciı1n. Allah Muaviye'ye rahmet etsin.
Sana da büyük ecir versin.
Bey'at işine gelince, benim gibi bir adam gizli olarak bey' at edemez.
Zaten, halkın önünde açıklamadıkça, bu bey' ata sen de razı olmazsın.
Sen çıkıp halkı bey'ata davet ettiğin zaman, bizi de çağırırsın"
dedi.
Velid, sulh ve müsalemeti sever bir adamdı:
"Peki, şimdi evine dön. Halk bey'at için toplandığı zaman, sen
de onlarla birlikte gelir, bey'at edersin" dedi.
Mervan:
"Eğer bu şimdi yanından ayrılacak olursa, onu bir daha hiçbir
zaman ele geçirmeye kadir ve muvaffak olamazsın! Hatta, onunla
senin aranda çok çarpışma olur.
Sen bu adamı hapset. O yanından gitmeden ya bey'at eder, yahut
onun boynunu vurursun!" dedi.
Hz. Hüseyin, yerinden sıçradı:
"Ey mor suratlı adamın oğlu! Yalan söyledin! Vallahi, sen alçaklaştın.
Günah işledin.
Benim boynumu vurmaya ne sen kadir olabilirsin, ne de o kadir
olabilir!" diyerek Velid'in yanından çıkıp gitti. ıG
15. Dineveri, Kitab u'l-ahbar, s. 227-228.
16. Belazuri, Ensabu 'l-eşraf, c . 4, s . 14- 15, Taberi, Tarıh , c . 6, s. 189.
44 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Mervan, Velid'e:
"Sen benim sözümü dinlemedin. Vallahi, sen böyle bir fırsatı bir
daha ele geçiremezsin!" dedi.
Velid'in Mervan'ı Kınarnası ve
Hz. Hüseyin'in Karuna Girmekten Ürpermesi
Velid:
''Yazıklar olsun sana! Sen bana ResuluHalı Aleyhisselamın kızı
Fatıma'nın oğlu Hüseyin'i öldürmeınİ mi telkin ve teklif etmek istiyorsun?!
ı7
Ey Mervan! Sen, benim, dinimi yıkacak birşeye teşebbüs etmemi
mi istiyorsun?!
Vallahi, Hüseyin'i öldürüp de dünyanın her tarafına, üzerine
güneşin doğup battığı bütün dünya mal ve mülküne malik olacağımı
bilsem, yine onu öldürmeyi arzu etmemı ıs
Sübhanallah! 'Bey'at etmem!' dedi diye Hüseyin'i mi öldüreyim?!
ıg
Vallahi, bu işi yapmamaktan doğacak sorumluluk, Kıyamet gününde
Allah katında Mizan'da Hüseyin'in kanına girmenin hesabım
vermekten daha hafif, daha kolaydır!20
Hem, onun kanı masum dur, korunmuştur da!" dedi. 2ı
Mervan, Velid'in görüşünü hiç de beğenmediği ve benimsemediği
halde, ona:
"Senin bu husustaki görüşün ve yaptığın yerindedir!"22
Muhammed b. Hanefiyye'nin
Hz. Hüseyin'e Öğüt ve Tavsiyeleri
Hz. Hüseyin'in kardeşi Muhammed b. Hanefıyye, Hz. Hüseyin'e:
"Ey kardeşim! Sen, bana halkın en sevgilisi ve şereflisisin.
Mervan seni Yezid'e bey'at ettirmek için üzerine düşecektir.
17. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 228.
18. Belazuri, Ensabu'l-eşraf, c . 4, s . 15, Taberi, Tarih, c . 6, s . 190.
19. Taberi, Tarih, c . 6, s . 190.
20. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 228, Belazuri, Ensab u 'l-eşra{, c . 4, s . 15.
21. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 198.
22. Taberi, Tarih, c . 6, s. 190.
KERBELA FACİASI 45
Sen şehirlerden uzak dur. Halka elçilerini sal. Onlar senin yanına
toplanır, sana bey' at ederlerse, bundan dolayı Allah'a şükret.
Şayet halk senden başkasının yanına toplanır, ona bey'at ederlerse,
bundan senin ne dinin, ne de insanlığın ve faziletin eksilir.
Ben ancak şundan korkarım ki; sen şehirlerden birisine varırsm.
Halk senin hakkında anlaşmazlığa düşerek çarpışırlar da, ilk
mızrak sana dokunur!
Senin gibi, gerek şahsiyet bakımından, gerek ana ve baba bakımından
insanların en hayırlısı olan bir zatın boş yere kanı dökülür
ve ev halkı da zelil ve perişan olur!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Peki, nereye gideyim kardeşim?" diye sordu.
Muhammed b. Hanefiyye:
"Sen Mekke'ye git. Orada sükunet ve rahat bulursan, ne ala?
Rahat olamazsan, Yemen'e git. Orada sükünet ve rahat bulursan,
ne ala!
Rahat bulamadığın takdirde, dağ başlarına çık. Halkın işlerinin
nereye varacağını bekle.
Senin için faydalı olan görüş, açıklanmıştır!" dedi.23
Hz. Hüseyin'in Mekke'ye Gidişi
Muhammed b. Hanefiyye'nin tavsiyesi üzerine, Hz. Hüseyin,
Hicretin 60. yılında Recep ayının bitmesine iki gece kala, Pazar günü24
akşam olup gece karanlığı çökünce, kızkardeşleri Ümmü Külsum'u,
Zeyneb'i, kardeşinin oğlunu, kardeşi Ebu Bekir'i, Cafer'i,
Abbas'ı ve Medine'de bulunan bütün ev halkını yanına alarak Mekke
yolunu tuttu.
Medine'de yalnız kardeşi Muhammed b. Hanefiyye kaldı.
Abdullah b. Abbas da, birkaç gün önce Mekke'ye gitmişti.
Abdullah b. Muti'in Hz. Hüseyin'e Tavsiyeleri
Hz. Hüseyin, bir hayli yol aldıktan sonra, Abdullah b. Muti'e
rastladı.
Abdullah b. Muti', Mekke'den dönüyor, Medine'ye gidiyordu.
23. Belazuri, Ensabu'l-eşraf, c . 4, s. 15-16, Taberi, Tarih, c. 6, s. 190- 191.
24. Taberi, Tarih, c . 6, s . 190.
46 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'e:
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
Hz. Hüseyin:
"Şimdilik Mekke'ye!" dedi.
Abdullah b. Muti':
"Allah hakkında hayırlı eylesin. Ben sana başka bir görüşü işaret
ve tavsiye etmek isterdim" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Nedir o?" diye sordu.
Abdullah:
"Mekke'ye vardığında, oradan bazı memleketlere ve mesela Küfe'ye
de gitmek isteyeceksin. Sakın oraya gideyim deme!
Çünkü, orası uğursuz bir memlekettir. Baban orada öldürüldü.
Kardeşin Hasan orada yalnız bırakıldı, aldatıldı ve yaralandı.
Sen Mekke Hareminden aynlma.
Hicaz halkı sana hiç kimseyi denk tutmaz.
Sen, sana bağlı olanlan her taraftan oraya çağır. Gelip yanında
toplanırlar" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Allah, dilediği şeyi takdir ve hükm eder!" dedi.
Sonra, devesinin yularını bırakıp yoluna devam etti ve Mekke'ye
ulaştı.
Mekke'de, Şı'b-ı Ali'ye indi.
Mekkeliler, onu görünce, yanında halka halka toplandılar. Abdullah
b. Zübeyr'i bıraktılar.
Halbuki, daha önce, onun başında toplanmakta idiler.
Abdullah b. Zübeyr; Hz. Hüseyin Mekke'de oturdukça halkın
kendisi yanında toplanmayacağını bildiğinden, sabah akşam, Hz.
Hüseyin'in peşinden ve yanından ayrılmadı.
O sırada, Yezid, Mekke valisi Yahya b. Hakim'i azletti.
Kufelilerin Hz. Hüseyin'i Kufe'ye Davet Etmeleri
Küfeliler Muaviye b. Ebu Süfyan'ın vefat ettiğini, Hz . Hüseyin'in
de Mekke'ye gittiğini haber alınca; Ehl-i Beyt taraftarlarından
bir cemaat, Süleyman b . Sured'in evinde toplandılar.25
25. Dineveri, Kitab u 'l-ahbfır, c . 228-229.
KERBELA FACİASI 47
Süleyman b. Sured, Peygamberimizin ashabındandı. İsmi Yesar'dı.
Müslüman olduğu zaman, Peygamberimiz, onun ismini Süleyman'a
çevirmişti. Kendisi, kavminin eşrafındandı. Peygamberimizin
vefatından sonra KUfe'ye gelip yerleşmişti.
Süleyman b. Sured, Cemel ve Sıffin vak'alarında Hz . Ali'nin yanında
bulunmuştu.
İş üzerinde hemen karar veremez, çok düşünür dururdu.26
Süleyman b. Sured:
"Muaviye ölmüştür. Hüseyin halkın bey'atını alacaktır. Kendisi
Mekke'ye gitmiştir.
Sizler, onun ve babasının taraftarları bulunuyorsunuz.
Eğer siz bunu biliyorsanız, ona yardım edeceğinizi ve onun düşmanıyla
savaşacağınızı kendisine yazınız.
Şayet korkacak, korkaklık edecek iseniz, adamcağızı aldatmayınız!"
dedi.
Toplantıda bulunanlar:
"Hayır! Onu aldatmayacağız. Onun düşmanıyla çarpışacağız.
Onun uğrunda öleceğiz!" dediler.
Süleyman b. Sured:
"Öyleyse, ona yazı yazınız" dedi. Özet olarak, şöyle yazdılar:
"Bismillahirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali'ye!
Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Rifila b. Şeddad ve
Habib b. Muzahir'le KUfeli mü'min ve müslümanların Hüseyin' e taraftar
olanlarından!
Selamün aleyküm!
Biz, Allah'a hamdederiz ki, O'ndan başka ilah yoktur.
İmdi, Allah'a hamdolsun ki, düşmanını öldürmüştür.
Bizim imamımız, önderimiz yoktur. Hemen gel!
Umulur ki, Allah bizi senin sayende hak üzerinde toplar.
Nurnan b. Beşir, vali köşkünde oturmaktadır.
Biz onunla ne Cuma'da toplanıyoruz, ne de bayram narnazına
çıkıyoruz.
Yanımıza geleceğini haber alacak olursak, seni karşılamaya çıkar,
sana Şam'da kavuşuruz inşaallah.
26. İbn Sa'd, Tabakat, c . 4, s. 292.
48 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Allah'ın selam ve rahmeti üzerine olsun."27
Küfeliler, gönderdikleri başka bir yazılarında da:
"Senin yanında yüz bin kişi bulunacaktır!" dediler.28
Süleyman b. Sured ve arkadaşları, Küfe valisi Nurnan b. Beşir'i
kovacaklarını da mektuplarında bildirdiler.
Mektubu, Ubeydullah b. Sübey'ü'l-Hemdani ve Abdullah b. Veddakü's-
Sülemi ile Mekke'ye gönderdiler. Bunlar, Ramazan'ın onunda
Mekke'ye eriştiler ve mektubu Hz. Hüseyin'e sundular.
O gün, akşam olmadan, Bişr b. Müshirü's-Saydavi ile Abdurrahman
b. Ubeydü'l-Erhabi, yanlarında Küfe eşraf ve kabile reisierinin
elli mektubu olduğu halde, Hz. Hüseyin'in yanına geldiler.
Her mektup, Küfeiiierden iki, üç, dört kişi tarafından imzalı,
mühürlü olarak gönderilmiş bulunuyordu.
Sabaha çıkınca, Hani' b. Hani'ü's-Sübey'i ve Said b. Abdullahü'lHas'ami,
yanında elli mektupla geldi.
O gün, akşam olduğu zaman, Said b. Abdullahü's-Sakafi, KüfeIiierin
reisierinden Şebes b. Rib'i, Haccar b . Ebcer, Yezid b. Haris,
Azre b. Kays, Amr b. Haccac ve Muhammed b. Umeyr b. Utarid'in
gönderdikleri bir mektupla çıkageldi.
Küfelilerden, diğer günlerde de hayvanıarına azıklarını yükleyip
Hz. Hüseyin'e mektup getiren elçiler birbirini takip etti.29
Küfeliler, Hz. Hüseyin'e:
"Biz, senin bey'atına kendimizi bağladık. Biz, senin yanında
ölümü göze aldık! Senin yüzünden, Cuma'da cemaatte bulunamamaktayız.
Hemen yanımıza gel!" demekte idiler.30
Hani' ile Said b . Abdullah'ın getirdikleri mektupta da şöyle deniliyordu:
"Bismillahirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali'ye:
Onun taraftarı olan mü'min ve müslümanlardan!
İmdi, haydi gel artık. Bütün halk seni gözlüyor. Onların senden
başka imam ve önderleri yok. Acele, acele gel. Vesselam."3ı
2 7 . Taberi, Tô.ri.h , c . 6, s . 197.
28. Taberi, Tô.ri.h, c . 6, s . 221.
29. Dineveri, Kitô.b u 'l-ahbô.r, s. 228-229.
30. Taberi, Tô.ri.h , c . 6, s . 194, Mes'i.l.di, Murucu'z-zeheb, c . 3 , s. 64.
31. Yil.k.ubi, Tô.ri.h, c . 2 , s. 241-242, Taberi, Tarih, c . 6, s. 197.
KERBELA FACİASI 49
:({üfeli kabile reisierinden Şebes b. Rib'i, Haccar b. Ebcer, Yezid
b. Haris, Yezid b. Rüveym, Azre b. Kays, Amr b. Haccac ve Muhammed
b. Umeyrü't-Temimi de, birlikte yazıp gönderdikleri mektuplarında
şöyle demekte idiler:
"İmdi, her taraf yeşerdi. Meyveler yetişti. Kuyulann suyu çoğaldı.
istediğin zaman gel.
Senin için askerler, yardımcılar hazırlanmıştır.
Sana selam olsun."32
Abdullah b . Abbas'ın Yezid'e gönderdiği mektupta açıkladığına
göre; Hz . Hüseyin'in Küfe'ye davet edilişinde Yezid'in de parmağı
vardı.33
Hz. Hüseyin'in Kfrfelilere Cevabı
Hz . Hüseyin, Küfeiiierin hepsine bir mektup yazıp Hani' b . Hani'
ve Said b. Abdullah'la gönderdi.
Hz . Hüseyin, bu mektubunda şöyle dedi:
"Bismillahirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali'den,
Küfe'de bulunan mü'min ve müslüman cemaatine!
İmdi, bana, mektuplannızla en son gönderdiğiniz elçileriniz
Hani' ve Said geldiler.
Andığınız, aniattığınız herşeyi anladım.
Sözlerinizin özü olarak: 'Bizim için bir imam ve önder yok. Sen
hemen gel. Umulur ki, Allah senin sayende bizi hidayet ve hak üzerinde
toplar' diyorsunuz.
Kardeşim ve amcaının oğlu olan, ailem halkından güvendiğim
Müslim b. Akil'i size gönderiyorum.
Sizin hal ve gidişinizi, işinizi ve görüşünüzü inceleyip bana yazmasını
kendisine emrettim.
Eğer o sizin bütün ileri gelenlerinizin, fazilet ve üstün akıl sahibi
olanlarınızın görüşlerinin de yanıma gelen elçilerinizin görüşlerinin
aynı ve yazılarınızdan okuduğum şekilde olduğunu bana
yazacak olursa, inşaallah, hemen hazırlanır, yanınıza gelirim.
3 2 . Taberi, Tarih, c . 6, s. 197.
3 3 . Yak ubı, TarUı, c . 2 , s . 249.
so HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Andolsun ki; Kitabullah'la a.mil olmayan, adalet terazisini elinde
tutmayan, hak ve gerçek dine göre hareket etmeyen, nefsini Allah'la
bağlamayan kişi, gerçek manada imam ve önder olamaz ! Vesselam."
34
Basralıların Toplantıları ve İbn Ziyad'ın Tedbir Alnıası
Basralı Ehl-i Beyt taraftarları da, Alıdulkays oğulları kadınlarından
Mariye'nin evinde günlerce toplandılar. Hz. Hüseyin'e
bey'at hususunda konuşmalar yaptılar.
Ubeydullah b. Ziyad; Hz. Hüseyin'in geleceğini haber alınca,
Basra'daki vali vekiline yazdı.
Gözcüler dikilmesini ve yolların tutulmasını emretti.
Alıdulkays oğullarından Yezid b. Nubayt, Hz. Hüseyin'in yanına
gitmek için hazırlandı. Kendisinin on oğlu vardı. Onlara:
"Hanginiz benimle birlikte gelir?" diye sordu.
Yezid'in Abdullah ve Uzeydullah adındaki oğulları, kendisiyle
birlikte gitmeye karar verdiler.
Yezid b. Nubayt, Mariye'nin evinde toplanan dostlarına ve arkadaşlarına:
"Ben Hüseyin'in yanına gitmek için acele ediyorum ve gidiyorum!"
dedi.
Onlar:
"İbn Ziyad'ın adamlarının sana bir zararı dokunmasından korkarız
!" dediler.
Yezid b. Nubayt, kendisinin peşine düşecek olanların ellerinden
kolayca ve rahatça kurtulabileceğini söyleyerek Mekke yolunu tuttu
ve Hz. Hüseyin'in yanına vardı.
Kendisi ve iki oğlu, Kerbela'da Hz. Hüseyin'le birlikte şehit oldular.
35
Hz. Hüseyin'in Müslim b. Akil'i Kfrfe'ye Göndermesi
Hz. Hüseyin, Müslim b . Akil'i çağırdı. Ona:
"Ey amcaının oğlu! Seni Küfe'ye göndereceğim. Küfelilerin görüşlerinin
hangi noktada toplandığına bak.
34. Taberi, Tarflı, c . 6 , s . 197-198.
35. Taberi, Tarih, c . 6, s . 198.
KERBELA FACİASI 51
Eğer onlar bana gönderdikleri mektuplannda oldukları üzere
iseler, bana acele yaz. Yanına gelmekte acele edeyim.
Şayet durum başka olursa, sen benim yanıma dönmekte acele
et" dedi.36
Hz. Hüseyin; Müslim b. Akll'i Küfe'ye Kays b. Müshirü's-Saydavi,
Umare b. Ubeyd ve Abdurrahman b. Abdullahü'l-Erhabi ile birlikte
gönderdi ve Müslim'e daima Allah'tan korkmasını ve işini gizli
tutmasını emretti.37
Müslim b . Akll, ev halkının işlerini düzenlemek üzere Medine'ye
gitti. Sonra da, Kays kabilesinden iki kılavuz kiralayarak yola
koyuldular.
Kılavuzlar, gece, yolu şaşırdılar. Sabaha çıkınca "Ah! Of!" demeye
başladılar. Susuzluğa ve hararete dayanamayacak, yürüyemeyecek
hale geldiler.
Müslim'e :
"Sana şu yana doğru gitmeni tavsiye ederiz. Oraya doğru gidersen,
belki sen kurtulursun!" dediler.
Müslim, kılavuzlan can çekişir bir halde bırakarak, tavsiye edilen
yola doğru, yanındaki adamlan ve uşaklanyla birlikte yürümeye
devam etti.
Nihayet, bir su başına gelip kavuştular.
Müslim, bu suyun başında bir müddet oturdu. Hz. Hüseyin'e
oradan bir mektup yazdı.
Bütün olan bitenleri, çektikleri sıkıntılan, kılavuzların başlanna
geleni, niyetlenmiş olduğu bu yoldan pek de hayır ve uğur gelmeyeceğini
mektupta bildirerek, kendisini elçilikten af ile yerine
başka birisini göndermesini diledi ve kendisinin kaldığı Hubeyt vadisinde
cevap beklediğini de sözlerine ekledi.
Müslim, mektubu Kays b. Müshirü's-Saydavi'ye verip Hz. Hüseyin'e
gönderdi.
Kays, Mekke'ye gelip mektubu Hz. Hüseyin'e teslim etti.
Hz. Hüseyin, mektubu okudu ve Müslim'e şu cevabı yazdı:
"İmdi, gönderdiğim yere gitmekten seni tereddüde düşüren, alıkoyan
şey, kanaatimce, senin korkaklığındır.
36. Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s. 230.
3 7 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 198.
52 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Korkaklığı bırak. Emrettiğim yere git.
Ben seni bu işten affedici ve yerine başkasını gönderİcİ değilim!
Vesselam!"
Müslim, Hz. Hüseyin'in mektubunu kendisine okuyana "Ben
kendi:rn için korkmuş değilim!" diyerek, yola devam etti.
Müslim'in Kufe'deki Faaliyetleri
Müslim, Küfe'ye varıp kavuştu. Orada Muhtar b. Ebu Ubeyd esSakafi'nin
evine indi.
Ehl-i Beyt taraftarı olan Küfeliler, Müslim'in geldiğini haber
alınca, başına toplandılar.
Müslim, onlara Hz. Hüseyin'in mektubunu okudu.38
Hz . Hüseyin'in mektubu okunurken ağladılar.
Abis b . Ebi Şebibü'ş-Şakiri, Habib b. Muzahir, Said b. Abdullahu'l-
Hanefi ve Haccac b . Ali ayağa kalkarak birer konuşma yaptılar
ve kılıçlarını çekip bu yolda çarpışacaklarını ve Allah katındaki
ecirden başka birşey beklemeyeceklerini de ifade ettiler.
İş, Küfe'de yayıldı. Hatta, Küfe valisi Nurnan b. Beşir de bunu
işitti.
Nurnan b. Beşir'in Kufelilere Hitabı
Nurnan b . Beşir, minbere çıkıp Allah'a hamd ü sena ettikten
sonra:
"Sizlere derim ki:
Ey Allah'ın kulları! Fitneye ve tefrikaya koşmayınız . Çünkü,
bunlarda adamları yok etmek, kan dökmek ve mal gasbı vardır.
Ben, benimle çarpışmayan kimse ile çarpışmam.
Ben, üzerime atılmayan kimsenin üzerine atılmam.
Zan ile bir kimseyi suçlarnam ve yakalamam.
Fakat, sizden kim yaptığı bey'attan döner, imamımza muhalefet
ederse, kendisinden başka tanrı olmayan Allah'a andolsun ki,
sizden yardım beklemeden kendi kılıcımla vurur, onu yere düşürürüm!
Umarım ki, sizin hakkı tanıyanlarınız , batılı isteyenlerden
çoktur!" dedi.
3 8 . Dineveri, Kitrı b u 'l-ahbar, s . 230-2 3 1 , Taberi, TarUı , c. 6, s. 198-199.
KERBELA FACİASI 53
Nurnan b. Beşir, yumuşak huylu, ibadet ve taate devamlı, sulh
ve müsalemeti sever bir kimse idi.
Abdullah b. Müslim'in Nurnan b. Beşir'le Münakaşası
Abdullah b. Müslim b. Saidü'l-Hadrami, camide ayağa kalkarak:
"Senin düşmanına karşı bu şekildeki gidişatın, zayıflara yaraşır
bir görüş ve gidiştir!" dedi.
Nurnan b. Beşir:
"Allah'a taatte zayıflardan olmaklığım, Allah'a masiyette güçlülerden
olmaklığımdan, bence daha sevgili ve yeğdir!" dedi. 39
Abdullah b. Müslim:
"Sen, zayıf, belki kat kat zayıf, gevşek bir kimsesin. Memleket
bozulmaya yüz tuttu!" dedi.
Nurnan b. Beşir:
"Zayıf olup da Allah'ın taatinde bulunmam, kuvvetli olup da Allah'a
isyanda bulunmamdan, bence daha makbul ve yeğdir.
Ben, Allah'ın örttüğü örtüyü yırtmam!" dedi.
Abdullah b. Müslim, Nurnan b. Beşir'in bu sözünü Yezid'e yazdı.
40
Yezid'in Kufe'deki Casusları
Abdullah b. Müslim ile Umare b . Ukbe, Yezid'in Kfıfe'de görevli
iki cas us u idi. 4ı
KU.fe'deki Durumun Yezid'e Yazılması
Abdullah b . Müslim, Yezid b. Muaviye'ye yazdığı yazıda:
"Müslim b. Akil, Küfe'ye geldi. Ehl-i Beyt taraftan olan Küfelileri
Hüseyin b. Ali'ye bey'at ettirmeye başladı. Küfeiiierin kalbierini
bozdu.
Eğer Küfe sana lazım ve burada senin hükmün yürüyecek ise,
buraya emrini yerine getirecek, senin düşmanın hakkında işleiliğin
işi işieyecek güçlü bir adaını acele gönder.
39. Taberi, TfırUı , c . 6, s. 199.
40. Taberi, Tarih, c . 6, s . 194.
41. Dineveri, Kitfıbu'l-ahbfır, s . 2 3 1 .
54 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Çünkü, N uman zayıf, hatta iki kat zayıf ve gevşek bir adamdır,
bu işin hakkından gelemez ! Vesselam!" dedi.42
Küfe'deki durumu, Yezid'e böyle ilk önce Abdullah b. Müslim yazıp
bildirdiği gibi, aynı şekide Umare b. Ukbe, daha sonra Ömer b.
Sa'd b. Ebi Vakkas da yazdı.
Yezid'in Sercun'la Görüşmesi
Gelen mektuplar, Yezid'in yanında iki gün kaldı.
Yezid, babası Muaviye b. Ebu Süfyan'ın en yakın adamı olan
Sercun b. Mansur'u* yanına çağırdı ve ona:
"Hüseyin Küfe'ye doğru yönelmiş, gidiyormuş. Müslim b. Akll
de, Küfe'de Hüseyin için halkın bey' atını alıyormuş. Bana haber verildiğine
göre; Küfe valisi Nurnan b. Beşir de idarede zaaf gösteriyor,
hatalı ve zararlı konuşmalar yapıyormuş. Senin bu husustaki
görüşün nedir?" dedi ve kendisine Küfe'den gelen yazıları okudu.
Küfe'ye kimin gönderilmesinin uygun olacağını da sordu. 43
Sercun, Basra valisi Ubeydullah b . Ziyad'ı tavsiye etti.
Yezid:
"Onda hayır yoktur!" dedi.44
Yezid, Ubeydullah b. Ziyad'a pek yüz vermez, onu azarlar dururdu.
45
Sercun, Yezid'e:
"Eğer baban Muaviye dirilseydi onun bu husustaki görüşünü
alır mıydın?" diye sordu.
Yezid:
"Evet!" dedi.46
Sercun:
"Eğer Muaviye sağ olup da Küfe'ye İbn Ziyad'ı göndermeni sana
tavsiye etseydi, onu tayin eder miydin?" diye sordu.
42. Taberi, Tarih, c. 6, s. 199, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 231.
* Sercun b. Mansur, Yezid'in yakın adamı, yazıcısı, nedimi, müşaviri ve içki arkadaşı
idi (Belazuri, Ensabu'l-eşraf, c. 4, s. 2, 8 1 ). Sercnn'un babası Mansur ise, Rfuni
(Anadolulu) idi (Ebu'l-Fida, El-Bidaye ve'n-nihaye, c. 8 , s . 146, İbn Haldun, Tarih,
c. 3, s. 19).
43 . Taberi, Tarih, c. 6, s . 199.
44. Belazuri, Ensa b u 'l-eşraf, c. 4, s. 82.
45. Taberi, Tarih , c. 6, s . 199.
46. Taberi, Tarih, c. 6, s . 200.
KERBELA FACİASI 55
Yezid:
"Evet!" dedi.47
Küfe valiliğinin İbn Ziyad'a ek vazife olarak verilmesi hakkındaki
buyrultu, Sercun'un böylece reyi alınarak yazıldı. 48
Yezid'in Şamlılarla Görüşmesi
Rivayete göre; Müslim b . Akil'in Küfe'de :
"Ey Küfeliler! ResUluHalı Aleyhisselamın kızının oğlu, bize,
Bahdelü'l-Kelbi'nin kızının oğlundan daha sevgilidir!" diyerek Hz.
Hüseyin'e bey'ata davete başladığını haber aldığı zaman, Yezid:
"Ey Şamlılar! Küfe'ye kimi vali tayin edeyim; bana işaret ediniz?"
diye sordu.
Şamlılar:
"Baban Muaviye'nin seçip kabul ettiği kimseye razı mısın?" dediler.
Yezid:
"Evet!" dedi.
"Öyleyse, Ubeydullah b. Ziyad'ın Irak diyarına valiliği için buyrultu
çıkar!" dediler.49
Nurnan b. Beşir'in Azli
Yezid, Küfe valisi Nurnan b . Beşir'in Hz. Hüseyin'e karşı harekete
geçeceğinden emin değil, hatta korku ve endişe de idi. 50
Bunun için, onu hemen azletti ve kendisine şöyle yazdı:
"İmdi, hiç şüphesiz, övülmüşlerden olanlar, bir gün gelir, yerilmişlerden
olurlar.
Yeriimişlerden olanlar da, bir gün gelir, övülmüşlerden olurlar.
Sen, denildiği gibi, övülmüşlerden olarak bulunduğun ve anıldığın
mesleğin sonuna kadar ulaştın, yükseltilip bulutları aştın, bulutların
da üstüne çıktın.
Sana dahası ne lazım! . . . "5ı
47. Belazuri, Ensabu'l-eşraf, c. 4, s. 82.
48. Taberi, Tarih, c . 6, s . 200.
49. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s . 2 16.
50. Zeheb'i, Siyeru a'lami'n-nübela , c . 3 , s . 201.
5 1 . Belazur'i, Ensabu'l-eşraf, c . 4, s. 8 1-82 . .
56 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad'ın Küfe'de Vazifelendirilmesi
Yezid, İbn Ziyad'a yazdığı yazıda:
"İmdi, Küfe'de bana taraftar olanlar, Müslim b. Ak.ll'in Küfe'de
cemaatler topladığını, Müslümanların tek saltanat asasını ikiye
yardığını, ayırdığını haber verdiler.
Bu yazımı okur okumaz Küfe'ye git!
İbn Akil'i ele geçirinceye kadar, define arar gibi, acele ara, bul!
Öldür, yahut sürgün et! Vesselam!"52
"İki kanadın varsa, kanatlan, Küfe'ye uç!"53
"Haber aldığıma göre; Küfeliler, yanianna gelmesi için Hüseyin'e
mektup yazmışlar.
Hüseyin de Mekke'den aynlıp onlara doğru hareket etmiştir.
Beldeler arasında senin belden, günler arasında senin günün,
onunla belalanmıştır.
Sen ya onu öldürürsün, yahut (bize bağlanmış olan aile nesebin
kesilerek) kendi nesebine, babana döndürülürsün Ubeyd!
Sen, yok edilmenden sakın!"54
Diğer rivayete göre :
"Hüseyin Küfe'ye gidiyormuş.
Zamanlar arasında senin zamanın, beldeler arasında senin belden
onunla ibtilalanmıştır. Valiler arasında da sen onunla ibtilalandın."
55
" . . . Onun hakkında yapılacak iş, ya ele geçirilip azadlanmak, yahut
hürriyeti köleliğe çevrilmektir!"56
Yezid'in yazısı, Müslim b . Amrü'l-Bahili'ye verildi ve su gibi
akıp gitmesi emrolundu.
Müslim b. Amr, Basra'ya erişti. Yezid'in yazısını İbn Ziyad'a teslim
etti. İbn Ziyad, acele yol hazırlığını görüp, ertesi günü Küfe'ye
gitmeye hazırlandı.
52. Taberi, Tarıh , c. 6, s. 200.
53. Zehebi, Siyeru a 'li'ımi'n-nübela, c . 3 , s . 20 1 .
5 4 . Yakubi, Tarıh, c . 2 , s . 42 .
55. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s. 2 18-2 19, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3,
s. 205.
56. İbn Abdi Rabbih, Ikdu 'l-ferid , c . 2, s . 2 19, Yakubi, Tarih, c . 2, s . 242, Zehebi, A'lam,
c . 3, s . 205.
KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'in Basralı Ehl-i Beyt
Taraftariarına Gönderdiği Mektup
57
Hz. Hüseyin, Basra eşraf ve kabile reislerine, azadiısı Selman'la
bir mektup göndermiş, mektubunda şöyle demişti:
''Bismillahirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali'den.
Malik b. Misma', Ahnef b. Kays, Münzir b. Carud, Mes'ud b .
Amr v e Kays b. Heysem'e!
Sizlere selam olsun. 57
İmdi, Yüce Allah, Muhammed Aleyhisselamı insanlar arasından
seçip peygamberlikle, risaletle şereflendirmiştir.
Sonra, Allah onu kullarına nasihat ve getirdiği şeyleri tebliğ ettikten
sonra manevi huzuruna aldı.
Biz ise, onun Ehl-i Beyti, velileri, vasileri ve veresesi bulunuyoruz.
Onun yerine geçmeye de, insanlar içinde en layık ve haklı olan
biziz.
Biz, tefrikadan hoşlanmadık. Sulh ve müsalemet istedik.
Biz biliyoruz ki; bu hakka, onu ellerinde bulunduranlardan daha
layık ve müstahak olan benim.
Allah, ihsan ve ıslahta bulunanlan, hakkı araştıranlan rahmetiyle
esirgesin. Bizi de, onlan da yarlıgasın.
Size elçimi bu yazı ile gönderdim.
Ben sizi Allah'ın Kitabına ve Allah'ın Peygamberi olan Muhammed
Aleyhisselamın sünnetine davet ediyorum.
O sünnete ki öldürülmüş, yok edilmiş, onun yerine bid'atlar ihdas
edilmiştir.
Sözlerimi dinler, emrime itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz.
Vesselamü aleyküm ve rahmetullah."58
Münzir b. Carud'un Gelen
Mektubu İbn Ziyad'a Haber Vermesi
Hz. Hüseyin'in mektubu Basra'daki Ehl-i Beyt taraftariarına
gelince, Münzir b. Carud'dan başka hepsi onu gizli tuttular. Mün-
5 7 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 2 3 ı .
5 8 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 200.
58 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
zir ise onu ifşa etti.59 Çünkü, kızı Hind'i İbn Ziyad'la evlendirmiş
bulunuyordu.
Münzir, İbn Ziyad'ın yanına giderek, gelen mektubu ve içindekileri
ona haber verdi. İbn Ziyad, Hz . Hüseyin'in elçisinin aranmasını
emretti. Onu bulup getirdiler.
Selman'ın hemen boynu vuruldu. 60
İbn Ziyad'ın Basralılara Ültimatomu
İbn Ziyad, halkı Basra Ulu Camiine toplattı. Minbere çıktı. Allah'a
hamd ü senada bulunduktan sonra:
"İmdi, vallahi, bana güç gelecek, yenilmeyecek, benim karşımda
darmadağın edilmeyecek birşey yoktur.
Ben, düşmanlık edenlere karşı güçlü, çarpışacak olanlara karşı
zehirimdir!
Okçu Kare'nin dediği gibi, ben karlı çıkar, sizin hakkınızdan gelirim!
Ey Basralılar! Mü'minler emiri beni Basra ile birlikte Küfe'ye
de vali tayin etti. Ben bir sabah çıkıp oraya gideceğim.
Kardeşim Osman b . Ziyad b. Ebu Süfyan'ı yerime vekil bıraktım.
Sizlerden herhangi birinizin ona muhalefet ettiğinizi veya yalan
bir haber verdiğinizi işitirsem, kendisinden başka tanrı olmayan
Allah'a andolsun ki, onu da, onun bağlı bulunduğu ulu kişiyi
de, onun velisini de öldürür; sizi e􀟙irlerime boyun eğdirinceye, yola
getirinceye, aranızda muhalif bırakmayıncaya kadar, yakını uzağı,
suçluyu suçsuzu bir tutarım.
Ben, babam Ziyad'ın oğluyum ve ona benzerim!" diyerek tehditlerde
bulundu.61
İbn Ziyad'ın Basra Eşrafını Elde Etmesi
İbn Ziyad, Yezid'in yazısını aldığı zaman, Hz. Ali'ye taraftarlıkla
tanınmış Basra eşrafı arasından seçtiği beşyüz kişiyi elde etti ki;
Abdullah b. Haris b. Nevfel ile Şerik b . .Nver onlar arasında idi.
59. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 2 0 0 , Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 2 3 1 .
60. Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s . 23 1-232 .
61. Taberi, Tarih , c. 6, s. 200.
KERBELA FACİASI 59
İbn Ziyad'ın Basralılar arasından ilk düşürdüğü, elde ettiği kişinin
Şerik b. />(ver olduğu, Şerik'in zor kullanılarak elde edildiği ve
kendisiyle birlikte birçok kimsenin de elde edildiği söylenir.
İbn Ziyad, Şerik'ten sonra Abdullah b. Haris'i de, yanında birçok
kimseyle birlikte elde etmiştir.
Bununla beraber, bu zatlar, İbn Ziyad'ın Küfe'ye gitmekte gecikeceğini,
Hz. Hüseyin'in ondan önce gelip Küfe'yi ele geçireceğini
ummakta idiler.
İbn Ziyad'ın Kufe'ye Gelişi
İbn Ziyad; yanında Müslim b. Amrü'l-Bahili, Şerik b. />(ver,
Münzir b. Carud, ev halkı ve uşaklanndan mürekkep ondokuz kişilik
bir kafile ile Küfe'ye hareket etti.
Kadisiye'ye geldikleri zaman, İbn Ziyad, azadiısı Mihran'a:
"Ey Mihran! Sen daha o hal üzere misin? Köşkü gördüğünde sana
yüzbin var!" dedi.
Mihran:
"Hayır! Vallahi, artık dayanamayacağım!" dedi ve İbn Ziyad'a o
da satıldı.
İbn Ziyad, Küfe'ye girince, hayvanından indi.
Yemen işi elbiselerden bir elbise giydi.
Başına da, Yemen tülbentlerinden siyah bir tülbent sardı.
Ağzını burnunu örttü.
Katırma bindi. Sonra, inip Küfe içinde tek başına yaya olarak
yürümeye başladı.
İlk önce, bekçilere, koruyuculara rastladı.
Bunlar, İbn Ziyad'ı görünce, Hz. Hüseyin zannettiler:
"Hoşgeldin ey Resıllullah'ın oğlu!" dediler.
İbn Ziyad, onlara cevap vermedi.
Evlerinden ve çadırlarından çıkan halk, İbn Ziyad'ın yanına yığılmışlardı.
Çünkü, Hz. Hüseyin'in geleceğini işitmişler, gelmesini bekleyip
duruyorlardı.
İbn Ziyad'ı görünce, onu Hz Hüseyin zannettiler.
İbn Ziyad, rastladığı cemaati selamlamadan geçmiyordu.
Halk:
60 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Hoşgeldin ey Resülullah'ın oğlu!62
Ey Resülullah'ın oğlu! Allah'a hamdolsun ki, seni bize gösterdi!"
demekte, İbn Ziyad'ın elini, ayağını öpmekte idiler.63
Nurnan b. Beşir ise, halkın söylediklerini işitmiş, köşkün kapısını
sıkıca kapattırmıştı.
İbn Ziyad öğle üzeri köşke geldiği zaman, Nurnan b. Beşir onu
Hz. Hüseyin sanıyar ve İbn Ziyad'ın etrafındaki halk da bağırıp çağırıyorlardı.
64
Nurnan b. Beşir, köşkün balkonuna çıktı:
"Ey Resülullah'ın oğlu! Sen benim yanıma ne diye geldin?
Beldeler arasında benim beldemi seçmekteki maksadın nedir?"
diye seslenmeye başladı. 65
İbn Ziyad, ona:
"Aç kapıyı!" dedi.
Nurnan b. Beşir:
"Açmam!" dedi.
İbn Ziyad:
"Gecen uzasın!" diyerek kızdı.
İbn Ziyad'ın arkasındaki halktan bazıları:
"Ey cemaat! Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a andolsun
ki; bu, Mercane'nin oğludur!" diye bağırdılar.
Bazıları ise :
"Yazıklar olsun size! O, muhakkak Hüseyin'dir!" dediler.66
İbn Ziyad, Nurnan b. Beşir'e :
"Uykun uzasın ey kör adam!" diyerek ağız ve burnunu örttüğü
tülbendi açınca, Nurnan b. Beşir onu tanıdı.
Halk da:
"Aaa! Mercane'nin oğlu imiş!" diyerek bağrıştılar ve onu çakıl
taşlarıyla taşladılar. 67
Nurnan b . Beşir kapıyı açıp İbn Ziyad içeri girince, kapıyı halkın
yüzüne kapadılar. 68
62. Taberi, Tarih, c . 6, s. 20 1-202.
63. Zehebi, Siyerıı a'laıni'n·nübelfı , c . 3, s . 20 1 .
6 4 . Taberi, Tarih , c . 6, s . 2 0 1 .
6 5 . Mes'udi Murucu'z-zeheb , c . 3 , s. 6 6 .
6 6 . Taberi, Tarih , c . 6, s . 202.
67. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb , c . 3 , s . 66.
68. Taberi, TarUı, c . 6, s . 202.
KERBELA FACİASI 61
İbn Ziyad'ın Kufelilere Hitabı
İbn Ziyad Küfe'nin Ulu Camiine gitti. Camide toplanmaları için
halka seslenildi. Halk toplanınca, İbn Ziyad minbere çıktı. Allah'a
hamd ü senıldan sonra:
"Ey Küfeliler! Mü'minler emiri beni sizin şehrinize vali tayin etti.
Harp ganimetleri, kendi aranızda bölüştürülecektir.
Mü'minler emiri mazlumlarımza insaf ve adaletle muamele etmemi,
beni dinleyen ve bana itaat edenlerinize ihsanda bulunmamı,
asi ve şüphelilerinize karşı şiddetli ve sert davranmaını bana
emretti.
Ben onun bu yoldaki emrini sonuna kadar yerine getiririm.
Ben itaatlerinize karşı şefkatli bir baba, aykırı hareket edenlerinize
karşı da ısıatılmış zehir gibiyim! Kendisini esirgeyen, koruyandan
başka hiçbiriniz sağ kalmaz.69
Ey insanlar! Ben iyi biliyorum ki; benimle birlikte köşke kadar
gelen ve bu suretle bana bağlılığını açıklayan kimseler Hüseyin'e
düşmandırlar. Onlar, Hüseyin'in şehre girdiğini ve duruma hakim
olduğunu sanmışlardı. Vallahi, ben hiçbirinizi tanıyamadım"70 diyerek
minherden indi. Vali köşküne gidip yerleşti.
Eski vali Nurnan b. Beşir ise, Şam'daki vatanına doğru hareket
etti.
Müslim b. Akil'in Kaldığı Evi Değiştirerek
Bey' at Alma İşine Devam Etmesi
Müslim b . Aldl; İbn Ziyad'ın Küfe'ye geldiğini, eski vali Numan'ın
Küfe'den ayrıldığını, İbn Ziyad'ın hutbesini ve tehditlerini
işitince, hayatı hakkında endişeye düştü. Yatsıdan sonra, Muhtar'ın
evinden çıkıp, Küfeiiierin eşrafından Hani' b. Urve'nin evine
gitti ve avlusuna girdi.
Hani', o sırada kadınlarının odasında bulunuyordu. Kendisine
haber gönderip dışarı çıkmasını istedi.
Hani' dışarı çıktı. Müslim ayakta duruyordu. Hani'ye selam verdi
ve:
"Beni koruyasın ve konuklayasın diye sana geldim" dedi.
6 9 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 232-23 3 .
7 0 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 202.
62 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hani' :
"Sen bu ağır işi yüklemekle bana kıydın!
Eğer gelip evime girmemiş olaydın, seni kendimden geri çevirmek
isterdim.
Sen bu koruma ve barındırma isteğinle beni bağladın. Seni barındırmak
ve korumak bana bir borç oldu!" dedi ve Müslim b. Akil'i
kadınlarının evine aldı. Ona orada bir oda ayırdı.
Bunun üzerine, Ehl-i Beyt taraftarları Hani'in evinde Müslim'in
yanında toplanmaya başladılar.
Şerik b. A'ver Müslim b. Aldi ile Birarada
Hani', İbn Ziyad'ın yanında Şerik b . A'ver'le buluşmuş ve görüşmüştü.
Onu evine getirip Müslim b . Akil'in oturduğu odada konukladı.
Şerik b . A'ver, Basra'da şeref ve itibar sahibi, hatırlı bir kişi idi.
Basra Ehl-i Beyt taraftarlarının büyüklerindendi.
Müslim b. Ak.ll'in işi hakkında Hani'i teşvik eder durur, Müslim
b. Akil de kendisine gelen Kfıfelilerden, sözlerinde duracaklarına
dair kuvvetli ahidler, misaklar alırdı.
Şerik b . A'ver, Hani'in evinde bulunduğu sırada ağır bir hastalığa
tutuldu.
İbn Ziyad, onun hastalandığını işitince, ziyarete, yoklamaya geleceğini
bildirmek üzere adam gönderdi.
Şerik'in Müslim b. Akil'e Bir Teklifi
Şerik b . A'ver, Müslim b. Akil'e:
"Senin gayen de, sana taraftar olanların gayesi de, ancak, şu belanın,
şu azgın heritin yok edilmesidir.
Allah, onu yok etmen için sana imkan ve fırsat verdi.
O , benim hastalığıını yoklamaya gelecektir. Kalk, mahzene gir.
Yanımda oturup dinlendiği sırada hemen çık, öldür onu!
Öldürdükten sonra, vali köşküne git, orada otur.
Halktan hiçbir kimse, onun hakkında seninle çekişmez, sana
düşmanlık etmez.
Allah bana sıhhat ve afıyet verirse, Basra'ya gider, orada ben
senin işine yeterim. Basralılar sana bey'at ederler" dedi.
KERBELA FACİASI
Hani':
"Ben İbn Ziyad'ın evimde öldürülmesini hoş bulmam!" dedi.
Şerik:
63
"Ne için hoş bulmuyorsun? Vallahi, onu öldürmek, Allah'a yakınlıktır!"
dedi.
Sonra da, Müslim'e:
"Sen bu hususta kusur etme!71
Ben 'Bana bir su içiriniz !' diye seslenirim. Sen de o zaman gelir,
kılıçla onun işini bitirirsin!" dedi.
Müslim:
"Olur!" dedi. 72
O sırada, "Vali kapıdadır!" diye haber verildi. Müslim b. Akil hemen
mahzene girdi.
İbn Ziya d, Şerik'in yanına girip selam verdi. 73 Şerik'in döşeğine
oturdu. Azadlı kölesi Milıran ise* İbn Ziyad'ın başucunda durdu. 74
İbn Ziyad, Şerik' e:
"Kendini nasıl buluyorsun? Şikayetin, hastalığın nedir?" diye
sordu.
Şerik, Müslim'in gelmesi için, sorunun cevabını uzattı durdu.
Müslim'e duyurmak için de, bir beyit okuyup:
"Daha ne duruyorsun, ne bekliyorsun?" demek istedi ve beyti
tekrarladı. 75
Şerik:
"Bana bir su içiriniz!" diye seslendi.
Bir cariye, bardakla su getirirken, Müslim'i görünce vazgeçti.
Şerik:
"Bana bir su içiriniz !" diye tekrar seslendi.
Üçüncüde :
''Yazıklar olsun size! Siz bana sıcak su içiriniz. Keşke buna kendimde
kudret olaydı!'' dedi.
7 1 . Dineveri, Kitabu'l-ahbrır, s . 233-234.
72. Taberi, Tarih , c. 6, s . 202.
73. Dineveri, Kitab u'l-ahbrır, s . 234.
* Mihran, son derece akıllı ve zeki bir kimse idi. İbn Ziyad'ın akıl hocası idi (Dineveri,
Kitabu'l-ahbrır, s. 281).
74. Taberi, Tarih, c. 6, s. 202.
75. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 234.
64 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Mihran, işi sezdi. İbn Ziyad'a gözleriyle işaret verdi. İbn Ziyad,
yerinden sıçrayıp kalktı.
Şerik:
"Ey emir! Size vasiyette bulunmak istiyordum" dedi.
İbn Ziyad:
"Yanına yine gelirim" diyerek oradan ayrıldı.
Mihran, İbn Ziyad'ın peşinden çıktı.
"Vallahi, seni öldürmek istediler!" dedi.
İbn Ziyad:
"Bu, benim Şerik'e olan iyilik ve ikramımla nasıl bağdaşır?
Hem de Hani'in evinde ! O Hani'in evinde ki, kendisi babamın eline
elini koyup bey'at etmiş bulunuyor!" diyerek vali köşküne döndü.76
İbn Ziyad'ın Kanını Dökmekten
Müslim'i Alıkoyan Sebepler
Müslim b . Akil mahzenden çıkıp Şerik'in yanına gelince, Şerik:
"Herhalde, onu öldürmekten seni ancak korkaklık alıkoymuştur?"
dedi.
Müslim:
"Onu öldürmekten beni iki mühim şey alıkoymuştur. Onlardan
birisi, onu Hani'in evinde öldürmeyi hoş ve uygun görmeyişim;
ikincisi de, Resülullah Aleyhisselamın 'İman, ansızın adam öldürmek
için fırsat kollamayı engeller. Mü'min, ansızın adam öldürmek
için fırsat kollamaz' hadisidir" dedi.
Şerik:
"Fakat, valiahi sen onu öldürmüş olsaydın, işin düzelir, kuvvet
ve kudret sende derlenip toplanırdı" dedi.
Bundan sonra Şerik birkaç gün daha yaşadı ve vefat etti. 77
Müslim b. Akil'in Küfe'deki Başarısı .
Müslim b . Ak.il, Hani'in evinde Küfelilerin bey'atım almaktan
geri durmadı. Onlardan onsekiz bin kişinin, gizli olarak bey'atını
aldı.78
76. Taberi, Tarih , c. 6, s. 202.
77. Taberi, Tarih , c . 6, s . 204, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 234-235.
78. Dineveri, Kita b u 'l-ahbar, s . 235.
KERBELA FACİASI
Diğer rivayete göre; bey'at edenler. otuz binden fazla idi.79
Ma'kıl'ın Müslim b. Akil'i
Bulmak İçin Vazifelendirilmesi
65
Müslim b. Akil'in bulunduğu yer, İbn Ziyad'a bir müddet gizli
kaldı.80
İbn Ziyad, azadiısı Ma'kıl'ı çağırdı. Ona:
"Şu üç bin dirhemi al. Sonra, Müslim b. Akil'i ve adamlarını
araştır, bul. Onlara bu üç bin dirhemi ver. Kendilerine:
'Düşmanlarınızla yapacağınız savaşlarda bundan faydalanınız !'
de!
Senin kendilerinden olduğunu onlara bildir.
Bu parayı verdiğin zaman onlar sana güvenecek olurlarsa, senden
hiçbir haberlerini saklamazlar. Artık, sabahleyin yanlarına gider,
herşeylerini öğrenirsin. Haydi, git, böylece yap !" dedi.
Ma'kıl, Küfe'nin illu Camiine gitti.8ı
Camiin direklerinden bir direğin dibinde uzun uzun namaz kılan
bir zat gördü.
Kendi kendine:
"Şu Ehl-i Beyt taraftarları, uzun ve çok namaz kılarlar. Herhalde,
bu da onlardandır" dedi.
N am az kılan zat, namazını bitirince, ayağa kalktı.
Ma'kıl, onun yanına vardı:
"Canım sana feda olsun! Ben Şamlılardan bir kimseyim. Zülkela'ın
azadlısıyım.
Reswullah Aleyhisselamın Ehl-i Beytini sevmeyi Allah bana ihsan
etti. Onları en çok sevenlerdenim.
Yanımda üç bin dirhem var. Ehl-i Beyt taraftarlarından birisine
bunu vermeyi arzu ediyorum.
Bu şehre Hüseyin b. Ali Aleyhisselamın bir davetçisi geldiğini
işittim. Bazı işlerinde faydalanmak, taraftarlarından istediği kimseye
harcamak üzere, bu parayı ona takdim etmeme delalet ve tavassut
eder misin?" dedi.
79. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s . 217.
80. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 235.
8 1 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 203.
66 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
N arnazdan kalkan zat:
"Şu mescidde benden gayrı birçok kimseler varken, bunu bana
ne diye soruyorsun?" dedi.
Ma'kıl:
"Çünkü ben sende, senin yüzünde iyilik gördüm. ResUluilah
Aleyhisselamın Ehl-i Beytine taraftar olan kişilerden olabileceğini
tahmin ettim!" dedi.
Bunun üzerine, o zat:
"Allah sana iyilikler versin! Sen beni iyi tanıdın. Ben senin kardeşlerinden
bir kimseyim. İsmim Müslim b. Avsece'dir. Seninle görüştüğüme
sevinç duydum. Ben de o Ehl-i Beyt taraftarlarından birisiyim.
Şu Allah'ın belası İbn Ziyad'ın korkusundan dolayı, bunu
bütün halktan gizli tutacağına, Allah adına yemin ederek bana söz
ver!" dedi.
Ma'kıl, Müslim b . Avsece'ye, bu hususta istediği yeminli sözü
verdi.
Müslim b. Avsece, Ma'kıl'a:
"Bugün dön, git. Yarın sabah olunca, sen benim evime gel. Seninle
birlikte adamımıza, yani Müslim b. Akil'e gideriz . Seni ona
kavuştururum" dedi.
Şamlı gitti. Gece yattı. Ertesi sabaha çıkınca, Müslim b . Avsece'nin
evine vardı.
Müslim b. Avsece, onu götürüp Müslim b. Akil'in yanına soktu.
Ma'kıl ve işi hakkında izahat verdi. Ma'kıl da, yanındaki parayı
Müslim b . Ak'l:l'in önüne koydu ve ona bey'at etti.
Şamlı casus artık sabahları Müslim b . Akil'in yanına serbestçe
geliyor, kendisine engel olunmuyor, bütün gün onun yanında bulunuyordu.
O, böylece, Müslim b. Akil ile taraftarlarının bütün haberlerine
vakıf olmuştu.
Ma'kıl, bir akşam, gece karanlığı basınca, İbn Ziyad'ın yanına
vardı. Olan bitenleri ona birer birer anlattı. Müslim b . Akil'in de
Hani' b . Urve'nin evinde bulunduğunu bildirdi.
Hani'in Başına Gelenler
Küfe eşrafından Muhammed b . Eş'as ile Esma b. Harice, selam
vererek İbn Ziyad'ın yanına girdikleri zaman, İbn Ziyad onlara:
KERBELA FACİASI
"Hani' b. Urve ne yapıyor? Nasıldır?" diye sordu.
İbn Eş'as'la İbn Harice:
"Ey Emir! O günlerden beri hastadır!" dediler.
İbn Ziyad:
6 7
"Nasıl olur? Benim işittiğime göre; o bütün gün evinin kapısının
önünde oturmakta imiş !
Bizim yanımıza uğramaktan kendisini alıkoyan nedir?
Bize gelip selam vermesi kendisine düşen hak ve veeibelerden
değil midir?" dedi.
İbn Eş'as'la İbn Harice :
"Biz bunu ona bildirecek, yanına uğramakta gecikmemesini
söyleyeceğiz" dediler.82
İbn Ziyad:
"Hani'i her halde bana getiriniz !" dedi.
İbn Eş'as'la İbn Harice, İbn Ziyad'ın Hani'e bir kötülük yapmamasını
sağlamak için:
"0 , eman verilmedikçe, suçu bağışlanmadıkça gelmez!" dediler.
İbn Ziyad:
"O nerde, eman nerde! .
Gitseniz de, birşeyler söyleyip onu yanıma getirseniz olmaz mı?
Eğer eman verilmedikçe gelmeyecek olursa, ona eman veririz.
Gidin, çağırın onu!" dedi.83
Muhammed b. Eş'as'la Esma b. Harice, İbn Ziyad'ın yanından
ayrılarak Hani' b. Urve'nin yanına geldiler. İbn Ziyad'ın söylediklerini,
kendilerinin ona verdikleri cevabı ve sözü anlattıktan sonra:
"Biz sana yemin veriyoruz. İbn Ziyad'ın sana karşı kalbinde
uyanan kinin, düşmanlığın silinmesi için, şimdi bizimle birlikte
kalkıp onun yanına gideceksin!" diyerek direndiler.
Bunun üzerine, Hani' ka tırını getirtti. Ona bindi. Muhammed b.
Eş'as ve Esma b. Harice ile birlikte gittiler.
Vali köşküne yaklaşınca, Hani'in kalbine bir korku düştü. Arkadaşlarına:
"Kalbime, bu adamdan bir korku düştü!" dedi.
Arkadaşları:
8 2 . Dineveri, KiUi b u 'l-alıbar, s. 235-237.
8 3 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 202.
68 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
"Ne için kalbine korku düşüyor?! Sen temiz, yaşlı, dövülmekten
uzak bir kişisin!" dediler.
Hani' onlarla birlikte gitti. İbn Ziyad'ın yanına girdi. Kadı Şureyh
de orada idi.
İbn Ziyad, Hani'i görünce:
"Ben onun yaşamasını ve iyiliğini istiyorum. O ise benim ölümümü
istiyor!" diye başlayan bir beyit okudu.84
Halbuki, İbn Ziyad, önceleri, Hani' gelirken, ona ikram ve iltifatlarda
bulunurdu.
Hani':
"Ey emir! Nedir bu? Bununla ne demek istiyorsun?" diye sordu.
İbn Ziyad:
"Ey Hani' b. Urve ! Senin mü'minler emirine ve bütün müslümanlara
karşı evinde yaptığın şu işler nedir, söyle bakayım?
Müslim b. Akll'i getirtip evine soktun. Çevrendeki evlerde onun
için silahlar ve askerler topladın, değil mi? Bunların bana gizli kalacağını
mı sandın?" dedi.
Hani':
"Ben böyle birşey yapmadım. Müslim de yanımda değildir" dedi.
İbn Ziyad:
"Evet! Yaptın!" dedi.
Hani':
''Yapmadım!" dedi.
İbn Ziyad:
"Evet! Yaptın!" dedi.
Aralarında söz çoğaldı. Hani' itirafa yanaşmadı ve inkar etmekte
direndi.
Bunun üzerine, İbn Ziyad, casusu Ma'kıl'ı çağırttı. Ma'kıl, gelip
önlerinde durdu.
İbn Ziyad, Hani'e:
"Bunu tanıyor musun?" diye sordu.
Hani' "Evet!" dedi ve Ma'kıl'ın kendileri üzerine tayin edilmiş
bir casus olduğunu ve bütün olan bitenlerin İbn Ziyad'a onun tarafından
ulaştırılmış olduğunu anladı.
Elleri yanlarına düştü. Bir müddet, kendinden geçti.
84. Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s . 237.
KERBELA FACİASI 69
Sonra, kendine gelip İbn Ziyad'a:
"Beni dinle ! Sözlerimin doğruluğuna inan! Vallahi, sana yalan
söylemiyorum.
Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin ederim ki;
Müslim b. Akil'i de evime ben çağırmış, getirtmiş değilim. Kapıma
gelip oturduğunu görüneeye kadar onun bey'at işinden de haberim
yoktu.
Evimde kalmak istedi. istediğini reddetmekten utandım. Barındırılması
ve korunması için bana sığındı. Ben de kendisini evime
aldım. Konuhladım ve barındırdım. Onun işi, sana haber verilmiş
olduğu üzere olmuştur.
İstersen, şimdi, sana karşı hiçbir kötülük yapmayacağıma dair
seni tatmin edecek en ağır yeminle söz vereyim, yahut istersen tekrar
yanına dönüp geleceğime dair sana elinde bulunduracağın bir
rehine vereyim de, gideyim evimden istediği yere çıkıp gitmesini
kendisine söyleyeyim ve kendisini himayemden ve komşuluğumdan
çıkarayım" dedi.
İbn Ziyad:
"Hayır! Vallahi, onu bana getirip teslim etmedikçe, sen benim
yanımdan ayrılamazsın!" dedi.
Hani':
''Vallahi getirmem!" dedi.
Aralarında söz çoğaldı.
Ne Kılfeli, ne de Basralı olmayan Şamlı Müslim b . Amrü'l-Ba.hi-
11, Hani'in Müslim b. Akil'i İbn Ziyad'a teslim etmemek hususunda
direndiğini ve sesini yükselttiğini görünce, kalkıp:
"Allah valiye iyilikler versin! Sen beni bununla başbaşa bırak
da, kendisiyle bir konuşayım?" dedi ve Hani'e :
"Kalk, şuraya gidip seninle biraz konuşalım!" dedi.
Hani' kalktı. İbn Ziyad'ın yakınında, bakınca görebileceği, seslerini
yükselttikleri zaman ne konuştuklarını işitebileceği, kıstıkları
zaman konuştuklarının kendilerinde ğizli kalacağı bir köşeye
çekildiler.
Müslim b. Amrü'l-Ba.hill:
"Ey Hani'! Allahaşkınal Kendini öldürtüp de, kavminin, aşiretinin
başını belaya sokma.
70 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Şu kavmin (Yezid b. Muaviye hanedanının) amcasının oğlu olan
şu adamı İbn Ziyad'a teslim ediver. Onlar onu ne öldürürler, ne de
kendisine bir zarar verirler.
Böyle yapmakta sana ne ayıp vardır, ne de eksiklik!
Sen onu nihayet sultana teslim etmiş oluyorsun!" dedi.
Hani':
"Hayır! Vallahi, bu, benim için en ayıp ve en utanılacak bir harekettir.
Kendim sağ ve sağlam, kulağım duyar, gözüm görür, koliarım
şiddetle tutar halde iken; sayısız yardımcılarım da varken, himayem
altındaki konuğumu teslim edeceğim, öyle mi?
Vallahi, tek başıma da kalsam, hiçbir yardımcım da olmasa,
onun yanında ölür, yine onu teslim etmem!
di.
Vallahi, onu hiçbir zaman İbn Ziyad'a teslim etmem!" dedi.
İbn Ziyad, bunu işitince :
"Yaklaştırın yanıma onu!" dedi.
Hani'i yanına yaklaştırdılar.
İbn Ziyad:
"Vallahi, ya onu bana getirirsin, yahut boynunu vuracağım!" de-
Hani', aşiretinin kendisini koruyacağını sanarak:
"Eğer sen beni öldürürsen, köşkünün çevresinde kılıçlar şakırdar!"
dedi.
İbn Ziyad:
"Vay, sen beni kılıç şakımasıyla mı korkutuyorsun? Yaklaştırın
yanıma onu!" dedi.
Yanına yaklaştırılınca, Hani'in önüne vardı. Elindeki keskin
değnekle burnuna, alnına ve yanaklarına-değnek kırılıncaya kadar-
durmadan vurdu.
Hani'in burnu parçalandı. Üzerine kanlar akınaya başladı. Yanaklarının
ve alnının derileri, etleri sakalının üzerine döküldü.
İbn Ziyad:
"Sen kanını dökmeyi helalleştirdin. Seni öldürmek bize helal olmuştur.
'l\ıtun bunu, odalardan birine atın! Kapısını üzerine kapatın.
Kapıya da bir bekçi dikin!" dedi ve öyle yapıldı.
KERBELA FACİASI 71
Esma b. Harice, ayağa kalkıp, İbn Ziyad'a:
"Sen bize bu adamı getirmemizi emrettin. Biz onu getirip yanına
soktuğumuz zaman, vurup burnunu parçaladın. Kanını, sakalının
üzerine akıttın. Onu öldüreceğini de söyledin" diyerek itiraz
edince, İbn Ziyad:
"Sen bizim lehimizde değil misin?" dedi.
Emretti; o da aşırı derecede dövüldü. Sonra, bırakılıp hapsedildi.
Muhammed b. Eş'as :
"Biz, valinin lehimizde veya aleyhimizdeki görüşüne razıyız .
Vali terbiye edicidir!" dedi.
Amr b. Haccac, "Hani' öldürüldü!" diye işitince, Mezhic kabilesi
halkını topladı. Büyük bir toplulukla gelip vali köşkünü kuşattı.
Amr b. Haccac:
"Ben Amr b . Haccac'ım! Bunlar da, Mezhic kabilesinin süvarileri
ve ileri gelenleridir.
Biz ne hükümete itaatten çıkmış, ne de cemaatten ayrılmışızdır.
Fakat, bunlar, adamlan olan Hani'in öldürüldüğünü işitince,
bunu hazmedemediler, işi büyüttüler" diyerek seslendi.
İbn Ziyad'a:
"Şu kapıda yığılanlar, Mezhic kabilesi halkıdır!" denildi.
İbn Ziyad, Kadı Şureyh'e:
"Onların adamlarının yanına gir, gör onu! Sonra, Mezhic kabilesi
halkının yanlarına git. Hani'in sağ olduğunu, öldürülmediğini
gördüğünü kendilerine haber ver!" dedi.
Kadı Şureyh, Hani'in yanına girdi. Ona baktı.
Kadı Şureyh der ki:
"Hani', beni görünce:
'Allah aşkına, Müslümanlar aşkına! Benim aşiretim, kabilem
hep yok mu oldular?!
Din adamlan nerede kaldılar?!
Onlar, beni düşmanlan ve düşmanlarının oğlu ile başbaşa bırakıp
hep gaib mi oldular?!' dedi.
Hani'in hala sakalına yüzünden kanlar akıyordu.
Köşkün kapısında bir sarsıntı ve gürültü işitince, dışarı çıktım.
Hani', arkamdan:
72 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Ey Şureyh! Sanıyorum ki, işittiğim gürültü, Mezhic kabilesinin
ve Müslümanlardan bana taraftar olanların sesleridir. Yanıma on
kişi girip beni kurtarsınlar!' diye seslendi.
Dışarıya, Mezhic kabilesi halkının yanına çıktım. Yanımda Humeyd
b. Bükeyrü'l-Ahmeri vardı. Kendisi, İbn Ziyad'ın başındaki
emniyet memur ve muhafızlarındandı. İbn Ziyad onu Hani'in yanına
benimle birlikte göndermişti. Vallahi, yanımda o adam olmasaydı,
Hani'in bana emrettiği şeyi adamlarına tebliğ ederdim.
Mezhic kabilesi halkının yanına çıktığımda:
'Sizin adamınız hakkındaki tutumunuzu ve söylediklerinizi valiniz
işitti ve Hani'in yanına girmeınİ bana emretti. Gidip onu gördüm.
Gördüğümü de size söylememi emretti. Size bildiriyorum ki;
Hani' sağdır. Size onun öldürüldüğü hakkında verilen haber asılsızdır'
dedim."
Amr b. Haccac ve adamları:
"Demek ki Hani' öldürülmemiş, Allah'a şükürler olsun!" dediler."
85
Mezhic kabilesinin seyyidlerinden olan Amr b . Haccac, onlara:
"İşte, adamınız sağmış. Ne diye fitneyi hızlandırıyor, körüklüyorsunuz?
Geri dönüp gidiniz !" dedi.
Dönüp gittiler.s6
İbn Ziyad'ın Mescidde Konuşması
İbn Ziyad, Hani'i dövdükten ve hapsettikten sonra, halkın toplanmasından
korkarak, yanında halkın ileri gelenleri, kendi muhafızları
ve uşakları oldp.ğu halde mescide gitti. Minbere çıktı. Allah'a
hamd ü senada bulunduktan sonra:
"Ey insanlar! İmdi size derim ki; Allah'a itaate, imam ve önderlerinize
itaate sarılınız . İhtilafa ve tefrikaya düşmeyiniz . Yoksa helak
olur, zelil olur, öldürülürsünüz . Uyarılan kişi için, mazeret yoktur"
diyerek minherden indi.
Müslim b. Akil'in Ayaklanması
İbn Ziyad, mescidde konuşmasını bitirip minherden indiği sıra-
85. Taberi, Tarılı , c . 6, s. 205-207 .
86. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 2 3 8 .
KERBELA FACİASI 73
da "İbn Akll geldi! İbn Akll geldi!" diye sesler işitilince, acele köşke
girdi. Köşkün kapılarını kapattırdı ve kilitletti.
Abdullah b . Hazim der ki:
"Vallahi, ben Müslim b . Akll'in vali köşküne gönderdiği elçisi
idim. Hani'in başına gelenleri gözlerimle görmüşümdür. Hani' dövüldüğü
ve hapsedildiği zaman, atıma binip Müslim b. AltiTin yanına
vardım. Murad oğulları kadınları toplanmışlar. 'Eyvah! Yanıhp
aldanıp gitti o! Eyvah! Kayboldu o!' diyerek feryat ediyorlardı.
Müslim b . Akll'in yanına girip bütün olan bitenleri kendisine
haber verdim. Müslim'e bey'at etmiş olanlar, onsekiz bin kişi idi.
Hani'in evinin çevresindeki evlerde dört bin kişi vardı.
Müslim b. Akil:
''Ya Mansur! Emit!' diye seslen!' dedi.
Ben de:
'Ya Mansur! Emit!' diye seslendim.
Bunu işiten KUfeliler de birbirlerine seslendiler.
Halk, Müslim b . Akll'in başına toplandı.
Müslim b . Akll; Ubeydullah b . Amr b . Uzeyrü'l-Kindl'ye Kinde
ve Rebia kabileleri adına sancak bağladı ve ona:
'Sen, süvarilerin önünde hareket et!' dedi.
Müslim b . Avsece'ye, Mezhic ve Esed kabileleri adına sancak
bağladı.
'Sen, piyadelerle git ve onların başında bulun!' dedi.
İbn Sümametü's-Saidi (Saydavi)'ye Temim ve Hemedan kabileleri
adına sancak bağladı.
Abbas b. Cadetü'l-Cedeli'ye Medineliler adına sancak bağladı.
Sonra, kendisi de köşke doğru hareket etti."
Abbas b. Cedeli der ki:
"Biz, dört bin kişi ile yola çıktık. Köşke varıp kavuştuğumuz zaman,
üçyüz kişi kaldık.
Biraz sonra, Müslim b. Akll, Murad oğulları kabilesiyle birlikte
gelip köşkü kuşattılar.
Sonra, halkı yanımıza çağırdık. Hepsi yanımızda toplandılar.
Kısa bir müddet geçmiş, geçmemişti ki; mescid ve sokaklar halkla
dolmuştu.
Akşama kadar, halkın yığınağı devam etti.
74 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad çok sıkıştı. Köşkün büyük kapısına içeriden dayanmalarını
adarolanna emretti. İbn Ziyad'ın yanında emniyet memurlan
ve muhafızlarından otuz kişi ile ev halkından, azadiılarmdan
ve Küfe eşrafından da yirmi kişi bulunuyordu.87
O sırada köşkte bulunanların-Küfe eşrafı da dahil olmak üzere-
ikiyüz kişi kadar olduklan da rivayet edilir.88
İbn Ziyad; Müslim b. Akil'in birçok halkla geldiğini görünce,
dellala:
"Ey Allah'ın süvarileri! Hayvanlarımza atlayınız !" diyerek bağırmasını
emretmiş, davetine icabet eden olmamıştı.
İbn Ziyad, gelen halk arasında kendi adamları bulunduğunu sanıyordu.
89
Müslim b. Akil'in yanında Muhtar b. Ebu Ubeyd yeşil, Ubeydullah
b . Haris ise kırmızı bir sancak taşıyor ve üzerinde kırmızı bir
elbise bulunuyordu.
Muhtar, gelince, sancağını Amr b. Hureys'in kapısına dikti.
İbn Ziyad'ın Aldığı Tedbirlerle
Halkı Müslim'in Başından Dağıtması
Müslim b. Akıl, köşkün çevresinde şiddetli çarpışma yaptı.90
Ağır şekilde yaralandı. Arkadaşlarından da bazıları öldü. 9ı
Köşkün içinde bulunanlar, köşkün darnma çıkarak halka kesek
ve ok atarak halkın köşke yaklaşınalarma engel oldular. Akşama
kadar, böyle yapmaktan geri durmadılar. 92
E ş'as, Ka'ka b. Şevr ve Şebes b. Rib'i, akşama kadar Müslim b.
Akıl ve arkadaşlanyla çarpıştılar.
Şebes b. Rib'i:
"Geceye kadar bekleyiniz. Bunların hepsi dağılır, giderler;"
Ka'ka ise, Şebes'e:
"Sen halka şehri kapadın. Yollannı aç, onlar dağılsınlar gitsinler!"
diyordu.93
87. Taberi, Tarih, c . 6, s . 207.
88. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 238.
89. Taberi, Tarih , c . 6, s . 221.
90. Taberi, Tarih, c . 6, s . 215.
9 1 . Taberi, Tarih, c . 6 , s . 221.
92. Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s . 238.
93. Taberi, Tarih, c . 6, s . 2 15.
KERBELA FACİASI 75
İbn Ziyad, Kes:ir b. Şihab b. Husayn'ı çağırdı. Mezhic kabilesinden
kendisine tabi olanların yanına varıp harpten, sultanın cezasından
korkutarak onları İbn Ak.:il'den ayırmasını ona emretti.
Muhammed b . Eş'as'a; Kinde ve Hadramevt'ten kendisine tabi
olanların yanına gitmesini, halktan yanlarına gelecek olanlara
eman sancağının açılmasını emretti.
Ka'ka b . Şevr, Şebes b . Rib':i, Haccar b. Ebcer ve Şimr b. Zilcevşen'e,
aynı şekilde hareket etmeleri için emir verdi.
İbn Ziyad, büsbütün yalnız ve az kimselerle kalmaktan çekinerek,
diğer Küfe eşrafını yanında tuttu.
Kes:ir b. Şihab, Muhammed b . Eş'as ve Ka'ka b. Şevr, kavim ve
kabilelerinden kendilerine tabi olanlarla birlikte İbn Ziyad'ın yanında
toplandıkları zaman; Kesir b. Şihab, İbn Ziyad'a:
"Allah em:ire iyilikler versin. Köşkte seninle birlikte halkın ileri
gelenlerinden, muhafızlarından, ev halkından ve azadiılanndan
birçok kimseler var.
Köşkün etrafını saranlada çarpışmak üzere, istersen sen de bizimle
gel!" dedi.
İbn Ziyad gelmekten kaçındı.
Şebes b. Rib':i'ye bir sancak bağlayıp onu dışarı çıkardı.
Bütün halk, Müslim b. Ak:il ile birlikte bulunuyor ve tekbir getiriyordu.
İbn Ziyad, yanında topladığı Küfe eşrafına:
"Halka görününüz . İtaatli olanların fazlasıyla memnun edileceklerini
söyleyiniz . Asi olanları ise, ümitlerinin boşa çıkarılacaklarını
ve cezalandırılacaklarını söyleyerek korkutunuz . Şam'dan
kendilerine karşı askeri birlikler gelmekte olduğunu bildiriniz !" dedi.
Halka karşı ilk konuşan, Kesir b . Şihab oldu ve:
"Ey insanlar! Buradan dağılıp ailelerinize kavuşunuz.
Şerri ve zararı hızlandırmayınız, körüklemeyiniz.
Kendinizi, öldürmek için, ortaya atmayınız.
İşte, size mü'minler em:iri Yezid'in askerleri de geliyor.
Eğer siz İbn Ziyad'la çarpışmaya devam edecek, yatsıya kadar
dönüp gitmeyecek olursanız, o, zürriyetinize bile iyiliği haram kılmaya,
Şamlılarla yapacağınız çarpışmada bozulup dağıldığınızda
76 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
hasta yerine sağlamı, çarpışmada bulunup bir tarafa savuşmuş
olanın yerine çarpışmada bulunmayanı ortada yakalayıp cezalandırmaya
ve içinizde ona karşı asi olanlardan bir kimse kalmayıncaya
kadar bu şekilde hareket etmeye yemin etmiştir!" dedi.94
Muhammed b. Eş' as, Ka'ka b. Şevr, Şebes b . Rib'i, Haccar b. Ebcer
ve Şimr b. Zilcevşen de:
"Ey KUfeliler! Allah'tan korkunuz. Fitne ve fesat çıkarmakta
acele etmeyiniz.
Şu ümmetin asasını yarıp ikiye ayırmayınız . Üzerinize Şam süvarilerini
getirmeyiniz .
Onların tadını tatmış, Erneviierin heybet v e azametlerini denemiş
bulunuyorsunuz !" diyerek halka seslendiler.
Müslim b. Akil'in yanında bulanan adamlar, hemşehrilerinin
sözlerini işitince, gevşemeye başladılar. 95 Dağılmaya yüz tuttular.
Kesir b. Şihab , Kelb kabilesinden iki bin kişiyi Müslim b.
Akil'den ayırdı.
Müslim b. Akil'in yanına gitmek İstiyen Fityan oğulları gençlerinden
birisini yakalayıp İbn Ziyad'a gönderdi. O da emretti, genç
hapsedildi.
Muhammed b. Eş'as, gidip Umare oğullarının mahallelerinde
dikildi.
Umare b. Salhabü'l-Ezdi'nin silahlanarak Müslim b. Akil'in yanına
gitmek istediğini anlayınca; onu tuttu, İbn Ziyad'a gönderdi.
O da onu hapsetti. 96
Küfeiiierden bir adam gelip oğluna, kardeşine ve amcasının oğluna:
"Geri dön! Çünkü bu kadar halk yetiyor, sana hacet bırakmıyorlar!"
dedi.
Bir kadın gelip oğlunu, kocasını ve kardeşini geri çevirinceye
kadar onlarla ilgilendi. 97
Başka bir adam gelip oğluna veya kardeşine:
"Yarın Şamlılar gelip karşıma çıkacak. Sen harbi ve şerri ne yapacaksın,
geri dön!" diyerek onları alıp götürdü.
94. Taberi, Tarih , c . 6, s . 207-208.
95. Dinever'i, Kitab u 'l-alıbar, s . 239.
96. Taberi, TarUı, c . 6, s . 208.
97. Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s . 239.
KERBELA FACİASI 7 7
Orada toplanmış bulunanlar, akşama kadar bölündüler ve dağıldılar.
98
Müslim b. Akil'in yanında beşyüz kişi kaldı. Sonra, onlar da
az ala az ala üçyüz ve en sonra otuza kadar indi. 99
Müslim b. Aldi'in Başına Gelenler
Müslim b. Akil, vali köşkü yanındaki mescidde akşam namazını
ancak otuz kişi ile kıldı.
Müslim, böyle yanında otuz kişiden başka kimse kalmarlığını
görünce, Kinde mahallesi kapılarına doğru yaya olarak yürümeye
başladı. ıoo
Kinde kapılarına gelince, yanında ancak on kişi kaldı. Kinde
kapısından çıktığı ve arkasına dönüp baktığı zaman, kendisine ne
gideceği yolu, ne barınacağı evi gösterecek, ne de karşılaşacağı düşmana
karşı dert ortağı olacak bir kimse göremedi.
Küfe'nin eski sokaklarına doğru yürümeye başladı.
N ereye doğru gittiğini, nereye gideceğini bilmiyordu.
Kindelerden Cebele oğullannın evlerine kadar gitti. Orada,
Eş'as b. Kays'ın azadianndan Tav'a isminde bir kadının kapısına
vardı. Kadın Esidü'l-Hadrami ile evlenmiş, ondan Bilal isminde bir
oğlu olmuştu.
Bilal halkın yanında bulunuyor, Tav'a da onun gelmesini bekliyordu.
Müslim b. Akil, Tav'a'ya selam verdi. O da, selama mukabele etti.
Müslim:
"Ey Allah'ın kulu kadın! Bana bir su içir!" dedi.
Tav'a, içeriden su getirip verdi. Müslim suyu içtikten sonra,
Tav'a kabı içeri aldı.
Müslim oraya oturdu. Tav'a dışan çıktı. Müslim'e:
"Ey Allah'ın kulu! Suyu içmedin mi?" diye sordu.
Müslim
"Evet! İçtim" dedi.
Tav'a:
98 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 208.
99. Ebu'l-Fida, el-Bidaye, c . 8, s . 155.
100. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s. 239, Taberi, Tarih, c . 6, s. 208.
78 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Öyleyse, kalk, ailenin yanına git!" dedi.
Müslim sustu, cevap vermedi.
Tav'a:
"Kalk, ailenin yanına git!" diyerek sözünü tekrarladı.
Müslim, yine sustu, cevap vermedi.
Tav'a:
"Sübhanallah! Ey Allah'ın kulu! Kalk, ailenin yanına git! Allah
seni affetsin. Benim kapımda oturmak ne sana iyilik getirir, ne de
helal olur!" dedi.
Müslim ayağa kalktı:
"Ey Allah'ın kulu kadın! Benim bu şehirde ne bir konutum, ne
de yanında hannacak bir kabilem var!
Sen bugünden sonra sana yetebilecek sevaplı bir iyilikte bulunsan
olmaz mı? dedi.
Tav'a:
"Ey Allah'ın kulu! N edir o iyilik?" diye sordu.
Müslim:
"Ben, Müslim b. Akil'im. Şu kavim (Küfeliler) bana yalan söylediler
ve beni aldattılar" dedi.
Tav'a:
"Demek sen Müslim'sin!" dedi.
Müslim:
"Evet!" dedi.
Tav'a:
"İçeri buyur!" dedi ve onu evinin içerisindeki ayn bir odaya indirdi.
Odayı döşedi. Müslim'e akşam yemeği hazırladı. Müslim yemedi.
Biraz sonra, Tav'a'nın oğlu Bilal geldi.
Bilal, anasının o odaya çok girip çıktığını görünce, anasına:
"Vallahi, ben senin bu gece odaya çok girip çıkmandan şüpheleniyorum.
Herhalde , sende bir iş var!" dedi.
Tav'a:
''Yavrucuğum! Şuradan mı şüpheleniyorsun?" diye sordu.
Bilal:
"Oradan şüpheleniyorum. Vallahi, sen bana ne varsa mutlaka
haber vermelisin!" dedi.
KERBELA FACİASI
Tav'a:
"Git, sen kendi halinle uğraş . Benden birşey sorma!" dedi.
Bilal ısrar edince, Tav'a:
7 9
"Yavrucuğum! Sana haber vereceğim şeyi halktan hiçbir kimseye
söylemeyeceğine yemin edersen, söyleyeyim" dedi.
Ona yemin ettirdikten sonra, Müslim b. Alti:l'in gelip kendilerine
sığındığını haber verdi. Bilal de sustu ve yattı.
Bilal'in, kötü tutum ve davranışlanyla halk arasında yeri olmayan
bir kimse olduğu söylenir.
Beri yandan, İbn Ziyad, Müslim b. Akıl'in adamlarının önce işitmiş
olduğu seslerini işitmeyince, kendi adamlarına:
"Çıkıp bir bakınız. Onlardan bir kimse görebilir misiniz?" diye
sordu.
Dışarı çıkıp baktılar. Kimse göremediler.
İbn Ziyad:
"İyi bakınız. Belki, karanlık altında sizi tuzağa düşürmek için
gizlenmiş olabilirler!" dedi.
Mescidin bölmelerine çıktılar. Karanlıklarda bir kimse var mı
diye, ellerindeki ateşin ışıklarıyla, zaman zaman baktılar. Karanlığı
ışıklarla taradılar, aradılar. Direkler arasına ipler gererek kandilleri
astılar ve yaktılar. Yakını uzağı aydınlattılar. Minberin altına
varıncaya kadar, her tarafa baktılar. Hiçbir şey göremeyince,
İbn Ziya d' a bildirdiler. ıoı
İbn Ziyad:
"Müslim ve taraftarları bırakılmışlar, Kfıfeliler Müslim'den ayrılmışlardır!"
dedi. ıo2
Mescidin kapalı bulunan köşk kapısı açıldı.
İbn Ziyad, yatsı vakti, adamlanyla birlikte mescide gitti. Onlara
etrafında oturmalarını emretti. Polis ve emniyet memurlarından,
Küfe eşraf ve ileri gelenlerinden, kabile reisierinden veya mücahidlerden
olanların yatsı namazını ancak köşk mescidinde kılmaları
kendilerini temize çıkaracak, sorumluluktan kurtaracaktır!"
diye seslenmesini Anır b. Nafi'e emretti.
Bir müddet sonra mescid halkla doldu taştı.
1 0 1 . Taberi, Tarih , c. 6, s. 209.
102. Dineveri, Kitfıbu'l-ahbfır, s . 239.
so HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Sonra, emretti. Ezan okundu ve namaz için karnet getirildi.
Husayn b. Nümeyr:
"İstersen, namazı halka ben kıldırayım. Yahut, senden başkası
kıldırsın. Sen köşke gir. Namazını orada kıl. Çünkü ben düşmanlanndan
bazılan tarafından senin öldürülmeyeceğinden emin değilim!"
dedi.
İbn Ziyad:
"Öyleyse, gidip arkamda ayakta durunuz . Beni bekleyiniz ve cemaate
dikkat ediniz. Zaten ben halka namaz kıldırmak için mescide
girmiş değilim!" diyerek minbere çıktı. Allah'a hamd ü senada
bulunduktan sonra:
"İmdi, bilesiniz ki; cahil ve sefih İbn Akil, ihtilaf ve isyan çıkarmak
içni Küfe'ye geldi.
Kim onu bize bulur ve evinde olduğunu haber verirse, Allah için
heraat eder, temize çıkar.
Kim onu bize getirirse, ona Müslim'in kan bedeli ihsan olunacaktır.
Allah'ın kullan! Allah'tan korkunuz. İtaatinize, bey'atınıza sanlınız.
Kendinize başka bir yol düşünmeyiniz .
Ey Husayn b . Nümeyr! Anan seni yitirsin. Sen Küfelilerin evlerine
baskın yapacak, sokak ağızlanna gözcüler göndereceksin. Yann,
sabaha çıkınca, bütün evleri, altm-gümüş külçesi arar gibi birer
birer aratacak, o adamı bulup getirinceye kadar aramaktan,
göz kulak olmaktan geri durmayacaksın!" diyerek minherden inip
köşke girdi.
Husayn b. Nümeyr, polis ve emniyet amiri idi.
İbn Ziyad, Amr b . Hureys için bir sancak bağladı. Sabahleyin
halkı meclisine toplamasını ona emretti. İzin verilince, halk İbn Ziyad'ın
huzuruna girdiler.
Muhammed b . Eş'as geldi. İbn Ziyad, ona:
"Hoşgeldin; hainliği, yaramazlığı bulunmayan, suçlanmayan kişi!"
dedi. Onu yanına oturttu.
Sabaha çıkınca, Müslim b. Akil'i evinde banndıran Tav'a'nın oğlu
Bilal b . Esid erkenden Muhammed b . Eş'as'ın oğlu Abdurrahman'a
gidip, Müslim b . Akil'in yerini, yani anasının yanında bulunduğunu
haber verdi.
KERBELA FACİASI 81
Abdurrahman da, babasının yanına vanp, İbn Ziyad'la otururken,
bunu ona gizlice söyledi.
İbn Ziyad, Muhammed b. Eş'as'a:
"Oğlun sana gizlice ne söyledi?" diye sordu.
O da:
"Bana İbn Akil'in evlerimizden bir evde bulunduğunu haber
verdi!" deyince, İbn Ziyad elindeki değnekle Muhammed b. Eş'as'ın
böğrüne yavaşça vurarak:
"Kalk, hemen onu bana getir! " dedi.
Muhammed b. Eş'as, Müslim b . Akil'i getirmek için kalktı. İbn
Ziyad, mescidde yerine vekil bıraktığı Amr b. Hureys'e haber gönderdi
ve:
"İbn Eş'as'la altmış veya yetmiş adam gönder. Hepsi Kays kabilesinden
olsun!" dedi. 103
Müslim'i yakalamak için gönderilen askerlerin yüz kişi olduklan
da rivayet edilir. ıo4
Amr b . Hureys, Kays kabilesinden seçilen askeri birliği, Amr b.
Ubeydullah b. Abbasü's- Sülemi'nin kumandası altında, Müslim b.
Akil'in üzerine gönderdi.
Bunlar, Müslim b. Akil'in içinde bulunduğu eve geldiler. ıos
O sırada, Tav'a, Müslim için ateş yakmış, su ısıtmıştı. Müslim
de, üzerinin kanını yıkamakta idi. ıo6
Müslim b. Akil, atların nallarının çıkardığı sesleri ve adamların
gürültülerini işitince, kendisi için geldiklerini anladı.
İbn Ziyad'ın gönderdiği askerler, Müslim'in bulunduğu eve baskın
yaptılar.
Müslim, kılıcını sıyınp onların üzerlerine yürüdü. Kılıcını vura
vura, onları evden dışarı çıkardı.
Küfe askerleri, tekrar eve baskın yaptılar.
Müslim b. Akll, üzerlerine saldırıp onları dışan çıkardı.
O sırada, Bükeyr b. Humran ile birbirlerini kılıçladılar.
Bükeyr, Müslim'in ağzına kılıçla vurup üst rludağını kesti. Kılıcın
ucu alt rludağına hattı.
103. Taberi, Tarih, c. 6, s. 209-2 10.
104. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 240 .
105. Taberi, Tarih, c. 6, s. 210.
106. Taberi, Tarih, c . 6, s . 22 1 .
82 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Müslim de onun başına kılıçla şiddetli bir darbe indirdi. Omuz
köküne indirdiği ikinci darbe ile de Bükeyr'in omuzunu göğüs boşluğuna
kadar yardı.
Askerler, bunu görünce, evin darnma çıkarak onu damdan taşa
tuttular.
Ayrıca, evin etrafında kamış yaktılar. Damdan, Müslim'in üzerine
İnıneye başladılar.
Müslim, evde barınılmayacağını görünce, kılıcını sıyırdı. ıo7
"Bütün bu halk, Müslim b. Akil'i öldürmek için mi toplandılar?
Öyleyse ey nefs! Kaçınılmaz olan ölüme karşı çık!" dedi_ ıos
Sokağa fırlayıp çarpışmaya girişti.
Muhammed b. Eş'as, Müslim'in yanına gelip :
"Ey genç! Sana eman var! Kendini boş yere öldürme!" dedi.
Müslim b. Akil, hem çarpışıyor, hem de:
"Ben hür olarak ölmeye yemin ettim!" diyordu.
Muhammed b. Eş'as :
"Sana ne yalan, ne hile, ne de aldatma var!
Bunlar senin amcaoğullarındır. Seni ne öldürürler, ne de döverler!"
dedi.
Müslim b. Akil, kendisine atılan taşlardan yılmış ve sinmiş, çarpışmaktan
aciz bir hale düşmüş, arkasını evin duvarına dayamıştı.
Muhammed b. Eş'as, ona yaklaşarak:
"Sana eman verilmiştir!" dedi.
Müslim b. Akil:
"Ben gerçekten eman verilmiş, emin bir halde miyim?" diye sorunca,
Muhammed b. Eş'as :
"Evet!" dedi.
Amr b. Ubeydullah ise :
"Benim bunu bindirecek ne dişi, ne de erkek devem var!" dedi
ve bir kenara çekildi.
Müslim b. Akil:
"Bana eman vermeyecek iseniz, ellerimi sizin elierinize teslim
edip bağlatmam!" dedi.
Bir katır getirilip, Müslim onun üzerine bindirildi.
107. Taberi, Tarih, c. 6, s. 2 1 0 .
1 0 8 . Mes'udi, Murucu'z-zeheb , c . 3 , s. 68.
KERBELA FACİASI 83
Etrafı kuşatıldığı, boynundan kılıcı çıkanldığı zaman, Müslim'in
hayatından ümidi kesilmiş gibi idi ve gözleri yaşarmıştı.
"İşte bu, vefasızlığın, verilen eman sözünde durmamanın bir
başlangıcıdır!" dedi.
Muhammed b. Eş'as:
"Ben sana bir zarar gelmeyeceğini umuyorum!" dedi.
Müslim b. Aldl:
"Bu, bir umuntudan başka birşey değildir. Sizin bana verdiğiniz
eman sözü nerede kaldı? İ:r:ı.na lillahi ve inna ileyhi raciun!" dedi ve
ağladı.
Amr b. Ubeydulllahü's-Sülemi:
"Biz senin gibi birisini arayıp bulmuş, senin gibi teslim almıştık
da, o hiç ağlamamıştı!" dedi.
Müslim:
"Vallahi, ben ne kendim, ne de zürriyetimden öldürülecek olanlar
için ağlıyorum!
Fakat, ben, bana doğru gelmekte olan ailemden Hüseyin ve
onun ev halkı için ağlıyorum!" dedi.
Sonra da, Muhammed b. Eş'as'a dönüp :
"Ey Allah'ın kulu! Görüyor ve anlıyorum ki; vallahi, sen bana
verdiğin eman hükmünü yerine getirmekten acizsin!*
Senin elinden gelebilecek bir hayır yok mudur? Yanındaki
adamlanndan birisini benim tarafıından Hüseyin'e göndersen de,
benim söyleyeceklerimi oha eriştirse olmaz mı?
Çünkü, ben bugün veya başka bir gün, onun veya ev halkının size,
Küfe'ye çıkıp geleceğini sanıyorum. Görüyorsun ki, ben bunun
için ağlıyor, üzülüyor ve sabırsızlanıyorum.
Göndereceğin adam, ona
'İbn Akil beni sana yolladı. Kendisi KUfeliler elinde esirdir. Artık
onun yeryüzünde yürüdüğü görülmez. Belki de öldürülmüştür.
O, sana:
* Müslim b. Akil, Muhammed b. Eş'as'ın emanı üzerine teslim olunca, kılıcını, silahını
Muhammed b. Eş' as eliyle soymuştu. Onun bu hareketini, bazı şairler:
"Sen korkarak amcanın yanında çarpışmayı bıraktın. Halbuki, isteseydin, onu
koruyabilirdin. Muhammed. Aleyhisselamın ev halkından bir cemaati öldürdün!
Onların kılıçlarını ve zırhlarını soydun!" diyerek kınamış ve yermişlerdir
(Mes'ıldi:, Murflcu 'z-zeheb , c. 3, s. 68).
84 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
'İzin sıra, ev halkınla birlikte geri dön! Küfeliler seni aldatmıştır!
Babanın adamları olan o Küfeliler ki, babanın ölümü ile veya
öldürülmesi ile ondan ayrılmayı temenni etmişlerdir.
Küfeliler seni de, beni de yalanladılar. Bu, yalana çıkanlmayacak
bir görüştür!' diyor' desin!" dedi.
Muhammed b . Eş'as :
"Vallahi, bu isteğini yapacağım. Sana eman verdiğimi de, İbn
Ziyad'a bildireceğim!" dedi.
Muhammed b . Eş'as, kendisini ziyarete gelen şair İyas b. Aselü't-
Tai'yi çağırdı. Müslim b. Akil'in Hz . Hüseyin'e bildirilmesini istediği
şeyler yazılı bir mektubu ona verdi:
"İşte, sana yiyeceğin, cihazın, ailenin olan şeyler!" dedi.
İ yas:
"Hani binitim nerede?" diye sordu.
Muhammed b . Eş'as:
"İşte binit de sana. Bin ona!" dedi.
Muhammed b . Eş'as, Müslim b . Aldl ile birlikte vali köşkünün
kapısına kadar geldiler.
Muhammed b . Eş' as izin istedi. İzin verilince, içeri girdi. İbn Ziyad'a,
Müslim b . Akil'in haberini verdi. Bükeyr b. Humran'ı vurup
yaraladığını da sözlerine ekledi.
İbn Ziyad:
"Allah onu (Müslim'i) bizden ırak etsin!" dedi.
Muhammed b . Eş'as; Müslim b. Akil'in askeri birliğe nasıl karşı
koyduğunu, kendisine tarafından ne şekilde eman verilmiş olduğunu
haber verince, İbn Ziyad:
"Sen nerde, eman nerde! Biz seni ona eman veresin diye mi gönderdik?
Biz seni ancak onu bize getiresin diye göndermişizdir!" dedi.
Muhammed b . Eş'as sustu. Birşey söyleyemedi.
Müslim b . Akil, köşkün kapısına geldiği zaman, çok susamıştı.
Köşkün kapısında bazı kimseler oturmuşlar, içeri girmek için
izin bekliyorlardı.
Umare b . Ukbe b . Ebi Muayt, Amr b. Hureys , Müslim b. Amrü'lBahili
ve Kesir b . Şihab bekleyenler arasında idi.
Müslim b . Akil, köşkün kapısına gelince, köşkün kapısının üzeKERBELA
FACİASI 85
rinde duran ve içinde soğuk su bulunan küpü gördü. "Bana şu sudan
içiriniz!" dedi.
Müslim b. Amrü'l-Bahill:
"O gördüğün soğuk sudan ha! Hayır, vallahi sen bundan bir
damla bile tadamazsın. Nihayet, Cehennem ateşi i􀣸inde Hamim'i
tadarsın!" dedi.
Müslim b. Akil:
''Yazıklar olsun sana! Kimsin sen?" dedi.
Müslim b. Amr:
"Ben, senin inkar ettiğin hakkı bilenin, senin tanımadığın, karşı
geldiğin imam ve önderin öğütünü dinleyen ve ona boyun eğenin
oğlu Müslim b. Amrü'l-Bahill'yim!" dedi.
Müslim b. Akil:
"Hay anan seni yitirsin! Sen kabalığını, çirkin huyluluğunu mu
ortaya koyuyorsun?!
Ey Bahiliye'nin oğlu! Cehennem ateşi içinde temelli kalmaya ve
onun Hamim'inden içmeye sen daha layık ve müstahaksın!" dedi.
Sonra da, duvara dayanarak oturdu.
Amr b. Hureys, Süleyman adındaki uşağım gönderip küpten su
getirtti ve Müslim'e içirdi.
Umare b. Ukbe de, Kays adındaki uşağım küpe gönderdi. Küpün
üzerinde mendil ve yanında da su bardağı bulunuyordu. Kays,
bardağa su doldurdu. Sonra, onu Müslim'e içirmek için getirdi.
Müslim bardağı alıp içmek için ağzına götürdüğü zaman, bardak
Müslim'in ağzından akan kanla doldu.
ikincide de öyle oldu.
Üçüncüde ise, kılıç darbesiyle yerinden oynamış bulunan ön
dişlerinden ikisi bardağın içine düştü. Bardağı kana boyadı.
Müslim b. Akil:
"Allah'a şükürler olsun. Eğer benim için dünya nzkından içecek
su olsaydı, elbette ben onu içerdim!" dedi.
Müslim b. Akil, İbn Ziyad'ın huzuruna sokuldu. İbn Ziyad'a selam
vermedi.
Köşk muhafızı:
''Valiye selam vermiyor musun?" diye sordu.
Müslim:
86 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
"O beni öldürmek istiyorsa, ona ne diye selam vereyim. Eğer beni
öldürmek istemiyorsa, vallahi, kendisine selamım çoğalır" dedi.
İbn Ziyad:
"Vallahi, o, muhakkak öldürülecektir!" dedi.
Müslim b. Akil:
"Beni öldüreceksin öyle mi?" diye sordu.
İbn Ziyad:
"Evet! 109 Sen sağ bırakılacağını mı sanıyar ve umuyorsun?" dedi.
110
Müslim b. Akil:
"Öyleyse, bırak beni, kavmimden bazılanna vasiyetimi yapayım?"
dedi. 111
İbn Ziyad:
"istediğini vasiyet et!" dedi. 112
Müslim b. Akil'in Vasiyeti
Müslim b. Akil, İbn Ziyad'ın yanında oturanlardan Ömer b. Sa' d
b. Ebi Vakkas'a baktı ve:
"Ey Ömer! Aramızda akrabalık var. Ben gizli bir dileğimi yerine
getirmeye seni vekil etsem kabul eder misin?" diye sordu.
Ömer b. Sa'd Müslim'in dileğini kabulden çekinip kaçınınca,
İbn Ziyad:
"Amcanın oğlunun dileğini yerine getirmekten kaçınma!" dedi.
113
Bunun üzerine, Müslim b. Akil, Ömer'le bir köşeye çekildi. 114
Oturdular.
İbn Ziyad, onlara bakıyordu. 115
Müslim b. Aldl, Ömer b. Sa'd'a:
"Yapacağım vasiyetimi yerine getirmeyi kabul ediyor musun?"
diye sordu.
109. Taberi, Tarih , c . 6, s . 2 10-212.
110. Dineveri, Kita b u 'l-ahbar, s . 24 1.
l l l . Taberi, Tarih , c . 6 , s . 2 12 .
1 1 2 . Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s . 241.
113. Taberi, Tarih , c . 6, s . 212.
114. Dineveri, Kita b u 'l-ahbar, s . 241 .
115. Taberi, Tarih , c . 6, s . 2 1 2 .
Ömer b. Sa'd:
"Evet!" dedi. 116
Müslim b. Akil:
KERBELA FACİASI 87
"Küfe'ye geldiğimden beri, Küfelilere yediyüz dirhem" borçlandım.
Sen onu benim tarafıından öde! 117
Ben öldürüldüğüm zaman, İbn Ziyad'dan, cesedimi, kesip biçilmemek,
teşhir edilmemek için bağışlamasını iste.
Hüseyin b. Ali'ye tarafından bir elçi sal.
Elçi ona benim halimi, başıma geleni bildirsin. Kendisine taraftar
olduklarını söyleyen şu kişilerin ihanetine bari kendisi olsun
uğramasın.
Onlardan onsekiz bin kişinin bana bey'at ettikten sonra ahidierini
nasıl bozduklarını, sözlerinden nasıl döndüklerini haber versin
de, o, Allah'ın Haremi olan Mekke'ye dönsün ve orada otursun. Kufelilerin
sözlerine hiç aldanmasın! 118
Halbuki, ben ona mektup göndermiş, bütün Küfe halkının kendisi
ile birlikte olduğunu bildirmiştim. O, bu mektubumu görür
görmez, herhalde yola çıkmış, geliyordur I" dedi. 119
Ömer b. Sa'd:
"Sana ait bu şeylerin hepsini yerine getirmek, boynurnun borcudur.
Ben bunlara kefılim" dedi ve İbn Ziyad'ın yanına döndü. ı20
İbn Ziyad'a:
"Müslim bana ne söyledi, biliyor musun? Şöyle şöyle söyledi!"
diyerek, onun vasiyetlerini birer birer anlattı. 121
İbn Ziyad:
"Sen onun sana gizlice söylediği şeyleri açığa vurmakla kötülük
ettin. 122
Emin olan kişi sana hıyanet etmez. Fakat, haine de güvenilmez.
Sana havale edilen şeyleri yerine getirip getirmernek sana aittir.
Biz, bu hususta dilediğini yapmaktan seni men edecek değiliz .
116. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 241.
* Dineveri'ye göre; bir dirhem.
ll 7. Taberi, Tarih, c. 6, s. 2 12.
118. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 24 1 .
1 1 9 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 2 12.
120. Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s . 24 1 .
1 2 1 . Taberi, Tarih, c . 6 , s . 2 12.
122. Dinever'i, Kitabu'l-ahbar, s . 241.
88 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Eğer Hüseyin bizi istemezse, biz de onu istemeyiz. Eğer o bizi
isterse, biz de kendisinden yüz çevirmeyiz.
Müslim'in cesedi hakkındaki vasiyetine gelince; biz sana bu hususta
şefaat ettirmeyeceğiz.
Çünkü, o bizim adamlarımızdan değildir. Bu yolda bizimle çarpışmış,
bize aykırı hareket etmiş ve bizi yok etmeye çalışmış, çabalamıştır.
Onu öldürdüğümüz zaman cesedine ne yapılacağını ben bilirim!"
dedi.
İbn Ziyad'ın Müslim b. Akli ile Münakaşası
İbn Ziyad, Müslim b. Akil'e:
"Söyle bakayım ey İbn Akil! Halka getirdiğin şeylerle onların
toplu işlerini, tek kelimelerini dağıtan, bölen, onları birbirlerine
düşüren sen değil misin?" dedi.
Müslim b. Akil:
"Hayır! Ben buraya öyle birşey getirmiş değilim.
Fakat Küfeliler senin babanın onlarin hayırlılarını öldürdüğünü,
kanlarını döktüğünü, aralarında kisra ve kayserierin işlerini
işlediğini söylüyorlar!
Biz ise, onlara adaletle emretmeyi getirdik ve onları Kitabullah'ın
hükümlerine göre hareket etmeye davet ettik!" dedi.
İbn Ziyad:
"Sen mi bunu yaptın ey fasık (haktan ayrılmış, sapmış)! Sen
Medine'de şarap içtiğin sırada biz Ktifeliler arasından adaletle emr
ve Kitabullah'ın hükmüne göre harekete davet etmez miydik?!" dedi.
Müslim b. Akil:
"Ben mi şarap içerdim?!
Vallahi, Allah biliyor ki, sen doğru söylemiyorsun. Sen bilmediğİn
birşeyi söylüyorsun. Ben senin söylediğin gibi değilim.
Müslümanların kanını içen; Allah'ın öldürülmesini haram kıldığını
öldüren; kan dökmek haram olduğu halde kan döken; kızgınlık,
düşmanlık ve suizanla adam öldüren; çalgı çalan, oynayan;
yapmayacağı kötülük bulunmayan kimse, elbette şarap içmeye
benden daha elverişlidir!" dedi.
KERBELA FACİASI 89
İbn Ziyad:
"Ey fasık! Senin unutup da Allah yanında göremeyeceğin hali,
onun ailesi, ev halkı görecektir!" dedi.
Müslim b . Akil:
"Ey İbn Ziyad! Sen kimin ehlinden, ev halkından bahsediyorsun!"
dedi.
İbn Ziyad:
"Mü'minler emiri Yezid'in ehlinden!" dedi.
Müslim b . Akll:
"Biz her halimizden Allah'a hamd ederiz. Allah'ın bizimle sizlerin
aranızda vereceği hükme razıyız!" dedi.
İbn Ziyad:
"Halifelik işinde sizin için bir hak bulunduğunu mu zannediyorsun?"
dedi.
Müslim b. Akil:
''Vallahi, o, zan değil, belki yaklndir" dedi.
İbn Ziyad:
"Ben seni İslamiyette hiç kimsenin öldürilimediği bir öldürüşle
öldürmezsem, Allah beni öldürsün!" dedi.
Müslim b . Akll:
"İslamiyette olmayan şeyleri ortaya çıkarmaya zaten sen herkesten
ziyade elverişlisin!
Sen en kötü bir şekilde adam öldürmeyi, en tüyler ürpertici bir
şekilde cesetleri kesip biçmeyi, en çirkin adet ve kötülükleri işlemeyi,
her kötülük ve yaramazlıkta herkesi geçmeyi elden bırakma!
Buna, böyle olmaya, insanlar arasında senden daha layık ve elverişli
bir kimse yoktur!" dedi.
İbn Ziyad, kalkıp Müslim b. Akll'in yanına geldi ve ona, Hz. Hüseyin'
e, Hz. Ali'ye ve Müslim'in babası Akll b. Ebu Talib'e sövdü.
Müslim'in İbn Ziyad'a karşı daha fazla konuşmasına müsaade
edilmedi.
Müslim b. Akli'in Köşkün Damında
Boynunun Vurulup Yere Düşürülmesi
İbn Ziyad emretti, toprak bir çanakla su getirilip Müslim b.
Akll'e içirildi.
90 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad:
"Onu köşkün darnma çıkarıp orada boynunu vurunuz ! Sonra,
cesediyle başını biraraya getiriniz !
Ey İbn Eş'as! Vallahi, benim sana güvencim olmasaydı, sana
bunu teslim etmek istemezdim.
Kalk, kılıcınla yanıma gel. Üzerine düşen vazife yi yerine getir!
Müslim'in boynunu vur!" dedi.
Muhammed b. Eş'as:
"Ey İbn Ziyad! Vallahi, onunla benim aramda bir akrabalık olmasaydı,
onu öldürürdüm! dedi.
İbn Ziyad:
"Müslim b. Akll'in kılıçla başına ve boynuna vurduğu o adam
nerededir?"diye sordu.
Adam çağırıldı. Gelince, İbn Ziyad, ona:
"Köşkün darnma çık, onun boynunu vur!" dedi.
Müslim b. Akil, köşkün darnma çıkarıldı. Çıkarılırken, o, tekbir
ve salavat getiriyor, istiğfar ediyor ve:
"Allah'ım! Bizi aldatan, bize yalan söyleyen ve bizi bırakan kavimle
aramızda Sen hükmünü ver!" diyordu. ı23
Müslim b. Akil, köşkün damında, halkın göreceği bir yere çıkarılmıştı.
Halk, köşkün kapısındaki geniş meydanlık tarafında toplanmış
bulunuyordu.ı24
Bükeyr b. Humran, Müslim b . Akil'in boynunu vurup dönünce,
İbn Ziyad:
"Öldürdün mü onu?" diye sordu.
Bükeyr :
"Evet!" dedi.
İbn Ziyad:
"Siz onu köşkün darnma çıkarırken, o nasıl oluyor, ne söylüyordu?"
diye sordu.
Bükeyr:
"Tekbir getiriyor, tesbih ve istiğfar ediyordu. Kendisini öldürmek
için yanına vardığım zaman:
123. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 2 12-2 13 .
1 2 4 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 2 4 1 .
KERBELA FACİASI 91
'Allah'ım! Bizi aldatan, bize yalan söyleyen ve sonra da bizi bırakıp
ölmemize sebep olan kavimle aramızda Sen hükmünü ver!'
diyordu.
Ona:
'Yaklaş yanıma! Hamdolsun Allah'a ki, senden öcümü aldırdı!'
dedim. Boynuna kılıçla bir darbe indirdim. Fakat, hiçbir şey yapamadım.
Bana:
'Ey kul! Dökülen kanına karşı, beni kılıçla tırmalaman sana
yetmiyor mu?' dedi."
İbn Ziyad:
"Demek, ölürken de övünüyor!?" diye mırıldandı.
Bükeyr: .
"İkinci darbede onu öldürdüm" dedi. ı25
Müslim b. AltiTin boynu vurulunca, başı meydanlığa düştü. 126
İbn Ziyad, Müslim b. Akil'in cesedini sokaklarda çocuklara, ayağından
çektirerek sürüttü. 127 Sonra da, astırdı.
Başını ise, Dımeşk'taki Yezid'e gönderdi.
Müslim b. Akil, Haşim oğullarından şehit edilip cesedi asılanların
da, başları D1meşk'a gönderilenlerin de ilki idi. 128
Muhtar b. Ebu Ubeyd'in Başına Gelenler
Müslim b. Akıl'in evinde kaldığı Muhtar b. Ebu Ubeyd, Hani' b.
Urve'nin İbn Ziyad tarafından dövüldüğü ve hapsedildiği gün, Hutarniye
(Lekf) köyünden gelmiş, akşamdan sonra Küfe'nin Fil kapısında
dikilirken, Hani' b. Ebi Hayyetü'l-Vadii'ye rastlamıştı.
Hani':
"Sen burada ne duruyorsun? Ne halkın yanındasın, ne de evindesin?"
diye sordu.
Muhtar:
"Sabaha çıkınca, yanlış işlerinizi ele alip kıyamet koparınayı
düşünüyorum!" dedi.
125. Taberi, Tari/ı, c. 6, s. 213.
126. Dineveri, Kitabu'l-alıbdr, s. 24 1.
127. Yakubi, Tarih, c . 2, s. 243 .
128. Mes'udi, Muruc u'z-zelıeb , c. 3, s. 70.
92 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hani' b. Ebi Hayye:
"Vallahi, sanıyorum ki, sen kendini öldüreceksin!" diyerek Amr
b. Hureys'in yanına vardı.
Muhtar'la aralarında geçen konuşmayı anlattı.
Amr b. Hureys, yanında bulunan Abdurrahman b. Ebu Umeyr'e:
"Kalk, amcanın oğlunun yanına var. Arkadaşının nerede olduğunu
bilmediğini kendisine haber ver. Kendi başına bir iş, bir yol
tutmaya kalkmasın!" dedi.
Abdurrahman, Muhtar'ın yanına gitmek üzere kalktı.
Zaide b. Kudame:
"0, eman verdiğin takdirde, senin yanına gelir!" dedi.
Amr b. Hureys :
"Ona benden eman verilmiştir. Onun emir İbn Ziyad'a karşı bir
hareketi varsa, lehinde en güzel şekilde şehadet ederim!" dedi.
Zaide b. Kudame :
"Bununla beraber, inşaallah, hayırdan başka birşey olmaz!" dedi.
Abdurrahman'la Zaide birlikte Muhtar'ın yanına vardılar. Ona
Hani' b. Ebi Hayye'nin ve Amr b. Hureys'in söylediklerini anlattılar.
Kendi başına bir iş tutmaya kalkışmaması için and verdiler.
Bunun üzerine, Muhtar, İbn Hureys'in yanına vardı. Selam verdi.
Sabaha kadar onun sancağı altında oturdu.
Halk, Muhtar'ın işini ve yaptığını konuşuyorlardı.
Umare b. Ukbe, gidip İbn Ziyad'a söylemişti.
Güneş yükselince, İbn Ziyad'ın kapısı açıldı. İçeri girmeleri için
halka izin verildi. Muhtar da, içeri girenler arasında idi.
İbn Ziyad, Muhtar'ı yanına çağırdı:
"Sen Müslim b. Akll'e yardıma gelen cemaat içinde misin?" dedi.
Muhtar:
"Ben böyle birşey yapmış değilim. Fakat, gelip Amr b. Hureys'in
sancağı altına indim ve onunla birlikte geceledim ve sabaha çıktım!"
dedi.
Amr b . Hureys :
"Doğru söylüyor o! Allah sana iyilikler versin!" dedi.
İbn Ziyad, Muhtar'ın önüne geldi. Elindeki değneği kaldırıp
Muhtar'ın yüzüne çarptı. Gözkapaklarını yukarı sıçrattı.
KERBELA FACİASI 93
"Eğer senin hakkında Anır b. Hureys'in lehte şehadeti olmasaydı,
boynunu vururdum! Götürün onu zindana!" dedi.
Muhtar, zindana götürülüp orada hapsedildi. Hz . Hüseyin'in şehadetine
kadar orada kaldı. Abdullah b. Ömer'in Yezid'e yazdığı
mektup üzerine, zindandan çıkarıldı. 129
Hani' b. Urve'nin Boynunun Vurulması
Muhammed b. Eş'as, İbn Ziyad'ın yanına varıp Hani' b. Urve
hakkında onunla konuşmuş ve:
"Sen Hani' b. Urve'nin Küfe şehrinde kabilesi içindeki mevkiini
biliyorsun. Onun kavim ve kabilesi de, onun benim dostum olduğunu
ve onu senin yanına bizim getirmiş olduğumuzu biliyorlar.
Allahaşkınal Sen onu bana bağışla! Çünkü, ben onun Yemenliler
kadar çok ve kuvvetli olan ve KUfelilerin ileri gelenlerinden bulunan
kavim ve kabilesinin bana düşman olmalarını istemiyorum!"
demiş, İbn Ziyad da öyle yapmayı va'd etmişti.
İbn Ziyad, onun Müslim b. Akil hakkındaki ricasını yerine getirmeyince,
Hani' b. Urve hakkında verdiği sözünden de döndü.
Müslim b. Akil'in boynunu vurdurduktan sonra, emretti. Hani' b.
Urve'yi bağlı olarak koyun pazarına götürdüler.
Hani' b. Urve:
"Ey Mezhic oğulları! Bana bugün yardım edecek Mezhic oğulları
yok mu hiç?
Ey Mezhic oğulları! Benden olan Mezhic oğulları nereye gittiler?
Neredeler?130 Ey Murad hanedam!" diyerek avaz avaz bağırıyordu.
Kendisi, Murad oğulları kabilesinin seyyidi ve lideri idi.
Murad oğulları, o zaman, dört bin atlı ve zırhlı, sekiz bin piyade
idiler.
Kinde ve başka kabilelerden müttefikleri olanlardan da, otuz
bin zırhlı kişi onlara tabi idiler.
Murad oğulları, içlerinde Hani'den başka sözü geçer liderleri
bulunmadığı için, dağıldılar gittiler. 131
129. Taberi, Tarih, c. 7, s. 58-59.
130. Taberi, Tarih, c . 6, s . 2 1 3-2 14.
131. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb , c . 3 , s. 69.
94 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hani' b. Urve, kendisine hiç kimsenin yardım etmediğini görünce,
ellerinden bukağıyı çekip attı ve:
''Yok mudur bir değnek, yahut bir bıçak, yahut bir taş, yahut bir
kemik parçası ki; insan onunla kendisini korusun!" diyerek haykırmaya
başladı.
Cellatlar, Hani'in üzerine üşüştüler. Onu tutup sıkıca bağladılar.
Kendisine :
"U zat boynun u!" denildi.
Hani':
"Ben, boynumu vurunuz diye size uzatacak kadar cömert olmadığım
gibi, kendimi öldürtmek için sizin yardımcınız da değilim!"
dedi.
İbn Ziyad'ın azadiısı Reşid, Hani' b . Urve'nin boynuna kılıçla
vurdu. Birşey yapamadı.
Hani' b. Urve, kendi kendine :
"Hani' Allah'a dönüyor. Allah'ım! Senin rahmetine ve rıdvanına
yöneldim!" diyordu.
Reşid, ikinci darbede Hani'i şehit etti.
Hani'i Murad oğullarından Abdurrahman b . Husayn'ın:
"Eğer ben onu öldürmez veya onun yanında ölmezsem, Allah beni
öldürsün!" diyerek mızrakla saldırıp şehit ettiği de rivayet edilir.
Abdula'la ile Umare'nin Boyunlarının Vurulması
İbn Ziyad, Kesir b . Şihab'ın Fityan oğulları içinde yakaladığı
Abdula'la'yı çağırttı. Yanına getirilince, ona:
"İşini bana haber ver?" dedi.
Abdula'la:
"Allah sana iyilikler versin! 'Halk ne yapıyor, bir bakayım?' diye
çıkmıştım. Kesir b . Şihab beni yakaladı!" dedi.
İbn Ziyad:
"Söylediğin şeyden başka birşey için çıkmadığına yeminierin en
ağın ile yemin edebilir misin?' dedi.
Abdula'la yemin etmekten kaçındı.
İbn Ziyad:
"Bunu Sübey' namazgahına götürünüz. Orada bunun boynunu
vurunuz !" dedi.
KERBELA FACİASI 95
Abdula'la oraya götürüldü. Kendisinin orada boynu vuruldu.
Müslim b. Akil'e yardım için gelmiş olan Umare b. Salhabu'l-Ezd'i
getirildi.
İbn Ziyad, ona:
"Sen kimlerdensin?" diye sordu.
Um are:
"Ben Ezd'denim" dedi.
İbn Ziyad:
"Bunu kavminin yanına götürünüz!" dedi.
Orada, onun da boynu vuruldu. ı32
Müslim b. Akil ile Hani'in
Başlarının Yezid'e Gönderilmesi
İbn Ziyad, Müslim b. Akil ile Hani' b. Urve'nin başlarını, Hani'
b. Ebi Hayye ve Zübeyr b. Ervahü't-Tem'im'i ile birlikte Yezid b. Muaviye'ye
gönderdi.
Yezid'e yazdığı yazıda şöyle dedi:
"İmdi, Allah'a hamdolsun ki; mü'minler emirinin hakkını aldırdı.
Ondan, düşmanının sıkıntısını giderdi.
Mü'minler em'irine-ki, Allah onu tekrim etsin-haber veririm
ki; Müslim b . Akil, Hani' b. Urvetü'l-Murad'i'nin evine sığınmıştı.
Onların üzerine casuslar tayin ettim. Onlara, adamlanın tuzaklar
kurdular. Nihayet, onların işlerini meydana çıkardılar.
Allah onları ele geçirme fırsatını verdi. Suçlu olarak onların boyunlannı
vurdum. Başlarını Hani' b. Ebi Hayye ve Zübeyr b. Ervah
ile sana gönderdim.
Gönderdiğim kişiler, söz dinler, taat ve öğüt adamlarındandır.
Mü'minler em1ri, onlara istediği şeyi sorsun. Onlarda yeteri kadar
bilgi, doğruluk, anlayış ve takva bulacaktır. Vesselam!"
Yezid, İbn Ziyad'ın yazısına şöyle karşılık yazdı:
"İmdi, sen benim istediğim gibi olmakta devam ediyorsun. Sen,
yaptığını, akıllı ve becerikiilere yaraşır şekilde yaptın. Sebatlı,
azimli bir kahraman saldırışıyla saldırdın. Başkalarına ihtiyaç bırakmadın.
Kendin kafi geldin. Hakkındaki zannımı ve görüşümü
doğruya çıkardın.
132. Taberi, Tarih, c . 6, s. 2 14.
96 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Senin iki elçini yanıma çağırdım. Onlara birtakım şeyler sordum.
Onlarla gizlice konuştum. Kendilerinin görüşlerini ve faziletlerini
senin andığın gibi buldum.
Onlar hakkında hayır tavsiye ederim. 133
Bana erişen habere göre; Hüseyin b. Ali, Mekke'den aynlmış,
senin tarafına doğru gelmekte imiş .
Ona hemen casuslar kavuştur. Yollar üzerine gözcüler dik!
Olanca duruşla bunun üzerinde dur! ı34 ·
Zan üzerinde dikkatli ve ihtiyatlı ol. Töhmet üzerine yakala.
Seninle çarpışmadıkça, sakın kimseyi öldürme ! ı35
Seninle çarpışmadıkça, kimse ile de çarpışma. 136
Her gün, olan bitenlerin haberini bana yaz. Vesselam!"137
Müslim b. Akil'in Kufe'den
Hz. Hüseyin'e Gönderdiği Mektup
Müslim b. Akil, Hani' b. Urve'nin evine geçip orada onsekiz bin
Ktifelinin bey'atını alınca, Hz. Hüseyin'e Abis b . Ebi Şebibü'ş-Şakirl
ile bir mektup göndermişti. 138
Gönderdiği mektubunda şöyle demişti:
"İmdi, hiç şüphesiz, konak yeri tutmak için gönderilen kişi, kendi
adamlarına yalan söylemez .
Ktifelilerden onsekiz bin kişi bana bey'at etmiş bulunmaktadır.
Mektubum sana erişince, gelmekte acele et. Çünkü, bütün halk,
seninledir.
Ebu Süfyan hanedanına onların hiç meyilleri ve reyleri yoktur!
Vesselam!"139
Müslim b. Akil, bu mektubu şehadetinden yirmiyedi gece önce
yazıp Hz. Hüseyin'e göndermişti.140
133. Taberi, Tarıh, c . 6, s. 2 14-2 1 5 .
1 3 4 . Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 242.
135. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 2 1 5 .
1 3 6 . Dineveri, Kita b u 'l-alıbar, s . 242.
137. Dineveri, Kita b u 'l-ahbar, s . 242, Taberi, Tarıh, c . 6, 2 1 5 .
1 3 8 . Taberi, Tarıh, c . 6, s . 2 1 1 .
1 3 9 . Taberi, Tarıh, c . 6, s . 2 1 1 , Dineveri, KitCıbu'l-ahbar, s . 243.
140. Taberi, Tarıh , c . 6, s . 224.
KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'in Yol Hazırlığına Başlaması,
İbn Abbas'ın Onu Vazgeçirmeye Çalışması
9 7
Hz . Hüseyin, Müslim b. Akil'in mektubunu alınca, yol hazırlığına
başladı.
Abdullah b. Abbas, bunu işitince, Hz . Hüseyin'in yanına geldi.
"Ey amcaının oğlu! İşittiğime göre, sen Irak'a gitmek istiyormuşsun?
ı4ı
Bana açıkça bildir. Sen bu işi yapacak mısın?" dedi. ı42
Hz. Hüseyin:
"Ben bunun üzerindeyim. ı43
İnşaallahu Teala, şu birkaç gün içinde derlenip toplanıp gideceğim"
dedi. ı44
İbn Abbas :
"Ey amcaının oğlu! Ben senin hesabına bundan Allah'a sığımnm!"
dedi. ı45
Hz. Hüseyin:
"Ben gitmeye azmetmiş, karar vermişimdir. Oraya muhakkak
gidilecektir!" dedi. ı46
İbn Abbas:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin. Söyle bakayım: Yanlarına gideceğin
kavim, valilerini öldürmüşler veya kovmuşlar, memleketlerini
onun elinden geri almışlar, düşmanlarını sürüp çıkarmışlar
mıdır?
Eğer böyle yaptılarsa, onlann yanına git.
Eğer valileri başlannda bulunuyor, onlara hükmünü yürütüyor,
zekat ve harac arnilieri de onların zekat ve haradarını topluyorken
seni yanlarına çağıriyorlarsa, onlar seni ancak harbe, çarpışmaya
çağınyarlar demektir. ı47
Onların seni de, babam ve kardeşini bıraktıkları gibi bırakmayacaklarından,
ı48 seni aldatmayacaklarından, sana yalan söylemeı41.
Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 243 .
142. Taberi, Tarih, c. 6, s. 2ı6.
143. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 243 .
144. Taberi, Tarih, c. 6, s. 216.
145. Taberi, Tarih, c . 6, s . 216, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 243.
146. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 243 .
147. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s. 243 , Taberi, Tarih, c. 6, s. 216.
ı48. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 243.
98 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
yeceklerinden, sana muhalefet etmeyeceklerinden, ürküp senin başından
dağılmayacaklanndan, sana karşı halkın en şiddetli davrananı,
düşman kesileni olmayacaklanndan emin değilim!" dedi. ı49
Hz. Hüseyin:
"Ey amcaının oğlu! Söylediklerini gözönünde tutacağım. ı50
Ben Allah'tan hayırlısını diliyor ve ne olacağına bakıyorum!" dedi.
Bunun üzerine, İbn Abbas , Hz. Hüseyin'in yanından ayrıldı. ı5ı
Abdullah b. Zübeyr'in Kufe İşini
Hz. Hüseyin'le Konuşması
Hz. Hüseyin'in yanına, İbn Abbas'tan sonra, Abdullah b. Zübeyr
geldi.
"Ebu Abdullah! Ne haber ver sende?
Vallahi, şu kavmin zulümlerine ve onların Allah'ın salih kullarını
hakarete uğratmalarına karşı cihadda bulunmamak hususunda
Allah'tan korkmaktayım!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Küfe'ye gitmeye karar verdim!" dedi.
Abdullah b. Zübeyr:
"Allah muvaffak etsin! 152
Bilmem ki biz halifeliği ne diye şu kavme bırakıyor, onlarla uğraşmaktan
vazgeçiyor ve kaçınıyoruz?
Halbuki, biz Muhacirlerin oğullarıyız. Bu işe, idareye onlardan
daha yakın ve önce geliriz .
Söyle bana: Sen şimdi ne yapmak istiyorsun?" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Vallahi, Küfe'ye gitmekliğim içime ilham olunuyor, doğuyor.
Oradaki taraftarlanın ve Küfeiiierin eşrafı da bana yazı yazdılar.
Allah'tan hayırlısını diliyorum" dedi.
İbn Zübeyr:
"Benim de oralarda senin taraftarların gibi taraftarlanın bu-
149. Taberi, Tarih, c . 6, s. 216.
150. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 243 .
1 5 1 . Taberi, Tarih, c . 6, s. 2 16.
152. Mes'fıdi, M􀅊rucu:z-zelıeb, c . 3 , s . 65.
KERBELA FACİASI 99
lunsaydı, oradan vazgeçmezdim" dedikten sonra, bu sözünden dolayı
suçlanacağından korktu.
"Sen eğer Hicaz'da oturur, bu işi orada yürütmek istersen, inşaallah
sana muhalefet olunmaz. ı53
Sen yerinde oturup bizi ve Hicaz halkını kendine bey'ata davet
etsen, biz de senin bu davetine icabet etsek olmaz mı?
Çünkü, sen buna Yezid'den de, Yezid'in babasından da daha layık
ve müstahaksındır! ı54
Sen şu Mekke Harenlinde oturur, memleketlere elçilerini salarsan;
yanına gelmeleri için Irak'taki taraftarianna yazarsan; işin
sağlamlaştığı zaman da Yezid'in vali ve adamlannı sürüp çıkanrsan,
daha uygun olur sanınm.
Seni banndırmak, sana yardımcı ve müşavir olmak da, bana
düşen bir vazife ve borçtur.
Eğer sen bana danışacak ve görüşüme göre hareket edeceksen,
bu işe şu belde-i Haram'da teşebbüs et.
Çünkü, Mekke Haremi, Hicaz halkından olmayanların, her taraf
halkının toplandığı, uğradığı yerdir.
Burada, Allah'ın izniyle, senin isteyip de elde edemeyeceğin birşey
olmayacaktır. Senin burada her emeline nail olacağını umanm.
ı55
Sen nereye gidiyorsun? ! Öyle bir kavmin yanına gidiyorsun ki,
onlar babanı öldürdüler va kardeşini vurup yaraladılar!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Öldürülmem, benim için, Mekke'de bulunmamdan daha sevgili
ve hayırlıdır!" dedi. ı56
İbn Zübeyr kalkıp gittikten sonra, Hz. Hüseyin kendi kendine :
"Ha, buna dünyada benim Hicaz'dan ayrılıp Irak'a gitmekliğim
kadar sevgili bir nimet verilmemiştir!
O, bende bulunan şeyin (hakkın) kendisinde bulunmadığını,
halkın onu bana denk tutmayacağını ve kendisine sevgi göstermeyeceğini
bilmektedir. Öyle olunca, Hicaz'ı ona boşaltmak, bırakmak
için gideceğim!" dedi.
153. Taberi, Tarih, c. 6, s. 216.
154. Mes'il.di, Murilcu'z-zeheb, c . 3 , s. 65.
155. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 244.
156. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 197.
100 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Ebu Said der ki:
"İbn Zübeyr, Hüseyin b . Ali'ye :
'Ey Fatıma'nın oğlu! Yanıma gel!' dedi ve ona gizlice birşey fısıldadı.
Hüseyin, bize yönelerek:
'İbn Zübeyr bana ne diyor, biliyor musunuz?' diye sordu.
'Bilmiyoruz. Allah bizi sana feda etsin!' dedik.
'Bana, sen şu Mescidde otur. Ben halkı senin başına toplarım'
diyor. Vallahi, buradan bir karış dışarıda ölmem, bence, bir karış
içeride ölmemden sevgili ve hayırlıdır.
Allah'a yemin ederim ki; eğer ben şu haşerattan bir haşerenin
deliğinde bulunsam, onlar hacetlerini bitirmek, arzularını yerine
getirmek için beni oradan çıkarmak isterler.
Vallahi, Yahudilerin Cumartesi günü yasağını sayınayıp çiğnedikleri
gibi, onlar da, sırası gelince, benim üzerime yürür ve hakkımı
çiğnerler!' dedi."
Muhammed b. Hanefiyye'nin Hz. Hüseyin'i
Kufe'ye Gitmekten Vazgeçirmeye Çalışması
Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin'in arkasından Mekke'ye
kadar gitti. Hz. Hüseyin'i bulup, ona Küfe'ye gitmesinin doğru bir
görüş olmadığını bildirdi.
Hz. Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye'nin görüşünü kabule yanaşmadı.
Muhammed b. Hanefiyye, oğullarından hiçbirini onunla
birlikte göndermedi.
Hz. Hüseyin:
"Oğlunu, o yerde ölür diye mi göndermek istemiyorsun?" diye
sordu.
Muhammed b. Hanefiyye :
"Senin öldürülmen, bizim katımızda, onların öldürülmelerinden
daha ağırdır!" dedi_ ı57
İbn Abbas'ın Hz. Hüseyin'le Tekrar Konuşması
İbn Abbas, o gün akşam veya ertesi günü sabahleyin, Hz. Hüseyin'in
yanına tekrar gitti.
157. Ebu'l-Fida, el-Bidaye , c. 8, s. 165.
KERBELA FACİASI 101
"Ey amcaının oğlu! Sen gitmekten vazgeçip bekleyecek misin?
Sen durmayacak, gideceksen, ben söylemeden duramayacağım:
Senin bu yönelip gideceğin yerde helak olacağından, kökünün
kazmacağından korkuyorum!
Çünkü, Iraklılar gaddar, vefasız, sözlerinde durmaz bir kavimdir.
Sakın onlara yaklaşma. Sen şu beldede otur. Çünkü sen Hicaz
halkının seyyid ve ulususun.
Eğer Iraklılar dedikleri gibi seni istiyorlarsa, onlara yaz : Düşmanlarını
(valilerini) sürüp çıkarsınlar. Sonra yanlarına git. l58
Eğer ille burada oturmayacak, oturmaktan kaçınacaksan, bari
Yemen diyarına git.
Çünkü, orada kaleler, vadiler var. Orası, enine boyuna, geniş bir
topraktır. Hem orada babanın taraftarları da vardır.
Orada münzevi bir hayata kavuşmuş, halktan ayrılıp bir köşeye
çekilmiş de olursun.
Oradan halka yazılar yazar, davetçilerini her tarafa dağıtırsın.
Böyle yaparsan, istediğin selamet ve afıyetin sana vasıl, böylelikle
muradının hasıl olacağını umarım!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ey amcaının oğlu! Vallahi, biliyorum ki, sen şefkatli bir öğütçüsün.
Fakat, ne yapayım ki, ben bir kere ayaklanmış, gitmek için de
derlenip toplanmış bulunuyorum" dedi.
İbn Abbas :
"Eğer mutlaka gideceksen, kadınlarını ve çocuklarını yanında
götürme.
Vallahi, Osman b. Mfan'ın kadın ve çocuklarının gözleri önünde
öldürüldüğü gibi, senin de öldürüleceğinden korkuyor ve öylece öldürülmeyeceğinden
emin bulunamıyorum!" dedi. ı59
Hz. Hüseyin:
"Ey amcaının oğlu! Ben çoluk çocuklarımla birlikte gitmekten
başka birşey düşünemiyorum. ıBo
Müslim b . Akil, Kılfelilerin bana bey'at ve yardım hususunda
158. Taberi, Tarih, c . 6, s. 2 16-2 17.
159. Taberi, Tarih, c . 6, s . 2 16-217, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 244.
160. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 244.
102 rlZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
birleştiklerini yazdı. Bunun üzerine, ben de onlann yanına gitmek
üzere derlenip toplandım" dedi.
İbn Abbas :
"Onlar seni harp için çağınyorlardır. Gitmekte acele etme.
Babanın, kardeşinin ashabı olduklarını söyleyen o kişiler, bir
sabah, başlarındaki valileri ile birlikte gelip seninle çarpışacaklardır!
Sen Mekke'den çıkacak olursan, İbn Ziyad senin yola çıktığını
haber alacak, sana mektup yazmış olanları ürkütüp başından dağıtacak,
onlar sana en azılı düşman kesileceklerdir!ı6ı
Sanıyorum ki; sen bir sabah kadınlarının ve kızlarının arasında
Osman'ın öldürüldüğü gibi öldürüleceksin! İnna lillahi ve inna
ileyhi racifuı" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ebu'l-Abbas! Sen artık iyice yaşlandın!" dedi.
İbn Abbas:
"Eğer sen beni ziyaret etmiş olsaydın, iki elimle başına sarılır,
saçını yakalardım. Seni durduracağımı bilsem, böyle yapardım!"
dedi ve ağladı. ı62
Hz. Hüseyin:
"Vallahi, filan yerde şöyle şöyle öldürülmem için Mekke Hareminden
çıkıp oraya gitmem, bana daha sevgili ve hayırlıdır!" dedi_
ı63
Bunun üzerine, İbn Abbas, Hz. Hüseyin'in üzerine düşmekten
vazgeçti. 164
İbn Abbas, Hz. Hüseyin'in yanından çıkıp, Abdullah b. Zübeyr' e
uğradı.
Ona:
"Ey Zübeyr'in oğlu! Hüseyin gidiyor, gözün aydın!ı65
Hüseyin Irak'a gidiyor. Hicaz'ı sana boşaltıyor, bırakıyor!" dedi.
ı66
161. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb , c . 3, s . 64,65.
162 . Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 200.
163 . Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb, c . 3 , s . 65, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 196, Zehebi,
Tarih, c . 3, s. 12.
164. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 244.
165 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 244.
166. Taberi, Tarih, c . 6, s . 2 1 7 .
KERBELA FACİASI 103
Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr' e, halkın en ağır geleni idi. Çünkü,
halk onu Hüseyin'le bir tutmamakta idi. Hz. Hüseyin'in Mekke'den
çıkıp gitmesi kadar, onun hoşuna giden birşey olmamıştır. 167
Ömer b. Abdurrahmanü'l-Mahzumi'nin
Hz. Hüseyin'le Konuşması
Ömer b. Abdurrahman b. Haris b. Hişamü'l-Mahzumi der ki:
"Iraklılardan Hüseyin'e mektuplar geldiği, Hüseyin'in Irak'a
gitmeye hazırlandığı sırada, Mekke'de yanına vardım. Allah'a
hamd ü senada bulunduktan sonra:
'İmdi, ey amcaının oğlu! Ben sana bir hacet için geldim.
Eğer öğüdümü tutmayı uygun görürsen, sana bir öğüt vermek
istiyorum.
Uygun görmezsen, sana söylemek istediğim şeyden vazgeçeceğim'
dedim.
'Söyle! Vallahi, ben senin ne kötü birşey düşünebileceğini, ne de
çirkin bir iş işlerneyi arzu edebileceğini sanmam!' dedi.ı68
Ona:
'Ey amcaının oğlu! Seninle aramızda· bir süt emişme akrabalığı
var. Bilmem ki, ben sana nasıl öğüt vereyim?' dedim.
Bana:
'Ey Ebu Bekir! Sen herhangi bir suçla suçlanmamış kimselerdensin.
Ne söyleyeceksen söyle!' dedi. 169
'İşittiğime göre,' dedim, 'sen Irak'a gitmek istiyormuşsun.
Ben sana karşı çok şefkatliyimdir. 170
Senin baban; İslamiyete ilk girenierin ilki, İslamiyet uyarınca
hareket edenlerin en iyisi, tutuş ve yakalayış bakımından da Müslümanların
en zorlusu idi.
Halk ondan dünyalık umdu. Onun sözlerini dinledi ve başına
toplandı. O da kalkıp Muaviye'nin üzerine yürüdü. Şamlılardan
başka herkes, babanın başına toplanmıştı. Muaviye ise, Şamlılar
katında nüfuzlu ve itibarlı idi.
167. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb, c. 3, s. 65.
168. Taberi, Tarih, c . 6, s. 2 15-2 16.
169. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb, c . 3, s . 66.
170. Taberi, Tarih, c . 6, s . 210.
104 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Bunun üzerine, halk, dünyaya tamalı ederek ve ona saplanarak
babanı yüksündüler ve bıraktılar. Allah'ın ikram ve rızasına erişinceye
kadar ona karşı gelmekten, kin tutmaktan geri durmadılar.
Babandan sonra, kardeşine de, yapılmayacak şeyleri yaptılar.
Sen bunların hepsinde bulundun ve bütün olan bitenleri de gözlerinle
gördün.
Demek ki; babana, kardeşine düşmanlık etmiş, onlarla çarpışmış
olan Şamlıların, Iraklıların yanına gitmek istiyorsun? !
Halbuki, rakibin olan kişi sayıca senden daha çok, hazırlıklılık
ve kuvvetlilik bakımından da senden daha hazırlıklı ve daha kuvvetlidir.
Halk ondan daha çok korkar; dünyalığı ondan daha çok umar.
Yanlarına varacak olursan, onlar senden mal ihsan etmeni istiyecekler.
Çünkü, onlar dünya ve dünyalık kuludurlar. 171
Senin elde etmek istediğin beldelerdeki valiler ve amirler onlardandır.
Beytülmaller, hazineler de onların elindedir.
Halk ise, şu dirhem ve dinarların (gümüş paraların, altın liraların)
kuludurlar.ı72
Sana yardım etmeyi va'd edenler, seninle çarpışır ve seni bırakırlar.
Senden çok, ona ve onun adamlarına yardım etmeyi arzu
ederler. 173
Sana yardım va'd'inde bulunanların seninle çarpışmayacaklarından,
senden ziyade seninle çarpışanların yanlarında bulunmayı
arzu etmeyeceklerinden emin değilim!' dedim.
Hüseyin:
'Ey amcaının oğlu! Allah seni hayıda mükafatlandırsın! Vallahi,
biliyorum ki, sen bana öğüt vermeye geldin ve bağlayıcı konuşma
yaptın.
Ben senin görüşlerinden alacağıını aldım, bırakacağıını bıraktım.
Sen, benim nazarımda, müşavirlerin övülmeye en layık olanı
ve öğütçülerin öğütçüsüsün! 174
171. Mes'ı1di, Murilcu'z-zeheb , c . 3 , s. 66.
172. Taberi, Tarih, c . 6, s . 216.
173. Mes'fı.di, Murilcu'z-zeheb, c . 3 , s . 66.
174. Taberi, Tarih, c . 6, s . 216.
KERBELA FACİASI 105
Allah her ne takdir etti ise, Allah'ın benim hakkımdaki hükmü
ne ise, elbette yerine gelecektir!' dedi. ı 75
Ona:
'Ey Ebu Abdullah! Bizler Allah'ın kullarıyız ve Allah katındaki
ecri dileriz' dedim. ı76
Hüseyin'in yanından ayrılıp, Haris b. Halid b. As'ın yanına vardım.
Haris, bana:
'Hüseyin'le buluştuğun oldu mu?' diye sordu.
'Evet!' dedim.
'O sana ne söyledi. Sen ona ne söyledin?' diye sordu.
'Ona şöyle şöyle söyledim. O da bana şöyle şöyle söyledi' dedim.
Haris b. Halid:
'Kabe'nin Rabbine andolsun ki; sen ona gereken öğüdü vermişsin.
Artık onu kabul etmek veya bırakmak ona aittir!' dedi."ı77
Abdullah b. Ömer'in Hz. Hüseyin'i
Mektupla ve Şifahi Olarak Uyarması
Abdullah b. Ömer, Hz. Hüseyin'in Irak taraflarına doğru gitmek
istediğini haber alınca, ona gönderdiği mektupta, yapmak istediği
işin çok büyük olduğunu, kendisinin vurulup düşürüleceği yere götürülmek
istenildiğini bildirdi :
'Bana Aişe söyledi. O da, Resuluilah Aleyhisselamdan, 'Hüseyin
Babil toprağında öldürülecek!' buyurduğunu işitmişimdir, demişti"
dedi.
Hz. Hüseyin, İbn Ömer'in bu mektubunu okuyunca:
"Ben elbette vurulup düşürüleceğim yere giderim!" dediP8
Abdullah b. Ömer, Hz. Hüseyin'in Irak'a doğru gittiğini haber
alınca da, gidişinin ikinci gecesinde onunla buluştu.
Ona:
"Nereye gitme􀟔 istiyorsun?" diye sordu.
Hz. Hüseyin:
ı 75. Taberi, Tarih, c. 6, s. 2ı6, Mesiidi, Murucu'z-zeheb , c. 3, s. 66.
ı76. Mes'iidi, Murucu'z-zeheb, c . 3, s. 66.
ı 77. Taberi, Tarih, c . 6, s. 2 ı6, Mes'iidi, Murucu'z-zeheb, c . 3 , s. 66.
ı 78. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. ı96.
106 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"lrak'a" dedi.
Hz. Hüseyin'in yanında tomarlar ve mektuplar bulunuyordu.
İbn Ömer:
"Sakın onlann yanına gitme!" dedi..
Hz. Hüseyin:
"Bu, onların mektuplan ve bana bey'atlarıdır" dedi.
İbn Ömer:
"Şüphe yok ki, Allah, Peygamberini, dünya ile ahiret arasında
muhayyer bıraktı. O da ahireti tercih etti.
Siz de ondan bir parçasınız. Bunun için, hiçbir zaman dünyaya
nail olamazsınız. Allah sizi ancak sizin için en hayırlı olana çevirir.
Geri dönünüz!" dedi.
Hz. Hüseyin'in geri dönmeye yanaşmadığını görünce, boynuna
sanlıp onunla kucaklaştı ve vedalaştı. ı79
İmam Şa'bi'nin, lrak'a Gitmemesi
İçin Hz. Hüseyin' e And Vermesi
İmam Şa'bi, Hz. Hüseyin'e:
"Allahaşkına lrak'a gitme! Çünkü Iraklılar inkarcı, mücadeleci
bir kavimdir. Babam öldürdüler. Kardeşini dövdüler. Herşeyi yaptılar
da yaptılar!" dedi.
Ebu Said el-Hudri'nin Hz. Hüseyin'e Öğütü
Ebu Said el-Hudri, Hz. Hüseyin'in yanına gelip :
"Ey Ebu Abdullah! Ben senin için hayırlı bir öğü.tçüyüm ve şefkatliyim.
İşittiğime göre, taraftarıo olan kavim sana mektup yazmış.
Sakın onların yanına gitme !
Küfe'de babandan işitmiştim. Demişti ki:
'Vallahi, ben onlara küstüm. Onlar da bana küstüler.
Ben onlara kızdım. Onlar da bana kızdılar.
Ben onlardan bir vefa ve . hayır görmedim.
Onların ne sebatlan, ne azimleri, ne de kılıca dayanmaları ve
göğüs germeleri var!"'ıso
179. İbn Abdi Rabbih, lkdu'l-ferid, c . 2, s. 220.
180. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 197.
KERBELA FACİASI 107
Ahnefin Hz. Hüseyin'e Ayet Yazıp Göndermesi
Ahnef de, Hz. Hüseyin'e Rfun süresinin son ayetini yazıp gönderdi.
Bu ayette meal olarak şöyle buyurulur:
"Sen şimdi sabret. Şüphe yok ki, Allah'ın va'di haktır. Buna
kat'i inanç beslememekte olanlar, sakın seni sabırsızlıkla hafifliğe
götürmesinler!" (Rum: 60)ısı
Hz. Hüseyin'in Mekke'den Ayrılması
Hz. Hüseyin; Mekke'de Şaban, Ramazan, Şevval ve Zilkade aylarında
oturdu. Zilhicce'nin sekizinde, Salı terviye günü, Mekke'den
Küfe'ye doğru ayrıldı. ıs2
Muhammed b. Hanefiyye'nin Ağlaması
Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin'in ev halkıyla birlikte
Mekke'den ayrılıp Küfe'ye doğru gittiğini Medine'de abdest aldığı
sırada işitince, kendisini tutamayarak ağlamaya başladı ve gözlerinden
damlayan yaşların leğende sesler çıkardığı işitildi.ıss
Mekke Emniyet Birliği ile Çatışma
Hz. Hüseyin Mekke'den yola çıkınca, Mekke valisi Aınr b. Said
b. As, kardeşi Yahya b. Said'in kumandasında gönderdiği emniyet
birliği ile önlerini kesti:
"Nereye gidiyorsun? Dön geri!" dediler. l84
Birlik kumandanı:
"Mekke valisi geri dönmeni sana emrediyor. Dönmek istemezsen,
seni gitmekten zorla alıkoyarım!" dedi.
Hz. Hüseyin dönmeyip yola devam etmek isteyince, iki taraf
birbirlerine kamçılada giriştiler.
Mekke valisi Aınr b. Said, olanlan işitince, işin karışmasından
korktu. Birlik kumandanına haber gönderdi. Dönüp gelmesini emretti.
l85
181. Zehebi, Siyeru a􀅋lami'n-nübela, c . 3, s. 200.
182. Taberi, Tarih, c . 6, s . 215􀋚
183. Taberi, Tarih, c . 6, s . 223.
184. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 2 17-2 18.
185. Dineveri, Kitfıbu'l-ahbfır, s . 244.
108 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Mekke emniyet birliği, Hz. Hüseyin ve ashabının kendilerini
dinlemeyerek yola devam ettiklerini görünce :
"Ey Hüseyin! Allah'tan korkınuyar musun da, cemaatten ayrılıp
gidiyor ve şu ümmet arasına tefrika sokuyorsun?" diyerek seslendiler.
Hz. Hüseyin, onlara, Yüce Allah'ın sözüyle cevap verdi:
" . . . Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Benim yaptığımdan
siz uzaksınız . Sizin yapmakta olduğunuzdan da ben uzağım!"
(Yfınus: 41)
Abdullah b. Cafer'in
Hz. Hüseyin'e Mektup Göndermesi
Hz. Hüseyin'in oğlu Ali der ki:
"Mekke'den yola çıktığımız zaman, Abdullah b. Cafer b. Ebu Talib,
Hüseyin b. Ali'ye yazdığı mektubu, oğulları Avn ve Muhammed'le
birlikte göndermişti.
Mektubunda şöyle diyordu:
'İmdi, ben, senden Allah'a and vererek diliyorum: Mektubumu
gördüğün zaman, geri dön!
Çünkü, ben sana karşı şefkatliyim.
Yönelip gitmekte olduğun yerde senin için helak olmak ve ev
halkın için de kökleri kazınmak tehlikesi vardır!
Eğer sen bugün öldürülüp yok edilecek olursan, yeryüzünün ışığı
sönecektir.
Çünkü sen doğru yolda olanların bayrağı ve mü'minlerin ümidisin!
Gitmekte acele etme. Mektubun arkasından ben de geliyorum.
Vesselam."'
Mekke Valisinin Hz. Hüseyin'e Mektup Göndermesi
Abdullah b. Cafer, kalkıp Mekke valisi Amr b. Said b. As'ın yanına
vardı. Onunla konuştu.
Ona:
"Sen Hüseyin'e bir mektup yaz. Mektupta, her türlü emniyetinin
sağlanacağını, kendisine iyilik edileceğini, akrabalık haklarının
gözetileceğini, kendisine itimad verecek şekilde bildir ve geri
dönmesini iste. Belki bu kendisini tatmin eder de, döner" dedi.
KERBELA FACİASI 109
Amr b. Said:
"Ne istersen yaz, bana getir, mühürleyeyim" dedi.
Abdullah b. Cafer, bir mektup yazıp, Amr b. Said' e getirdi.
"Bunu mühürle ve kardeşin Yahya b. Said'le gönder ona.
Çünkü, Yahya onu senden daha çok ikna ve tatmin eder. Hüseyin
Yahya'yı senden daha iyi tanır" dedi.
Amr b. Said öyle yaptı.
Abdullah b. Cafer ile Yahya gidip Hz. Hüseyin'le buluştular.
Yahya mektubu Hüseyin'e okudu:
"Bismillahirrahmanirrahim
Amr b. Said'den Hüseyin b. Ali'ye.
imdi, beklediğin şeye seni döndürmesini, erişmek istediğin doğru
yola seni eriştirmesini Allah'tan dilerim.
işittim ki, sen Irak'a yönelmiş, gidiyormuşsun.
Senin hesabına düşmanlıktan ve muhalefetten Allah'a sığınınm.
Senin oralarda helak olmandan korkanm.
Abdullah b. Cafer'le Yahya b. Said'i sana yolladım. Onlarla birlikte
dönüp yanıma gel.
Benim yanımda senin için her türlü emniyet, akrabalık hakkını
gözetme, iyilik ve güzel komşuluk vardır.
Bunlan yerine getireceğime Allah şahit, kefil ve vekildir. Vesselamü
aleyk!"
Abdullah b. Cafer'le Yahya demişlerdir ki:
"Biz mektubu Hüseyin' e okuduk ve geri dönmesi için ısrar ettik.
Biz ısrar ettikçe, o bu hususta bizden hep özür dilernekte idi.
En sonunda:
'Ben bir rüya gördüm. Rüyamda ResuluHalı Aleyhisselamı gördüm.
Rüyada ben bir işi işlemekle emrolundum ki, onu işlernek benim
için gerçekleşmiş ve herşeyden önce olmuştur!186 Ben emrolunduğum
şeyi işlerim!' dedi. l87
'Nedir o rüya?' diye sorulunca:
'Ben onu kimseye söylemedim. Rabbime kavuşuncaya kadar da,
söyleyici değilim!' dedi."
186. Taberi, Tarih, c . 6 , s . 218-219.
187. İbn Esir, Usdü'l-gabe, c . 2, s . 2 1 .
110 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'in Mekke Valisine Cevabı
Hz. Hüseyin, Mekke valisi Anır b. Said'in mektubuna şöyle karşılık
yazdı:
"İmdi, Yüce Allah'a davette bulunan, salih amel işleyen kişi, Allah'a
ve ResUlüne muhalefet etmez.
Ben, Müslümanlardan birisi tarafından eman, iyilik ve akrabalık
hukukunun gözetileceği va'di ile geri dönmeye davet ediliyorum.
Emanların hayırlısı, Allah'ın emamdır. Allah'a ve Kıyamete
inanan kişiyi kimse korkutmaz.
Biz, dünyada üzerimizdeki emanetlerden dolayı Kıyamet günü
çekileceğimiz hesabın korkusunu içimizde taşıtmasım Allah'tan dileriz.
Eğer sen Kitabullah'a göre bana karşı akrabalık hakkım gözetmeye,
iyilik etmeye niyetlendin ise, dünyada ve ahirette hayırla
mükafatlanasın. Vesselam."ıss
Yezid'in Hz. Hüseyin Hakkında
İbn Abbas'a Mektup Göndernıesi
Hz. Hüseyin'in Küfe'ye gitmek istediğini haber alınca, Yezid b.
Muaviye, İbn Abbas'a şöyle yazdı:
"Samyoruz ki; ona maşrık taraflarından bazı adamlar gelip, onu
halifelik ümidine düşürdüler. Bundan, senin de haberin vardır.
Eğer o böyle bir iş yapmaya kalkarsa, akrabalık bağlarını kesmiş
olur. Sen ailenin büyüğüsün. Ona bak, gör. Tefrika çıkarmaya
çalışmaktan onu alıkoy!"
Yezid'in Yazısına İbn Abbas'ın Cevabı
İbn Abbas, Yezid'in yazısına verdiği cevapta, Hz. Hüseyin'e nasihat
etmekten geri durmayacağım, bununla beraber, kendisinin
Küfe'ye gitmekten vazgeçeceğini de pek sanmarlığını bildirdi.
Mervan b. Hakem ile Mekke Valisinin
İbn Ziyad'a Mektup Göndermeleri
Mervan b. Hakem, Küfe valisi İbn Ziyad'a yazdığı mektubunda
şöyle dedi:
188. Taberi, Tarih , c . 6, s. 2 19-220.
KERBELA FACİASI 111
"imdi, Hüseyin, sana doğru yönelmiş, gelmektedir.
Vallahi, Allah bize Hüseyin'den daha makbul bir kimseyi teslim
etmemiş, elimize düşürmemiştir! . . . "
Mekke valisi Amr b. Said de, İbn Ziyad'a şöyle yazdı:
"imdi, Hüseyin, sana doğru yönelmiş, gelmektedir.
Onun benzerleri hakkındaki muamele; ele geçirilip azadianmak
veya esir olarak tutulmaktan ibarettir!"ısg
Hz. Hüseyin'in Şair Ferezdak'la Görüşmesi
Hz. Hüseyin, Mekke'den aynlıp Ten'im'e, oradan da es-Sıfah'a
. geldi. Orada, Irak'tan gelen ve Mekke'ye gitmek isteyen şair Ferezdak'a
rastladı.
Ferezdak, Hz. Hüseyin'e selam verdi.
Hz. Hüseyin, ona:
"Irak halkını geride ne halde bıraktın?" diye sordu.
Ferezdak:
"Onlan kalbieri seninle, kılıçlan ise üzerine çevrilmiş olduğu
halde geride bıraktım!ıgo
Halkın kalbieri seninle, kılıçlan Ümeyye oğullan iledir!
Kaza ise gökten iner, Allah dilediğini işler!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Doğru söyledin. Emr, Allah'a aittir. Allah, dilediğini işler. Rabbimiz,
her gün, yeni bir iştedir.
inecek kaza hoşumuza giderse, nimetlerinden dolayı Allah'a
şükrederiz. O, şükredenlere yardımcıdır.
inecek kaza umulandan başka türlü zuhur ederse, niyet ve
maksadı hak, takvası da teneşir tahtası olan kişi, taşkınlık etmez !"
dedi.
Ferezdak, adak ve hac arnelleri hakkında Hz. Hüseyin'e birtakım
sorular sordu.
Hz. Hüseyin, onlan cevapladıktan sonra, "Esselamü aleyke!" diyerek
hayvanını yürüttü. ıgı
189. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 204-205.
190. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s . 245 .
191. Taberi, Tarıh, c. 6, s. 218.
112 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'in Rumme Vadisinde
Kufelilere Mektup Göndermesi
Hz. Hüseyin, Rumme vadisine eriştiği zaman, oradan Küfelilere
bir mektup yazdı. Yazdığı mektupta şöyle dedi:
"Bismilla.hirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali'den Küfe'deki mü'min ve müslüman kardeşlerine!
Selamün aleyküm!
Kendisinden başka ilah olmayan Allah' a ham d ü senadan sonra
size derim ki:
Müslim b. Akll'in mektubu bana geldi.
Müslim, mektubunda, sizin görüşünüzün güzel ve iyi olduğunu,
ileri gelenlerinizin bize yardımda ve gaspedilmiş hakkımızı talepte
birleştiklerini, gelmeınİ gözlerliğinizi ve özlediğinizi haber veriyor.
Bize ve size iyi arneller işletmesini ve bu husustaki arnelinizi de
ecirlerin en büyüğü ve en üstünü ile mükafatlandırmasını Allah'tan
dilerim.
Ben Mekke'den Zilhicce ayının sekizinde, Salı günü, Terviye günü
size doğru yola çıktım.
Mektubum, size Rumme vadisinde gönderilmiştir.
Ben de, bugünlerde inşaallah yanınıza geliyorum.
Vesselamü aleyküm ve rahmetulla.hi ve berekatüh!"
Hz. Hüseyin, bu mektubu, Kays b. Müshirü's-Saydavi ile gönderdi.
192
İbn Ziyad'ın Tertibat Alması
Kılfe valisi İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'in Mekke'den Küfe'ye doğru
hareket ettiğini haber alınca, Küfelilerden dört bin atlı ile Kadisiye-
Kutkatane arasım tutmasını, hac veya umre yapmak isteyenlere,
-Hz. Hüseyin'e taraftarlıkla damgalanmamış olanlar müstesna
olmak üzere-Küfe'den Hicaz'a gitmek isteyen herkese mani olmasını
Küfe emniyet amiri Husayn b. Nümeyr'e emretmişti. l93
Ayrıca, Vakısa ile Şam yolu ve oradan Basra'ya kadar olan yolların
arası da tutulmuştu.
192. Taberi, Tar'ilı, c . 6, s . 223, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 245-246.
193. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 243.
KERBELA FACİASI
N e bir kimse içeri alınmakta, ne de dış an salınmakta idi.
Hz. Hüseyin'in alınan bu tedbirlerden haberi yoktu.
Rastladığı bedevilerden durumu sorduğu zaman:
113
"Biz vallahi bi zi içeri almamalarından, dışanya da salmamalarından
başka birşey bilmiyoruz !" dediler. ı94
Kays b. Müshiı-'in Başına Gelenler
Hz. Hüseyin'in Rumme vadisinde Küfeiiiere bir mektupla gönderdiği
elçisi Kays b. Müshirü's-Saydavl:, Kadisiye'ye gelince, Husayn
b. Nümeyr onu yakalayıp KUfe valisi İbn Ziyad'a gönderdi.ı95
İbn Ziyad, Hz . Hüseyin'e ve Hz . Ali'ye lanet okumasını ona emretti.
Kays ise, Hz. Hüseyin'e ve Hz. Ali'ye salavat getirdi. İbn Ziyad'la
babasına lanet okudu. ı96
İbn Ziyad, Kays'ın vali köşkünün darnma çıkanlmasını emretti
ve ona sövdü.
Kays, köşkün darnma çıkanlınca:
"Ey insanlar! Yanınıza gelmekte olan şu Hüseyin b. Ali, halkın
hayırlısı Resulullah'ın kızı Fatıma'nın oğludur!
Ben de size onun elçisiyim. Kendisinden Hacir mevkiinden aynldım.
Onun davetine hemen icabet ediniz !" dedikten sonra, İbn Ziyad'ı
ve babası Ziyad'ı lanetledi. Hz. Ali için de, Allah'tan mağfıret
diledi.ı97
İbn Ziyad, Kays'ın köşkün en yüksek burcundan meydanlığa
atılmasını emretti. Kays, atıldı. Meydanlığa düşer düşmez parçalandı
ve şehit oldu. ı9s
Hz. Hüseyin'in Yolda Abdullah b. Muti' ile Görüşmesi
Hz . Hüseyin, Rumme'den Küfe'ye doğru hareket edince,
Irak'tan dönmekte ola:q Abdullah b. Muti' ile karşılaştı.
194. Taberi, Tarih, c . 6, 222.
195. Taberi, Tarih, c . 6, s . 224, Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 246.
196. Taberi, Tarih, c . 6, s . 230.
197. Taberi, Tarih, c . 6, s . 224.
198. Taberi, Tarih, c . 6, s . 224, Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 246.
114 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Abdullah b. Muti', Hz. Hüseyin'i selamladı ve:
"Babam, anam sana feda olsun ey Resülullah'ın oğlu! Sen Allah'ın
Hareminden, dedenin Hareminden ne diye çıkıp gidiyorsun!"
dedi.
Hz. Hüseyin:
"Küfeliler bana yazdılar. Hak ve gerçek yolun aHirnet ve belirtilerini
diriltmek, bid'at ve dalaletleri yok etmek üzere yanianna gelınemi
istediler" dedi.
Abdullah b. Muti':
"Allahaşkına! Sen Küfe'ye gitme. Vallahi, oraya gidecek olursan,
muhakkak öldürülürsün!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Başımıza Allah'ın bizim için takdir ve takrir ettiğinden başkası
gelmez!" dedi. 199
Abdullah b. Muti':
"Vallahi, Ümeyye oğullan, seni önlerinde bulurlarsa, muhakkak
öldürürler.
Sen öldürülecek olursan, senden sonra, onlar hiçbir zaman hiçbir
kimseden korkmazlar.
Gel, yapma! Sen ne Küfe'ye git, ne de Ümeyye oğullarının önlerine
çık!" dedi. 200
Hz. Hüseyin, Abdullah b. Muti' ile vedalaşıp yola devam etti.201
Züheyr b. Kayn ile Millakat
Hz. Hüseyin, Zerod'un üzerindeki bir su başına geldi.202
Orada, kıldan dokunmuş bir çadır gördü. Çadınn kime ait olduğunu
sordu.
"Züheyr b. Kayn'ındır!" denildi.
Züheyr b . Kayn, haccederek Mekke'den dönmekte ve Küfe'ye
gitmekte idi.203
Fazari der ki:
"Züheyr b . Kayn ile birlikte yolculuk ediyorduk.
199. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 246.
200. Taberi, Tarih, c. 6, s . 224.
2 0 1 . Dineveri, Kitabu'l-ahbıir, s . 246.
202. Taberi, Tarih, c. 6, s . 224.
203. Dineveri, Kitabu'l-ahbıir, s . 246.
KERBELA FACİASI 115
Mekke'den ayrıldığımız zaman, Hüseyin'le birlikte yolculuk etmek
kadar hoşlanmadığımız bir yolculuk olmamıştır!
Hüseyin yola devam ettiği zaman Züheyr b. Kayn geri kalır;
Hüseyin bir yere konduğu zaman Züheyr ilerlerdi.
Nihayet, bir yere geldik ki, orada ondan ayrı bir yerde konmak
imkanım bulamadık.
Hüseyin bir tarafa kondu. Biz de bir tarafa konduk.
Bizim oturmakta ve kendimize ait yiyeceklerimizi yemekte olduğumuz
bir sırada, HÜseyin'in elçisi gelip selam verdi. İçeri girdi.
Elçi:
'Ey Züheyr b. Kayn! Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali beni sana gönderdi.
Senin yanına gelecek!' dedi.
Birden, herkesin elleri yanlarına düştü. Sanki, başlarımızın
üzerine kuşlar konmuş da, onları kaçırmamak için kımıldamıyormuşuz
gibi hareketsiz kaldık!"
Züheyr b. Kayn'ın hanımı Delhem bint-i Amr der ki:
"Ona:
'Resülullah'ın oğlu sana adam gönderiyor. Sen ise 'Gelmesin o!'
diyorsun! Sübhanallah! Sen onun yanına gitsen de, kelamlarından
dinlesen olmaz mı?' deyince, kalkıp Hz. Hüseyin'in yanına gitti.
Züheyr b. Kayn, çok geçmeden geri geldi. Müjdelendiği, sevindirildiği
yüzünden okunuyordu.
Çadırını, ağırlıklarını ve yiyeceklerini Hüseyin'in yanına taşımalarını
emretti."204
Züheyr'in çadırı, kurulu bulup.duğu yerden sökülüp Hz. Hüseyin'in
çadırına bitiştirildi.
Züheyr, hanımına:
"Seni boşadım. Kardeşinin yanına git. Evine varıncaya kadar,
onun yanından ayrılma! Ben kendimi Hüseyin'le birlikte ölmeye
bağladım!" dedikten sonra, yanında bulunan arkadaşlarına:
"İçinizden, şehit olmayı arzu eden benimle kalsın, arzu etmeyen
gitsin!205
İçinizden, beni takip etmek isteyenlere son olarak söyleyeceğim
söz:
204. Taberi, Tarih, c. 6, s. 224.
205. Dineveri, Kitfıbu'l-ahbfır, s . 247 .
116 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Biz bir gazada bulunacağız ki, Allah bize fetih ve zafer ihsan
edecek ve biz de ganimetler elde edeceğiz.
Allah size bir fetih ihsan etse, siz de ganimetiere nail olsanız,
sevinirsirriz değil mi?" dedi.
Zübeyr'in arkadaşları:
"Evet!" dediler.
Zübeyr:
"Siz Muhammed hanedanının gençlerinin imdadına yetişip
yanlannda çarpıştığınız zaman, onlar elbette buna son derecede sevineceklerdir.
İşte, ganimetierden elde edeceğiniz en mübim şey!" dedi.206
Onlardan hiçbiri Zübeyr'in yanında kalmadılar. Hanımı da,
kardeşiyle birlikte Küfe'ye gitti.207
Müslim b. Akil Hakkında Alınan Acı
Haberler ve Akil Oğullarımn Direnişleri
Adiyy b. Barınele'nin rivayetine göre; Esed oğullarından iki kişi,
hac farizasını ifa ettikten sonra, Küfe'ye dönüyorlardı.
Onlar, yolda Hz. Hüseyin'e kavuşmak, işinin ve halinin ne olacağını
görmek istiyorlardı.
Nihayet, Zerod'da ona kavuştukları sırada, Küfeiiierden bir
adam Hz. Hüseyin'i görünce yoldan saptı. Onunla görüşmek ister
gibi durdu. Sonra, vazgeçip yoluna devam etti.
İki Esed1 de yollarına devam ettiler. Biri, diğerine:
"Gidip şuna bir soralım bakalım. Eğer Küfe'de olan bitenlerden
birşeyler biliyorsa, bize bildirsin!" dedi.
Gittiler ve ona yetiştiler.
"Esselamü aleyk!" dediler.
Küfeli adam:
"Ve aleykümüsselam ve rahmetullah!" diye mukalıele etti.
"Sen kimsin?" diye sordular.
Küfeli adam:
"Esed1yim" dedi.
Bunlar da:
206. Taberi, Tarih, c . 6, s . 224-225.
207. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 247.
KERBELA FACİASI
"Biz de Esediyiz !" dediler.
"İsmin ne?" diye sordular.
"Ben, Bükeyr b. Mes'aba'yım!" dedi.
Bunlar da, kendi isimlerini ve neseplerini ona bildirdiler.
"Bize, arkanda bıraktığın halktan haber ver?" dediler.
Bükeyr:
117
"Olur! Ben Küfe'den daha çıkmamıştım ki, Müslim b. Akil ile
Hani' b. Urve'nin cesedini çocuklann ayaklarından çekip çarşıda
sürüdüklerini gördüm!" dedi.
Bunun üzerine, iki Esedi, Hz. Hüseyin ile yola devam ettiler.
Hz . Hüseyin'in Salebiyye mevkiine konduğu sırada, Esediler,
akşamleyin Hz. Hüseyin'in yanına gelerek selam verdiler.
Hz. Hüseyin selamıanna mukabele etti.
Bunlar:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin! Bizim sana bir haberimiz var.
İstersen açıkb;m, istersen gizlice söyleyelim?" dediler.
Hz. Hüseyin, ashabına bakarak:
"Şunlann yanında gizli konuşmak yaraşmaz!" dedi.
Esediler:
"Sana doğru gelmek isteyen süvariyi görmüştün, değil mi?" dediler.
Hz. Hüseyin:
"Evet! Ben ondan haber almak isterdim!" dedi.
Esediler:
"Biz ondaki haberi senin için ineeledik ve soracağın şeyde sana
yeteri kadar bilgi elde ettik. O, biz Esedilerden birisinin oğlu olup ,
görüş sahibi, doğru sözlü, faziletli ve akıllı bir adamdır. O, bize; Küfe'den
çıkmadan, Müslim b. Akil ile Hani' b. Urve'nin öldürüldüğünü
ve çarşıda çocukların onlan ayaklanndan çekip sürüdüklerini
gördüğünü söyledi!" dediler.
Hz. Hüseyin:
·"İnna lillahi ve inna ileyhi raciıln ve rahmetullahi aleyhima" dedi
ve bunu tekrarladı durdu.
Esediler:
"Allah adına sana and veriyoruz : Kendine ve ev halkına acı da,
şu bulunduğun yerden hemen geri dön!
11.8 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Senin için Küfe'de ne bir yardımcı, ne de bir taraftar var!
Onların; yardımlan şöyle dursun, senin aleyhinde olabileceklerinden
de korkarız!" dediler.
Bunun üzerine, Akil b. Ebu Talib oğulları, oldukları yerden sıçradılar:
"Hayır! Vallahi, öcümüzü almadıkça, yahut kardeşimizin tattığını
biz de tatmadıkça, geri dönmez, geri durmayız!208
Kardeşimiz Müslim'den sonra, bize yaşamak gerekmez!
Ölmedikçe geri dönücü değiliz!" dediler.209
Hz. Hüseyin, Esedilere bakarak:
"Şu Akıl oğulları da ölecek olduktan sonra, yaşamakta hayır
yoktur!" dedi.
Esedileri:ıi bildirdiklerine göre; Hz. Hüseyin'in· ashabından bazıları
da, ona:
"Vallahi, sen Müslim b. Akil'e benzemezsin. Küfe'ye sen gidecek
olsaydın, halk sana koşardı!" dediler.
Kalkıp yola devam ettiler ve Zübale'ye eriştiler.210 ·
Hz. Hüseyin'e Tesilm Edilen KUfe Nüfus Defteri
Hz. Hüseyin Zübale'ye geldiği zaman, Küfelilerin elçileri, içinde
yüz bin Küfelinin ismi yazılı bir divanı (nüfus defterini) Hz. Hüseyin'e
teslim ettiler.211
Hz. Hüseyin' e Acı Haberleri Getiren Elçi
Müslim b. Akil'in vasiyeti üzerine Muhammed b. Eş'as'la Ömer
b. Sa'd'ın Hz. Hüseyin'e göndermiş oldukları elçi İyas b. Asel de,
· Hz. Hüseyin'in Zübale'de bulunduğu sırada geldi.212
Müslim b. Akıl; Küfelilerin bey'attan sonra kendisini terkettiklerini
Hz. Hüseyin'e yazmalarını, hem Muhammed b. Eş'as'a, hem
de Ömer b. Sa'd'a vasiyet etmişti.
Hz. Hüseyin, elçiden mektupları alıp okuyunca, işittiklerinin
208. Taberi, TarUı, c. 6, s. 225 .
209. Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s. 247.
210. Taberi, Tarih, c . 6, s . 225.
2 11 . Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 201.
2 1 2 . Taberi, Tarih , c . 6, s . 2 1 1 , Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s . 247.
KERBELA FACİASI 119
doğruluğuna kanaat getirdi. Müslim b. Akll ile Hani' b. Urve'nin öldürülmeleri,
kendisine çok ağır ve çetin geldi. 213
Hz. Hüseyin:
"Allah'ın takdir ettiği herşey başa gelir. Biz kendimiz için Allah
katındaki ecri dileriz" dedi.214
Bundan sonra, elçi, Hz. Hüseyin'in Rumme'den göndermiş olduğu
Kays b. Müshir'in de öldürüldüğünü haber verdi.215
Abdullah b. Buldur'un Başına Gelenler
Hz. Hüseyin; Müslim b. Akıl'in yanına, sütkardeşi Abdullah b.
Buktur'u da yoldan göndermişti. O zaman, Müslim'in şehit edildiği
haberini almamıştı.
Abdullah b. Buktur, Kadisiye'ye gelince, Husayn b. Nümeyr'in
süvarİleri tarafından yakalandı ve İbn Ziyad'a gönderildi.
İbn Ziyad, ona:
"Köşkün dariıına çık!" dedi.
Abdullah b. Buktur, köşkün darnma çıktığı zaman, halka:
"Ey insanlar! Ben ResUluHalı Aleyhisselamın kızı Fatıma'nın
oğlu Hüseyin'in elçisiyim!
Mercane'nin, Sümeyye'nin, babasının babası belirsizin oğluna
karşı Hüseyin'e yardım ediniz!" dedi.
İbn Ziyad, onun köşkün damından yere atılmasını emretti. Kemikleri
kırıldı. Son nefesini vermek üzere iken, Abdulmelik b.
Umeyr veya ona benzeyen saçlı ve upuzun bir adam gidip onu boğazladı.
Kendisinin bu hareketi kınanınca, adam:
"Onun rahatlamasını istediğim için yaptım!" dedi.
Hz. Hüseyin'in Başına Toplananların Dağılmaları
Abdullah b. Buktur'un şehadeti haberi de, Hz. Hüseyin'e, Zübale'de
iken geldi.
Hz. Hüseyin bu hususta gelen mektubu yanındakilere okuduktan
sonra:
213. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s . 247-248.
214. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 211.
215. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 248.
120 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"İmdi, bize çok kötü bir haber geldi: Müslim b . .Akil, Hani' b. Urve
ve Abdullah b. Buktur öldürülmüştür. Taraftarlanmız bizden
aynlmışlar, ilgilerini ve yardımlarını kesmişlerdir.
Sizlerden geri dönüp gitmek isteyenler, dönsünler gitsinler.
Kendilerine bizden dolayı bir vebal ve sorumluluk yoktur!" dedi.
Bunun üzerine, Hz. Hüseyin'in yanındaki halk, başından sağa
sola dağılıp gittiler.
Medine'den kendisiyle birlikte gelen ashabından başka, yanında
kalan olmadı.
Hz. Hüseyin, böyle yapmakla, gerçekten dert ortağı olacak, gerektiğinde
yanında kendisiyle birlikte ölmeyi göze alacak olanlardan
başkasını başından dağıtmak istemişti. 2ı6
Hz. Hüseyin'in başından dağılanlar, yolculuk sırasında uğradığı
.yerlerden. yanına katıhni'ş olanlardı.
Kendllerine Kfıfe'den yardıtncılar .geleceğini sanıp dururlarken,
Müslini'in şehit edildiği haberini almalan, onların dağılmalan için
kafi gelmişti.217
Aliyyü'l-Ekber'in Hz. Hüseyin'e Bir Teklifi
ve Akil Oğullarınin Direnmeleri
Hz. Hüseyin'in oğlu Aliyyü'l-Ekber:
"Babacığım! Sen de geri dön! Çünkü, Iraklılar gaddardırlar. Vefalan,
sözlerinde durmalan azdıre' dedi.
Akıl oğullan:
"Hüseyin geri dönücü değildir!" dediler ve onu Küfe'ye gitmeye
teşvik ettiler.
Hz. Hüseyin, ashabına:
"Görüyorsunuz ki, Kfıfelilerden bize gelen olmadı!" dedi. 218
İkrime Oğullarından Bir Adamın
Hz. Hüseyin'i Uyarması
Hz. Hüseyin, Akik vadisine kadar ilerledi. Orada, İkrime oğullarından
bir adamla karşılaştı.
2 16 . Taberi, Tarih, c . 6, s. 226.
217. Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s . 248.
218. Zehebi, Siyeru a'lanıi'n-nübela, c . 3 , s . 20 1-202.
KERBELA FACİASI
Adam, Hz. Hüseyin'e selam verdi.2ı9
Hz. Hüseyin, ona:
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
Adam nereye gittiğini bildirdi.220
121
Sonra da, İbn Ziyad'ın Kadisiye-Uzeyb arasım atlılada tutturduğunu
ve kendisini gözetiernekte olduklannı haber verdi ve:
"Canım sana feda olsun! Geri dön!
Vallahi, sen ancak oklara ve kılıçiara doğru gidiyorsun!
Sana yazı yazmış, elçi salmış olanlar, seni asla korumayacaklar;
belki de, seninle çarpışmaya kalkışacak olan halkın önünde ve başında
bulunacaklardır!" dedi.
Hz. Hüseyin, ona:
"Sen bana öğüt verdin ve erişecek haberi de eriştirdin. Hayırla
mük8.fatlanasın!22ı
Ey Allah'ın kulu! Senin görüşün bana gizli değildir.
Fakat, Allah'ın buyruğu muhakkak yerine gelir, geri kalmaz!"
dedi.222
Sonra da, selam verip yoluna devam etti. Şerat mevkiine indi.
Orada geceledi. 223
HiiıT b. Yezid'le Temas
Hz. Hüseyin, seher vakti gençlere emretti: Bütün su kapları
dolduruldu. Hayvanlar da suvarıldı.
Şerat'tan ayrılıp yola devam edildi. Gün yarılandığı, havanın sıcaklığı
son dereceyi bulduğu sırada, Kayz mevkiine gelindi.224
O sırada, adamlardan biri, "Allahu ekber!" diyerek tekbir getirdi.
Hz. Hüseyin de "Allahu ekber! dedi ve ona:
"Ne için tekbir getirdin?" diye sordu.
Adam:
"Hurma ağacı gördüm de!" dedi.
2 1 9 . Dineveri, Kitabu'l-ahbrır, s . 248.
220. Taberi, Tarih, c . 6, s . 226.
221. Dineveri, Kitabu'l-ahbrır, s . 248 .
222. Taberi, Tarih, c. 6, s. 226.
223. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 248.
224. Taberi, Tarih, c . 6, s . 227.
122 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI .
ler.
Esedller:
"Biz bu yerde hiçbir zaman hurma ağacı görmemişizdir!" dedi-
Hz. Hüseyin, Esedilere:
"Onun gördüğünü siz de gördünüz mü?" diye sordu.
Esediler: ·
"Biz ancak at boyunları gördük!" dediler.
Hz. Hüseyin:
"Vallahi, bunu ben de gördüm. Bizim için sığınacağımız bir sığınak
olsa da, arkamızı oraya dayasak ve şu gelen cemaate tek yönden
yönels.ek!" dedi.
Esedller:
"İyi olur. İşte, Zu Husum yanındadır. Soluna doğru bükül, oraya
eriş!
O kavim dahi senin gibi oraya koşmak, erişmek isterler!" dediler.
Hz. Hüseyin, hemen oraya doğru yöneldi. Kafile de ke:ııdisini takip
etti.
U zaktan görünen süvariler, hızla gelip kavuştular.
Süvarİler yaklaştıkları zaman, Hz. Hüseyin ve kafilesi yoldan
saptı. Süvariler de, onları takiben yoldan saptılar.
Onlar, Esedilerin dedikleri gibi, arı sürüsünü andırmakta idiler
ve kuş kanatları gibi bayrakları vardı. Zu Husum'a doğru, onlar da
sü:r'atle ilerlemeye başladılar.
Hz. Hüseyin onlardan önce Zu Husum'a yetişip orada kondu.
Emretti; çadırlar kuruldu.225
Biraz sonra, süvarİler de Zu Husum dağına geldiler.
Onlar, Hürr b. Yezidü't-Temimiyyü'l-Yerbui'nin kumandası altında
bin atlı idiler. 226
Hz. Hüseyin, aslıalıının sarıklarını sardırmış, kılıçlarını boyunIarına
taktırmıştı.
Öğle sıcağının şiddetlendiği sırada idi ki, Hürr b. Yezid ile süvarileri;
Hz. Hüseyin ve aslıalıının karşısında yerlerini almışlardı.
Hz. Hüseyin, gençlere:
225. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s. 248, Taberi, Tarih, c. 6, s. 227.
226. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 2489, Taberi, Tarih, c . 6, s . 227.
KERBELA FACİASI
"Şu cemaati sulayınız !" dedi.227
Süvariler, gençlerin getirdikleri sulardan içtiler. 228
123
Gençler; ağaçtan tekneleri, su kaplannı, tasları doldurup atlar:a
da yanaştırdılar. Onlar da, üçer, dörder, beşer içip suya kanınca,
çekildiler, başkaları yanaştılar ve bu suretle bütün atlar suvarıldılar.
229
Sonra, süvarilerin hepsi, atlarının gölgesinde ve dizginleri ellerinde
olduğu halde, öğle namazı vaktine kadar oturdular. 230
Hz. Hüseyin'in İmam Olup Namaz Kıldırması
ve Namaz Sonunda Konuşması
Hz. Hüseyin; Haccac b. Mesruku'l-Cu'fi'ye emredip ezan okuttu.
İzarını, ridasını ve mestini giydi. Müezzin karnet getirdi.
Hz. Hüseyin, süvari birliği kumandanı Hürr b. Yezid'e:
"Namazı kendi adamlarıula mı kılmak istersin?23ı Yoksa bizimle
birlikte mi kılarsın?" diye sordu.232
Hürr:
''Yok, yok! Sen kılarken, biz de senin narnazına uyarak namazımızı
kılarız" dedi.233 ·
Hz. Hüseyin, ö􀣪e geçip cemaate öğle namazını kıldırdı.
Namazını bitirince, yüzünü cemaate çevirdi.234
"Ey insanlar! Mazeretimi önce Allah u Teala'ya;sonra da size arzederim.
Sizin gönderdiğiniz mektuplarınız, saldığınız elçileriniz bana
gelmedikçe, ben buraya çıkıp gelmiş değilim.
Siz :
'Yanımıza gel! Bizim uyacağımız bir imam ve önderimiz yok.235
Ola ki, Allah senin sayende bizleri doğru yolda toplar!' dediniz.
Eğer siz bu sözünüzün üzerinde duruyorsanız ve bana sağlam
227. Taberi, Tarfh, c. 6, s. 227.
228. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 249.
229. Taberi, Tarfh, c . 6, s . 227.
230. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 249.
231. Taberi, Tarfh, c . 6, s . 228.
232. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 249.
233. Taberi, Tarfh, c. 6, s. 228.
234. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 249.
235. Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s . 249, Taberi, Tarflı, c . 6, s. 228.
124 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
and ve tatmin edici sözlerinizden de söz veriyorsanız, sizinle birlikte
şehrinize gelirim.
Şayet siz böyle yapmazsanız ve şehre gelmemi istemiyorsanız,
sizin yanınızdan ayrılır, geldiğim yere döner, giderim!" dedi.
Sustular.236 Hz. Hüseyin'in sözlerine itiraz etmediler.237
Hz. Hüseyin çadırına girdi. Ashabı başına toplandılar.
Hürr de yerine, haymasına döndü. Onun da başına adamlan
toplandılar.
Hürr, adamlarını önceki gibi, atlarının gölgelerinde, dizginleri
ellerinde olmak üzere oturttu.
İkindi namazı vakti olunca, Hz. Hüseyin müezzine emretti,
ikindi ezanını okuttu. Karnet getirilince, geçip cemaate ikindi namazını
kıldırdı. Selam verdikten sonra, cemaate yüzünü döndü. Allah'
a ham d ü sena etti.
.
"İmdi, size derim ki: Ey insanlar! Allah'tan korkunuz. Hakkı,
Allah'ın razı olacağı ehline tanıyınız.
Biz Ehl-i Beytiz ve bu işe; zulümle, azgınlık ve düşmanlıkla üzerinizde
hükümlerini yürüten o iddiacılar gürühundan da, onlardan
olmayanlardan da, aranızda bulunan saiderinden de daha layık ve
müstahak bulunuyoruz.
Eğer siz bizden hoşlanmıyor ve bu yoldaki hakkımızı da tanımıyorsanız,
bana mektup ve elçi gönderenlerinizin görüşlerinden başka
görüşte iseniz, yanınızdan ayrılır, geri döner giderim!" dedi.
İlk Münakaşa ve Anlaşmazlıklar
Hürr b. Yezid:
"Ben, vallahi, bu bahsetmiş olduğun mektuplann ne olduğunu
bilmiyorum!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ey Ukbe b. Sem'an! İçinde onların bana yazdıklan mektuplar
bulunan heybeyi çıkarıp getiriniz !" dedi.
İçi mektuplar ve sahifelerle dolu heybe getirilip Hürr ve adamlarının
önüne serildi.
Hürr:
236. Taberi, Tarih, c . 6, s. 228.
2 3 7 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 2 4 9 .
KERBELA FACİASI 125
"Biz bu mektupları sana yazanlardan değiliz. Fakat, sana kavuştuğumuz
zamandan itibaren, seni Küfe'de İbn Ziyad'a götürünceye
kadar senden ayrılmamamız bize emredilmiştir!" dedi.
Hz . Hüseyin:
"Ölüm, bundan yeğdir ve öncedir!" dedi.238
Hz. Hüseyin'in Kufe Süvarİlerine Son Hitabı
Hz. Hüseyin, Hürr'ün adamlarına hitaben bir konuşma daha
yaptı􀟕
Bu konuşmada, Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra, şöyle
dedi:
"Ey insanlar! ResUluilah Aleyhisselam buyurmuştur ki:
'Kim zalim bir sultanın Allah'ın haram kıldığını helalleştirmek
istediğini, Allah'ın alıdini bozduğunu, Resülullah'ın sünnetine muhalif
olarak Allah'ın kullarına düşmanlık ettiğini ve günah işlediğini
görür de onu fiille veya sözle değiştirmeye çalışmazsa, Allah'ın
zalim sultanı sakacağı yere (Cehenneme) onu da sokması, üzerine
düşen bir haktır!'
Haberiniz olsun ki; onlar şeytana itaati iltizam, Ralıman olan
Allah'a itaati terk, fesadı izhar, dini cezalan ta'til, ganimeti ise istediklerine
ikram ettiler.
Allah'ın haram kıldığını helalleştirdiler. Helal kıldığını da haramlaştırdılar!
Ben onların bu kötülüklerini değiştirmeye herkesten ziyade layık
ve müstahak bulunuyorum.
Sizin bana bey'at ettiğiniz, beni düşmanıara teslim etmeyeceğiniz
ve bırakmayacağınız hakkında gönderdiğiniz mektuplarınız ve
elçileriniz bana gelmiştir.
Eğer bana bey'atınızı tamamlarsanız, olgunluğunuzu göstermiş
, doğru ve yerinde bir iş işlemiş olursunuz.
Ben Hüseyin b. Ali'yim ve Resülullah Aleyhisselamın kızı Fatıma'nın
oğluyum.
Benim vücudum, sizin vücudunuzladır. Benim ev halkım, sizin
ev halkınızladır.
Ben, sizin için örneğim.
238. Taberi, Tarih, c . 6, s. 228.
126 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Eğer verdiğiniz sözün gereğini yapmaz, alıdinizi bozar, yaptığınız
bey'atı boynunuzdan çıkarıp atarsanız; ki, vallahi, bu da sizin
için zor, yapmadığınız birşey değildir. Siz, babama da, kardeşime
de, amcaının oğlu Müslim'e de bunu yaptınız.
Halbuki, 'Asıl aldanan, sizi aldatandır!'
Sizin nasibiniz, hep yanılmanızdan, yanlış iş tutmanızdan ibarettir.
Siz nasibinizi kaybetmiş bulunuyorsunuz!
(Yüce Allah'ın Kitabında buyurduğu gibi) 'Sana gerçekten
bey'at edenler, ancak, Allah'a bey'at etmiş olurlar. Allah'ın Eli, onların
elleri üstündedir. Şu halde, kim bu bağı çözerse, kendi aleyhine
çözmüş olur.' [Feth: 1 0]
Allah beni sizden müstağni kılacaktır (sizin yardımımza muhtaç
etmeyecektir).
Vesselamü aleyküm ve rahmetulla.hi ve berekatüh!"
Hz. Hüseyin'in Ashabına Hitabı
Hz. Hüseyin, Zıl Rusuro'da kalkıp Allah'a hamd ü senada bulunduktan
sonra ashabına hitaben şu konuşmayı yaptı:
"Başımıza gelen işi görüyor ve biliyorsunuz.
Dünya değişmiş, sevimsizleşmiş, bizden yüz çevirmiştir.
Dünya bitmiş gitmiş; ondan, kap içinde kalan artık gibi artıklardan
başka birşey kalmamıştır.
Hayat, otlakta otlamak gibi, değersizleşmiştir.
Görmüyor musunuz: Hak işlenmez, batıl ise son derecede rağbet
edilir, üzerine düşülür olmuştur!
Mü'min olan, Allah'a kavuşmaya rağbet eder.
Bence, şehitlikten başka ölüm, değersizdir. Ben ancak şehitliği
saadet görüyorum.
Zalimlerle birlikte yaşamaYJ. ise, suçlanınaktan başka birşey
görmüyorum!"
Züheyr b. Kayn'ın Hz. Hüseyin'e Mukabelesi
Züheyr b. Kayn, ayağa kalktı. Arkadaşlarına:
"Siz mi konuşursunuz? Yoksa ben mi konuşayım?" diye sordu.
Ona:
KERBELA FACİASI 127
"Hayır! Sen konuş !" dediler.
Züheyr b. Kayn, Allah'a haınd ü senada bulunduktan sonra,
şöyle konuştu:
"Ey Resülullah'ın oğlu! Biz senin sözlerini işittik. Allah seni
umduğuna eriştirsin!
Vallahi, eğer dünya bizim için baki olsaydı ve biz de onda temelli
kalıcı olsaydık, sana yardım etmek ve dert ortağı olmak üzere
oradan ayrılır, seninle bulunmayı tercih ederdik!"
Hz. Hüseyin ona dua etti. Züheyr de:
"Sen de hayırla mükafatlan!" diye mukabelede bulundu.239
Hürr'le Yapılan Münakaşa ve Anlaşma
Hz. Hüseyin, arkadaşlarına:
"Kalkınız, hayvanlarımza bininiz !" dedi.
Bindiler; ve kadınlar binineeye kadar beklediler.
Hz. Hüseyin:
"Dönüp bizi takip ediniz!" dedi.
Kafile hep birlikte dönüp gitmek istedikleri zaman, süvariler
önlerine gerildiler.
Hz. Hüseyin, Hürı"e:
"Sen ne yapmak istiyorsun?" diye sordu.
Hürr:
''Vallahi, seni İbn Ziyad'a götürınek istiyorum!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"İyi bil ki, vallahi, ben sana uyup gitmem!" dedi.
Hürr:
"İy bil ki, vallahi, ben de seni bırakmam!" dedi.
Hz. Hüseyin de, Hürr de sözlerini üç kere tekrarladılar. Aralarında
söz çoğalınca, Hürr, Hz. Hüseyin'e:
"Bana seninle çarpışmak için emir verilmedi.
Bana ancak seni Küfe'ye getirinceye kadar senden ayrılmamak
emri verildi.
Bunu kabule yanaşmazsan, seni ne KUfe'ye, ne de Medine'ye götürmeyecek,
orta bir yolu tut!
'
Ben İbn Ziyad'a, sen de Yezid b. Muaviye'ye, istersen İbn Zi-
239. Taberi, Tarih, c. 6, s. 229.
128 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
yad'a istediğini yazıp cevap alıncaya kadar, o yola gitmekte devam
edelim?
Umulur ki, Allah senin ibtilalı işinden, içinde selamet bulunan
bir emir gelmesini bana nasip eder!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Şuradaki Uzeyb yolunu tut. Oraya götür!" dedi.
Kadisiye ile U zeyb arası otuzsekiz mil di.
Hz. Hüseyin ve arkadaşları, Hürr'ün süvari birliğiyle Uzeyb yoluna
devam ettiler.
Bir ara, Hürr, Hz . Hüseyin'e yaklaşarak:
"Ey Hüseyin! Sana nefsinde Allah'ı anınanı hatırlatırım.
Ben şehadet ederim ki; sen çarpışmaya kalkışacak olursan muhakkak
öldürüleceksin!
Sen öldürülünce de, üzerinde durduğun davan tehlikeye düşecektir!"
dedi.
Hz. Hüseyin:
"Sen beni ölümle mi korkutuyorsun?
Beni öldürmek için çekirge sürüsü gibi kuvvet hazırlayan sizler
değil misiniz?
Ben sana ne söyleyeceğiınİ bilmiyorum!
Sana, Evs'in kardeşinin, Resuluilah Aleyhisselama yardıma giden
amcasının oğluna rastlayınca, 'Nereye gidiyorsun? Sen muhakkak
öldürüleceksin!' demiş olduğunu mu hatırlatayım bilmem ki?"
dedi ve; niyeti hak, kendisi müslüman olarak çarpışacak olduktan
sonra, ölmenin yiğitler için ar ye salih kişiler için tasa olmayacağını
anlatan bir kıt'a okudu.
Hürr Hz. Hüseyin'den bunları işitince onun yanından ayrılıp;
kendisi adamlarıyla bir yanda, Hz. Hüseyin de bir yanda oldukları
halde, Uzeyb'in deve otlaklarına kadar gittiler.
Hz. Hüseyin'in Kôfe'deki Durum
Hakkında Dört Küfeliden Bilgi Alması
Hz . HÜseyin, U zeyb deve otlaklarına eriştiği sırada, dört kişiye
rastladı. Bunlar, hayvanıarına binip Küfe'den gelmekte idiler. Yanlarında,
Kamil Nafı' b . Hilal'in atı da bulunuyordu.
Tırmalı b. Adiyy, bunların kılavuzu idi.
KERBELA FACİASI 129
Tırmah, atı üzerinde bulunuyor ve beyitler söylüyordu.
Tırmah, Hz . Hüseyin'in yanına gelip kavuştuğu zaman, aynı beyitleri
tekrarlamıştı.
Hz . Hüseyin:
"Ben, vallahi, Allah'tan hayırlısını diliyorum. Allah bizim için
ister öldürülmemizi, ister kurtulmamızı dilesin, ikisi de bizim için
hayırlıdır" dedi.
Hürr b . Yezid, onları görünce, Hz. Hüseyin'in yanına geldi.
"Bunlar Kfıfelilerdendir. Seninle birlikte gelenlerden değillerdir.
Ben onları ya hapsedeceğim, yahut geri çevireceğim!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ben, kendimi koruduğum gibi, onları da korurum. Bunlar ancak
benim yardımcılarım, dostlarımdır.
İbn Ziyad'dan sana yazı gelinceye kadar bana hiçbir suretle taarruz
ve itirazda bulunmayacağına söz vermemiş miydin?" dedi.
Hürr:
"Evet! Ama bunlar seninle birlikte gelmemişlerdi" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Bunlar benim ashabımdır. Benimle birlikte gelenler gibidir.
Aramızda olan bitenler bununla tamamlanmış, ancak sana karşı
taahhüdümü yerine getirmek kalmıştır" dedi.
Bunun üzerine, Hürr, onlar hakkındaki isteklerinden vazgeçti.
Hz. Hüseyin, Küfe'den gelen dostlarına:
"Aranızdaki halkın haberlerini bana bildiriniz !" dedi.
Gelen dört kişiden birisi olan Mücemmi' b. Abdullahü'l-Aizi:
"Halkın İbn Ziyad'dan en çok rüşvet alan, harar ve çuvallarını
dolduranları, sevilen, gönülleri alınanları, öğütlenerek elde edilenleri,
eşraf güruhu olmuştur.
O eşraf güruhu ki, tek bir cemaat halinde senin üzerine sevkedilmiştir.
Bunların dışında kalan halka gelince; onların kalbieri sana meyilli
ise de, kılıçları yarın üzerine sıyrılacaktır!" dedi.
Hz . Hüseyin:
"Size göndermiş olduğum elçim hakkında sizde bir bilgi var mı?
Bana bildir?" dedi.
"Kimdir o?" diye sordular.
130 HZ . HÜSEYiN VE KE_RBELA FACİASI
Hz. Hüseyin:
"Kays b. Müshirü's-Saydavi!" dedi.
"Evet! Husayn b. Nümeyr onu yakalayı.p İbn Ziyad'a gönderdi.
İbn Ziyad da, sana ve babana lanet okumasını ona emretti.
O ise, sana ve babana. salavat getirdi. İbn Ziyad'a ve babasına lanet
okudu. Senin geldiğini bildirerek, ·muzaffer olman için dua etti.
Bunun üzerine, İbn Ziyad, on:u köşkün damından aşağı attırdı!"
dediler.
Hz. Hüseyin, gözlerinin yaşını tutamadı..
Sonra da:
"Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde sadakat gösteren nice
erler vardır. İşte, onlardan kimi şehitlik için adadığını ödedi. Kimi
de bunu bekliyor. Onlar hiçbir suretle ahidierini değiştirmediler"
(Ahzab : 23) ayetini okudu ve :
"Allah'ım! Bize ve onlara Cenneti menzil kıl. Bizi en bol ve en
üstün rahmet ve mükafat yığınağının durağında biraraya getir,
topla!" diyerek dua etti.
Tırmalı b. Adiyy'in Hz. Hüseyin'i
Memleketine Götürmek İsternesi
Tırmalı b. Adiyy:
"Ben, Küfe'den senin yanına hareket etmeden bir gün önce, Kufe'nin
arkasında öyle halk topluluğu gördüm ki, gözlerim hiçbir
yerde ondan daha kalabalık bir cemaat görmemiştir.
Onlara bu halkın ne için toplandıklarını sordum.
'Bindirilmek için toplandılar. Sonra da acele Hüseyin'in üzerine
gönderilecekler!' denildi.
Allahaşkınal Onların yanına bir karış yaklaşmamak elinde ise,
yaklaşma!
Eğer Allah'ın seni koruyacağı ve yapmak istediğin şeyi açığa vu􀟖
rabileceğin bir beldeye gitmek istersen, hemen oraya kadar git.
İstersen, ben seni Eca' diye anılan dağımıza götürüp kondurayım.
Vallahi, orada Gassan ve Himyer hükümdarları ve Nurnan b.
Münzir ve siyah kırmızı herkes tarafından himaye olunur ve korunuruz
KERBELA FACİASI 131
Eğer K-Cı.fe'ye, yanımıza gelirsen, ineceğin yere kadar zillet ve
esaret seninle beraber olur. Eca' dağına gidecek olursan, Eca' ve
Tayyi' kabilesinden Selma'lara haber salarız .
Vallahi, on gün geçmeden, Tayyi' kabilesinden sana atlılar ve piyadeler
gelir. Yanımızda, istediğin kadar oturursun.
Eğer sana karşı bir harp açılırsa, önünde kılıçlarıyla vuruşacak,
kımıldayan gözleri bulundukça senden ayrılmayacak yirmi bin
Tayyi'li toplamaya kefılim!" dedi.
Hz . Hüseyin:
"Allah, seni ve kavmini hayırla mükafatlandırsın.
Bizimle, şu kavim (süvarİ birliği) arasında verilmiş bir söz vardır.
Biz onlardan ayrılmaya kadir değiliz. Onların bizi nereye çevirip
götüreceklerini bilmiyoruz!" dedi.
Tırmah, Hz. Hüseyin'e veda ederken:
"Allah senden cinlerin ve şeytanların şerrini gidersin!
Ben Küfe'den ev halkım için yiyecek tedarik etmiştim. Onların
yanımda bulunan bu nafakalarını gidip kendilerine bıraktıktan
sonra, inşaallah gelir, yine sana kavuşurum. Vallahi, ben senin
yardırnem olurum!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Eğer böyle yapacaksan, acele et. Allah seni esirgesin" dedi.
Hz . Hüseyin, Hürr'ün Tırmah'ı hapsetmesinden veya Küfe'ye
döndürmesinden endişe ettiği için, yanından acele ayrılmasını istemişti.
Tırmah, yurduna varıp yiyecekleri bıraktıktan sonra dönmüş,
Uzeyb'e yaklaştığı sırada Semaa b . Bedir'le karşılaşmış, Hz . Hüseyin'in
şehit edildiği haberini alınca geri dönmüştü. 240
Hz. Hüseyin'in Ubeydullah b. Hürr'le Görüşmesi
Hz. Hüseyin ve süvarİ birliği Uzeyb hamamlarına gelip hep birlikte
kondular.
İki cemaat arasında ok yetişecek kadar mesafe vardı.
Hz . Hüseyin, Uzeyb'den ayrılıp Küfe yolunun sağındaki yolu tutarak
Mukatil oğullarının köşküne kadar geldi ve yine hep birlikte
oraya kondular.
240. Taberi, Tdrilı, c. 6, s. 229-23 1 .
132 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hz . Hüseyin, orada kurulmuş kıl bir çadır gördü. Bunun kime
ait olduğunu sordu.
Ubeydullah b. Hürrü'l-Cu'fi'ye ait olduğunu haber verdiler.
Ubeydullah b. Hürr, Küfe eşrafından ve süvarİlerinden idi.
Hz. Hüseyin, azadlı kölelerinden birisini ona gönderdi.
Elçi, gidip :
"Bu, Hüseyin b . Ali'dir. Senin, yanına gelmeni istiyor" dedi.
Ubeydullah b. Hürr:
"Vallahi, ben ancak onunla birçok halkın çarpışacağını ve taraftarlannın
onu terkettiklerini gördüğüm için Küfe'den aynldım.
İyi biliyorum ki; o öldürülecek, ben de ona yardıma kadir olamayacağım!
Bunun için, ne ben onu görmeyi, ne de onun beni görmesini
fsterim!241
İnna lillahi ve inna ileyhi raciün.
Ben ancak onun Küfe'ye getirilmesini görmeyi istemediğim için
Küfe'den aynldım!" dedi.
Elçi dönüp Ubeydullah'ın söylediklerini Hz . Hüseyin'e anlattı.
Hz. Hüseyin ayakkabılarını giyip Ubeydullah b. Hürr'ün yanına
gitti. Çadırına girdi. Selam verip oturdu. Sonra da, kendisiyle
birlikte gelmeye davet etti.
Ubeydullah, elçiye söylemiş olduğu sözlerini tekrarladı.
Hz. Hüseyin:
"Bize muhakkak yardım etmelisin. Sen bize karşı çarpışan kişilerden
olmaktan kork!
Vallahi, bizi dinlemeyen, yanımıza gelmeyen ve bize yardım etmeyen
kimseler helak olacaklardır!" dedi.242
Ubeydullah:
"Vallahi, ben iyice biliyorum ki; sana taraftar olanlar, ahirette
saadete ereceklerdir.
Lakin, ben seni karşılaşacağın tehlikelerden koruyabileceğimi
ummuyorum ve Küfe'de sana yardımcı olacağıma da yemin edemeyeceğim.
Beni bu yolda hayvanıma bindirmemen için, sana Allah adına
and veririm!
24 1 . Dineveri, Kita b u 'l-ahb&.r, s. 250-25 1 .
242 . Taberi, Tarih , c . 6, s . 23 1 .
KERBELA FACİASI 133
Çünkü, nefsim bundan sonra ölmeyi kolay kolay istemeyecektir.*
Fakat, şu sür'at için zayıflatılmış olan atım ki, valiahi onun üzerinde
olduğum halde neye yetişrnek istedimse yetişmiş ve kavuşmuşumdur.
Bana yetişrnek isteyenden de, onun üzerinde kaçıp
kurtulmuşumdur. Al onu, senindir o!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ben senin kendini arzu etmiştim. Senin atın bize gerekmez!"
dedi.243
Ölüm Haberi Verilen Rüya
Hz. Hüseyin, gecenin sonuna doğru erriretti: Kaplara su dalduruldu
ve hayvanıara ağırlıklar yüklendi.
* Ubeydullah b. Hürr, Hz. Hüseyin'in Mukatil köşkünde yaptığı yardım davetine
icabet etmediğinden dolayı sonradan çok pişmanlık duydu. Teessürlerini şiirle dile
getirdi (Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 262).
İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'in şehadetinden sonra, Kiife eşrafını yoklatmıştı. Ubeydullah
b. Hürr'ü göremedi.
Günlerden sonra, Ubeydullah b. Hürr gelip İbn Ziyad'ın yanına vardı.
İbn Ziyad ona:
"Ey Hürr'ün oğlu! Nerelerde idin?" diye sordu . .
Ubeydullah:
"Hasta idim" dedi.
İbn Ziyad:
"Kalb hastası mı, yoksa beden hastası mı idin?" diye sordu.
Ubeydullah:
"Kalbim hastalanmıştır. Bedenime gelince, Allah'a şükürler olsun ki, ona da
sıhhat ve afiyet verdi!" dedi.
İbn Ziyad:
"Yalan söyledin. Sen düşmanıarımızla birlikte idin!" dedi.
Ubeydullah:
"Eğer senin düşmanıola birlikte bulunsaydım, bulunduğum yerim görülürdü.
Benim gibi bir kimsenin yeri gizli kalmazdı!" dedi.
İbn Ziyad, bir müddet onunla ilgilenmedi . .
Ubeydullah b . Hürr de, İbn Ziyad'ın yanından kalkıp atma bindi. İbn Ziyad:
"Hürr'ün oğlu nereye gitti?" diye sordu.
"Şimdi çıkıp gitti!" dediler.
"Onu hemen yanıma getirin!" dedi.
Polisler Ubeydullah'ı buldular. "Valinin davetine icabet et!" dediler.
Ubeydullah, onlara atını verip:
"Ona haber veriniz ki; ben ona valiahi hiçbir zaman itaat ederek gelmem!" dedi.
Sonra, Ahmer b. Ziyadü't-Tai'nin evine gitti. Orada, adamlarıyla toplandılar.
Sonra da Kerbela'ya gittiler. Oradaki şehitlere baktılar. Onlara mağfiret dilediler.
Oradan ayrılıp Medain'e vardılar (Taberi, Tarih, c . 6, s. 270).
243. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 250-2 5 1 .
134 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Mukatil köşkünden ayrıldıktan ve bir müddet gidildikten sonra,
başına bir ağırlık gelip , Hz. Hüseyin uyukladı. Sonra, uyandı.
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciün. Vel hamdu lillahi Rabbi'l-alemin!"
dedi ve bunu iki-üç kere söyledi.
Hz. Hüseyin'in oglu Ali b. Hüseyin, atını sürerek Hz. Hüseyin'in
yanına geldi.
Hz . Hüseyin, yine:.
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciün. Vel hamdu lillahi Rabbi'l-alemin!"
dedi.
Ali b. Hüseyin:
"Babacığım! Sana kurban olayım! Sen ne için böyle Allah'a rücu
etmek dileğinde bulundun ve O'na hamdettin?" diye sordu.
Hz. Hüseyin:
"Oğulcuğum! Başıma bir ağırlik geldi, uyukladım.
At üzerinde bir süvarİ ansızın önüme çıkıp :
'Şu cemaat gidiyor. Ölümler de, kendilerine doğru gidiyor (geliyor)'!
dedi.
Anladım ki; o cemaat biziz, Ölüm haberi de bize veriliyor!" dedi.
Ali b. Hüseyin:
"Babacığım! Allah sana kötü birşey göstermez .
Biz hak ve gerçek yolda değil miyiz?': dedi.
Hz. Hüseyin:
"Evet! Bütün kulların dönüp gidecek oldukları Allah'a yemin
ederim ki; biz hak ve gerçek yoldayız !" dedi.
Ali b. Hüseyin:
"Babacığım! O halde, biz ölüp, kaybolup gitmemize hiç üzülmeyiz!"
dedi.
Hz. Hüseyin:
"Allah seni babasından dolayı mükafatlandırılan hayırlı bir
oğulun mükafatıyla mükafatlandırsın!" dedi.
Geri Dönmek İçin Yapılan Son Deneme
Sabah namazı vakti olunca, Hz. Hüseyin ile ashabı inip namazlarını
kıldılar ve yine acele hayvanıarına bindiler.
Hz. Hüseyin, Hür:r'ün süvarİ birliğinden ayrılmak için ashabı
ile birlikte sola, badiyeye doğru bükülmek istedi.
KERBELA FACİASI 13 5
Hürr b. Yezid ise, hemen gelip geri çevirmek istedi. Geri çevirmek
isterken de Küfe yoluna çevirmek {Çin zorladı. Fakat, Hz. Hüseyin
ile arkadaşları yanaşmadılar ve seslerini yükselttiler. Biraz
sonra Nineva'ya gelip kavuştular. 244
İbn Ziyad'ın Nineva'da Gelen Elçisi ve Yazısı
Nineva'ya gelindiği sırada, soy bir hayvana binmiş, silahlı, yayı
omuzunda bir adamın Küfe'den geldiği görülünce, hep birlikte durup
onu beklediler.
Adam, süvarİ birliğine doğru vardı. Hürr b . Yezid'e ·ve arkadaşlarına
selam verdi. Hz . Hüseyin'e ve arkadaşlarına selam vermedi.
İbn Ziyad'dan getirmiş olduğu bir yazıyı da Hürr'e teslim etti.
Yazıda şöyle deniliyordu:
"İmdi, yazım sana eriştiği ve elçim gelip kavuştuğu zaman, Hüseyin
b . Ali ve aslıahım derhal durdur ve oldukları yerde çöktür!
Onları sakın sığınaksız, susuz, ağaçsız, otsuz, geniş ve bozkır
bir yerden başkasına indireyim deme!
Sana yazımı getiren elçime de; emriınİ yerine getirinceye kadar
senden ayrılmaması, bu hususta senden sadır olacak hareketleri
bana bildirmesi için emir verilmiştir. Vesselam!"245
Hürr b. Yezid, İbn Ziyad'ın yazısını okuyunca, Hz. Hüseyin ile
ashabına:
"Bu, vali İbn Ziyad'ın yazısıdır. Bunda, yazısının bana geldiği
yerde sizi durdurup çöktürmem emrediliyor.
Şu da İbn Ziyad'ın elçisidir. Ona da emrini yerine getirinceye
kadar benden ayrılmamasını emretmiştir!" dedi . .
Ebu'Ş-Şa'sa'mn Gelen Elçiye
İlenınesi ve Onu Kınarnası
Hz. Hüseyin'in ashabından Yezid b . Muhasır Ebu'ş-Şa'saü'l-Kindi,
İbn Ziyad'ın elçisine bakıp :
"Allah seni kahretsin! Sen Malik b. Nüseyrü'l-Beddi değil misin?"
dedi.
244. Taberi, Tarih, c . 6, s . 23 1-232 . .
245. Taberi, Tarih, c. 6, s. 232, Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s. 251.
136 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Adam "Evet!" dedi.
Kendisi, Kindllerdendi.
Ebu'ş-Şa'sa:
"Hay anan ağlasın! Sen ne diye bu işi üzerine alıp geldin?"diyerek
ona çıkıştı.
Malik b . N üseyr:
"Ben ancak imam ve önderime itaat, ona olan bey'atıma riayet
maksadıyla geldim!" dedi.
Ebu'ş-Şa'sa:
"Sen Rabbine isyan edip imam ve önderine itaat etmekle kendini
mahvettin! Dünyada ayıp, ahirette de Cehennem ateşini kazandm!"
dedi ve :
"Biz, onları ateşe çağıran imam ve önderler yaptık. Kıyamet gününde
ise, onlar, azaplarının kaldırılması hususunda asla yardıma
kavuşturulmayacaklardır" (Kasas: 41) ayetini okudu ve :
"İşte, senin imam ve önderin odur!" dedi.
Hürr b. Yezid'in Hz. Hüseyin'i
Nineva'ya indirmek istemesi
Hürr b. Yezid, Hz. Hüseyin'le ashabını çöktürmek için oldukları
yerde durdurdu.
Çünkü orada ne bir su, ne de bir köy vardı.
Oradakiler:
"Nineva, yahut Gadiriyye, yahut Şefiyye (Sakabe) köyüne konalım?"
dediler.
Hürr b. Yezid:
"Hayır! Vallahi, şu adam benim hareketlerimi gözetlernek üzere
gönderilmiş bir casus iken, ben bu dileğinizi yerine getirmeye
güç yetiremeyeceğim!
Sen buraya konuver!
Başka türlü hareket edip de valiye karşı beni güç duruma düşürme!"
dedi.246
Züheyr b. Kayn'ın Hz. Hüseyin'e Ricası
Züheyr b. Kayn, Hz. Hüseyin'e :
246. Taberi, Tarih , c . 6, s . 232.
KERBELA FACİASI 13 7
"Anam, babam sana feda olsun ey Resülullah'ın oğlu! Vallahi,
bize şunlardan başka gelen olmasa, biz onlara yeter, hepsinin hakkından
geliriz!" dedi.
Hz . Hüseyin'e ashabı:
"Bırak da, biz şu ok yetişecek kadar uzaktaki insanlarla çarpışalım.
Ya bunlardan başkaları da bize gelecek olurlarsa, ne yaparız?
Gel, sen müsaade et de, biz şunların işini bitiriverelim? Çünkü,
bunlarla çarpışmak, bunlardan başka gelecek olanlarla çarpışmaktan
kolaydır" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Onlar çarpışmaya kalkroadıkça çarpışmayı kendim başlatmayı
hoş bulmuyorum!" dedi.247
Züheyr b. Kayn:
"Bizi şu yakınımızdaki Fırat kıyısındaki köye götür, oraya kondur.
Çünkü, orası, üzerimize gelecek olanlara yol vermez bir sığınaktır.
Fırat da, oradan görünüp durmaktadır. .
Onlarla çarpışırsak, orada kendimizi koruyabiliriz ve onlardan
sonra gelecek olanlarla da çarpışmak bize kolay olur" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Nedir ismi o köyün?" diye sordu.
Züheyr:
"El-Akr (medhuş olmak, yaralamak, boğazlamak)" dedi.
'Hz. Hüseyin:
"El-Akr'dan Allah'a sığınırız!" dedi.248
Hz. 'Hüseyin, Hürr'e:
"Bizi biraz daha ilerlet de, konalım artık!" dedi.
Kerbela'ya Konduruluş ve Hz. Hüseyin'in Bir Hatırası
Taffa, Kerbela'ya* gelince, Hürr ve adamları, Hz. Hüseyin'in
önünde durarak onu ve arkadaşlarını da durdurdular.
24 7. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 252.
248. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s. 252, Taberi, Tarih, c. 6, s. 232.
* Taff: Küfe taraflarınoo, Fırat kıyısında otsuz, susuz, ıssız, çöllük bir yerin ismidir.
Kerbela ise ; Taffta Hz. Hüseyin ile ashabının şehit edildikleri yerdir. Kerbela, kerbele
kelimesinden _gelmiş olup; ayaklarda gevşeklik bulunmak, yürürken balçık
içinde yürür gibi olmak manasma gelir. Kerbela'ya, ihtimal ki mevkiinin bu gevşekliğinden,
kötü kumluk bir yer oluşundan dolayı bu isim verilmiştir (Yakut,
Mu'cemü'l-büldan, c . 4, s. 36, 445).
138 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hürr:
"İn artık bu yere! Fırat nehri de yakınındadır!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"N edir bu yerin ismi?" diye sordu.
"Kerbela!" dediler.
Hz. Hüseyin:
"Üzüntülü, tasalı, mihnetli ve belalı yer! Babam, Sıffin'e giderken,
buraya uğramıştı. Ben de yanında idim. Durdu ve buranın neresi
olduğunu sordu. İsmi kendisine haber verilince:
'Onların hayvanlanndan aşağı indirilecekleri yer, işte burasıdır!
Kanlarının döküleceği yer de işte burasıdır!' demişti.
Bunun ne demek olduğu kendisinden sorulunca da:
'Muhammed'in Ehl-i Beytinin yükleri, ağırlıkları işte burada indirilecek!'
demişti" dedi. 249
Hz. Hüseyin, Kerbela'da ağırlıkların indirilmesini emretti ve
indirildi.
Kerbela'ya, Hicretin altmışbirinci yılı Muharrem ayının başında,
Çarşamba günü gelinip konulmuştu. 25°
Hz. Ali'nin Mataracısının Rivayeti
Hz. Ali'nin mataracısı Ebu Abdullah Yahya'nın rivayetine göre;
Hz. Ali, Sıffin'e giderken Nineva hizasına gelince, mataracısına:
"Ebu Abdullah! Fırat kıyısında biraz dur!
Ebu Abdullah! Fırat kıyısında biraz dur!" diyerek seslendi.
Ebu Abdullah:
"Ne için duracağız?" diye sordu.
Hz. Ali:
"Ben bir gün Peygamber Aleyhisselamın yanına girmiştim. Gözlerinden
yaşlar akıyordu.
'Ey Allah'ın Peygamberi! Seni gözlerinden yaşlar akıtacak dereceye
bir getiren mi oldu?' diye sordum.
'Evet! Biraz önce Cebrail yanımda idi. Hüseyin'in Fırat kıyısında
şehit edileceğini bana haber verdi. Onun toprağından sen de
koklar mısın?' dedi.
249. Dineveri, Kita b u 'l-ahbt'ır, s. 252-254.
250. Dineveri, Kitabu'l-ahbt'ır, s . 253.
KERBELA FACİASI 139
Ben de 'Olur!' dedim.
Bunun üzerine, elini uzattı. Bir avuç toprak avuçlayıp bana verdi.
Gözlerimin yaşını tutmaya kadir olamadım!" dedi.25ı
Ömer b. Sa'd'ın Kerbela'da Görevlendirilmesi
Küfe valisi İbn Ziyad, Ömer b . Sa' d b. Ebi Vakkas'ı Küfelilerden
dört bin kişilik bir kuvvetle Rey valiliğine tayin edip buyrultusunu
eline vermiş, o da askerleriyle birlikte vazifesi başına gitmek üzere
Küfe'den ayrılmış bulunuyordu.
Hz. Hüseyin'in işi çıkınca, İbn Ziyad, Ömer b. Sa'd'ı geri çağırdı.
"Önce Hüseyin'in üzerine git. Onlarla aramızda olan işi hallet.
Sonra da, kendi işinin başına git!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Allah sana iyilikler versin. Eğer benim bu işten bağışlanmaını
uygun görürsen, beni bağışla!" dedi.
İbn Ziyad: .
"Olur! Rey valiiiğine tayinin hakkındaki buyrultumuzu bize geri
ver!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Ne için?" diye sordu.
İbn Ziyad:
"Buraya, Hüseyin'in üzerine gitmediğin için!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Bana bir gün mühlet ver. Bir düşüneyim bakayım?" dedi.
Ömer, İbn Ziyad'ın yanından evine dönüp öğütçülerine danıştı.
Danıştığı kimselerden, kendisini bu işten sakındırmayan bir
kimse çıkmadı.
Kızkardeşinin oğlu Hamza b . Muğire b. Şu'be:
"Ey dayı! Allahaşkına, Hüseyin'in üzerine gidip de Rabbine karşı
günaha girme! Hüseyin'le aranızdaki akrabalık hukukunu çiğneme
!
Vallahi, yeryüzünün bütün mülk ve saltanatı senin olsa da, onlardan
ve hatta bütün dünyadan çıkıp gitmen, senin için, Hüse-
25 1. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c . I, s . 85, Zehebi, Tfırihu'l-islfım , c . 3, s . 10, Ebu'l-Fida,
el-Bidfıye, c . 8, s. 199.
140 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
yin'in kanını dökmüş olarak Allah'ın huzuruna çıkmandan daha
hayırlıdır!" dedi.
Abdullah b. Yesarü'l-Cühen'i: der ki:
"Hüseyin'in üzerine gitmesi kendisine emredildiği zaman,
Ömer b. Sa'd'ın yanına varmıştım.
Ömer b. Sa'd:
'Vali bana Hüseyin'in üzerine gitmemi emretti. Gitmekten kaçındım'
dedi.
'Allah seni isabet ettirmiş, doğru yola götürmüş. Ayrıl, sakın
yapma, Hüseyin'in üzerine gitme!' dedim, yanından çıktım."
Ömer b. Sa'd, tekrar İbn Ziyad'ın yanına vardı:
"Allah sana iyilikler versin. Sen beni şu Rey valiliğine tayin ettin
ve benim için de buyrultu yazdın. Herkes bunu işitti.
Hakkımdaki bu buyruğunu yerine getirmeyi uygun görürsen
yerine getirsen, beni Rey'e göndersen de, Hüseyin'in üzerine şu askerler
arasındaki Küfe eşrafından birisini yollasan olmaz mı?
Ben harp fenninde filan, filan kişilerden daha bilgili ve yeterli
değilim!" dedi.
İbn Ziyad:
"Kfıfelilerin eşrafını bana öğretmeye kalkma!
Ben göndereceğim kimseler hakkında sana danışacak değilim!
Leşkerlerimizle gideceksen git! Gitmeyeceksen, Rey valiliği
hakkındaki buyrultumuzu bize geri ver!252
Sen onunla çarpışmaya gitmeyecek olursan, seni azleder, evini
yıkar, boynun u da vururum!" dedi. 253
Ömer b . Sa'd, bütün gece düşündü. Ertesi günü sabah olunca,
kendisine huyurulan işe razı oldu. 254
"Gidiyorum!" dedi.
Kufe Eşrafının Hz. Hüseyin'den Utanmaları
Hz. Hüseyin'in Nineva'ya, Kerbela'ya indirilişinin ertesi günü,
Ömer b. Sa'd, dört bin atlı ile Kerbela'ya geldi.
Azre b. Kaysü'l-Ahmes'i:'ye :
252. Taber'i, Tarih, c. 6, s. 232-233.
253. Zeheb'i, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 202.
254. Taber'i, Tarih, c . 6, s . 220.
KERBELA FACİASI 141
"Git de ona (Hz. Hüseyin'e) buraya ne için geldi ve ne istiyor;
sor!" dedi.
Azre, Hz. Hüseyin'e "Gel!" diy􀣫 mektup yazan Küfelilerdendir.
Bunun için, Hz. Hüseyin'in yanına gitmeye utandı.
Hz. Hüseyin'e mektup yazan Küfeli reisierin hepsine bu iş teklif
edildi. Hepsi de kaçtılar ve onun yanına gitmek istemediler.
Kesir b. Abdullah'ın Elçiliği Kabul Etmesi
ve Ebu Sümame ile Münakaşaları
Kesir b. Abdullahu'ş-Şa'bi, gitmek için ayağa kalktı. Kendisi,
çok cesaretli, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir süvarİ idi.
"Ona ben giderim. Vallahi, isterseniz, ona istediğimi yapabilirim.
Onu öldürebilirim de!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Ona kötülük yapılmasını istemiyorum. Fakat, son ona git d􀣬,
ne diye geldiğini sor!" dedi.
Hz. Hüseyin'in ashabından Ebu Sümametü's-Sa'di, Kesir b. Alıdullah'ın
kendilerine doğru gelmekte olduğunu görünce, Hz. Hüseyin'
e:
"Ebu Abdullah! Allah sana iyilikler ve selametler versin!
Sana yeryüzü halkının en şerlisi, kan dökmek ve kötülük yapmakta
en cür'etlisi geliyor!" dedi ve hemen kendisi ona doğru vardı.
"Kılıcını bırak yere!" dedi.
Kesir b. Abdullah:
"Vallahi, ne kılıcı bırakmak var, ne de iyilik!
Ben ancak bir elçiyim. Eğer beni dinlerseniz, size, söylemek
üzere gönderildiğim sözü tebliğ edeceğim. Dinlemekten kaçınırsanız,
dönüp gideceğim!" dedi.
Ebu Sümame :
"Ben geleyim de, söyleyeceğini bana bildir. Senin söylediklerini
ona ben eriştiririm. Seni onun yanına bırakmam!
Çünkü sen facir, günahkar, Allah'ın emirlerine aykırı tutum ve
davranışlı bir kimsesin!" dedi.
Kesir b. Abdullah, Hz. Hüseyin ile Ebu Sümame'ye sövüp sayarak
Ömer b. Sa'd'ın yanına döndü. Olan bitenleri ona haber verdi.
142 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Kurre b. Kays'ın Elçiliği ve Hz. Hüseyin'in Teklifleri
Ömer b. Sa'd, Kurre b. Kaysu'l-Hanzali:'yi çağırdı:
"Baksana Kurre! Hüseyin'in yanına var. Buraya ne için geldi ve
ne yapmak istiyor? Kendisine sor!" dedi.
Kurre b. Kays, Hz. Hüseyin'e doğru gitti.
Hz. Hüseyin, onu gelirken görünce:
"Bunu tanıyor musunuz?" diye sordu.
Habl:b b. Muzahir:
"Evet! Bu, Hanzaletü't-Teml:mllerden bir adamdır ve kızkardeşimizin
oğludur. Ben onun güzel ve iyi görüşlü olduğunu biliyordum.
Keşke onu şu meşhedde görmemiş olsaydım!" dedi.
Kurre b. Kays gelip Hz. Hüseyin'e selam verdi ve Ömer b.
Sa' d' ın elçiliğini yaptı. 255
Hz . Hüseyin:
"Benim tarafıından Ömer b. S a'd'a de ki:
'Şu şehir halkı bana yazı yazdılar, kendilerinin imam ve önderleri
bulunmadığını bildirdiler, yanlarına gelmeınİ istediler. Bu hususta
hana kesin söz verdiler. Onsekiz bin kişi bey' at ettikten sonra,
bey'atlarını bozdular.
Yakınlanna gel"diğim zaman, yazdıklan yazılarına aldandığımı
anladım. Geldiğim yere dönüp gitmek istediğimde, Hürr b. Yezid
bana mani oldu ve bu yere kadar getirip beni indirdi.
Aramızda yakın ve mühim akrabalık var. Bırak beni, buradan
dönüp gideyim?"' dedi.256
Habl:b b. Muza.hir:
"Ey Kurre b. Kays ! Zalimler gürulıunun yanına dön de şu zata
yardım et ki, Allah onun derlesiyle seni de, seninle birlikte bizleri
de iman ve İslarri şerefiyle şereflendirmiştir!" dedi.
Kurre:
"Adamımın yanına, onun benden istediği cevapla d􀣭ner, gereğini
düşünürüm!" dedi.257
Kurre, Hz. Hüseyin'den aldığı cevapla Ömer b. Sa'd'ın yanına
döndü.
255. Taberi, TarfJı, c . 6, s. 233-234.
256. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 253-254.
257. Taberi, Tarih, c . 6, s . 234.
KERBELA FACİASI 143
Ömer b. Sa'd:
"Allah'a şükürler olsun. Zaten, vallahi ben de Hüseyin'le muharebeden,
onunla çarpışmaktan beni muaf tutmasını Allah'tan diliyor
ve umuyordum!" dedi. 258
Ömer b. Sa'd'ın Durumu İbn Ziyad'a Bildirmesi
Ömer b. Sa' d, Hz. Hüseyin'in teklifini İbn Ziyad'a bir yazı ile bildirdi.
259
Ömer b. Sa'd, yazısında şöyle dedi.
"Bismillahirrahmanirrahim
İmdi, Hüseyin'in bulunduğu yere indim. Kendisine elçi salıp buraya
ne için geldiğini, ne istediğini sordum.
'Şu beldeler halkı bana yazı yazdılar. Elçi saldılar. Yanlarına
gelmeınİ istediler. Ben de geldim.
Eğer onlar beni istemiyariarsa ve bana gönderdikleri elçilerinden
başka görüşte iseler, döner giderim!' diyor."260
İbn Ziyad'ın İlk ve Son Kararı
İbn Ziyad, önce Hz . Hüseyin'i serbest bırakınayı düşünür gibi
davrandı ve:
"Vallahi, o benim herhangi bir işimi engellemiş değildir. Ben
onun yolunu açmaktan, kendisini serbest bırakmaktan başka birşey
düşünmüyorum. Nereyi isterse oraya çıksın, gitsin!" dedi.
Fakat, Şimr b. Zilcevşen:
"Eğer sen böyle yapar, canının istediğini yapmaktan çekinmeyen
bu kişiyi serbest bırakırsan, onu bir daha sarsamaz, titretemezsiri!"
dedi. 26ı
İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'i Yezid'e göndermek isteyince de, Şimr:
"Allah'ın senin eline düşürdüğü düşmanını Yezid'e mi göndereceksin?
O, senin hükmüne boyun eğip teslim olmadıkça, hayır!" dedi.262
258. Taberi, Tarih, c. 6, s. 234, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 254.
259. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 254.
260. Taberi, TarUı, c . 6, s . 234.
261. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 202.
262. İbn Abdi Rabbih, lkdu'l-ferid, c. 2, s . 2 17.
144 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad, Şimr'in bu husustaki görüşlerini benimsedi ve tatbike
girişti. . ·
İbn Ziyad'ın Hz. Hüseyin Hakkında
Ömer b. Sa'd'a Verdiği Emirler
İbn Ziyad, Ömer b. Sa'd'a şöyle yazdı:
"İmdi, yazın bana erişti. Andığın şeyleri anladım.263 O, şimdi bizim
pençemize, ağımıza düşmüş bulunmakta ve kurtulmayı ummaktadır.
Halbuki, vakit, kaçıp kurtulma vakti değildir!264 Yezid b.
Muaviye'ye bey'at etmelerini Hüseyin' e teklif et.
O ve bütün ashabı bunu yaptıkları zaman, bana bildir. Gereği
düşünülür, bu husustaki buyruğum sana gelir!"
Bu yazı kendisine geldiği zaman, Ömer b. Sa' d:
"Ben, zaten, İbn Ziyad'ın sulh ve selamet kabul etmeyeceğini
tahmin etmiş tim!" dedi. 265
Bundan sonra, İbn Ziyad'dan Ömer b. Sa'd'a şu yazılı emir geldi:
"İmdi, Hüseyin ve ashabı ile su arasına geril! Temiz, pak, mazlum
mü'minler emiri Osman b. Affan'a yapıldığı gibi, onlar da, sudan
bir damla bile tatmayacaklardır!"
Hz. Hüseyin'le Ashabımn Susuz
Bırakılınaları İçin Tedbir Alınması
Ömer b . Sa' d, İbn Ziyad'ın yazısım alır almaz, beşyüz süvari ile
gidip su yolu üzerini tutmasını, Hz . Hüseyin ve ashabı ile su arası􀟗
na gerilerek onların sudan bir damla bile içmelerine meydan vermemelerini
Amr b. Haccac'a* emretti.
Bu hadise, Hz . Hüseyin'in şehadetinden üç gün önce idi.266
Abdullah b. Ebi Husayn'ın Küstahlığı ve Akıbeti
Abdullah b . Ebi Husaynü'l-Ezdi, su üzerine inen iri gövdeli leşkerler
arasında bulunuyordu.
263 . Taberi, TarUı, c. 6, s. 234.
264. Taberi, Tarih, c. 6, s. 234, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3 , s . 202.
265. Taberi, Tarih, c . 6, s. 234, Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s. 254.
* Amr b. Haccac, Hz. Hüseyin'e "Gel ! " diye yazı yazanlardandı.
266. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s. 255, Taberi, TarUı, c. 6, s. 234.
KERBELA FACİASI 145
Abdullah b. Ebi Husayn, Hz. Hüseyin'e:
"Ey Hüseyin! Suya mı bakıyorsun? Hiç bakma! O göğün ortasında
gibi sana yüksek ve uzaktır! Ona erişemezsin! Vallahi, sen, susuz
olarak ölünceye kadar, ondan bir damla bile tadamazsın!" dedi.
Hz . Hüseyin:
"Ey Allah'ım! Onu susuz olarak öldür ve temelli yarlıgama!" diye
dua etti.
Humeyd b. Müslim der ki:
''Vallahi, bundan sonra, onu hastalığında ziyaret etmiştim.
Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin ederim ki;
onu susamış, su· içe ıçe ölen ve suya kanmayan deve hastalığına uğrayarak
su içerken görmüşümdür. O durmadan su içiyor, suya kanmıyor,
su boğazına duruyor, kusuyor; sonra tekrar içiyor, yine boğazına
duruyor ve suyu geri çıkarıyordu!"267
Su İçin Yapılan Kavga
Hz. Hüseyin ile ashabının susuzlukları şiddetlenince, Hz. Hüseyin,
baba bir kardeşi Abbas b. Ali'yi çağırdı. Onu otuz atlı ve yirmi
piyade ile suya gönderdi. Suya gidenlerin yanlarında yirmi kırba
vardı.268
NMi' b. Hilal, elinde bayrak olduğu halde, onların önünde ilerledi.
Suya yaklaştılar.
Amr b. Haccac, Nafi' b. Hilal' e:
"Ne için geldin?" diye sordu.
N Mi' b. Hilal:
"Bizi men ettiğiniz şu sudan içelim diye geldik!" dedi.
Amr b. Haccac:
"Git, afiyetle iç!" dedi.
N Mi' b. Hilal:
"Hayır! Vallahi, Hüseyin susamış ve ashabından olan kişiler
ona bakıp dururlarken, ben ondan bir damla bile içmem!" dedi.
Amr b. Haccac:
"Onların su içmelerine yol yoktur. Çünkü, biz buraya onları sudan
men için konulduk!" dedi.
267. Taberi, Tarih, c. 6, s. 234.
268. Taberi, Tarih, c . 6, s . 234, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 255.
146 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Nafı' b. Hilal, piyade arkadaşlarından yakınlarına gelmiş olanlara:
"Kırbalarınızı doldurunuz !" dedi.
Piyadeler kırbalannı doldurmaya koyulunca, Amr b. Haccac ve
arkadaşları onların üzerine yürüdüler.
Abbas b. Ali ile Nafı' b. Hilal de, Amr b. Haccac ile arkadaşlanna
saldırarak onlan piyadelere müdahaleden men ettiler; doldurulan
su kırbalannın karargahıanna ulaştınlmasını sağladılar.
Nafı' b. Hilal, Amr b. Haccac'ın adamlanndan ve Suda' kabilesinden
bir adamı kavga sırasında hafifçe mızraklamıştı. Ona mühim
birşey yapmadığını sanıyordu. Sonradan, yarası deşilip, adam
öldü.269
Hz. Hüseyin'in Ömer b. Sa'd'la
Geceleyin Buluşup Görüşmeleri
Hz. Hüseyin, Amr b. Karaza b. Ka'bü'l-Ensari'yi Ömer b. Sa'd'a
göndererek:
"Geceleyin benim karargahımla kendisinin karargahı arasında
benimle bir buluşsun!" dedi.
Ömer b. Sa' d, yirmi atlı ile geldi. Hz . Hüseyin de, onun gibi, yirmi
atlı ile geldi.
Hz. Hüseyin, Ömer b. Sa'd ile biraraya geldiği zaman, bir tarafa
çekilmelerini ve kendisini Ömer b. Sa'd ile yalnız bırakmalannı
ashabına emretti.
Ömer b. Sa'd da adamıanna aynı şekilde emretti.
İki tarafın askerleri, yanlanndan, onlann ne seslerini, ne de
sözlerini işitemeyecek kadar uzaklaştılar.
Hz. Hüseyin ile Ömer b. Sa'd, konuşmaya başladılar. Gecenin
bir kısmı geçineeye kadar, konuşmayı uzattılar. Sonra, her biri karargahlarına
ve arkadaşlarının yanianna döndüler.
Halkın tahmin ve zanlarına dayanarak söylediklerine göre; onlar,
aralarında şöyle konuşmuşlardı:
Hz . Hüseyin, Ömer b. Sa'd'a:
.
"Her ikimiz karargahımızı burada bırakalım. Sen benimle birlikte
Yezid b. Muaviye'􀣮in yanına��" dedi. ---
269. Taberi, Tarih , c. 6, s. 234-235.
KERBELA FACİASI
Ömer b. Sa'd:
"İyi bil ki, böyle yaparsam evim yıkılır!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ben sana ev yaparım!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"İyi bil ki, arazi ve akarlarım da elimden alınır!" dedi.
Hz. Hüseyin:
147
"İyi bil ki, Hicaz'daki mallarımdan, ben sana onlardan daha hayırlısım
veririm!" dedi.
Hz. Hüseyin'in bu teklifleri Ömer b. Sa'd'ın pek hoşuna gitmedi.
Herkes, bu hususta, birbirlerinden işittiklerine göre, iyice bilmeden
birtakım şeyler söylemeye başladılar.
Rivayete göre; Ömer b. Sa' d Hz. Hüseyin'in bu husustaki tekliflerini
kabul etmeyince, Hz . Hüseyin, ona:
"Öyleyse, benim şu teklifimden birini seçip kabul ediniz:
1 . Bırakın, ben geldiğim yere dönüp gideyim.
2. E'iimiYeZ!db.lWuavlye'n1n elıne Koyayım. Aramızdaki mes ele
hakkil.ldağereğini o düşünsün ve hükmünü versin! __ __ _
-3-.-18t��s�niz;-be�C:Mü8Tüffian ser:h;di�rllıd.a� bir serhada onun
yakınlarından birisi olar""3:kgÖnderin de􀣯-c!hadfa uğiaşaYim� e ben
onTara-karışayım,-n:e- deaiiiar-bana -k:aiışsıcl�;p; d;di: ---
- - -
--􀣰-Hz.--HÜs�:Yin�-􀣱�;b􀣲-S;>d:if�-üÇ veyadörfkere buluşup konuştu.
Ömer b. Sa'd'ın İbn Ziyad'a Durumu Yazması
Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin ile görüştükten sonra, durumu İbn
Ziyad'a bir yazı ile bildirdi ve yazısında şöyle dedi:
"İmdi, hiç şüphesiz, Allah düşmanlık ateşini söndürdü. Sözü biraraya
getirdi. Ümmetin işini düzeltti.
İşte, Hüseyin; gelmiş olduğu yere döneceği, yahut cihad için
Müslüman serhadlarından göndermeyi uygun göreceğiniz bir serhadda
Müslümanlardan bir ferd olarak kendi başına cihadla meşgul
olacağı, yahut mü'minler emiri Yezid'e gidip elini eline koyarak
aralarındaki meseleyi onun halletmesini isteyeceği hakkında bana
söz verdi.
Bunda, sizin için hoşnutluk, ümmet için de iyilik var!"
İbn Ziyad, Ömer b. Sa'd'ın yazısını okuyunca:
148 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Bu, kavmine şefkatli olan, valiye öğüt verici kişinin yazısıdır.
Evet! Ben de kabul ettim!" dedi.
Şimr'in İbn Ziyad'ı Kışkırtması
Şimr b. Zilcevşen, ayağa kalkarak:
"0, gelip senin yanıbaşındaki toprağına konmuş iken, sen onun
dileklerini kabul mü edeceksin? !
Vallahi, o senin eline elini koyup bey'at etmeden memleketinden
ayrılacak olursa, onlar kuvvet ve kudrette önde gelir, sen de zaaf
ve aczde önde gelmiş olursun.
O bu duruma düştükten sonra, ona imkan ve meydan verme!
O şimdi zaaf. ve ümitsizlik içindedir. Kendisi ve ashabı, senin
hükmüne boyun eğmelidir. Boyun eğince de, onu ve aslıahım cezalandırırsan,
cezalandırmaya yetkilisindir. Cezalandırmaz, bağışlarsan,
bu da senin elindedir.
Vallahi, bana gelen habere göre; Hüseyin, Ömer b. Sa'd ile iki
taraf karargahı arasında bütün gece oturup konuşuyormuş!" dedi.
İbn Ziyad:
"Evet! Ben de senin reyinde ve görüşündeyim!" dedi.
İbn Ziyad'ın, Hz. Hüseyin Hakkında
Ömer b. Sa'd'a Verdiği Son Emir
İbn Ziyad, Ömer b. Sa'd'a yazdığı son yazısında şöyle dedi:
"İmdi, ben seni Hüseyin'e ne onunla çarpışmaktan kaçmasın, ne
onun işini uzatıp durasın, ne selamet ve bekasını dileyesin, ne de benim
katımda oturup şefaatçısı ve kayırıcısı olasın diye gönderdim!
Bak! Hüseyin ve ashabı, hükmüme boyun eğer ve teslim olurlarsa,
onu ve aslıahım acele bana yolla!
Şayet kabule yanaşmazlarsa, üzerlerine yürü, onları öldür! Ölülerinin
azalarını kes, biç!
Çünkü, onlar bunu hak etmişlerdir.
Hüseyin öldürülürse, onun göğsünü ve arkasını atlara çiğnet!
Çünkü, o asidir ve şakidir.
Zamanımda ölümünden sonra, bana ondan d􀣳ha zararlı olan
birşey yoktur! Fakat, onu öldüreceğim diye söz vermişimdir! Onu
yerine getireceğim!
KERBELA FACİASI 149
Sen de onun hakkındaki emrimizi yerine getirirsen, emri dinleyen
ve ona boyun eğenlerin mükafatı ile seni mükafatlandırırız!
Eğer bunu yapmaktan kaçınırsan, işimizden, leşkerlerimiz arasından
ayrıl. Şimr b. Zilcevşen'le leşkeder arasından çekil! Biz ona
(Şimr'e) işimizi buyurmuşuzdur!"
İbn Ziyad'ın Şiınr'e Direktifi
İbn Ziyad, Şimr b . Zilcevşen'i çağırdı:
"Bu yazıyı Ömer b. Sa'd'a götür. Hükmüme boyun eğmelerini
Hüseyin ve ashabına teklif etsin.
Eğer bunu yaparlarsa, onları acele bana göndersin. Emrime boyun
eğmekten kaçınırlarsa, onlarla çarpışsın.
Ömer bu emrimi yerine getirirse, sen onu amir olarak dinle ve
emirlerine boyun eğ!
Eğ􀟘r o emrimi yerine getirmekten kaçınırsa, onlarla sen çarpış .
Leşkerin başı sensin!
Ömer'in de üzerine sıçrayıp boynunu vur, başını ban gönder!"
dedi.
İbn Ziyad'ın Kabul Edilmeyen Emanı
Şimr, İbn Ziyad'dan direktifi ve Ömer'e yazılan yazıyı alıp ayağa
kalktığı zaman; Hz. Hüseyin'in kardeşleri Abbas, Abdullah, Cafer
ve Osman'ın anneleri Ümmü Benin'in yeğeni Abdullah orada
bulunuyordu.
Abdullah, İbn Ziyad'a:
"Allah valiye iyilikler versin! Kızkardeşimizin oğulları Hüseyin'le
birlikte bulunuyorlar. Eğer onlar için bir eman yazılmasını
uygun görürsen, yaz !" dedi.
İbn Ziyad "Olur!" deyip katibe emretti. Onlar için bir eman yazıldı.
Abdullah, onu azadiısı Kuzman ile onlara gönderdi.
Kuzman, Kerbela'ya gelip onları çağırttı. Onlara:
"Bu emanı size dayınız gönderdi!" dedi.
Gençler:
"Dayımıza selam söyle ! Ona de ki:
'Sizin emanınız bize gerekmez !
150 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Allah'ın emanı, bize, Sümeyye'nin oğlunun emanından daha hayırlıdır!'
Şimr'le Ömer b. Sa' d Arasında Geçen Konuşma
Şimr b. Zilcevşen, İbn Ziyad'ın yazısını Ömer b. Sa'd'a verdi.
Ömer b. Sa'd, yazıyı okuyunca:
"Vay, Allah senin cezanı versin, seni evine kavuşturmasın! Sen
bana ne kötü haber getirdin!
Vallahi, ona yazmış olduğum şeyi senin de beğenip kabul edeceğini
sanıyordum.
Sen işimizi bozdun, kanştırdın!
Biz sulh ve müsalemet ummuştuk.
Vallahi, Hüseyin teslim olmaz, boyun eğmez! Kişi babasından
olur, babasına çeker!" dedi.
Şimr:
"Bana haber ver: Sen şimdi ne yapacaksın? Valinin emrini yerine
getirecek misin, onun düşmanını öldürecek misin?
Bunu yapmayacaksan, benimle leşker ve ordugah arasından çekil!"
dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Hayır! Çekilip yerimi sana vermek, sana ikram etmek yok!
Bunu ben idare edeceğim!" dedi.
Şimr:
"Ben de yanında bulunayım mı?" diye sordu.
Ömer b. Sa'd:
"Sen piyadelerin başında bulun!" dedi.270
Ölmek Var, Boyun Eğmek Yok!
Ömer b. Sa'd, İbn Ziyad'ın yazısını adamlarından birisiyle Hz.
Hüseyin' e gönderdi. 271
Hz. Hüseyin:
"Ben mi Mercane'nin oğlunun hükmüne boyun eğeceğim?!
Vallahi, ben bunu hiçbir zaman yapmam!
Onun bu teklifini hiçbir zaman kabul etmem.
270. Taberi, Tarih, c . 6, s . 235-237.
271. Dineveri, Kitabu'l·ahbfır, s . 254.
KERBELA FACİASI 151
Bu yolda şu ölümden daha ötesi var mı? Öyleyse, hoş geldi, safa
geldi ölüm!" dedi.
Bütün Kumandanların ve
Halkın Kerbela'da Toplanınası
Ömer b. Sa'd, Hz. Hüseyin'in yapılan teklifi reddettiğini İbn Ziyad'a
yazıp bildirdi.
İbn Ziyad kızdı. Bütün adamlannı yanına alıp Küfe'nin yakınında,
Şam tarafında bulunan Nuhayla'ya gitti.
Husayn b. Nümeyr'i, Haccar b. Ebcer'i, Şebes b. Rib'i'yi, Şimr b.
Zilcevşen'i Ömer b. Sa'd'a yardımcı olmak üzere gönderdi.
Şebes b. Rib'i, hastalığını ileri sürerek, Kerbela'ya gitmek istemedi.
İbn Ziyad:
"Sen hastalığını bahane mi ediyorsun? Eğer bizim itaatimizde
isen, düşmanlanınızla çarpışmaya git!" dedi.
Şebes, İbn Ziyad'dan bu sözü işitince, hazırlanıp Kerbela'ya gitti.
272
Haris b. Yezid b. Rüveym de, aynı şekilde hastalığını ileri sürüp
gitmek istemedi ise de, Şebes gibi, gitmek zorunda kaldı.
İbn Ziyad, herkesi Hz. Hüseyin'le çarpışmak için Kerbela'da
topladı. 273
KUfelilere bu yolda bol bol mal verdi.274
Kı1felilerden, Hz. Hüseyin'le çarpışmaktan hoşlanmayan, kaçınan,
geri duran pek az kimseden başka, Kı1fe'de kalan olmadı.
Hepsi Kerbela'ya gitti.
İbn Ziyad, Süveyd b. Abdurrahmanü'l-Minkari'yi süvarilerle
Kı1fe'ye gönderdi.
Kı1fe'de dolaşarak, geri kalanlardan kimi bulursa getirmesini
ona emretti.
Süveyd, Kı1fe kabileleri arasında dolaşırken Şamlllardan bir
adam buldu ki, Kı1fe'ye miras almak için gelmişti. Adamı yakalayıp
İbn Ziyad'a gönderdi.
272. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c. 3, s. 2 1 7 .
273. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 254.
274. Zehebi, Siyeru a'ldmi'n-nübela, c. 3, s . 202.
152 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad emretti, adamın boynu vuruldu.
Küfe halkı, bunu görünce, Kerbela'ya döküldüler!275
İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'in yanına gizlice gitmek isteyenlere mani
olmak üzere, köprü yü de tutturdu. 276
Ömer b. Sa'd'ın Ordusuna Hazır Ol Emrini Vermesi
Sa'd b. Ubeyde der ki:
"Bizim Ömer b. Sa' d ile su başında su içtiğimiz sırada, bir adam
geldi. Ömer b. Sa'd'a:
'Sana, İbn Ziyad, Cüveyriye b. Bedrü't-Temimi'yi gönderdi. Eğer
Hüseyin ve ashabı ile çarpışmaktan kaçınırsan, boynunun vurulmasını
ona emretti!' dedi.
Ömer, bunu işitince, hemen atma sıçrayıp bindi. Sonra, silahlanm
getirtti ve kuşandı."277
Hz. Hüseyin ile yanındakilere karşı bölüklere aynlmalan için,
birlik kumandanlarına seslendi.
Muharrem ayının dokuzuncu Perşembe günü, Cuma gecesi,
çarpışmak için hazırlandılar. 278
Şimr'in Himaye Teklifini Abbas,
Cafer ve Osman'ın Reddetmeleri
Şimr b. Zilcevşen, Hz. Hüseyin'in aslıalıının yanına doğru vardı:
"Kızkardeşimizin oğulları nerededir?" diye sordu.
Hz. Ali'nin oğullan Abbas, Cafer ve Osman, Şimr'in yanına vanp:
"Bizi ne için çağırdın? E:zden ne istiyorsun?" dediler.
Şimr:
"Ey kızkardeşimin oğulları! Sizlere eman verilmiştir!" dedi.
Bu yiğitler:
"Sana da, senin emamna da Allah lanet etsin!
Sen bizim gerçekten dayımız olsaydın, bize eman verip de Resulullah'ın
oğluna eman vermemezlik eder miydin?" dediler.
Şimr'in eman ve himayesini reddettiler.
275. Dineveri, Kitfı b u 'l-alıbfı.r, c. 254-255 .
276. Zehebi, Siyeru a 'lfımi'n-nübelfı, c. 3, s. 202.
277. Tab eri, Tfırilı , c. 6, s . 222.
278. Dineveri, Kitfı b u 'l-alıbfır, c .
· 256.
KERBELA FACİASI
Kufe Leşkerinin Harekete Geçmesi
Ömer b. Sa'd:
153
"Ey Allah'ın süvaril􀣴ri! Hayvanlarımza bininiz !" diye seslendi.
Süvarİler hayvanıarına bindiler.
İkindi namazından sonra, Hz. Hüseyin ve ashabına doğru ilerlediler.
Hz . Hüseyin, çadırının önüne oturmuş, dizlerini dikmiş, kılıcını
dizlerinin altından geçirerek iki ellerini kavuşturmuş, başını dizlerinin
üzerine doğru eğmiş, uyukluyordu.
Hz. Hüseyin'in yakınında bulunan kızkardeşi Hz. Zeyneb, bir
ses işitti.
"Ey kardeşim! Yaklaşan sesleri işitmiyor musun?" dedi.
Hz. Hüseyin başını kaldırdı:
"Resülullah Aleyhisselamı rüyada gördüm. Bana, 'Sen bize dönecek,
geleceksin!' buyurdu" dedi.
Hz. Zeyneb:
''Vay bizim başımıza gelenlere!" diyerek ellerini yüzüne vurmaya
başlayınca, Hz. Hüseyin:
"Size ah, vah etmek yaraşmaz!
Ey kardeşciğim! Sus ! Ralıman olan Allah sizi rahmetiyle esirger!"
dedi.
Abbas b. Ali, Hz. Hüseyin'e:
"Kardeşim! Küfe leşkeri sana doğru geliyor!" dedi.
Hz. Hüseyin, doğrulup kalktı:
"Ey Abbas! Atıma bin, şu leşkere doğru var. Onlara:
'Maksadınız nedir? Ne istiyorsunuz?' de!
Bize doğru ne için geldiklerini kendilerinden sor!" dedi.
Abbas, içlerinde Züheyr b. Kayn ve Habib b. Muzahir bulunan
yirmi atlı ile onlara karşı vardı.
"Maksadınız nedir? Ne istiyorsunuz?" diye sordu.
"Hükmüne boyun eğmenizi size teklif etmemiz, kabul etmediğiniz
takdirde üzerinize yürümemiz için validen emir geldi bize!" dediler.
Abbas b. Ali:
"Acele etmeyiniz ! Ebu Abdullah'ın yanına dönüp, söylediğiniz
şeyleri kendisine arzedeyim!" dedi.
154 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Durdular. Sonra da:
"Git, onun yanına var. Bunu kendisine bildirdikten sonra, bizim
yanımıza gel. Ne söylediğini bize bildir!" dediler.
Abbas b. Ali, koşarak Hz. Hüseyin'in yanına geldi ve durumu
ona bildirdi.
Züheyr b. Kayıı'ın KUfelilere Hitabı
Hz. Hüseyin'in ashabı, Hz. Hüseyin'in başına toplanıp KUfeliler
hakkında konuşmaya başladılar.
Habi:b b. Muzahir, Züheyr b. Kayn'a:
"İstersen, KUfelilerle bir konuş, onlara istediğini söyle!" dedi.
Züheyr, Habi:b'e:
"Buna önce sen başla. Onlarla ilk konuşan sen ol!" dedi.
Bunun üzerine, Habi:b b. Muzahir, KUfelilere:
"Vallahi, yarın sabah Peygamber Aleyhisselamın zürriyetini, torunlarını
ve amca çocuklarım öldürmek için onların üzerlerine gelen,
yürüyen bir kavim, Allah katında ne kötüdür!
Halbuki, şu şehir halkı, seherlerde uyanık bulunur, ibadet ve
taata koyulur, Allah'ı çok çok zikreder dururlardı!" dedi.
Mektup gönderip Hz. Hüseyin'i KUfe'ye davet edenlerden Azre
b. Kays, Habi:b'e:
"Sen nefsini gücün yettiği kadar temize çıkardın, övdün!"' dedi.
Züheyr b. Kayn, Azre'ye:
"Ey Azre! Allah, hiç şüphesiz, Hüseyin'i temizlemiş ve doğru yola
erdirmiştir. Sen Allah'tan kork ey Azre! Ben sana hayırlı öğüt vericilerdenim.
Allah aşkına ey Azre! Temiz, pak canların öldürülmesinde, dalalet
ehli olanlara, bari sen yardımcı olma!" dedi.
Azre:
"Ey Züheyr! Sen bizim yanımızda iken, şu Ehl-i Beyte taraftar
olanlardan değildin. Ancak, Osman taraftarı idin!?" dedi.
Züheyr:
"Sen benim şu durduğum yerde onlardan olduğumu istidlal ve
isbata kadir olabilir misin?
Vallahi, ben [senin gibi] ona [Hz. Hüseyin'e] hiçbir zaman 'Gel!'
diye bir yazı yazmadım.
KERBELA FACİASI 155
Ona hiçbir zaman senin gibi 'Gel!' diye bir elçi de göndermedim.
Ben ona hiçbir zaman senin gibi 'Yardım edeceğim!' diye bir vaadde
de bulunmadım.
Fakat, yol aramızı birleştirdi. Bizi biraraya getirdi.
Onu görünce, ResUluilah Aleyhisselamı ve Hüseyin'in onun yanındaki
mevkiini düşündüm.
Düşmanlannın ve sizin cemaatinizin onun üzerine yürüyeceklerini
anladım.
Ona yardım etmeyi ve onun ashabı arasında bulunmayı, Allah'ın
haklarından ve Resulünün haklanndan kaybettiğiniz hakları
korumak için kendimi onun yanında bulundurmayı uygun gördüm!"
dedi.
Çarpışmamn Ertesi Sabaha Bıraktınlması
Abbas b. Ali, koşarak Kı1felilerin yanına vardı ve:
"Ey bizim üzerimize yürümek isteyen insan yığını! Ebu Abdullah
Hüseyin b. Ali, bu işi düşünmek üzere bu akşam sizin geri dönmenizi
istiyor!
'Eğer sizinle onun arasındaki iş hakkında bir konuşma olmazsa,
inşaallah sabah çıktığımızda buluşuruz. Eğer istediğiniz, pazarlık
ettiğiniz işi kabul edersek, yanınıza geliriz. İstediğinizi hoş
bulmaz, kabul etmezsek, reddederiz !' diyor" dedi.
Abbas b. Ali, bu gece böylece Kı1felileri Hz . Hüseyin'in üzerinden
geri çevirmekle, ona vereceği emri verdirmek, ev halkına yapacağı
vasiyetini yaptırmak imkanını sağlamak istemişti.
Abbas b. Ali onların yanına bu haberle varınca, Ömer b. Sa'd:
"Ey Şimr! Bu hususta senin görüşün nedir?" diye sordu.
Şimr:
"Senin bu husustaki görüşün nedir? Sen emir ve başkumandansın.
Görüş de, senin görüşündür!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Ben böyle olmamayı isterdim" dedikten sonra, halka yöneldi
ve:
"Sizler ne düşünüyorsunuz? Sizin bu husustaki görüşünüz nedir?"
diye sordu.
Amr b. Haccac:
156 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Sübhanallah! Valiahi bunların yerinde (üzerlerine yürüyeceğin
asi) Deylem halkı olsalar ve sonra da şu yerde senden bir dilekte
bulunsalardı, sen onların dileklerini kabul etmek isterdin!" dedi.
Kays b. Eş'as :
"Vallahi, onlar yann sabahleyin seninle çarpışmaya kalkıncaya
kadar ne isterlerse kabul etmelisin!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Vallahi, çarpışma yapacaklannı bilseydim, onlan akşama bile
geciktirmez, bırakmazdım!" dedi.
Abbas b. Ali Ömer b. Sa'd'a yapacağı teklifleri yapıp Hz. Hüseyin'in
yanına gelince, Hz. Hüseyin:
"Onların yanına tekrar dön! Ömer onlan akşamleyin üzerimize
yürümekten çekip yann sabaha kadar geciktirmeye kadirse, geciktirsin.
Bu da, gece Rabbimize namaz kılmamız, dua etmemiz,
O'nun mağfıretini dilememiz içindir.
Ömer benim Allah'a ibadeti, O'nun Kitabını okumayı, O'na çok
dua ve istiğfarda bulunmayı sevdiğimi bilir!" dedi.
Hz. Hüseyin'in Ashabına Hitaben
Yaptığı Konuşma ve Onlara Bir Teklifi
Hz. Hüseyin'in oğlu Aliyyü'l-Asgar (Zeynelabidin) der ki:
"Ömer b. Sa'd tarafından gönderilen elçi bize geldi. Sesi işitilecek
gibi bir yerde dikilip:
'Biz sizi yann sabaha bıraktık. Eğer teslim olur, boyun eğerseniz
, sizi alıp valimiz İbn Ziyad'a götüreceğiz.
Eğer teslim olmaktan kaçınırsanız, sizi bırakıcı değiliz !' diyerek
seslendi.
Ömer b. Sa'd böyle çarpışmaktan geri durunca, babam Hüseyin
ashabını topladı.
Bu, akşama yakın bir sırada idi.
Ben onların konuşmalarını işitecek kadar yakınlarında bulunuyordum
ve hasta idim . Babamın ashabına söylediklerinin hepsini
işittim.
Babam şam yüce olan Allah'a senanın en güzeliyle senada bulunduktan
ve O'na bollukta ve darlıkta hamdettikten sonra, onun:
'Ey Allah'ım! Bizi peygamberlikle; bize Kur'an-ı Kerim'i öğretKERBELA
FACİASI 157
mekle; bizi dinde, dini ilimlerde fakih, derin bilgili ve anlayışlı kılmakla;
bize hakkı işitecek kulaklar, hakkı görecek gözler, hakkı duyacak
kalbler vermekle; ve bizi müşriklerden yapmamakla şereflendirdiğinden
dolayı Sana hamdederim!
İmdi, benim aslıahımdan daha ileri, daha hayırlı bir ashab; benim
Ehl-i Beytimden de daha iyi, daha saygılı bir Ehl-i Beyt bilmiyorum!
Allah sizin hepinizi benden dolayı hayırla mükafatlandırsın!
İyi biliniz ki; ben yarınki günümüzün sabahında şunların bize
muhakkak saldıracaklarını ve düşmanlıklarını yapacaklarını sanıyorum!
Benim hakkınızdaki görüşüm ve kararım şudur:
Hepiniz beni bırakıp gidiniz ! Benden dolayı sizi bağlayan bir
ahd, size bir vebal yoktur!
Bu gece karanlığı sizi bürüyünce, geceyi deve edininiz, geceden
faydalanarak birer tarafa savuşup gidiniz !' dediğini işittim."
Dalıhak b. Abdullah ile Malik b. Nadru'l-Erhab Hz. Hüseyin'in
yanına geldiler. Selam verip oturdular.
Hz. Hüseyin onları selamlarını aldı ve kendilerine "Hoşgeldiniz!"
dedi. Ne için geldiklerini sordu.
"Sana selam verelim. Senin için Allah'tan afiyet ve selam et dileyelim.
Sana verilen sözü konuşalım. Kfıfelilerin haberini, seninle
çarpışmak için toplandıklarını sana bildirelim ve seninle konuşalım
diye geldik!" dediler.
"Allah bana yeter. Ne güzel Vekildir O !
Sizi batıa yardım etmekten alıkoyan nedir?" dedi.
Malik b. Nadr:
"Benim üzerimde borç ve geçimieriyle mükellef bulunduğum çoluk
çocuk var!" dedi.279
Hz. Hüseyin:
"Üzerinde borç olan, yanımda çarpışmasın!" dedi.280
Malik b. N adr:
"Sen yanından ayrılıp gitmemi bana helal ettiğinde, ben seninle
birlikte çarpışmak imkanını bulamayacağım, sana faydalı ola-
279. Taberi, TarUı, c . 6, s . 23 7-239.
280. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 202.
158 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
mayacağım, düşmanların tecavüzlerini senden def edemeyeceğim
demektir. Bu nasıl olur?" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Senin hakkında helaldir. Gece olup şu gece sizi bürüyünce, onu
deve edininiz , ondan faydalanınız. Sizden her bir adam Ehl-i Beytimden
birinin elini tutup-Allah darlıktan kurtanneaya kadarköylerinize,
şehirlerinize doğru dağılıp gidiniz.
Bu kavim ancak beni isterler. Onlar, beni ele geçirip öldürecek
olurlarsa, benden başkasını istemeleri, aramaları havadan ibarettir!"
dedi.
Hz. Hüseyin'in Teklifine Verilen Cevaplar
Hz. Hüseyin'in kardeşleri, oğulları, kardeşinin oğulları ve Abdullah
b. Cafer'in oğulları:
"Biz senden sonraya kalıp da ne yapacağız?
Allah bize hiçbir zaman onu göstermesin!" dediler.
Bu sözü onlardan ilk söyleyen, Abbas b. Ali idi.
Sonra da öbürleri böyle söylediler.
Hz. Hüseyin:
"Ey Akil oğulları! Size Müslim'in öldürülmesi yeter! Gidiniz, size
izin verdim!" dedi.
Akil oğulları:
"Biz seni burada bırakıp da, halka:
'Biz büyüğümüzü, efendimizi, amcaların hayırlısı olan amcalarımızın
oğullarını bırakıp geldik! Onlarla birlikte ok atmadık, onlarla
birlikte mızrak saplamadık, onlarla birlikte kılıç sallamadık
Onların ne yaptıklarını bilmiyoruz' mu diyeceğiz?!
Hayır! Vallahi, biz bunu yapamayız!
Fakat, bizim yapacağımız; canlarımızı, mallarımızı, çoluk ve çocuklarımızı
sana feda etmek, seni geldiğin yere götürünceye kadar,
senin yanında çarpışmaktır!
Senden sonra yaşamanın Allah belasını versin!" dediler.
Müslim b. Avsece ayağa kalktı ve:
"Biz mi seni bırakıp , senin yanından ayrılıp gideceğiz?!
Biz senin hakkını eda etmeyip de Allah katında ne özür beyan
edeceğiz?
KERBELA FACİASI 159
Vallahi, mızrağımı onların göğüslerinde kırmadıkça, kılıcıını iki
elimle kavrayıp onları kılıcımla kesip biçmedikçe, senden ayrılmaını
Yanımda silah kalmayacak olursa, onlara taş atarak senin yanında
ve seninle birlikte ölünceye kadar çarpışırım!" dedi.
Sa'd b. Abdullahu'l-Hanefi:
"Vallahi, senin hakkında Allah ve ResuluHalı 'Biz, onu koruduk!'
diye gaibden bildirmedikçe, seni yalnız bırakmayız ve senin
yanından ayrılmayız !
Vallahi, öldürüleceğimi, sonra diriltileceğimi, sonra diri olarak
yakılıp eritileceğimi ve bunun bana yetmiş kere yapılacağını da bilsem,
senin yanında ölümüme kavuşuncaya kadar, senden ayrılmaını
Ben bunu nasıl yapabilirim ki?
O ancak bir kere ölmekten ibarettir.
Bunda bitmez, tükenmez, temelli bir şeref vardır!" dedi.
Züheyr b. Kayn:
"Vallahi, ben şu öldürülmeyi senden ve senin Ehl-i Beytinden
olan şu gençlerden Allah'ın kaldırması, gidermesi için bu uğurda
öldürülmemi, sonra diriltilmemi, sonra öldürülmemi, hatta bin kere
öldürülmeınİ arzu ederdim!" dedi.
Hz. Hüseyin'in ashabından bir topluluk da, bu mevzuda birbirlerininkine
benzeyen konuşmalar yaptılar ve:
"Vallahi, biz Senden ayrılmayacağız . Canlarımızı Senin uğrunda
feda edeceğiz ! Seni, önünde, göğüslerimiz ve yüzlerimizle koruyacağız
!" dediler.
Hz. Hüseyin'in Hz. Zeyneb'i Teselli Etmesi ve
Savaş İçin Tedbir Alması ve Hazırlanması
Hz. Hüseyin'in hasta olan oğlu Ali der ki:
''Yatsı vakti oturuyordum. Halarn Zeyneb de yanımda bulunuyor,
hastalığıma bakıyordu. Babam, yanımdan ayrılıp kendi çadırındaki
ashabının yanına gitti. Ebu Zerri'l-Gıfari'nin azadiısı Huveyy
de yanında idi. Huveyy, kılıcını biliyor ve eğrisini doğrultuyordu.
Babam:
'Ey zaman! Üf! Bıktım senin arkadaşlığından!
160 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Senin nice sabah ve akşamıarına sahip ve talip olanlar, ölmüş
gitmişlerdir.
Zaten, zaman iyi ve salih kişileri tüketmeye doymaz.
işler ancak Celll olan Allah'a rücu eder.
Her canlı ahiret yoluna çekilir gider!' diyordu.
Bunu iki-üç kere tekrarlayınca, babamın bununla ne demek istediğini
anladım. Hıçkırmaya başladım. Gözyaşlarıını tuttum. Salınayıp
susma yı tercih ettim. Üzerimize bir belanın gelip çattığını
anladım.
Halarn Zeyneb de, benim işittiklerimi işitmişti. Kadınlar yufka
yürekli, sabırsız olur, üzüntülerini içlerinde tutamazlar, üstlerini
başlarını çeker, yırtar, açarlar.
Halam:
'Eyvah! Kayboldu o!
Ne olur ölüm! Beni öldür de, bu gün hayatıma son ver!
Anam Fatıma, babam Ali, kardeşim Hasan . . hepsi öldüler!
Geriye artanlar, artıklar kaldı!' diyordu.
Babam Hüseyin, ona baktı.
'Ey kardeşim! Şeytan senin usluluğunu gidermesin!' dedi.
Halam:
'Babam, anam sana kurban olsun ey Ebu Abdullah! Ben kendimi
sana feda etmek istiyorum!' dedi.
Tasaları geri geldi, gözleri yaşla doldu.
Babam, ona:
'Geceleyin bağırıp çağırınayı bıraksan da, biraz yatıp uyusan olmaz
mı?' dedi.
Halam:
'Yazık oldu bana! Demek sen gasbolundun gittin? Bu, benim
kal b imi yaraladı. Çok ağır ve -çetin geldi bana!' diyerek ellerini yüzüne
vurmaya, üstünü başını yırtmaya başladı. En sonunda, bayıhp
arkası üzerine yıkıldı.
Babam Hüseyin, oİıun yanına vardı. Yüzüne su serpti. Ayılınca,
ona:
'Ey kardeşim! Allah'tan kork! Sen Allah'ın öğrettiği şekilde musibete
katlan: İnna lillahi ve inna ileyhi raciün, de!
İyi bil ki; yeryüzü halkı hep ölürler, gök halkı kalırlar.
KERBELA FACİASI 161
Yeri kudretiyle yaratan, yarattıklannı öldükten sonra dirilten,
bir ve tek olan Allah'ın zatından başka herşey yok olucudur.
Babam benden hayırlı idi. Annem de benden hayırlı idi. Kardeşim
de benden hayırlı idi.
Benim için de, onlar için de ve her Müslüman için de, Resuluilah
güzel bir örnektir!' diyerek, ona böyle ve buna benzer daha başka
sözlerle sabır tavsiye ettikten sonra
'Ey kardeşim! Sana and veriyorum. Yeminimden çekin de, ben
öldüğüm zaman benim için üstünü başını yırtma, yüzünü tırmalamal
Benim için ah vah! etmeyi, helak olmayı bırak!' dedi.
Onu getirip yanıma oturttu. Kendisi, ashabının yanına gitti.
Çadırlarını birbirlerine yaklaştırmalannı, çadır iplerini birbirlerine
geçirip dolaştırmalannı, çadırlar arasında, düşmanlannı tek
yönden karşılayacak şekilde çıkış kapısı bırakmalannı onlara emretti."
28ı
Çadırlann arkalarma çukurlar, hendekler kazılıp içlerine bol
miktarda odun, kamış doldurulması, gerektiğinde tutuşturularak
arkadan gelinip girilmez hale getirilmesi, düşmana karşı çadırların
önünde bulunulması da, Hz. Hüseyin'in ashabına verdiği emirler
arasında idi. 282
Kerbela'da Son Gecede Bir
Kiı.feli ile Yapılan Münakaşa
Dalıhak b. Abdullahu'l-Mışraki der ki:
"Gece olunca, Hüseyin ve ashabı, bütün gece namaz, istiğfar, Allah'a
dua ve niyazla meşgul oldular. Kılfelilerin bizi gözetmekle vazifelendirilen
süvarİleriyle karşılaştık.
O sırada, Hüseyin de:
'O küfredenler, kendilerine zaman ve meydan verınemizi kendileri
için sakın hayırlı sanmasınlar.
Onlara fırsat verişimiz, ancak günahlarını arttırmalan içindir.
Onlara hor ve hakir edici bir azap vardır.
Allah mü'minleri üzerinde bulunduğunuz şu halde bırakacak
değildir.
281. Taberi, Tfıfih, c . 6, s. 239-240 .
282. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 256.
162 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Nihayet, murdarı temizden ayıracaktır' [.Al-i İmran: 178-1 79]
ayetlerini okuyordu.
Bizi gözetleyen süvarilerden, bunu işiten bir adam:
'Kabe'nin Rabbine andolsun ki; biz temiz olanıardanız ve sizlerden
ayrılmışızdır!' dedi.
Ben, onun kim olduğunu tanıdım. Arkadaşım Büreyr b. Huday:r'
a:
'Kimdir bu, bilir misin?' dedim.
Büreyr:
'Hayır! Bilmiyorum!' dedi.
'Bu, Ebu Harbü's-Sebii Abdullah b. Şehr'dir. Üzerine geleni boşa
giderir. Eşraftandır. Cesaretlidir ve atılgandır.
Said b. Kays, onu arada sırada işlediği suçlardan dolayı hapsederdi'
dedim.
Büreyr b. Hudayr, ona
'Ey fasık! Allah seni mi temiz olanlardan yapacak?' diyerek çıkıştı.
Ebu Harb :
'Sen kimsin?' diye sordu.
Büreyr:
'Ben Büreyr b. Hudayr'ım!' dedi.
Ebu Harb:
'Sen vallahi helak olacaksın! İnna lillahi ve inna ileyhi raciıln
diye taziye etmek bana düşecektir!
Sen vallahi helak olacaksın ey Büreyr!' dedi.
Büreyr:
'Ey Ebu Harb! Büyük günahlarından dolayı Allah'a tevbe etmen
gerekmez mi?
Vallahi, temiz ve pak olanlar biziz , biz! Siz ise, pis ve murdar
olanlarsınız ! Ben buna şahitlerdenim!' dedi.
Ben de, Ebu Harb'e:
'Yazıklar olsun sana! Sen kendin için faydalı olanı bilmez misin?
Allah senin her husustaki görüşünün belasını versin! Sen s efih
bir adamsın!' dedim.
Bunun üzerine, Ebu Harb yanımızdan ayrılıp gitti. Bizi geceleyin
süvarİlerden Azre b. Kays gözetledi . Kendisi , süvari kumandanı idi . "
KERBELA FACİASI 163
Ömer b. Sa'd'ın Ordusunu Harp Nizamına Koyması
1 . Ömer b. Sa'd, Küfe'nin Medineliler kabilesi halkının üzerine
Abdullah b. Züheyr b. Süleymü'l-Ezdi'yi,
2 . Mezhic ve Esed kabileleri halkının üzerine Abdurrahman b .
Ebu Sebretü'l-Hanefi'yi,
3 . Rebia ve Kinde kabileleri halkı üzerine Kays b. Eş'as'ı,
4. Temim ve Hemedan kabileleri halkının üzerine Hürr b. Yezid'i
kumandan tayin etti.
Hürr b. Yezid'den başka, bunların hepsi, Hz. Hüseyin'in şehadeti
cinayetine katıldılar.
Hürr onlardan ayrıldı ve Hz. Hüseyin'in yanında çarpışarak şehit
oldu.
5. Sağ kol kumandanlığına Amr b. Haccac'ı,
6. Sol kol kumandanlığına Şimr b. Zilcevşen'i tayin etti.
7. Azre b. Kaysü'l-Ahmesi'yi süvarilerin başına geçirdi.
8. Şebes b. Rib'i'yi piyadelerin başına getirdi.
9. Sancağını azadiısı Züveyd'in eline verdi.
Ömer b. Sa' d; 10 Muharrem Cuma günü sabah namazını kıldıktan
sonra leşkerini harekete geçirdi.
Hz. Hüseyin'in Aslıahım Savaş Nizamına Koyması
Hz. Hüseyin de, ashabıyla birlikte sabah namazını kıldıktan
sonra, aslıahım savaş nizamma koydu.
Yanında otuziki atlı, kırk piyade vardı.
1 . Züheyr b. Kayn'ı sağ koldaki ashabının başına,
2. Habib b. Muzahir'i sol koldaki ashabının başına geçirdi.
3 . Sancağını Abbas b. Ali'ye verdi.
Küfelilerin arkadan gelmeleri ihtimalini gözönünde tutarak, çadırların
arkalarma odun ve kamış yığıp ateşlemelerini emretmişti.
Yakılacak ateşler için geceden çukurlar kazılmış, içlerine odun
ve kamışlar doldurulmuş, bu suretle arkaları emniyet altına alınmış
bulunuyordu.
Hz. Hüseyin'in Ölüm Temizliği Yapması
Küfelilerin harekete geçmeye hazırlandıkları sırada, Hz. Hüseyin,
kendisi için bir çadır kurulmasını emretti. Büyük bir çanak
164 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
içinde misk getirildi. Sonra, çadırın içine girdi. Hamam otuyla temizlik
yaptı.
Abdurrahman b. Abdi Rabbih ile Büreyr b. Hudayr, çadırın kapısı
önünde beklediler.
Abdurrahman ile Büreyr, omuz omuza bulunuyorlardı.
Bunlar, Hz. Hüseyin'den sonra, temizlik için çadınn içine koşuştular.
Büreyr, Abdurrahman'a şaka yaptı.
Abdurrahman, ona:
"Şakayı bırakalım! Vallahi, şu saatte bu şaka batıl ve boş birşeydir!"
dedi.
Büreyr:
"Vallahi, kavmim bilirler ki; ben ne gençlikte, ne de olgunluğumda
batıl, boş şeyi sevmemişimdir.
Fakat, vallahi, biz kavuşacağımız şeyle müjdelenmişiz, sevinçliyiz
.
Vallahi, bizimle Cennet nimetleri arasında ancak şu kavmin
üzerimize kılıçlanyla eğilmeleri vardır!
Ben onların kılıçlarıyla üzerimize eğilivermelerini özlüyorum!"
dedi.
Hz. Hüseyin temizlenip çadırdan çıktıktan sonra, bunlar da girip
temizlik yapılar.
Hz. Hüseyin'in Allah'a Münacatı
ve Küfeiiiere Son Hitabı
Hz. Hüseyin hayvanının üzerine bindi. Bir mushaf getirtip önüne
yerleştirdi.
KU.feli süvariler, Hz. Hüseyin' e doğru ilerlemeye başlayınca, Hz.
Hüseyin ellerini göğe doğru kaldırdı ve:
"Ey Allah'ım! Her üzüntüde, sıkıntıda en sağlam güvencim, her
darlıkta ümidim Sensin!
Hakkımdaki her işte benim en sağlam güvenç ve dayancım Sensin!
Senin indirdiğin musibetlerden kalbe zaaf verecek, tedbirler
azalıp yetişmeyecek, dostlar, arkadaşlar bırakıp ayrılacak, düşmanlar
sevinecek ne kadar musibet ve kederler varsa, ben onlann
KERBELA FACİASI 165
hepsinden şikayetimi yalnız Sana arzeder, Senden başkasından
yüzçevirir, Seni ister ve Sana yönelirirol
Bütün darlıkta tasaları kaldıracak, açacak Sensin!
Her nimetin verici ve yönelticisi, her iyiliğin sahibi, her dilek ve
isteğin en son varıp dayanacağı Sensin!" diyerek Allah'a dua etti.
Küfe leşkerleri çadırlara yaklaştıkları zaman, çukurlara doldurulmuş
bulunan odun ve kamışlar tutuşturulmuş, alev alev yanmakta
idi.
Küfeli süvarİlerden biri koşarak geldi. Çadırların arkalarında
ateş ocaklarının alevlendiğini görür görmez, hiç konuşmadan geri
döndü. Avazının çıktığı kadar:
"Ey Hüseyin! Kıyamet gününden önce, dünyada Cehennem ateşini
istemekte acele ettin!" diyerek bağırdı.
Hz. Hüseyin:
"Kimdir bu adam? Şimr b. Zilcevşen'e benziyor?" dedi.
"Evet! Allah sana iyilikler versin! Bu, odur!" dediler.
Hz. Hüseyin:
"Ey keçi çobanı olan kadının oğlu! Cehennem ateşinde yanmaya
sen daha elverişli ve müstahaksın!" dedi.
Müslim b . Avsece:
"Ey ResUlullah'ın oğlu! Sana kurban olayım! Ben şuna bir ok atmayayım
mı? Cebbarların büyüklerinden olan o fasıka ok atma fırsatı
belki bir daha benim elime geçmez, düşmez!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Atma! Çünkü, onlarla çarpışmayı önce ben başlatmak istemiyorum!"
dedi.
Hz. Hüseyin'in yanında Lahık diye anılan atı bulunmakta ve
ona oğlu Ali binmekte idi.
Küfe leşkerleri yaklaşınca, Hz. Hüseyin hayvanını istedi. Onun
üzerine bindikten sonra, en yüksek sesiyle, herkese duyuracak derecede
seslendi:
"Ey insanlar! Sözlerimi dinleyiniz! Sizin için, üzerime düşen
va'z u nasihat hakkını yerine getirinceye, yanınıza gelişimdeki mazeretimi
size bildirineeye kadar bekleyiniz, üzerime yürümekte
acele etmeyiniz. Eğer mazeretimi kabul ve sözlerimi tasdik eder, benim
hakkımda insaf ve adaletle hüküm verirseniz, bununla ahiret
166 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
saadetine erersiniz ve benim üzerime yürümeye de yol bulmak sizin
için mümkün olmaz !
Şayet mazeretimi kabul etmeyecek, hakkımda kendiliğinizden
insaf ve adaletle hüküm veremeyecek iseniz, (Hz. Nuh'un kavmine
dediği gibi, ben de size):
'Siz ve ortaklarınız toplanıp artık ne yapacağınızı kararlaştırınız
. O suretle ki, bu yapacağınız iş size sonradan hiçbir tasa ve pişmanlık
vermiş olmasın. Yapacağınızı açıkça yapınız, gizlemeyiniz.
Sonra da, hükmünüzü bana icra ediniz !' [Yunus : 7 1] derim.
(Dedem Resulullah'ın kavmine dediği gibi, ben de size) 'Hiç şüphesiz,
benim vel'im, benim yardımcım ve sahibim, o Kitabı indirmiş
olan Allah'tır ve O, bütün salihlere de velilik ediyor' [A'raf: 196] derim"
dedi.
Hz . Hüseyin'in bu sözlerini kızkardeşleri işitince, feryada ve ağlamaya
başladılar Kızları da ağlayarak seslerini saldılar.
Hz. Hüseyin:
"İbn Abbas haklı imiş . O, beni kadınlarla yola çıkmaktan men
etmişti" dedikten sonra, kardeşi Abbas b. Ali ile oğlu Ali'ye:
"Şimdi onları susturunuz. Andolsun ki; onlar ağlamalarını çoğaltacaklardır!"
dedi.
Abbas ile Ali, onların susmaları için yanlarına gittiler.
Ağlamalan kesilince, Hz. Hüseyin, Allah'a hamd ü sena ve O'nu
layık olduğu üzere zikr etti.
Muhammed Aleyhisselama, meleklere ve peygamberlere salat ü
selam getirdi.
Dalıhak b. Abdullahü'l-Mışrak'i der ki:
"Vallahi, ben ne ondan önce, ne de ondan sonra, hiçbir konuşmacıdan
ondan diniediğim sözler kadar belağatlı sözler dinlememişimdir.
Sonra, o, söze şöyle başladı:
'İmdi, benim nesebimi bir araştırınız, bakınız ki; ben kimim?
Sonra, vicdanımza dönünüz de, onun kırgınlığını giderip kendinizden
hoşnut etmeyi düşününüz.
Hele bir düşününüz ki; beni öldürmek, haram ve mahfuz olan
kanımı dökmek size helal olur mu?
Ben, Peygamberiniz Aleyhisselamın kızının oğlu değil miyim?
KERBELA FACİASI 167
Ben, Peygamberinizin vasisi ve amcasının oğlu ki, o, Allah'a iman
ve ResuluHah'ı Rabbinden getirdikleri şeylerde tasdik edenlerin ilki
idi;_ onun oğlu değil miyim?
Şehitler seyyidi Hamza, benim babamın amcası değil midir?
Çift kanatlı şehit Cafer, benim arncam değil midir?
ResuluHalı Aleyhisselamın, benim ve kardeşim hakkındaki,
'Bunlar, Cennetlik gençlerin iki seyyididir!' hadisi size erişmedi mi?
VaHahi; yalancıya ve yalancının ev halkına Allah'ın gazaplandığını
ve bunda ihtilafa düşenleri hüsrana uğrattığını bileliden beri,
ben herhangi bir yalan sözü söylemeye niyet ve tenezzül etmemişimdir.
Eğer söylediğim hadiste beni tasdik ediyorsanız, ki onun hak ve
gerçek olduğunda şüphe yoktur, ne ala!
Yok, beni yalanlıyor, bana inanmıyorsanız, bunu kendilerinden
sorup öğrenebileceğiniz zatlar vardır aranızda.
Cabir b. Abdullahu'l-Ensari'ye, yahut Ebu Saidi'l-Hudri'ye, yahut
Sehl b. Sa'dü's-Saidi'ye, yahut Zeyd b. Erkam'a, yahut Enes b.
Malik'e sorunuz!
Onlar, ResuluHalı Aleyhisselamın benim ve kardeşim hakkındaki
bu hadisini kendisinden işittiklerini size haber vereceklerdir.
Benim hakkımdaki bu hadis de mi kanımı dökmekten sizi alıkoymayacak,
size engel olmayacaktır?!" dedi.
Şimr b. Zilcevşen:
"O ancak tek lehçe ile (Kureyş lehçesiyle) Kur'an okuyarak Allah'a
ibadet etmesini bilir! Ne söylediğini de bilseydi!" diyerek mırıldandı.
Habib b. Muzahir:
"VaHahi, ben onun yetmiş lehçe ile (yani her lehçe ile) Kur'an
okuyarak Allah'a ibadet ettiğini görüyorum!
Ben şehadet ederim ki; sen onun söylediklerini anlayamamakta
doğru ve mazursun. Çünkü, gerçekleri anlamaman için, Allah
senin kalbini mühürlemiştir!" dedi.
Hz. Hüseyin, onlara hitaplarına devamla:
"Haydi, siz bu hadisin doğruluğunda şüphe ettiniz.
Benim, Peygamberinizin kızının oğlu olduğumda şüphe edebilir
misiniz?
168 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Vallahi, doğu ile batı arasında, sizlerden veya sizin başkalarınızdan,
Peygamberin kızının oğlu olarak benden başkası yoktur.
Ben, hassaten, sizin Peygamberinizin kızının oğluyum!
Bana haber veriniz; ben sizlerden birisini öldürdüm de, o ölüden
dolayı mı?
Yahut birinizi vurup yaraladım da, onun kısası için mi?
Yahut herhangi birinizin malını yok ettim de, ondan dolayı mı
beni bırakmıyorsunuz?!
Siz benden ne istiyorsunuz?" dedi.
Küfeliler, tutulup kaldılar. Cevap veremediler.
Bunun üzerine, Hz. Hüseyin:
"Ey Şebes b. Rib'i! Ey Haccar b. Ebcer! Ey Kays b. Eş' as ! Ey Yezid
b. Haris!
Sizler, bana:
'Meyveler yetişti. Her taraf yeşillendi. Kuyuların suyu çoğaldı.
Senin için askerler, yardımcılar hazırlandı. Hemen gel!' diye yazı
yazmadınız mı?" diyerek seslendi.
Onlar:
"Biz böyle birşey yapmadık!" dediler ve inkar ettiler.
Hz. Hüseyin:
"Sübhanallah! Evet, vallahi, sizler bu işi yaptınız!" dedikten
sonra:
"Ey insanlar!
Beni istemiyorsanız, bırakınız, yeryüzünde emin olan yerime
gideyim?" dedi.
Kays b . Eş'as:
"Sen amcanın oğlunun hükmüne boyun eğsen olmaz mı? Onlar
sana ancak arzu ettiğin iyiliği gösterecekler, sana onlardan hoşa
gitmeyecek birşey erişmeyecektir" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Hayır! Vallahi, ben onlara ne ellerimi zelil olarak teslim ederim,
ne de kölelerin ikrarları gibi ikrarda bulunarak bey'at ederim!
Ey Allah'ın kulları!
Ben sizlere (Hz. Musa'nın dediği gibi) 'Şüphe yok ki, ben, beni
taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım.'
[Duhan: 20]
KERBELA FACİASI 169
'Ben, Hesap Gününe inanmayan her kibirli insandan, benim de
Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım' [Mü'min: 27] diyorum!"
dedi. 283
Ömer b . Sa'd:
"Eğer senin işin benim elimde olsaydı, tekliflerini kabul ederdim"
dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ey Ömer! İşleyeceğin günahın sana ait olacağını ve bir gün ondan
dolayı sorguya çekileceğini hiç düşünmüyor musun?!
Ey Allah'ım! Iraklılar beni aldattılar, bana hile ettiler. Kardeşime
yaptıklannı bana da yaptılar.
Ey Allah'ım! Onların işlerini boz, dağıt! Hepsini birer birer topla,
yok et!" dedi.284
Ömer b . Sa'd:
"Sefıhlerden bir cemaat, benim seni öldüreceğiınİ söylüyorlarmış!"
dedi.
Hz . Hüseyin:
"Onlar, sefıhler değil, halimlerdir.
Vallahi, senin de benden pek az zaman sonra Irak buğdayını yiyememenle
gözüm aydın olacaktır!" dedi. 285
Hz. Ali'nin Ömer b. Sa' d Hakkındaki Keşif ve Teşhisi
İbn Sirin'in bildirdiğine göre; Hz . Ali, yıllarca evvel, bir gün,
Ömer b . Sa'd'a:
"Sen Cennet ile Cehennem arasında muhayyer bulunduğun bir
mevkide durup Cehennemİ tercih ettiğin zaman halin nice olacaktır?"
diyerek, onun Kerbela'daki tutum ve davranışını haber vermişti.
286
Zübeyr b. Kayn'ın KUfelileri Uyarması
Kfıfeli leşkeder arasında bulunmuş olan Kesir b . Abdullahu'şŞa'bi
der ki:
283. Taberi, Tarih, c . 6, s. 240-243.
284. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 203.
285. Zehebi, Tarilıu'l-islam, c . 3, s. 53.
286. Zehebi, Tarilıu'l-islam, c . 3 , s. 53, İbn Esir, el-Kamil, c . 4, s. 119.
170 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Hüseyin'e doğru ileriediğimiz sırada, Züheyr b. Kayn, uzun
kuyruklu bir at üzerinde, silahlanmış olarak bize doğru geldi.
'Ey Küfeliler! Sizi Allah'ın azabıyla uyarır, korkuturum!
Müslüman kardeşini öğütlernesi ve uyarması, Müslüman üzerine
düşen bir haktır. Bu ana kadar hepimiz kardeşiz. Tek din, tek
millet üzereyiz. Aramıza kılıç düşmesin!
Sizler, nasihata bizden daha ehliyetli ve elverişlisiniz. Araya kılıç
düşerse, alakalar kesilir; biz ayrı bir ümmet oluruz, siz de ayrı
bir ümmet olur gidersiniz .
Muhakkak ki; Allah ne yapıyoruz görülsün diye, bizi de, sizi de,
peygamberi olan Muhammed Aleyhisselamın zürriyetiyle mübtela
kılmış, imtihan ediyor.
Biz sizi ona yardıma, İbn Ziyad azgınını ise bırakmaya davet
ediyoruz.
Sizler; o ikisinin, İbn Ziyad'la babasının ancak kötü bir saltanat
sürdürdüklerini, gözlerinizi çıkardıklarını, ellerinizi ve ayaklarınızı
kestiklerini, cesetlerinizi kesip biçtİklerini ve sizleri hurma ağaçlarına
yükseltip astıklarını, Hucr b . Adiyy ve ashabı, Hani' b. Urve
ve benzerleri gibi hayırlılarınızı ve Kur'an ehli olanlarınızı öldürdüklerini
gördünüz !' dedi .
Küfeliler Züheyr'e sövdüler, İbn Ziyad'ı övdüler ve ona dua ettiler.
'Vallahi, senin adamını ve yanındakilerini öldürmedikçe veya
onu ve aslıahım vali İbn Ziyad'a götürüp teslim etmedikçe, ayrılmayacağız
!' dediler.
Züheyr b. Kayn, onlara:
'Ey Allah'ın kulları! Fatıma radıyallahu anhanın oğlu, sevgiye
ve yardıma, Sümeyye'nin oğlundan daha layık ve müstahaktır.
Eğer onlara (Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beytine) yardım etmeyecek
iseniz, bari onları öldürmekten Allah'a sığınınız !
Ş u zat ile amcasının oğlunun (Yezid'in) arasına gerilmeyiniz .
Yemin ederim ki; Yezid, sizin itaatinizden, Hüseyin'in öldürülmesinden
başkasını ister ve bekler!' dedi.
Şimr b . Zilcevşen, Züheyr b. Kayn'a bir ok attı ve:
'Sus! Allah seni sustursun! Uzun sözlerinle bizi bıktırdın artık!"
dedi.
KERBELA FACİASI 171
· Zübeyr b. Kayn:
'Ben sana hitap etmiyorum! Sen hayvandan başka birşey değilsin!
Vallahi, senin Kitabullah'tan iki ayeti bile doğru dürüst okuyabileceğini
sanmam!
Kıyamet gününde rezil ve rüsvay olacağını, inletici azaba uğrayacağını
sana müjdelerim!' dedi.
Şimr:
'Allah seni de, senin adamını da aynı zamanda kahretsin!' dedi.
Zübeyr:
'Sen beni ölümle mi korkutuyorsun?
Vallahi, ölümle birarada bulunmak, sizinle temelli kalmaktan
daha sevgili ve daha hayırlıdır!' dedikten sonra, Küfeiiiere döndü
ve sesini yükselterek:
'Ey Allah'ın kulları! Şu şeytan, değersiz herif ve benzerleri, sizi
sakın dininizde aldatmasın!
Vallahi, Muhammed Aleyhisselamın zürriyetinin ve Ehl-i Beytinin
kanlarını döken, onların haremlerine saldıran, onlara yardım
edenleri öldüren bir kavim, Muhammed Aleyhisselamın şefaatine
eremez!' dedi.
Hz. Hüseyin, Zübeyr'e:
"Gel artık! Andolsun ki; Firavun hanedanı, mü'min olsaydı, kavimlerine
öğüt verir, doğru yola davette onlara yeterlerdi.
Sen şunlara öğüt verdin ve gerçekleri tebliğ ettin. Öğüt ve tebliğ
fayda verirse verir!' dedi."287
Hürr b. Yezid'in Nedamet Duyması
ve Hz. Hüseyin Tarafına Geçmesi
Ömer b. Sa'd'la Şimr b. Zilcevşen ve Husayn b. Nümeyr Hz. Hüseyin'
e İbn Ziyad'ın emrini tebliğ için adam gönderdikleri zaman,
süvarİ kumandanı Hürr b. Yezid de onların yanında bulunuyordu.
Hz. Hüseyin Allah ve İslamiyet adına and vererek kendisini Yezid'e
göndermelerini isteyince, onlar:
"Hayır! Ancak İbn Ziyad'ın hükmüne boyun eğilerek teslim olunacaktır!"
dediler.
287. Taberi, Tarih, c . 6, s. 243-244.
172 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hürr:
"Şunların size yaptıklan teklifleri siz ne diye kabul etmiyorsunuz?!
Vallahi, bunu müşrik Türkler ve Deylemler sizden dilemiş olsalardı,
onların dileklerini reddetmez ve kendilerine engel olmazdımı
!?" dedi.
Hürr'ün görüşünü benimsemekten kaçındılar ve:
"O İbn Ziyad'ın hükmüne boyun eğmedikçe, olmaz!" dediler.288
Ömer b. Sa'd'ın harekete geçeceği sırada, Hürr ona:
"Allah sana iyilikler versin! Sen bu zatla çarpışacak mısın?!" dedi.
Ömer:
"Evet! Vallahi, onların başlarını önlerine kolayca düşürecek bir
çarpışma yapacağım!" dedi.
Hürr:
"Onun size yapmış olduğu tekliflerden birisini ne diye kabul etmiyorsunuz?"
diye sordu.
Ömer:
"Vallahi, bu iş benim elimde olsaydı, öyle yapardım. Fakat ne
çare ki, senin valin bunu kabule yanaşmadı!" dedi.
Bunun üzerine, Hürr, Ömer b . Sa'd'ın yanından ayrılıp halkın
durduğu yerlerden bir yere geldi, durdu.
Hür:r'ün yanında, kendi kabilesinden Kurre b. Kays bulunuyordu.
Hürr, ona:
"Ey Kurre ! Atını bugün suladın mı?" diye sordu.
Kurre:
"Hayır!" dedi.
Hürr:
"Onu sulamak istemez misin?" diye sordu.
Kurre b. Kays der ki:
"Hür:r'ün çarpışmada bulunmamak ve bir tarafa çekilip gitmek
istediğini zannettiğim ve atın üzerine binip bu işi yapacağından
korktuğum için:
'Sen onu sulama. Kendim gidip sularım' dedim.
288. Taberi, Tarih, c. 6, s . 243-244.
KERBELA FACİASI 173
Hürr'ün bulunduğu yerden ayrıldım.
Vallahi, Hüseyin'in yanına gitmek istediğini sezseydim, kendisiyle
birlikte ben de giderdim!"
Hürr, Hz. Hüseyin'e doğru, azar azar, yavaş yavaş yaklaşıyordu.
Ona kendi kabilesinden Muhacir b . Evs:
"Ey Hürr b. Yezid! Sen ne yapmak istiyorsun? Yoksa onlara saldırmak
mı istiyorsun?" diye sordu.
Hürr sustu. Cevap vermedi.
Hürı-'ü sıtma titrernesi gibi bir titreme tutmuştu. Titreyip duruyordu.
Muhacir b . Evs :
"Ey İbn Yezid! Valiahi senin şüpheli bir halin var!?
Durduğun yerde şu anda gördüğüm şeye benzer bir hali, ben
valiahi senden hiçbir zaman görmemişimdir!
Bana 'KUfelilerin en cesaretiisi ve gözüpek olanı, atılganı kimdir?'
diye sorulsaydı, muhakkak seni gösterirdim!
Öyle olunca, senden görmüş olduğum bu hal nedir?" dedi.
Hürr:
"Vallahi, kendimi Cennetle Cehennem arasında farzedip, ikisinden
birini seçmekte serbest bırakıyorum.
Vallahi, Cennete hiçbir şeyi tercih edemiyorum. İster kesilip biçileyim,
yarılıp yırtılayım!" dedi.
Sonra da, atını tepip Hz. Hüseyin'in yanına vardı.
"Allah beni sana feda etsin ey Resülullah'ın oğlu!
Ben seni geri dönmekten alıkoyan, malum yolda yürüten ve en
sonunda şu yere getirip indiren adamınım!
Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin ederim ki;
ben ne yapmış olduğun teklifi onların böyle temelli reddedeceklerini,
ne de seni bu yerde kuşatıp bu kadar müşkil duruma düşüreceklerini
sanmıştım.
Kendi kendime:
'Ben ne yaptım! İbn Ziyad ve adamlarının emirlerini yerine getirmek
için yola çıkıp şu cemaati zarara soktum! Fakat, onların
Hüseyin'in kendilerine yapmış olduğu tekliflerini kabul edeceklerini
sanmıştım!' dedim.
176 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Ömer b. Sa'd'ın Leşkerini Hücuma Geçirmesi
Ömer b. Sa'd, leşkerini Hz. Hüseyin ve ashabına doğru harekete
geçirdi ve azadlısına:
Ey Züveyd! Sancağını yanıma yaklaştır!" diyerek seslendi.
Sancak kendisine yaklaştırılınca, yayının ortasına bir ok yerleştirip
Hz. Hüseyin ve ashabına doğru atarak:
"Şahit olunuz ki, ilk oku atan kişi benim!" dedi.
Abdullah b. Umeyr ile Haruroının
Fedakarlık ve Yararlılıkları
Uleym oğullarından Abdullah b. Umeyr, Küfe'ye gelip Hemdan
mahallesinde Ca'd kuyusu yanında bir ev edinmişti.
Kendisi, Nemir b . Kasıt kabilesinden Ümmü Vehb bint-i Abd
adındaki hanımla da evli idi.
Abdullah b . Umeyr, halkın Nuhayla'da toplandıklarını görünce,
niçin toplandıklarını sordu.
"Resülullah Aleyhisselamın kızı Fatıma'nın oğlu Hüseyin'in
üzerine gönderilecekler!" denildi.
Abdullah b . Umeyr, müşriklere karşı cihada çok düşkündü.
"Peygamberlerinin kızının oğluna karşı çarpışmaya giden şu cemaatle
çarpışmak kadar, Allah katında, müşriklerle çarpışmaktan
daha sevaplı bir cihad olamayacağını sanırım!" diyerek evine dönüp
kadınının yanına girdi. İşittiklerini ve yapmayı düşündüğü şeyi
ona haber verdi.
Ümmü Vehb:
"Çok isabet etmişsin. Allah seni işlerinde doğruya eriştirsin!
Öyle yap! Beni de yanında götür!" dedi.
Abdullah b . Umeyr, hanımı ile birlikte bir gece yola çıkıp Hz .
Hüseyin'in yanına gelmiş bulunuyordu.
Ömer b. Sa'd'ın, bir ok attığı ve iki taraf birbirlerine ok atışma
başladıkları sırada, Ziyad b . Ebu Süfyan'ın azadiısı Yesar ile İbn Ziyad'ın
azadiısı Salim, meydana çıktılar ve:
"Bize karşı meydana çıkıp çarpışacak hanginiz var?" diyerek
seslendiler.
Habib b. Muzahir ile Büreyr b. Hudayr, sıçrayıp kalktılar.
Hz. Hüseyin, onlara:
KERBELA FACİASI
"Siz oturunuz !" dedi.
Abdullah b . Umeyr, kalktı.
177
"Ebu Abdullah! Allah seni rahmetiyle esirgesin! Bana izin ver
de, şunlara karşı ben çıkayım" dedi.
Hz. Hüseyin, Abdullah b . Umeyr'in uzun boylu, pazularının
kuvvetli, iki omuzu arasının enli, geniş olduğunu görünce:
"Sanırım ki, sen onların ikisiyle de çarpışmaya denksin ve haklanndan
gelirsin. İstersen, karşılarına çık, çarpış!" dedi.
Abdullah b . Umeyr, hemen onlara karşı vardı.
Ona:
"Sen kimsin?" diye sordular.
Abdullah b . Umeyr, kim olduğunu onlara bildirdi.
"Biz seni tanıyamadık. Bize karşı Zübeyr b Kayn yahut Habib
b. Muzahir yahut Büreyr b . Hudayr meydana çıksın!" dediler.
Meydanda Yesar Salim'in önünde bulunuyor, Salim ise onun arkasında
duruyordu.
Abdullah b. Umeyr:
"Ey zaniyenin oğlu! Şu insanlardan seninle çarpışmayı arzu
eden ancak bir kişidir. Onlardan sana karşı çıkan o kişi de, iyi bil
ki, senden daha hayırlıdır!" dedi ve hemen üzerine saldırdı.
Onu kılıçla vurup yere düşürdü. Kılıçiayıp durduğu sırada, Salim
haykırarak Abdullah b. Umeyr'e saldırdı. Kılıçla bir darbe indirdi.
Abdullah b. Umeyr sol eliyle korundu. Parmakları kesildi.
Hemen toparlanıp Salim'e yöneldi. Kılıçla vurup onun da işini bitirdi.
Dönüp recez okuyarak Hz. Hüseyin'in yanına geldi.
Abdullah b . Umeyr'in hanımı Ümmü Vehb, eline bir sırık geçirerek
Abdullah b. Umeyr'e doğru vardı.
"Babam anam sana feda olsun! Muhammed Neyhisselamın temiz,
pak olan zürriyetinin önünde çarpış !" dedi.
Abdullah b . Umeyr onu kadınların bulunduğu yere geri göndermek
isteyince, Ümmü Vehb onun eteğine yapıştı ve:
"Senin yakınındaki seninle birlikte ölmedikçe, seni bırakmayacağım!"
dedi.
Hz. Hüseyin, ona:
"Siz Ehl-i Beyte dahil olarak hayırla mükafatlandınız. Allah seni
rahmetiyle esirgesin! Sen kadınların yanına dön! Onlarla birlik178
HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
te otur. Çünkü, savaş kadınlar üzerine borç değildir" diye seslenince,
Ümmü Vehb kadınların yanına döndü.
Kfrfe Leşkerinin İlk Hücumlarının Geri Püskürtülmesi
Küfe leşkerinin sağ kol kumandanı Amr b. Haccac, bütün birlikleriyle
birlikte hücuma kalktı.
Yanlarına yaklaştıkları zaman, Hz. Hüseyin ve ashabı onlara
mızraklada karşı koydular ve giriştiler.
Atlar ürktü, mızrakların üzerine gelemediler. Yüzgeri edip giderlerken
de, onları oka tuttular. Onlardan bir kısmını öldürdüler,
bir kısmını da yaraladılar.
Abdullah b. Havza'mn Küstahlığı ve Feci Akıbeti
Temim oğullarından Abdullah b. Havza, Hz. Hüseyin'in karşısına
gelerek:
"Hüseyin içinizde mi?" diye sordu.
Hz. Hüseyin sustu. Ona cevap vermedi.
İbn Havza'nın ikinci sorusunda da sustu. Yine ona cevap vermedi.
Üçüncü sorusunda, Hz. Hüseyin'in ashabı:
"Evet! Hüseyin, şudur! Ne istiyorsun?" dediler.
İbn Havza:
"Ey Hüseyin! Seni Cehennemle müjdelerim!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Sen yalan söyledin! .
Hayır! Ben, GafU.r ve Rahim olan Rabbimin rahmet ve mağfire􀣵
ti, kendisine itaat olunan şefaatçim Muhammed Aleyhisselamın şefaati
ile Cennete giderim!
Ya sen kimsin?" dedi.
İbn Havza:
"İbn Havza'yım!" dedi.
Hz. Hüseyin hemen ellerini koltuk altlarının beyazı görününceye
kadar yukarı kaldırdıktan sonra:
"Ey Allah'ım! Onu Cehenneme at!" diyerek dua etti.
İbn Havza öfkelendi. Atını birden Hz. Hüseyin'in üzerine sürdü.
Arada su harkı bulunuyordu. At harktan atlarken, İbn Havza atın
KERBELA FACİASI 179
üzerinden düştü. Sol ayağı üzengide asılı, sağ ayağı yukan kalluk,
başı aşağıda asılı kaldı!
At ürktü. İbn Havza'nın başını taşlara, ağaçlara çarpa çarpa
kaçtı!
İbn Havza böylece ölüp gitti!
İbn Havza'nın Başına Gelenden
Mesruk'un İbret Alması
Mesruk b. Vail, kendi kendine:
"Süvarilerin önünde bulunursam, belki Hüseyin'in başını kesrnek
bana nasip olur ve böylelikle İbn Ziyad'ın yanında bir mevkie
nail olurum!" diyerek, Hz . Hüseyin'in üzerine yürüyen süvarilerin
en önüne geçmiş bulunuyordu.
Mesruk b. Vail; İbn Havza'nın başına geleni görünce:
"Ben şu Ehl-i Beytten bu şeyi gördükten sonra, artık onlarla
hiçbir zaman çarpışmam!" dedi.
Süvarİleri bırakarak, leşkerin en gerilerine geldi.
Büreyr b. Hudayr'ın Yezid b. Ma'kıl ile
Lanetleşerek Çarpışması ve Şehit Olması
Amire b. Reb1a oğullanndan Yezid b. Ma'kıl, meydana çıkıp :
"Ey Büreyr b. Hudayr! Görüyor musun: Allah sana neler yaptı?"
diyerek seslendi.
Büreyr:
"Allah benim hakkımda vallahi hayır yarattı, senin hakkında
da şer!" dedi.
Yezid b. Ma'kıl:
"Yalan söyledin! Sen bundan önce de çok yalancı idin! Levzan
oğullanna gittiğinde, Ali b. Ebu Talib'in hidayet ve hak rehberi olduğunu,
Osman b. Mfan'ın kendisini boş yere harcadığını, Muaviye
b. Ebu Süfyan'ın ise doğru yoldan saptığını ve başkalarını da
saptırdığını bize aniatmadın mı idi?" dedi.
Büreyr b. Hudayr:
"Bunun benim inancım ve sözüm olduğuna şehadet ederim!" dedi.
Yezid b. Ma'kıl:
"Ben şehadet ederim ki; sen doğru yoldan sapmışlardansın!" dedi.
180 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Büreyr b. Hudayr:
"Öyleyse, gel, yalancıya lanet etmesi ve gerçekçi olmayanı öldürmesi
için Allah'a dua ederek lanetleşelim. Sonra da, çıkıp çarpışalım!"
dedi.
Meydana çıktılar. Ellerini kaldırdılar. Yalancıya lanet etmesi,
haklı olanın haksız olanı öldürmesi için Allah'a dua ettiler. Sonra,
vuruşmaya başladılar.
Yezid b . Ma'kıl, Büreyr b . Hudayr'a tesirsiz bir darbe indirdi.
Ona hiçbir zarar veremedi.
Bunun üzerine, Büreyr, Yezid'e şiddetli bir darbe indirdi. Yezid'in
miğferini boydan boya yardı. Kılıcın ucu beynine dayandı.
Yezid, dağdan düşer gibi yere düştü.
Büreyr'in kılıcı onun başına saplanmış halde kaldı!
Yezid başını yavaş yavaş deprettiği ve Büreyr de ona baktığı sırada,
Radıy b. Munkızu'l-Abdl, Büreyr'in üzerine hücum etti.
Birbirlerinin boğazlanna sarıldılar, bir müddet boğuştular. Sonra,
Büreyr, onu yere yıkıp göğsüne oturdu.
Radıy, Büreyr'e:
"Kılıçla çarpışmak nerede kaldı?" dedi.
O sırada Ka'b b . Cabir b. Amrü'l-Ezdi mızrakla hücum edip Büreyr'e
arkasından ansızın mızrağını sapladı. Sonra da, kılıçla vurup
onu şehit etti.
Radıy b. Munkız, yere yıkılmış, üstü başı topraklara bulanmış
bir halde idi.
Ka'b'a:
"Ey Ezdi kardeş ! Sen bana hiçbir zaman unutamayacağım bir
iyilikte bulundun!" diyerek teşekkür etti.
Ka'b b. Cabir dönüp geldiği zaman, karısı veya kızı Nevar ona:
"Sen kıraat üstadlarının ulusunu öldürmek ve Fatıma'nın oğluna
karşı düşmanıarına yardım etmekle büyük bir günah işledin!
Vallahi, ben seninle hiçbir zaman konuşmayacağım!" diyerek çıkıştı.
Ali b. Karaza'nın Hz. Hüseyin'e Karşı Küstahlığı
Amr b . Karazatu'l-Ensari Hz. Hüseyin'in yanında, kardeşi Ali b.
Karaza ise Ömer b . Sa'd tarafında bulunuyordu.
KERBELA FACİASI 181
Amr b. Karaza meydana çıkıp çarpışa çarpışa şehit düşünce,
kardeşi Ali Hz. Hüseyin' e kızdı:
"Ey Hüseyin! Ey yalancı oğlu yalancı! Kardeşimi doğru yoldan
saptırdın, aldattın ve en sonunda öldürttün!" diyerek seslendi.
Hz . Hüseyin:
"Allah senin kardeşini dalalete sevketmedi. Fakat, onu hidayete,
seni de dalalete sevketti!" dedi.
Ali b . Karaza büsbütün kızdı:
"Eğer ben seni öldürmez, yahut senin yakınında ölmezsem, Allah
beni öldürsün!" diyerek Hz . Hüseyin'e hücum etti.
N Mi' b. Hilalü'l-Muradi onu karşıladı. Mızrakla vurup yere düşürdü.
Arkadaşlan yetişip kurtardılar. Bir müddet tedavi edildikten
sonra iyileşti.
Hürr'ün Yezid b. Süfyan'ı Öldürmesi
Hürr'ün Hz. Hüseyin'in yanına gittiğini işitince, Temim oğulları
kabilesinden Yezid b. Süfyan:
''Vallahi, Hürr b. Yezid'i görürsem, peşini bırakmaz, mızraklar,
öldürürüm!" demişti.
İki tarafın birbirlerine girip çarpıştıkları, Hürr b. Yezid'in de beyitler
okuyarak Küfe leşkerine tekrar tekrar saldırdığı ve atının
yaralanıp kulaklarından ve kaşından kanlar aktığı bir sırada, Kilfe
emniyet amiri Husayn b. Nümeyr, Yezid b. Sü:fyan'a:
"İşte, Hürr b. Yezid! Kendisiyle karşılaşmayı pek arzuluyordun!"
dedi.
Yezid b. Süfyan "Evet!" dedi ve ona doğru gitti.
Yanına yaklaşınca:
"Ey Hürr b. Yezid! Seninle çarpışalım mı?" diye sordu.
Hürr:
"Olur! Ben de çarpışmak isterim!" dedi ve hemen çarpışmaya girişti.
Onu, göz açtırmadan, hiç bekletıneden öldürdü.
Nafi' b. HiHH'in Müzahım'ı Öldürmesi
Hz . Hüseyin'in ashabından Nafı' b. Hilal de, Müzahım b . Hureys
ile karşılaştı.
182 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
M üz ahım:
"Ben Osman'ın dinindeyirn!" dedi.
Nafı':
"Sen Osman'ın dininde değil, Şeytan'ın dinindesin!" diyerek
üzerine saldırıp onu öldürdü.
Amr b. Haccac'ın Küfe Leşkerini Kışkırtıp
Hep Birden Hücuma Kaldırması
Amr b. Haccac, Küfe leşkerine bağırarak:
"Ey ahrnaklar! Siz şehir süvarİleri kimlerle çarpışıyor biliyor
musunuz? Ölmeyi isteyen ve özleyen bir kavimle!
Hiçbiriniz onlarla ayrı ayrı çarpışmasın!
Onlar azdırlar. Azala azala hiç kalmazlar!
Vallahi, sizler onlara birer taş atmış olsaydınız , hepsini öldürürdünüz
!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Doğru söyledin. Görüş, ancak senin görüşündür!" dedi ve Küfe
leşkerine haber göndererek, kendilerinden bir adam, onlardan da
bir adam meydana çıkıp tek tek çarpışma yerine, Hz. Hüseyin ve
ashabının üzerine hep birden hücurna kalkmalarını ernretti.
Amr b. Haccac:
"Ey Küfeliler! Sizler itaatinizi ve cernaatinizi iltizam ve tercih
ediniz.
Dinden çıkmış, imam ve öndere karşı aykırı harekete kalkışmış
olanların öldürülmesinde tereddüde düşmeyiniz!" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Ey Amr b . Haccac! Sen halkı benim üzerime saldırmaya mı kışkırtıyorsun?
Biz dinden çıktık da, sizler mi onun üzerinde duruyorsunuz?!
Vallahi; canlarınızın alınacağı ve arnellerinize göre öleceğİniz
sırada, hangimizin dinden çıktığını, Cehenneme atılmaya ve orada
yanmaya kirnin daha elverişli ve rnüstahak olduğunu öğreneceksiniz
!" dedi.
Amr b. Haccac sağ taraftan, Ömer b. Sa'd da Fırat tarafından
hücurna geçtiler.
Bir müddet çarpıştılar.
KERBELA FACİASI
Müslim b. Avsece'nin Vurulup Şehit Düşmesi
ve Hz. Hüseyin Hakkındaki Vasiyeti
183
Hz. Hüseyin'in ilk ashabından olan Müslim b. Avsece, çarpışma
sırasında vurulup yere düştü.
Amr b. Haccac'la adamları dönüp gittikten sonra, Hz. Hüseyin
Müslim b. Avsece'nin yanına vardı.
Müslim b. Avsece son nefesini vermek üzere idi.
Hz . Hüseyin:
"Ey_ Müslim b. Avsece! Rabbin sana rahmet etsin!" dedi ve:
" . . . Onlardan kimi, adadığım (şehitliği) ödedi. Kimisi de, bunu
ödemeyi bekliyor. Onlar hiçbir suretle ahidierini değiştirmediler"
(Ahzab: 23) ayetini okudu.
Hab'ib b. Muzahir de, onun yakınında bulunuyordu.
"Ey Müslim! Vurulup düştüğün yerde taziyede bulunmak bana
düştü. Ben seni Cennetle müjdelerim!" dedi.
Müslim b. Avsece, pek hafif ve zayıf bir sesle, ona:
"Allah da seni hayırla müjdelesin!" dedi.
Hab'ib b. Muzahir:
"Eğer şu saatierirnde izin sıra benim de sana gelip kavuşacağımı
bilmeseydim, bütün arzu ve isteklerini yerine getirmek üzere
bana vasiyette bulunmam arzu ederdim.
Çünkü sen buna akrabalık ve din yönünden layıksın ve ehliyetlisin"
dedi.
Müslim b. Avsece:
"Evet! Allah seni rahmetiyle esirgesin. Benim sana vasiyetim
şudur" deyip, eliyle Hz. Hüseyin'e işaret ederek:
"Onun yanında, önünde ölmendir!" dedi.
Hab'ib b. Muzahir:
"Kabe'nin Rabbine andolsun ki, öyle yapacağım" dedi.
O sırada Müslim b. Avsece, ruhunu Allah'ına teslim etti.
Müslim b. Avsece'nin cariyesi:
"Ey İbn Avsececiğim! Eyvah efendiciğim!" diyerek feryat edince,
Amr b. Haccac'ın adamları:
"Müslim b. Avsece'yi öldürmüşüz!" diye bağrıştılar.
Şebes b. Rib''i, başındaki adamlarından bazılarına:
"Anaları ağlayasıcalar! Sizler ancak kendi ellerinizle kendinizi
184 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
öldürüyor, kendinizden başkalan için kendinizi zillete ve hakarete
düşürüyor, Müslim b. Avsece gibi bir zatın öldürülmesine ferahlanıyor
ve seviniyorsunuz !?
Kendisine itaat ve inkıyad ettiğim Allah'a yemin ederim ki; ben
onu Müslümanlar için pek şerefli bir mevkide görmüşümdür.
Ben onun Azerbaycan muharebesinde Müslüman süvarİleri işi
sona erdirmezden önce müşriklerden altı kişiyi öldürdüğünü görmüşümdür.
Siz onun gibi bir zat öldürüldü diye mi ferahlanıyorsunuz?!" dedi.
Müslim b . Avsece'yi Müslim b. Abdullahu'd-Dıbabi ile Abdurrahman
b. Ebi Huşkare şehit etmişti.
Abdullah b. Umeyr'in Şehit Düşmesi
Sol kol kumandanı Şimr b. Zilcevşen'in birlikleri de, her taraftan,
Hz. Hüseyin ve ashabına karşı hücuma geçtiler.
Yesar ve Salim adianndaki kişileri ilk sıralarda öldürmüş bulunan
Abdullah b . Umeyr, onlarla şiddetli çarpışmalar yaptı.
Hani' b. Sübeytu'l-Hadrami ile Bükeyr b. Hayyü't-Teymi, birlikte
hücum ederek, onu şehit ettiler.
Hz. Hüseyin'in Müslim b. Avsece'den sonra şehit olan ikinci sahabisi
bu oldu.29ı
Kufelilerin Ortalarına Alıp
Şehit Ettikleri Dört Kahraman
Ömer b. Halidü's-Saydavi, Cabir b . Haris, Ömer b. Halid'in
azadiılan Sa'd ve Mücemmi' b . Abdullahu'l-Aizi, çarpışmanın başlarında
kılıçlarını sıyırıp Küfe leşkerinin içlerine dalmışlardı.
Küfe leşkerleri onları ortalarına aldılar. Onların arkadaşları ile
irtibatlarını kestiler.
Abbas b . Ali onları kurtarmak için hücuma geçti ise de, kurtaramadı.
Küfe leşkerleri onların hepsini bir yerde şehit ettiler. 292
291. Taberi, Tarıh, c. 6, s. 245-249.
292. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 255.
KERBELA FACİASI 185
Kufe Süvarİlerinin Bozguna U ğramaları
Hz. Hüseyin'in ashabı şiddetle çarpışıyorlar; hele otuziki kişiden
ibaret süvarileri, her taraftan hücuma kalkan KUfeli süvarİlere
kahramanca karşı koyuyorlar, onlan bozup dağıtıyorlardı.
KUfe süvarİ birlikleri kumandanı Azre b. Kays, süvarİlerinin
her tarafta bozguna uğradığını görünce, Ömer b . Sa'd'a Abdurrahman
b. Hısn'ı gönderdi ve:
"Şu azıcık sayıdaki kişilerin süvarilerime yaptıklarını görmüyor
musun? Piyade ve okçu birliklerini de harekete geçirsen a!" dedi.
Ömer b. Sa'd, Şebes b. Rib'l'ye:
"Onların üzerine sen yürümez misin?" dedi.
Şe bes:
"Sübhanallah! Bütün KUfelilerden ve KUfe büyüklerinden, okçulann
başında ona göndermek için benden başkasını bularnadın
mı?" dedi.
Şebes, Hz. Hüseyin'le çarpışmayı zaten başından beri iyi görmüyordu.
Şebes b. Rib'i gitmekten kaçınınca, Ömer b . Sa'd onun yerine
Husayn b . Nümeyr'i çağırdı. Onu beşyüz okçu ile Hz. Hüseyin'in
üzerine gönderdi.
Bunlar Hz . Hüseyin'le ashabına ok yağdirmaya başlayınca, atlar
oklara dayanamadılar, sarsıldılar ve ilerleyemediler.
Bunun üzerine, hepsi de atlarından inip yaya oldular.
Hürr'ün Kahramanlığı ve Cesareti
Eyyub b. Mişrahü'l-Hayvani der ki:
''Vallahi, Hürr b. Yezid'in atını karnından bir okla ben vurmuştum.
Biraz sonra, at titredi, sarsıldı ve yüzünün üzerine kapandı.
Hürr, atın üzerinden bir arslan gibi yere sıçradı. Kılıcı elinde
idi.
'Beni mi korkutacaksın? Ben, Hürr b. Yezid'im! Arslanlar topluluğunun
en ceseretlisiyim!' diyordu.
Ben onun kadar korkusuz, telaşsız hiçbir kimse görmedim!"293
293. Taberi, Tarıh, c. 6, s. 249-250.
186 HZ. HBSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'e Yardım İçin Dua Eden İhtiyarlar
Sa'd b . Ubeyde der ki:
"Kı1felilerin ihtiyarlanndan bazılan, küçük bir tepe üzerinde
dikilmişler, ağlıyorlar ve :
'Ey Allah'ım! Sen yardımcılarını indir!' diyorlardı.
Onlara:
'Ey Allah düşmanlan! Onu siz Kı1feliler bu duruma düşürmediniz
mi ki, bir de tutup ona yardım etmesini Allah'tan istiyorsunuz?!'
dedim."294
Hz. Hüseyin ile Ashabının Çadırlarının Ateşe Verilmesi
Çarpışma, öğleye kadar şiddetle devam etti.
Çadırların sık ve birbirlerine dolaşık olması yüzünden, KUfe
leşkeri onlara ancak cepheden, bir taraftan hücum edebiliyorlardı.
Ömer b . Sa'd, bunu görünce, çadırlan bozmak, yıkmak ve onlan
sağdan soldan kuşatmak için leşkerinden bir kısmını gönderdi.
Bunlar çadırlan açmak ve çadırlarda bulduklarını yağmalamakla
uğraşırlarken, Hz. Hüseyin'in ashabından üçer dörder kişi,
çadırların aralannda KUfelileri öldürüyorlar, yakından okla vurup
yere seriyorlardı.
Bunun üzerine, Ömer b . Sa'd, leşkerine:
"Siz ne çadırlara giriniz , ne de onlan bozmakla uğraşınız.
Siz bütün çadırlan ateşe verip yakınız !" diyerek emir verdi.
KUfe leşkerleri, ateş getirip çadırlan tutuşturdular.
Hz . Hüseyin, ashabına:
"Bırakınız, varsınlar onlan yaksınlar. Çadırlar tutuştuklan zaman
bir ateş hattı hasıl olur, oralardan size saldırmaya kadir olamazlar!"
dedi.
Hz. Hüseyin'in dediği gibi de oldu. KUfe leşkerleri Hz . Hüseyin'le
aslıahım sağdan, soldan ve arkadan kuşatmak imkanını bulamadılar.
Onlarla ancak tek cepheden çarpışma yapabildiler.
Ümmü Vehb'in Şehit Edilmesi
Abdullah b . Umeyr'in zevcesi Ümmü Vehb; kocası Abdullah'ın
294. Taberi, Tarih, c . 6, s. 222.
KERBELA FACİASI 187
cesedi başına oturmuş, eliyle hem onun yüzünden tozlan siliyor,
hem de:
"Cennet sana kutlu, Cennet nimetleri sana afıyet olsun!" diyordu.
Şimr b. Zilcevşen, uşağı Rüstem'e :
"Onun başına bir sınkla vur!" dedi.
Rüstem sınkla vurup başını parçalayınca, Ümmü Vehb olduğu
yerde can verdi.
Hz. Hüseyin'in Çadırın İçindekilerle
Birlikte Yakılmak İstenilmesi
Şimr b. Zilcevşen, Hz. Hüseyin'in çadırına kadar ilerleyip mızrağıyla
vurdu ve:
"Bana ateş getiriniz! Şu çadırı içindeki halk ile birlikte yakacağım!"
diyerek bağırdı.
Kadınlar feryat ederek çadırdan dışarı fırladılar.
Hz. Hüseyin:
"Ey İbn Zilcevşen! Sen benim çadırımı ev halkırola birlikte yakmak
için ateş getirtiyorsun! Allah da seni Cehennemde yakar!" diyerek
bağırdı.
Humeyd b . Müslim der ki:
"Şimr b. Zilcevşen'e:
'Sübhanallah! Bu, senin için iyilik olmaz.
Sen kendinde iki şeyi birleştirmek, yani Allah'ın ateş azabı ile
azab etmek, çocukları ve kadınları öldürmek mi istiyorsun?!
Vallahi, senin bu şekilde öldürmene ne işbaşındaki adamlar, ne
de valin razı olur!' dedim.
Şimr:
'Sen kimsin?' diye sordu.
'Ben kim olduğumu sana bildirecek değilim!' dedim.
Beni tanır da, sultan katında bana bir zarar verir diye korktum.
Şimr'in yanına benden daha sözü dinlenir bir adam, Şebes b.
Rib'i ·geldi.
Ona:
'Ben senin sözünden daha kötü bir söz, şu durağından da daha
kötü bir durak görmedim!
188 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Ayıp ve kusurlu iş kadınlara mahsustur!' dedi.
Bunun üzerine Şimr utanır gibi oldu. Gitmek için döndüğü sırada,
Züheyr b. Kayn ile on kadar arkadaşı hücum ederek Şimr ile arkadaşlannı
çadırların yanından dağıttılar ve uzaklaştırdılar."
Namaz Kılmak İçin Yapılan Münakaşa
ve Habib b. Muzahir'in Şehit Edilmesi
Ebu Sümame Amr b. Abdullahü's-Saidi; Kılfe leşkerinin kütle
halinde Hz. Hüseyin'le ashabına doğru her taraftan iledeyip geldiklerini
görünce, Hz. Hüseyin'e:
"Ey Ebu Abdullah! Varlığım sana feda olsun! Ben şunların gittikçe
sana yaklaştıklarını görüyorum. Vallahi, ben inşaallah senin
uğrunda ölmedikçe sen ölmezsin! Fakat, şu vakti girmiş olan öğle
namazını da kıldıktan sonra Rabbime kavuşmayı isterdim!" dedi.
Hz. Hüseyin, başını kaldınp semaya baktı ve:
"N arnazı iyi hatırlattın. Allah seni namaz kılıcı, zikredicilerden
eylesin!
Evet! Bu, vaktin başlangıcıdır. Sor onlara bakalım. Namazımızı
kılıncaya kadar bize müsaade ederler mi?" dedi.
Husayn b. Nümeyr:
"Onların namazı kabul olunmaz !" dedi.
Habl:b b . Muzahir:
"Resulullah Aleyhisselamın hanedamndan olanlann namazı
kabul olunmayacak da, senin namazın mı kabul olunacak behey
eşek!" dedi.
Husayn b. Nümeyr, kızarak hücuma kalktı .
Habl:b b . Muzahir onu karşıladı. Atının yüzüne kılıçla çarptı. At
şahlandı. Husayn, atın üzerinden yere düştü.
Adamları yetişip Husayn'ı kurtardılar.
Habl:b b . Muzahir onlarla bir müddet şiddetle çarpıştı.
Teml:m oğullanndan Büdeyl b. Sureym, ansızın Habib'in başına
kılıçla vurdu.
Teml:m oğullarından başka birisi de, onu mızraklayıp yere düşürdü.
Husayn b . Nümeyr, gidip Habl:b'in başına dikildi. Ona kılıçla
vurdu durdu.
KERBELA FACİASI
Temimi, inip Habib'in başını kesti.
Husayn:
"Onu öldürmekte sana ortağım!" dedi.
Diğer Temimi:
"Onu benden başkası öldürmedi!" dedi.
Husayn:
189
"Onun başını bana ver de, atıının boynuna takayım ki, halk görsünler
ve onun öldürülmesine katıldığıını bilsinler. Sonra, onu sen
alıp İbn Ziyad'a götür. Ondan dolayı sana verilecek mükafat bana
lazım değildir!" dedi.
Temimi yanaşmadı. Kavmi araya girip Temimi'yi ikna ettiler.
Temimi de Habib b. Muzahir'in başını Husayn'a verdi. O da, atının
boynuna taktı.
Husayn, Küfe'ye dönünce, başı Temimi'ye geri verdi.
Temimi de, atının boynuna takarak, İbn Ziyad'ın köşküne götürdü.*
Habib b. Muzahir şehit edilince, Hz. Hüseyin son derecede üzüldü
ve sarsıldı.
"Bu hususta kendim için Allah'tan sevap, aslıahım için de hıfz u
himaye dilerim" dedi.
Hürr'ün Şehit Düşmesi
Hürr b. Yezid ve Züheyr b. Kayn, Küfe leşkeriyle en şiddetli biçimde
çarpışmalar yapıyorlardı.
Birisi Küfe leşkerinin ortasına dalar, öbürü onu kurtarırdı!
Bir müddet, bu şekilde savaştılar.
* Habib b. Muzahir'in o zaman delikanlık çağında bulunan oğlu Kasım; babasının başını
köşke götürülürken görür. Süvariden ayrılmaz. Temimi köşke girdikçe, onunla
girer. Köşkten çıktıkça, onunla çıkar.
Adam, şüphelenerek:
"Yavrucuğum! Sen beni ne için takip ediyorsun?" diye sorar.
Kasım:
"Birşey için değil!" der.
Adam:
"Hayır, yavrucuğum! Bana doğrusunu haber ver. Sen beni ne için takip ediyorsun?"
der.
Kasım:
"Bu yanında bulunan baş , benim babamın başıdır. Onu bana ver de gömeyim!"
der.
190 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Küfe piyade birlikleri Hürı-'ün üzerine üşüştüler ve en sonunda
onu şehit ettiler. 295
Hürr-'ü Ebu'l-Veddak'ın şehit ettiği rivayet edilir.296
Kerbela'da Kılınan Son Öğle Namazı
Küfe leşkeri, bir ara, çarpışmayı durdurdu. Öğle namazını kıldılar.
Hz. Hüseyin de öğle namazını ashabına salat-ı havf (korku halinde
namaz) olarak kıldırdı.
Said b. Abdullah el-Hanefi'nin Şehit Düşmesi
Öğleden sonra, çarpışma bütün şiddetiyle başladı.
Küfe leşkeri, Hz. Hüseyin'in yanına kadar geldi.
Hz. Hüseyin'in ashabından Said b. Abdullahu'l-Hanefi; Hz. Hüseyin'e
sağdan, soldan atılan oklara kendisini hedef yapıp Hz. Hüseyin'i
korumak için önüne dikildi!
Okla vurulup yere düştü!
Züheyr b. Kayn'ın Şehit Düşmesi
Züheyr b. Kayn:
"Ben Züheyr'im! Ben Kayn'ın oğluyum! Onları Hüseyin'in üzerinden
def eder, kovarım!" diyerek çarpışmakta idi.
Züheyr b. Kayn, bir ara, eliyle Hz. Hüseyin'in omuzuna dokundu
ve:
''Yürü! Doğru yol gösterilmiş ve doğru yolu gösterici olarak! Bugün,
Peygamber dedene, kardeşin Hasan'a, baban Aliyyü'l-Murtaza'ya,
çift kanatlı yiğit arncan C afer'e, Allah'ın arslanı diri şehit
Hamza arncana kavuşacaksın!" dedi.
Kes'ir b. Abdullahu'ş-Şa'b'i ile Muhacir b. Evs, ansızın saldırarak
Züheyr'i şehit ettiler.
Nafi' b. Hilal'in Yakalanarak Şehit Edilişi
Nafı.' b. Hilal, üzerinde ismi yazılı zehirli akları Küfe leşkerine
atmakta idi.
295 . Taberi, Ta/ih, c . 6, s . 250-252.
296. Taberi, Tarih, c . 6, s . 250.
KERBELA FACİASI 191
Bu oklarla onlardan onikisini öldürdü, o kadanm da yaraladı.
En sonunda vurulup iki kolu kınlarak esir edildi.
Onu, Şimr.b. Zilcevşen'le adamlan yakaladılar. Ömer b. Sa'd'ın
yanına götürdüler.
Ömer b. Sa'd:
''Yazık ettin kendine ey Nafi'! Ne yaptın, kendine böyle kıydın?!"
dedi.
Nafi':
"Rabbim benim ne yapmak istediğimi biliyor!" dedi.
Onun yüzünden akan kanlar sakalım ıslatmııkta idi.
Nafi', o halinde:
"Vallahi, sizden onikisini öldürdüm. Bir o kadanm da yaraladım.
Cihad üzerinde kendimi kınamıyorum.
Eğer benim bir kolum sağlam kalsaydı, siz beni kolay kolay esir
edemezdiniz!" dedi.
Şimr, Ömer b. Sa'd'a:
"Allah sana iyilikler versin! Öldür şunu!" dedi.
Ömer:
"Onu sen getirdin. İstersen sen öldür!" dedi.
Şimr kılıcını sıyırdı.
Nafi':
''Vallahi, sen Müslümanlardan olsaydın, bizim kanianınıza girmiş
olarak Allah'ın huzuruna çıkmak sana güç gelirdil
Hamdolsun Allah'a ki, ölümümüzü en şerli ve yaramaz kullannın
ellerinde takdir ve böylece bizlere şehitlik nasip etti!" dedi.
Şimr, Nafi'in yanına geldi ve:
"Dağılın Allah düşmanlanı Dağılın Şimr'in başından!
O, kılıçla vurur, sizi kaçırmaz.
Sizin için bir felaket, bir zehirdir ve çok acıdır o!" diyerek kılıçla
vurup Nafi'i şehit etti.
Hz. Hüseyin'in Önünde Kendilerini
Birer Birer Feda Eden Kahramanlar
Hz. Hüseyin'in ashabı, Küfe leşkerinin başlarına yığıldıklannı
görüp onlara karşı ne Hz. Hüseyin'i, ne de kendilerini koruyamayacaklarını
anlayınca, Hz. Hüseyin'in önünde ölme yanşma giriştiler.
1.92 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Gıfarilerden Abdullah b . Azre ile Abdurrahman b. Azre, Hz. Hüseyin'in
yanına gelip :
"Ey Ebu Abdullah! Sana selam olsun! Biz, düşmanla senin arana
gerilip, seni düşmanından korumak ve senin önünde ölmek istiyoruz
!" dediler.
Hz. Hüseyin:
"Hoşgeldiniz! Yakınıma geliniz!" dedi.
Geldiler ve Hz. Hüseyin'in yanında çarpışmaya giriştiler.
Cabirilerden, bir anadan doğma ve aynı zamanda amca oğullan
olan Seyf b . Haris ile Malik b. Abd isimlerinde iki genç, Hz. Hüseyin'in
yanına geldiler.
Ağlıyorlardı.
Hz. Hüseyin, onlara:
"Ey kardeşimin oğullan! Ağlamayımz. Vallahi, biraz sonra, gözlerinizin
aydın olacağım, sevineceğini umanm!" dedi.
Gençler:
"Allah bizi sana feda etsin! Hayır! Vallahi, biz kendimize ağlamıyoruz.
Senin her taraftan kuşatıldığını ve bizim de seni korumaya
güç yetiremeyeceğimizi görüyor, sana ağlıyoruz !" dediler.
Hz. Hüseyin:
"Ey kardeşimin oğullan! Siz bu yolda bana nasıl iyilik yaptınız
ve dert ortaklığı ettinizse, Allah da sizi müttakilerin en güzel mükafatlan
ile mükafatlandırsın!" diyerek dua etti.
Hanzale b . Es'adü's-Şibaml: gelip Hz. Hüseyin'in önüne dikildi.
Küfe leşkerine, Kur'an-ı Kerim'in:
"Ey kavmim! Doğrusu, ben o sürü sürü fırkalar.ın gününü misal
vermenizden; Nuh kavminin, Ad'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin
hali gibi bir maceraya sapıp felakete uğramanızdan korkuyorum.
Yoksa, Allah kullarına bir zulüm dileyecek değildir.
Ey kavmim! Doğrusu, ben size karşı o bağrışıp çağrışma günü
olan Kıyamet gününden, o gün uğrayacağımz azabın dehşetinden
endişe etmekteyim.
O gün, Hesap yerini arkamzda bırakarak Cehenneme döneceğiniz
gündür.
O gün, sizi Allah'ın azabından hiçbir kurtancı yoktur.
KERBELA FACİASI 193
Allah kimi şaşırtırsa, onun yolunu bir doğrultacak da yoktur"
(Ahzab : 30-33) ayetlerini okuduktan ve :
"Gelin, Hüseyin'le çarpışmayın!" dedikten sonra, sözlerini Taha
sılresinin 6 1 . ayetinin sonu olan:
"Sonra, Allah azab ile sizin kökünüzü kurutur! Allah'a karşı yalan
uyduran herkes, muhakkak hüsrana uğramıştır!" tehdidi ile bitirdi.
Hz. Hüseyin, ona:
"Ey İbn Es'ad! Allah seni rahmeti ile esirgesin!
Onlar senin kabule davet ettiğin hakkı red ve inkar ettikleri,
seni ve arkadaşlarını öldürmeyi mübah sayarak ayaklandıkları ve
birçok salih kardeşlerini de vurup öldürdükleri halde, senin öğüdünü
nasıl dinler ve geri dururlar?" dedi.
İbn Es'ad:
"Doğru söyledin! Sana kurban olayım. Sen benden daha iyi bilirsin
ve bunu bilmeye daha layıksın.
Artık ahirete gitsek de kardeşlerimize kavuşsak olmaz mı?" dedi.
Hz. Hüseyin:
"Git! Dünyadan ve dünyadakilerden hayırlı olan imtihansız ve
ibtilasız mülke!" dedi.
İbn Es'ad:
"Ebu Abdullah! Sana ve senin Ehl-i Beytine selam olsun!
Allah bizi Cennette kavuştursun, buluştursun!" dedi.
Hz . Hüseyin:
"Amin! Amin!" dedi.
İbn Es'ad, ilerleyip , çarpışa çarpışa şehit oldu.
İbn Es'ad'dan sonra, Cabir1 gençler de Hz. Hüseyin'e yönelip :
"Selam sana ey Resıllullah'ın oğlu!" dediler ve ilerlediler.
Hz. Hüseyin:
"Allah'ın selam ve rahmeti sizlere de olsun!" dedi.
Bunlar da, çarpışa çarpışa şehit oldular.
Abis b. Ebi Şebibü'ş-Şakir!, yanında Şakir'in azadlısı Şevzeb bulunduğu
halde, Hz. Hüseyin'e doğru geldi.
Abis, Şevzeb'e:
"Ey Şevzeb! Sen ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu.
194 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Şevzeb :
"N e yapacağım! Resulullah'ın kızının oğlunun yanında seninle
birlikte ölünceye kadar çarpışacağım!" dedi.
Abis :
"Sen bu düşüncede ve kararda isen, Ebu Abdullah'ın önüne var.
O, diğer ashabına yaptığı gibi, senin arkandan da, senin için Allah'tan
ecir dilesin. Senin için ben de ecir dilerim.
Keşke o saatte benim yanımda da, benim için Allah'tan ecir dileyecek
bir kimse bulunsaydı! Ben buna senden daha layıktım.
Bize takdir olunan herşeyden dolayı kendimiz için ecir dileyeceğimiz
gün, bugünden ibarettir.
Bugünden sonra amel yok, ancak hesap var!" dedi.
Şevzeb , Hz. Hüseyin'in yanına vardı. Selam verdikten sonra
ilerleyip çarpışmaya girişti. Çarpışa çarpışa şehit oldu .
.Abis , Hz . Hüseyin'e:
"Ey Ebu Abdullah! Vallahi, yeryüzünde , yakın veya uzak, bana
senden daha sevgili , senden daha üstün bir varlık yoktur.
Eğer senden zulüm ve ölümü kaldırmak için canımı ve kanımı
feda etmekten daha üstün birşeye malik ve kadir olsaydım, onu da
feda ederdim!
Selam olsun sana ey Ebu Abdullah!
Ben şehadet ederim ki; sen de doğru yoldasın, senin baban da
doğru yolda idi!" dedikten sonra, kılıcını sıyırıp KUfe leşkerine doğru
gitti .
O gün, Kerbela'da bulunmuş olan Rebi' b. Temim der ki:
"Abis'i, gelirken görünce, tanıdım.
Kendisi birçok harplerde bulunmuştu. Halkın en cesaretiisi idi.
'Ey halk! Bu, arslanların arslanıdır! Bu, İbn Şebib'dir. Sakın,
h 1 çbiriniz ona karşı varmasın!' dedim .
.Abis :
'Yok mu adama karşı çıkacak bir adam!' diyerek haykırıyordu.
Ömer b . Sa'd:
' Onu taşa tutunuz !' diye emretti .
.Abis , her taraftan taş yağmuruna t.utulduğunu gorünce, zırhını
sırtından, miğferini Laşınclan çıkarıp attı ve Kü fe leşkeTinin üzeri ne
yürüdü.
KERBELA FACİASI 195
Vallahi, onun Küfe leşkerinden ikiyüzden fazlasını önüne katıp
kovalarlığını gördüm!
Sonra, onu her tarafından kuşattılar. En sonunda öldürüldü.
Onun başını birçok adamların ellerinde gördüm ki, onlardan
her biri:
'Bunu ben öldürdüm! ,' 'Bunu ben öldürdüm!' diyordu.
Ömer b. Sa'd gelip :
'Çekişmeyiniz ! Bu, bir tek mızrak demirle ölmemiştir!' deyince,
bu söz onları susturmaya ve aralarını ayırmaya, anlaşmazlıkları
halle kafi geldi."
Dalıhak b. Abdullah'ın Kerbela'dan
Kaçıp Canını Kurtarması
Dalıhak b. Abdullahu'l-Mışralti der ki:
"Hüseyin'in ashabının şehit olduklarını, kendisinin yanında Süveyd
b. Amru'l-Has'ami ile Beşir b. Amrü'l-Hadrami'den başka
kimse kalmadığını, sıranın Hüseyin'e ve ev halkına gelip dayandığını
görünce:
'Ey Resülullah'ın oğlu! Aramızda ne konuştuğumuzu biliyorsun.
Ben sana:
'Senin yanında çarpışanlar bulundukça, ben de yanında çarpışırım!
Yanında çarpışan kimse göremeyince de, yanından ayrılıp gitmem
bana helal ve serbest olmalıdır!' demiştim.
Sen de bana 'Olur!' demiştin,' dedim.
Hüseyin :
'Doğru söylüyorsun ama, nasıl kurtulabileceksin? Eğer buna
gücün yeterse, dönüp gitmekte serbestsin!' dedi.
Atıının yanına vardım.
Arkadaşlarımın atlarını sinidediklerini gördüğüm sırada, ben
atımı arkadaşlarımın çadırları arasındaki bir çadıra sokmuş, kendim
piyade olarak çarpışmıştım.
Hüseyin'in önünde iki kişi vurulup şehit olduğu, başka birisinin
de eli kesildiği zaman, Hüseyin bana tekrar tekrar:
'Sen de çolak olma! Allah senin elini kesmesin!
Allah seni de Peygamberinin Ehl-i Beytinin mükafatıyla mükafatlandırsın!'
dedi.
196 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Bana izin verdiği zaman, atımı çadırdan çıkarıp üzerine atladım.
Kendimi iyice berkiştirdikten sonra, tepip dörtnala kaldırdım.
Doludizgin Küfe leşkerinin ortalarına daldım. Küfe leşkeri, ikiye
böl ün erek bana yol açmak zorunda kaldılar.
Onlardan onbeş kişi peşime düştü. Fırat yakınlarında bulunan
Şüfeyye köyüne eriştiğim zaman, bana kavuştular.
Onlara doğru dönünce, Kesir b. Abdullahu'ş-Şa'bi, Eyyub b.
Mişrahu'l-Hayvani ve Kays b . Abdullahü's-Saidi beni tanıdı.
Arkadaşlarına:
Bu, Dalıhak b. Abdullahü'l-Mışrakl'dir. Amcamızın oğludur bu!
Size Allah aşkına and veriyoruz; vazgeçiniz şundan!' dediler.
Onların yanında bulunanlardan, Temim oğullarından üç kişi:
'Olur! Vallahi, kardeşlerimizin adamlarından vazgeçilmesi hakkındaki
davetlerini biz kabul edeceğiz !' dediler.
Temimiler, böyle, dostlarıının teklifini kabul edince, öbürleri de
kabul ettiler.
Böylece Allah beni onların ellerinden kurtardı."
Okçu Ebu'ş-Şa'sa'nın Şehit Oluşu
Ebu'ş-Şa'sa Yezid b . Ziyadü'l-Kindi, iyi ok atıcı idi.
Ömer b . Sa'd Hz. Hüseyin'in tekliflerini kabul etmediği zaman,
Hz. Hüseyin tarafına geçmişti.
Ebu'ş-Şa'sa, Hz . Hüseyin'in önünde iki diz üzerine gelerek yüz
ok attı.
Ebu'ş-Şa'sa, ok atarken:
"Ben, Areele atlısı İbn Behdele'yim!" der, Hz. Hüseyin de:
"Allah'ım! Onun attığı oku rast getir! Mükafatını da Cennet
kıl!" diyerek dua ederdi.
Ebu'ş-Şa'sa, her oku attıkça, ayağa kalkar, bakardı.
Bütün oklarını böylece atıp tüketti. Kendisi de şehit oldu.
Aliyyü'l-Ekber'in Şehit Oluşu
Hz. Hüseyin'in yanındaki ashabından en sonraya kalan, Süveyd
b. Amru'l-Has'ami idi. Ehl-i Beytinden ilk şehit olan da, büyük
oğlu Aliyyü'l-Ekber'di.
KERBELA FACİASI 19 7
Aliyyü'l-Ekber, Kılfe leşkerine zaman zaman saldırmakta idi.297
Saldınrken de :
"Ben Ali b. Hüseyin b. Ali'yim!
Beytullah'ın Rabbine andolsun ki; biz Peygambere Şimr'den,
Şebes'ten ve Babası Belirsiz'in oğlundan daha yakın ve daha önce
geliriz!298
Vallahi, bizim hakkımızda, Babası Belirsiz'in oğlu emir ve hüküm
veremez!" diyerek recez söylemekte idi.299
Iraklılardan bir adam, onu eman dilemeye davet etti ve :
"Sen mü'minler emiri Yezid b. Muaviye'nin akrabası olduğun
için, biz bu akrabalığı gözetmek istiyoruz.
İstersen, sana eman verelim, seni öldürmeyelim?" dedi.
Aliyyü'l-Ekber:
"Resulullah Aleyhisselam ile olan akrabalık, gözetilmeye daha
layıktı!" dedi.300
Ali b. Hüseyin'in zaman zaman yukandaki recezi söyleyerek
Kılfe leşkerine saldırdığı sırada, Mürre b . Munkız b. Numan:
"Eğer o bana rastlar ve bu yaptığı gibi yaparsa, onun babasını
ağlatmazsam, Araplar beni kınasın!" dedi.
Ali b. Hüseyin, yine Kılfe leşkerine kılıçla saldınrken, Mürre b.
Munkız, önünü kesti ve onu mızraklayıp yere düşürdü. Kılfe leşkeri,
üzerine üşüşerek kılıçlan ile parçaladılar.
Humeyd b. Müslimü'l-Ezd1 der ki:
"O gün, Hüseyin'den kulağırola işittim. Diyordu ki:
'Oğulcağızım! Allah seni öldüren kavmi öldürsün!
Onlar, Ralıman olan Allah'a karşı ayaklandılar ve Resulullah'a
olan hürmeti, saygıyı kaldırdılar!
Senden sonra, dünya, bana bir toprak yığınıdır!'
Doğan güneş gibi bir kadının Ali'nin yanına doğru koşarak geldiğini
de gördüm.
'Eyvah! Kardeşciğim! Kardeşimin oğlu!' diyerek feryat ediyordu.
Onun kim olduğunu sordum.
297. Taberi, Tarih, c . 6, s. 250-256.
298. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 57.
299. Taberi, Tarih, c . 6, s. 2598.
300. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 57.
198 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
'Resülullah'ın kızı Fatıma'nın kızı Zeyneb'dir' denildi.
Zeyneb, Ali'nin cesedinin yanına gelince, üzerine kapandı.
Hüseyin, geldi. Onu elinden tutup çadıra kadar götürdü.
Sonra, oğlunun yanına geldi. Gençler de onun yanına geldiler.
Gençlere:
'Kardeşinizi taşıyınız !' dedi.
Onu, vurulup düştüğü yerden kaldırdılar. Önünde çarpıştıklan
çadırlarının önüne kadar taşıyıp, oraya koydular."
Abdullah b. Müslim'in Alnından ve
Göğsünden Olda Vurulup Şehit Edilmesi
Küfe leşkeri arasından Amr b. Subeyhü's-Saydavi, Abdullah b.
Müslim b. Akil'e bir ok attı.
Abdullah alnını avucu ile korumak isteyince, ok avucunu onun
alnına mıhladı.
Abdullah elini alnından ayıramadı.3oı
Avucunun alnından mıhlanıp kaldığını görünce:
"Ey Allah'ım Bizi yalnız bırakmak ve zillete düşürmek istediler.
Bizi vurup öldürdükleri gibi, Sen de onları öldür!
Bizi zillete düşürdükleri gibi, Sen de onlan zillete düşür!" dedi.
302
Amr b. Subeyh, attığı ikinci okla onun göğsünü, kalbini yardı.
Küfe leşkeri, yok etmek için her taraftan onun üzerine üşüştüler.
Ard Arda Şehid Edilen Ehl-i Beyt Gençleri
Küfe leşkerinden Abdullah b. Kutbetü't-Tai, hücum edip Avn b.
Abdullah b. Cafer'i şehit etti.
Amir b. Nehşelü't-Teymi, saldırarak Muhammed b . Abdullah b.
Cafer'i şehit etti.
Osman b. Halid b. Üseyrü'l-Cüheni ile Bişr b. Savt (Havt)ü'lHemdani,
Abdurrahman b. Akll'i şehit ettiler.
Abdullah b. Azretü'l-Has'ami, Cafer b. Akil'i okla vurup şehit etti.
3 0 1 . Taberi, Tarih , c. 6, s. 258.
302. Taberi, Tarih, c . 7, s . 129.
KERBELA FACİASI 199
Humeyd b. Müslim der ki:
"Bir genç bize doğTu geliyordu ki, yüzü sanki ay parçası idi.
Elinde kılıç, üzerinde gömlek ve izar (pelerin) vardı.
Ayak sandallarından birisinin bağı kopmuştu. Hangisinin kopuk
olduğunu unuttum. Belki de, solu kopuktu.
Bana, Amr b. Sa' d b. Nüfeylü'l-Ezdi:
'Vallahi, bunun üzerine saldıracağım!' dedi.
'Sübhanallah! Onu kuşatmış olduğunu gördüğün şu leşkerin öldürmeleri
sana yetmiyor mu ki, bir de ona sen saldırmak istiyorsun?
!' dedim.
'Vallahi, onun üzerine saldıracağım!' dedi ve saldırdı. Onun başına
kılıçla vurmadıkça dönmedi.
Başına kılıç vurulunca, genç:
'Amcacığım!' diyerek yüzünün üstüne düştü.
Hüseyin, kızdı. Bir anda şahin gibi yetişti. Kükremiş arslan saldınşıyla
Amr b. Sa'd'a saldırdı. Kılıçla ona şiddetli bir darbe indirdi.
Amr kolu ile korundu ve çığlık kopardı.
Küfe süvarİleri Amr'ı Hüseyin'den kurtarmak için hücuma geçtilerse
de, Amr'ın parmaklanndan can çekilmekte idi ve öldü gitti.
Meydan aralaşınca, Hüseyin'in gencin başına vanp dikildiğini,
o sırada gencin de ayaklarından can çekilmekte olduğunu gördüm.
Hüseyin:
'Kahrolsun seni öldüren kavim!
Kıyamet gününde onların hasını senin ceddindir!
Vallahi, sen arncanı güç yetiremeyeceği bir işe seslenerek çağırdm.
Halbuki, o senin davetine icabet etse de, etmese de sana bir faydası
olmayacaktır!
Vallahi, onun düşmanlan çoğaldı, yardımcılan azaldı!' dedikten
sonra, genci yerden kucaklayıp kaldırdı. Gencin göğsünü göğsüne
bastırdı. Ayaklannın yerde süründüğünü gördüm.
Kendi kendime:
'Bunu götürüp de ne yapacak acaba?' dedim.
Onu da, oğlu Ali b. Hüseyin'in yanına götürüp bıraktı.
Bu gencin kim olduğunu sordum.
'0 , Kasım b. Hasan b. Ali b. Ebu Talib'dir!' denildi."
200 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Hz. Hüseyin'in Yorgun Düşüp
Bir Müddet Olduğu Yerde Kalması
Hz. Hüseyin, uzunca bir müddet olduğu yerde hareketsiz kaldı.
KUfe leşkerinden bir adam, onun yanına kadar vardı. Onu öldürmeyi
üzerine almaktaki günahın ağırlığını düşünerek geri döndü.
Bedda' oğullarından Malik b. Nüseyr Bişrü'l-Kindi, Hz. Hüseyin'in
yanına varıp , başına kılıçla vurdu.
Kılıç başındaki külahı kesti ve başına hattı. Başından kanlar
akınaya başladı. Külalı kanla doldu.
Hz. Hüseyin, ona:
"Birşey yeme, içme! Yiyecek-içecek bulmat
Allah seni zalimler güruhu ile haşretsin!" dedi.
Başındaki külahı atıp bir takye istedi. Onu giydi ve üzerine sank
sardı. Yorgun düşüp olduğu yerde kaldı.
Malik b. Nüseyr, gelip Hz. Hüseyin'in atmış olduğu deniz koyunu
yününden dokunmuş külahı aldı.
Malik b. Nüseyr'in Akıbeti
Malik b. Nüseyr, evine dönünce, karısı Ümmü Abdullah'a:
"Gel şu külalım kanını yıka!" demiş, kadın ise:
"Sen Resulullah'ın kızının oğlunu soyup onu evine mi soktun?
Çıkar, götür onu, benden uzaklaştır!" diyerek kınamış, azarlamıştır.
Kendi adamlarının anlattıklarına göre; Malik b . Nüseyr, Muhtar
tarafından öldürülünceye kadar, fakirlik ve yoksulluktan kurtulamamıştır.
Hz. Hüseyin'in Kucağında Okla Vurulan Yavrusu
Hz. Hüseyin, bir ara, küçük yavrusu Abdullah dizinde, kucağında
olduğu halde oturuyordu.aoa
Abdullah o zaman üç yaşında idi.
KUfe leşkerinin attıkları oklar, Hz. Hüseyin'in sağına, soluna,
önüne ve arkasına düşüyordu.304
303 . Taberi, Tarih, c. 6, s . 256-257.
304. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 203.
KERBELA FACİASI 201
Esed oğullarından bir adam, bir ok atarak Abdullah'ı boğazından
vurdu.
Hz . Hüseyin, kanla dolan avuçlarını yere boşalttı. Yer, kanı sordu.
"Ya Rab! Bize göklerden yardım etmeyeceksen, hakkımızda ondan
daha hayırlısını ihsan et!
Şu zalim kişilerden de, bizim intikamımızı al!305
Ey Allah'ım! Bunlarla ve kavmimizden olanlarla aramızda Sen
hükmünü ver!
Yardım etmek için bizi çağırdılar. Sonra da, tutup bizi öldürüyorlar!"
dedi.306
Hz. Hüseyin, yavrusunun boğazına saplanan oku çekip attıktan
sonra, eliyle kanını silerken de:
''Vallahi, sen Allah katında Salih Peygamberin devesinden daha
şerefli ve kıymetlisin.
Muhammed Aleyhisselam da, Allah katında Salih Peygamberden
daha üstün ve kıymetlidir!" diyordu.307
Sonra, bir bez getirtti. Bezi yırtıp, çocuğu ona sardı.
Kılıcını sıyırarak tekrar çarpışmaya girişti. 308
Ehl-i Beyt Gençlerinden En Son Şehit Olanlar
Abdullah b . Ukbetü'l-Ganevi, bir ok atıp, Ebu Bekir b. Hasan'ı
şehit etti.309
Abbas b. Ali, bunu görünce, kardeşleri Abdullah, Cafer ve Osman
b. Ali'ye:
"İlerleyiniz ! Varlığım size feda olsun! Seyyidinizi koruyunuz!
Onun uğrunda can veriniz !" dedi.
Bunlar, Hz . Hüseyin'in önünde durup onu göğüsleri ve yüzleri
ile korumaya çalıştılar ve şehit oldular.
Hani' b . Sübeytü'l-Hadrami, önce Abdullah'ı, sonra da Cafer'i
şehit etti.3ıo
305. Taberi, Tarih, c. 6, s. 257.
306. Yakubi, Tarih, c . 2, s . 220, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 208.
307. Yakubi, Tarih, c . 2, s . 245.
308. Taberi, Tarih, c . 6, s . 220.
309. Taberi, Tarih, c . 6, s . 269.
3 10. Taberi, Tarih, c . 6, s . 257.
202 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Havli b. Yezidü'l-Asbahi, Osman'ı bir akla vurdu.
Eban b. Darem oğullarından bir adam da, gidip onun başını
kesti ve getirdi31ı
Havll b. Yezid, Osman b. Ali'nin başını Ömer b. Sa'd'a götürüp :
"Mükruatımı ver!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Mükruatını vermek valine düşer. Seni mükruatlandırmasını
ondan dile!" dedi.3ı2
Eban b. Darem oğullarından başka bir adam da, Muhammed b.
Ali'yi akla vurup şehit etti ve başını getirdi.
Harmele b. Kahin, Abdullah b . Hasan b . Ali'yi akla vurup şehit
etti.
Lakit b. Yasirü'l-Cüheni de, Muhammed b. Ebu Said b. Akil'i şehit
etti. 3ı3
Hz. Hüseyin'in önüne dikilen, yanında çarpışan yalnız Abbas b.
Ali kalmıştı. Hz. Hüseyin ne tarafa yönelirse, Abbas b . Ali o tarafa
yönelmekte idi. En sonunda, o da şehit oldu.314
Abbas b. Ali'yi Zeyd b. Rukadü'l-Cenbi ile Hakim b. '1\ıfeylü'sSinbisi
şehit ettiler.315
Hani' b. Sübeytü'l-Hadrami, çok yaşlanmış olduğu bir sırada,
demiştir ki:
"Hüseyin'in öldürülmesinde bulunanlardandım. Vallahi, on kişinin
onuncusu ben idim. Hepimiz atlar üzerinde idik.
Hüseyin hanedanının tüyü bitmemiş bir çocuğu, çadırlardan dışarı
çıktı. Üzerinde pelerin ve gömlek vardı. Sağa sola dönüp bakınıyordu.
Döndükçe, kulaklarındaki iki incinin sallandığını gördüm.
Süvarİlerden bir adam, atını tepip onun yakınına vardı. Atından
çocuğa doğru eğilip onu kılıçla biçti!"
Hz. Hüseyin' e Su İçirmeyen Adamın Akıbeti
Hz. Hüseyin susamıştı. Susuzluğu son dereceyi bulunca, çadırlardan
ayrılıp su içmek için Fırat'a doğru yöneldi.
3 1 1 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 257.
312. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 257.
313. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 269.
3 14. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 257.
315. Taberi, Tarih, c . 6, s . 269.
KERBELA FACİASI 203
Su kanallarına doğru giderken, Eban b. D arem oğullarından bir
adam:
''Yazıklar olsun sizlere ! Onunla su arasına geriiseniz a!" diyerek
atını tepti. Halk da kendisini takip etti.
Hz. Hüseyin ile Fırat arasına gerildiler.
Hz. Hüseyin:
"Ey Allah'ım! Sen de onu susuz bırak!" dedi.
Adam bir ok atıp Hz . Hüseyin'in damağından vurdu. Hz. Hüseyin,
oku çekip attıktan sonra, ellerini açtı. İki avucu kanla doldu.
"Ey Allah'ım! Peygamberinin kızının oğluna yapılanlardan dolayı
şikayetimi Sana arzediyorum!" dedi ve geri döndü.
Yemin edilerek denilcliğine göre; çok geçmeden, Allah o adamı
susuzluk hastalığına uğrattı.
Kasım b . Asbağ der ki:
"Adamı görmüştüm. Yanında soğuk hoşaf, büyük testi ile süt ve
su bulunuyor, adam:
'Yazıklar olsun size! Su içirin bana! Susuzluk beni öldürüyor!'
diyor, kendisine su kabı veya süt testisi veriliyor, onu içiyor, uzanıyor,
biraz sonra, yine:
'Yazıklar olsun size! Su içirin bana! Susuzluk öldürüyor beni!'
diyordu.
Vallahi, çok geçmeden adamın karnı deve karnının patlayıp yarıldığı
gibi patladı. Adam da böylece öldü gitti."
Rivayete göre; o sırada Husayn b. Nümeyr de, Hz. Hüseyin'i ağzından
bir okla vurmuştu.
Hz . Hüseyin, ağzından akan kanı avucundan semaya attı.
Allah'a hamd ü sena ettikten sonra ellerini kaldırdı ve :
"Ey Allah'ım! Onları derleyip topariayıp yok et! Yeryüzünde onlardan
hiçbirini bırakma!': diyerek dua etti.
Hz. Hüseyin'in Ev Halkıyla irtibatının Kesilmesi
Şimr b. Zilcevşen, Kfifelilerden on kadar piyade ile gelip içinde
Hz. Hüseyin'in ağırlıkları ve ev halkı bulunan çadırı arasına gerilerek
Hz. Hüseyin'in çadırı ile irtibatını kesti.
Hz. Hüseyin, onlara:
"Yazıklar olsun sizlere !
204 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Sizin dininiz yoksa, siz Kıyamet gününden korkmuyorsanız,
dünya işlerinizde olsun asaletli, seçkin kişizadeler gibi olunuz , öylelerine
yaraşan hal ve hareketlerde bulununuz da, ağırlıklanını ve
ev halkımı rezillerinizden ve zırcahillerinizden koruyunuz!" dedi.
Şimr b. Zilcevşen:
"Haydi, senin için öyle olsun!" dedi.
Şimr'in Abdurrahman el-Cu'fi
ile Münakaşası ve Sövüşmesi
Hz. Hüseyin'in yanına kadar gelen piyadeler arasında Ebu'I-Cenuh
Abdurrahmanu'l-Cu'fi, Kaş'am b. Amr b. Yezidü'l-Cu'fi, Salih b.
Vehbü'l-Yezeni, Sinan b . Enesü'n-Nehai ve Havli b. Yezidü'l-Asbahi
bulunuyor; Şimr b. Zilcevşen onlan Hz. Hüseyin'e saldırmaya kışkırtıyordu.
Şimr, bir ara, Abdurrahmanu'l-Cu'fi'ye:
"Onun üzerine atılsan, saldırsan a!?" dedi.
Abdurrahman:
"Onun üzerine atılmak, saldırmaktan seni alıkoyan ne? Sen
atılsan, saldırsan a!" deyince, Şimr, kızdı:
"Bana mı söylüyorsun?!" dedi.
Abdurrahman:
''Ya sen bana mı söylüyorsun?!" diyerek karşılık verdi.
Birbirlerine sövdüler. Abdurrahman çok cesaretli, gözünü daldan
budaktan esirgemez bir adamdı.
Şimr'e:
"Vallahi, mızrağımın demirini gözünde kıvratırım ha!" deyince,
Şimr onun yanından savuştu.
Abdurrahman:
"Vallahi, seni zaradandırmak fırsatını bulursam, muhakkak seni
zararlandıracağım!" dedi.
Şimr, Hz. Hüseyin'e doğru ilerleyen piyadelerin yanına geldi.
Hz. Hüseyin'in Ev Halkından Bir Çocuğun
Elinin Kesilmesi ve Hz. Hüseyin'in Bedduası
Küfe piyadeleri Hz. Hüseyin'i çepeçevre kuşatmış ve çemberi
gittikçe daraltmış bulunuyorlardı.
KERBELA FACİASI 205
Hz. Hüseyin üzerlerine yürüyünce, dağıldılar.
Bundan sonra, onlar Hz . Hüseyin'i bir kere daha kuşattılar.
Hz. Hüseyin'in yanına ev halkından bir çocuk gelmek istiyor,
onu Hz. Zeyneb bint-i Ali tutup bırakmıyordu.
Hz. Hüseyin, Hz. Zeyneb'e:
"'I\ıt onu, bırakma!" diyordu.
Çocuk dinlemeyerek Hz. Hüseyin'e doğru koşup geldi. Hz. Hüseyin'in
yanına dikildi.
Teym oğullarından Bahr b. Ka'b b . Ubeydullah, Hz. Hüseyin'in
üzerine kılıçla yürüyünce, çocuk ona:
"Pis, mendeburun oğlu! Amcaını mı öldüreceksin?" diyerek bağırdı.
Bahr çocuğu kılıçla çaldı. Çocuk eliyle korunmak istedi. Kılıç çocuğun
elini kesti. Eli derisinde saliandı kaldı!
Çocuk:
"Halacığım!" diye feryat etti.
Hz . Hüseyin, onu tutup bağnna bastı ve ona:
"Ey kardeşimin oğlu! Başına gelen felakete katlan. Bunda hayır
vardır.
Muhakkak ki, Allah seni salih babalanndan ResuluHalı Aleyhisselama,
Ali b. Ebu Talib'e, Hamza'ya, Cafer'e ve Hasan b. Ali'ye
(onların hepsine selamlar olsun!) kavuşturacaktır!" dedi ve:
"Ey Allah'ım! Onlara gökten yağmur yağdırma ve yer bereketlerinden
onlan mahrum et!
Ey Allah'ım! Onlan bırakır, yaşatırsan; tefrikalara uğrat, onlar
için türlü türlü yollar yap ! Onlan birlikten mahrum et! Valilerini
kendilerinden hiçbir zaman hoşnut etme!
Çünkü, onlar yardım edeceklerini vaad ederek bizi çağırdılar.
Sonra da, üzerimize yürüdüler ve bizi öldürdüler!" diyerek dua etti.
Hz. Hüseyin'in Çevresindeki
Piyadeleri Birbirine Katması
Küfe leşkerinden Abdullah b . Arnmar der ki:
"Hüseyin'e mızrakla hücum etmiş, onun yanına kadar varmıştım.
Vallahi, isteseydim onu mızraklayabilirdim. Sonra, geri döndüm.
206 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Fakat, kendi kendime :
'Onu öldürmekten ben yüzçevirsem de, benden başkası öldürecektir!'
dedim.
O sırada, piyadelerden kimi sağından, kimi solundan, ona hücuma
geçtiler.
Sağından saldırdılar, bozguna uğradılar. Solundan saldırdılar,
bozguna uğradılar.
Kendisinin üzerinde deniz koyunu tiftiğinden bir gömlek ve başında
da sarık vardı.
Vallahi, ben ne bundan önce, ne de sonra, onun gibi oğlu, ev halkı
ve bütün ashabı öldürülmüş, eli kolu kırılmış olduğu halde cür'et
ve cesaretini kaybetmeyen bir kimse daha görmemişimdir!
Kendisini saran piyade birlikleri, canavar saldırısına uğramış
keçi sürüsü gibi sağından solundan bozulup dağılmakta idiler!
O sırada, Hüseyin'in kızkardeşi Zeyneb bint-i Fatıma çadırdan
çıktı. Kulaklarındaki küpesinin parlarlığını gördüm.
'N e olaydı gök yere yıkılıp bir olaydı!' diyordu.
Zeyneb, Hüseyin'in yakınında bulunan Ömer b. Sa'd'a:
'Ey Ömer b. Sa' d! Sen bakıp dururken Ebu Abdullah öldürülecek
mi? !' dedi.
Ömer b . Sad'ın yanaklarına ve sakalına gözyaşlarının aktığını
gördüm.
Ömer b. Sa'd yüzünü Zeyneb'den başka tarafa çevirdi."
Humeyd b . Müslim de, o sırada gördüklerini ve duyduklarını
şöyle anlatır:
"Hüseyin'in üzerinde deniz koyunu yününden dokunmuş bir
cübbe vardi.
Başına çivit yaprağıyla boyanmış sarık sarmıştı.
Kendisi, öldürülmezden önce, yaya olduğu halde, atlı bir kahraman
gibi çarpışmakta, kendisine atılan aklardan korunmakta, tehlike
ve zarar gelecek yerleri gözetmekte, süvarilerin üzerine saldırmakta
idi.
Saldırırken de :
'Siz, beni öldürmek için birbirinizi teşvik ediyor, kışkırtıyorsunuz
. Fakat, valiahi benden sonra Allah kullarından öldüremeyeceğiniz
bir kulu benim öldürülüşümden dolayı size kızdıracaktır!
KERBELA FACİASI 207
Allah'a andolsun ki; sizin bana bakaretinize karşı Allah'ın bana
ikramlarda bulunacağını umuyorum!
Siz nerede olursanız olun, haberiniz olmadan, Allah sizden benim
intikamımı alacaktır!
Valiahi siz beni öldürecek olursanız , Allah muhakkak sizin aranıza
bir bela verecek, kanlarınızı dökecek, bununla beraber sizden
razı da olmayacak, inletici aza b ını size daha da arttıracaktır!' diyordu."
Hz. Hüseyin'in Arkasından
Mızraklarup Yere Düşürülmesi
Hz . Hüseyin uzun müddet hareketsiz kaldı.
O sırada, Küfe leşkeri onu öldürmek isteselerdi, öldürürlerdi.
Fakat, birbirlerinden çekinmekte ve herkes onun kanına kendisinden
başkasının girmesini istemekte ve beklemekte idi.
Şimr b. Zilcevşen, Küfe leşkerine :
"Yazıklar olsun sizlere! Hay anaları ağlayasıcalar! Daha ne bakıp
duruyorsunuz adama? Öldürün onu!" diyerek seslendi.
Bunun üzerine, her taraftan Hz. Hüseyin'e saldırdılar.
Hz. Hüseyin'in sol avv cuna bir kılıç darbesi indirildi.
Bunu vuran, Zür'a b. Şerikü't-Temimi idi.
Zür'a, bir darbe de onun omuzuna indirdi.sıG
Hz. Hüseyin de, onu omuzundan kılıçla vurup yere düşürdü.3ı7
Hz . Hüseyin yüzünün üzerine düşüp düşüp kalkıyordu.3ı8
O sırada, Sinan b . Enes b. Amrü'n-Nehai, arkasından gelerek,
mızrağını Hz. Hüseyin'in köprücük kemiğinden saplayıp göğsünden
çıkarınca, Hz. Hüseyin yüzünün üzerine yere düştü!3ı9
Hz. Hüseyin'in Şimr b. Zilcevşen Hakkındaki Teşhisi
Hz. Hüseyin, Kerbela'da Şimr b. Zilcevşenü'l-Kilabi'yi gördüğü
zaman:
"Allah ve Resfılü doğrudur. Resulullah Aleyhisselam:
3 1 6. Taberi, Tari/ı , c . 6, s . 258-260.
:3 1 7 . Zehebi, Siycru a '/ônı i 'n - n iibrlci , c . 3 , s . 2 0 3 .
:1 1 8 r,,_ıwrı, Tarih , c . G, s . 2 6 0 .
:] J () /:C 1ırbi, Siyeru a '/6 n ı i "n - n ii bel6 , c . :􀀨 , s . 203 .
208 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Ehl-i Beytirnin kanlannı içen alaca bir kelbe (köpeğe) bakar gibiyim!'
buyurmuştur!" dedi.320
Hz. Hüseyin'in Başımn Gövdesinden Ayrılması
Bir müddet, Hz . Hüseyin'in cesedine yaklaşıp başını kesmeye
kimse cesaret edemedi.
Sinan b. Enes , Havli b. Yezid'e :
"Başını kes onun!" dedi.
Havli bunu yapmak isteyince, elleri titredi. Kesemedi.
Sinan b. Enes :
"Allah iki kolunu kırsın, ellerini ayırsın!" diyerek, inip Hz. Hüseyin'in
başını gövdesinden ayırdı ve Havli b. Yezid'e verdi.32ı
Hz. Hüseyin'in başını Havli'nin kardeşi Şibl b. Yezid'in kesip
Havli'ye verdiği de rivayet edilir.322
Hz. Hüseyin'in Vücudundaki Yaraların Sayısı
Şehit edildiği zaman, Hz. Hüseyin'in cesedinde otuzüç mızrak
yarası, otuzdört kılıç yarası bulundu.323
Hz. Hüseyin'in Şehit Edildiği Tarih
Hz. Hüseyin, Hicretin altmışbirinci yılında, Muharrem ayının
onunda, Cuma günü öğleden sonra şehit edildi.324
Hz . Hüseyin şehit edildiği zaman; güneş Mizan burcunda 17 derece
ve 20 dakikada;
Kamer, Delv (Kova) burcunda 20 derece ve 20 dakikada;
Zühal, Seratan burcunda 19 derece ve 20 dakikada;
Müşteri, Cedy (Oğlak) burcunda 12 derece ve 40 dakikada;
Zühre, Sünbüle burcunda 5 derece ve 50 dakikada;
Utarid, Mizan burcunda 5 derece ve 40 dakikada bulunuyordu.
325
320. Ebu'l-Fida, El-Bidaye ve'n-nihaye, c. 8, s. 188.
321. Taberi, Tarih, c . 6., s . 260.
322 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 258.
323. Taberi, Tarih , c. 6, s . 260.
324. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s . 40.
325 . Yakubi, Tarih, c . 2 , s . 245.
KERBELA FACİASI 209
Hz. Hüseyin'in Şehit Edildiği Tarihte Yaşı
Hz. Hüseyin Hicretin dördüncü yılında doğduğuna ve altmışbirinci
yılında Şehit edildiğine göre, şehit edildiği zaman elliyedi yaşına
basmıştı. 326
Hz. Hüseyin'in saçları simsiyahtı. Ancak, sakalında bazı kıllar
ağarmıştı. 327
Hz. Hüseyin'in Elbise ve Silahlarımn Soyulması
Hz . Hüseyin'in Sinan b. Enes tarafından başı gövdesinden ayrılıncaya
kadar, yanına kimse yanaşmamış, korkmuştu. Başı gövdesinden
ayrıldıktan sonra, Bahr b. Ka'b donunu soyup aldı. Kendisini
çırılçıplak bıraktı.
Fakat, yaptığı, onun yanına kalmadı. Elleri sıraca hastalığına
tutuldu: Kış gelince iki elinden sarı sular akar, yaz gelince de kurur,
elleri odun gibi olurdu.
Esved adında bir adam, Hz. Hüseyin'in ayakkabılarını, Nehşel
b. Darem oğullarından bir adam da kılıcını aldı.
İshak b. Hayatu'l-Hadram'i, Hz . Hüseyin'in sırtından gömleğini
soydu. Kendisi de, bars (alaca) hastalığına tutuldu.
Kays b. Eş'as ise, Hz. Hüseyin'in denizkoyunu tiftiğinden dokunmuş
kadifesini (yorganını) almıştı.
Kays, bundan dolayı "Kadife Kays !" diye dillere düştü.328
Kerbela Katillerinin Hastalığa
Uğrarnaları ve Çoklarının Delirmeleri
Verilen sağlam haberlere göre; Kerbela cinayetine katılanlardan,
hemen hemen hastalığa uğramayan kimse kalmamış, çokları
da delirmişti.329
Kufe Leşkerinin Çadırları Yağmalamaları
Küfe leşkeri, Hz. Hüseyin'in üstünü başını soyduktan sonra, Yemen
zaferanlarına, elbiselere, develere yöneldiler ve onları yağma-
326. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 40.
327. Zehebi, Tarih, c . 3, s . 11-12.
328. Taberi, Tarih, c . 6, s . 259, 260, 261.
329. Ebu'l-Fida, El-Bidaye ve'n-nihfıye, c . 8, s. 20 1-202.
210 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
lamaya koyuldular! Daha sonra, Hz. Hüseyin'in ev halkına ait çadırları,
ağırlık ve yiyecekleri kapışmaya başladılar!
Elbiselerinin sırtlarından soyulmasına razı olmayan kadınların
elbiseleri zorla çıkartılıp alındı.330
Hz. Hüseyin'in çadırındaki şeyler kapışılırken Küfe leşkerinden
biri Hz. Hüseyin'in kızı Fatıma'nın zinetini alınca, Fatıma ağlamaya
başladı.
Adam:
"N e diye ağlıyorsun? Resulullah'ın kızı soyulurken ağlar mı
hiç?" dedi.
Fatıma:
"Bırak onu!" diye bağırınca, adam başka birşey almaya korktu.
aaı
Şehitler Arasından Kalkıp Çarpışan Şehit
Süveyd b. Amr, vurulup ölüler arasına düşmüştü. Ayılınca:
"Hüseyin öldürüldü!" dediklerini işitti.
Kendisinde biraz kuvvet ve derman bulunduğunu anladı. Küfeliler,
kılıcını soymuşlardı. Yanında bulunan bir bıçağı eline alarak
bir müddet çarpıştı ve şehit oldu.
Kendisini Urve b. Battarü't-Tağlib1 ile Zeyd b. Rukadu'l-Cenb1
şehit etti.
Kerbela şehitlerinin sonuncusu, bu idi.
Hz. Hüseyin'in Oğlu Aliyyü'l-Asgar'ın Kurtuluşu
Humeyd b . Müslim der ki:
"Aliyyü'l-Asgar b. Hüseyin'in yanına varmıştım. Kendisi, yatağa
uzanmış, hasta yatıyordu.
Şimr b. Zilcevşen, yanındaki piyadelerle konuşuyorlar, 'Bunu
öldürecek miyiz?' diyorlardı.
'Sübhanallah! Çocukları da mı öldüreceğiz?! Bu, bir çocuktur!'
dedim.
Oraya gelenleri, böylece, onun başından savıyordum.
En sonra, Ömer b. Sa'd geldi.
330. Taberi, Tarih, c. 6, s. 260.
331. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3 , s . 204.
KERBELA FACİASI 211
'Haberiniz olsun ki; şu kadınlann çadırına hiçbir kimse girmeyecek,
şu hasta çocuğa da dokunulmayacaktır.
Kim onların meta'larından birşey almışsa, kendilerine geri versin!'
dedi.
Vallahi, hiç kimse, aldıkiara şeylerden hiçbir şey geri vermedi.
Ali b. Hüseyin, bana:
'Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Vallahi, Allah senin sözünle
bir şerri benden def etti!' dedi.
Sinan b. Enes'in Azarlanması ve Dövülmesi
Küfe leşkeri, Sinan b. Enes'e:
"Sen, Hüseyin b. Ali'yi, Resülullah'ın kızının oğlunu öldürmekle
Arapların en büyüğünü öldürmüş bulunuyorsun ki, o, şunların
mülk ve saltanatını ellerinden almak istiyordu.
Emirlerine git de, onlardan mükafatını iste!
Onlar, Hüseyin ve ashabının çadırlanndaki bütün mallan, Hüseyin'i
öldürmene karşılık sana verseler, yine azdır!" dediler.
Sinan, atının yanına vardı.
Kendisi, cesaretli ve şair bir adamdı. Bir müddet eğlendikten
sonra, Ömer b. Sa'd'ın çadınnın önüne gelip dikildi. Sonra da, en
yüksek sesiyle:
"Sen bana gümüşten üzengi yaptır ve onu altınla da yaldızlat!
Çünkü, ben yanına vanlmaz ulu bir kişi, bir hükümdar öldürdüm!
Ana ve babaca halkın en hayırlısını öldürdüm ki, o, halkın soy-sopça
da en hayırlısı idi!" dedi.
Ömer b. Sa'd:
"Ben şehadet ederim ki; sen hiç ayılamayacak bir delisin! Yanıma
sokun onu!" dedi.
Sinan içeri sokulunca, onu elindeki değnekle dövdü. Sonra da:
"Ey mecnun! Sen ne diye böyle sözler söylüyorsun?
Eğer İbn Ziyad senden bunu işitmiş olsaydı, vallahi, muhakkak
senin boynunu vururdu!" dedi.
Kerbela'da Yakalanıp Bırakılan Kişiler
Ömer b. Sa'd, Rebah bint-i İınriü'l-Kays'ın azadiısı Ukbe b.
Sem'an'ı yakalamıştı.
212 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Ona:
"Sen, necisin?" diye sordu.
Ukbe:
"Ben köleyim!" deyince, serbest bıraktı.
Murakka' b. Sümametü'l-Ezdi de, kavminden bazı kimselerle
birlikte Hz. Hüseyin'in yanına gelmiş bulunuyordu.
Murakka', oklan yayar ve iki dizinin üzerine gelip savaşırdı.
Küfe leşkeri, ona:
"Sana eman verilmiştir. Yanımıza gel!" dediler.
Yanlarına varınca, Ömer b. S a'd, onu bilgi versin diye İbn Ziyad'
a yollamıştı. 332
Murakka' Küfe'ye değil Rebeze'ye gidip, Yezid b. Muaviye'nin
ölümüne kadar oradan aynlmadı.
İbn Ziyad korkup Küfe'den Şam'a kaçınca da, Murakka' Küfe'ye
döndü.333
Hz. Hüseyin'in Kerbela
Katliamından Kurtulan Oğulları
Hz. Hüseyin'in hasta olarak yatan yirmiüç yaşındaki oğlu Aliyyü'l-
Asgar ile dört yaşındaki oğlu Ömer'den başkası kurtulamadı.
334
Hz. Hüseyin'in Cesedinin Atlara Çiğnettirilmesi
İbn Ziyad; Hz . Hüseyin öldürüldükten sonra, cesedinin de atlara
çiğnettirilmesini, Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas'a yazdığı yazıda
emretmişti. 335
Ömer b. S a'd, Hz. Hüseyin'in işi için toplanmalarını adamlanna
emretti.
Kendisinin atını da hazırladılar.
Süvarİlerden on kişi hazırlandı.
İshak b. Hayatu'l-Hadrami ile Alıbeş b. Mersed b. Alkame b. Selametu'l-
Hadrami, hazırlanan süvariler arasında idi.
332. Taberi, Tarih, c. 6, s. 260-261.
333. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 259.
334. Mus'abu'z-Z.übeyri, Nesebi Kureyş, s. 58, Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 259.
335. Taberi, Tarih, c . 6, s. 236.
KERBELA FACİASI 213
Bu on süvari; Hz . Hüseyin'in cesedini, göğsü ve sırtı topraklar
içinde ufalanıp belirsiz oluncaya kadar, atlarına çiğnettiler!
İshak b. Hayatu'l-Hadrami, Hz. Hüseyin'in gömleğini de soyup
almıştı. Bars (alaca) hastalığına tutuldu.
Alıbeş b . Mersed ise, bir muharebede dikilip durduğu sırada gelen
ve kalbine saplanan serseri bir okla öldü.
Kerbelii Şehitlerinin Sayısı
Hz. Hüseyin'in ashabından şehit olanlar yetmişiki kişi idi.336
Şehitlerin seksenyedi kişi ve dördünün Ensardan olduğu da rivayet
edilir. 337
Kerbela şehidlerinin yirmiüçünü, Hz . Hüseyin ile ev halkı ve
akrabalan teşkil ediyordu ki; Hasanü'l-Basri'riin dediği gibi, yeryüzünde
böyle kütle halinde bir aile katlİarnı görülmemişti.338
Kerbela Şehitlerinden Hz. Hüseyin ile
Ona Mensup ve Akraba Olanların İsimleri
1 . Hz. Hüseyin b. Ali,339
2. Aliyyü'l-Ekber b . Hüseyin,340
3 . Abdullah b. Hüseyin,34ı
4. Abbas b. Ali,
5. Osman b. Ali,
6. Cafer b. Ali,342
7 . Abdullah b. Ali,
8 . Muhammed .b . Ali,343
9 . Atık b. Ali,344
10. Kasım b. Hasan,
l l . Ebu Bekir b. Hasan,345
336. Taberi, Tarih, c . 6, s. 261.
337. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb, c . 3 , s . 71.
338. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s. 2 19, İbn Abdilberr, İstiab, c . 1, s. 395.
339. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s . 40.
340. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s . 57.
341. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 59.
342. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 43.
343. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb, c . 3 , s. 71.
344. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. 216.
345. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 50.
214 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
12. Abdullah b. Hasan,346
13. Kasım b. Hasan,347
14. Abdullahu'l-Ekber b. Müslim b. Akil,
15. Ali b. Müslim b. Akil,
16. Muhammed b. Müslim b. Akil,348
17. Abdurrahman b. Müslim b. Akil,
18. Abdullahu'l-Ekber b. Akil,
19. Muhammed b. Abdullahu'l-Ekber b. Akil,349
20. Muhammed b. Ebu Said b. Akil,350
21. Hüseyin b. Abdullah b. Cafer,
22. Avnu'l-Asgar b. Abdullah b. Cafer,35ı
23. Muhammedu'l-Asgar b. Abdullah b. Cafer.
Kfrfe Leşkerinden Öldürülenlerin
ve Yaralananların Sayısı
Kılfe leşkerinden öldürülenlerin sayısı seksensekiz idi. 352
Bir o kadar da yaralıları vardı.
Ömer b. Sa'd kendi ölülerinin cenaze namazlannı kıldı ve onlan
defnettirdi. 353
Kerbela Şehitlerinin Defııi
Kılfe leşkeri Kerbela'dan çekilip gittikten sonra Gadiriyye köylüleri
Kerbela şehitlerini bir günde defne ttiler. 354
Hz. Hüseyin'in Kabrinin Belirsiz Edilmesi
ve Kabrinden Yayılan Hoş Koku
Hz. Hüseyin'in kabrini belirsiz etmek için, kırk gün sonra, kabrinin
bulunduğu yere Fırat'tan su salınmıştı.
346. Mes'ildi, Murucu'z-zeheb, c. 3, s. 71.
347. İbn Habib, Kitabu'l-muhabber, s . 491, Taberi, Tarih, c. 6, s . 256-257.
348. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 45,84.
349. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s . 84, 45 .
350. Taberi, Tarih, c. 6, s. 270.
351. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 83.
352. Mes'ildi, Murucu'z-zeheb , c. 3, s. 88, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3, s . 203.
353. Taberi, TarUı, c. 6, s . 261.
354. Taberi, Tarih, c. 6, s . 261,262.
KERBELA FACİASI 215
Esed oğullanndan bir bedevi, gelip Hz. Hüseyin'in kabrini araştırdı.
Topraklan avuç avuç alıp koklamaya ve kabrin bulunduğu
yere doğru yavaş yavaş gitmeye başladı. Kabri bulunca da:
"Babam, anam sana feda olsun! Senden ve senin toprağından
daha hoş, daha tatlı birşey olmamıştır" diyerek ağladı.
Sonra da:
"Onun düşmanları kabrini belirsiz etmek istediler.
Halbuki, kabrinin hoş kokulu toprağı kabrine delillet edip durmaktadır!"
beytini söyledi.355
Hz. Hüseyin'in Kabrini Kirleten
Adamın Ailece Başlarına Gelenler
Esed oğulları kabilesinden bir adam, Hz. Hüseyin'in kabrini
kirletmişti. Onun bütün ev halkına delilik, alaca ve cüzzam hastalığı
geldi. Onlar yoksulluktan da kurtulamadılar.356
Demir Kalemin Havada Kanla Yazdığı Yazı
Rivayete göre; Küfelilerden bir cemaat, Hz . Hüseyin'i şehit ettikten
ve onun başını kestikten sonra, ilk konak yerinde oturup şıra
içtikleri sırada, duvar üzerinden demir bir kalem çıkarak havada
kanla şöyle yazmıştı:
"Hüseyin'i öldüren bir ümmet, Hesap Günü onun dedesinin şefaatini
nasıl umabilir?!"
Küfeliler, bunu görünce, Hz. Hüseyin'in başını orada bırakarak
kaçtılar. 357
Üzerinde Nur Sütunu Yükselen Baş
Hz. Hüseyin'in şehit edildiği gün, Ömer b. Sa'd, onun başını
Havli b. Yezid ve Humeyd b. Müslim ile İbn Ziyad'a göndermişti.
Havli, geç vakit vali köşküne gitti. Kapıyı kilitlenmiş buldu. Dönüp
evine geldi. Hz. Hüseyin'in başını bir yere koyup üzerine büyükçe
bir tas leğen kapattı.
355. Zehebi, Siyeru a 'lami'n-nübela, c. 3, s. 214, Ebu'l-Fida, El-Bidaye ue'n-nihaye, c. 8,
s . 203.
356. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3, s . 214.
357. Zehebi, Tarihu'l-islam , c. 3 , s . 13.
216 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Havli'nin iki karısı vardı. Birisi Esed oğullarından, diğeri Hadramllerdendi.
Hadramllerden olan karısı N ev ar bint-i Malik diyor ki:
"Havli Hüseyin'in başını getirip evde büyükçe bir tasın, leğenin
altına koyduktan sonra, yatak odama girdi. Ona:
'Ne haber var sende?' diye sordum.
'Sana dünyanın servetini getirdim: İşte, Hüseyin'in başı · senin
yanında bulunuyor!' dedi.
'Yazıklar olsun sana! Herkes altın, gümüş getirirken, sen Resuluilah
Aleyhisselamın oğlunun başını getirdin; öyle mi? !
Hayır! Vallahi, bu evde artık başım senin başınla biraraya gelmeyecektir!'
diyerek yataktan fırlayıp evin bir tarafına gittim.
Bunun üzerine, Havli, Esedllerden olan karısını yanına çağırdı.
Ben oturmuş, altında Hüseyin'in başı bulunan tasa, leğene bakıp
duruyordum.
Vallahi, hiç yanlış yok, gözüm gökten tasa kadar bir nılrun direk
gibi dikiliverdiğini ve onun çevresinde beyaz bir kuşun da kanat
çırparak dalaştığını gördü!"
Havli b. Yezid'in Hayal Kırıklığına Uğraması
Havll, Hz. Hüseyin'in başını, ertesi günü sabahleyin İbn Ziyad'a
götürdü.358
Sinan b. Enesü'n-Nehai'nin söylemiş olduğu kıt'ayı okuyunca,
İbn Ziyad kızdı ve:
"0, insanların ana ve babaca en hayırlısı, Allah'ın kullarının en
hayırlısı idi ise, onu ne diye öldürdün? !" diyerek Havll'yi azarladı
ve ona mükafat olarak da hiçbir şey vermedi.359
Hz. Hüseyin'in Başı İbn Ziyad'ın Önünde
Hz. Hüseyin'in başı getirildiği zaman, İbn Ziyad yemek yiyordu.
360
Hz . Hüseyin'in başı büyükçe bir tas, leğen içinde getirilip İbn
Ziyad'ın önüne konuldu.
3 5 8 . Taberi, Tarih , c . 6 , s. 2 6 1 -262.
3 5 9 . İbn Abdi Rabbih, Ihdu'l-ferid, c . 2 , s . 2 1 8 .
3 6 0 . İbn S a'd, Tabaheıt, c. 5 , s . 1 0 0 .
KERBELA FACİASI 217
İbn Ziyad, elindeki değnekle Hz. Hüseyin'in dudaklarına vurarak:
''Yakışıklı bir gençti!36ı Ebu Abdullah'ın saçı da kırlaşmış !362
Hanginiz öldürdü onu?" dedi.
Bir adam ayağa kalktı.
İbn Ziyad:
"Öldürülürken o sana ne söyledi?" diye sordu.
Adam Hz. Hüseyin'in sözlerini nakledince, İbn Ziyad'ın yüzü
karardı, suratı asıldı.363
Zeyd b. Erkanı'ın İbn Ziyad'a
İhtarı ve Hıçkırarak Ağlaması
Humeyd b. Müslim der ki:
"Ömer b. Sa' d beni çağırdı. Ev halkının yanına varmamı, Ömer' e
Allah'ın bir fetih ve zafer nasip ettiğini ve kendisinin sıhhat ve afıyette
olduğunu müjdelernemi bana emretti.
Ben de, onun ev halkına gidip, bildirilecek şeyleri bildirdim.
Sonra, İbn Ziyad'1n yanına gittim.
İbn Ziyad köşkünde halkla oturuyordu. Müsaade edilince, bazı
kişilerle birlikte ben de içeri girdim.
Hüseyin'in başı İbn Ziyad'ın önüne konulmuştu.
İbn Ziyad'ın, elindeki değnekle onun ön dişleri arasına dokunup
durduğunu görünce, ashabdan Zeyd b. Erkam, ona:
'Çek şu değneği o dudak ve dişlerden ki, kendisinden başka ilah
bulunmayan Allah'a yemin ederim ki; Resülullah'ın dudaklarını o
dudakların üzerine koyarak onlan öptüğünü görmüşümdür!' dedi
ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
İbn Ziyad:
.
"Allah senin iki gözünü ağlattı!
Vallahi, eğer sen kocamış, bunamış, aklı gitmiş olmasaydın,
şimdi senin boyuunu vururdum!' dedi.
Zeyd b . Erkam, kalkıp gitti.
Halkın:
361. Zeheb!, Siyeru a 'lami'n·nübela, c . 3, s . 209.
362. Taber!, Tarih, c . 6, s. 2 2 .
363. Zeheb!, Siyerıı a 'lami'n- nübela, c . 3 , s . 2 0 9 .
218 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
'Vallahi, Zeyd b. Erkarn bir söz söyledi ki, eğer İbn Ziyad onu
işitseydi kendisini muhakkak öldürürdü!' dediklerini işittim.
Onlara:
'Ne dedi?' diye sordum.
'0, bizim yanımızdan geçerken:
'Bir kul, bir köleye sahip oldu! O da onlan uşak yaptı. Siz ey
Arap cemaati! Bugünden sonra, hep kul kölesiniz !
Siz Fatıma'nın oğlunu öldürdünüz. Mercane'nin oğlunu ise kendinize
vali yaptınız.
Halbuki, o sizin hayırlılarınızı öldürüyor, hayırsız, işe yaramaz
olanlarınızı kendisine kul ediniyor.
Siz bu zillete razı oldunuz. Zillete razı olan kahrolsun!' diyordu,'
dediler."364
Enes b. Malik'in İbn Ziyad'a İhtarı
İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'in burnuna değnekle vurarak:
"Ben bunun gibi güzel olanını görmedim!" dedi.
İbn Ziyad Hz. Hüseyin'in dişlerine değnekle vurduğu zaman,
Enes b. Malik, ona:
"Vallahi, sen günaha girdin! Senin değnekle vurduğun yeri, Resülullah
Al ey hisselamın öptüğünü görmüşümdür!" dedi. 365
Hz. Hüseyin'in Başının Kufe'de Teşhir Ettirilmesi
İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'in başını Kfıfe caddesinde teşhir ettirdi.
366
Ard Arda Kesilen Başların Getirildiği Köşk
Rivayete göre; Abdulmelik b. Umeyrü'l-Leysi, Kfıfe'deki vali
köşkünü göstererek:
"Ben bu köşkte Hüseyin b. Ali'nin başını, Ubeydullah b. Ziyad'ın
önünde bir kalkan üzerinde görmüştürol
Ondan sonra, Ubeydullah b. Ziyad'ın başını, Muhtar b. Ebu
Ubeyd'in önünde gördüm!
364. Taberi, Tarıh, c. 6, s. 262.
365. Ebu'l-Fida, El-Bidaye ve'n-nihaye, c. 8, s . 190.
366. Taberi, Tarıh, c. 6, s . 264.
KERBELA FACİASI 219
Daha sonra, Muhtar'ın başını, Mus'ab b. Zübeyr'in önünde gördüm!
En sonra da, Mus'ab'ın başını Abdulmelik'in önünde gördüm!
Ben bu sözü Halife Abdulmelik'e söyleyince, Abdulmelik köşkün
uğursuzluğundan kuşkulanarak oradan ayrıldı" demiştir.367
Şehit Başlarının Küfe'ye Taşınması
Şehitlerden yetmişikisinin başı kesilerek Şimr b. Zilcevşen,
Kays b. Eş' as, Amr b. Haccac ve Azre b. Kays ile birlikte İbn Ziyad'a
gönderildi. 368
Mızraklara takılan başlardan:
Yirmiikisini Hevazin,
Onyedisini Husayn b. Nümeyr'le birlikte Temim,
Onüçünü Kays b. Eş'as'la birlikte Kindller,
Altı başı Hilal-ü .Nver'le birlikte Esed oğulları,
Beş başı Aylıerne b. Züheyr'le birlikte Ezdller,
Oniki başı da Veid b. Amr'la birlikte Saklfler Kılfe'ye taşıdılar.
369
Hz. Hüseyin'in Ev Halkının Kerbela'dan Küfe'ye
Gönderilmesi ve Hz. Zeyneb'in Herkesi Ağiatan Sözleri
Ömer b. Sa'd; muharebe günü ile ertesi günü de Kerbela'da
oturdu.
Muharrem ayının onikinci günü Küfe'ye hareket edileceğinin
halka bildirilmesini Humeyd b. Bükeyrü'l-Ahmeri'ye emretti.
Hz. Hüseyin'in kızlan, kızkardeşleri ve küçük çocuklardan yanlarında
bulunanlar ile hasta olan Ali b. Hüseyin de birlikte olmak
üzere, hepsi develer üzerinde kapalı hevdeçlere bindirildiler.
Kurre b. Kaysü't-Tem1m1 der ki:
"Bu kadınların, geçerlerken Hüseyin'in oğullannın ve ev halkımn
cesetlerine rastladıklan zaman, ellerini yüzlerine vurarak feryat
ettiklerini gördüm.
At üzerinde olduğum halde, önlerine doğru vardım.
367. Suyılti, Tarihu'l-hulefa, s. 207-208.
368. Taberi, Tarih, c. 6, s . 262.
369. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 259.
220 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Ben, hiçbir zaman, bunlarda görmüş olduğum kadar güzel kadın
manzarası görmüş değilim!
Vallahi, onlann yüzleri, güneşten daha parlak ve güzeldi.
Gördüğüm ve duyduğum şeylerden hiç unutamayacağım şey de,
Fatıma'nın kızı Zeyneb'in sözleridir.
Zeyneb, kardeşi Hüseyin'in cesedi yanından geçerken:
'Ey Muhammed'im! Ey Muhammed'im! Sana göklerdeki melekler
salat ü selam getiriyorlar!
Hüseyin ise, şu otsuz, bozkır çölde, tozlara topraklara, kanlara
bulanmış; azaları kesilmiş, biçilmiş , kınlmış, dökülmüş yatıyor!
Ey Muhammed'im! Senin kızların esir edilmişler, zürriyetin hep
öldürülmüşlerı
Sabah yelleri, onlann üzerlerine tozlar topraklar savuruyor, saçıyor!'
diyordu.
Vallahi, o, dost düşman herkesi ağlattı."370
Kfrfeli Kadınların Feryatları
Hz. Hüseyin'in ev halkı Küfe'ye girerlerken, Küfelilerin kadınlan
çığlıklar kopanyorlar, ağlıyorlardı.
Hz. Hüseyin'in hasta olan oğlu Ali:
"Herhalde şunlar bize, bizim başımıza gelenlere ağlıyorlardır?
Bizi öldürenler kimler ola?" dedi.371
Kufe'de Geçirilen İlk Gece ve Ali b. Hüseyin'i
Üçyüz Dirheme Satan Hayırlı Kufeli!
Ali b. Hüseyin der ki:
"Babam Hüseyin şehit edilince, Küfe'ye götürüldük. Yanımıza
bir adam gelip bizi evine götürdü.
Örtüye bürünüp uyuduk. Sokakta süvarilerin gezindiklerini
hissetmedikçe, uyanamadık."372
"Küfelilerde:n bir adam beni gizledi. Bana çok ikram etti. Her
içeri girişinde ve dışan çıkışında ağlıyordu.
Kendi kendime:
3 7 0 . Taberi, Tarih, c. 6, s . 262.
371. Yakubi, Tarih, c . 2 , s . 245.
372. Zehebi, Siy eru a'lanıi'n-nübela, c. 3., s . 217.
KERBELA FACİASI 221
'Eğer yanı hayırlı ve vefalı olan bir kimse varsa, bunun yanıdır!'
diyordum.
Nihayet, İbn Ziyad'ın delHUı:
'Haberiniz olsun ki; Ali b . Hüseyin'i kim bulursa hemen getirsin!
Ona üçyüz dirhem bahşiş vereceğiz !' diyerek seslenince, ev sahibi
yanıma girdi.
Vallahi, o yine ağlıyordu.
Ellerini hemen boğazıma bağladı ve 'Korkuyorum!' dedi. Beni
bağlı olarak onların yanına götürdü. Onlara teslim edip üçyüz dirlıemi
aldı. Ben ise, ona bakakalmıştım!"373
Hz. Zeyneb'in İbn Ziyad'la Münakaşası
Hz . Hüseyin'in çocukları, kızkardeşleri ve hanımları, İbn Ziyad'ın
huzuruna getirildiler.
Hz. Fatıma'nın kızı Hz. Zeyneb, elbisesinin en kötüsünü ve adisini
giymiş; tanınmamak, belirsiz olmak istemişti.
Fakat, kendisinin hizmetçileri çevresinde dönüp dolaşıyorlar,
hizmet ediyorlardı.
Hz. Zeyneb, içeri girince, oturdu.
İbn Ziyad:
"Kim bu oturan hanım?" diye sordu.
Hz. Zeyneb, ona cevap vermedi.
İbn Ziyad, sorusunu üç kere tekrarladı.
Hepsinde de Hz. Zeyneb, ona cevap vermedi.
Hz. Zeyneb'in hizmetçilerinden birisi:
"0 , Zeyneb bint-i Fatıma'dır!" dedi.
İbn Ziyad:
"Hamdolsun Allah'a ki, ayıp ve kusurlarınızı ortaya dökerek sizi
rüsvay etti, öldürdü!
Ortaya attığınız gülünç ve boş beyanlarınızı yalana çıkardı!" dedi.
Hz. Zeyneb:
"Hamdolsun O Allah'a ki, Muhammed Aleyhisselama mensubiyetle
bizi şereflendirmiş ve bizi hususi bir temizlikle günah kirlerinden
de temizlemiştir.
373. Mus'abu'z-Zübeyri, Neseb i Kureyş , s. 5 8 , İbn Sa'd, Tabakdt, c. 5 , s. 2 12 .
222 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hayır! İş hiç de senin dediğin gibi değildir.
Allah ancak fasıklan (hak yoldan sapmış, çıkmış olanlan) rezil
ve rüsvay eder, facirlerin (azmış, günaha dalmış olanlann) asılsız
laflannı yalana çıkanr!" dedi.
İbn Ziyad:
"Ehl-i Beytinize Allah'ın yaptığını nasıl görüyor, nasıl yorumluyorsun
ya?" diye sordu.
Hz. Zeyneb, Aı-i İmran süresinin Uhud şehitleri hakkındaki
154. ayetinden " . . .Ü zerlerine öldürülmek yazılmış, takdir edilmiş
olanlar, muhakkak, yatacaklan, öldürülecekleri yerlere çıkıp gideceklerdi"
mealli kısmını okuduktan sonra:
"Allah ahirette seninle onlan biraraya getirecek. Allah'ın huzurunda
onlarla muhakeme olunacak, davalaşacaksınız !" dedi.
İbn Ziyad, Hz. Zeyneb'in verdiği cevaba kızdı. Ona zulüm ve işkence
yapmak istedi.
Amr b. Hureys :
"Allah valiye iyilikler versin! Bu, nihayet bir kadındır.
Kadın söylediği herhangi birşeyden dolayı sorumlu tutulur mu?
Sen ona bozuk ve kanşık sözlerinden dolayı ne çıkış, ne de onu
kına!" dedi.
İbn Ziyad, Hz. Zeyneb'e :
"Allah senin Eh-i Beytinden taşkınlık ve azgınlıkta direnen ve
ileri gidenleri böyle yok etmekle, içimin derdini giderdi, beni ferahlattı!"
dedi.
Hz. Zeyneb, kendisini tutamayarak ağladı ve sonra da:
"Sen benim yetişmiş yiğitlerimi öldürdün! Ehl-i Beytimi yok ettin!
Ailemin en şereflilerini, büyüklerini, yükselen dallanmı, kollanını
kestin, biçtin!
Soyumu, kökümü kopardın, kuruttun!
Eğer senin bunlardan derdin iyileşebiliyor, için rahatlaşabiliyorsa,
iyileş ve rahatlaş bakalım!" dedi.
İbn Ziyad:
"Bununki bir cesaretiilik ve kahramanlaşmaktır. Gerçek! Senin
baban bir şairdi ve kahramandı" dedi.
Hz. Zeyneb:223
"Kadınlar için, cesaret ve kahramanlaşma olmaz.
Benim cesaret ve kahramanlığım, felaketlerle karşılaşmaktan;
söylediklerinr de, derdimin hafiflernesi için içimden fışkıranlardan
ibarettir!" dedi.374
İbn Ziyad'ın Ali b. Hüseyin'le Münakaşası
ve Onu Öldürmeye Kalkışması
Ali b. Hüseyin İbn Ziyad'ın yanına götürülünce, İbn Ziyad ona:
"İsmin ne?" diye sordu.
Ali b. Hüseyin:
"Ben Ali b. Hüseyin'im!" dedi.
İbn Ziyad:
"Allah Ali b. Hüseyin'i öldürmedi mi?" diye sordu.
Ali b. Hüseyin sustu.
İbn Ziyad:
"Ne diye konuşmuyorsun?" dedi.
Ali b. Hüseyin:
"O benim kardeşimdi. Ona da Ali denilirdi. Halk onu öldürdü!"
dedi.
İbn Ziyad:
"Onu muhakkak Allah öldürdü!" dedi.
Ali b. Hüseyin sustu.
İbn Ziyad:
"Ne diye konuşmuyorsun?" diye sordu.375
Ali b. Hüseyin:
"Allah; ölenin ölümü zamanında, ölmeyenin de uykusunda ruhlannı
alır" (Zümer: 42),376 "Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse
için, ölmek yoktur" (Al-i İmran: 145) mealli ayetleri okudu.
İbn Ziyad:
"Vallahi, sen de onlardansın!
Bakın, büluğ çağına ermiş mi? Vallahi, ben onu erkeklik çağına
ermiş sanıyorum" dedi.
Mürrl b. Muazü'l-Ahmerl, Ali b. Hüseyin'in eteğini açıp baktı:
374. Taberi, Tarih, c. 6, s. 262-263 .
375. İbn Sa'd, Tabakiit, c. 5, s. 212, Taberi, Tarih, c . 6, s. 263 .
376. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 58.
224 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Evet! Büluğ çağına ermiş!" dedi.
İbn Ziyad:
"Öldür onu!" diye emretti.
Ali b. Hüseyin:
"Ya şu kadınlara kim bakıp çekecek?" dedi.
Ali b. Hüseyin'in halası Hz . Zeyneb:
"Ey İbn Ziyad! Senin bize yaptığın yeter. Döktüğün kanlarımıza
daha doymadın mı? Bizden hiç kimse mi bırakmayacaksın?" diye
bağırarak Ali b. Hüseyin'in boynuna sarıldı ve İbn Ziyad'a:
"Eğer sen mü'min isen, senden Allah hakkı için diliyorum: Onu
öldüreceksen, beni de onunla birlikte öldür!" dedi.
Ali b. Hüseyin seslendi:
"Ey İbn Ziyad! Seninle şu kadınlar arasında-iddia ettiğin gibi-
bir akrabalık varsa, onları gidecekleri yere Allah korkulu bir
adamla yolla da, İslamiyetİn gerektirdiği şekilde onlara sahip olsun!"
dedi.
İbn Ziyad, Ali b. Hüseyin'e baktı, baktı. Sonra da, oradaki halka
yönelerek:
"Akrabalık ne şaşılacak şey! Vallahi, ben bunu da, bununla birlikte
Zeyneb'i de isteyerek öldürebileceğimi sanıyordum!" dedikten
sonra, Ali b . Hüseyin'e:
"Kadınlarınızla birlikte sen git!" dedi.
İbn Ziyad'ın Kfrfelilere Hitabı
İbn Ziyad, emretti. "Essalatu camiatun=N amaz için toplanınız !"
diyerek seslendi. .
Halk, Ulu Cami'de toplandı. İbn Ziyad, minbere çıktı ve:
"Hamdolsun Allah' a ki, hakkı ve hak sahiplerini muzaffer ve üstün
kıldı. Mü'minler emiri Yezid b . Muaviye'ye ve onun cemaatine
yardım etti! Yalancı oğlu yalancı Hüseyin b. Ali ile onun taraftarlarını
da öldürdü!" dedi.
Abdullah b. Afifü'l-Ezdi'nin
İbn Ziyad'ı Reddetmesi ve Asılması
İbn Ziyad sözlerini bitirmeden, Abdullah b. Afıfü'l-Ezdi, sıçrayıp
ayağa kalktı.
KERBELA FACİASI 225
Kendisi, Hz. Ali taraftarlanndandı. Cemel günü, Hz. Ali'nin yanında
sol gözünü; Sıffin günü de, başına ve kaşına indirilen kılıç
darbeleriyle sağ gözünü kaybetmişti.
Gündüzleri, geceye kadar Ulu Cami'den ayrılmaz, namaz kılar,
gece olunca evine dönerdi.
Abdullah b. Afıf, İbn Ziyad'ın sözlerini işitince, kızdı ve:
"Ey Mercane'nin oğlu! Yalancı oğlu yalancı sensin ve senin babandır!
Yalancı oğlu yalancı seni vali yapan ve onun babasıdır!
Ey Mercane'nin oğlu! Sizler Peygamberin oğullarını öldüreceksiniz
de, sıddikların, dosdoğruların kelamıyla, ağzıyla mı konuşacaksınız?!"
diyerek İbn Ziyad'a çıkıştı.
İbn Ziyad:
''Yanıma getiriniz onu!" dedi.
İbn Ziyad'ın kethüdaları, adamları, Abdullah b. Afıfin üzerine
üşüştüler, onu tuttular.
Abdullah b. Afıf de, Ezdilerin parolası olan ''Ya Mebrür!" diye
seslenerek kabilesini imdada çağırdı.
Abdurrahman b. Muhannefü'l-Ezdi, oturduğu yerden:
''Yazıklar olsun senden başkasına! Sen kendini de, kavmini de
helilk ettin!" dedi.
O zaman, Küfe'de Ezdilerden yediyüz asker vardı. Ezdi gençlerinden
bazıları, Abdullah b. Afıfi kurtarıp ev halkına teslim ettiler.
İbn Ziyad ise, tekrar adamlar göndererek onu getirtti ve öldürttü.
Sebha mevkiinde asılmasını da emretti. Cesedi de oraya götürülüp
asıldı.377
Hz. Hüseyin'in Ev Halkının Yezid'e Yollanması
Hz. Hüseyin'in ev halkı Küfe'ye getirildiği zaman, İbn Ziyad onların
ayrı bir yerde ve güya en güzel şekilde barındırılmalarını, giyim
ve kuşamlannın da sağlanmasını emretmişti.378
Onların yol hazırlıklan görüldü.
İbn Ziyad, Ali b. Hüseyin'in de, ellerinin zincirle boynuna bağlanmasını
emretti. 379
377. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 263-264.
378. Taberi, Tarıh , c . 6, s . 222.
379. Taberi, Tarıh, c . 6, s . 264.
226 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACIASI
Elleri boyunlarına bağlananlar, en büyüğü Ali b. Hüseyin olmak
üzere, oniki çocuktu.sso
İbn Ziyad, Hz. Hüseyin'in ev halkını, Muhaffez b . Sa'lebe ile
Şimr b. Zilcevşen'in yanına katarak Yezid'e yolladı.
Ali b . Hüseyin, Yezid'in yanına varıncaya kadar, ne Muhaffez'le,
ne de Şim:r'le konuştu.
Muhaffez'in Küstahlığı ve Yezid'in Onu Azarlaması
Hz. Hüseyin'in ev halkı Yezid'in kapısına geldikleri zaman, Muhaffez
b. Sa'lebe:
"İşte, Muhaffez b. Sa'lebe ! Mü'minler emirine, soysuz, yalancı
ve sapkın olanlari getirdi!" diyerek bağırdı.
Yezid b. Muaviye ise, ona:
"Muhaffez'ih anasından daha kötü ana doğmamıştır!" diyerek
karşılık verdi.
Muhaffez:
"Halkın en alımağının ve en ahmak analısının başını getirdim!"
diyerek bağırınca da, Yezid:
"Muhaffez'in anasından daha ahmak ana doğmamıştır!
Fakat, Hüseyin benimle ilgilenmemiş, beni tanımamış ve bana
haksızlık etmiştir!" diyerek mukabele etti.38ı
Şehit Başlarının Yezid'e Gönderilmesi
İbn Ziyad, Zahr b . Kays'ı çağırttı. Ebu Bürde b. Avfü'l-Ezdi ile
Tank b . Zabyanü'l-Ezdi'ye de onun yanına kattı.
Bunlar da, Hz. Hüseyin'le Ehl-i Beyt ve ashabının başlannı Yezid
b. Muaviye'ye götürdüler.382
Şam'a taşınan başlar:
1 . Hz . Hüseyin b. Ali,
2 . Ali b. Hüseyin,
3. Abdullah b. Hüseyin,
4. Abbas b . Ali,
5 . Cafer b. Ali,
3 8 0 . İbn Abdi Rabbih, Ilıdu'l-ferid , c. 2, s . 2 19 .
3 8 1 . Tab eri, Tarih , c . 6, s . 2 6 4 , 266.
382. İbn Abdi Rabbih, Ilidu'l-ferid, c . 2 , s . 2 18 , Taberi, Tarih , c . 6, s . 264.
KERBELA FACİASI
6. Osman b. Ali,
7. Muhammed b. Ali,
8. Ebu Bekir b. Ali,
9 . Abdullah b. Ali,
10. Ebu Bekir b. Hasan,
ll. Kasım b. Hasan,
12. Abdullah b. Hasan,
13. Abdullah b. Akil,
14. Cafer b. Akil,
15. Abdurrahman b. Akil,
16. Muhammed b. Ebu Said b. Akil,
17. Muhammed b. Abdullah b. Cafer,
227
18. Avn b. Abdullah b. Cafer'e ait olmak üzere, onsekiz baş idi.
Bunlar, Şam'da asılarak teşhir edildi.383
Yezid, Zahr'a:
"Allah cezanı versin! Arkanda ve yanında ne haberin var?" dedi.
Zahr:
"Ey mü'minler em1ri! Seni Allah'ın fethi ve yardımı ile müjdelerim!"
dedi.384
Zahr (Dinever!'ye göre; Şimr) :
"Hüseyin b . Ali; Ehl-i Beytinden onsekiz, taraftarlarından da
altmış kişi ile yanımıza geldi.
Kendisini karşıladık. Vali İbn Ziyad'ın emri üzere; teslim olmak
mı, yoksa çarpışmak mı istediklerini kendilerinden sorduk.
Onlar çarpışmayı teslim olmaya tercih ettiler.
Sabahleyin, güneş doğarken üzerlerine yürüdük. Kendilerini
her taraflarından çepeçevre kuşattık.
Onlar kılıçiara tutuldukları zaman; en sığınılmayacak yüksek,
çukur yerlere-şahinden kaçan güvercinler gibi-sığınmaya çalışıyorlardı!
Vallahi, ey mü'minler em1ri! Deve boğazlanacak veya kuşluk
uykusu uyunacak kadar bir müddette onların sonuna erdik!
İşte sana onların cansız cesetleri! Topraklara bulanmış elbiseleri
ve yüzleri!
3 8 3 . İbn Habib, Kitabu'l-muhabber, s . 490-49 1.
384. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s . 2 1 8 , Taberi, Tarih, c . 6, s . 264.
228 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Şimdi, güneş onları eritmektel Rüzgarlar onların üzerlerine tozlar
topraklar saçmakta!
Ziyaretçileri de akbabalar ve kartallardır! Onları yiyor ve bayram
ediyorlardır!" dedi. ·
Yezid'in Üzüntü ve Pişmanlık Duyınası
Yezid'in gözleri yaşardı ve:
"Ben sizden, sizin taatınızdan, Hüseyin'in öldürülmesinden
başka türlü bir hareket bekler ve isterdim.
Allah Sümeyye'nin (Mercane'nin) oğluna lanet etsin!
Vallahi, onunla ben buluşsaydım. konuşsaydım, onun suçunu
bağışlar, kendisini bırakırdım.
Allah Ebu Abdullah (Hüseyin)' e rahmet etsin!" dedi.385
Hz. Hüseyin'in Başı Yezid'in Önünde
Hz. Hüseyin'in başı, bir tas içinde olduğu halde, Yezid'in önüne
getirilip konuldu. Güzel bir koku yayılır gibi oldu.
Yezid, uşağına emretti. Tasın üzeri açıldı. Hz. Hüseyin'in başını
görünce, Yezid'in yüzü kızardı.
"Ben Ebu Abdullah'ın bu yaşa eriştiğini sanmıyordum!" dedi.386
Yezid'in azadiısı Kasım b . Abdurrahman der ki:
''Hüseyin'le Ehl-i Beyt ve ashabının başları Yezid'in önüne konulunca,
Yezid, Husayn b. Humam'ın:
'Bunlar, başa büyük işler açan, üstün gelmek isteyen adamların
başlarıdır!
Onlar bize karşı en çok isyan ve haksızlık edici idiler!' mealli
beytini okudu ve :
"Va llahi e·y Hüseyin! Eğer seninle ben buluşsaydım ve görüşseydim,
seni öldürmezdim!" dedi.387
Ebu Berze'nin Yezid'e İhtarı
Yezid elindeki değneği Hz. Hüseyin'in dişlerine ve ağzına vu-
385 . İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferzd, c. 2, s. 2 18, Taberi, Tarih, c . 6, s. 264, Dineveri, Kitub
u 'l-.ahbar, s. 260-261.
386. Zehebi, Siyeru a'lumi'n-nübela, c . 3 , s . 2 16.
387. Taberi, Tarıh , c . 6, s . 264-267.
KERBELA FACİASI 229
runca, Peygamberimizin ashabından orada bulunan Ebu Berzetü'lEsleml::
"Sen Hüseyin'in dişleri ve ağzına mı değnekle vuruyorsun?!
Onun dişinden ve ağzından değneğini çek ki; ben arada sırada
ResuluHalı Aleyhisselamın onları öptüğünü görmüşümdür!
Ey Yezid! Sen Kıyamet günü Allah'ın huzuruna İbn Ziyad kayınem
olduğu halde gelecek ve çıkacaksın!
Hüseyin ise, Kıyamet günü Allah'ın huzuruna şefaatçisi Muhammed
Aleyhisselam olduğu halde gelecek ve çıkacaktır!" diyerek,
Yezid'in yanından ayrıldı.388
Yezid'in Hz. Hüseyin İçin Yas
Tutmasını Karısına Emretmesi
Yezid b. Muaviye'nin karısı Hind binti Abdullah, üzerine çarşaf
alarak Yezid'in huzuruna çıktı ve:
"Ey mü'minler eml:ri! ResUluHalı Aleyhisselamın kızı Fatıma'nın
oğlu Hüseyin'in başı mı bu?" diye sordu.
Yezid:
"Evet! Sen onun için feryat et.
ResuluHah'ın kızının oğlu ve Kureyş'in katkısız soylusu ve halisi
için yanaklarına vur!
İbn Ziyad onun üzerine yürüyüp onu öldürmekte acele etti. Allah
da onu öldürsün!" dedi. 389
Mervan'ın Sevinci ve Kardeşinin Ü züntüsü
Kasım b. Buhayt der ki:
"KUfe heyeti, Hüseyin'in başını getirdikleri zaman, Dımeşk
mescidine girdiler.
Mervan b. Hakem, onlara:
'N e yaptınız?' diye sordu.
KUfe heyeti de :
'Onlardan onsekiz adam yanımıza geldiler.
VaHahi, onların sonuncusuna kadar, haklarından geldik!
388. Taberi, Tarih, c. 6, s. 267-268.
389. Taberi, Tarih, c. 6, s . 267.
230 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İşte, onların başları ve esir edilenler!' deyince, Mervan sıçrayıp
kalktı ve mescidden ayrıldı.
Mervan'ın kardeşi Yahya b. Hakem de, onların yanına vardı.
Onlara:
'N e yaptınız?' diye sordu.
Küfeliler Mervan'a söylediklerini tekrarlayınca, Yahya:
'Siz, Kıyamet günü Muhammed Aleyhisselamın huzuruna alınmaktan
mahrum ve memmlsunuz !
Ben artık sizinle hiçbir iş üzerinde bulunmayacak ve işbirliği
yapmayacağım!' diyerek yanlarından ayrıldı ve Yezid b. Muaviye'nin
yanına vardı.
O sırada, Kerbela şehitlerinin başları Yezid'in önünde idi."390
Yahya b. Hakem, okuduğu iki beyitte:
"Taff (Kerbela) yanında eriyip gidenler; sana soysuz, girinti,
yüzsüz, değersiz köle Ziyad'ın oğlundan daha yakındılar.
Sümeyye'nin kumlar sayısınca nesli akşamlasın da, Muhammed
Mustafa'nın hanedanından, neslinden bugün kimse kalmasın;
ne yazık!" deyince, Yezid b. Muaviye Yahya b. Hakem'in göğsüne
vurup "Sus!" dedi.
Yezid'in Kendi Görüşünü ve
Muhakemesini Şamlılara Açıklaması
Yezid'in daveti üzerine Şam eşrafı gelip çevresinde oturdular.39ı
Yezid, Husayn b. Humarn'ın bir beytini okuduktan sonra, Hz.
Hüseyin'in başına baktı. Yanındakilere yüzünü çevirdi:
"Bilir misiniz, bu neden ileri geldi?
Hüseyin:
'Benim babam Ali onun babasından hayırlıdır! Anam Fatıma
onun anasından hayırlıdır! Dedem ResUluHalı Aleyhisselam onun
derlesinden hayırlıdır! Ben de ondan hayırlıyım!
O halde, bu işe (halifeliğe) ben ondan daha layık ve müstahakım!'
dedi.
Onun babasının benim babamdan hayırlı olduğu sözünü ele alalım:
390. Taberi, Tarih, c. 6, s. 267.
391. Taberi, Tarih, c . 6, s . 265.
KERBELA FACİASI 231
Babam onun babası ile muhakeme ve murafaa olundu, duruştu.
Hangisi lehinde hüküm verildiği, herkesin malümudur.
Onun anasının benim anamdan hayırlı olduğu sözüne gelince;
Allah için söylemek lazımsa, ResUluHalı Aleyhisselamın kızı Fatıma,
benim anamdan hayırlıdır.
Onun dedesinin benim dedemden hayırlı olduğu sözüne gelince,
andolsun ki, Allah'a ve ahiret gününe inananlardan bir kimse yoktur
ki, bizi Resülullah'a denk tutsun!
Hüseyin'in kendisini halifeliğe benden daha layık ve müstahak
görmesi ise, kendi görüşü ve anlayışından ileri gelmektedir ve:
'De ki: Ey mülkün sahibi Allah! Sen mülkü dilediğine verirsin!
Sen mülkü dilediğinden alırsın! Sen dilediğini aziz edersin! Sen dilediğini
zelil edersin! Hayr yalnız Senin elindedir. Şüphe yok ki􀟒
Sen herşeye hakkıyla kadirsin!' [Al-i imran: 26] ayetini iyi okumamış
galiba!" dedi. 392
Hz. Hüseyin'in Ev Halkı Yezid'in Huzurunda
Hz. Hüseyin'in oğlu Ali ile çocuklar ve kadınlar, Yezid'in huzuruna
getirildiler.
Hz. Hüseyin'in Yezid'e gönderilen ev halkı arasında oniki çocuk
bulunuyordu. En büyüğü, Ali b. Hüseyin'di.
Çocukların elleri boyunlarına bağlanmıştı!393
Halk, Hz. Hüseyin'in ev halkına bakıyorlardı.394
Hz. Hüseyin'in kızı Fatıma-ki Sükeyne'nin büyüğü idi-Yezid'in
huzuruna girince:
"Ey Yezid! Resülullah'ın kızları esir midirler?"' diye sordu.
Yezid:
"Ey kardeşimin kızı! Böyle olmasını ben de istemez, hoş görmezdim"
dedi.
Fatıma:
''Vallahi, altın, gümüş halkalarımız bizde b􀟓rakılmadı. Neyimiz
varsa, hepsi yağmalandı!" dedi.
· Yezid:
392. Taberi, Tarih, c . 6, s . 265.
393. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s . 219.
394. Taberi, Tarih, c . 6, s . 265.
232 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Ey kardeşimin kızı! Senden alınan şeyler sana fazlasıyla gelecektir"
dedi ve Hz. Hüseyin'in ev halkından alınan şeyleri sordurdu.
Hepsini fazlasıyla ödedi.
Bunun için, Sükeyne:
"Yezid b. Muaviye'den daha hayırlı bir kafir görmedim!" derdi.395
Hz. Hüseyin'in ev halkı Yezid'in önünde oturdukları zaman, Yezid
onların üstlerinin başlarının perişanlığını görünce:
"Allah Mercane'nin oğlunu hayırdan uzaklaştırsını
Eğer bunlarla onun arasında bir akrabalık ve hısımlık olsaydı,
size bu işi yapmaz, sizi bana böyle göndermezdi!" dedi.396
Yezid'in Ali b. Hüseyin'le Münakaşası
Yezid, bir ara, Ali b. Hüseyin'e :
"Ey Ali! Baban benimle akrabalık ilgisini kesmişti. Hakkımı bilmek,
tanımak istememişti. Hakimiyet ve saltanatımı elimden çekip
almaya kalkışmıştı.
Bak! Allah da ona ne yaptı!" dedi.
Ali b. Hüseyin:
"Gerek yerde, gerek nefislerinizde herhangi bir musibet vukua
gelmemiştir ki, bu, Bizim onu yaratmamızdan önce mutlaka Kitab'da
yazılmış olmasın. Şüphesiz ki bu, Allah'a göre kolaydır.
Allah bunu elinizden çıkana tasalanmayasınız , O'nun size verdiği
ile de sevinip şımarmayasınız diye yazmıştır. Allah, çok böbürlenen
her kibirliyi sevmez" (Hadid: 22-23) mealli ayetleri okudu.
Yezid ise, ona:
"De ki: Sizi çarpan her musibet, kendi ellerinizin işleyip kazandığı
günahlar yüzündendir. Bununla beraber, Allah birçoğunu da
affeder de, musibete uğratmaz" (Şura: 30) mealli ayeti okudu.397
"Bu, sana ve babana, o ayetten daha münasiptir" dedi.
Hz. Hüseyin'in Ev Halkı Hakkında Yapılacak
Muamelenin Görüşülmesi ve Kararlaştırılması
Yezid, yanındakilere :
395. Taberi, Tarıh , c. 6, s. 267.
396. Taberi, Tarfh , c . 6, s . 265.
397. Taberi, Tarıh , c . 6, s . 265 , 267.
KERBELA FACİASI 233
"Ey Şamlılar! Şunlar hakkında siz ne yapmamı düşünürsünüz?"
diye sordu.
İçlerinden bir adam:
"Kötü köpek eniklerini yanında tutma!" dedi.
Küfe eski valisi Nurnan b. Beşirü'l-Ensari ise:
"Reswullah Aleyhisselam onları bu halde görse ne yapar idiyse,
senin de onlara öyle yapmanı uygun görürüm!" dedi.
Yezid:
"Doğru söyledin. Onları serbest bırakınız . Giydirip kuşatınız.
Onlara mutfaktan yemekler çıkannız. Kendilerine birçok bağış ve
balışişler de verilsin!" dedi. 398
Mor Suratlı Şamlının Küstahlığı ve
Yezid'in Hz. Zeyneb'le Münakaşası
Fatıma bint-i Ali der ki:
''Yezid b. Muaviye'nin önünde oturduğumuz ve bize acıdığı, hakkımızda
birşeyler emrettiği sırada, Şamlılardan kızıl, mor suratlı
bir adam ayağa kalkıp Yezid'e :
'Ey mü'minler emiri! Şunu bana armağan et!' diyerek, beni Yezid'
den istedi.
Ben güzel bir kızdım. Onun bu isteği karşısında korktum, ürperdim
ve titredim.
Zannettim ki, bu istek onlar için caiz ve mümkündür.
Kızkardeşim Zeyneb'in entarisinden yan,ıştım.
Kızkardeşim Zeyneb, benden büyük bir akıllı idi. Bunun caiz olmadığını
bilirmiş.
'Yalan söyledin! Vallahi, sen kötüleştİn ve alçaklaştın!
Bu, ne sana, ne de ona (Yezid'e) helai ve caizdir!' diyerek Şamlıya
çıkıştı.
Yezid, kızdı.
Ab lama:
'Sen de valiahi yalan söyledin! Bu, benim için helal ve caizdir!
Ben bu işi yapmak isteseydim, yapabilirdim!' dedi.
Abiarn Zeyneb :
'Hayır! Vallahi, Allah bunu sana helal kılmamıştır.
398. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2, s. 219.
234 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Milletimiz den çıkmadıkça, dinimizden başka bir din tutmadıkça,
bu senin için de mümkün olmaz!' dedi.
Yezid büsbütün kızdı ve:
'Demek, böyle yaparsam babanın ve kardeşinin dininden çıkacağıını
ileri sürüyor, bana karşı geliyorsun?' dedi.
Ablam Zeyneb:
'Allah'ın dininden ki; o, babamın dini, kardeşimin dini ve dedemin
dinidir. Allah seni de, senin babanı da, senin dedeni de ona hidayet
etmiştir!' dedi.
Yezid:
'Yalan söyledin ey Allah düşmanı kadın!' dedi.
Ablam Zeyneb:
'Sen haksız yere sövüp sayan, kudret ve hakimiyetinle ezen bir
emir misin yoksa? !' deyince, Yezid utanır gibi oldu ve sustu.
Şamlı adam:
'Ey mü'minler emiri! Şu kızı bana armağan et!' diyerek dileğini
tekrarladı.
Yezid:
'Allah sana döşeğinde ölmek hükmünü ihsan edinceye kadar,
bekar kal!' dedi."399
Şamlılardan bir adam da:
"Onların kadınları bize helaldir! " demişti.
Ali b. Hüseyin:
''Yalan söyledin! Dinimizden çıkmadıkça, bu senin için mümkün
olmaz!" dedi.400
Hz. Hüseyin İçin Üç Gün Matem Tutulması
Yezid b . Muaviye, Hz. Hüseyin'in ev halkını kendi ev halkının
yanına gönderdi.
Muaviye hanedanı kadınlarından, onları karşılamayan hiçbir
kadın kalmadı. 40ı
Onlar içeri girerlerken, Yezid'in kadınları, Muaviye b . Ebu Süfyan'ın
kızları ve hanımı feryat ve fıgan ettiler. 402
399. Taberi, Tarih, c. 6, s. 265.
400. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s . 58.
40 1 . Taberi, Tarih , c. 6, s . 265 .
402 . Taberi, Tarih, c. 6, s. 265 .
KERBELA FACİASI 235
Yezid, Ebu Süfyan hanedam kadınlarının Hz. Hüseyin için üç
gün ağlamalarını, matem tutmalarını emretti. 403
Onlar, Hz . Hüseyin için üç gün matem tuttular. Feryat ettiler ve
ağladılar. 404
Yezid'in karısı da ağladı.
Yezid:
"Kureyş'in büyüğü için ağlamak, ona düşen bir hak ve vazifedir!"
dedi.405
Yezid'in Ali ve Ömer b. Hüseyin'le
Birlikte Yemek Yemesi
Yezid; Ali b. Hüseyin'i yanına çağırmadıkça, birşey yemez, içmezdi.
406
Yezid; yemeği hazırlandığı zaman, Ali b. Hüseyin'i ve onun kardeşi
küçük Ömer'i çağırır, onlarla birlikte yerdi.
Ömer b. Hüseyin'in Hruid b. Yezid'le
Nasıl Güreş Tutacağı
Yezid, bir gün, Ömer b. Hüseyin'e:
"Şu oğlum Halid'le (ki Ömer'in yaşıtı idi) güreşebilir misin?" diye
sordu.
Ömer:
"Olur! Bir kılıç bana ver! Bir kılıç da ona ver! Onunla çarpışayım.
Bak, hangimiz dayanabilecek!" dedi.
Yezid onu bağrına bastı ve:
"Anladım ki, erkek yılan ısırır.
Yılan yılandan başka birşey doğurur mu?" dedi.407
Yezid'in Ali b. Hüseyin' e Bir Teklifi
ve Nurnan b. Beşir'e Direktifi
Yezid b. Muaviye, Ali b. Hüseyin'e:
403. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. 204.
404. Taberi, Tarih, c . 6, s . 265.
405. Zehebi, A'lam , c . 3 , s. 204.
406. Taberi, Tarih, c . 6, s . 265.
407. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 261, İbn Esir, el-Kamil , c . 4, s. 45.
236 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
"Yanımızda kalmak, oturmak istersen, akrabalık hakkını gözetir,
seni ağırlarız.
Memleketine gitmek istersen, seni memleketine gönderirim"
dedi.
Ali b. Hüseyin:
"Medine'ye gönderilmemi isterim" dedi.408
Yezid, KUfe eski valisi Nurnan b. Beşir'e:
"Onların yol hazırlığını düzenle! Yanlarına Şamlılardan emniyetli,
salih birisini kat. Onlarla birlikte atlılar ve yardımcılar da
gönder. Medine'ye kadar onları götürsünler!" diyerek emir ve direktif
verdi.409
Yezid'in Gidecekleri Sırada
Ali b. Hüseyin'le Konuşması
Yezid b. Muaviye, Ali b. Hüseyin'i, Medine'ye gitmek istedikleri
sırada yanına çağırdı. Ona:
"Allah Mercane'nin oğluna lanet etsin! Vallahi, eğer Hüseyin'le
ben buluşsa, görüşse idim, benden ne isteseydi onun arzusunu yerine
getirir, ölümü ondan uzaklaştırmak için bütün gücümü harcar,
hatta gerekirse bu yolda bazı çocuklarımı feda etmeyi bile göze alırdım.
N e çare ki, Allah, gördüğün şeyi takdir etmiştir.
Senin her neye ihtiyacın olursa, bana yaz, yerine getirilir!" dedi.
Onları giydirtti, kuşattırdı ve kendileriyle birlikte gönderdiği
zata da, onlar hakkında gerekli emir ve tavsiyelerde bulundu.4ıO
Yezid b . Muaviye, Hz. Hüseyin'in ev halkının yol hazırlıklarını
en güzel şekilde gördükten sonra, yanlarına otuz atlı kattı.411
Dımeşk'tan Medine'ye doğru yola çıktılar. Geceleri, yola devam
ettiler.
Şamlı kafile başkanı olan zat ile atlılar, aradaki mesafeyi kaybetmeksizin
önlerince gitmekte, bir yere kondukları zaman, onlar-
408. Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş, s. 58.
409. Taberi, Tarih, c . 6, s . 265.
4 1 0 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 266.
411. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 261.
KERBELA FACİASI 237
dan ayrılıp bekçiler gibi çevrelerinde dönüp dolaşmakta, zaman zaman
ihtiyaçlarını sorup gereklerini yerine getirmekte idiler.
Medine'ye girineeye kadar, onları bu şekilde götürdüler.412
Yezid'in Ali b. Hüseyin Hakkında
Müslim b. Ukbe'ye Emir ve Tavsiyesi
Ali b. Hüseyin der ki:
''Yezid:
'Kavminin başına işler gelecektir. Sen onların arasına girme !'
demişti. Harre günü olunca, Yezid'in dediği oldu. Benim emanım
hakkında Müslim b. Ukbe ile yazı gönderdi.
Katliamdan boşalınca, Müslim b. Ukbe bana haber gönderdi.
Yanına vardım. Önüme bir yazı attı. Yazının içinde :
'Ali b. Hüseyin hakkında hayır tavsiye ederim. O onların işlerine
karışmış ise, kendisine eman ver ve onun suçunu bağışla. Onlarla
bir olmamışsa, isabet ve iyi etmiştir!' diyordu."413
Yezid'in Kerbela Faciasından Önce Sevinç,
Sonra da Nedaınet Duyması
Yılnus b. Habib'e göre; Yezid b. Muaviye, Hz. Hüseyin ile aslıabının
şehit olmalarına önce sevinmiş, sonra da pişman olmuştur.
İbn Ziyad'ın Hz . Hüseyin tarafından yapılan teklifleri kabul etmeyip
onu ve aslıahım ·şehit etmekle Müslümanları kendisine kinlendirdiğini
ve kalbiere düşmanlık tohumları ektiğini söylemiş:
"Allah Mercane'nin oğluna lanet etsin!" demiştir.414
Yezid; Kerbela faciasından dolayı İbn Ziyad'a lanet eder ve kızar
gibi görünmekle beraber, Ebu'l-Fida'nın da dediği gibi, onu ne
azletmiş, ne cezalandırmış, ne de kınamıştır.415
Kerbela Katliaınımn Emevi Saltanatının
Yıkılmasına Sebeb Olduğu
Abdulmelik b. Mervan, Haccac b. Yılsufa yazdığı bir yazısında:
412. Taberi, Tarih , c. 6, s. 266.
413. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s. 217.
414. Taberi, Tarih, c . 7, s . 19.
415. Ebu'l-Fida, El-Bidaye ve'n-nihaye, c . 8, s . 203.
238 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Beni şu Ehl-i Beytin kanlannı dökmekten uzak tut!
Çünkü, Hüseyin'i öldürdükleri zaman, Allah'ın Harb oğullarından
(Ebu Süfyan ailesinden) mülk ve saltanatlarını soyup aldığını
gördüm!" demiştir. 416
Hz. Hüseyin'in Şehit Edilmesini Yezid mi Emretmişti?
İbn Ziyad; Yezid'in ölümü üzerine, öldürülmekten korkarak
Basra'dan Şam'a kaçarken, kılavuzunun yaptığı uyarmaya:
"Ben uyumuyorum. Fakat bir iş üzerinde düşünüyorum!" diye
karşılık vermiş, kılavuz :
"Ben senin neler düşündüğünü biliyorum!" deyince de:
"Haydi, ne düşündüğümü haber ver?" demişti.
Kılavuz:
"Sen herhalde Hüseyin b. Ali'yi öldürdüğüne pişman oluyor, Basra'daki
beyaz sarayını, orada sana verilen maaştan artık mahrum
kalacağını, zan ve tevehhümle Basralılardan öldürdüğün Ehl-i Beyt
taraftarlarından dolayı duyduğun pişmanlığı düşünüyorsundur?"
demiş;
İbn Ziyad:
"Ey Yeşkür oğullarından olan kardeş ! Sen benim düşündüklenınden
hiçbirisini tutturamadını
Ben Hüseyin'i öldürdüm amma, o, mü'minler emirine ve ümmetin
topluluğuna karşı koymaya kalkmıştı.
Mü'minler em1ri de bana yazdı ve onu öldürmeınİ emretti.
Eğer bu yanlış bir hareket idi ise, sorumluluk Yezid'e düşer; bunun
sorumlusu Yezid olmak gerekir!" demiştir.4ı7
İbn Abbas'ın Yezid'e yazdığı mektubunda açıklandığına göre;
Hz. Hüseyin'in Medine'den Mekke'ye gitmesinde Yezid'in rolü, hatta
Mekke'den Küfe'ye davet edilmesinde de onun parmağı vardı!418
Nitekim, Medine valisine yazdığı yazısında, Hz. Hüseyin'in
bey'at için zorlanmasını,419 bey'attan kaçındığı takdirde boynunun
vurulmasını emreden de, Yezid'di.420
416. İbn Abdi Rabbih, lkdu'l-ferid, c. 2, s. 220.
417. Dineveri, Kita b u 'l-ahbfır, s . 284.
418. Yakubi, Tarilı, c . 2 , s . 249.
419. Belazuri, Ensa b u 'l-eşra{, c . 4, s . 12, Taberi, Tarih, c . 6 , s . 188.
420 . Yakubi, Tarih , c . 2 , s . 241.
KERBELA FACİASI 239
İbn Ziyad'ın Endişelenınesi
Ömer b. Sa'd Hz. Hüseyin'in şehadetinden sonra İbn Ziyad'ın
yanına dönünce, İbn Ziyad:
"Ey Ömer! Hüseyin'in öldürülmesi hakkında sana yazmış olduğum
yazıyı bana geri ver!" dedi.
Ömer:
"Emrin yerine getirildi. Yazı da kayboldu!" dedi.
İbn Ziyad:
"Onu muhakkak bulup bana getireceksin!" dedi.
Ömer:
"Kayboldu o!" dedi.
İbn Ziyad:
"Onu muhakkak bulup bana getireceksin!" diye ısrar edince,
Ömer:
"Vallahi, o, Medine'de bana çatacak Kureyş'in kocakaniarına
karşı kendimi savunmak için yanımda alıkonulmuştur!
Vallahi, ben sana Hüseyin hakkında bir öğütte bulunmuştum
ki, eğer o öğüdü babam Sa' d b. Ebi Vakkas'a yapmış olsaydım, onun
üzerimdeki hakkını ödemiş olurdum!" dedi.
İbn Ziyad'ın kardeşi Osman b. Ziyad:
"Ömer doğru söylüyor.
Vallahi, arzu ederdim ki; tek Hüseyin öldürülmeyeydi de, Kıyamete
kadar Ziyad oğullarından burunlarında halka bulunmayan
(köle olmayan) bir tek kimse olmayaydı!" dedi.
İbn Ziya d buna itiraz etmezdi. 42ı
Merdine'nin İbn Ziyad'a Çatması
İbn Ziyad'ın anası Mercane, İbn Ziyad'a:
"Sen Resülullah'ın kızının oğlunu öldürdün! Cennet yüzü göremezsin
artık!" diyerek çatardı.422
Ömer b. Sa'd'ın Pişmanlığı
Humeyd b. Müslim der ki:
42 1 . Taberi, Tarih, c . 6 , s. 268, İbn Esir, el-Kamil, c . 4 , s . 48.
422 . Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s . 204.
240 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Ömer b. Sa'd benim dostumdu. Hüseyin'le çarpıştıktan sonra
yanına gitmiş, halini sormuştum.
'Sorma halimi! Bir insan evine kötülük için dönmezken, ben kötülük
için dönmüş; yakın akrabalık bağlarını koparmış, büyük bir
cinayet işlemişimdir!423
İbn Ziyad'a itaat, Allah'a isyan etmi􀟏imdir!' dedi."424
Ömer b. Sa'd'ın İleri Sürdüğü Mazeretler
Abdullah b. Zübeyr'in Küfe valisi Abdullah b. Muti', Ömer b.
Sa'd'a:
"Amcanın oğlunu öldürmeye gideceğine Hemdan ve Rey'e gitmeyi
tercih etseydin olmaz mıydı?" demişti.
Ömer b. Sa'd:
. "İşler semada takdir olunur.
Ben, Kerbela vak'asından önce, amcaının oğlunun işinden dolayı
mazur görülmemi istemiştim. Fakat, dileğimin kabulüne yanaşılmadı
ve kaçındığım şey ille bana yaptırıldı!" dedi. 425
Şebes b. Rib'i'nin itirafları ve Pişmanlığı
Şebes b. Rib'i:
"Allah bu Küfe şehrine ne hayır verir, ne de Küfelileri doğru yo- ·
la götürür.
Şaşmaz mısınız ki; bizler önce Ali b. Ebu Talib'in, ondan sonra
da oğlu Hasan'ın yanında Ebu Süfyan hanedanıyla beş yıl çarpıştık
da, sonradan Ali b. Ebu Talib'in oğluna...:....ki o, yeryüzü halkının
hayırlısı idi-karşı düşmanlık ettik. Muaviye hanedam ve zaniye
Sümeyye'nin oğlu ile bir olup, onunla çarpıştık ve onu şehit ettik
ki; bu, dalaletin dalaleti idi!" diyerek nedamet edip durmuştur.426
Bir Sineğİn mi, Yoksa Hz. Hüseyin'in Kanını
Dökmenin mi Cezasının 􀈸orulmak Gerektiği
Ebu Nu'm der ki:
423 . Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 260.
424. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3 , s . 2 04.
425 . İbn Sa'd, Tabakat, c . 5, s . 148 .
426 . Taberi, TarUı , c . 6, s. 250.
KERBELA FACİASI 241
"Bir adam, ihram halinde elbiseye sivrisinek kanı bulaştığı,427
yahut bir sineği öldürdüğü zaman ne yapmak lazım geleceğini İbn
Ömer'den sorinuştu.428
İbn Ömer, ona:
'Sen nerelisin?' diye sordu.
Adam:
'Iraklıyım!' deyince, İbn Ömer:
'Hele şuna bakın! Resülullah Aleyhisselamın oğlunu öldürdüler
de, şimdi bana sivrisineğİn kanından dolayı ne yapmak lazım geleceğini
soruyor!
Halbuki, ben Resülullah Aleyhisselamın:
'Hasan ve Hüseyin ki, onlar benim dünyada öpüp kokladığım
iki reyhanımdır!' buyur􀀫uğunu işitmişimdir' dedi."429
İbrahim en-Nehai'nin Bir Sözü
İbrahim en-Nehai der ki:
"Eğer ben Hüseyin'i şehit edenler arasında bulunsaydım ve
Cennete de girebilseydim, Resuluilah Aleyhisselamın yüzüne bakmaya
haya ederdim!"430
İbn Ziyad'ın Medine Valisine Müjdeci Göndermesi
Hz. Hüseyin'in başı Küfe'ye getirildiği zaman, İbn Ziyad, Abdulmelik
b. Ebu Harisü's-Sülemi'yi yanına çağırdı.
Ona:
"Medine'ye git! Amr b. Said b . .As'a, Hüseyin'in öldürüldüğünü
müjdele!" dedi.
Amr b. Said, o zaman, Medine valisi idi.
Abdulmelik, hastalığını ileri sürerek gitmek istemedi.
İbn Ziyad onu şıkıştırdı.
"Medine'ye git! O, senden haberi alır almaz, sana altınlar verecektir!
Haydi, hastalığını bahane etme! Bir hayvan satın al, hemen
üzerine atla, yola düş!" dedi.
427. Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 657.
428. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5568. hadis.
429. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5675. ve 5940. hadisler, Tirmizi, Sünen, c . 5 , s . 657.
430. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l·ferıd, c . 2, s . 2 19.
242 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Abdulmelik der ki:
"Medine'ye gelince, Kureyş'ten bir zata rastladım.
Bana:
'N e haber var?' diye sordu.
'Haber valinin yanında!' dedim.
'İnna Iiliahi ve inna ileyhi raciun! Hüseyin b. Ali öldürülmüş!'
dedi.
Amr b. Said'in huzuruna girdim.
Bana:
'Arkanda ne haberin var?' diye sordu.
'Valiyi sevindirecek şey var: Hüseyin b. Ali öldürüldü!' dedim.
'Onun öldürüldüğünü yüksek sesle ilan et!' dedi.
Öldürüldüğünü yüksek sesle ilan ettim.
Vallahi, Haşim oğullan kadınlarının evlerinde, Hüseyin'e ağladıklan
gibi bir ağıt işitmiş değilim!
Amr b. Said güldü:
'Bu ağıtlar, Osman b. Affan hakkındaki ağıtların karşılığıdır!'
dedi. Sonra minbere çıktı. Hüseyin'in öldürüldüğünü halka bildirdi."
43ı
Hz. Hüseyin'in Şehadetinden Sonra Hz. Ümm.ü
Selerne'nin Peygamberimizi Rüyada Görmesi
Rivayete göre; Selman demiştir ki:
"Ümmü Selerne'nin yanına varmıştım. Ağlıyordu.
'Ne için ağlıyorsun?' diye sordum.
'Resulullah Aleyhisselamı rüyada gördüm. Ağlıyordu. Kendisinin
başı ve sakalı da toz toprak içinde idi.
'Ya RasUlallah! Sana ne oldu?' diye sordum.
'Biraz önce Hüseyin'in şehadetinde bulundum!' buyurdu' dedi."
432
Acı Haberi Alınca Hz. Ümm.ü Selerne'nin Bayıbnası
Hz. Hüseyin'in şehit edildiği haberini işitince Medine'de ilk feryadı
koparan, Peygamberimizin zevcesi Hz. Ümmü S􀟐leme oldu.
43 1 . Taberi, Tarih , c. 6, s. 268.
432 . Hakim, Müstedrek, c. 4, s . 19.
KERBELA FACİASI 243
"Eyva.h Hüseyin'im! Eyva.h Resftlullah'ın oğlu!" diyerek feryat
etti.
Diğer Medine kadınları da, her taraftan feryada başladılar.
Koparılan feryatlardan, Medine yerinden oynadı.
O güne kadar, bunun bir benzeri daha görülmemişti. 433
İbn Sirin:
"Kadınlar, Yahya Aleyhisselamdan sonra, Hz. Hüseyin'e ağladıkları
kadar hiç kimseye ağlamamıştır!" der.434
Şehr b. Havşab der ki:
"Peygamber Aleyhisselamın zevcesi Ümmü Selerne'nin yanında
bulunduğumuz sırada, ona Hüseyin'in öldürüldüğü haberi geldi.
'Allah ona bu işi yapanların evlerini ve kabirierini ateşle doldursun!'
dedi ve bayıldı.
Biz de, kalkıp yanından ayrıldık."435
Hz. Hüseyin'in şehadeti dolayısıyla Hz. Ümmü Selerne'ye biziye
yapılmış, başsağlığı dilenmiştir. 436
Çanakta Kan Haline Gelen Toprak
Hz. Hüseyin'in Cebrail tarafından Kerbela'dan getirilen toprağını,
Peygamberimiz zevcesi Hz. Ümmü Selerne'ye verirken:
"Bu toprak kan haline gelince, Hüseyin şehit edilir!" buyurmuştu.
Hz. Ümmü Selerne onu yanında sırça bir çanak içinde saklamakta
ve zaman zaman ona bakmakta idi.
Hz . Hüseyin'in şehit edildiği gün toprağın kan haline geldiğini
görünce, Hz. Hüseyin'in şehit edildiğini anlamış ve haber vermişti.
437
İbn Abbas'ın Hz. Hüseyin Hakkındaki Rüyası
Abdullah b . Abbas, Hz. Hüseyin'in şehadeti ile ilgili bir rüyasını
şöyle anlatır:
433. Yak.ubi, Tarih , c. 2, s. 246.
434. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3, s . 2 10.
435. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3, s. 215.
436. Hakim, Müstedrek, c. 4, s. 19.
437. Yak.ubi, Tarih , c. 2, s. 245-246, İbn Esir, el-Kamil, c. 4, s . 48.
244 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Resülullah Aleyhisselamı rüyada gördüm: Kendisi son derecede
üzüntülü ve tasalı idi.
Resülullah'ın elinde sırça bir çanak, çanağın içinde de toplanmış
kan vardı.
Kendisine :
'Ya Rasülallah! Nedir bu?' diye sordum.
'Bu, Hüseyin'in ve aslıalıının kanıdır! Allah'a götürüyorum!' buyurdu."
İbn Abbas, sabaha çıkınca, Hz. Hüseyin'in şehit edildiğini haber
verdi ve rüyasını anlattı.
İbn Abbas'ın rüyayı gördüğü gün sayılınca, Hz. Hüseyin'in Kerbela'da
şehit edildiği güne rastladığı görüldü.438
Ali b. Zeyd b. Cüd'an'ın bu husustaki açıklamasına göre; İbn Abbas
bir gün uykudan uyanır ve:
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciün" diyerek istirca'da bulunduktan
sonra:
"Vallahi, Hüseyin şehit edildi!􀣶' der.
Arkadaşları, ona:
"Ey İbn Abbas! Bu nasıl olur?" diye sorarlar.
O da:
"Resülullah'ı rüyada gördüm: Yanında içi kan dolu cam bir bardak
bulunuyordu . .
'Benden sonra ümmetimin yaptığı şeyi biliyor musun? Hüseyin'i
şehit ettiler! Bu, onun ve aslıalıının kanlarıdır. Bunu Allah'a
sunacağım!' buyurdu" der.
Arkadaşları, o günü ve saati yazarlar.
Aradan çok geçmez , yirmidört gün sonra, Hz. Hüseyin ile aslıabının
şehit edildikleri haberi Medine'ye gelir.
Rüyanın görüldüğü gün ve saatte onların şehit edilmiş oldukları
anlaşılır. 439
Beytü'l-Makdis Kayasının Altında Görülen Kan
Hz. Hüseyin'in şehit edildiği güri, Beytü'l-Makdis'teki Hacer
(Kaya)'nın altında yeni boğazlanmış deve veya koyun kanını andı-
438. İbn Esir, el-Kamil, c. 4, s. 48, Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c . 3, s. 213.
439. Ebu'l-Fida, El-Bidaye ve'n-nihaye, c . 8, s . 200.
KERBELA FACİASI 245
rır bir kan görüldü.440 Bu kan, Hz. Ali şehit edildiği zaman da görülmüştü.
44ı
Akli'in Kızının Hz. Hüseyin ve Ashabı için Ağlaması
Hz. Hüseyin ile aslıalıının şehit edildikleri haberini alınca, Akll
b. Ebu Talib'in kızı, kendi kadınlarından bazılarıyla birlikte son derecede
tasalı ve elbisenin eteği arkasında sürünerek dışarı çıkmış
ve:
"Siz ne söylüyorsunuz?!
Peygamber Aleyhisselamın size buyurduğunu ne yaptınız?
Siz ümmetierin sonuncusu değil misiniz?
Peygamberiniz :
'Ben aranızdan kaybolduktan sonra, size zürriyetimi ve ev halkımı
tavsiye ederim!' buyurmadı mı?!
Halbuki, onlardan bir kısmı esir edilmiş, bir kısmı da kaniara
bulanmış !" diyerek ağlamıştır.442
Hz. Hüseyin İçin Mersiyeler
Söylenınesi ve Ağıtlar Yakılması
Hz. Hüseyin için birçok yamk mersiyeler söylenmiş, ağıtlar yakılmıştır.
443
Abdullah b. Cafer'in Hz. Hüseyin
Hakkındaki Takdirkar Sözleri
İki oğlunun Hz. Hüseyin ile birlikte şehit edildikleri haberi Abdullah
b. Cafer'e erişince, bazı azadiılan ile halktan bazıları onun
yanına giderek başsağlığı dilediler.
Ebu'l-Lislas:
"Bizim başımıza gelenler, hep Hüseyin'in yüzünden geldi!" deyince,
Abdullah b. Cafer ayakkabısıyla ona vurdu ve:
"Ey kokmuş, sünnetsiz karının oğlu! Sen bu lafı Hüseyin için na-
440. İbn Abdi Rabbih, lkdu'l-fer!d , c . 2 , s . 221, Zehebi, Siyeru a'lfımi'n-nübelfı, c . 3, s .
2 12.
441. İbn Abdi Rabbih, Ikdu 'l-ferid, c . 2, s . 221.
442 . Taberi, Tarih, c . 6, s . 268.
443 . Mus'abu'z-Zübeyri, Nesebi Kureyş , s . 40-41.
246 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
sıl söylüyorsun? Vallahi, ben de onun yanında bulunsaydım, onun
yanından ayrılmaz, kendisiyle birlikte ölmeyi arzu ederdim!
Vallahi, kendim o iki oğlumdan daha cömert olamadım.
Onlar, kardeşim ve amcaının oğlu ile birlikte ölmekle, üzerimdeki
felaket ve musibetin acısını hafıfletmişlerdir!" dedikten sonra,
yanında oturanlara dönerek:
"Hamdolsun Allah'a ki, Hüseyin'in şehadeti üzerine bana taziye
yapıldı, başsağlığı dilenrnek şerefi bahşolundu.
Hüseyin'in bana karşı hiçbir saygısızlığı olmamış, fakat çocuklarımın
ona karşı belki saygısızlık ettikleri olmuştur" dedi.444
Hz. Hüseyin'in Başı Hakkında Bilgiler
Hz. Hüseyin'in başı Dımeşk'ta bir mızrağa takıldı.445
Mızrakta üç gün asılı bırakılmak suretiyle teşhir edildi.446
Hz. Hüseyin'in başının Yezid tarafından Medine'ye gönderHip
orada da astırılarak teşhir edildiği de rivayet edilir.447
Hz. Hüseyin'in başının gömüldüğü yer hakkında bir hayli ihtilaf
vardır.
İbn Sa'd'a atfen, Yezid'in onu Medine naibi Amr b. Said'e gönderdiği
ve Hz. Fatıma'nın yanına gömdürdüğü rivayet edildiği gibi;
Yezid'in ölümüne kadar mahzeninde bırakıldığı ve sonra kefenlenip
Dımeşk Feradis kapısına gömüldüğü de rivayet edilir. Hatta,
ikinci Feradis kapısı içinde "Baş Mescidi" diye anılagelen bir mescid
de mevcuttur. 448
Ebu Kerib der ki:
"Dımeşk'ta Yezid'in oğlu Velid'in yanında toplananlar arasında
ben de bulunuyordum.
Atıma binip Tevma kapısına doğru gittim. Kapıyı açtığım zaman,
içinde, üzerinde 'Bu, Hüseyin b. Ali'nin başıdır!' diye yazılı bir
baş vardı.
Kılıcımla bir çukur kazıp onu gömdüm!"449
444. Taberi, Tarih , c . 6, s. 268 .
445 . Yak ubi, Tarih, c . 2, s. 245.
446. Zehebi, Tarih, c . 3 , s . 12, Makrizi, Hıtat, c . 1 , s . 430.
447. İbn Habib, Kitabu'l-muhabber, s . 49 1 .
448 . Ebu'l-Fida, el-Bidaye , c . 8 , s . 204.
449. Zehebi, Siyeru a 'lami'n-nübela , c . 3 , s . 2 13 .
KERBELA FACİASI 247
Hamza b. Yezidü'l-Hadrami de, bu hususta şu bilgiyi verir:
"Hüseyin'in başı Dımeşk'ta üç gün asılı olarak görüldü.
Bana Yezid'in dadısımn söylediğine göre; baş , Süleyman b . Abdulmelik
halife oluncaya kadar (Hicri 96) askeri silah deposunda
bekletil di.
Süleyman b. Abdulmelik, adam gönderip onu getirtti.
Başın sadece beyaz kemiği kalmıştı.
Bir tabut getirildi. Baş kokulandı, kefenlendi ve tabut içinde
Müslüman makberesine gömüldü.
Müsevvede (Abbas oğulları) Dımeşk'a geldikleri, girdikleri zaman,
başın bulunduğu yeri soruşturdular. Bulunduğu yeri kazdılar
ve onu oradan aldılar. Sonradan onun ne yapıldığını Allah bilir."450
Abdullah b. Zübeyr'in Hz. Hüseyin
Hakkındaki Takdirkar Sözleri
Abdullah b. Zübeyr; Hz. Hüseyin'in şehit edildiğini işitince, Mekke'de
bir hutbe irad etti. Hususi olarak Ktifelileri kınadı ve umumiyetle
de Iraklıları yerdi.
"Allah'ın takdiri ve hükmü yerini bulur.
Vallahi, onlar öyle bir zat şehit ettiler ki, o, geceleri uzun uzun
namaz kılar, gündüzleri de oruç tutardı.*
Halifeliğe onlardan (Emevilerden) daha layık ve müstahaktı.
Vallahi, o Kuı"an'ı ne teganni ile değiştirenlerden, ne gözleri Allah
sevgisi ve saygısıyla yaşarmayanlardan, ne orucu haram içki
ile açanlardan, ne de av köpekleri yılrenlikleri ile vakit geçirenlerdendi.
Şehit ettiler onu!" dedi.
İbn Zübeyr'in adamları:
"Ey kişi! Kendine bey'atı açıklasana?
Hüseyin şehit olduktan sonra, bu yolda sana muhalefet edecek
kimse kalmamıştır!" dediler.
450. Zehebi, Siyeru a 'lami'n-nübela , c. 3, s. 2 16, Tarih, c. 3, s. 12- 13, Ebu'l-Fida, el-Bidaye,
c. 8, s . 204, Makrizi, Hıtat, c. 1, s . 430.
* Hz. Hüseyin'in Medine'den Mekke'ye yaya olarak yirmibeş kere gidip haccettiği de
rivayet edilir (İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c. 2, s. 220).
248 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Yezid b. Muaviye ile Abdullah b. Abbas
Arasındaki Yazışmalar
Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b . Abbas'ın kendisine bey' at etiD:esini
çok arzu etmekte idi.
İbn Abbas'ın ona b@y'at etmeden vefat ettiği rivayet edilir.
İbn Abbas'ın' Abdullah b. Zübeyr'e bey'attan kaçındığını haber
alınca, Yezid b. Muaviye, kendisine bey'at edeceğini sanarak, wnarak
oria bir yazı yazdı. 45ı
Yazısında şöyle dedi:
"İmdi, işittiğime göre, haksız İbn Zübeyr seni batıla yardımcı,
günaha ortakçı olasın diye kendisine bey'at etmeye ve itaatine girmeye
davet etmiş.
Sen ise, bize olan bey'atınızda ve sözünüzde durmuş, Allah'a taat
ve bu yoldaki hakkımızı tanıdığını isbat için ona boyun eğmekten
kaçınmışsın!
Allah seni akraba hakkını gözeten, ahiillerini yerine getiren akrabaların
en üstün mükruatı ile mükruatlandırsın!
Senin iyiliğini unutmamak ve seni güzel bir şekilde mükruatlandırmak,
unutmayacağım şeylerdendir. Bunun için, ziyaretime
gelmekte acele et!
Yemin ederim ki; sen şerefte, taatte ve ResU.lullah'a akrabalıkta
bizlerdensin.
Allah seni rahmetiyle esirgesin! Gerek kendi kavminden, gerek
hariçten senin yanına gelen gidenlerden, haksız İbn Zübeyr'in diliyle
ve parlak sözleriyle büyülediği kimselere göz kulak ol! Bana
itaat ve benim bey'atıma bağlanmalan gerektiğini onlara güzelce,
iyice öğret! Çünkü, sen onlar için en çok itaat edilir bir kişisin.
Onlar, haramlan helalleştiren haksız İbn Zübeyr'le adamlarından
daha çok, seni dinlerler. Vesselam!"452
Abdullah b . Abbas, Yezid'in yazısına şöyle cevap yazdı:
"Abdullah b . Abbas'tan Yezid b . Muaviye'ye!
imdi, İbn Zübeyr'in beni kendisine bey'ata davet ettiğini ve benim
de kendisine bey'at etmekten kaçındığıını anlatan yazın bana
erişti.
45 1 . Belazuri, Ensab u 'l-eşraf, c. 4, s . 17-18.
452 . Belazuri, Ensa b u 'l-eşraf, c . 4, s . 18, Yakubi, Tarih, c . 2 , s . 247-248.
KERBELA FACİASI 249
Evet! O mesele, işittiğin gibi olmuştur.
Fakat, ben seni ne överim, ne de senin dostluğunu ve sevgini isterim!
Bana diyorsun ki; sen sevgi dostluğumda herkesle bir değilsin.
Andolsun ki; senin elinde bulundurduğun haklarımızdan ancak
pek azı bize verilmiştir.
Sen onlardan pek çoğunu bizden esirgedin ve yanında tuttun!
Halkı sana bey'ata teşvik etmemi ve İbn Zübeyr'e bey'attan alı:
koymaını istiyorsun. y
Hayır! Sana ne iyilik, ne de seni sevindirmek var!
Çünkü, sen Hüseyin'i ince taşlı, milli yerine indirip şehit ettin.
Bu, sırf senin keyfi arzu ve görüşünün neticesi idi.
Sen hiç şüphesiz zayıf, hafif akıllı, işin sonunu düşünemez bir
adamsın!
Sen Hüseyin'i ve Abdulmuttalib oğullannın karanlıklan aydınlatan
yiğitlerini kumsal bir yerde leşkerinle vurup yerlere serdiğini;
Onlan kumlara, topraklara, kaniara bulanmış, çınlçıplak, ke.
fensiz bir halde meydanda bıraktığım;
Rüzgarıann onlann üzerlerine toprak savurduğunu;
Onlann parçalanan cesetlerini kurtların dişlerine takıp oraya
buraya gezdirdiklerini, sırtlanıann da o cesetleri kurtlardan yağmalayıp
inierine kaldırdıklarını;
Nihayet, onlann kanianna girmeye katılmayan kavimlerden
Allah'ın takdir ve nasip ettiği kimseler tarafından geceleyin kefenlenerek
gömülmüş olduklarını unuttuğumu mu sanıyorsun?!
Benim unutamayacağım, senin de unutmaman gereken şeylerden
birisi de; zinakar oğlu zinakar, merhamet duygusundan mahrum
ve uzak, baba ve ana yönünden bir soysuzun oğlunu onların
üzerine musaHat etmendir ki, onun babası senin babana kardeş olduğunu
iddia ei...miş, baban da dünya ve ahirette, sağlığında ve ölümünden
sonra kendisi için ar ve ayıptan, 􀟑tanmaklık ve horluktan,
yüzkarasından başka birşey olmayan bir işi tutmuş, onu soyuna
katmıştır!453
Peygamber Aleyhisselam 'Çocuk doğduğu döşeğe düşer' buyurduğu
halde, baban onu temiz, pak bir çocuğu nesebine katar gibi
45 3 . Yakubi, Tarih , c. 2, s. 248 , Belazuri, Ensdbu'l-eşraf, c. 4, s. 18-19.
250 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
katmış,454 bilmeyerek sünneti öldürmüş, kasden bir bid'atı ihya ve
ilidas etmiştir.
Unutmadığım ve unutamayacağıni şeylerden birisi de; Hüseyin
b. Ali'yi Resulullah'ın Haremi olan Medine'den Allah'ın Haremi
olan Mekke'ye gitmeye mecbur etmen ve hile ile adamlar gönderip
onu yok etmek için kandırman, Allah'ın Haremi olan Mekke'den
yola çıkarıp Küfe yolunu tutturmandır!
O, Mekke' den çekine çekine ve etrafına bakma bakma çıkmıştı.
O, evvel ve ahir, Mekkelilere karşı, Mekkelilerin en şerefiisi idi.
Eğer o Mekke ve Medine'de oturmak istese ve buralarda çarpışmayı
helal saysa idi, Mekkeli ve Medinelilerin kendisine en çok itaat
edeceği, boyun eğeceği biricik kişi idi.
Fakat, o, Allah'ın ve ResUlünün haram kıldıklarını helaileştirrnek
istemedi.
Bundan daha ağırı; senin Haremde çarpışmak için hile ile adamlar
göndermendir. İbn Zübeyr böyle ağır bir günah işlemiş midir?
O nerede, ne zaman Beyt-i Haram'a karşı haksızlık etmiş; mütereddidin,
koşanın önünü kesmiştir?
Halbuki, sen böyle misin?
Sanırım, hayır! Şüphesiz olarak bilirim ki; sen bu hususta haramı
helalleştirmek ister, onları bile bile değiştirirsin!
Kadınlar gibi yemin edersin! Çalgı çalarsın! Irak'a giden, senin
görüşünün kötülüğünü görür ve seni görmek istemez !
'Allah'ın emri, behemehal yerini bulan bir kaderdir.' [Ahzab: 38]
Sonra, sen ki, Hüseyin'e karşı adamlar çıkarmasını Mercane'nin
oğluna yazdın ve onu varacağı yere götürmesini ve işi uzatınayı
bırakmayı; onu ve Abdulmuttalib oğullarından günah kirlerini
Allah'ın gidermiş ve kendilerini hususi bir temizlikle temizlemiş
olduğu Resulullah'ın Ehl-i Beytini şehit edinceye kadar üzerlerine
düşmelerini emrettin!
Biz senin öyle kaba, ciğerleri beş para etmeyen ataların gibi değiliz!
Sonra; Hüseyin b. Ali, geldiği yere geri dönmesi için onlardan talepte
bulunmuştu. Siz, onun yardımcılarının azlığını fırsat bildiniz.
Ehl-i Beytinin kökünü kazımak istediniz. Üzerlerine saldırdınız.
454. Yakubi, Tarıh , c. 2, s. 248.
KERBELA FACİASI 251
Müşrik Türklerin ve kafirlerin ev halklarını öldürür gibi onları
vurup öldürdünüz! Sen ki, böyle benim babamın oğullarını öldürmüşken,
kılıcından kaniarım damlarken, benim için intikam alınacak
bir kimse iken, doğrusu senin benden sevgi, dostluk, yardım istemen
ve beklemen kadar şaşılacak şey yoktur!
Allah dilerse senin üzerindeki kanımı uzatmaz, benim öcümü
almadan seni önüme geçirmez, yaşatmazı
Eğer dünyada yaşamakta beni ileri geçecek olursan, bu da peygamberlerin
ve hanedanlarının şehit edilmeleri gibi bir kader olarak
kabulümüzdür. Allah'ın va'di, hükmü yerine gelir ve gelmiştir.
Allah mazlumlara yardımcı ve zalimlerden intikam alıcı olarak
yeter! Senin bugün bize galebe çalman hoşuna gitmesin.
Vallahi, bir gün gelir, biz de sana galebe çalarız.
Benim verdiğim sözde duracağımdan ve hakkımdan da bahsediyorsun.
Evet! Vallahi, ben amcaının oğlunun da ve bütün babalanının
oğullannın da bu halifelik işine senin babandan daha layık ve müstahak
bulunduklarını bile bile senin babana bey'at etmişimdir. Fakat,
ne yapalım ki, siz Kureyş topluluğu, üzerimize yürüdünüz ve
bize galebe çaldınız. Bizi hakkımızdan men ettiniz.
Bize karşı haksızlığa cür'et edenler kahrolsunları
Sefihler bize karşı yolsuzluk ettiler. İşi bizden başkaları yürüttü.
Onlar da Semud ve Lut kavminin, Medyen ashabının ve peygamberleri
yalanlayanların kalırolduklan gibi kahrolsunları
Haberin olsun ki; en şaşılacak şeylerden en şaşılacak olanı, yaşadığım
çağda hiç görmediğim şaşılacak birşey de, üzerimizdeki
hakimiyetini ve bizi yok ettiğini halk görsün diye, Abdulmuttalib
kızlarını ve onun oğullarının körpe kız çocuklarını Şam'a kadar
esirler gibi yanına taşıtman, getirtmendir!
Yemin ederim ki; sen emin olarak sabahlasan, akşamıasan da,
pek yakında yaralanacaksın! Alacağın yaranın büyük olmasını, başından
kavgaların eksilmemesini, Resulullah'ın torunlarını ve arncasının
oğullarını öldürdükten sonra Yüce Allah'ın sana pek az
mühlet verip seni inim inim inletici bir yakalayışla yakalamasını,
dünyadan en hor, hakir, en günahkar bir şekilde çıkarmasını dilimden
düşürmeyecek, dileyip duracağım! Biraz daha yaşa bakalım!
252 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Vallahi, Allah katında kazanmış olduğun şey (günah) seni helak
ve mahv edecektir!
Allah'a itaat edenlere selam olsun!"455
Yezid b. Muaviye, İbn Abbas'ın bu yazısını alınca, Medine valisi
Velid b. Utbe'ye bir yazı yazarak İbn Abbas'ı Hz. Osman'ın şehadeti
hadisesiyle ilgilendirmek istemiş ve onun üzerinde durulmasını
emretmişti.
İbn Abbas, bu hususta Yezid'e yazdığı yazısında:
"Ben Osman'dan ayrılmış, bir köşeye çekilmiş bulunuyordum.
Fakat, senin baban o zaman işbaşında bulunuyor, ona bakıp duruyorken,
onun yardımına koşmakta ağırdan almış, gecikmişti.
'İmdat!' diye bağırdığı ve kendisinden medet istediği zaman, baban
onun tarafından gelenleri yanında tutmuş, bekletmişti.
Sonradan sonraya, özürler dileyerek adamlar göndermişti.
Babanın gönderdiği adamlar imdadına yetişemeden, onun öldürüldüğü
öğrenilmişti!"456 ·
Yezid ve Akıbeti
Yezid içkiye çok düşkündü.457
Oruç tutacak olursa, onu içki ile açardı.458
Maymunlara, yaban eşeklerine türlü türlü elbiseler giydirir;
çalgılar, eğlenceler ile vakit geçirirdi.
Yezid; Kerbela faciasından sonra, bir gün içki meclisi kurmuş,
İbn Ziyad'ı sağ yanına oturtmuş, uşağına önce kendisine içki sunmasını
emretmiş :
"Sonra da fasık İbn Ziyad'a tıpkısını sun! O, benim katımda sır
ve emanet sahibidir!" demiştir.459
Yezid; Huvvarin nahiyesinde sarhoş olarak avlandığı sırada yaban
eşeğinin üzerindeki maymunun üzerine binmiş, yaban eşeği
tepilip koşturulunca düşmüş, boynu kırılmış , karnı yarılmış ve ölmüştür.
460
4 5 5 . Yakubi, Tarıh, c. 2, s. 249-2 5 0 .
4 5 6 . Belazuri, Ensa b u 'l-eşraf, c . 4, s . 1 9 .
457. Mes'ıldi, Murucu'z-zeheb , c . 3 , s . 77.
458. Belazuri, Ensa b u 'l-eşraf, c . 4, s . 1 7 .
4 5 9 . Mes'üdi, Mıırucu'z-zeheb , c . 3 , s . 7 7 .
4 6 0 . Belazuri, Ensa b u 'l-eşraf, c . 4, s . 2 .
III . BÖLÜM
Kerbela Faciasından Sonra
KUfeli Ehl-i Beyt Taraftarlarımn
Pişmanlık ve Üzüntü Duymalan
Hz. Hüseyin KerbeHi'da şehit edildikten ve İbn Ziyad Nuhayla'daki
askeri karargahından Küfe'ye döndükten sonra; Ehl-i Beyt
taraftarlan, birbirleriyle buluştuklan zaman, Hz. Hüseyin'in yardım
davetine icabet etmemek ve Kerbela'da onun tarafına geçip
ona yardımcı olmamakla çok büyük günah ve hata işlediklerini anlamış,
yaptıklanna pişman olmuş ve kendi kendilerini kınamışlardı.
Onlar, üzerlerindeki bu arı, bu günahı temizlemenin ancak Hz.
Hüseyin'i Kerbela'da şehit edenleri veya bu cinayete katılanları öldürmekle
mümkün olabileceğine kanaat getirdiler. ı
Kerbela İntikamım Almak İçin Yapılan İlk Çalışmalar
Ehl-i Beyt taraftarı KUfeliler ve başkaları; Hz. Hüseyin'in şehadetinden
hemen sonra, onun kanını aramaya, intikamını almaya
halkı gizlice davete başladılar ve çarpışmak için de silah toplamak
ve hazırlamaktan geri durmadılar.
Yezid b. Muaviye'nin öldüğü Hicri 64. yılın 14 Rebiülevvel'ine
kadar, cemaatlerden sonra cemaatler, fertlerden sonra fertler, bu
yoldaki davete icabet ettiler.
ı. Taberi, Tarih, c. 7, s. 47.
254 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Ehl-i Beyt Taraftarlarının Kfrfe Valisini Kovmaları
Yezid b. Muaviye öldüğü zaman, İbn Ziyad Irak umumi valisi
idi. Basra'da oturuyordu.
Amr b. Hureys de, onun vekili olarak Küfe valiliğinde bulunuyordu.
Süleyman b . Sured'in* arkadaşlarından bazıları, Süleyman b.
Sured'in yanına gelerek:
"Şu azgın, zalim adam ölmüştür. Şimdi artık saltanat zayıftamıştır.
İstersen, Amr b. Hureys'i köşkten çıkarıp atalım. Sonra da,
Hüseyin'in ve Ehl-i Beytinin kanlarını aramaya, intikamlarını almaya
halkı davet edelim" dediler.
Süleyman b . Sured:
"Acele etmeyiniz. Görüyorum ki; Hüseyin'i şehit edenler, KüfeIiierin
eşrafı ve Arapların süvarileridirler.
Onlar da Hüseyin'in kanım arayıcı görünüyorlar.
Onlar, bunun kendilerinden aranılacağını anladıkları zaman,
sizin üzerinize yürümeye kalkarlar" dedi.
Bununla beraber, halk, vali konağına gidip, Amr b. Hureys'i dışarı
attılar. 2
Tevbecilerin Kerbela intikamını
Almak İçin Toplantı Yapmaları
Hicretin 65. yılında Küfeli Ehl-i Beyt taraftarlarının ileri gelenlerinden
beş kişi, Hz. Hüseyin'in kanını aramak, intikamını almak
için Süleyman b . Sured'in evinde mühim bir toplantı yaptılar.
Toplantıyı, Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Abdullah
b. Sa'd b. Nüfeyl, Abdullah b. Vailü't-Teymi ve Rifaa b. Şeddad tertiplemişti.
Ehl-i Beyt taraftarlarının ileri gelenlerinden ve hayırlılarından
birçok kişiler de bu toplantıya katıldılar.
* Süleyman b. Sured; Peygamberimizin ashabındandı. Cemel ve Sıffin vak'alarında
Hz. Ali'nin yanında bulunmuştu. Küfe'ye gelmesi için Hz. Hüseyin'e yazı yazanlardandı.
Hüseyin gelip Kerbela'da şehit edildiği zaman, ondan uzak kaldığına, onun
yanında çarpışmadığına çok pişman oldu. Kendisi, bu yolda pişmanlık duyarak, tevbe
ederek Kerbela intikamını almak üzere ayaklananlann başı idi (İbn Sa'd, Tabakdt,
c. 4, s. 292).
2. Taberi, Tarih, c. 7 , s. 5 1-52.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 255
Müseyyeb b. Necebe'nin Konuşması
Toplantıda ilk konuşmayı, Müseyyeb b. Necebe yaptı.
Konuşmasında, Allah'a hamd ü senada bulunduktan ve Allah'ın
Peygamberine salat ü selam getirdikten sonra şöyle dedi:
"İmdi, sizlere derim ki; biz uzun ömürlü olmak, türlü fitnelere
uğramakla mübtela olduk.
Yarın Rabbimize döndüğümüz zaman, kendilerine 'Biz sizi içinde
düşünecek kadar bir müddet yaşatmadık mı ve size bir uyarıcı
da gelmedi mi?' [Fatır: 37] dediği kimselerden yapmamasını dileriz .
Mü'minler emiri Ali b. Ebu Talib, Allah'ın altmış yıl yaşattığı
ademoğlu için bahane ve özür beyan etmeye imkan olmadığını söylemişti.
İçimizde bu yaşa erişmeyen kaldı mı?
Bizler kendimizi temize çıkarmak ve taraftarlarımızı övmekle
helak olanlardan olduk.
Hatta, Allah en hayırlılarımızı, Peygamber Aleyhisselamın kızının
oğlunu yalanlayıcılar mevkiinde görmek, bulmakla bizi mübtela
kıldı.
Halbuki, bundan önce, onun bize yazıları gelmişti. Kendisi bize
elçilerini de göndermişti.
Yanıbaşımızda şehit edilineeye kadar ona ne ellerimizle yardım,
ne dillerimiıle onu müdafaa, ne mallarımızia takviye, ne de onun
için kabilelerimizden bir yardım talebinde bulunduk!
Rabbimize döndüğümüz, Peygamberimiz Aleyhisselama kavuştuğumuz
zaman, ne özür beyan edeceğiz?
O Peygamberimizin sevgili oğlu, zürriyeti, nesli, içimizde öldürülmüş
bulunuyor!
Hayır! Vallahi, onu öldürenleri ve bu işi idare edenleri öldürmekten
veya bu yolda öldürülmekten başka, bizim için mazeret
yoktur!
Bu şekilde hareketimiz, belki Rabbimizi bizden razı kılar.
Ben, bundan sonra, Rabbimize kavuşuncaya kadar, Kendisinin
bize bir azab vermeyeceğinden de emin değilim.
Ey kavmim! Siz kendinize içinizden birisini başkan seçiniz.
Çünkü, icabında başvuracağınız, sığınacağınız, bayrağı altında
toplanacağınız bir emir ve kumandan lazımdır size!
256 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Benim size söyleyeceğim sözüm bu kadardır.
Kendim ve sizin için Allah'tan yarlıganmak dilerim!"
Rifaa b. Şeddad'ın Konuşması ve
Süleyman b. Sured'i Başkanlığa N arnzetlernesi
Müseyyeb b. Necebe'den sonra, Rifaa b. Şeddad konuştu.
Önce Allah'a hamd ü senada bulundu ve Peygamberimiz Aleyhisselama
salat ü selam getirdi.
Sonra da, şöyle konuştu:
"İmdi, ben de derim ki; Allah sana en doğru sözü söyletti.
Sen bizi yapılacak işlerin en doğrusuna, Allah'a hamd ü sena ve
Allah'ın Peygamberine salavatla başlayarak davet ettin.
Bizi fasıklarla cihada, işlediğimiz büyük günahtan tevbeye davet
ettin.
'Makbul olan sözün kabul olunur!' sözü, senden işitilmişir.
Dedin ki: 'İcabında başvuracağımz ve bayrağı çevresinde toplan:acağımz
bir zat işinizi idare etsin.'
Bu hususta biz de senin gibi düşünmekteyiz.
Eğer sen bu işi yapacak kişi olursan, ol. Çünkü, sen bizim katımızda
hoş karşılanan, aramızda hayn öğütleyen, toplumumuzda
sevilen bir kişisin.
Sen de uygun görürsen ve bunu arkadaşlanmız da uygun görürlerse,
Ehl-i Beyt taraftadannın büyüğü ve ResUluilah Aleyhisselamın
salıabisi olan, eskiliği ve kıdemliliği ile tanınan, mücahedesi
ve dindarlığı ile övülen, iyi görüşlülüğüne güvenilen Süleyman b.
Sured, bu işte bizi idare etsin.
Bu yolda benim söyleyeceğim söz de bunlardır.
Kendim ve sizin için Allah'tan yarlıganmak dilerim!"
Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa'd'ın
Rifaa'yı Desteklemeleri
Rifaa b. Şeddad'dan sonra, Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa' d
da, Rifaa b. Şeddad'ın konuşmasına benzer konuşma yaptılar. Müseyyeb
b. Necebe'nin faziletini övdüler. Süleyman b. Sured'in de,
eskilerden olduğunu, bu işi onun idare etmesini kabul ettiklerini
söylediler.
KERBELA FA CİASINDAN SONRA
Arkadaşlarımn Görüşüne
Müseyyeb b. Necebe'nin Katılması
Müseyyeb b. N ecebe:
257
"isabet ettiniz. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Süleyman b. Sured'i
kendinize başkan edininiz!" dedi.
Süleyman b. Sured'in Konuşması
Humeyd b. Müslim der ki:
''Vallahi, o gün, Süleyman b. Sured'in başkan seçildiği gün, ben
de bulunmuştum.
O zaman, biz, Süleyman b. Sured'in evinde toplanan Ehl-i Beyt
taraftadannın ileri gelenlerinden, süvarİlerinden olarak yüz kişiden
fazla idik.
Süleyman b. Sured bir konuşma yaptı. Hemen her toplantıda o
konuşmayı tekrarladı durdu. O kadar ki, konuşmasını ezberledim.
Süleyman b. Sured, konuşmasının sonunda:
"Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve cihad
için bağlanıp beslenen atlar hazırlayınız!" (Enfal: 60) ayetini okudu.
Çarpışmak İçin Yardım Kampanyası Açılması
Toplantıda Halid b. Sa'd b. Nüfeyl ayağa kalkıp :
''Vallahi, ben kendimi öldürünce günahımdan kurtulacağıını ve
Rabbimin benden hoşnut olacağını bilseydim, kendimi öldürürdüm!
Fakat, bu, bizden önceki kavimlerin işidir. Biz onu işlemekten
men olunmuş, alıkonulmuşuzdur.
Allah ve şuradaki Müslümanlar şahit olsun ki; sabaha çıkınca,
düşmanımla çarpışageldiğim bütün silahlanın, zalimlerle çarpışacak
Müslümanlara takviye olmak üzere sadakadır!" dedi.
Ebu'l-Mutemir Huneş b. Rebia da, kalkarak:
"Şahit olunuz ki; ben de bunun gibi yapacağım!" dedi.
Süleyman b. Sured, herkesin getirmek istediği şeyleri Abdullah
b. Vail'e getirip teslim etmesini söyledi.
Kimi silah, kimi elbise ve mesken sağladı.
Abdullah b. Vail'in yanında toplanan silah ve elbise gibi şeylerle
Tevbeciler birliği techiz edildi.
258 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Süleyman b. Sured'in Medainli Ehl-i Beyt
Taraftarlarını işbirliğine Çağırması
Süleyman b. Sured, Medain'de oturan Ehl-i Beyt taraftarı Sa'd
b. Huzeyfe b. Yeman'a gönderdiği mektupta:
"Allah'ın veli kulları olan kardeşleriniz ve Peygamberinizin
Ehl-i Beytine taraftar olanlar, Peygamberlerinin kızının oğlunun
işiyle mübtela oldular.
Kendisi Küfe'ye davet edildi. O da davete icabet edip geldi.
Kendisini çepeçevre kuşattılar. Bunun üzerine, o, Ehl-i Beyt taraftarlarını
kendisine yardıma çağırdı.
Onun davetine icabet edilmedi.
O, geri dönüp gitmek istedi.
Bırakılınayıp hapsolundu.
Kendisine eman verilmesini diledi.
Engel olundu; eman verilmedi.
Serbest bırakılınasını istedi; bırakmadılar.
En sonunda, üzerine yürüyüp kendisini şehit ettiler.
Sonra da, haksızlık ve düşmanlıkla, üstünü başını soyup çıniçıplak
bıraktılar.
O temiz, pak zatı aldatmak, ona yardımcı ve dert ortağı olmamak,
en büyük hata ve günahtı.
Onu şehit edenleri öldürmedikçe ve ayrıca tevbe etmedikçe, bu
günahtan kurtulmak mümkün değildir.
Bizimle buluşma yeri Nuhayla'dır.
Buluşma günü de, altmışbeşinci yılın Rebiülahir ayının başıdır."
3
Kufe Valisi Abdullah b. Yezid'in Mescidde Konuşması
Yezid b. Muaviye öldükten sonra, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah
b. Yezidü'l-Ensari'yi Küfe'ye vali, İbrahim b . Muhammed b. Talha'yı
da harac nazırı olarak göndermişti.
Bunlar, Hicretin altmışdördüncü yılı Ramazan ayının sonlarına
doğru Küfe'ye gelip işe başlamışlardı.
Süleyman b . Sured ve adamları, Küfe'de harekete geçmek iste-
3. Taberi, Tarıh, c. 7, s. 47-50.
KERBELA FA CİASINDAN SONRA 259
dikleri zaman, Abdullah b. Yezid minbere çıkıp Allah'a hamd ü sena
etikten sonra şöyle konuştu:
"İmdi, şu şehir halkından bir cemaatin üzerimize yürümek istediklerini
işittim.
'Onların dava ettikleri şey ne imiş?' diye sordum.
'Hüseyin b . Ali'nin (Allah ona rahmet etsin! ) kanını aradıklannı
söylüyorlar!' denildi.
Vallahi, bana o kavmin evleri gösterilmiş ve yakalanmalan emredilmiş;
'Onlar sana karşı harekete geçmeden önce, sen harekete geç!'
denilmiştir.
Ben buna yanaşmadım ve:
'Onlar benimle çarpışırsa, ben de onlarla çarpışırım!' dedim.
Eğer onlar beni kendi halime bırakırlarsa, ben de kendilerini
araştırmam.
Benim üzerime yürümek isteyenler, benimle ne diye çarpışac
aklar?
Ben ne Hüseyin'i öldürdüm. Ne de onu öldürenlerdenim.
Eğer o kavim kendilerine güveniyor iseler, Hüseyin'i öldürenlerin
üzerine yürüsünler. Ben de kendilerine yardımcı olayım.
Hüseyin'i de, sizin hayırlılarınızı da, eşrafınızı da öldüren şu
İbn Ziyad'dır. Kendisi, size doğru yönelmiş, gelmektedir.
Aranıza düşmanlık sokmanızdan, birbirinizi öldürmenizden,
birbirinizin kanını dökmenizden; onunla çarpışmak, daha yerinde
ve doğru olur.
Bu düşman yarın size gelip kavuşacak, sizi kul, köle edinecektir!
Vallahi, düşmanınızın emel ve arzusu budur.
Allah'ın kullarından, gelip sizi yedi yıl idare edenlerin en zalimi
ve gaddan o ve onun babası idi.
İffet ve diyanet sahibi kişileri öldürmekten onları kimse ayıramadı."
KU.fe Harac Nazırının Tehditli Konuşması
Kılfe harac nazırı İbrahim b. Muhammed ise, yaptığı konuşmada:
260 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Ey insanlar! Sizi kılıcınız ve şu ikiyüzlü adamın (valinin) sözü
cesarete getirip aldatmasın! Vallahi, siz bizim üzerimize yürüyecek
olursanız, biz de çıkar, sizinle çarpışırız.
Eğer biz bu kavmin üzerimize yürümek istediğini sezersek, onların
oğullannın yerine babalarını, babalarının yerine oğullarını
yakalayıp cezalandınnz!" dedi.
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vail'in
Harac Nazırına Cevapları
Müseyyeb b. Necebe, sıçrayıp :
"Ey ahid bozucu ve çözücülerin oğlu!
Sen bizi kılıcınla mı, cesaretinle mi tehdit ediyorsun?
Vallahi, sen bu hususta daha zelil ve hakir durumdasın!
Biz seni bize olan kininden dolayı kınamıyoruz.
Çünkü, biz senin babanı ve dedeni öldürmüşüzdür.
Fakat ey vali! Sen dosdoğru konuştun.
Vallahi, nasihatını tutmak, bu işi yapmak isteyen kişi, senin sözünü
kabul eder" dedi.
İbrahim b. Muhammed b. Talha:
"Vallahi çarpışılacaktır! Vali hem dalkavukluk ediyor, hem de
onu belli ediyor!" dedi.
Abdullah b. Vailü't-Teymi, ayağa kalktı:
"Ey Teym b. Mürre oğullarının kardeşi!
Sen, valimizle bizim aramıza girme, gerilme!
Vallahi, sen bizim ne valimizsin, ne de üzerimizde hükmünü yürütecek
bir amirsin!
Sen ancak harac ve cizye toplamaya memursun! Git de, sen harac
ve cizye işlerinle uğraş!
Sen, bozguncu isen, bari şu ümmetin işini bozma!
Senin ahi d bozucu baban ve de den; ki bey' at için el vermişlerdi,
en sonunda hezimete uğramışlardır. Sen de aynı akıbete uğrarsın!"
dedi.
Abdullah b. Yezid'in Uyarılınası
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vail, vali Abdullah b. Yezid'in
yanına gittiler.
KERBELA FA CİASINDAN SONRA 261
"Ey vali! Vallahi, biz senin bütün halk nazarında övülen ve sevilen
bir kişi olmam dileriz.
Fakat, halk İbrahim b. Muhammed ve onunla birlikte bulunanlara
kızmış, onlarla aralarında sövüşmeler olmuş, düşmanlık başlamıştır!"
dediler.
İbrahim b. Muhammed'in Valiye Önce
Kızması, Sonra da Ondan Özür Dilemesi
İbrahim b. Muhammed:
"Abdullah b. Yezid, KUfelilere ikiyüzlülük ediyor. Vallahi, ben
bunu Abdullah b. Zübeyr' e yazacağım!" diyerek çıkıp gitti.
Şebes b. Rib'i, Abdullah b. Yezid'e gidip onun bu sözünü haber
verince, Abdullah b. Yezid, Yezid b. Rüveym'i İbrahim b. Muhammed'e
gönderdi.
İbrahim b. Muhammed, Allah'a yemin etti ve:
"Ben, işittiğin o sözle, ancak selamet ve iyilik, ara düzeltme dilemişimdir"
diyerek özür diledi. 4
Kufe Halkımn Harekete Geçmeye Davet Edilmesi
Süleyman b. Sured; Kerbela Tevbeci ve Fedailerini Hicretin 65.
yılında Rebiülahir hilrui görününce Nuhayla karargahına çıkarmayı
va'd etmişti. Kendisi, o gece, Nuhayla karargahına gitti. Oradan
Hakim b. Munkızu'l-Kindl ile Gudaynu'l-Kinani'yi atlı olarak Kılfe'ye
gönderdi.
Bu süvariler, KUfe'ye girince:
"Nerdesin ey Hüseyin'in intikamı?" diyerek seslendiler. Sonra,
Cami-i Kebir'e vardılar. Orada da aynı şekilde seslendiler.
KUfe'de Hz. Hüseyin'in intikamını almaya halkı ilk davet edenler,
bunlar oldu.
Bunlar, Kesir oğullarına uğradılar.
Abdullah b. Hazim'le Ebu Azze'nin
Davete Hemen icabet Etmeleri
Abdullah b. Hazim, hanımı Selıle binti Sebre ile oturuyordu.
4. Taberi, Tarih, c . 7, s. 67.
262 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Abdullah b. Hazim, halkın en yakışıklısı ve sevgilisi idi.
"Nerdesin ey Hüseyin'in intikamı?" diye seslenildiğini işitince,
sıçrayıp kalktı. Elbisesini giydi. Silahını getirtip kuşandı. Atının
eğerlenmesini emretti.
Hanımı Sehle:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin! Sen delirdin mi?" dedi.
Abdullah b. Hazim:
"Hayır! Vallahi, ben delirmedim. Fakat, Allah'ın davetçisini işittim.
Ona icabet ediyorum!
Ben şu zatın (Hz . Hüseyin'in) kanını aramaya, intikamını almaya
ölünceye kadar istekliyim! Yahut da, Allah hakkımda istediği
hükmünü icra eder!" dedi.
Sehle:
"Şu oğlunu kime bırakıyorsun?" diye sordu.
Abdullah b. Hazim:
"Şeriki olmayan bir Allah'a bırakıyorum!
Allah'ım! Ailemi ve oğlumu Sana bırakıyorum!" dedi.
Davetçi süvariler, bütün gece Küfe'yi dolaştılar.
Mescidde Ebu Azzetü'l-Kabızi ile Kerib b. Nimran namaz kılıyorlardı.
"Kavmin topluluğu nerededir?" diye sordular.
"Nuhayla'dadır!" denildi.
Ebu Azze, ailesinin yanına dönüp silahını yanına aldı. Atını getirtti.
Ebu Azze'nin kızı Ruva, babasının h􀣝zırlandığını görünce:
"Babacığım! Ne için kılıcını kuşandın ve silahlandın?" diye sordu.
Ebu Azze:
''Yavrucuğum! Baban günahından sıyrılıp Rabbine firar ediyor!"
dedi.
Veda ederek Nuhayla'ya gitti.
Nuhayla'da Toplananların Gözden Geçirilmesi
Süleyman b. Sured, erkenden Nuhayla karargahına gelmişti.
Kendisine bey'at etmiş olanların sayısına bakmak için, bey'at defterini
getirtti. Sabahleyin deftere baktı. Bey' at edenlerin sayısının
onaltı bin kişi olduğunu gördü.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 263
"Sübhanalllah! Onaltı bin kişiden ancak dört bin kişi bize verdiği
sözünde durmuş!" dedi.
Humeyd b. Müslim, Süleyman b. Sured'e:
"Muhtar, vallahi, sana bey'at eden halkı senden ayırmaya, geri
bırakmaya çalışıyor.
Ben onun yanında üç kişiden birisi olarak bulunuyordum.
Adamlarından birisinden işittim:
'İki bin kişiye dolduk!' diyordu" dedi.
Vehb de:
"Bizden geride kalan şu on bin kişi mü'min değiller mi? Onlar
Allah'tan korkmazlar mı? Allah'ı hiç düşünmezler mi?
Bize:
'Sizinle birlikte cihad edeceğiz , size yardımcı olacağız!' diye yeminli
söz vermediler mi?!" dedi.
Süleyman b. Sured, Nuhayla'da üç gün oturdu.
İleri gelen adamlarından bazılarını, geride kalanlara Allah'ı ve
verdikleri yeminli sözlerini hatırlatmaları için Küfe'ye gönderdi.
Onların öğüt ve teşvikleriyle bin kişi daha Nuhayla'ya geldi.
Süleyman b. Sured'in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı
Müseyyeb b. Necebe, Süleyman b. Sured'in yanına vardı. Ona:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin! Gönülsüz gelecek kişilerden
sana hayır ve fayda gelmez. Halis niyetli kişilerden başkası seninle
birlikte çarpışmaz. Artık daha başka kimse beklemeyelim. İşini
çabuk tut, hemen hareket edelim" dedi.
Süleyman b. Sured:
"Vallahi, sen iyi düşündün. Hareket etsek iyi olur" dedi ve toplanan
halkın yanına vardı.
Yayına dayanarak:
"Ey insanlar! Kim ancak Allah'ın rızasını ve ahiret sevahım isterse,
o bizdendir. Biz de ondanız. Allah onu diri iken de, ölü iken
de rahmetiyle esirgesin.
Kim ancak dünyayı ve dünya nimetlerini isterse, vallahi, biz
ona vermek için ne fey, ne de ganimet getireceğiz. Bizde Rabbü'lalemin'in
rızasından başka birşey yoktur.
Bizim yanımızda ne altın, ne ipek, ne de yün kumaş var!
264 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Bizim yanımızda, boyunlarımızdaki kılıçlarımızdan, ellerimizdeki
kargılarımızdan, düşmanımıza erişinceye kadar da, azığımızdan
başka birşey yoktur!
Bunlardan başkasını umanlar, bize arkadaş olmasınlar!" dedi.
Suhayr b. Huzeyfe'nin Konuşması
Suhayr b. Huzeyfe b. Hilal ayağa kalktı ve:
"Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin ederim ki;
dünyada onun (Süleyman b. Sured'in) niyet ve teşebbüs ettiği şeyde
kendisine arkadaş olmak kadar bizim için hayırlı birşey yoktur.
Ey insanlar! Biz ancak günahlarımızdan tevbe ve Peygamberimiz
Aleyhisselamın kızının oğlunun kanını aramak ve intikamını
almak için yola çıkmış bulunuyoruz.
Bizim yanımızda ne dinar var, ne dirhem! Ne altın var, ne gümüş!
Biz ancak kılıçların ve mızrakların üzerine gideceğiz!" dedi.
Herkes, her taraftan:
"Biz dünyayı istemiyoruz, ondan ayrıldık! " diyerek bağrıştılar.
Abdullah b. Sa'd'ın Bir Teklifi
ve Süleyman b. Sured'in Görüşü
Abdullah b. Sa'd b. Nüfeyl, İbn Ka'bu'l-Ezdi ile birlikte Süleyman
b. Sured'in yanına vardılar.
O sırada, Süleyman b. Sured, gitmek üzere derlenip toplanmış
bulunuyordu.
Süleyman b. Sured ile ileri gelen arkadaşları, Abdullah b. Sa'd
b. Nüfeyl'in de, İbn Ziyad'ın üzerine gitmek üzere hemen hazırlanmasını
istediler.
Abdullah b. Sa'd, ona ve çevresindeki arkadaşlarına:
"Ben bir görüş arzedeceğim. Eğer doğru olursa, muvaffakiyet
Allah'tandır. Doğru değilse, o benim tarafımdandır.
Ben size kendiliğimden yanlış veya doğru bir öğüt vermiş oluyorum.
Biz Hüseyin'in kanını aramak, intikamını almak için gideceğiz.
Halbuki, Hüseyin'i öldürenlerden mesela Ömer b. Sa'd b. Ebi
Vakkas ile kabile reisieri ve eşrafı hep Küfe'de bulunuyorlar.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 265
Biz kalkıp gideceğiz, düşmanları burada bırakacağız!?" dedi.
Süleyman b. Sured, yanındakilere:
"Siz ne görüştesiniz?" diye sordu.
Onlar da:
"Vallahi, biz Şam'a doğru gidersek, Hüseyin'in katillerinden,
İbn Ziyad'dan başkasına rastlayamayız. Biz onları şuradaki şehirden
başka yerde aramamalıyız!" dediler.
Süleyman b. Sured:
"Adamınızı öldüren ve askerleri ona karşı düzenleyen kişi hakkında
benim nazarımda teslim olmaktan başka eman yoktur.
Benim görüşüm; şu fasık oğlu fasık Mercane'nin oğlu Ubeydullah
b. Ziyad'ın üzerine gitmektir.
Siz önce Allah'ın ismiyle düşmanınızın üzerine yürüyünüz.
Allah ona karşı size muzafferiyet ihsan ederse, ondan sonrası
kolaydır.
Vallahi, siz yarın şehir halkınızla çarpışmaya kalkışacak olursanız,
herkes ya kardeşini, ya babasını veya dostunu öldürdüğünü
görecek veya öldürdüğü kişi öldürmek istediği kimse olmayacaktır.
Siz Allah'tan hayırlısını isteyiniz!" dedi.
Bunun üzerine, halk gitmek için hazırlandılar.
Kfrfe Valisi ile Harac Nazırının
Süleyman b. Sured'i Ziyaret Etmeleri
Küfe valisi Abdullah b. Yezid ile harac nazırı İbrahim b. Muhammed;
Süleyman b. Sured ve arkadaşlarının hareket etmek üzere
olduklarını haber alınca, onlara şehirde kalmalarını, İbn Ziyad'a
karşı kendileriyle işbirliği halinde olmalarını tavsiye ettiler.
Süleyman b. Sured ve arkadaşları, bu tavsiyeyi kabule yanaşmadılar
ve:
"Muhakkak gideceğiz!" dediler.
Abdullah b. Yezid ile İbrahim b. Muhammed, hiç olmazsa biraz
beklemelerini, hazırlanacak ordu ile birlikte hareket etmelerini ve
düşmanıarına karşı daha kalabalık ve hazırlıklı olarak çarpışmalarını
istediler.
Elçi olarak gönderdikleri Süveyd b. Abdurrahman:
"Abdullah ve İbrahim:
266 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Biz şimdi bir iş için yanına gelmek istiyoruz. Belki Allah bize ve
sana bu hususta iyilik ihsan eder!' diyorlar" dedi.
Süleyman b. Sured:
"Onlara:
'Buyursunlar!' diyor, de!" dedi.
Sonra da, Rifaa b. Şeddadü'l-Beceli'ye:
"Kalk! Şu iki adam gelmeden, sen şu halkı güzelce bir düzene
koy!" dedi.
Adamlarının ileri gelenlerini yanına çağırdı. Onlar çevresinde
oturdular. Kısa bir müddet sonra, Abdullah b. Yezid, Küfe eşrafı,
emniyet memurlan ve birçok cenk erieriyle birlikte geldi.
Onun arkasından İbrahim b. Muhammed de, adamlanndan bir
toplulukla geldi.
Abdullah b. Yezid; Hz. Hüseyin'in kanına girenlerden tanınmış
kimselerin kendisiyle görüşüp konuşmasını pek istemernekte ve bunun
bilhassa Tevbeciler tarafından görülmesinden çekinmekte idi.
Ömer b. Sa'd Korkuda
Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas, Süleyman b. Sured'in Nuhayla'daki
karargahında bulunduğu sırada, geceleri evinde yatmaya korkuyor,
vali konağına giderek Abdullah b. Yezid'in yanında kalıyordu.
Valinin Konuşması
Abdullah b. Yezid, İbrahim b. Muhammed'le birlikte Süleyman
b. Sured'in yanına vardı ve Allah'a hamd ü sena ettikten sonra şöyle
konuştu:
"Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona hainlik ve yaramazlık
etmez ! Sizler bizim kardeşlerimiz ve memleketlimizsiniz. Allah'ın
KUfeli kullarının bize en sevgili olanısınız.
Kendinizi felakete atıp da bizi acındırmayınız ve kendi görüşünüzle
bize bir uğursuzluk getirmeyiniz. Topluluğumuz arasından
aynlıp da bizim sayımızı eksiltmeyiniz. Biz hazırlanıncaya kadar
yanımızda oturunuz.
İyi biliyoruz ki; düşmanımız memleketimize gelmek üzeredir.
Topluca çıkıp onlarla çarpışalım."
İbrahim b. Muhammed de, buna benzer konuşma yaptı.
KERBELA FAC􀄷INDAN SONRA 267
Süleyman b. Sured'in Cevabi Konuşması
Süleyman b. Sured, Allah'a hamd ü sena ettikten sonra, onlara
şöyle karşılık verdi:
"İyi biliyorum ki; siz kanşıksız öğüt verdiniz ve danışmada üzerinize
düşeni son derecede yerine getirdiniz.
Allah'a yemin ederiz ki; biz mühim bir iş için yola çıkmış, bizi
en doğru olana azmettirmesini de Allah'tan dilemiş bulunuyoruz.
Siz inşaallah bizim ancak çıkıp gittiğimizi göreceksiniz!" dedi.
Abdullah b. Yezid:
"Öyleyse, biz sizinle gitmek üzere büyük bir ordu hazırlayıncaya
kadar burada oturunuz da, düşmanınızı daha kalabalık, daha
hazırlıklı bir toplulukla karşılayınız" dedi.
Süleyman b. Sured:
"Bunu biz kendi aramızda görüşür, inşaallah size gelir, bu husustaki
görüşümüzü, karanmızı da bildiririz" dedi.
Süleyman b. Sured'in Tevbeciler
ve Fedaller Birliğine Hitabı
Süleyman b. Sured, Nuhayla'da toplanan halka hitaben bir konuşma
yaptı.
Konuşmasında, Allah'a hamd ü sena ettikten sonra, şöyle dedi:
"İmdi ey insanlar! Hiç şüphesiz, Allah sizin ne niyetle, ne istekle
yola çıkmış olduğunuzu biliyordur.
Dünya tüccarlan da vardır, ahiret tüccarları da vardır.
Fakat, ahiret tüccarları, ahireti bir bedelle satın almazlar; belki
ancak namazda ayakta dikilerek, oturarak, rükıl ederek, seedelere
kapanarak elde etmeye çalışırlar.
Onlar ne altın, ne gümüş, ne dünya, ne de dünya lezzetini isterler.
Fakat, dünya tüccarlan; dünyanın üzerine düşer, dünyaya sarılır,
yiyip içerek, gülüp oynayarak ondan faydalanmaya bakarlar ve
bunun bir karşılığını da beklemez ve istemezler.
Allah sizleri rahmetiyle esirgesin.
Ben size her zaman gecenin sonuna doğru uzun uzun teheccüd
namazı kılmayı, her hal üzere Allah'ı çok çok zikretmeyi, her çeşit
hayırla yüce Allah'a yaklaşmayı; şu haramları hela.Ileştiren zalim
268 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
ve gaddar düşmanınızla karşılaştığınız zaman, onunla çarpışmayı
tavsiye ederim.
Çünkü, siz Rabbinize, O'nun katında cihaddan ve namazdan
daha büyük ecirli başka birşeyle yaklaşamazsınız .
Allah cihadı bize ve sizin gibi salih, mücahid ve sebatlı kullarına
amellerin hörgücü, doruğu kılmıştır.
Biz inşaallah bu bulunduğumuz yerde gecenin başlangıcına kadar
kalacağız" dedi.
Rebiülahir ayının beşinci, Cuma günü, yatsı vaktine kadar orada
kaldılar.
Tevbeciler ve FedaHer Birliğinden Ayrılmalar
Yatsılayın, Nuhayla'dan ayrılacaklan sırada, Süleyman b. Sured,
Hakim b. Munkız'ı çağırttı. Orada toplanmış bulunan halka:
"Haberiniz olsun ki; sizden hiçbiriniz Aver Deyr'inden başka bir
yerde yatmayacaktır!" diyerek nida ve ilan ettirdi.
O gece Aver Deyr'inde yattılar.
Fakat, toplanmış bulunan halktan bir haylisi Tevbeciler ve Fedailer
Birliğinden aynlıp geri kaldılar.
Tevbeciler ve Fedailer Birliği, Fırat üzerindeki Aksas'a kadar
ilerledi ve oraya kondu.
Süleyman b. Sured'in Birlikten
Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması
Süleyman b. Sured, Tevbeciler ve Fedailer Birliğine hitaben
yaptığı konuşmasında:
"Sizden ayrılmak isteyen kimselerin sizin yanınızda bulunmasını
istemem.
Onlar sizinle birlikte bulunurlarsa, size birşey arttırmazlar, karıştırmaktan
ve zahmet vermekten başka birşey yapmazlar.
Yüce Allah'ın buyurduğu gibi; 'Allah onların davranışlarını hoş
görmedi de, kendilerini tembellikleri ve korkaklıkları yüzünden alıkoydu.
Onlara: 'Oturunuz, oturanlada birlikte!' denildi.' [Tevbe: 46]
Allah bu husustaki fazl u İhsanını size tahsis etti. O halde, Rabbinize
hamd ve şükür ediniz !" dedi.
Aksas'tan da, gecenin başlangıcında ayrıldılar.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 269
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbela'da
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbela'ya varıp Hz. Hüseyin'in
kabrinde sabahladılar.
Hz. Hüseyin'in kabrine vardıkları zaman, hep birden feryat ve
figan ettiler, ağlaştılar.
"Keşke biz de sizinle birlikte şehit olaydık!" dediler.
Süleyman b. Sured:
"Ey Allah'ım! Şehit oğlu şehit, mehdi oğlu mehdi, sıddik oğlu
sıddik olan Hüseyin'e rahmet et!
Şehadet ederiz ki; biz onların dininde, onların yolundayız.
Onlarla çarpışanların düşmanı, onların sevdiklerinin de dostuyuz!"
deyip geri döndü. Orada kondu. Arkadaşları da orada kondular.
Süleyman b. Sured'in Hz. Hüseyin'in
Kabri Başındaki İkrarı ve Duası
Süleyman b. Sured, daha sonra, Hz. Hüseyin'in kabrinde:
''Ya Rab! Biz Peygamberimizin kızının oğlunu aldattık, bıraktık!
İşiediğimiz bu günahı af ve tevbelerimizi kabul et!
Çünkü, tevbeleri çok çok kabul eden ve rahmetiyle esirgeyen
Sensin!
Hüseyin'e ve onun ashabı olan sadık şehitlere de rahmet et!
Ya Rab! Biz Seni şahit tutarız ki; bizler de onun şehit edildiği
şey üzerinde ölecek ve öldürüleceğiz. !
Eğer Sen bizi yarlıgamaz, bize rahmet etmezsen, biz ziyana uğrayanlardan
olur gideriz!" dedi.
Ağlaştılar.
Bir gece bir gündüz orada kalarak, Hz. Hüseyin'e salavat, kendileri
için de istiğfar getirdiler, dua ve niyaziarda bulundular.
Kerbela'dan Ayrılırken
Kerbela'dan ayrılırken de, Hz. Hüseyin'in kabrine varıp hıçkıra
hıçkıra ağladılar. Rahmet dilediler ve istiğfar getirdiler.
Süleyman b. Sured, hareket için hayvaniarına binmelerini, Tevbeciler
ve Fedailer Birliğine emrettl.
270 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Onlardan hiçbiri, Hz. Hüseyin'in kalırine varıp orada ona rahmet
dilemeden, kendisi için de istiğfar getirmeden aynlmadı.
Hz. Hüseyin'i kalırinin başında görülen kalabalık, Hacerü'l-Esved'in
başındaki kalabalıktan fazla idi.
Süleyman b. Sured, yanında otuz kadar arkadaşı olduğu halde,
Hz. Hüseyin'in kabrini kuşattılar.
Süleyman b. Sured:
"Hamdolsun O Allah'a ki, dilerse, bizi de Hüseyin ile birlikte şehit
olmuş gibi şereflendirecektir!" dedi.
Abdullah b. Vail:
"Vallahi, ben sanıyorum ki; Hüseyin, Hüseyin'in babası ve kardeşi,
Kıyamet gününde Allah katında Muhammed Aleyhisselamın
ümmetinin en üstün vesilesi ve şefaatçisidir.
Hal böyle iken, şu ümmetin onlardan ikisini şehit etmek, üçüncüsünü
de şehit etmeye kalkışmak ibtilasına uğrarnalarına şaşmaz
mısınız?" dedi.
Müseyyeb b. Necebe:
"Ben onları şehit edenlerden ve onların görüşlerinden uzağım
ve onlarla çarpışacağım!" dedi.
Kabile reis ve eşrafından her biri, güzel konuşmalar yaptılar.
Kerbela'dan Ayrıldıktan Sonra
Kerbela'dan gözyaşları ile ayrılarak Hassase'ye, sonra Enbar'a,
sonra Sadud'a, daha sonra Kayyare'ye vardılar.
Kfrfe Valisinin Mektubu
KUfe valisi Abdullah b. Yezid'in gönderdiği mektup, Kayyare'de
Süleyman b. Sured'e erişti.
Abdullah b. Yezid, mektubunda şöyle demekte idi:
"Bismillahirrahmanirrahl:m
Abdullah b. Yezid'den, Süleyman b. Sured'e ve yanındaki Müslümanlara!
Selamün aleyküm!
İmdi, derim ki: Bu yazım size öğüdü kulak tutulup dinlenir bir
kişinizin yazısıdır. Sizin az bir kuvvetle pek çok bir kuvvete karşı
gitmek istediğinizi haber aldım.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 271
Bu, kişinin dağları yerlerinden külünk ile kaldırmayı istemesi
kabilinden dir!
Böylesinin aklı da, fiili de kınanır ve yerilir.
Ey kavmimiz! Onlar size galip gelirler. Sizi, ya taşla vurup öldürürler,
yahut kendi milletlerinin yanına yollarlar. O zaman, temelli
kurtulamazsınız.
Ey kavmim! Bugün, sizin için de, bizim için de, elbirliği etmek
vardır.
Sizin de, bizim de düşmanımız aynıdır.
Bizler ne zaman sözlerimizi birleştirirsek, düşmanımıza galip
geliriz.
Ne zaman ihtilafa, anlaşmazlığa düşersek, muhalifierimize
karşı kuvvet ve şevketimiz zayıflar.
Ey kavmimiz! Nasihati minderaltı etmeyiniz. Emrime aykırı
harekette bulunmayınız.
Yazım size okununca, geri dönüp geliniz.
Allah sizi taatine getirsin, kendisine karşı günah işlernekten arkanıza
döndürsün. Vesselam."
Süleyman b. Sured'in Tevbeciler
ve Fedailer Birliği ile Konuşması
Abdullah b. Yezid'in mektubu Süleyman b. Sured ile arkadaşlarına
okununca, Süleyman b. Sured, Tevbeciler ve Fedailer Birliğine:
.
"Sizin bu husustaki görüşünüz nedir?" diye sordu.
Onlar:
"Senin görüşün nedir? Biz böyle birşeyi kabule yanaşmayacağımızı
şehrimizin ve ailemizin içinde size de, onlara da açıklamıştık.
Şimdi yola çıkmış, kendimizi cihada bağlamış, düşmanımızın
toprağına yaklaşmış bulunuyoruz.
Bu hususta daha ne görüş olur?!" dedikten sonra:
"Sen ne düşünüyorsun?" diye bağırdılar.
Süleyman b. Sured:
"Benim reyim, görüşüm; vallahi, siz şu iki iyilikten, şehitlik veya
zaferden birine hiçbir zaman bugünkünden daha yakın olamayacaksınız.
272 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Allah sizi hak üzerinde topladıktan, fazl u keremiyle onu size istettikten
sonra sizin geri döneceğinizi sanmıyorum.
Biz İbn Zübeyr'in yanında cihada davet ediliyoruz.
Kanaatimce, İbn Zübeyr'in yanında yapacağımız çarpışma, cihad
değil, ancak dala.J.ettir!
Biz bu işi arkamıza ve ehline bırakalım.
Eğer mağlup olur ve ölürsek, niyetierimize göre, günahlarımızdan
tevbe edici olarak ölmüş oluruz !" dedi.
Süleyman b. Sured'in Kufe Valisine Cevabı
Heyte'ye geldikleri zaman, Süleyman b. Sured, Küfe valisine
şöyle cevap yazdı:
"Bismillah.irrahmanirrah1m
Emir Abdullah b. Yezid'e, Süleyman b. Sured ve yanındaki
mü'minlerden!
Selamün aleyk!
İmdi, deriz ki: Yazını okuduk ve maksadını anladık.
Vallahi, sen ne güzel dost, ne güzel emir, ne güzel kabile kardeşisin!
Vallahi, biz gayba iman eder, meşveretten öğüt alır ve her hal
üzere Allah'a hamd ederiz.
Biz, Yüce Allah'ın, Kitabında:
'Şüphe yok ki, Allah hak yolunda düşmanlan öldürmekte ve öldürülmekte
olan mü'minlerin canlarını ve mallarmı-kendilerine
Cennet vermek üzere-satm almıştır.
Onun Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da zikrolunan bu va'di, kendisi
üzerinde hak ve kat'! bir va'ddir. Allah'tan ziyade ahdine vefa
eden kim var?
O halde, ey mü'minler! Yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı
sevininiz! Bu, en büyük saadettir.
O tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler,
rüku edenler, secde edenler, insanlara iyiliği emredenler, onları kötülükten
vazgeçirmeye çalışanlar ve Allah'ın çizdiği sınırlan koruyanlar
yok mu, işte onlar da Cennetliktir.
Sen o mü'minleri de Cennetle müjdele!' [Tevbe: 111- 112] buyurduğunu
işitmişizdir.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 273
Bu kavim, yapmış oldukları bey' atlarından dolayı müjdelenmişler,
işledikleri büyük suçlarından tevbe etmişler, Allah'a yönelmişler,
ona tevekkül etmişler, Rabbimiz olan Allah'ın hükmüne razı olmuşlardır.
Rabbimiz! S ana tevekkül ettik. Sana döndük. En son dönüş, varış
Sanadır!
Vesselamü aleyk!"
Kfrfe Valisinin Süleyman b. Sured ve
Arkadaşları Hakkındaki Sözleri ve Görüşü
Süleyman b. Sured'in mektubu vali Abdullah b. Yezid'e gelince,
vali:
"Ölmeyi isteyen bir kavimden size ilk gelecek haber, onların öldürüldükleri
haberi olacaktır!
Allah'a yemin ederim ki; kıymetli müslümanlar öldürüleceklerdir.
Onların Rabbi olan Allah'a andolsun ki; onlar düşmanlarını da
öldüremeyecekler, belki onların şevket ve azametlerini arttıracaklar,
kendilerinden pek çok ölenler olacaktır!" dedi.
Züfer'in Tevbeciler ve Fedailer
Birliğine Yardım ve İyilikleri
Abdurrahman b. Gaziyye der ki:
"Heyte'den ayrılıp Kırkısıya'ya yaklaştığımız zaman, Süleyman
b. Sured bizi durdurdu; güzel bir tertibe ve nizama koydu.
Kırkısıya'nın bir yanını geçip yakınında bir yere konduk.
Züfer b. Harisü'l-Kilab'i:, gelen birlikten çekinerek kalesine çekildi
ve dışarı çıkmadı.
Süleyman b. Sured, ona Müseyyeb b. Necebe'yi gönderdi ve:
'Git de, amcanın oğluna bize şu pazarı açmasını söyle!
Biz kendisiyle çarpışmak istiyor değiliz.
'Bizim kasdımız şu haramları helalleştirenlerdir!' de' dedi.
Müseyyeb b. Necebe, Kırkısıya'nın kapısına vardı. İçeridekilere:
'Açınız kapıyı?' dedi.
İçeriden:
'Sen kimsin?' diye sordular.
274 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
'Ben Müseyyeb b. Necebe'yim!' dedi.
Hüzeyl b. Züfer, babasına:
'Şuradaki güzel kıyafetli kişi senin yanına girmek için izin istiyor.
Kendisine 'Sen kimsin?' diye sorduk. Müseyyeb b. Necebe olduğunu
söyledi. O bana kendisiyle gelen halkı bildirmedi. Onlar kaç
kişidir, bilmiyorum' dedi.
Züfer:
'Yavrucuğum! Sen onu bilmiyor musun?
Onların hepsi Mudaru'l-Hamra' süvarileridir. Onlann bellibaşlı
eşrafı on kişidir. Müseyyeb b. Necebe de onlardan birisidir. Müseyyeb,
çok müttaki, Allah korkulu bir zattır. İzin ver, içeri girsin!' dedi.
İçeri girince, Züfer, Müseyyeb b. Necebe'yi yanına oturttu. Ona
çok hürmet ve ikram etti.
Müseyyeb b. N ecebe:
'Biz, valiahi sizi kasdetmiş değiliz.
Biz sizden ancak şu zalim, haramları helalleştiren kavme karşı
bize yardımcı olmanızı diliyoruz.
Bize pazarı açınız . Biz toprağınızda bir gün veya bir günün bir
kısmından fazla kalacak değiliz!' dedi.
Züfer b. Haris:
'Biz, vallahi, bu şehrin kapısını ancak sizi ve kendimizden olmayan
yabancıları tanıyalım, insanların bize hile ile ansızın baskın
yapmalarına uğramayalım diye kapattık.
Sizin iyi halli, güzel huy ve gidişatlı olduğunuzu haber aldık' dedi.
Tevbeciler ve Fedailer Birliği için pazar kurulmasını, Müseyyeb'e
de bin dirhem ile bir at verilmesini oğluna emretti.
Müseyyeb b. Necebe, Züfer b. Haris'e:
'Para bana gerekmez. Vallahi, biz onun için gelmedik ve senden
onu istemedik
Ata gelince, onu kabul ediyorum. Atım yorulup sendelerneye
başladığı veya zayıftadığı zaman, belki ona ihtiyacım olur!' dedi.
Müseyyeb b. Necebe, Züfer'in yanından ayrılıp arkadaşlarının
yanına geldi.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 275
Tevbeciler ve Fedailer Birliği için hemen pazar kuruldu.
Züfer b Haris; Müseyyeb b. Necebe'ye sevık, hayvanıara yem,
birçok yiyecek ve yirmi deve gönderdi.
Müseyyeb'inki kadar da, Süleyman b. Sured'e armağan etti.
Ayrıca, birlik kumandanlarının isimlerini sorup öğrenmesini de
oğluna emretti.
Züfer'e; Abdullah b. Sa'd b. Nüfeyl, Abdullah b. Vail ve Rifaa b.
Şeddad'ın isimleri bildirildi.
Kabile reisierinin isimleri de ayrıca bildirildi.
Züfer, üç kumandana onar deve, bol miktarda hayvan yemi ve
yiyecekler gönderdi.
Askerler için de, develere yiyecekler ve bol miktarda arpa yükledi.
Züfer'in uşakları:
'Şu develerden istediğinizi boğazlayacaksınız. Şu arpadan da,
istediğiniz kadar yükleyip götüreceksiniz. Şu undan, istediğiniz
kadar azık edineceksiniz !' dediler.
Tevbeciler ve Fedailer Birliği, kendileri için kurulmuş olan pazardan;
et, un ve arpa gibi şeylerden hiçbir şey satın almaya muhtaç
olmadılar. Ancak, elbise ve kamçı gibi şeyler satın aldılar.
Tevbeciler ve Fedailer Birliği, ertesi günü sabahleyin oradan
güzel bir düzen üzere ayrıldılar.
Züfer, onlara:
'Yanınıza gelip sizi uğurlayacağım' dedi."
Züfer'in Süleyman b. Sured'e Öğüt ve Teklifleri
"Züfer, Süleyman b. Sured'e:
'Husayn b. Nümeyr, Şurahbil b. Zilkela', Edhem b. Muharrizü'lBahil,
Ebu Malik b. Edhem, Rebia b. Muharıku'l-Ganevi, Cebele b.
Abdullahu'l-Has'ami gibi kumandanlar, askeri birliklerle yola çıkarılmışlar,
Rıkka'ya gelmişlerdir.
Onlar, ağaçlar kadar çok sayıda kuvvetle, sayısız silahlarla size
doğru geliyorlardır.
Vallahi, ben senin yanında gördüğüm kimseler kadar güzel kıyafetli,
hazırlıksız, onlar kadar hayır için yaratılmış kimseler görmedim.
276 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Haber aldığıma göre; size karşı sayısız kuvvet gelmektedir' dedi.
Züfer:
'Ben size bu hususta bir tekiifte bulunsam olmaz mı? Belki Allah
bunda sizin için de, bizim için de hayır yaratır.
isterseniz, size şehrimizı açalım. İçeri giriniz, orada kalınız. Sizinle
bizim aramızda iş ve el birliği vardır.
isterseniz, şehriınİzin kapısında konaklayınız. Biz de sizin tarafınızdaki
karargahımıza çıkalım. Bizlere doğru gelmekte olan şu
düşmana karşı hep birlikte çarpışalım' dedi.
Süleyman b. Sured:
'Bizim şehirlilerimiz de bizimle böyle bir işbirliği yapmak istemişler,
onlar da böyle söylemişlerdi. Yanlarından ayrıldıktan sonra
da bize yazı yazmışlardı. Fakat biz muvafakat etmemiştik.
Biz bunu yapamayacağız!' dedi.
Züfer:
'İyi düşününüz . Size işaret ettiğim şeyi kabul ediniz.
Ben o düşman kavmi Allah'ın bozup hezimete uğratmasını, sizi
de selamet ve afiyetle kuşatmasını arzu ederim.
O kavim Rıkka'dan ayrıldılar. Aynu'l-Verde'ye doğru geliyorlar.
Siz burada kalıp arkanızı bu şehre dayayınız. Su ve sair maddeler,
bizim şehrimizle sizin şehriniz arasında bulunan şeyler, elierinizde
olur.
Siz, böylece emniyet içinde bulunursunuz.
Vallahi, benim piyadelerim gibi atlılarım da bulunsaydı, Aynu'lVerde'ye
kadar size yardımcı olurdum.
Onlar, ordu yürüyüşüyle yürüyüp geliyorlar.
Siz atlar üzerindesiniz. Vallahi, azlıksınız da! Bununla beraber,
ben hiçbir zaman onlardan daha iyi de süvari birliği görmemişimdir.
Siz bu gününüzde onlar için hazırlık yapınız.
Sanırım ki, onlar Aynu'l-Verde'ye gelmeden, siz oraya yetişirsinız.
Onlarla, geniş meydanda ok ve mızrak çarpışması yapmayınız.
Çünkü, onlar sizden çokturlar. Onların sizi çepeçevre kuşatmayacaklarından
emin değilim.
Onlarla ok ve mızrak çarpışmasına sakın duruşmayınız.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 277
Çünkü, siz onlann sayısı kadar değilsiniz.
Eğer siz onlan ok ve mızraklarınızla hedef almaya kalkarsanız,
çok geçmez, onlar sizi öldürürler.
Onlara kavuşmadan önce de, onlar için saf bağlamayınız .
Sonra, sizin yanınızda piyade birlikleri de görmüyorum, hepinizin
süvarİ olduğunuzu görüyorum.
Halbuki, siz piyadelerden ve süvarİlerden mürekkep bir kavimle
karşılaşacaksınız.
Çarpışmalarda süvarİler piyadeleri korurlar, piyadeler de süvarİleri
korurlar.
Sizin ise, süvarilerinizi koruyacak piyadeleriniz yoktur.
Sen onlara karşı öncü birlikleri çıkar.
Sonra, sen birliğini sağ ve sol yanlar arasında dağıt, yay.
Her birlikle bir takviye, destekçi birliği bulundur.
Eğer iki birlikten birisine yüklenilirse, ikincisi durumu düzeltir.
Süvarilerin ve piyadelerin baskınlarından ona biraz nefes aldırmış
olur.
N e zaman bir birlik yukan çıkmak ister, ne zaman bir birlik
aşağı inmek ister, siz de tek saf halinde bulunacak olursanız, üzerinize
piyadeler gelir. Onları saflarınızdan geri attınız mı, onlar bozulur
ve yenilmiş olurlar' dedi.
Züfer, veda ederken de, Tevbeciler ve Fedailer Birliğine sahip ve
yardımcı olmasını Allah'tan diledi.
Süleyman b. Sured, ona:
'Sen bizi en üstün şekilde kondurdun. En güzel şekilde ağırladın?
Meşveret hususunda da, bizi gereği gibi öğütledin' dedi.
Müdün'ü geçtik. Sa'a geldik."
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Aynu'l-Verde'de
Süleyman b. Sured, birliğini Züfer'in tavsiye ettiği gibi tertipledi.
Sonra, iledeyip İbn Ziyad'ın ordusundan önce Aynu'l-Verde'nin
batı tarafına kondu. Kararga.hını kurdu.
Orada beş gün oturdular, dinlendiler, atlarını da dinlendirdiler.
Şamlılar ise Aynu'l-Verde'ye bir gece bir gündüzlük mesafeye
gelmiş bulunuyorlardı.
278 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Süleyman b. Sured'in Birliğine
Hitabı, Emir ve Tavsiyeleri
Abdullah b. Gaziyye der ki:
"Süleyman b. Sured ayağa kalkıp Allah'a uzun uzun hamd ü senada
bulundu. Sonra, göklerden, yerden, dağlardan, denizlerden ve
bunlardaki ayet ve mucizelerden bahsetti. Allah'ın nimetlerini andı.
Dünyayı andı. Ondan soğuttu.
Ahireti andı. Ona imrendirdi.
Bunlardan başka, sayıp bitiremeyeceğim, hafızamda tutamadığım
birçok şeyler anlattı. Sonra da:
'İmdi,' dedi, 'Allah size düşmanınızı getirdi. Bir gece bir gündüz
giderseniz, onlara kavuşursunuz.
Siz bu yolda nasuh tevbesini açıklamak, Allah'a mazur olarak
kavuşmak istersiniz elbet.
Ya onlar sizin üzerinize çıkıp gelecekler, yahut siz onların üzerine
varacaksınız.
Siz, bugün, onlann yurdunda bulunuyorsunuz.
Onlara kavuştuğunuz, onlarla karşılaştığınız zaman:
' . . . Sabrediniz. Muhakkak ki, Allah sabredenlerle beraberdir
(Enfal: 46) ayetinin sırrını onlara tasdik ettiriniz .
Harp sanatı icabı veya kendilerinden başka bir birliğe yerini
vermek maksadı olmaksızın, hiç kimse onlara arka çevinnesin.
Dönüp kaçmak isteyenleri, üzerine geldiğiniz yaralıları, Hüseyin'i
davet etmiş olan hemşehrilerinizden esir edilenleri, esir edildikten
sonra sizinle çarpışmadıkça veya kendileri Taffta rahmetli
kardeşlerimizi öldürenlerden olmadıkça, öldürmeyiniz.
Mü'minler emiri Ali b. Ebu Talib'in gidişat ve İcraatı böyle idi.
Eğer ben öldürülürsem, halkın emiri, başkanı, Müseyyeb b. N ecebe'dir.
Müseyyeb b . Necebe öldürüldüğü zaman, halkın başkanı, Abdullah
b . Sa'd b. Nüfeyl'dir.
Abdullah b . Sa'd b. Nüfeyl öldürülünce, halkın başkanı, Abdullah
b. Vail'dir.
Abdullah b . Vail öldürüldüğü zaman, halkın başkanı Rifaa b.
Şeddad' dır.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 279
Allah'a verdiği sözde sadakat gösteren başkanlara Allah rahmet
etsin!"'
Müseyyeb b. Necebe'nin Öncü Birliği Olarak İleri
Gönderilmesi ve İbn Zilkela'ın Bozguna Uğratılması
"Bundan sonra, Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. N ecebe'yi
dörtyüz süvari ile öncü birliği olarak ileri gönderdi. Ona:
'Onların askerlerinden ilk askere kavuşuncaya kadar yola devam
et!
Çok sayıda leşkerle karşılaşır ve çarpışmak istemezsen, arkadaşlarıula
birlikte yanıma dön. Orada konaklamaktan veya arkadaşlarından
herhangi birisini bırakmaktan, birbirlerinden ayırmaktan
sakın!' dedi."
Humeyd b. Müslim der ki:
"O sırada, Müseyyeb b. Necebe'nin süvarİleri içinde ben de bulunuyordum.
Son günümüzde, bütün gün ve gece gittik. Seher vaktinin sonuna
doğru inip hayvanlarımızı bağladık. Olduğumuz yerde, kuru
birşey yiyecek kadar bir müddet kestirdik, uyukladık. Sonra, hayvanlarımıza
bindik. Tanyeri ağarıncaya kadar bekledik. İnip namazımızı
kıldık.
Müseyyeb b. Necebe, hayvanına bindi. Biz de hayvanlarımıza
bindik.
Müseyyeb b. Necebe; Ebu'l-Cüveyriyetü'l-Abdl: b. Ahmer'i adamlarından
yüz, Abdullah b. Avf b. Ahmer'i yüzyirmi, Huneş b. Rebl:a'yı
da o kadar süvarİ ile gönderdi. Geri kalan yüz atlı da kendisinin
yanında kaldı.
Gönderdikleri kumandanlara:
'Bakınız; siz ilk kavuştuğunuz kişiyi bana getiriniz!' dedi.
Bize ilk rastlayan kişi bir A'rabl: idi.
Abdullah b. Avf b. Ahmer çevirip getirirken, A'rabl::
'Ey üzerime eğilen kişi! Arkadaşıının üzerine varmakta acele etme,
bırak onu.
Muhakkak ki, sen kendinden emin bir halde bulunuyorsundur!'
diyordu.
Abdullah b. Avf b. Ahmer:
280 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Ey Humeyd b. Müslim! Kabe'nin Rabbine andolsun ki, seni sevinçli
bir sonuçla müjdelerim!' dedi.
Abdullah b. Avf, A'rabi'ye:
'Ey A'rabi! Sen kimsin? Kimlerdensin?' diye sordu.
A'rabi:
'Ben Tağlib oğullarındanım. Kabe'nin Rabbine andolsun ki; siz
inşaallah üstün geleceksiniz!' dedi.
A'rabi'yi Müseyyeb b. Necebe'ye götürdük ve ondan işittiğimiz
sözü de haber verdik.
Müseyyeb b. Necebe, Abdullah b. Avfa:
'Senin 'Müjdelerim!' sözüne sevindim' dedi.
Müseyyeb b. N ecebe, A'rabi'ye:
'Bizimle şu kavim arasında ne kadar mesafe var?' diye sordu.
A'rabi:
'Size onlann askerlerinden Şurahbil b . Zilkela'ın askeri daha
yakındır.
İbn Zilkela' ile Husayn b. Nümeyr arasında anlaşmazlık vardır.
Husayn b. Nümeyr orduya kendisinin kumanda edeceğini iddia
ediyor.
İbn Zilkela' ise:
'İdare ve kumanda bana aittir!' diyor.
Her ikisi de İbn Ziyad'a yazdılar. İbn Ziyad'ın emrini bekliyorlar.
İbn Zilkela'ın askeri şurada, sizden bir mil kadar uzaktadır!' dedi.
Adamı serbest bıraktık. Acele, İbn Zilkela'ın karargahına doğru
harekete geçtik.
Vallahi, üzerlerine vanncaya kadar anlayamadılar, haberleri olmadı.
Ansızın karargahiarına baskın yaptık.
Vallahi, çoğu çarpışmak imkanını bulamadılar, bozuldular. Onlardan
bazılarını öldürdük, bazılannı yaraladık Bizde de birçok
yaralı vardı.
Onlann hayvanlannı da iğtinam ettik. Karargahlannı bize bırakıp
gittiler. Oradan birçok şeyler aldık. Bize hiçbir korku gelmedi.
Müseyyeb b. Necebe:
KERBELA FACİASINDAN SONRA 281
'Geri dönülecek! Siz Allah'ın yardımına ve ganimete nail oldunuz,
selamete erdiniz. Geri dönünüz !' diyerek bağırdı.
Geri dönüp Süleyman b. Sured'in yanına geldik."
Husayn b. Nümeyr'in Ordusuyla
Karşılaşma ve İlk Muvaffakiyet
"İbn Ziyad; Husayn b. Nümeyr'i oniki bin kişilik bir ordu ile acele
üzerimize saldı.
Biz de, Cumadelula ayının çıkmasına sekiz gün kala, Çarşamba
günü, onlara karşı gittik.
Süleyman b. Sured, Abdullah b. Sa'd b. Nüfeyl'i sağ kol ve Müseyyeb
b. Necebe'yi sol kol kumandanlığına tayin etti.
Kendisi kalbde, ortada durdu.
Husayn b. Nümeyr gelip, bize karşı o da ordusunu tertipledi.
Sağ kola Cebele b. Abdullah'ı, sol kola Rebia b. Muhank'ı tayin
etti.
Yavaş yavaş bize doğru ilerlemeye başladılar.
Yakınımıza geldikleri zaman, bizi Abdulmelik b. Mervan üzerinde
toplanan millet topluluğuna ve ona itaate davet ettiler.
Biz de; kardeşlerimizden öldürdükleri kimseler yerine öldürülmek
üzere İbn Ziyad'ı bize vermeye, Abdulmelik b. Mervan'ı hal' etmeye
ve İbn Zübeyr hanedanını beldelerimizden çıkarmaya onları
davet ettik.
Sonra da, Peygamberimizin Ehl-i Beytine (ki, Allah bize her nimet
ve şerefi bunlar yüzünden, bunlar vasıtasıyla vermiştir) bu hilafet
işinin geri verilmesini istedik.
Onlar bizim tekliflerimizi kabule yanaşmadılar. Biz de onlann
tekliflerini kabule yanaşmadık
Bunun üzerine, bizim sağ kanadımız onların sol kanatıanna
hücuma geçti ve onları bozdu.
Sol kanadımız onlann sağ kanatlarına, ortada bulunan Süleyman
b. Sured de onların topluluklarına hücuma geçti.
Onlan her tarafta bozguna uğrattık. Karargahlarına kadar gerilettik.
Onlara karşı zafer elde etmek üzere iken, gece karanlığı onlarla
bizim aramıza gerildi. Onların üzerlerinden aynldık."
282 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Husayn b. Nümeyr'in Yardımcı
Kuvvetlerle Desteklenmesi
"Ertesi günü, sabaha çıktıklan zaman, Şurahbil b. Zilkela' kumandasındaki
sekiz bin kişilik yardım birliği gelip kavuştu.
Onu İbn Ziyad Husayn b. Nümeyr'e göndermiş, ona sövmüş:
'Sen ancak batıncılann işini işledim. Askerini gözetme yerini
(kumanda mevkiini) kaybettin! Git, Husayn b. Nümeyr'e kavuş. O,
asker üzerinde kumandandır!' demişti.
İbn Zilkela' geldi. Yardımcı kuvvetle de desteklenen düşmanla
öyle bir çarpışma yaptık ki, genç ihtiyar hiç kimse, bu çarpışmanın
bir benzerini daha görmemiş, aramızı ancak namaz ayırmış, akşam
olunca da iki taraf birbirlerinden aynlmıştır.
Vallahi, içimizde yaralılanmız çoğaldı. Hele, üç kişi ölümcül yaralı
idi. Rifaa b. Şeddad, Suhayr b. Huzeyfe ve Ebu'l-Cüveyriyetü'lAbdi
de ağırca yaralanmış bulunuyordu.
Bununla beraber, Rifa.a b. Şeddad, sağ kanatta halkı çarpışmaya
teşvik etmekten geri durmuyordu.
Ebu'l-Cüveyriye, ikinci günü başlangıcında ağırlıkla ilgileniyordu.
Suhayr ise, bütün gece içimizde dolaşmakta ve:
'Ey Allah'ın kullan! Sizi Allah'ın ikramı ve nzası ile müjdelerim!
Vallahi, kişinin sevdiklerine kavuşması, Cennete girmesi, dünya
bıkkınlığından rahata ermesi için, arada ancak kötülük emreden
şu nefısten aynimak ve uzaklaşmak vardır.
Kişi ondan uzaklaşmakta cömert olursa, Rabbine sevinçli olarak
kavuşur!' demekte idi.
Biz böylece sabaha çıktık.
Sabaha çıkınca, Edhem b. Muharrizü'l-Bahili, on bin kadar
kuvvetle bize doğru geldi. Üçüncü gün, Cuma günü de, kuşluk vaktine
kadar şiddetle çarpıştık."
Tevbeciler ve FedaHer Birliğinin Kuşatılması
ve Süleyman b. Sured'in Şehit Düşmesi
"Şamlılar, gelen takviye birlikleriyle çoğaldı. Her taraftan üzerimize
doğru gelmeye başladılar.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 283
Süleyman b. Sured; arkadaşlarımn uğradıkları akıbeti görünce,
hemen yanlarına vardı.
'Allah'ın kulları! Rabbine erken erken kavuşmayı, günahından
tevbe ve ahdine vefa etmeyi isteyen, bana, benim yarnma gelsin!'
dedikten sonra, kılıcının kıruru kırdı.
Onun yaruna birçok kişiler geldiler. Kılıçlarımn kınlarım kırdılar.
Süleyman b. Sured'le birlikte iledeyip Şamlı süvarilerin üzerlerine
atıldılar.
Piyadelerle süvariler, birbirlerine karıştılar. Şamlıların piyadeleri
gelip yetişineeye kadar, şiddetle çarpıştılar.
Süleyman b. Sured'in süvarileri de, Şamlı süvarilere saldırdılar.
Şamlılar dayanamadılar. Pek çok sayıda öldürüldüler. Yaralananlan
da pek çoktu.
Husayn b. Nümeyr; bu Tevbeciler ve Fedailer Birliğinin direnişlerini,
cesaret ve kahramanlıklarım görünce, bütün piyade birliklerini
de harekete geçirdi. Onlara ok yağdırdılar.
Şam süvarİleri ile piyade birlikleri, Tevbeciler ve Fedailer Birliğini
çepeçevre kuşattılar.
Husayn b. Nümeyr, Süleyman b. Sured'e bir ok attı.
Süleyman b. Sured yere yıkıldı. Sonra sıçrayıp kalktı. Sonra yine
yere yıkıldı."6
Süleyman b. Sured, yere düştüğü zaman:
"Kabe'nin Rabbine andolsun ki, Cenneti kazandım gitti!" diyerek
haykırdı.
Süleyman b. Sured, şehit olduğu zaman, doksanüç yaşında idi.1
Müseyyeb b. Necebe'nin Şehit Düşmesi
Süleyman b. Sured şehit düşünce, sancağı Müseyyeb b. Necebe
aldı ve Süleyman b. Sured'in başucuna dikilerek:
"Allah sana rahmet etsin ey kardeşim! Sen en doğru şekilde hareket
ettin. Üzerine düşen vazifeyi yerine getirdin. Geriye, bize düşen
vazife kaldı!" dedi.
Sancak elinde olduğu halde, bir müddet şiddetle çarpışıp dön-
6. Tabed, Tarih, c . 7, s. 66-76.
7. İbn Sa'd, Tabakfıt, c . 4, s . 293.
284 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
dü. Sonra, tekrar saldırdı ve çarpışıp döndü. Bunu tekrar tekrar
yapıp döndü. En son􀣞nda şehit oldu.
Müseyyeb b. Ned!be'nin azadlısı der ki:
"Ben Müseyyeb b. Necebe'den daha cesaretli bir insan, onun
içinde bulunduğu birlikten de daha cesaretli bir birlik görmedim!"
Abdullah b. Sa'd b. Nüfeyl'in Şehit Düşmesi
Müseyyeb b. Necebe şehit olunca, sancağı Abdullah b. Sa'd b.
Nüfeyl aldı ve:
"Allah iki kardeşime rahmet etsin!" dedikten sonra:
"Onlardan kimi, adadığı şehitliği ödedi, kimi de bunu ödemeyi
bekliyor. Onlar hiçbir suretle ahidlerini değiştirmediler" (Ahzab:
23) ayetini okudu.
O sırada, Abdullah b. Ta!, Kes!r b. Amrü'l-Müzen1 ve Si'r b. Ebi
Si'rü'l-Hanefi atlı olarak Abdullah b. Sa'd'ın yanına geldiler. Medainli
ve Basralı kardeşlerinin yardıma gelmek üzere olduklarını haber
verdiler.
Abdullah b . Sa'd b. Nüfeyl:
"Bu yardım keşke biz sağ iken gelmiş olsaydı?" dedi.
Abdullah b . Sa'd b. Nüfeyl, Şamlllardan Reb1a b. Muhank'la
karşılaştı. Birbirlerine kılıç vurdular, tesir ettiremediler. Birbirlerinin
boğazlanna sanlarak boğuştular. Yere düştüler. Sonra, ayağa
kalktılar, sallandılar.
Reb!a b. Muhank'ın kardeşinin oğlu, Abdullah b. Sa'd b. Nüfeyl'e
mızrakla saldırdı. Mızrağını onun gerdan çukuruna sapladı
ve onu şehit etti.
Abdullah b. Avf b. Ahmer de, Reb!a b. Muhank'a saldırdı. Mızrakla
vurup onu yere düşürdü. Fakat, öldürecek yerinden vuramadığı
için, ayağa kalktı. Abdullah b. Avfın ona ikinci saldınşında,
Reb!a b. Muhank'ın arkadaşlan, Abdullah'ı mızraklayıp yere düşürdüler.
Abdullah'ın arkadaşlan da, yetişip Abdullah'ı kurtardılar.
Halid b. Sa'd b. Nüfeyl'in Şehit Edilişi
Halid b. Sa' d b. Nüfeyl, kardeşini Reb!a b. Muhank'ın yeğeninin
şehit ettiğini görünce, kılıçla onun üzerinde saldırdı.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 285
Halid'in arkadaşları, Halid'i; Rebia'nın yeğeninin arkadaşları
da, adamlarını kurtarmak için hücuma geçtiler. Onlar, sayıca çok
olduklarından, Halid'i şehit edip kendi adamlarını kurtardılar.
Abdullah b. Vail'in Şehit Düşmesi
Tevbeciler ve Fedailer Birliği kumandanlarından üçünün şehadetinden
sonra, Abdullah b. Vail, Şamlı leşkeder ortasında kalmış,
çarpışıyor ve kendisine doğru gelinmesi için sesleniyordu.
Rifaa b. Şeddad, hücuma geçerek Şamlıları onun başından dağıttı.
Abdullah b. Vail, sancağının yanına geldi. Sancağı Abdullah b.
Hazimü'l-Kindi tutuyordu.
Abdullah b. Hazim, Abdullah b. Vail'e:
"Sancağını benden al, kendin tut!" dedi.
Abdullah b. Vail:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin. Onu benim yerime sen tutuver!"
dedi.
Abdullah b. Hazim:
"Sancağını benden al, kendin tut. Ben çarpışmak istiyorum!"
dedi.
Abdullah b. Vail:
"Sen bu sancağı tutmakla da cihad etmiş ve ecre ermiş olursun!"
dedi.
Arkadaşları, Abdullah b. Hazim'e:
"Ey Ebu Azze! Allah sana rahmet etsin! Kumandanına itaat et!"
diyerek seslendiler.
O da kısa bir müddet sancağı tuttu. Sonra, Abdullah b. Vail,
sancağını Abdullah b. Hazim'den aldı.
Abdullah b. Vail, ikindi vakti girdiği sıralarda, arkadaşlarına:
"Ölümsüz hayat, zahmetsiz, dertsiz rahatlık, üzüntüsüz sevinç
isteyenler, şu haramları helalleştirenler ile çarpışarak Rablerine,
Cennetin nimet ve rahatlıklarına yaklaşsın! Allah size rahmetini
ihsan etsin!" dedi ve Şamlı leşkedere saldırdı.
Arkadaşları da, kendisiyle birlikte saldırdılar. Şamlılardan, birçok
piyadeleri öldürdüler ve onların birliklerini bozup dağıttılar.
Bir müddet, böylece üstün olarak savaştılar.
286 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Bundan sonra, Edhem b. Muharrizü'l-Ba.hili kumandasındaki
süvarİ ve piyade birlikleri Tevbeciler ve Fedailer Birliğinin her taraftan
üzerlerine gelmeye başladılar ve hatta bulunduklan yere,
kararga.hlarına kadar yaklaştılar, onlan kuşattılar. Fakat, onlann
bulundukları yere ancak tek taraftan gelebildiler.
O gün, akşama kadar çarpışma devam etti.
Abdullah b. Vail, bu sırada şehit oldu.
Edhem b. Muharrizü'l-Bahili der ki:
"Abdullah b. Vail:
'Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis, onlar,
Rableri katında diridirler. Öyle ki, Allah'ın lutf u inayetinden (kendilerine
verdiği şehitlik mertebesiyle hepsi de şad olarak, Cennet
nimetleriyle) rızıklanırlar.
Arkalarından henüz onlara katılamayan şehit dindaşları hakkında
da, 'Onlara hiçbir korku yoktur. Onlar malızun da olacak değiller!'
diye müjde vermek isterler.
Onlar, Allah'tan gelen bir nimetle, hatta daha fazlasıyla ve Allah'ın
mü'minlere olan mükafatını zayi etmeyeceği müjdesiyle de
sevinirler' CAl-i imran: 169-1 7 1] ayetlerini okuyordu.
Beni kızdırdı.
Kendi kendime:
'Şunlar bizi müşrik ve bizim kendilerinden öldürdüklerimizi şehit
sayıyorlar!' dedim. Kılıçla sol eline bir darbe indirdim, onu ürperttim,
öldüreyazdım. Yanına vardım.
'Ben senin ailen içinde yaşamayı arzu ettiğini görüyorum?' dedim.
Bana:
'Sen ne kötü görlişlüsün! Vallahi, ben şu anda senin elinde iki
elimden dolayı ecre nail olmaktan başka birşey arzu etmiyorum!'
dedi.
'Ne için?' diye sordum.
'Allah sana günah yazsın, bana da ecir ve sevahım büyütsün diye!'
dedi.
Beni yine kızdırdı. Süvarilerimi ve piyadelerimi toplayıp ona ve
arkadaşlarına tekrar saldırdım. Mızrağımı saplayıp onu öldürdüm!"
KERBELA FACİASINDAN SONRA 287
Abdullah b. Vail; çok çok namaz kılan, oruç tutan ve halkın dini
sorulannı cevaplandıran Irak fakihlerindendi.
Abdullah b. Vail şehit olunca, Abdullah b. Hazim'in de onun yanında
şehit olduğu görüldü.
Rifaa b. Şeddad'ın Kalanları Toplayıp
Geri Çekilmek İsternesi
Abdullah b. Vail şehit olunca, Rifıla b. Şeddad, Kinane oğullarından
Velid b. Gudayn'a:
"Sancağı tut!" diyor, o da:
"Tutmak istemiyorum!" diyordu.
Rifıla b. Şeddad, ona:
"Biz, Allah'ın kullarıyız. Hepimiz O'na döneceğiz. Sen sancağı
ne diye tutmuyorsun? Hepiniz bizim yanımıza dönünüz. Belki Allah
bugün bizi derler, toplar da, onların şerrinden korur" dedi.
Abdullah b. Avfü'l-Ahmer, yerinden sıçradı:
"Sen bizi döndürüp de öldürecek misin?
Vallahi, onların gözleri önünde geri dönecek olursan, onlar dalımıza
binerler, bir fersah mesafeye erişemeden, diğer arkadaşlarımızın
yanına kavuşamadan yok oluruz.
İçimizden kurtulacak olanları da, bedeviler ve köylüler yakalayıp
onların yanına götürürler. Sonradan, onlar da öldürülürler.
Şu güneşin aydınlığı altında, güpegündüz böyle yapmaman için
Allah'a and veririm.
Gaib ve belirsiz olacaklar için, gecenin karanlığı basmaya başlasın.
Şu gece, bizi bürüsün. O zamana kadar atlarımızın üzerinde
kendimizi savunmak için çarpışalım.
Gece karanlığı basınca, hayvanlarımıza binelim. Gecenin ilk
kısmında onlara ok atalım.
Piyadeler, sabaha kadar yaralılarımızı taşısın ve herkes taşıdığı
arkadaşına baksın ve onunla ilgilensin.
Onlar onar, yirmişer kişi birlikte gitsin. Halk, gidilen yeri bilirse,
birbirinin ardına düşer, giderler.
Eğer dediğim gibi güpegündüz geri çekilecek olursak; anne oğlunu
bulamaz, kişi ne tarafa, nereye gideceğini bilemez. Hepimiz
ölmüş, esir olmuş bir halde sabaha çıkarız!" dedi.
288 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Rifaa b. Şeddad:
"Olur! Senin görüşünü ben de uygun görüyorum" dedi.
Velid b. Gudaynü'l-Kinani'nin Geri
Dönmek istememesi ve Şehit Olması
Rifaa b. Şeddad, Velid b. Gudaynu'l-Kinanl'nin yanına vardı.
"Sancağı sen elinde taşıyacak mısın? Yoksa senden alayım mı?"
diye sordu.
Velid:
"Ben senin istediğini istemem! Ben Rabbime kavuşmak, kardeşlerime
katılmak, dünyadan aynlıp ahirete ulaşmak istiyorum.
Sen ise dünyanın gümüşünü istiyor, sağ kalmayı umuyor, dünyadan
aynimaktan hoşlanmıyorsun!
Vallahi, ben senin kılavuzluğunu istemem!" dedi ve sancağı Rifaa
b. Şeddad'a geri verip, çarpışmak için gitti.
Abdullah b. Avf b. Ahmer, ona:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin. Gel, sen bir müddet bizim yanımızda
çarpış. Elinle, kendini tehlikeye atma!" dedi ve and verip
onu durdurdu.
O sırada Şamlılar:
"Allah onlan helak etti. Üzerlerine yürüyünüz! Geceden önce işlerini
bitirip onlardan boşalınız!" diyerek bağrıştılar ve bütün güçleriyle
hücuma geçtiler.
Tevbeciler ve Fedailer Birliğinden arta kalanlar, kahramanlık
ve cesaretlerinden hiçbir şey kaybetmeksizin dayandılar, Şamlllarla
yatsıya kadar çarpıştılar.
Velid b. Gudaynü'l-Kinani, akşamdan önce şehit oldu.
Abdullah b. Azizü'l-Kindi'nin Oğlunu Kindilere
Vasiyet Ederek Çarpışa Çarpışa Şehit Olması
Abdullah b. Azizü'l-Kindl, yanında küçük oğlu Muhammed olduğu
halde, gidip :
"Ey Şamlılar! İçinizde Kindelerden bir kimse var mı?" diye sordu.
Şamlllardan bazı kimseler çıkıp :
"Evet! Biz onlardanız !" dediler.
KERBELA FAC􀄶INDAN SONRA 289
Abdullah b. Aziz, onlara oğlunu göndererek:
''Yanınızdaki kardeşinizi Küfe'deki kavminize gönderiniz. Ben
Abdullah b. Azizü'l-Kindi'yim!" dedi.
Şamlılar:
"Sen bizim amcamızın oğlusun. Emniyet ve selamettesin!" dediler.
Abdullah b. Aziz:
"Vallahi, ben kardeşlerimin vurulup düştükleri yerden ayrılmak
istemem!" diyerek ilerledi.
Çocuk ise, babasının arkasından ağlamaya başladı.
Abdullah b. Aziz, oğlunun arkasından feryat ederek ağladığını
görünce:
''Yavrucuğum! Eğer elimde Rabbime taat cümlesinden olarak
sana yapabileceğim birşey olsaydı, muhakkak yapardım!" dedi.
Şamlılardan olan kavmine de, oğlu ile ilgilenmeleri için and
verdi.
Şamlılar ona ve oğluna son derece acıdılar, üzüldüler ve ağladılar.
Abdullah b. Aziz akşamieyin Şamlıların saflarına saldırdı. Çarpışa
çarpışa şehit oldu.
Küreyb b. Zeyd ve Arkadaşlarımn Şehit Olmaları
Küreyb b. Zeydü'l-Himyeri, akşamieyin sancakla geldi. Yanında
Himyeri ve Hemdanllerden yüze yakın kimse vardı.
Küreyb, arkadaşlarına:
"Ey Allah'ın kulları! Rabbin􀣟ze doğru gidiniz!
Vallahi, dünyada Allah'ın rızasından ve O'na tevbeden başka işe
yarar birşey yoktur.
İşittiğime göre; içinizden bir taife, içinden çıkmış oldukları dünyaya
ve günahlarına geri dönmek istiyorlarmış !
Hayır! Vallahi, ben o ilk sözümde duruyorum!
İsteyen kardeşlerim, arkarndan gelsinler!" dedi.
Hepsi onun davetine icabet ettiler ve:
"Biz de senin görüşündeyiz" dediler.
Küreyb, sancağı alıp Şamlıların yakınına kadar vardı.
Şurahbil b. Zilkela':
290 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Vallahi, şu sancağın Himyeri veya Hemdanllerin sancağı olduğunu
sanıyorum!" dedi.
Onlara yaklaşıp kim olduklannı sordu. Onlar da, haber verdiler.
Bunun üzerine, Şurahbil b. Zilkela', onlara:
"Sizler emniyettesiniz !" dedi.
Küreyb, ona:
"Biz dünyada emniyette idik. Şimdi dünyadan çıkıp ancak ahiret
emniyet ve selametini diliyoruz!" dedi.
Şamlılarla çarpışmaya giriştiler ve şehit oldular.
Suhayr b. Huzeyfe'nin Arkadaşları
ile Birlikte Şehit Olması
Suhayr b. Huzeyfe b. Hilal, Müzeynelerden otuz kişi ile ilerledi.
Suhayr, arkadaşlarına:
"Allah yolunda ölümden korkmayınız.
Çünkü, o, size bir gün muhakkak gelecektir.
Allah'a yönelerek çıkmış olduğunuz dünyaya tekrar dönmeyiniz
. Artık sizin için orada kalmak yoktur.
Allah katında olan, sizin için daha hayırlıdır!" dedi.
Sonra, hep birlikte ilerlediler. Çarpıştılar ve şehit oldular.
Rifaa b. Şeddad'ın Tevbeciler ve Fedailer
Birliğinden Kalanlada Birlikte Geri Çekilmesi
Akşam olunca, Şamlılar karargahlanna döndüler.
Rifaa b. Şeddad; bütün arkadaşlannın yaralanmış olduğunu ve
her yaralının kendisini idare ederneyecek durumda bulunduğumu
görünce, onlan kavimlerine teslim etti.
Bütün gece, sabaha kadar, halkı oradan yolladı.
Humeyd b. Müslim der ki:
"Biz geri çekilmek için hazırlandığımız zaman, Abdullah b. Gaziyye
şehitlerin başucuna dikildi ve:
'Allah sizlere rahmet etsin. Siz sözlerinizde sadık çıktınız ve sebat
ettiniz ! Bizler ise, yalancı çıktık ve kaçtık!' dedi.
Sabahleyin ric'at için hareket edeceğimiz sırada, Abdullah b.
Gaziyye, yirmi kadar arkadaşı ile birlikte, düşmanla çarpışıp şehit
olmak maksadı ile geri dönmek istedi.
KERBELA FACİASINDAN SONRA 291
Rifaa b. Şeddad, Abdullah b. Avf b. Ahmer ve birçok kimseler,
onlara:
'Allahaşkına! Bizim sayımızı çoğaltımz, azaltmayınız ! Biz sizin
gibi ihlas sahiplerinin içimizde bulunmasını hayır sayıyoruz' dediler
ve and vermekten geri durmadılar. Nihayet, onları geri döndürdüler.
Yalnız, Müzeyne'den Ubeyde b. Süfyan, bir ara kılıcını çekip
Şamlılara hücum etti ve şehit oldu."
Sabaha çıkıldığı zaman, Tevbeciler ve Fedailer Birliğinden arta
kalanlar, Habur kazasım geçmiş, Habur'un Tüneynir köyüne erişmiş,
en geçilmez yerleri geçmiş bulunuyorlardı.
Husayn b. Nümeyr, yakalatmak için sabahleyin peşlerinden
birlikler göndermiş idiyse de, onlardan hiç kimseyi ele geçiremediler.
Rifaa b. Şeddad, arkada kalmıştı.
Ebu'l-Cüveyriyetü'l-Abdi ise, ric'at eden halkı, arkadan yetmiş
atlı ile takip ve setr etmekte idi.
Hayvanından düşenleri hayvanıarına bindirerek veya metaını
düşürenlere meta'larını bulup vererek, Kırkısıya'ya gelip kavuştular.
Züfer b. Haris'in Yurdunda Ağırlanış
Züfer b. Haris; Tevbeciler ve Fedailer Birliğinden ric'at edenlere,
daha önce yaptığı gibi, yiyecek ve hayvan yemi ve tabipler gönderdi.
Onlara:
"isterseniz yanımızda oturunuz. Size elimizden gelen iyiliği yapar,
dert ortağı oluruz!" dedi.
Onlar orada üç gür. kaldılar.
Her birine istediği yiyecek ve hayvan yemi ve azığı konulduktan
sonra, oradan ayrıldılar.
Medainliler Medain'e; Basralılar Basra'ya ayrıldılar. KOfeliler
de, Küfe'ye geldiler. 8
8. Taberi, TarUı, c. 7, s. 76-80.
292 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Süleyman b. Sured ile Müseyyeb b. Necebe'nin
Başlarımn Abdulnıelik'e Gönderilmesi
Süleyman b. Sured ile Müseyyeb b. Necebe'nin başları cesetlerinden
ayrılıp Abdulmelik b . Mervan'a gönderildi.9
Abdulmelik b. Mervan'ın Konuşması
Tevbeciler ve Fedailer Birliğinden mühim bir kısmının şehit ve
kalanlarının da ric'ata mecbur edildiği müjdesini alınca, Abdulmelik
b. Mervan, minbere çıktı. Allah'a hamd ü senada bulunduktan
sonra:
"Bilesiniz ki; Allah Iraklıların fitne ve fesat doğurucu, doğru
yoldan sapmış reisierinden Süleyman b. Sured'i helak etti.
Haberiniz olsun ki; Müseyyeb b. Necebe de, kılıçiara başını top
gibi terketti.
Haberiniz olsun ki; Allah, onların doğru yoldan sapmış ve saptırıcı
büyük reisierinden Ezd'in kardeşi Abdullah b. Sa'd'ı ve Bekr
b. Vail'in kardeşi Abdullah b. Vail'i öldürmüştür.
Bunlardan sonra, artık, kavim ve kabilelerinden aykırı hareket
edecek bir kimse kalmamıştır!" dedi.ıo
9. İbn S a' d, Tabakat, c. 4, s. 293.
1 0 . Taberi, Tarih, c . 7 , s . 8 0 .
IV BÖLÜM
Kerbela'nın İntikamı Peşinde
Kerbela intikamını Almak Davası ile Ortaya Çıkan
İkinci Adam: Muhtar b. Ebu Ubeyd es-Sakafi
Şamlılarla çarpıştıktan sonra ric'at eden Tevbeciler ve Fedailer
Birliğinden KUfeli olanlann KUfe'ye döndükleri sırada, Muhtar b.
Ebu Ubeyd es-Sakafi, KUfe zindanında mahpus bulunuyordu. ı
Muhtar, Peygamberimizin zamanında Müslüman olmuştu.
Kendisinin sahabeden olup olmadığı belli değildir.
Muhtar, Sakif kabilesinin büyüklerindendi. Rey ve görüş sahibi,
hatip, cesur ve çok zeki idi. Dindarlığı az dı. 2
Abdullah b. Ömer'in rivayetine göre; Peygamberimiz, Sakiften
bir kezzab (yalancı), bir de çok adam öldürücü kişi çıkacağını haber
vermişti.
Yalancı olanı Muhtar b. Ebu Ubeyd, çok adam öldürücü olanı da
Haccac b. Yusuftu.3
1. Taberi, Tôfih, c. 7 , s . 80.
2 . Zehebi, Siyeru a'lami'n-nü bela , c. 3, s. 253.
3 . Tirmizi, Sünen, c. 4, s . 499.
Haccac b. Yusuf; Abdullah b. Zübeyr'in cesedini astırdığı hurma ağacından indirtip Yahudi
kabirierinin içine attırdıktan sonra, Abdullah b. Zübeyr'in annesi Esma bint-i
Ebu Bekir'i adam gönderip yanına getirtmek istedi.
Esma, Haccac'ın yanına gelmekten imtina etti.
Haccac:
"Ya benim yanıma gelirsin, yahut da seni saç örgülerinden yakalayarak sürükleyip
getirecek olan kişileri gönderirim sana!" diyerek tekrar haber saldı.
Esma, yine onun yanına gelmekten imtina etti ve :
294 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar, kendisine, Allah tarafından vahiy ve ilham geldiğini,
gaybı bildiğini iddia edecek kadar ileri gitmişti.4
Müslim b. Aldl; Hz. Hüseyin tarafından Küfe'ye gönderildiği zaman,
Küfe'de Muhtar'ın evine inmiş, Ubeydullah b. Ziyad gelip Kufe'de
işe başlayıncaya kadar onun evinde kalmıştı.5
Muhtar'ın KUfe'de Ayaklanmaya
Niyetlenınesi ve Dövülüp Zindana Atılması
Küfe eşrafından ve Ehl-i Beyt taraftarlarından Hani' b. Urve'nin
İbn Ziyad tarafından dövülüp hapsedildiği ve Müslim b.
Akil'in İbn Ziyad'ı köşkünde kuşattıktan sonra Küfeliler tarafından
yapayalnız ve yardımsız bırakıldığı ve duruma İbn Ziyad'ın hakim
olduğu sırada,6 Muhtar, kendi köyü olan Hutarniye (LekıD köyüne
gitmiş bulunuyordu.
Muhtar, köyünden çıkıp akşamdan sonra Küfe'ye gelmiş, Fil kapısına
kadar ilerlemişti.
İbn Ziyad; Arnr b Hureys'e sancak açmasını, mescidde oturup
"Vallahi, beni saç örgülerimden yakalayarak sürükleyecek olan kişileri bana göndermedikçe,
senin yanına gelmeyeceğim!" dedi.
Bunun üzerine, Haccac:
"Benim deri ayakkabılarımı bana gösterin!" dedi ve ayakkabılarını aldıktan sonra
acele Esma'nın yanına vardı ve:
"Allah düşmanına yaptığımı nasıl buldun?" dedi.
Es ma:
"Gördüm ki ; sen onun üzerine yürüdün, dünyasını yıktın. O da, senin üzerine yürüdü,
ahiretini yıktı!
Bana haber verildiğine göre; sen ona 'Ey iki kuşaklı kadının oğlu!' diyormuşsun.
Vallahi, ben gerçekten İki Kuşaklı Kadın'ım!
Ben (Hicret gecelerinde) o iki kuşaktan birisiyle ResUluilah Aleyhisselamın yiyeceğini,
Ebu Bekir'in yiyeceğini, hayvanların erişemeyecekleri yere kaldırıp asıyordum.
Diğerine gelince, o da her kadının muhtaç olduğu ve kendisinden müstağni kalamayacağı
fistanı ve entarisidir.
Fakat, sen şunu iyi bil ki: ResUluilah Aleyhisselam, bize, Sak'if kabilesi içinde çok yalancı
bir kişi ile çok adam öldürücü bir kişinin çıkacağını haber vermiştir.
Çok yalancı olan kişinin (Muhtar b. Ebu Ubeyd es-Sakafi) çıktığını gördük. Çok
adam öldürücüye gelince, sanırım ki o da sensin!" dedi.
Bunun üzerine Haccac, kalkıp Esma'nın yanından ayrıldı ve bir daha da onun yanına
dönınedi, uğramadı (Müslim, Sahih, c. 7, s. 191).
Haccac'ın ele geçirip öldürdüğü insanların sayısı yüz yirmi bine dolmuştu (Tirmizi,
Sünen, c. 4, s. 499).
4. Zeheb'i, A'lam , c. 3 , s . 3 5 3 .
5 . Dinever'i, Kitab u 'l-ahbdr, s . 2 3 1 - 2 3 3 .
6. Taber'i, Tarih , c. 6, s . 206-2 1 0 .
KERBFLA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 295
bütün halkı sancağın altında toplanmaya davet etmesini emretmişti.
Muhtar; Fil kapısında dikilip dururken, İbn Ziyad'ın adamlarından
Hani' b. Ebi Hayyetü'l-Vadi1 ona rastladı ve:
"Sen burada ne için duruyorsun? Ne hallkın yanındasın, ne de
evindesin?" diye sordu.
Muhtar:
"Sabaha çıkınca, sizin işlediğiniz çok büyük hatanızı, suçunuzu
ele alıp ortalığı sarsmayı düşünüyorum!" dedi.
Hani' b. Ebi Hayye:
"Vallahi, sanıyorum ki, sen kendini öldüreceksin!" dedikten sonra,
Amr b. Hureys'in yanına varıp, Muhtar'la aralarında geçen konuşmayı
ona haber verdi.
Amr b. Hureys, yanında bulunan Abdurrahman b. Ebi Umeyr'e:
"Kalk, amcanın oğlunun yanına var. Ona haber ver ki; o, adamının
nerede bulunduğunu bilmiyor!
Sakın kendi kendine bir yol ve iş tutmaya kalkmasın!" dedi.
Abdurrahman, Muhtar'a gitmek üzere ayağa kalktı.
Zaide b. Kudame, Amr b. Hureys'e:
"0, eman verdiğin takdirde, sana gelir" dedi.
Amr b. Hureys:
"Ona benim tarafıından eman verilmiştir. Onun ;vali İbn Ziyad'a
karşı bir hareketi varsa, lehinde en güzel şekilde şehadet mevkiinde
bulunacağım ve kendisini en güzel şekilde kayıracağım!" dedi.
Zaide b. Kudame:
"Öyle olunca, inşaallah hayırdan başka birşey olmaz!" dedi.
Abdurrahman, Zaide ile birlikte Muhtar'ın yanına vardılar.
Ona, İbn Ebi Hayye'nin ve Amr b. Hureys'in söylediklerini anlattılar.
Kendi kendine bir iş tutmaya kalkışmaması için and verdiler.
Bunun üzerine, Muhtar, İbn Hureys'in yanına vardı. Selam verdi.
Sabaha kadar onun sancağı altında oturdu.
Fakat, halk, Muhtar'ın işini ve yaptığını anıyor ve konuşuyorlardı.
Umare b. Ukbe b. Ebi Muayt, gidip bunu)bn Ziyad'a söyledi.
Güneş doğup yükseldiği zaman, İbn Ziyad'ın kapısı açıldı. İçeri
girmeleri için halka izin verildi.
296 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar da, içeri girenler arasında idi.
İbn Ziyad, Muhtar'ı yanına çağırdı. Ona:
"Sen, İbn Akil'e yardıma gelen cemaat içinde imişsin?" dedi.
Muhtar:
"Ben böyle birşey yapmış değilim. Fakat gelip Amr b. Hureys'in
sancağı altına indim ve onunla birlikte geceledim, sabahladım" dedi.
Amr b. Hureys:
"Doğru söylüyor o! Allah sana iyilikler versin!" dedi.
İbn Ziyad, Muhtar'ın yanına geldi ve elindeki değneğini kaldınp
yüzüne çarptı. Muhtar'ın gözkapaklarını yukarı fırlattı.
"Eğer senin lehinde Amr b. Hureys'in şehadeti olmasaydı, boynunu
vururdum! Götürün bunu zindana!" dedi.
Muhtar, zindana götürülüp orada hapsedildi. Hz. Hüseyin'in
Kerbela' da şehadetine kadar zindanda kaldı.
Muhtar'ın Zindandan Çıkarılması
Muhtar, Zaide b. Kudame'yi, Medine'de oturan eniştesi Abdullah
b. Ömer'e gönderdi. Zindandan çıkarılması için İbn Ziyad'a
emir vermesini Yezid b. Muaviye'ye yazmasını ondan diledi.
Zaide, Medine'ye gidip durumu Abdullah b . Ömer' e bildirdi.
Muhtar'ın kızkardeşi ve Abdullah b. Ömer'in zevcesi Safıyye,
kardeşinin zindanda bulunduğunu öğrenince, feryad ü figana başladı.
Abdullah b. Ömer de, Yezid b . Muaviye'ye bir yazı yazıp Zaide
ile gönderdi.
Abdullah b. Ömer, yazısında şöyle dedi:
"İmdi, Ubeydullah b. Ziyad, Muhtar'ı hapsetmiş. O, benim kayınbiraderimdir.
Ben onun af ve selametini, halini düzeltmesini arzu
ederim.
Allah bize ve sana iyilikler versin.
Eğer İbn Ziyad'a bu hususta yazı yazmayı ve Muhtar'ın serbest
bırakılınasını emretmeyi uygun görürsen, yap bu işi!
Vesselamu aleyk!"
Zaide, yazıyı yanına aldı. Hayvanına binip, Şam'a, Yezid'in yanına
vardı.
Yezid, yazıyı okuyunca, güldü. Sonra da:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 297
"Ebu Abdurrahman, kayırıyor. Onun böyle yapmaya hakkı var"
dedi ve İbn Ziyad'a şöyle yazdı:
"İmdi, yazımı görünce, Muhtar b. Ebu Ubeyd'i serbest bırak.
Vesselamu aleyk!"
Zaide, Yezid'in mektubunu getirip İbn Ziyad'a verdi.
İbn Ziyad, Muhtar'ı zindandan çıkarttı.
"Sana üç gün mühlet verdim. Eğer üç günden sonra seni Kılfe'de
görürsem, sana verdiğim emandan ber1yim, uzağım!" dedi.
Muhtar, İbn Ziyad'ın yanından ayrılıp evine gitti. Üçüncü gün,
Küfe'den ayrılarak Hicaz'a gitti.7
Muhtar'ın Hani' b. Ebi Hayye ile Görüşmesi
Hani' b. Ebi Hayyetü'l-Vadi1, Ramazan umresi için Mekke'ye
gelmişti. Orada Muhtar'la görüştüler.
Muhtar, ondan, halini ve Küfe halkının durumunu sordu.
Hani' de, ona bu hususta bilgi verdikten sonra, Küfelileri derleyip
toplayacak, tek görüş üzerinde birleştirecek bir adam bulunmadığını
söyleyince, Muhtar:
"Ben, Ebu İshak'ım! Vallahi, onları hak üzerinde toplayacak,
boş yolda binitlenenleri yok edecek, her muannid cebbar ve zalimi
öldürecek olan benim!" dedi.
Hani':
"Yazıklar olsun sana ey İbn Ebu Ubeyd! Gücün yeterse, halkı
dalalete bırakma! Amma, bu işin adamı sen değilsin, senden başkasıdır.
Eğer sen fitne ve fesat adamı olursan, halkın en kısa ömürlüsü
ve en kötü arneliisi olursun!" dedi.
Muhtar: ;
"Ben halkı fitne ve fesat çıkarmaya değil, doğru yola ve birleşıneye
davet edeceğim!" dedi.
Fırlayıp ayağa kalktı ve Küfe'ye gitmeye hazırlandı.8
Muhtar'ıiı Abdullah b. Kamil'le
Birlikte Kufe'ye Dönüşü
Muhtar, Mekke'de Abdullah b. Zübeyr'in en yakın adamlatından
oldu. Muhammed b. Hanefiyye'nin de yanına gider gelirdi.
7. Taberi, Tarih , c . 7, s. 5 8-59.
8. Taberi, Tarih, c . 7 , s . 63.
298 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Muhtar, bir gün, Muhammed b. Hanefiyye'ye:
"Ben Irak' a gideceğim" dedi.
Muhammed b. Hanefiyye:
"Git! Şu Abdullah b. Kamil-i Hemdan1'yi de yanında götür!" dedi
ve Abdullah b. Kamil'e gizlice:
"Ondan sakın. Bil ki, ona pek güvenilmez !" diye tenbihte bulundu.
Muhtar, Abdullah b. Zübeyr'in yanına gidip:
"Sen benim Irak'taki mevkiimi biliyorsun. Benim orada bulunmam,
senin için, şurada bulunmamdan faydalıdır" dedi.
Abdullah b. Zübeyr, izin verince, Abdullah b. Kamil'le birlikte
Irak' a hareket ettiler.
Uzeyb mevkiine geldikleri zaman, Muhtar, Abdullah b. Kamil' e:
"Bana KUfe halkı hakkında bilgi ver!" dedi.
Abdullah b. Kamil:
"Halkı, kaptansız dolaşan bir gemi halinde geride bırakmıştım!"
dedi.
Muhtar:
"Ben o geminin kaptanıyım!" dedi.9
Muhtar'ın İbnü'l-Irk ve
Selerne b. Mersed'le Görüşmeleri
Saklfin azadiısı İbnü'l-Irk, Hicaz'dan dönerken Muhtar'a rastladı.
Onunla selamlaştılar.
İbnü'l-Irk, Muhtar'ın gözkapaklannın yukarı fırlamış olduğunu
görünce:
"Allah geçmiş eylesin! Ne oldu gözüne?" diye sordu.
Muhtar:
"Gözlerime, zaniyenin oğlu (İbn Ziyad) değnekle çarptı. Gözlerim,
gördüğün hale geldi!" dedi.
İbnü'l-Irk:
"Onun parmakları çolak olmadı mı?" dedi.
Muhtar:
"Eğer ben de onun parmaklannın damarlarını ve azalarını parça
parça kesmezsem, Allah beni öldürsün!" dedi.
9. İbn Sa'd, Tabakrıt, c . 5 , s . 98.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 299
İbnü'l-Irk, Muhtar'ın bu sözüne şaştı ve:
"Allah sana iyilikler versin! Sen bunu yapacağını nereden biliyorsun?"
dedi.
Muhtar:
"Sen benim söylediğim sözü aklında tut! Onun doğru olduğunu
göreceksin!" dedi.
Taffta (Kerbela'da) zulmen şehit edilen Müslümanların seyyidi
Hz. Hüseyin'in ve oğlunun kanlannın aranması ve intikamlarının
alınması bahsi açılınca da, Muhtar:
"Rabbime andolsun ki; onun öldürülmesine karşılık olarak Yahya
b. Zekeriyya Aleyhisselamın kanı karşılığında öldürülenler sayısı
kadar* onlardan öldüreceğim!" dedi.
İbnü'l-Irk:
"Sübhanallah! Bu da, en şaşılacak bir haberdir doğrusu!" dedi.
Muhtar:
"Sana söylemiş olduğum bu sözü de aklında tut! Onun da doğru
olduğunu göreceksin!" · dedi.
Hayvanını yürütüp yoluna devam etti. 10
Muhtar, yolda Selerne b. Mersedü'l-Hemdani'ye rastladı.
Seleme, Arapların en cesuru idi. Kendisi çok dindardı. Birbirleriyle
musafaha ettiler. Muhtar ona Hicaz'daki durumu haber verdi.
"Sen de bana KUfe'deki halktan bilgi ver?" dedi.
Sel erne:
"Çobanlarını kaybetmiş koyun sürüsü gibidirler!" dedi.
Muhtar:
"Ben onları en güzel şekilde idare eder ve erişecekleri sonuca en
iyi şekilde eriştiririm!" dedi.
Seleme :
"Allah'tan kork! İyi bil ki; ölecek, diriltilecek ve muhasebe olunacaksın.
Arnelin hayırlı ve iyi ise, hayırla mükafatlanacaksın.
Arnelin şerli ve kötü ise, ona göre cezasını çekeceksin!" dedi.
Ayrıldılar.
* İbn Abbas'ın Peygamberimizden rivayet ettiği bir hadise göre, Yüce Allah Peygamberimize,
"Yahya b . . Zekeriyya'nın kanına karşı yetmiş bin kişi öldürmüştüm. Senin
kızının oğlu için ise yetmiş bin ve yetmiş bin kişi öldüreceğim!" diye vahyetmişti
(Hakim, Müstedrek, c. 3, s. 1 78).
1 0 . Taberi, TarfJı , c. 7, s . 59-60.
300 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar'ın KUfe'deki Temas ve Faaliyetleri
Muhtar, Cuma günü Bahrü'l-Hire'ye geldi. İnip orada gusletti.
Hafifçe yağ süründü. Elbisesini giydi. Sarığını sardı. Kılıcını kuşandıktan
sonra, hayvanına bindi. Sekun Mescidine ve Kinde namazgahına
uğradı.
Uğradığı meclislerden, oturanlara selam vermedikçe geçmedi
ve:
"Sizi, gelmesini arzuladığınız yardım ve zaferle müjdelerim!"
dedi.
Muhtar, Zühl ve Hucr oğulları mescidine uğradı. Oralarda kimseyi
bulamadı. Halk, Cuma narnazına gitmişlerdi.
Muhtar, Bedda' oğullarına uğradı. Ubeyde b . Amru'l-Beddiyyü'lKindi'yi
buldu, ona selam verdi ve:
"Seni yardım, kolaylık ve zaferle müjdelerim!" dedi.
Ubeyde b. Amr; halkın en cesuru, en kuvvetli şairi ve Hz. Ali'ye
en çok sevgi ve bağlılık göstereni idi.
Ubeyde, Muhtar'a:
"Sen bizi müjdeledin. Allah da seni hayırla müjdelesin! Sen bize
bunu biraz açıklasan olmaz mı?" dedi.
Muhtar:
"Olur! Geceleyin evde yanıma gel!" dedi ve haramları helalleştirenlerin
öldürülmesi ve Peygamber evlatlarının kanlarının aranması,
intikamlarının alınması için kendisine yardımcı olmalarını
mescid müdavimlerine duyurmasını ondan istedi. Hind oğulları
yurduna hangi yolla ve nasıl gidileceğini de sordu.
ler.
Ubeyde:
"Beni biraz bekle. Ben sana kılavuzluk edeyim!" dedi.
Atını getirtip üzerine bindi. İkisi birlikte Hind oğullarına gitti-
Hind oğulları yurduna varınca, Muhtar, Ubeyde'ye:
"Bana İsmail b. Kesir'in evini göster!" dedi.
Birlikte, gidip İsmail b . Kesir'in evine vardılar.
İsmail b. Kesir dışarı çıktı. Selamlaştılar ve musafaha yaptılar.
Muhtar, onu da zaferle müjdeledikten sonra:
"Sen ve kardeşin gece yanıma geliniz. Size istediğiniz herşeyi
ben getireceğim!" dedi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 301
Muhtar, Cüheyne Mescidine uğradı. Sonra, Küfe'nin Fil kapısına
kadar gitti. Hayvanını ıhdınp mescide girdi. Mescidde bulunan
halk, onu tanıdılar ve:
"Bu gelen, Muhtar'dır!" dediler.
Muhtar, mescidin direklerinden bir direğin dibinde namaz kıldı.
Sonra, karnet getirildi. Cemaatle namaz kıldı. N arnazdan sonra
başka bir direğin yanına varıp, Cuma namazı ile ikindi namazı
vakti arasında yine namaz kıldı. İkindi namazını da cemaatle birlikte
kılıp mescidden ayrıldı.
Hemdan halkının toplu bulunduklan yere uğradı. Onlara da:
"Sizi müjdelerim. Ben size sevineceğiniz şeyle geldim!" dedikten
sonra, oradan ayrılıp evine gitti. 11
Muhtar'ın Küfe'ye gelişi, Yezid b. Muaviye'nin ölümünden altı
ay sonra, Hicretin altmışdördüncü yılında, Ramazan ayınını ortalannda
idi. 12
Muhtar'ın Ehl-i Beyt Taraftariarım Kendisinin
Yanında Toplanmaya Davet ve Teşvik Etmesi
Ubeyde b. Amr ile İsmail b. Kesir, sözleşildiği üzere, geceleyin
Muhtar'ın evine gittiler.
Muhtar, onlardan, halkın işini ve Ehl-i Beyt taraftarlarının durum
ve tutumlarını sordu.
Bunlar da:
"Ehl-i Beyt taraftarları, Süleyman b. Sured'in başında toplandılar.
Çok geçmeden ayaklanacak, ortaya çıkacaklar!" dediler.
Muhtar, Allah'a hamd ü sena etti ve Peygamber Aleyhisselama
salat ü selam getirdikten sonra:
"İmdi, size derim ki: Mehdi b. Vasi Muhammed b. Ali, beni size
emin, vezir ve seçilmiş emir olarak gönderdi.
Haksızlarla çarpışmayı, Ehl-i Beytin dökülen kanlarını aramayı,
zayıfların üzerinden zalimleri defetmeyi bana emretti!" dedi.
Muhtar'ın davetine ilk icabet ve ellerini onun eline koyup bey' at
eden, Ubeyde b. Amr ile İsmail b. Kesir oldu.
ll. Taberi, Tarih , c . 7, s. 63-64.
12. Taberi, Tarih, c . 7, s . 53.
302 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar; Süleyman b. Sured'in başında toplanan Ehl-i Beyt taraftarlarına
haber gönderip:
"Ben size bütün işlerin idare edicisi, fazilet madeni, vasinin vasisi
olan İmam Mehdi tarafından gelmiş bulunuyorum.
Onun emrinde şifa, örtülü ve kapahiara açıklık getirme, düşmanları
öldürme, nimetleri tamamlama vardır!
Süleyman b. Sured (ki Allah bize ve ona iyilikler versin) bu yolda
kuru ekmek parçasından, çürük, kırık, işe yaramaz sırçadan
başka birşey değildir!
O ne işler hakkında bir tecrübe sahibidir, ne de kendisinin harp
fenninde bilgisi vardır.
O ancak kendisini ve sizi öldürtmek için ortaya çıkmak istiyor!
Ben ise ancak bana yapıldığı şekilde hareket edeceğim. Ben bu
hususta düşmammzı öldürmek, kalbierinize şifa vermek üzere emredilmiş,
vazifelendirilmiş bulunuyorum. Sözlerimi dinleyiniz ve
emrime itaat ediniz ! Ben sizin bütün düşündüklerinizi, tasarladıklarınızı
gerçekleştirmeye kefılim" dedi.
Muhtar'ın bu sözleri, çok geçmeden, Ehl-i Beyt taraftarları üzerinde
az-çok tesir gösterdi. ı3
Muhtar, zaman zaman, adamlarına:
"Görüyor musunuz ; şu Süleyman b. Sured ne yapmak istiyor?
O ancak kendisini ve sizi öldürmek için ortaya çıkmak istiyor!
Halbuki, onun ne harpler hakkında bir görüşü, ne de bilgisi vardır"
demekten geri durmuyordu.
Fakat, Ehl-i Beyt taraftarlarından, kabile reisierinden ve eşraftan
olanlar, hep Süleyman b . Sured'le birlikte bulunuyorlardı.
Çünkü, o, Ehl-i Beyt taraftarlarının en büyüğü, en yaşlısı idi.
Ona hiç kimseyi denk tutmamakta idiler.
Ehl-i Beyt taraftarlarından az bir kısmı ise, Muhtar'a meyletmişti.
Süleyman b . Sured, Muhtar'a, Allah'ın yarattıklarının en ağır
geleni ve en çekilmezi idi.
Süleyman b. Sured harekete geçmek istediği ve harekete geçtiği
zaman, Muhtar harekete geçmek istemedi. Süleyman b. Sured'in
teşebbüsünün neticesinin ne olacağını bekledi.
13. Taberi, Tarih, c. 7 , s . 64-65 .
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 303
Ehl-i Beyt taraftarları işinin er-geç kendisi üzerinde toplanacağını
ummakta idi.
Muhtar'ın Tekrar Zindana Atılması
Süleyman b. Sured'in ortaya çıkıp Cezire'ye doğru hareket ettiği
sırada; Ömer b. Sa' d b. Ebi Vakkas, Şebes b. Rib'i ve Yezid b. Haris
b. Rüveym, KCıfe valisi Abdullah b. Yezid'in ve KCıfe harac arnili
İbrahim b. Muhammed'in yanına giderek:
"Muhtar, sizin için, Süleyman b. Sured'den daha tehlikelidir.
Çünkü, Süleyman, yurdunuzdan ayrılıp sizin düşmanınızla çarpışmaya,
onu tahkir ve teziile gitmiştir.
Muhtar ise şehrinizde bulunuyor ve size saldırmak istiyor.
Gidip onu zincire vurunuz. Halkın işi düzelineeye kadar, zindanda
tutunuz!" dediler.
Muhtar'ın birşeyden haberi yokken, evini kuşattılar. Kendisini
içeriden çıkardılar.
İbrahim b. Muhammed, vali Abdullah b. Yezid'e:
"Onu sımsıkı bağla! Yaya ve yalınayak yürüterek götür!" dedi.
Abdullah b. Yezid:
"Sübhanallah! Ben onu yaya olarak da, yalınayak da yürütmem!
Bu adam bize karşı düşmanlığını açığa vurmadıkça, veya bizimle
çarpışmaya kalkmadıkça, ben bu işi yapmam!
Biz onu ancak bir zan üzere yakalamış bulunuyoruz !" dedi.
İbrahim b. Muhammed, Muhtar'a:
"Ey İbn Ebu Ubeyd! Senin karışıklık çıkarmak maksadıyla halkı
aldatmaya kalkıştığın bize haber verilmedi mi sanıyorsun?" dedi.
Muhtar:
"Benim hakkımda sana erişen haber, batıl ve boş haberden başka
birşey değildir.
Ben, senin babanın ve dedenin karışıklık çıkarmak maksadıyla
halkı öğütleyip aldattığı gibi halkı aldatmaktan Allah'a sığınırım!"
dedi. ı4
14. Taberi, Tarih , c. 7, s. 5 3 .
304 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbrahim b. Muhammed, Muhtar'dan bu sözü işitince, bir daha
ağzını açmadı.
Muhtar, siyah bir katıra bindirildi.
İbrahim b. Muhammed, valiye:
"Ona bukağı vurmayacak mısın?" diye sordu.
Vali:
"Ona zindan bukağısı yeter!" dedi.
Muhtar'ın Zindandaki Yemini
Muhtar, zindanda kendisini ziyarete gelenlere:
"Denizlerin, hurma ve diğer ağaçlann, ıssız çöllerin, meleklerin,
seçkin ve hayırlı kişilerin Rabbine andolsun ki; dinin direklerini dikinceye,
Müslümanların başlannın ağnsının dindiğini, geçtiğini,
mü'minlerin kalb yaralarının iyileştiğini görüneeye ve peygamberlerinin
intikamını alıncaya kadar her cebbar ve gaddan bütün yardımcılarının
arasında en keskin kılıçla öldüreceğim!
Bu yolda ne dünyanın zevali beni kaygılandıracaktır, ne de
ölümden kaygılanacağım!" diyerek yemin etti.
Muhtar, bu sözünü, zindanda ziyaretine gelenlere tekrarladı. ıs
Muhtar'ın Rifaa b. Şeddad ile
Diğer Ehl-i Beyt Taraftariarına Yazısı
Rifaa b. Şeddad Aynu'l-Verde'den geldiği zaman, Muhtar zindanda
bulunuyordu.
Muhtar; zindandan Rifaa b. Şeddad'a bir yazı yazdı ve yazdığı
yazıda, sağ olarak dönüp gelenlere "Hoşgeldiniz!" dedikten ve kendilerini
Allah'ın en büyük ecir ve sevaplarla mükafatlandırmasını,
ölenlerin ruhlarını da peygamberler, sıddl:kler, şehitler ve salihlerin
ruhlan ile birlikte bulundurmasını diledikten sonra, şöyle dedi:
"Ben, tayin edilmiş eml:rim. Güvenilmiş kişiyim. Ordu kumandanıyım.
Cebbarlarla çarpışacağım. Din düşmanlanndan intikam alacağım.
Zalimleri, haksızları zinciriere vuracağım.
Hazırlık yapınız ve hazırlanınız . Sevininiz ve sevindiriniz.
1 5 . Taberi, Tarıh , c . 7 , s . 65-66.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 305
Sizi Allah'ın Kitabına ve Peygamberinin sünnetine sarılmaya
ve Ehl-i Beytinin dökülen kanlannı aramaya, intikamlannı almaya,
zalimlere karşı zayıflan korumaya, haramlan helalleştiricilerle
cihada davet ediyorum!"ı6
Muhtar, Süleyman b. Sured'in arkadaşlarına yazdığı ikinci yazısında
da, şöyle dedi:
"İmdi, o hak yolundan sapmış, haramlan helalleştirmiş olanlarla
çarpışarak dönüşünüz dolayısıyla Allah ecrinizi büyütsün ve günahınızı
düşsün!
Sizin harcadığınız herşey, geçtiğiniz, aştığınız her yokuş, attığınız
her adımla Allah ancak sizin derecenizi yükseltmiş ve sizin için
hasene yazmıştır ki, onu Allah'tan başkası sayıp bitiremez.
Sevininiz! Ben sizin yanınıza geleceğim.
Allah'ın izniyle, şark ile garp arasındaki düşmanlanmzı kılıçla
ayırt edecek, Allah'ın izniyle onları birbiri üzerine yığarak veya teker
teker veya çifter çifter öldüreceğim!
Size yaklaşan ve yakınlık gösterenleri, Allah genişliğe ve doğru
yola eriştirsin!
Size karşı koyanlan ve sizden kaçınanlan da, uzaklaştırsın,
kahretsin!
Ey doğru yolu bulmuş olan kişiler! Sizlere selam olsun!"
Muhtar'ın bu mektubunu; Leys b. Alıdulkays oğullarından Seyhan
b. Amr, külalıının astanyla yüzü arasında saklayarak, Rifaa b.
Şeddadü'l-Fityani, Müsenna b. Muharribe, Sa'd b. Huzeyfe, Yezid
b. Enes, Ahmer b. Şumeytü'l-Ahmesi, Abdullah b. Şeddadü'l-Cüşemi
ve Abdullah b. Kamil'e götürdü.
Muhtar'ın yazısı kendilerine okununca, bunlar, Abdullah b. Kamil'i
Muhtar'a yolladılar.
Abdullah b. Kamil'e:
"Sen," dediler, "ona tarafımızdan de ki:
Yazını okuduk. Bizim nerede yanına gelmemizi istiyorsan, hemen
yola çıkıp gelelim."
Abdullah b. Kamil, Küfe'ye gidip zindanda Muhtar'ın yanına
girdi. Kendisinin ne iş için gönderildiğini, Ehl-i Beyt taraftarlannın
hemen toplarup yanına geleceklerini ona haber verdi.
1 6 . Taberi, Tarıh, c. 7, s. 8 1 .
306 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Muhtar:
"Siz şimdi bunu yapmayınız. Ben bugünlerde bu iş için ortaya
çıkacağım!" dedi.
Muhtar'ın Abdullah b. Ömer'e Yazısı
Muhtar, Zerbiy diye anılan uşağım Abdullah b. Ömer'e gönderdi.
Ona bir yazı yazdı. Yazdığı yazısında şöyle dedi:
"İmdi, ben haksız yere hapsolundum.
Valiler benim hakkımda hep yalandan zan beslerler.
Allah seni rahmetiye esirgesin! Sen benim için şu iki zalim kişiye
kısa ve yumuşak bir yazı yaz.
Belki Allah beni senin lütf u bereketinle onların ellerinden kurtarır.
Vesselamü aleyk!"
Muhtar'ın Kefalet ve Yeminle Zindandan Çıkarılması
Muhtar'ın yazısı üzerine, Abdullah b. Ömer, Küfe valisi ile harac
arniline şöyle yazdı:
İmdi, bilirsiniz ki; benimle Muhtar b. Ebu Ubeyd arasında hısımlık,
sizinle benim aramda da dostluk ve sevgi vardır.
Aramızdaki samirniyet adına size and veriyorum: Bu yazımı görünce,
onu serbest bırakınız!
Vesselamü aleyküm ve rahmetullah!"
Abdullah b. Ömer'in yazısı vali Abdullah b . Yezid'le harac arnili
İbrahim b. Muhammed'e verilince, Muhtar'a şahsen kefil olmak
üzere kefiller çağırdılar.
Muhtar'ın adamlarından birçok kimseler gittiler.
Yezid b. Haris, vali Abdullah b . Yezid'e:
"Şunların hepsini kefil alıp da ne yapacaksın? Onların tanınmış
eşrafından onunu kefil al, diğerlerini bırak!" dedi.
Öyle yaptılar.
Muhtar'a kefil olunduğu zaman, Abdullah b. Yezid'le İbrahim b.
Muhammed, onu çağırdılar.
Muhtar da, kendisinden başka ilah bulunmayan, görüneni, görünmeyeni
bilen, Ralıman ve Rahim olan Allah'ın ismini anarak
onların başlarına dert açmak, Küfe'de hakim bulundukları müdKERBELA'NIN
İNTİKAMI PEŞiNDE 307
detçe aleyhlerinde kıyama kalkışmak istemeyeceğine, eğer böyle
birşey yaparsa Kabe'nin büyük kapısı önünde bin deve kurban ve
kadınlı erkekli bütün kölelerini azad edeceğine yemin ettikten sonra,
çıkıp evine gitti.
Humeyd b. Müslim der ki:
"Bundan sonra, Muhtar'dan işittim. Diyordu ki:
'Allah cezalanm versin! Onlar ne kadar ahmaklar!
Yaptığım bu yeminlerde benim duracağımı mı sanırlar? !
Onlann Allah'ın ismini anarak yapmamı istedikleri ve benim de
yapmış olduğum yemini ileride bırakıp, bozup, onların üzerine yürümeyi
onlardan el çekmekten daha hayırlı görürsem, üzerlerine
yürür, yeminimden dolayı da keffaret veririm!
Varsın bin deve kurban edecekmişim, edeyim! Bu, bana, ağızdan
çıkandan daha kolaydır.
Beni ne bin devenin bedeli, ne de bütün kölelerimi azadlamış olmak
korkuturl
Vallahi, ben aykın ve uygunsuz bir işimden dolayı tevbe etmeyi
daha çok arzu ederim.
Bir daha kölelere malik olmayacakmışım, olmayayım!"'
Muhtar'a Zindanda Bey'at Eden Kişiler
ve Ehl-i Beyt Taraftarlarının Onun Başında
Toplanmaya Başlamaları
Muhtar'a zindanda şu beş kişi bey'at etmişti:
ı . Saib b. Malikü'l-Eş'ari,
2 . Yezid b. Enes,
3. Ahmer b. Şumeyt,
4. Rifaa b. Şeddadü'l-Fityani,
5 . Abdullah b. Şeddadü'l-Cüşemi.
Muhtar, zindandan çıkıp evine geldiği zaman, Ehl-i Beyt taraftarlan,
onun başında toplanmaya başladılar.
Abdullah b. Zübeyr; Abdullah b. Yezid'le İbrahim b. Muhammed'i
Küfe'den azl ve bunlann yerine Abdullah b. Muti'i tayin edip
gönderineeye kadar, Muhtar'ın adamlan çoğalmakta, işi kuvvetlenmekte
ve sağlamlaşmakta devam etti. ı 7
17. Taberi, Tarih, c . 7, s. 93-94.
308 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Abdullah b. Muti'in Küfe'ye Gelip İşe Başlaması
Abdullah b . Muti', Hicretin altmışbeşinci yılında, Ramazan ayının
çıkmasına beş gün kala, Perşembe günü Küfe'ye geldi.
Eski vali Abdullah b. Yezid'e:
"Yanımda kalmak istersen, sana iyi arkadaşlık eder, seni ağırlarım.
Mü'minler emiri Abdullah b. Zübeyr'in yanına gitmek istersen,
git!" dedi.
İbrahim b. Muhammed'e de:
"Mü'minler emirininin yanına git!" dedi.
Abdullah b. Muti', Küfe'de namaz kıldırma ve harac işleriyle
uğraşmaya başladı.
İyas b. Mudaribü'l-İcli'yi emniyet ve muhafaza amiri tayin etti.
İyi hareket etmesini, fakat şüpheli kimselere karşı şiddetli davranmasını
ona emretti.
Abdullah b. Muti', mescide gidip minbere çıktı. Allah'a hamd ü
sena ettikten sonra, şöyle konuştu:
"İmdi, mü'minler emiri Abdullah b. Zübeyr; beni sizin şehrinize
ve hudut boylarımza gönderdi ve ganimetierinizi toplamayı ve siz
razı olmadıkça ganimet fazlasını sizden alınamayı bana emretti.
Ben, bu hususta, Ömer b. Hattab'ın vefatı sırasında bana tavsiye
ve Osman b. Affan'ın da Müslümanlara tatbik ettiği üzere hareket
edeceğim.
Allah'tan korkunuz, istikamet üzere bulununuz. İhtilaf ve karışıklık
çıkarmayınız .
Akılsız ve beyinsizlerinizin ellerini tutunuz, onların uygunsuz
hareketlerine engel olunuz.
Böyle yapmadığınız takdirde, kendinizi kabalıatlİ görünüz, beni
kınamayınız .
Vallahi, bozuk fikirli asileri vurup öldüreceğim!
Eğriliğini sezdiğim şüpheli kişiler üzerinde de duracağım!"
Saib b. Malikü'l-Eş'ari, ayağa kalkıp:
"İbn Zübeyr'in, rızamız olmadıkça ganimet fazlasını bizden İstemerneyi
sana emrettiğini söyledin. Biz de, zaten ganimet fazlasını
bizden alınana razı değiliz.
O ancak bizim aramızda bölüştürülecek ve bizim hakkımızda
Ali b. Ebu Talib'in tatbik ettiği şekil tatbik edilecektir.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 309
Ganimetierimiz hakkında Osman'ın ve Ömer b. Hattab'ın tatbikatı
bize gerekmez. Bunlar bize zararlı olmuştur" dedi.
Yezid b. Enes:
"Saib b. Malik doğru söyledi. Bizim görüşümüz de onun görüşü
gibidir, sözümüz onun sözü gibidir" dedi.
Abdullah b. Muti':
"Ben sizin istediğiniz şekilde hareket edeceğim!" deyip minherden
indi. ıs
Muhtar'ın İlk Sıralarda Abdullah b. Muti' ile
Abdullah b. Zübeyr'i Tutar Gibi Görünmesi
Muhtar, Kfıfe'de, önceleri, Abdullah b. Muti'in yanına sık sık gider
gelir; Abdullah b. Zübeyr'i de, tutar gibi görünür, fakat gizlice
yererdi.
Taraftarları çoğaldıktan sonra, İbn Zübeyr'e karşı cephe almaya,
Muhammed b. Hanefiyye'nin halini, vera' ve takvasını övmeye,
kendisini Kfıfe'ye onun göndermiş olduğunu söylemeye ve halkı
Muhammed b. Hanefiyye'ye bey' at etmeye davete başlamıştı. ıg
Kfrfe Emniyet Amirinin Muhtar
Hakkındaki Görüşü ve Teklifi
Kfıfe emniyet amiri İyas b. Mudarib, vali Abdullah b. Muti'e gidip
:
"Saib b. Malik, Muhtar'ın adamlarının reislerindendir.
Ben Muhtar'ın ortalığı karıştırmayacağından emin değilim.
Ona adam gönder. Kendisini yanına getirt. Yanına gelince, halkın
işi düzelineeye kadar, onu zindanında hapset.
Çünkü, casusların bana gelip onun işini haber verdiler. Şehirde
ayaklanmak için onun başında toplanılıyormuş!" dedi.
Muhtar'ın Vali Köşküne Davet Edilmesi
Vali Abdullah b. Muti'; Zaide b. Kudame ile Hemdan'dan Hüseyin
b. Abdullahü'l-Bürsümi'yi Muhtar'a gönderdi.
1 8 . Taberi, Tfır'ih, c. 7, s. 9 5 .
1 9 . İbn Sa'd, Tabakcit, c . 5 , s . 98-99 .
310 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Bunlar, gelip Muhtar'ın yanına girdiler. Ona:
"Valinin emrine icabet et!" dediler.
Muhtar, elbisesini getirtti. Hayvanının eğerlenmesini emretti.
Onlarla gitmek için, elbisesini giyinmeye gitti. Giyinirken, elbisesinin
hışırtısı işitilmekte idi.
Zaide b. Kudame, Yüce Allah'ın:
"Hani bir zaman o küfredenler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri,
yahut yurdundan zorla çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı.
Onlar bu tuzağı kurarlarken, Allah da onun karşılığını yapıyordu.
Allah tuzak kuranlara mukabele edenlerin hayırlısıdır" (Enfal:
30) mealli ayetini okudu.
Muhtar, işin farkına vardı. Oturdu. Sonra, elbisesini üzerinden
çıkardı ve:
"Üzerime kadife (yorgan) örtünüz. Ben, kendimde şiddetli hararet
ve titreme (sıtma) buluyorum. Siz İbn Muti'e dönünüz. Üzerimdeki
hali, hastalan dığımı ona bildiriniz!' dedi.
Zaide:
"Ben öyle yaparım" dedi.
Muhtar, Hüseyin b. Abdullah'a:
"Ey Hemdanlı kardeş! Sen de onun yanında beni mazeretli göster.
Bu, senin için hayırlı olur!" dedi.
Hüseyin b. Abdullah der ki:
"Kendi kendime:
'Vallahi, onun istediği şeyi tebliğ etmeyeceğim. Ben yarın onun
meydana çıkıp beni öldürmeyeceğinden emin değilim!' dedim.
Fakat, Muhtar'a:
"Olur! İbn Muti'in yanında seni mazeretli gösterir, istediğin
herşeyi ona eriştiririm!' dedim.
Muhtar'ın yanından ayrıldığımız sırada, kapısında adamları ve
içeride de pek çok cemaat bulunuyordu.
Abdullah b. Muti'in köşküne doğru yürüdük.
Zaide b . Kudame'ye:
Ben senin o ayeti okuduğun zaman Muhtar'a onunla neyi anlatmak
istediğini sezdim.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 311
Biliyorum ki; o, bizimle gelmek için kalktığı, eıbisesini giyindiği
ve hayvanını eğeriettiği halde, gelmemesi için senin anlatmak istediğin
şeyi anlayınca, gelmekten vazgeçti!' dedim.
Zaide, böyle bir maksadı olduğunıı inkar etti. Ona:
'Yemin etme! Valiahi ben ne senden, ne de ondan, hoşunuza gitmeyecek
birşey söylerim.
İyi biliyorum ki, sen ona karşı şefkatlisin.
Her kişinin amcası oğluna karşı duyduğu şefkati, sen de ona
karşı duyuyorsun!' dedim.
İbn Muti'in huzuruna girdik. Muhtar'ın hasta ve hastalığının
da ne olduğunu haber verdik ve tasdik ettik."
Muhtar Hakkında Kendi Adamları
Tarafından Gizlice Tahkikat Yapılması
Muhtar, Muharrem ayında ayaklanmak istediğinden, evının
çevresinde toplanmaları için adamlarına haber gönderdi.
Muhtar'ın adamlanndan Şibam Abdurrahman b. Şureyh, çok
şerefli ve itibarlı bir kişi idi.
Bu zat; Said b. Munkızü's-Sevri, Si'r b. Ebi Si'rü'l-Hanefi, Esved
b. Ceradu'l-Kindi ve Kudame b. Malikü'l-Cüşemi ile buluşarak,
Si'rü'l-Hanefi'nin evinde toplandılar.
Şibam, Allah'a hamd ü sena ettikten sonra, şöyle konuştu:
"İmdi, ben derim ki: Muhtar bizi ortaya çıkarmak, ayaklandırmak
istiyor. Kendisine bu hususta bey'at da etmiş bulunuyoruz.
Fakat, kendisini Muhammed b. Hanefiyye'nin bize gönderip
göndermediğini kesin olarak bilmiyoruz.
Muhammed b. Hanefiyye'ye gidip, Muhtar'ın geldiğini ve bizi
davet ettiği şeyi ona haber verelim.
Eğer bizim ona tabi olmamıza müsaade ederse, tabi olalım.
Bizi tabi olmaktan nehyederse, onun başına toplanınaktan kaçınalım.
Vallahi, dünya işlerinden, bizim için, dinimizin selameti kadar
arzu ve tercih edilir birşey olamaz !" dedi.
Şibam'a:
"Allah sana doğru yolu göstermiştir. Çok yerinde bir görüş ortaya
koydun. Sen bizi istediğin zaman götür!" dediler.
312 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Bunlar, günlerden bir gün, gitmek üzere sözbirliği ettiler. Başlarında
Şibam Abdurrahman b. Şureyh olduğu halde, gidip Muhammed
b. Hanefiyye'nin huzuruna çıktılar.
Muhammed b. Hanefiyye, Klıfe halkının durumunu sordu. Bunlar
da, hem halkın durumunu, hem de kendi durumlarını ona haber
verdiler.
Esved b. Ceradu'l-Kindi der ki:
"Muhammed b. Hanefiyye'ye:
'Sana bizim arzedilecek bir hacetimiz, bir dileğimiz var?' dedik.
'Gizli mi, açık mı?' diye sordu.
'Hayır, açık değil, gizlidir!' dedik.
'Öyleyse, biraz yavaş olunuz, acele etmeyiniz!' dedi.
Biraz bekledik. Tenha bir köşeye çekildi. Bizi de oraya çağırdı.
Kalkıp yanına vardık.
Şibam Abdurrahman b. Şureyh, söze başladı. Allah'a hamd ü sena
ettikten sonra, şöyle konuştu:
'İmdi, Allah, siz Ehl-i Beyti faziletle, herkese üstünlükle nasiplendirdi.
Peygamberlikle şereflendirdi. Sizin bu ümmet üzerindeki
hakkınızı büyük kıldı.
Sizin hakkınızı, ancak görüşte aldananlar, nasipsizler bilmezler
ve inkar ederler.
Hüseyin rahmetullahi aleyh ile, siz musibet ve felaketin en büyüğüne
uğradınız.
Bu musibet, yalnız size değil, bütün Müslümanlara aittir.
Muhtar b. Ebu Ubeyd bize geldi. Sizinle görüşüp bize geldiğini
söyledi ve bizi Allah'ın Kitabına ve Peygamberi Aleyhisselamın
sünnetine, Ehl-i Beytin dökülen kanlannı aramaya, intikamlannı
almaya, zalimleri zayıflar üzerinden defetmeye davet etti.
Biz de, bu hususta ona bey'at ettik.
Sonradan, biz, senin yanına gelip, onun tarafından davet edildiğimiz
şeyi sana arzetmeyi düşündük.
Eğer ona tabi olmamızı uygun görür, emredersen, tabi olacağız.
Bizi ona tabi olmaktan nehyedersen, ondan kaçınacağız.'
Abdurrahman'dan sonra, birer birer, onun konuşmasına benzer
konuşmalar yaptık.
Muhammed b. Hanefiyye, konuşmalan dinledi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 313
Konuşmalar bitince, Allah'a hamd ü sena ettikten ve Peygamber
Aleyhisselama salat ü selam getirdikten sonra, şu konuşmayı
yaptı:
'Siz, Allah'ın fazileti ve üstünlüğü bize tahsis ettiğini söylediniz.
Şüphe yok ki, Allah onu dilediğine verir. Allah büyük fazl u ihsan
sahibidir. Bu lütfundan dolayı Allah'a hamdolsun.
Hüseyin'le büyük bir musibete uğradığımızı söylediniz. Bu,
Zikr-i Hakim'de vardı ve o bir melhame (büyük, çetin bir öldürme
vak'ası) idi. Hüseyin'in alınyazısı idi.
Allah, onu bununla şereflendirmek, o kavim karşısında derecelerle
yükseltmek, başkalannı da alçaltmak için ona bunu nasip ve
ihsan etmiştir.
'Allah'ın emri, yerine gelir.' [N isa: 4 7]
'Allah'ın emri, behemehal yerini bulan bir kaderdir.' [Ahzab: 38]
Dökülen kanlarımızı aramaya ve intikamımızı almaya sizi davet
işine gelince: Vallahi, düşmanıanınıza karşı, Allah'ın, yarattıklarından
dilediği kimse ile bize yardım etmesini umar ve özlerim.
Benim söyleyeceğim sözüm bu kadardır.20
Biz, nerede olursa olsun, Allah'ın hesap, sevap ve mükafatını
düşünürüz. Ben kendim için dünyada haksız yere bir mü'min öldürülmesini
arzu etmem.
Yalancılardan sakınınız. Kendinizi ve dininizi gözetiniz.2ı
Kendim ve sizin için Allah'tan yarlıganmak dilerim.'
Muhammed b. Hanefiyye'nin yanından çıktık.
'O, 'Düşmanlarımıza karşı, Allah' ın, yarattıklarından dilediği
kimse ile bize yardım etmesini umar ve arzu ederim!' sözüyle, bizim
Muhtar'a tabi olmamıza izin verdi. Ona tabi olmamızı istemeseydi,
bize 'Yapmayınız!' derdi,' dedik.
Küfe'ye geldik.
Ehl-i Beyt taraftarlarından, gideceğimizi bildirdiğimiz, bizim
görüşümüzde olan kardeşlerimiz, bizim gelmemizi bekliyorlardı.
Biz Muhammed b. Hanefiyye'nin yanına gittiğimiz zaman, Muhtar'a
haber verilmiş; bu, kendisine çok ağır gelmiş. Ehl-i Beyt taraftarlannı
başından dağıtacak bir emir getirmemizden korkmuş.
2 0 . Taberi, Tarih c . 7 , s . 95-97.
21. İbn Sa'd, Tabakfıt, c . 5 , s . 99.
314 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar, bizim Küfe'ye gelmemizden önce, Ehl-i Beyt taraftarlarını
ayaklandırmak istemiş; onlar, bizi bekledikleri için, hazırlanmamışlar,
ağırdan davranmışlar.
Bunun üzerine, Muhtar:
'İçinizden bazı kimseler şüphelendiler, şaşırdılar, çekindiler,
bozgunculuğa kalkıştılar.
Onlar felakete uğrayacaklar! Gelecekler ve pişman olacaklar!
Onlar yüzleri üzerine düşecekler, hor ve hakir olacaklar. Uyanacaklar,
kendilerini açığa vuracaklar, kabuklarından soyulacaklar
ve helak olacaklar!' demeye başlamış.
Bir ay veya biraz fazla bir müddet geçmemişti ki, Ehl-i Beyt taraftarları,
evlerine gitmeden, hayvanıanna atlayarak Muhtar'ın
yanına gelmişlerdi.
Muhtar, onlara:
'Arkanızda ne var? Siz fitneye tutuldunuz, imtihana çekildiniz,
şüpheye düştünüz!' dedi.
Onlar:
'Sana yardım etmemiz bize emrolundu!' dediler.
Muhtar:
'Allahuekber! Ben Ebu İshak'ım! Ehl-i Beyt taraftarları benim
yanımda toplansınlar!' dedi.
Yakınlarında bulunanlar toplanınca, Muhtar:
'Ey Ehl-i Beyt taraftarları cemaati! İçinizden bazı kimseler, size
getirip tebliğ ettiğim şeyin doğru olup olmadığını öğrenmek istediler.
Hidayet imaını Murtaza'nın ve seçkin Peygamberin gökçek huylu
oğluna kadar gidip, size getirmiş, tebliğ etmiş olduğum şeyi kendisinden
sordular.
O , kendisinin veziri, yardımcısı, elçisi ve dostu olduğumu onlara
bildirdi ve haramları helalleştirenlerle çarpışmak ve mümtaz
Peygamberinizin Ehl-i Beytinin kanlarını aramak ve intikamlarını
almak hususunda size yapmış olduğum davetime uymanızı ve boyun
eğmenizi emretti!' dedi.
Abdurrahman b. Şureyh ayağa kalktı. Allah'a hamd ü sena ettikten
sonra, şöyle konuştu:
'İmdi, ey Ehl-i Beyt taraftarları cemaati! Biz, kendimiz için hususi,
bütün kardeşlerimiz için de umumi olarak, tesbit ve teşvik
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 315
maksadı ile Mehdi b. Ali'ye kadar gidip Muhtar tarafından davet
edilmiş olduğumuz şu savaşımızı sorduk.
Muhtar'a yardımcı olmamızı, bizi davet ettiği şeyde kendisine
icabet etmemizi bize emretti.
Biz, gönül boşluğu ve rahatlığı ile döndük.
Allah bu yoldaki şüpheleri giderdi. Düşmanlanınızla çarpışmak
hususundaki görüşümüzü doğrulttu.
Burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin! Savaş için hazırlanınız!'
dedi ve oturdu.
Biz de, birer birer kalkıp onun konuşmasına benzer konuşma
yaptık.
Bunun üzerine, Ehl-i Beyt taraftarlan, Muhtar'ın etrafında toplandılar
ve onu kayırdılar."
İbrahim b. Eşter'le İşbirliği Sağlamak
İçin Yapılan Görüşme ve Konuşmalar
Amirü'ş-Şa'bi der ki:
"Ben ve babam, Muhtar'a ilk icabet eden kişilerden idik.
Ayaklanmaya hazırlanıldığı sırada, Muhtar'a; Ahmer b. Şumeyt,
Yezid b. Enes, Abdullah b. Kamil ve Abdullah b. Şeddad dediler
ki:
'KUfe eşrafı, vali Abdullah b. Muti' ile birleşerek seninle çarpışmak
için toplandılar.
Eğer sen de işimiz üzerinde İbrahim b. Eşter'le bizi biraraya getirirsen,
umanz ki, Allah'ın izniyle düşmanımıza karşı kuvvetleniriz.
Bize muhalefet edenler, arkadan bir zarar veremezler.
Çünkü, İbrahim b . Eşter harpçidir, yiğittir. Namlı, şerefli bir zatın
oğludur. Kuvvet ve sayıca kalabalık, ve kabile sahibidir' dediler.
Muhtar:
'Gidiniz, onu davet ediniz: Hüseyin'in ve Ehl-i Beytinin kanlannı
aramak ve intikamlarını almakla emrolunduğumuzu ona bildiriniz!'
dedi.
Bunlar, İbrahim b. Eşter'e gittiler.
Yezid b. Enes, onunla konuştu:
'Biz sana birşeyi arz ve ona seni davet etmek üzere geldik.
Eğer davetimizi kabul edersen, senin için hayırlı olur.
316 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Eğer onu kabul etmezsen, sana karşı biz bu hususta mükellef
olduğumuz nasihat vazifesini yerine getirmiş oluruz.
Biz bunun senin yanında gizli olarak kalmasını, gizli tutulmasını
da dileriz' dedi.
İbrahim b. Eşter:
'Benim gibi kişinin, ne kötülük işleyeceğinden, ne söz taşıyacağından,
ne de devlet adamlarına yaranmak, yaklaşmak için halkı
çekiştireceğinden korkulur.
Bunlar ancak küçüklere, korkaklara ve çok yaşlanmış olanlara
yaraşır hallerdir!' dedi.
Bunun üzerine, Yezid b. Enes:
'Biz seni Ehl-i Beyt taraftarlarının ileri gelenlerinin üzerinde
birleştikleri bir işe ki; Allah'ın Kitabına ve Allah'ın Peygamberi
Aleyhisselamın sünnetine ve onun Ehl-i Beytinin dökülen kanlarının
aranmasına ve intikamlarının alınmasına, haramları helalleştirenlerle
çarpışmaya, zalimlerin zulümlerini zayıflar üzerinden
defetmeye davet ediyoruz !' dedi.
Yezid b. Enes'ten sonra, Ahmer b. Şumeyt konuştu ve şöyle dedi:
'Ben senin için öğütçüyüm.
Senin baban vefat etti. Kendisi seyyid idi. Biz onu iki şeye davet
ettik. O, bizim davetimize icabet etti.
Halk içinde, sen, babanın yerini tutmuş bulunuyorsun. Ölmüş
olan bu işi sen ihya et, dirilt!
Senin gibi bir zat, bunu en son erişeceği yere kolayca eriştirmeye
yeter.
Bütün halk bu işe çağırıldılar, teşvik edildiler ve yöneldiler!' dedi.
İbrahim b. Eşter:
'Hüseyin'in ve Ehl-i Beytinin kanlarını aramak, intikamlarını
almak için beni davet ettiğiniz işin idaresini bana verirseniz, davetirrize
icabet ederim!' dedi.
'Sen bu işe elverişli ve yetkilisin. Fakat, buna imkan ve yol yoktur.
Çünkü, Muhtar b. Ebu Ubeyd, Mehdi tarafından elçi ve çarpışmaya
memur olarak geldi.
Mehdi, ona itaat etmemizi bize emretti!' dediler.
İbrahim b. Eşter, sustu. Elçilerin davetine icabet etmedi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 317
İbrahim b. Eşter'in yanından ayrılıp, Muhtar'ın yanına geldik.
Üç gün sonra, Muhtar, arkadaşlarının ileri gelenlerinden ondokuz
kişi kadar seçip, İbrahim b. Eşter'e elçilikle vazifelendirdi.
Ben ve babam, onların arasında idik.
Önümüzde bulunan kişi, bizi Küfe evlerine, çadırıarına yaklaştırmış
idi ki, nereye götürmek istediğini bilmiyorduk.
Nihayet, İbrahim b. Eşter'in kapısı önünde durdu. Bize izin istedi.
İzin verilince, bize minderler döşendi. Üzerlerine oturduk.
Muhtar, İbrahim'in minderine onunla birlikte oturdu.
Muhtar, şöyle konuştu:
'Allah'a hamd eder, Allah'tan başka ilah bulunmadığına şehadet
eylerim.
Allah'ın salat ü selamı Muhammed üzerine olsun!
imdi, şu yazı; bugün yeryüzü halkının hayırlısı, bundan önce de
Allah'ın peygamberlerinden ve resullerinden sonra bütün yeryüzü
halkının hayırlı mü'minler emiri, Peygamber vasisinin oğlu Mehdi
Muhammed tarafından sana gönderilmiştir.
O; bize yardım etmenizi, vezir ve müşavir olmanızı istiyor.
Eğer bunu yaparsan, sevinir ve memnun olurum. Ne mutlu bana!
Eğer bu hizmeti yapmayacak olursan, şu yazı, senin aleyhine
delil olur.
Allah, Mehdi Muhammed ve dostlarını senin yardımına muhtaç
etmeyecektir!22
Allah, seni Haşim oğullarına dostluk ve yardımla, onların fazilet
ve üstünlüklerini, Allah'ın onlar için vacip kıldığı hakları tanımakla
şereflendirdi.
Daha önce, senin babanı da şereflendirmişti' dedi.23
Muhtar sözlerini bitirince, bana:
'Şu yazıyı İbrahim b. Eşter'e ver!' dedi.
Götürüp verdim.
İbrahim b. Eşter bir kandil getirtti. Yazıyı açıp okudu.
Yazıda şöyle deniliyordu:
'Bismillahirrahmanirrahim
22. Taberi, Tarih, c . 7, s. 97-98.
23. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s . 289.
318 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Muhammedü'l-Mehdi'den İbrahim b. Malikü'l-Eşter'e!
Selamun aleyk!
Ben, Allah'a harndederim ki, O'ndan başka ilah yoktur.
imdi, vezirim, eminim olan ve kendim için seçip kabul ettiğim
değerli kişiyi size gönderiyorum.
Düşmanımla çarpışmayı, Ehl-i Beytirnin dökülen kanlarını araınayı
ve intikamlarını almayı ona emrettim.
Kendin ve kabilen: ve sana itaat eden kimseler onunla birlikte
hazırlanınız.
Sen bana yardım edeceksen, davetime icabet et. Vezirime kol
kanat ol!
Bu, senin için, benim katımda bir fazilet ve üstünlük olacaktır.
KUfe ile Şamlıların en uzak beldeleri arasında bütün süvarilerin
ve savaş birliklerinin yardımı ile, ele geçireceğin bütün şehir,
kule ve serhadierin idaresi sana ait olacaktır.
Bu söz, Allah'ın ahdi üzere yerine getirilecektir.
Eğer teklif edilen vazifeyi yaparsan, bununla, Allah katında da
en üstün bir şerefe kavuşursun. Bundan kaçınırsan, azımsayamayacağın
bir helakla temelli helak olursun.
Vesselamu aleyk!'
İbrahim b. Eşter, yazıyı okuyunca:
'Bundan önce, İbn Hanefiyye bana yazı yazardı. Ben de ona yazardım.
O, bana yazısında ancak kendi ismi ile babasının ismini yazardı'
ded:i,.
Muhtar:
'O zaman öyle idi. Bu zaman da böyledir!' dedi.
İbrahim b. Eşter:
'Bu yazının bana İbn Hanefiyye tarafından yazıldığını kim biliyor?'
diye sordu.
Muhtar:
'Yezid b. Enes, Ahmer b. Şumeyt, Abdullah b. Kamil ve onların
cemaatleri biliyor!' dedi.
Ben ve babam hariç olmak üzere, orada bulunanların hepsi:
'Bunun Muhammed b. Ali'nin sana yazısı olduğuna şehadet ederiz
!' dediler.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 319
Bunun üzerine, İbrahim b. Eşter, oturduğu baş minderden çekildi.
Muhtar'ı onun üzerine oturttu.
'Uzat elini, bey'at edeyim sana!' dedi.
Muhtar elini uzattı, İbrahim b. Eşter ona bey'at etti.
İbrahim b. Eşter, bizim için meyve getirtti ve her birimize bölüştürdü.
Bizim için bal şerheti de getirtti, içtik. Sonra, gitmek için hazırlandık.
"24
Muhtar, İbrahim b. Eşter'e:
"İşimiz üzerinde görüşmek için sen mi bize gelirsin, yoksa biz
mi sana gelelim?" diye sordu.
İbrahim b. Eşter:
"Hayır! Her gün, ben senin evine gelirim!" dedi.25
Şa'bl:, devamla, der ki:
''Yanımızda İbrahim b. Eşter olduğu halde, evden çıktık. Muhtar'ın
evine gelinceye kadar, İbrahim, Muhtar'a refakat etti.
İbrahim b. Eşter, evine döneceği sırada, benim elimi tuttu.
'Ey Şa'bl:! Bize gidelim!' dedi.
Birlikte döndüm. Onun evine vardık.
Bana:
'Ey Şa'bi! Hatırımda tuttuğuma göre; sen de, baban da şahitlik
etmediniz. Yoksa, şunlar, yaptıkları şahitliklerinde hakka iftira mı
ediyorlar?' dedi ..
Ona:
'Gördüğün şey üzerinde şahitlik edenler, kurra' uluları, memleketin
yaşlı ve bellibaşlı kişileri ve Arap süvarileridir.
Ben şimdiye kadar onların doğru ve gerçekten başka birşey söylediklerini
görmedim!' dedim.
İbrahim b. Eşter:
'Bana onların isimlerini yaz! Çünkü, ben onların hepsini bilmiyorum'
dedi.
Bir sahife ve kalem getirtti. Oraya şöyle yazdı:
'Bismillahirrahmanirrahl:m
Buna şehadet edenler:
Saib b. Malikü'l-Eş'arl:,
24. Taberi, Tarih, c. 7, s. 96-99.
25. Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s . 289.
320 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Yezid b. Enesü'l-Ezdi,
Ahmer b. Şumeytu'l-Ahmesi,
Malik b. Aınru'n-Nehdi . .
ile oraya gelenlerin hepsinin isimlerini yazdıktan sonra:
'Muhammed b. Ali'nin İbrahim b. Eşter'e, haramları helalleştirenlerle
çarpışmak ve Ehl-i Beytin kanlarını aramak, intikamlarını
almak hususunda Muhtar'a vezir ve muzahir olmayı yazı ile emrettiğine
şehadet edenler:
Şerahil b. Abd (ki Fakih Ebu Amir-ü'ş-Şa'bi'dir),
Abdurrahman b. Şerahilü'n-Nehai,
Amir b. Şerahilü'ş-Şa'bi' diye yazdı.
'Allah seni rahmetiyle esirgesin! Sen bunu yazıp da ne yapacaksın?'
dedim.
'Bırak, lazım olur!' dedi.
İbrahim b. Eşter, kabilesini, kardeşlerini ve kendisine tabi olanları
davet etti.
Kendisi de, Muhtar'ın yanına gidip gelmeye başladı."
İbrahim b. Eşter, her gün, öğle vakti Muhtar'ın yanına gider, geceye
kadar onun yanında kalır, işlerini aralarında görüşür, konuşurlardı.
26
Şa'bi der ki:
İbrahim b. Eşter'e Yazılan Yazı
Hakkında Şa'bi'nin Tahkİkatı
''Yanımdaki kişiler bu yazıyı Muhammed b . Hanefıyye'nin İbrahim
b. Eşter'e yazdığım gördüklerine şehadet ettikleri zaman, ürperdim.
Birer birer, onların evlerine gittim.
Onlara:
'Bu yazıyı Muhammed b. Hanefıyye yazdığı zaman, sen gördün
mü?' diye sordum.
'Evet! Sen bunu inkar mı ediyorsun?' dediler.
Kendi kendime:
'Ben bunu Acemi' den, yani Ebu Aınre'den sorar, öğrenirim. Başkasından
öğrenebileceğimi sanmıyorum!' dedim.
26. Taberi, Tarih, c . 7 , s . 99- 1 0 0 .
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE
Onun evine gittim.
Ona:
321
'Muhammed b. Hanefıyye bu yazıyı yazdığı zaman sen bulundum
mu?' diye sordum.
'Vallahi, onu Muhammed b. Hanefıyye yazdığı zaman, bulunmadım.
Ebu İshak Muhtar'dan başka, katımızda güvenilir kişiler
bize Muhammed b. Hanefıyye'den alarnet ve işaretler getirdiler.
Biz de, onu tasdik ettik!' dedi.
Bunun üzerine anladım ki; Muhtar yalan söylemiş, onu gerçeğe
aykırı olarak kendiliğinden yazıp, Muhammed b. Hanefıyye'ye atf
ve izille etmiştir.
Küfe'den ayrılıp Hicaz'a gittim.
Muhtar'ın açtığı, bulunduğu savaşlardan hiçbirisinde bulunmadım."
27
Ehl-i Beyt Taraftarlarının Ayaklanmaları
ve Hükumet Kuvvetleriyle Çarpışmaları
Muhtar ve arkadaşları, Hicretin altmışaltıncı yılında, 14 Rebiülevvel
Perşembe gecesi Küfe'de ayaklanmayı kararlaştırdılar.
Bütün Ehl-i Beyt taraftarları ile onların davetine icabet edenler
de, bundan haberdar edildiler.
Güneş batınca, İbrahim b. Eşter, kalkıp ezan okudu. Sonra, öne
geçip akşam namazını kıldırdı.
Humeyd b . Müslim'e:
"Sen kardeşine yahut Zi'b'e (Kurt'a, yani Muhtar'a):
'Biz, silahlarımız üzerimizde olarak geleceğiz' de!" dedi.
Küfe emniyet amiri İyas b. Mudarib, vali Abdullah b. Muti'in
yanına gitti ve:
"Muhtar, iki gecenin birinde üzerine yürüyecektir!" diye haber
verdi.
İyas, emniyet kuvvetlerinin yanına vardı. Oğlu Raşid'i Künase
mevkiine gönderdi.
Vali Abdullah b. Muti'in huzuruna girerek:
"Oğlumu Künase'ye gönderdim.
Eğer Kufe'deki bütün namazgahlara büyük ashabından birer ki-
27. Dineveri, Kitfıbu'l-ahbar, s. 290.
322 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
şiyi bize itaat eden cemaatle birlikte gönderecek olursan, tereddütlü
kişiler sana karşı ayaklanmaya kalkışmaktan korkarlar!" dedi.
Bunun üzerine, Abdullah b. Muti'; Abdurrahman b. Said b. Kays'ı
Sebi' namazgahına gönderdi ve:
"Sen kavmine karşı bana kati gelmelisin. Senin tarafına başkaca
kuvvet verilmeyecektir.
Sen, gönderdiğim namazgah halkı işini sağlama bağlayacak, bir
hadise çıkarttırmayacaksın! Onlar acz ve korku içindedirler!" dedi.
Abdullah b. Muti'; Ka'b b . Ebi Ka'bü'l-Has'ami'yi Bişr namazgahına
gönderdi.
Zahr b. Kays'ı Kinde namazgahına gönderdi.
Şimr b. Zilcevşen'i Salim namazgahına gönderdi.
Abdurrahman b. Muhannefi Saidller namazgahına gönderdi.
Yezid b. Haris b. Rüveym'i Murad namazgahına gönderdi.
Bunların her birine, kavimlerine sahip olmalarını, kendi taraflarına
kuvvet verilmeyeceğini, gönderdikleri tarafın işini sağlama
bağlamalarını tavsiye etti.
Şebes b . Rib'i'yi, Sebha mevkiine gönderdi ve:
"Ehl-i Beyt taraftarları cemaatinin seslerini işittiğin zaman, onlara
doğru ilerle!" dedi.
Bu vazifeliler, yukarıda isimleri anılan namazgahlara Pazartesi
günü varıp kondular.
İbrahim b . Eşter ise, akşamdan sonra Muhtar'a gitmek üzere
evinden çıkıp namazgahlara eriştiği zaman, sokakların ve köşkün
adamlar ve emniyet kuvvetleri ile sarıldığını görünce, ürktü.
Humeyd b. Müslim der ki:
"Salı günü, güneş battıktan sonra, İbrahim b. Eşter'le birlikte
evinden ayrıldık. Biz, İbn Eşter'in yanında yüz kişiye yakın bir topluluktuk.
Yanımızdaki, üzerimizdeki zırh gömleklerimizi cübbelerimizle
örtmüştük Boyunlarımızda asılı kılıçlarımızdan başka silahımız
yoktu. Kılıçlarımızı da, cübbelerimizin içinde örtmüş, gizlemiştik.
Amr b. Hureys'in ve Said b. Kays'ın evlerine geçtik. Üsame'nin
evine varınca, İbrahim b . Eşter'e :
'Bizi Halid b. Urfuta'nın evinin önünden geçir. Sonra, bizi Büceyle'ye
doğru götür. Onların evlerini geçtikten sonra, Muhtar'ın
evine varırız !' dedik.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 323
İbrahim b. Eşter, çok cesaretli bir yiğitti. Onlarla karşılaşmaktan
çekinmez, sakınmazdı.
'Vallahi, Aınr b. Hureys'in evi üzerinden köşke doğru çarşı ortasından
geçip gideceğim! Benim düşmanımızdan bir korkum yoktur.
Doğrusu, ben onları bize karşı çok hafif ve zayıf buluyorum!' dedi.
Fil kapısına, Hebbar'ın evine doğru yol aldık. Sonra, sağa bükülüp
Amr b. Hureys'in evine kadar ilerledik. Orayı geçeceğimiz sırada,
İyas b. Mudarib, silahlı emniyet kuvvetleri ile önümüze çıkıp,
bize:
'Siz kimsiniz, necisiniz?' diye sordu.
İbrahim b . Eşter, onlara:
'Ben, İbrahim b. Eşter'im!' dedi.
İyas b. Mudarib:
'Senin yanındaki şu topluluk nedir ve ne yapmak istiyorsun?
Vallahi, ben senin işinden, tutum ve davranışından şüpheleniyorum.
Bana haber verildiğine göre; sen her Allah'ın günü öğleden sonra
şuradan geçip gidiyormuşsun!
Ben s􀣠ni, valine götürmedikçe, bırakmam. Senin hakkında, gereğini
o düşünsün' dedi.
İbrahim b. Eşter:
'Aç yolumuzu!' dedi.
İ yas:
'Hayır! Vallahi, dediğini yapmam; açınam yolunuzu!' dedi.
İyas b. Mudarib'in yanında Hemdanlı Ebu Katan vardı. Kendisi,
emniyet memurlarının yanında bulunurdu. Ona çok hürmet ve
ikram ederlerdi.
Ebu Katan, İbrahim b. Eşter'in de dostu idi.
İbrahim b. Eşter, ona:
'Ey Ebu Katan! Yakınıma gel!' dedi.
Ebu Katan'ın yanında uzun mızrağı vardı.
Ebu Katan, yanında mızrağı olduğu halde, İbrahim b. Eşter'in
yanına geldi. İbrahim b. Eşter'in, yolunu açması için İyas b. Mudarib
katında kendisinin şefaat etmesini isteyeceğini sanıyordu.
İbrahim b. Eşter, ona:
324 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
'Elindeki şu uzun mızrağını bana ver!' dedi.
Mızrağı alır almaz, İyas b. Mudarib'e saldırdı. Mızrağı boğazına
sapiayıp onu yere düşürdü.
Adamlanndan birisine:
'İn, başını kes onun!' dedi.
Adamı, inip İbn Mudarib'in başını kesti.
Bunun üzerine, İyas b . Mudarib'in adamlan dağıldılar ve Abdullah
b. Muti'in yanına döndüler.
Abdullah b. Muti', İyas b. Mudarib'in oğlu Raşid'i, babasının yerine
emniyet amirliğine getirdi.
O gece, Raşid'in yerine de, Süveyd b. Abdurrahmanü'l-Munakkıri'yi
Künase mevkiine yolladı.
İbrahim b. Eşter, Çarşamba gecesi Muhta:r'ın yanına geldi.
'Biz, ayaklanmamız için Perşembe gecesini va' d etmiş, kararlaştırmıştık.
Fakat, şu iş çıktı. Bu gece ayaklanmamız gerekleşti' dedi.
Muhtar:
'N edir o iş?' diye sordu.
İbrahim b. Eşter:
'İyas b. Mudarib, yolda önüme geçti. Beni hapsedeceğini söyledi.
Ben de onu vurup öldürdüm. Onun başı kapıdaki adamlanının
yanındadır!' dedi.
Muhtar:
'Allah seni hayırla müj delesin ve sevindirsin. Bu, hayırlı bir faldır.
Bu, inşaallah, ilk zaferdir!
Kalk ey Said b. Munkız! Meş'aleleri yak! Sonra, onlan Müslümanlar
için yukan kaldır!
Kalk sen de ey Abdullah b. Şeddad! 'Ya Mansur! Emit!' parolasıyla
Küfe'de seslen!
Kalk sen ey Süfyan b. Leyl! Ve sen ey Kudame b. Malik! Siz de,
Küfe' de, 'N erdesin ey Hüseyin'in kanı ve intikamı?' diyerek sesleniniz
!' dedi.
Muhtar:
'Zırhımı ve silahımı getiriniz!' dedi.
Getirdiler, silahlandı.
İbrahim b. Eşter, Muhta:r'a:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 325
'Abdullah b. Muti'in namazgahlara yerleştirdiği şu reisler; kardeşlerimizin
bizim yanımıza gelmelerine engel olacaklar ve onlan
sıkışık duruma düşürecekler.
Keşke ben yanımdaki arkadaşlanmla kavmimin yanına gitsem,
kavmimden yanıma gelip bana bey'at edenlerle birlikte Küfe'nin
her tarafına gitsem, herkesi parolalanmıza davet etsem, bize gelmek
isteyenler benim yanıma gelse, halktan senin yanına gelmek
imkanını bulanlan da sen yanında bulunanlarla birlikte tutsan,
onlan yanından ayırmasan, onlarla korunsan olmaz mı?
Ben, şu işten boşalır boşalmaz, süvarİler ve piyadelerle acele
yanına gelirim' dedi.
Muhtar:
'Onların valisine acele gidip çarpışmanı, seninle çarpışmadıkça
hiç kimse ile çarpışmamanı sana tavsiye ederim.
Sana yaptığım tavsiyeınİ hatırında tut!' dedi.
İbrahim b. Eşter, Muhtar'ın yanından aynlıp adamlanyla birlikte
kavminin yanına geldi. Onları topladı. Kavminin büyükleri,
kendisine icabet ve bey'at etti. Sonra, bütün gece, onlarla birlikte
Küfe sokaklarında harekata devam etti.
Bu da, vali Abdullah b. Muti'in, kabile reisierini birçok cemaatlerle
gönderdiği büyük yol ağızlarındaki namazgahlar semtinde idi.
Nihayet, Sekıln mescidine kadar ilerlediler.
Zahr b. Kaysu'l-Cufi'nin süvarİlerinden bazıları, İbrahim b. Eşter'e
karşı koymak istediler. Zahr, onların ne çavuşu, ne de kumandanı
idi.
İbrahim b. Eşter ve arkadaşları saldırınca, bozuldular. Kinde
namazgahına girdiler.
İbrahim b. Eşter ve arkadaşlan, orada da onlara saldırdılar.
İbrahim b. Eşter:
'Ey Allah'ım! Biliyorsun ki; sen bize Peygamberinin Ehl-i Beyti
için gazab ettin.
Bizler ise, şunlardan onların intikamını almak için ayaklandık.
Şunlara karşı bize yardım et ve davetimizi tamamlat!' diyerek
dua etti.
Nihayet, birbirlerine kanştılar.
Zahr ve arkadaşları, orada da tutunamayarak, bozuldular.
326 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbrahim b. Eşter, Üseyr namazga.hına erişti. Orada epeyce kaldı.
Arkadaşlarına kendi parolalan ile seslendi.
Süveyd b. Abdurrahmanü'l-Munakkıri de Useyr namazga.hındaki
kararga.hlarına gelmiş bulunuyor, İbrahim ve arkadaşlannın
mağlubiyetini ve bununla Abdullah b. Muti' katında mükafatlanmayı
umuyordu.
İbrahim b. Eşter onun kim olduğunu bilmiyor, ancak, namazga.h
takilerin karşı tarafa mensup bulunduklarını biliyordu.
İbrahim b. Eşter, onları görünce, arkadaşlarına:
'Ey Allah'ın askerleri! ininiz! Resuluilah Aleyhisselamın Ehl-i
Beytinin kanını döken şu fasıkiara karşı Allah'tan yardım görmeye
herkesten ziyade siz layıksınız!' dedi.
indiler. İbrahim b. Eşter kılıcını sıyırıp onlara darbeler indirmeye
başladı. Onları salıradan sürdü, çıkardı. Bozguna uğrattı.
Onlar, birbirlerini çiğneyerek ve kınayarak kaçışmaya başladılar.
İbrahim b. Eşter'e, arkadaşlan:
'Onlan takip ve bıraktıkları şeyleri iğtinam edelim mi? Onlar
korku içindedirler!' dediler.
İbrahim b. Eşter:
'Hayır! Fakat, biz adamımıza (Muhtar'a) kadar gideceğiz. Allah
bize emniyet ve selamet verinceye kadar, biz onun emri üzere hareket
edeceğiz. Onun ve ashabının kuvvet ve basireti, sizin kuvvet
ve basiretinizden fazladır.
Bununla beraber, ben gelecekte ne olacağından emin değilim!'
dedi.
İbrahim b. Eşter, ashabı ile birlikte Eş'as Mescidine uğradı.
Orada bir müddet durdular. Sonra da, Muhtar'ın evine doğru gittiler.
Orada, seslerin yükseldiğini ve halkın birbirleriyle çarpışmaya
girişmiş olduklarını gördüler.
Şebes b. Rib'i Sebha tarafından gelmiş, Muhtar da Yezid b.
Enes'i bir kısım kuvvetle onun karşısına çıkarmış;
Haccar b. Ebcer gelmiş, Muhtar onun karşısına Ahmer b. Şumeyt'i
çıkarmış;
Halk birbirleriyle çarpışmakta idiler.
İbrahim b. Eşter, köşk tarafından gelip arkalarından saldırınca,
Haccar ve adamları dağıldılar.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 327
Kays b. Tafhe, Muhtar'ın Nehd oğullanndan olan adamlarından
yüze yakın maiyetle Şebes b. Rib'i'ye saldırdı.
O sırada, Şebes, Yezid b. Enes'in kuvvetleriyle çarpişıyordu. En
sonunda yolu açtılar. Yezid b. Enes'in kuvvetleriyle Kays b. Tahfe'nin
kuvvetleri birleştiler.
Şebes b. Rib'i, sokağı onlara bırakmak ve Abdullah b. Muti'in
yanına dönmek zorunda kaldı.
Şebes b. Rib'i, Abdullah b. Muti'e:
'N amazgahlarındaki kumandanlara adam gönder. Hepsi senin
yanına gelsinler. Bütün halkı senin yanına toplasınlar. Sonra, hazırlanıp
şu cemaatle çarpışsınlar' dedi.
Muhtar; Şebes b. Rib'i'nin Abdullah b. Muti' ile yaptığı bu konuşmayı
haber alınca, arkadaşlanndan bir topluluk arasında gidip,
Sebha'da Zaide bostanının yanındaki Hind Deyr'inin arkasına
kondu.
Ebu Osman en-Nehdi, arkadaşlanndan bir cemaatle gidip:
'N erdesin ey Hüseyin'in kanı ve intikamı! Ya Mansur! Emit!
Ey doğru yolu bulanlar! Haberiniz olsun ki; Muhammed hanedanının
emiri ve veziri huruc etti, ayaklandı. Hind Deyr'ine kondu.
Beni size davetçi ve müjdeleyici olarak gönderdi. Onun yanına gidiniz!
Allah sizleri rahmetiyle esirgesin!' diyerek seslendi.
Bunu işitenler:
'Nerdesin ey Hüseyin'in kanı ve intikamı?' diye herkesi ayaklanmaya
davet ederek evierden çıkmaya ve Ka'b b. Ebi Ka'b ve
adamlanyla çarpışmaya başladılar.
Nihayet, Ka'b'ı ve adamlarını, tıkadığı yolu açmak zorunda bıraktılar.
Muhtar'ın yanına gelip, onunla birlikte karargahına indiler.
Abdullah b. Kuradu'l-Has'ami, Has'am'dan ikiyüze yakın kişi
ile Muhtar'ın yanına geldi.
Ka'b b. Ebi Ka'b, onların kendi kavminden olduklarını anlayınca,
kapadığı yolu, onlara-çarpışmaksızın-açmıştı.
Şibam Abdurrahman b. Şureyh, gecenin sonuna doğru gelerek,
Murad namazgahında toplandılar.
Abdullah b. Muti'in Sebi' namazgahı semtinde vazifelendirdiği
Abdurrahman b. Kays, bunu haber alınca, onlara:
328 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Eğer Muhtar'a katılmak istiyorsanız, Sebi' namazgahı üzerinden
geçmeyiniz!' diye haber gönderdi.
Muhtar'a bey' at eden oniki bin kişiden, verdikleri sözde durarak
Muhtar'ın yanında toplananlar, üçbin sekizyüz kişiden ibaretti.
Muhtar, tanyeri ağarmadan önce, savaş nizamma koyma işini
bitirdi."
Vai.ibi der ki:
"Ayaklanma gecesi, ben, Humeyd b. Müslim ve Nurnan b. Ebi'lCa'd,
Muhtar'ın evine vardık. Onunla birlikte karargaha gittik.
Vallahi, Muhtar, tanyeri ağarmadan önce, askerlerini savaş nizamma
koyma işini bitirdi. Sabah olunca, ileri geçip bize sabah namazını
alacakaranlıkta kıldırdı.
Namazda en-Naziat ve 'Abese ve tevella' surelerini okudu.
Biz; lehçesi onun kadar fasih ve düzgün bir imam veya cemaat
dinlemedik."
Abdullah b. Muti', namazgah halkına haber gönderdi ve mescide
toplanmalarını emretti.
Raşid b. İyas'a:
'Halka seslen, mescide gelsinler!' dedi.
Münadiler:
'Bu gece mescidde bulunmayan kişiler için, sorumluluktan kurtulmak
yoktur!' diyerek seslendiler.
Halk, mescidde toplandı. Toplanınca, Abdullah b. Muti', Şebes
b. Rib'i'yi üç bine yakın kişi ile Muhtar'ın üzerine gönderdi.
Raşid b. İyas'ı da, dört bin kişilik emniyet kuvvetiyle gönderdi."
Ebu Saidü's-Saykal der ki:
'Muhtar sabah namazını kıldınnca, Süleym oğullan ile Berid
sokağı arasında sesler yükseldiğini işittik.
Muhtar:
'Şunlann kimler olduklarını öğrenip bize kim bilgi verir?' diye
sordu.
Ona:
'Allah sana iyilikler versin. Ben öğrenirim' dedim.
Muhtar:
'Fakat böyle olmaz. Silahını bırak da, öyle git. İçierine gir. Seyrediyor
gibi ol. Sonra, onların haberini bana getir!' dedi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 329
'Öyle yapanın' dedim.
Müezzinleri karnet getiriyorlar iken yanianna sokuldum.
Şebes b. Rib'i'nin emrinde külliyetli sayıda süvarİler vardı.
Şebes süvarilerin başında, Şeyhan b. Hureysü'z-Za'bi de piyadelerin
başında idi.
Müezzin karnet getirince, ileri geçip arkadaşlarına namaz kıldırdı.
'İza zülzileti'l-ardu zilzaleha' süresini okudu.
Kendi kendime:
'Vallahi, ben Allah'ın onlan sarsıntıya uğratmasını dilerim!' dedim.
İkinci rekatta:
'Ve'l-adiyati dabhan' süresini okudu.
Arkadaşlanndan bazılan, ona:
'Keşke, bunların yerine daha uzun sürelerden birer miktar okusaydın,
daha iyi olurdu' dediler.
Acele Muhtar'ın yanına gelip, Şebes ve aslıalıının haberlerini
eriştirdim.
O sırada Si'r b. Ebi Si'rü'l-Hanefi, Murad tarafından, atını tepip
koşturarak geldi.
Muhta:r'a, kendisiyle birlikte bey'at etmiş olanların geceleyin
emniyet kuvvetlerinden korkarak gelmeye muvaffak olamadıklannı
söyledi.
Muhtar, İbrahim b. Eşter'i, dokuzyüz veya altıyüz atlı ve altıyüz
piyade ile Raşid b. İyas'ın üzerine; ve Nuaym b. Hübeyre'yi üçyüz
atlı ve altıyüz piyade ile Şebes'in üzerine gönderdi.
Onlara:
'Gidiniz! Düşmanlarınızla karşılaşınız. Muzaffer olmadıkça veya
ölmedikçe, dönmeyiniz!' dedi.
Nuaym b. Hübeyre Şeb􀣡s b. Rib'i'nin üzerine gönderildiği zaman,
ben de aralannda id􀣢m. Yanımda Si'r b. Ebi Si'rü'l-Hanefi vardı.
Şebes b. Rib'i ve askerleri ile karşılaşıp şiddetle çarpıştık.
Nuaym b . Hübeyre, Si'r b. Ebi Si'r'i süvarİler birliğine kumandan
tayin etmişti. Fakat, o, piyade birlikleri içine gitti.
Güneş doğuncaya kadar onlarla çarpıştı.
330 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Onları kılıç darbelerimizle yarıp dağıttık ve evlerine kadar soktuk.
Şebes b. Rib'i, birliklerine:
'Ey kötü kokniuşlar! Siz ne kötü süvarilersiniz! Siz kölelerinizden
mi kaçıyorsunuz?' diyerek seslenince, onlardan bir cemaat, sıçrayıp
üzerimize saldırdı.
Dağıldık ve bozguna uğradık.
Nuaym b. Hübeyre ise, sehat etti ve şehit oldu.
Si'r b. Ebi Si'r, onunla birlikte idi. Esir oldu. Ben de, Hassan b.
Yahdüc'ün azadlısı Huleyd de, esir olduk.
Huleyd, iri yapılı, gövdeli idi.
Şebes, Huleyd'e:
'Sen kimsin?' diye sordu.
Huleyd:
'Hassan b. Yahdüc'ün azadlısıyım!' dedi.
Şe bes:
'Ey sünnet olmadık kadının oğlu! Sen Künase'deki balık yalınisi
satışinı bıraktın da, böyle işlerle uğraşırsın ha! Ben seni kılıcınla
azad edeceğim. Vurunuz boynunu onun!' dedi.
Boynu vuruldu.
Şebes; Si'r b. Ebi Si'rü'l-Hanefi'ye görünce, tanıdı.
'Sen Hanife oğullarının kardeşisin galiba?' dedi.
Si'r:
'Evet!' dedi.
Şe bes:
'Yazıklar olsun sana! Sen şu sürgünlere uymayı ne diye arzu ettin!
Allah senin görüşünün belasını versin! Serbest bırakınız onu!'
dedi.
Kendi kendime:
'Adam azadlıyı öldürdü. Arabı, hürü serbest bıraktı.
Vallahi, benim azadlı olduğumu anlarsa, b􀣣ni de öldürür!' dedim.
Kendine arzolunduğuın zaman, bana:
'Sen kimsin?' diye sordu.
'Ben Teymullah oğullarındanım!' dedim.
Bana:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 331.
'Sen Arap mısın, yoksa azadlı mısın?' diye sordu.
'Hayır! Azadlı değil, Arabım! Ben Ziyad b. Hasafa hanedanındanım!'
dedim.
'Ne güzel! Ne güzel! Şerefli, tanınmış kişilerin adını andın. Hemen
git, ev halkına kavuş!' dedi.
Kendi kendime:
'Vallahi, arkadaşlarımın yanına gideceğim. Onlara kendim dert
ortağı olacağım. Onlardan sonra yaşamanın Allah belasını versin!'
dedim.
Muhtar'ın yanına varıp, başımdan geçeni ona haber verdim.
Bana:
'Sus! Burası, söylenecek yer değildir!' dedi.
Şebes b. Rib'i, birlikleriyle gelip, Muhtar'ı ve Yezid b. Enes'i kuşattı.
Abdullah b. Muti'; Yezid b. Haris'i iki bin kişi ile Leham-ı Cerir
sokağı tarafından gönderdi. O sokakların ağzında durdular."
Valibi der ki:
"Şebes b. Rib'i kumandasındaki süvarİler bize iki kere saldırdılar.
Hiçbir kimse yerinden ayrılmadı.
Yezid b. Enes, bize:
. 'Ey Ehl-i Beyt taraftarları! Peygamberimizin Ehl-i Beytine olan
sevginiz yüzünden, şimdiye kadar öldürüldünüz. Elleriniz, ayaklarınız
kesildi. Gözleriniz oyuldu! Hurma daUarına asıldınız ! Sizler
ise, şimdi evlerinizde oturup düşmanımza boyun eğiyorsunuz!
Şu kavim bugün size galebe çalacak olursa, vallahi, sizden gözleri
kımıldayan hiçbir kimseyi sağ bırakmayacaktır! Onların ancak
sizi, evlat ve zevcelerinizi öldürdüklerini, mallarınızı ellerinizden
çekip aldıklarını göreceksiniz!
Ölmek, böyle olmaktan hayırlıdır.
Sizi kurtaracak, ancak doğruluk, sabır ve sehat göstermek, onların
gözlerine mızraklan yanılmadan saplamak, başlarına kılıç
darbeleri indirmektir!
Sizin gevşetmeniz, şiddet için; hazırlanmanız, saldırmak için olmalıdır.
Sancağıını iki kere salladığım zaman, hücuma geçiniz !' dedi."
Haris der ki:
332 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Hazırlandık ve saldırmaya arnade hale geldik. Hayvanianınıza
sıçrayıp bindik. Kumandanın vereceği emri beklerneye başladık."
İbrahim b. Eşter, Raşid b. İyas'a doğru gitmiş, onunla Murad
oğulları semtinde karşılaşmıştı.
Raşid'in emrinde dört bin kişi vardı.
İbrahim b. Eşter, arkadaşlanna:
"Şunların çokluğu sizi korkutmasını
Vallahi, nice kişi var ki, on kişiden hayırlıdır. Nice az topluluklar,
Allah'ın izniyle, çok toplulukları yenmişlerdir.
Allah sabreden, güçlüklere göğüs gerenlerle beraberdir!" dedi.
Sonra da:
"Ey Huzeyme b. N asr! Sen süvarilerle birlikte bulun!" diyerek
atından inip, kendisi piyadelerin yanında yürüdü.
İki taraf birbirleriyle çarpışmaya giriştiler. Şiddetle çarpıştılar.
Huzeyme b. N asr, Raşid'i görünce, saldırdı. Mızrağım saplayıp
onu öldürdü.
"Kabe'nin Rabbine andolsun ki, Raşid'i öldürdüm!" diyerek seslenince,
Raşid'in adamları bozulup dağıldılar.
Raşid öldürüldükten ve askerleri bozulduktan sonra, İbrahim b.
Eşter'le Huzeyme b. Nasr, yanlarındaki kuvvetlerle Muhtar'a doğru
gittiler.
İbrahim b. Eşter; Numan b. Ebi'l-Ca'd'ı Muhtar'a zaferi ve Raşid'in
öldürilidüğünü bildirmek üzere müjdeci gönderdi.
Müjdeci gelip bunları haber verdiği zaman, Muhtar ve adamlan
tekbir getirdiler.
Vali Abdullah b. Muti', Hassan b. Frud'i, iki bine yakın bir kuvvetle
göndermişti.
İbrahim b . Eşter, Huzeyme b . Nasr'ı Hassan b. Faid'e karşı süvarilerle
gönderdi.
Kendisi ise, piyadelerle ilerledi. Daha mızraklan saplamaya, kılıçları
aynatınaya başlar başlamaz, Hassan b. Faid'in kuvvetleri
bozuldu.
Hassan, bozulan halkı himaye için geri kalmıştı.
Huzeyme b. Nasr, ona saldırdı. Onu görünce, tanıdı:
"Ey Hassan b. Faid! Vallahi, tanımasaydım, aramızda akrabalık
da olmasaydı, seni öldürmek istiyordum! Fakat kurtuldun!" dedi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 333
Hassan, giderken, atından düştü. Halk, üzerine üşüşüp onu ortaya
aldılar.
Hassan, kılıcını sıyırıp bir müddet çarpıştı ve korunmaya çalıştı.
Huzeyme b. Nasr:
"Ebu Abdullah! Ben sana eman verdim. Sen çarpışıp da kendini
boş yere öldürme!" diyerek seslendi.
Yanına gelip dikildi. Halkı onun üzerinden geri durdurdu.
O sırada, oraya İbrahim b. Eşter geldi.
Ona:
"Bu, amcaının oğludur. Kendisine eman verdim" dedi.
İbrahim b. Eşter:
"İyi etmişsin!" dedi.
Huzeyme b. N asr, Hassan b. Faid'in atının buldurulmasını emretti.
At bulunup getirilince, onu onun üzerine bindirdi ve:
"Git, evine kavuş!" dedi.
İbrahim b. Eşter ve arkadaşları, Muhtar'a doğru gittiler.
O sırada, Muhtar ile Yezid b. Enes, Şebes b. Rib'i'nin askerleri
tarafından kuşatılmış bulunuyordu.
Sebha mevkiine doğru olan sokakların ağızları da, Yez􀣤d b. Haris
kuvvetleri tarafından tutulmuştu.
Yezid b. Haris; İbrahim b. Eşter'in Şebes b. Rib'i'ye .doğru gelmekte
olduğunu görünce, onları önlemek istedi.
İbrahim, arkadaşlarından bazılarını Huzeyme b. Nasr'la birlikte
Yezid b. Haris'e doğru gönderip :
''Yezid b. Haris'i oyala!" dedi.
Kendisi ve geri kalan arkadaşları, Şebes b. Rib'i'ye doğru gitti.
Haris b. Ka'b der ki:
"İbrahim b. Eşter bize doğru gelirken, Şebes ve arkadaşları ağır
ağır geriliyorlardı.
İbrahim b. Eşter, onlara yaklaşınca, saldırdı.
Yezid b. Enes, bizim de hücuma kalkmamızı emretti. Hücuma
kalktık. Şe bes ve arkadaşları bozulup dağıldılar. Küfe'nin evlerine
kadar gerilediler.
Huzeyme b. Nasr da, Yezid b. Haris'e saldırıp onu bozguna uğrattı.
Sokakların ağızları halkla doldu.
334 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Yezid b. Haris, sokakların ağızlanndaki evlerin damlanna okçular
yerleştirmişti .
. Muhtar, halk topluluğu içinde, Yezid b. Haris'in bulunduğu
mevkie doğru geldi.
Muhtar'ın arkadaşlan, sokakların ağızlanna gelince, okçular
tarafından oka tutuldular.
Küfe'ye, oradan girilmekten vazgeçildi.
Sebha mevkiinde bozguna uğrayan halk, Abdullah b. Muti'in
yanına döndü.
Raşid b. İyas'ın öldürüldüğü haberini alınca, Abdullah b. Muti'in
elleri iki yanına düştü, elleri böğründe kaldı."
Yahya b. Hani' der ki:
"Amr b. Haccac, Abdullah b. Muti'e:
'Ey adam! Kalbin ümitsizliğe düşmesin. Ellerini yanianna bırakma!
Halkın yanına git! Onlan düşmanınla çarpışmaya davet et!
Halkın sayısı çoktur. Hepsi de seninle birliktedir. O kadar halka
karşı ayaklanan, ancak şu bir avuç azgın güruhudur. Vallahi, onlar
rüsvay ve mahv olacaklardır.
Halkı onlarla çarpışmaya davet eden ilk kişi benim! Yanımdaki
ve başkalannın yanındaki cemaatleri hemen çarpışmaya davet
edeceğim!' dedi.
Bunun üzerine, Abdullah b. Muti', halkın yanına gitti.
Allah'a hamd ü sena ettikten sonra, şu konuşmayı yaptı:
'Ey insanlar! Şaşılacak şeylerden daha şaşılacak olanı, sızın
kendinizden pek az sayıdaki bozuk dinli, sapmış ve saptırıcı bir
topluluk karşısında aciz kalmanızdır.
Onların üzerine gidiniz. Ailelerinizi onlardan koruyunuz. Şehrinizde
onlarla çarpışınız. Ganimetierinizi onlardan koruyunuz. Onların
ellerine düşürmeyiniz. Aksi takdirde, vallahi, ganimetierinize
onlar ve ona katılanlar ortak olacaklardır. Onlar çoğalırlarsa, izzet
ve şerefıniz, hakimiyetiniz elden gider, dininiz bozulur!' dedi.
Yezid b. Haris, Muhtar'ın Küfe'ye girmesine mani olunca, Muhtar
namazgah arkasından gitti.
Müzeynelerin, Alımesierin ve Bankların evlerine kadar çıktı.
Orada, onların mescidlerine ve evlerine indi. Bunlann evleri, Küfe
evlerinden ayn ve ayrılmış idi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 335
Mahalle sakinleri Muhtar'ı su ile karşıladılar. Muhtar içmedi.
Arkadaşları içtiler.
Arkadaşlarının tahminlerine göre, Muhtar oruçlu idi.
Hemdan'dan Ahmer b. Hüdeyc, Abdullah b. Kamil' e:
'Kanaatine göre, emir oruçlu mudur?' diye sordu.
İbn Kamil:
'Evet! O, oruçludur!' dedi.
Ahmer:
'Keşke bugün oruçlu olmasaydı! Kendisi daha dinç olurdu!' dedi.
İbn Kamil:
'0 , masumdur! O ne yapacağını senden daha iyi bilir!' dedi.
Ahmer:
'Doğru söyledin. Allah'tan yarliganmak dilerim!' dedi.
İbrahim b. Eşter, Muhtar'a:
'Allah onları hezimet ve mağlubiyete uğrattı. Onların kalbierine
de korku düşürdü. Sen şurada konakla, bizi gönder! Vallahi,
köşkte olanlardan başka hiç kimse, ne bize mani olmak ister, ne de
imtina ve itiraz eder!' dedi.
Muhtar:
'Her zayıf, yaşlı, hastalıklı olan, burada otursun. Onlar için eşya
ve yiyecekler de koyunuz .
Bu mevziden, düşmanımıza karşı harekete geçersiniz' dedi.
Öyle yaptılar.
Muhtar, arkadaşlarını, Sebha mevkiinde olduğu gibi, savaş nizamma
koydu.
İbrahim b. Eşter'i öncü birliği olarak ileri sürdü.
Beri yandan vali Abdullah b. Muti' de, Amr b. Haccac'ı iki bin
kişi ile Sevrller sokağından üzerlerine gönderdi.
Muhtar, Yezid b. Enes'i çağırdı. Amr b. Haccac'la karşılaşmak
üzere harekete geçmesini ona emretti.
Yezid b. Enes, Amr b. Haccac'a doğru gitti.
Muhtar da, İbrahim b. Eşter'in arkasından hareket etti.
Hep birlikte ilerlediler.
Muhtar, Halid b. Abdullah namazgahına gelince, durdu. İbrahim
b. Eşter'e, Künase tarafından Kılfe'ye girineeye kadar ilerlemesini
emretti.
336 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
İbrahim b. Eşter, ilerleyip İbn Muharriz sokağından çıktı.
O sırada, Şimr b. Zilcevşen, iki bin kişi ile geldi.
Muhtar, ona Said b. Munkızu'l-Hemdani'nin kumandasındaki
kuvveti gönderdi.
Said b. Munkız, Şimr b. Zilcevşen'le çarpıştı.
Muhtar, İbrahim b. Eşter'e de:
'Yüzünün dağrusuna ilerle!' diye haber gönderdi.
İbrahim b. Eşter, Şebes sakağına kadar ilerledi.
O sırada, Nevfel b. Müsahık iki bine, daha doğrusu beş bine yakın
bir kuvvetle geldi.
Çünkü, vali Abdullah b. Muti', halka, İbn Müsahık'a katılmalan
için nida ettirmişti.
Abdullah b. Muti', yerine köşkte Şebes b. Rib'i'yi bırakarak;
kendisi askeri birlikleriyle hareket etti ve Künase mevkiinde durdu.
İbrahim b. Eşter, Abdullah b. Muti' kumandasındaki kuvvetlerin
yakınına kadar sokulunca, arkadaşlarına:
'İniniz!' dedi.
İn dil er.
İbrahim b . Eşter:
'Atlannızın yanına yaklaşınız. Sonra, onlara kılıçlannızı sıyınp
yürüyün üz!
'Şebes b. Rib'i, Utbe b. Nühas hanedanı, Eş'as hanedanı, filanın
. hanedanı, Yezid b . Haris'in hanedanı geldi!' diye seslenerek sizi
korkutmak isteyeceklerdir. Korkmayınız.
Şunlar; vücutlarında kılıçlarınızın sıcaklığını hisseder etmez,
kurttan keçinin ürküp kaçıştığı gibi, Abdullah b . Muti'in başından
dağılırlar!' dedi.
İbrahim b . E şter ve arkadaşlan, atlarının yanına vardılar.
İbrahim b . Eşter, eteklerini beline soktu. Gömleğini cübbesiyle
örttü. Sonra, arkadaşlarına:
dı. ."
'Saldırınız onlara! Feda olsun size arncalarım ve dayılanm!' de-
Hasira b. Abdullah der ki:
"Vallahi, onlar çok geçmeden bozulup hezimete uğradılar. Birbirlerinin
üzerine yığıldılar. Sokakların ağzı insanla yığılakaldı.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE
İbrahim b. Eşter, İbn Müsahık'a erişti.
İbn Müsahık, atının gemini tutuyordu.
İbrahim b. Eşter, kılıcını onun başına kaldırdı.
İbn Müsahık:
337
'Ey İbn Eşte:r! Allahaşkına doğru söyle! Sen ikimiz arasındaki
intikam kininden dolayı mı beni öldürmek istiyorsun?' dedi.
Bunun üzerine, İbrahim b. Eşter, onun yolunu açtı; onu öldürmekten
vazgeçti."
Abdullah b. Muti'in Kuşatılması ve Gizlice Kaçması
Muhtar'ın kuvvetleri; Abdt�llah b. Muti'in bozulan, kaçan kuvvetlerini
takip ederek Künase'ye, çarşılara, mescidlere girdiler. Abdullah
b. Muti'i de köşkte üç gün muhasara ettiler.
Abdullah b. Muti', köşkte bulunanların karınlarını üç gün yalnız
un ile doyurdu.
Muhtar gelip köşkün çarşı tarafına kondu.
Köşk; İbrahim b. Eşter, Yezid b. Enes, Ahmer b. Şumeyt kuvvetleri
tarafından kuşatıldı.
Köşkü;
İbrahim b. Eşter mescidle köşk kapısı tarafından,
Yezid b. Enes Huzeyfe oğulları ve RUmiler sokağı tarafından,
Ahmer b. Şumeyt de Uroare ve Ebu Musa'nın evleri tarafından
kuş attı.
Köşkün muhasarası, Abdullah b. Muti'i ve adamlarını sıkmaya
başladı.
Abdullah b. Muti', durumu yanındaki Kfıfe eşrafı ile konuştu.
Şebes b. Rib'i, ona:
"Allah emire iyilikler versin!
Sen kendini ve yanındakileri düşün.
Vallahi, onlar ne senden, İıe de yanındakilerden vazgeçerler!"
dedi.
Abdullah b. Muti':
"Haydi, görüşlerinizi, düşüncelerinizi bana söyleyiniz" dedi.
Şebes b. Rib'i:
"Benim görüşüm; çıkıp şu adamdan kendin ve bizim için eman
alman, kendini ve yanında bulunanları helak etmemetı.dir!" dedi.
338 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Abdullah b. Muti':
"Vallahi, ben ondan eman almayı hoş bulmuyorum.
Mü'minler emiri Abdullah b. Zübeyr'in bütün Hicaz'da ve Basra
toprağında işleri düzgündür" dedi.
Şe bes :
"Öyleyse, sen Kı1fe'de kimsenin bilemeyeceği, bulamayacağı, itimad
edilir bir dostunun yanına git. Bulunduğun yer bilinmesin.
Sonra da, oradan çık git; adarnma kavuş!" dedi.
Abdullah b. Muti'; Esma b. Harice, Abdurrahman b . Muhannef,
Abdurrahman b. Said b. Kays ve sair Kı1fe eşrafına:
"Şebes b. Rib'i'nin bana işaret ettiği bu görüş hakkında siz ne
düşünüyorsunuz?" diye sordu.
"Onun sana işaret ettiği görüşten başka, bizim bir görüşümüz
yok!" dediler.
Abdullah b. Muti':
"Öyleyse, acele etmeyiniz . Hele akşam olsun bakalım" dedi.
Hassan b. Faid b. Bükeyr der ki:
"Üçüncü gün, akşam olunca, Abdullah b. Muti' bizi çağırdı.
Allah'ı kendisine layık olduğu vasıflarla zikretti. Peygamber
Aleyhisselama salat ü selam getirdi. Sonra, şöyle konuştu:
'İmdi, bütün bunları sizin rezillerinizin, sefihlerinizin, hor, hakir
ve soysuz olanlarınızın yaptığını biliyorum.
Bir veya iki kişiden başka sizin bütün eşrafınızın, faziletli kişilerinizin
dinleyip itaat ve nasihat ettiklerini de biliyorum.
Ben bunu adamıma (Abdullah b. Zübeyr'e) arzedeceğim. Sizin
itaatinizi ve onun düşmanına karşı savaşınızı bildireceğim.
Nihayet, Allah'ın emri yerine geldi.
Görüşlerinizi bana işaret ettiniz ve bildirdiniz. Şimdi, köşkten
ayrılıp gitmeyi uygun gördüm!" dedi.
Şebes b. Rib'i:
"Allah seni hayırlı emirin mükafatıyla mükafatlandırsın!
Sen bizim mallarımıza el sürmedin. Eşrafımıza ikramlarda bulundun.
Hakkımızda adarnma öğüt verdin.
Başına gelen geldi.
Vallahi, biz senden izin almadıkça, hiçbir zaman ayrılmayız !"
dedi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 339
Abdullah b. Muti':
"Allah sizi hayırla mükafatlandırsın!" dedikten sonra, köşkten
ayrılıp Rumller geçidine doğru gitti. Ebu Musa el-Eş'ari'nin eviJ)e
girdi. Orada saklandı. ·
Muhtar'ın Kfrfe'de Duruma
Hakim Olup İdareyi Ele Alması
Abdullah b. Muti'in adamları köşkün kapısını açıp :
"Ey İbnü'l-Eşter! Biz emniyette miyiz? Hepimize eman veriliyor
mu?" diye sordular.
İbn Eşter:
"Sizler emniyettesiniz!" dedi.
Köşkün içindekiler dışarı çıkıp Muhtar'a bey'at ettiler.
Muhtar, köşke girdi. Geceyi orada geçirdi.
Halkın eşrafı mescidde ve köşkün kapısında sabahladılar.
Muhtar mescide gelip minbere çıktı. Allah'a hamd ü sena ettikten
sonra, şu konuşmayı yaptı:
"Hamdolsun O Allah'a ki, dostuna yardım, düşmanına hüsran
va' d etmiş ve zamanın, dünyanın sonuna kadar da va'd'ini, hükmünü
yerine getirmeyi gerekli kılmıştır.
' . . . Allah'a karşı yalan uyduran herkes muhakkak hüsrana uğramıştır.'
(Taha: 61)
Ey insanlar! Hakka arka çeviren, karşı koyan, hakkı yalan sayan,
haktan yüz çeviren bizden uzak ve kalır olsun!
Ey insanlar! Giriniz; en doğru bir bey'atla bey'at ediniz.
Semayı yuvarlak bir tavan, yeri de yürünıneye elverişli geniş
yollarla bir döşek gibi yapan Allah'a andolsun ki; siz Ali b. Ebu Talib
ve Ali hanedanına bey'attan sonra böyle bir hidayet bey' atı yapmadınız!"
diyerek minherden indi ve köşke girdi.
Halkın eşrafı da, Muhtar'ın huzuruna girdiler.
Muhtar elini onlara uzattı. Muhtar'a bey'ata başladılar.
Muhtar:
"Allah'ın Kitabına, Allah'ın Peygamberinin sünnetine sarılmak,
Ehl-i Beytin kanlarını aramak, intikamlarını almak, haramları helalleştiricilerle
çarpışmak, zayıflardan zalimlerin zulmünü kaldırmak
üzere bana bey'at ediniz.
340 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Biz, bizimle çarpışanlarla çarpışır, bizimle sulh olanlarla sulh
oluruz !" diyor, herkes "Evet!" diyerek ona bey'at ediyordu.
Muhtar, halka ve eşrafa karşı iyi davranılmasını adamlarına
tavsiye etti. ·
Abdullah b. Muti'in KU:fe'den
Kaçmasına Yardım Edilmesi
Abdullah b. Kamil, Muhtar'a:
"Vali Abdullah b. Muti'in Ebu Musa el-Eş'ar!'nin evinde saklı
bulunduğunu öğrendim" dedi.
Muhtar ona birşey söylemedi.
Abdullah b. Kamil, sözünü üç kere tekrarladı. Yine cevap vermedi.
Dördüncü ihbarını da cevapsız bıraktı.
İbn Kamil, bundan, Muhtar'ın onu yakalamaya muvafakat etmediğini
anladı.
Abdullah b. Muti', önceleri Muhtar'ın dostu idi.
Akşam olunca, Muhtar, Abdullah b. Muti'e yüz bin dirhem gönderdi
ve:
"Bununla yol hazırlığını gör ve hemen çık, git. Çünkü, senin bulunduğun
yer bilindi.
Sanıyorum ki; KUfe'den çıkıp gitmene, elinde paranın bulunmaması
engel oluyor" dedi.
KU:fe Beytülmalindeki Paraların
Mücahidler Arasında Bölüştürülmesi
Muhtar, KUfe Beytilimalinde dokuz milyon dirhem bulmuştu.
Kendisiyle birlikte çarpışmaya katılan ve Abdullah b. Muti'i köşkte
kuşatan üçbin sekizyüz kişiden her birine beşyüzer dirhem verdi.
Köşkün kuşatılmasından sonra gelen altı bin kişiye de ikişer
yüz dirhem verdi.
Muhtar'ın KU:felilere Adaletle ve
Kufe Eşrafına İyi Muamele Etmesi
Muhtar halkı iyi karşıladı. Onlara adal􀣥t gösterdi. Güzel davrandı.
KUfe eşrafına da yakınlık gösterdi. Onlarla oturup kalkmaya,
görüşüp konuşmaya başladı.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE
İçten ve Dıştan Teşkilatlanma,
Kfrfe HükUın.etinin Kuruluşu
341
Muhtar; Abdullah b. Kamil'i Küfe emniyet amirliğine, Ureyne'nin
azadiısı Keysan Ebu Amre'yi muhafız gücü kumandanlığına
tayin etti.
Muhtar, ilk önce, İbrahim b. Eşter'in kardeşi Abdullah b. Haris'i,
sancak bağlayıp, Ermeniyye üzerine gönderdi.
Muhammed b. Umeyrü'l-Utarid'i Azerbaycan'a gönderdi.
Abdurrahman b. Said b. Kays'ı Musul'a; İshak b. Mes'ud'u Medrun'e
ve Cuha topraklarına; Kudame b. Ebu İsa'yı Bühkub Züla'la'ya;
Muhammed b. Ka'b b. Karaza'yı Bühkub Zülevsat'a; Habib
b. Munkızü's-Sevri'yi Bühkub Zülesfel'e; Sa'd b. Huzeyfe'yi bin süvarİ
ile Hulvan'a gönderdi.
Her ay süvarilerin bin dirhem harcamasım, Kürtlerle çarpışmasını
ve yollarda oturmalarım emretti.
Toplayacakları zekat ve harac hayvanlarım, palan, yular vesaireleri
ile birlikte Hulvan'a, Sa'd b. Huzeyfe'ye taşımaları için de,
dağ bölgelerindeki zekat ve harac memurlarına yazarak emretti.
Muhtar, Küfe'de duruma hakiın olup yerleştikten ve etrafa valilerini
gönderdikten sonra, sabah ve akşam, halk için Adalet Meclisi
(Mahkemesi) kurdu. Davalara bakmaya başladı.
"İşlerimin çokluğu beni halk arasında hüküm vermekten alıkoyuyor!"
diyerek, halk arasında adalet işlerine bakmak üzere, Kadı
Şureyh için meclis kurdu.
Kadı Şureyh, korkusundan, hastalığım ileri sürerek, bu vazifeyi
üzerine almaktan kaçındı.
Kadı Şureyh'in Hz. Osman taraftan olduğunu, Hucr b. Adiyy
aleyhine şahitlik ettiğini, Hani' b. Urve'nin kabilesine eriştirmesini
istediği şeyi eriştirmediğini söylüyorlardı.
Hz. Ali de onu kadılıktan azletmişti.
Muhtar, onun aleyhinde söylenilenleri işitip halkın onu yerdiklerini,
kendisinin de hastalığını ileri sürerek kadılıktan kaçındığım
görünce, onun yerine Abdullah b. Utbe b. Mes'ud'u tayin etti.
Abdullah b. Utbe hastalanınca, onun yerine, Abdullah b. Malikü't-
Tai'yi getirdi.zs
28 . Taberi, Tarih , c . 7, s . 100-110.
342 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad'ın Kuvvetleriyle Yapılan İlk Çarpışma
Ubeydullah b. Ziyad büyük bir ordu ile Musul üzerine yürüyünce,
Muhtar'ın Musul arnili Abdurrahman b. Sa'i:d b. Kays, Muhtar'a:
"İbn Ziyad'ın süvari ve piyade kuvvetleriyle Musul toprağına
girdiğini haber aldım. Ben Tekrit'e kadar çekildim.
Bu husustaki reyin, emrin ne ise, bana gelsin! Vesselamu
aleyk!" diye yazdı.
Muhtar, Musul arnili Abdurrahman b. Said'in yazısına yazdığı
karşılıkta şöyle dedi:
"İmdi, yazın bana erişti. Zikrettiğin herşeyi anladım. Tekrit'e
kadar çekildiğine isabet ve iyi etmişsin.
İnşaallah, emrim sana gelecektir. Emrim gelinceye kadar, bulunduğun
yerden aynlma. Vesselamu aleyk!"
Bunun üzerine, Muhtar, Yezid b. Enes'i çağırdı.
"Ey Yezid b. Enes! Bilen, bilmeyen gibi değildir. Hak da, batıl gibi
değildir.
Ben, senin hakkında, yalanlanamayacak bii-takım haberler alıyorum.
Biz mü'minlerin iyilikleri, kötülüklerini bastınr.
Senin üstün vasıflı atlann vardır.
Musul'a git. Musul'un aşağılarına kadar in. Ben seni ard arda
piyadelerle desteklerim" dedi.
Yezid b. Enes:
"Benimle birlikte, seçeceğim üç bin süvari gönder. Piyadeye ihtiyaç
duyarsam, sana yazarım" dedi.
Muhtar:
"Git Allah'ın ismiyle!
Süvarİlerden istediğini seç, götür!" dedi.
Yezid b. Enes, üç bin süvari seçti.
Medineli süvarilerin üzerine Nurnan b. Avfı,
Tem'i:m ve Hemdan süvarİlerinin üzerine Asım b. Kays'ı,
Mezhic ve Esed süvarİlerinin üzerine Verka' b. Azib'i
Reb'i:a ve Kinde süvarİlerinin üzerine de Si'r b. Ebi Si'r'i kumandan
tayin etti.
Muhtar ve halk, onlan uğurladılar.
Muhtar, Ebu Musa Deyr'ine vannca, Yezid b. Enes'le vedalaşıp
Kılfe'ye döndü. Dönerken, ona:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 343
"Düşmanınla karşılaşınca, onları bekleme, tirsat bulur bulmaz,
gecikmeden hücuma geç! Bana her gün haberin gelsin!
Yardıma ihtiyaç duyarsan, bana yaz. Seni yanımda bulunanlarla
desteklerim.
Benden yardım beklerneyecek olursan, pazunu sık, sertleştir.
Askerini ağırla, hoş tut. Düşmanını da korkut!" dedi.
Yezid b. Enes:
"Sen bana yalnız duan ile yardım et, yeter!" dedi.
Halk da:
"Allah, senin dostun, sevgilin olsun; seni desteklesin!" diyerek
Yezid b . Enes'le vedalaştılar.
Yezid b. Enes, onlara:
"Allah'tan, benim için şehitlik dileyiniz .
Vallahi, İb n Ziyad kuvvetlerine kavuşacak olursam, bana yardım
değil, inşaallah şehitlik nasip olur!" dedi.
Muhtar, Musul arnili Abdurrahman b . Said' e yazdı:
"İmdi, inşaallah, sen Yezid b. Enes'le Musul ilieri arasından çekiliveresin.
Vesselamu aleyk!"
Yezid b. Enes süvarİleri ile yoluna devam ederek Musul topraklarına
girdi.
İbn Ziyad, Yezid b. Enes'in Küfe'den üç bin süvari ile geldiğini
casusları vasıtasıyla haber alınca:
"Ben ona karşı binlercesini gönderirim!" dedi ve Rebia b. Muharık'la
Abdullah b. Hamle'yi çağırdı. Onları üçer bin süvari ile yola
çıkardı.
Önce Rebia b. Muhank'ı, sonra da onun arkasından Abdullah b .
Hamle'yi gönderdi.
Gönderdikten sonra, onlara:
"Hanginiz ileri geçecek olursa, o, öbürünün amiri olacaktır.
Her ikiniz birlikte giderseniz, yaşça büyük olanınız diğerine ve
cemaate amir olacaktır!" diye yazdı.
Rebia b. Muharık, ötekini geçip, Yezid b. Enes'in bulunduğu yere
erişti.
Yezid b. Enes, ağır hasta idi. Merkep üzerinde bulunuyor, piyadeler
onun sağından, solundan, bacaklarını ve kollarını tutarak yürüyorlardı.
344 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Yezid b. Enes, her kabile birliğinin önünde duruyor ve:
"Ey Allah'ın askerleri! Sabrediniz ki, ecir kazanasınız. Düşmanınız
karşısında sabır ve sehat gösteriniz ki, zafere eresiniz!
Şeytanların dostlarıyla çarpışınız!
Şüphe yok ki, şeytanın tuzağı zayıftır.
Eğer ben ölürsem, emir ve başkumandanınız Verka' b. Azib'dir!
O öldüğü zaman, emir ve başkumandanınız , Abdullah b. Damre'dir!
O da ölecek olursa, emir ve başkumandanınız Si'r b. Ebi
Si'r' dir!" dedi.
Abdullah b. Damre'yi sağ kol kumandanlığına, Si'r b. Ebi Si'r'i
sol kol kumandaıilığına, Verka' b . .Azib'i de süvari birliği kumandanlığına
tayin etti.
Kendisi, piyadeler arasında bir sedire oturtuldu.
Yezid b. Enes:
"Harp meydanında onlarla çarpışmaya gidiniz! Beni de piyadeler
arasında ilerletiniz .
Artık ister emirinizin yanında çarpışınız, ister onu bırakıp kaçınız!"
dedi.
Hicretin altmışaltıncı yılı Zilhicce ayının Arefe günü, savaşmaya
hazırlandılar.
Yezid b. Enes:
"Şöyle şöyle yapınız!" diyor, öyle yapılıyor, tekrar tekrar emirler
veriyor, ıztırabı şiddetienince konuşamıyordu.
Güneş doğmadan, Rebia b. Muhank'ın sol kol kuvvetleri, Yezid
b. Enes'in sağ kol kuvvetlerine saldırdı. Şiddetli bir çarpışma başladı.
Yezid b. Enes'in sağ kol kuvvetleri de, Rebia b. Muhank'ın sol
kol kuvvetlerine saldırdı.
Rebia b. Muharık'ın her iki kol kuvvetleri bozulup hezimete uğradılar.
Verka' b . .Azib de, süvarİleriyle birlikte hücuma geçti. O da, onları
bozdu.
Kuşluk vakti olmadan, Rebia b. Muharık kuvvetlerinin hepsini
bozguna uğrattılar, karargahlarını kuşattılar.
Musa b. Amir der ki:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 345
"Rebia b. Muhank'ın yanına kadar vardık. Adamlan bozguna
uğramış, başından dağılmışlardı. Rebia b. Muhank, atından inmiş:
'Ey hak dostları! Ey işiten ve itaat edenler! Bana doğru geliniz!
Ben İbn Muhank'ım!' diyerek sesleniyordu.
Ben, çocuktum. Korktum ve olduğum yerde durdum. Abdullah
b. Verka' ile Abdullah b. Damre, onun üzerine saldırarak onu öldfudüler."
Rebia b. Muharık'ın askerleri arasında bulunmuş olan Amr b.
Malik de der ki:
"Ben, çocuktum. Rebia b. Muharık, bizi güzelce harp nizamma
koydu.
Sağ kola amcaının oğlunu, sol kola da Abdi Rabbihü's-Sülemi'yi
kumandan tayin etti.
Rebia b. Muhank, süvariler ve piyadelerle harekete geçti.
'Ey Şamlılar! Siz ancak kaçak kölelerle çarpışacaksınız! Onlar
İslamiyeti bırakmışlar ve ondan ayrılmışlardır.
Onlardan korkmak yoktur.
Onlar Arapça da konuşamazlar!' dedi.
Vallahi, ben onların böyle olduklannı sanmıştım.
Nihayet, onlarla çarpıştık. Bozulduk ve ric'at ettik.
Abdullah b. Hamle, rastlayıp bizi geri çevirdi. Sabah namazını
kıldık. Harp nizarnında harekete geçtik.
Sağ kola Zübeyr b. Hureyme, sol kola İbnü'l-Ukaysır kumanda
ediyordu.
Süvariler ve piyadeler ilerlemeye başladılar.
Bu, Kurban Bayramı gününde idi. Şiddetle çarpışmaya koyulduk.
Yine kötü bir hezimete, bozguna uğradık. Bizi pek çok öldürdüler.
Karargahımızı kuşattılar.
İbn Ziyad'ın yanını dönüp, başımıza geleni, uğradığımız felaketi
ona anlattık."
Musa b. Amir de, son karşılaşmayı ve bozgunu şöyle anlatır:
"Abdullah b. Hamle, Rebia b. Muharık'ın bozulan, sirren askerlerini
geri çevirdi.
Günün başlangıcında, iki tarafın süvarileri birbirlerine saldırdılar.
346 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Sonra yerlerine döndüler.
Öğle namazını kıldık.
Yine çarpıştık ve onlan bozduk.
Abdullah b. Hamle, inip kaçan adamlanna:
'Ey işiten ve itaat eden cemaat!' diyerek sesleniyordu.
Abdullah b. Kurad saldırarak Abdullah b. Hamle'yi öldürdü.
Karargahlannı ve içindekileri k.uşattık.
Yezid b . Enes'e üçyüz esir ·getirildi. Bunlar hakkında ne yapılacağı,
kendisin den soruldu.
Yezid b. En-es, onlann boyunlannın vurulmasını eliyle işaret etti.
Onlar, başka bir yere gÖtürülüp öldürüldüler.
O gün, akşam olunca, Yezid b. Enes öldü. Cenaze namazını Verka'
b. A.zib kıldırdı ve onu defnetti."
Ver ka' b. Azib'in Askerleri
Toplayıp Oradan Geri Dönmesi
Verka' b. Azib, Yezid b. Enes'in ölümüyle arkadaşlannın ellerinin
yanianna düştüğünü, maneviyatlannın sarsıldığını görünce:
"Ey kavmim! İbn Ziyad'ın Şamlılardan seksen bin kişi ile bize
doğru gelmekte olduğunu haber aldım.
Siz bu hususta ne düşünüyorsunuz?" diye sordu.
Bazılan, cevap vermeden, yavaşça birer tarafa sıvışıp gittiler.
Verka' b . A.zib, kabile reisierini ve süvari arkadaşlarını yanına
çağırdı. Onlara:
"Ey şu toplanan kişiler! Size haber verdiğim şey hakkında siz
ne düşünüyorsunuz?
Ben de sizlerden bir kişiyim. Görüş itibanyla da sizden üstün
değilim. Siz bana görüşlerinizi işaret ediniz .
İbn Ziyad; Şamlıların ululan, süvarİleri ve eşrafı da dahil olmak
üzere, büyük bir ordu ile size doğru gelmektedir.
Onun karşısında dayanabilecek kudretin bizde bulunduğunu
sanmıyorum.
Esasen, emir ve başkumandanımız Yezid b . Enes de ölmüş, içimizden
bir taife ise bizden aynlıp gitmiştir.
Eğer biz İbn Ziyad'ın leşkerleri ile karşılaşmadan ve onlar bizden
haber almadan dönüp gidersek, bizim onlardan ancak emir ve
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 347
başkumandanımızın ölümü sebebiyle döndüğümüze, ayrıldığımıza
kanaat getirirler.
Hem onlar, emir ve başkumandanlarını öldürdüğümüzden dolayı
da, bizden korkar dururlar.
En iyisi; biz adamımızın ölümünü bahane ederek dönelim.
Bugün, onlarla karşılaşmamız, bizim. için tehlikeli olur.
Eğer biz bugün onlarla karşılaşır, bozulursak, bundan önceki
gün onları bozguna uğratmış olmamızın da bize hiçbir faydası kalmaz"
dedi.
Arkadaşları:
"Sen ne güzel dü􀣹ündün! Geri döndür bizi! Allah seni rahmetiyle
esirgesin!" dediler ve hemen oradan geri döndüler.
Onların geri döndüklerini, Muhtar ve Küfeliler işittiler ve sarsıldılar.
İşin içyüzünü bilmiyorlar, Yezid b. Enes ölünce a􀣺kerlerinin hezimete,
bozguna uğradığını sanıyorlardı.
Muhtar'ın Medain'deki amili, c􀣻susunu Muhtar'a göndererek
işin içyüzünü bildirdi.
İbrahim b. Eşter'in İbn Ziyad'la
Çarpışmaya Gönderilmesi
Muhtar, durumu öğrenince, İbrahim b. Eşter'i çağırdı ve:
"Git, Yezid b. Enes'in askerine kavuş! Onları geri çevir. Birlikte
düşmanını karşıla!29 Sen, vallahi, fasık Ubeydullah b. Ziyad'ı yahut
Husayn b. Nümeyr'i muhakkak öldüreceksin. Allah onların leşkederini
sana bozduracaktır!" dedi.
Ona yirmi bin kişi seçip verdi ki, Faris oğullarından Küfe'de
oturan ve Hamra' diye anılanların büyükleri de bunlar arasında
idiler.30 İbrahim b. Eşter gidip 􀣼yen Hamarnı mevkiinde karargahını
kurdu.
KUfe Eşrafının Muhtar Aleyhinde Ayaklanmaları
Yezid b. Enes'in ölüm haberi Küfe'ye erişince, Küfe eşrafı, Muhtar
aleyhinde konuşmaya daldılar:
29. Taberi, Tarıh, c. 7 , s. 113-116.
30. Dineveri, Kitab u 'l-ahbfır, s . 293.
348 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
''Yezid b. Enes ölmemiş, öldürülmüştür!" dediler.
Onun kasıtsız olarak öldüğüne inanmadılar.
"Vallahi, şu adam (Muhtar) bizim nzamız olmadan bize amirlik
ediyor.
Kötü azadlılanmızı hayvanıara bindirmekte, harac ve ganimetlerimizi
onlara vermekte ve yedirmektedir.
Kölelerimizi, yetimlerimizi, dullarımızı bizlere isyan ettirmekte
ve kızdırmaktadır.
Biz, büyüğümüzün evinde toplanalım, gereğini düşünelim" diyerek
Şebes b. Rib'i'nin evine vardılar.
Şebes; Cahiliye devrinde de, İslamiyet devrinde de, kabilesinin
reisi idi.
Şebes evinde toplanan arkadaşlarına namaz kıldırdıktan sonra,
aralarında, yukarıki konuşmalara benzer konuşmalar yapıldı.
"Muhtar'ın azadlı kölelere ganimetten pay ayırması kadar büyük
suç olamaz!" dediler.
Şe bes:
"Bırakın beni! Onun yanına vanp bir görüşeyim bakayım" dedi.
Gitti, Muhtar'ın huzuruna çıktı. Arkadaşlannın hoşlanmadıklan,
aralannda konuştukları şeylerden hiçbirini bırakmayıp, hepsini
Muhtar'a anlattı.
Sonra, köleler meselesini açtı.
Muhtar:
"Ben onu kendilerine havale ediyor, bırakıyorum" dedi.
Şebes azadlı köleler meselesini açtı ve:
"Allah'ın şu memleketlerden bize ganimet olarak verdiği şeyler
arasında bulunan ve sadece bu yoldaki ecir, sevap ve şükre ermeyi
umarak azad ettiğimiz kölelerimizi sen ganimetlerimizde bizim ortaklarımız
yaptın!?" dedi.
Muhtar:
"Ben azadlı kölelerinizin işini size bırakayım. Ganimetierinizi
aranızda bölüştüreyim. Senin hemşehrilerin benim yanımda
Ümeyye oğulları ve İbn Zübeyr kuvvetleriyle çarpışacaklar mıdır?
Ve bu hususta bana Allah ahdi ile söz verecekler midir? Ve sözlerinde
duracaklarına, beııi tatmin edecek şekilde yemin edecekler
midir?" dedi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 349
Şe bes:
"Bilmiyorum. Arkadaşlarımın yanına bir varayım bakayım. Fakat,
herhalde onlar bunu hoş karşılamazlar!" dedi ve gitti.
Bir daha Muhtar'ın yanına dönmedi.
KUfe eşrafı, Muhtar'la çarpışmak hususunda söz ve iş birliği
yaptılar.
Şebes b. Rib'i, Şimr b. Zilcevşen, Muhammed b. Eş'as ve Abdurrahman
b. Said b. Kays, birlikte Ka'b b. Ebi Ka'bü'l-Has'ami'nin yanına
vardılar.
Şebes, Allah'a hamd ü sena ettikten sonra, söze başladı. Muhtar'la
çarpışmak üzere sözbirliği yaptıklarını ona haber verdi. Kendisinin
de buna muvafakat etmesini istedi ve:
"Muhtar bize rızamız olmaksızın hükmediyor. Kendisini bize
Muhammed b. Hanefıyye'nin gönderdiğini söylüyor. Biz Muhammed
b. Hanefıyye'nin böyle birşey yapmayacağını biliyoruz.
Muhtar bizim ganimetlerimizi azadlı kölelerimize yediriyor; kölelerimizi,
yetimlerimizi ve dullarımızı bizim karşımıza çıkarıyor;
onları bize kızdınyor. Salih geçmişierimize sövdürüyor!" dedi.
Ka'b b. Ebi Ka'b, onlara "Merhaba!" dedikten sonra, davetlerine
hemen icabet etti.
KUfe eşrafı kalkıp Abdurrahman b. Muhannefin yanına gittiler.
Onu da Muhtar'la çarpışmaya davet ettiler.
Abdurrahman b. Muhannef, onlara:
"Ey şu gelen kişiler! Eğer siz beni dinlerseniz, onunla çarpışmaya
kalkmayınız!" dedi.
"Niçin?" diye sordular.
Abdurrahman b. Muhannef:
"Çünkü, ben sizin darmadağın olmanızdan, anlaşmazlığa düşmenizden,
birbirinizi rezil ve rüsvay etmenizden korkarım.
Vallahi, sizin en cesaretlileriniz, en iyi süvarİleriniz o adamın
yanındadır. Filan, filan kişiler onun yanında değiller midir?
Sonra, sizin köleleriniz, azadlılarınız da onun yanındadır. Sizin
köleleriniz ve azadlılarınız ise, size karşı son derecede kızgın ve
düşmandır lar.
Demek ki, o sizinle Arap cesareti ve Acem adavetiyle çarpışacaktır!
350 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Eğer biraz beklerseniz, ona Şamlılann gelmesi veya Basralılan
getirmesi yetecektir! Siz sizden başkasıyla onun hakkından gelmeye
bakın. Düşmanllğı ve çarpışmayı aranızda yapmayın!" dedi.
Kfıfe eşrafı, ona:
"Allahaşkına, üzerinde görüş birliğine vardığımız birşeyde bize
aykın davranma! Görüşümüzü bozup dağıtma!" dediler.
Abdurrahman b. Muhannef:
"Ben nihayet sizlerden bir kişiyim. Siz, isterseniz onunla çarpışmaya
gidebilirsiniz" dedi.
Küfe eşrafı, birbirlerine sık sık gidip gelmeye başladılar.
"Ayaklanmak için, İbrahim b. Eşter'in onun yanından aynlıp
gitmesini bekleyiniz!" dediler.
Bunun üzerine, Muhtar'a karşı ayaklanmayı, İbrahim b. Eşter'in
Sabat'a vanp erişmesine kadar geciktirdiler.
İbrahim b. Eşter, Sabat'a vardığı sırada:
Abdurrahman b. Said b. Kays kumandasındaki kuvvetler, Sebi'
namazga.hına;
Zahr b. Kays ve İshak b. Muhammed b. Eş'as, Kinde namazgahına;
Ka'b b. Ebi Ka'b, Bişr namazga.hına;
Beşir b. Cerir b. Abdullah, Eecile'ye gitti.
Abdurrahman b. Muhannef, Muhannef namazga.hına gitti.
İshak b. Muhammed b. Eş' as ile Zahr b. Kays, Abdurrahman b.
Sa' d'ın S ebi' namazga.hındaki kararga.hına katıldılar.
Eecile ve Has'am kabileleri de, Abdurrahman b. Muhannefin
kararga.hına gittiler.
Şimr b. Zilcevşen, Kays'ta Selili oğullan namazga.hına kondu.
Şebes b. Rib'i, Hassan b. Faid, Rebia b. Servan, Mudadardaki
Künase'ye kondular.
Haccar b. Ebcer, Yezid b. Rüveym, Temmarin ile Sebha arasına;
Amr b. Haccac, Mezhic kabilesinden kendisine uyanlarla birlikte
Murad namazga.hına kondu.
Amr b. Haccac, Yemenlilere:
"Bizim yanımıza geliniz!" diye haber gönderdi.
Onlar, gelmekt􀣷n kaçındılar.
Muhtar, Küfe eşrafının böyle Sebi' namazga.hı çevresinde topKERBELA'NIN
İNTİKAMI PEŞiNDE 351
landıklarını haber alınca, Amr b. Tevbe'yi acele İbrahim b. Eşter'e
gönderdi ve:
''Yazımı eline alır almaz yanındaki bütün kuvvetlerle bana gel!"
diye yazdı.
Muhtar, ayaklanan Küfe eşrafına elçi gönderip:
''Ne istediğinizi bana bildiriniz. Ben sizin her istediğinizi yapacağım!"
dedi.
Küfe eşrafı:
"Biz, senin yanımızdan ayrılıp gitmeni istiyoruz!
Sen kendini Muhammed b. Hanefiyye'nin gönderdiğini söylüyorsun.
Halbuki, o seni göndermemiştir!" dediler.
Muhtar, onlara:
"Siz, tarafınızdan Muhammed b. Hanefiyye'ye bir heyet gönderiniz.
Ona ben de bir heyet göndereyim. Bu işin açıklığa kavuşmasını
belr.leyiniz!" dedi.
Muhtar, bu teklifiyle onları İbrahim b. Eşter gelinceye kadar
oyalamak istemişti. Kendi adamlarına da, Küfeiiierden ellerini
çekmelerini ve onlara bir tecavüzde bulunmamalarını emretti.
Küfeliler, bütün sokak ağızlarını tuttular. Ne Muhtar'a, ne de
onun adamlarına su saldılar. Muhtar'ın adamlan tarafına, haberleri
olmadan, pek az miktarda su geçtiği oluyordu.
Abdullah b. Sebi', çarpışmak için meydana çıktı.
Şakir onu karşıladı ve onunla şiddetle çarpıştı. Meydana çıkan
Ukbe b. Tank'ı da bir müddet çarpışarak yüzgeri etti.
Abdullah b. Sebi', Yemenlilerle birlikte Sebi' namazgahına kondu.
Şimr b. Zilcevşen, Yemeniiierin yanına varıp, onlara:
"Siz, bu yerde toplandınız. İki namazgahtaki kuvvetler tek yönden
çarpışma yapacağız ve size ben kumanda edeceğim. Aksi takdirde,
vallahi, şu yerde çarpışmam!" diyerek, Selıll oğulları namazgahındaki
kavminin yanına gitti.
İbrahim b. Eşter'in KUfe'ye
Dönüp Ayaklanmayı Bastırması
Muhtar'ın İbrahim b. Eşter'e gönderdiği elçisi, günlerden bir
gün, öğleden sonra ona erişti ve:
352 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Hemen Küfe'ye dönünüz!" diye seslendi.
O günün ak.şamına kadar olan kısmında, dönüşe devam ettiler.
Akşamleyin inip yemeklerini yediler. Hayvanlarını biraz dinlendirdiler.
Sonra, bütün gece yola devam ettiler. Suida sabah namazını
kıldılar. O gün ikindiye kadar yola devam ettiler. İkindi namazını
Babu'l-Cisr'de kıldılar. Geceyi mescidde geçirdiler. Üçüncü günü
sabahında Muhtar'ın yanına geldiler.
Şebes b. Rib'i, oğlu Abdulmü'min'i Muhtar'a göndererek:
"Biz senin kabilendeniz ve sağ eliniz! Hayır! Vallahi, biz seninle
çarpışmayacağız.
Bize itimad et ve bu hususta bizden kesin söz al!" dedi.
Halbuki, o, Muhtar'la çarpışmak fikrinde ve kararında idi. Ona
hile ediyordu.
Sebi' namazgahında toplanan Yemenliler, namaz vakti girince,
kendi adamlarını imamlığa geçirdiler.
Bütün kabile reisleri; Yemen kabile reisierinin böyle kendi
adamlarını imamlığa geçirmelerini iyi karşılamadılar.
Abdurrahman b. Muhannef:
"İşte, ilk anlaşmazlık! Siz, içinizden seçeceğinizi ve kabul edeceğinizi
imamlığa geçiriniz . Kabileniz içinde Küfelilerin en büyük kari'i
(mütehassıs Kuian okuyucusu) olan, Büceyle'den Rifaa b. Şeddadü'l-
Fityaru namazınızı kıldırsın!" dedi.
Öyle yaptılar.
Rifaa, vak'anın sonuna kadar onlara namazlarını kıldırmaktan
geri durmadı.
Muhtar, çarşıda askerlerini savaş nizamma koydu. O zaman,
çarşıda bina yoktu.
Muhtar, İbrahim b. Eşter'e:
"İki fırkadan hangisinin üzerine yürümeyi daha çok istersin?"
diye sordu.
İbrahim b. Eşter:
"Hangisi olursa olsun, benim için makbuldür!" dedi.
Muhtar bir müddet düşündü. Kendisi, ileri görüşlü bir kimse idi.
İbrahim b. Eşter'i kavminin karşısına çıkarmayı uygun görmedi.
Ona:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 353
"Sen Künase'deki Mudarların üzerine yürü! Onlara Şebes b.
Rib'! ve Muhammed b. Ömer b. Utarid kumanda etmektedir.
Ben de Yemeniiierin üzerine yürüyeceğim!" dedi.
İbrahim b. Eşter Künase'ye, Muhtar da Sebi' namazgahına doğru
hareket etti.
Muhtar, Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas'ın evi önünde durdu. Ahmer
b. Şumeytü'l-Becel! ile Abdullah b. Kamil'i ileri gönderdi.
Ahmer b. Şumeyt'e:
"Şu sokağa girip, kavminin evleri arasında bulunan Sebi' namazgahına
kadar ilerle!" dedi.
Abdullah b. Kamil'e de:
"Sen de şu sokağa gir. Ahnes b. Şer!k hanedanının evlerinin bulunduğu
Sebi' namazgahına doğru ilerle!'' dedi.
Bunlar, emrolundukları yolda ilerlediler.
Ahmer b. Şumeyt; Abdurrahman b. Muhannef, Beşir b. Cer!r ve
Ka'b b. Ebi Ka'b kumandasındaki kuvvetlerle şiddetle bir çarpışma
yaptı.
Fakat, Ahmer b. Şumeyt'in de, Abdullah b. Kamil'in de askerleri
bozuldular.
na:
Muhtar, Ahmer b. Şumeyt ile Abdullah b. Kamil'in arkadaşları-
"Ark􀣦larda ne haber var?" diye sordu.
"Hezimete, bozguna uğradık!" dediler.
Muhtar, onlara:
"Ahmer b. Şumeyt ne yapıyor?" diye sordu.
"Onu indiği Mescid-i Kassas (Ebu Davud Mescidi) yanında bırakmıştık.
Arkadaşlarından bazıları da, kendisinin yanında bulunuyordu"
dediler.
Muhtar:
"İbn Kamil ne yapıyor?" diye sordu.
İbn Kamil'in adamları:
"Bilmiyoruz!" diyerek bağrıştılar.
Muhtar, Ebu Abdullah el-Cedell'nin evine gelince, Abdullah b.
Kuradu'l-Has'am!'ye:
"Dörtyüz kişilik maiyetinle birlikte git. İbn Kamil'in adamlarıyla
birleş. İbn Kamil ölmüşse, onun yerine sen geç!
354 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Senin ve onun adamlanyla birleşerek şu kavimle çarpış!
Eğer onu sağ salim bulursan, sen yüz atlı ile ilerlemeye devam
et. Ashabından gerisini ona ver!" dedi.
Abdullah b. Kurad, Abdullah b. Kamil'i, Amr b. Hureys'in hamamı
yanında buldu. Arkadaşlarından bazısı da, onun yanında idi.
Kendisi, çarpışıyordu.
Abdullah b. Kurad, ona arkadaşlanndan üçyüz kişi verdi. Kendisi
ilerlemeye devam etti. Sebi' namazgahına indi. Sonra, oradaki
sokağı tuttu. Abdulkays Mescidine kadar ilerledi. Orada durdu.
Adamlanna:
"N e yapmayı düşünüyorsunuz?" diye sordu.
"Biz senin buyruğuna bağ􀣧ıyız!" dediler.
Onların hepsi, Abdullah b. Kurad'ın kabilesinden idiler.
Abdullah b . Kurad, onlara:
"Vallahi, ben, Muhtar'ın muzaffer olmasını arzu ediyorum.
Vallahi, bugün, kabilemin eşrafının yok olmasından da hoşlanmıyorum.
Andolsun ki, onların önümde ellerirole yok edilmesini
mübah saymaktan, ölmem bana daha yeğ ve sevimlidir!
Siz hele burada biraz durunuz!" dedi.
Orada durdular.
Muhtar, halkın savaşta en şiddetlisi ve yamanı olan Malik b.
Amru'n-Nehdi'yi ikiyüz kişi ile gönderdi.
Abdullah b. Şeri:kü'n-Nehdi'yi de, ikiyüz atlı ile Ahmer b. Şumeyt'e
yardımcı gönderdi.
Kuvvetleri çoğalınca, çarpışmalar şiddetlendi.
İbrahim b. Eşter, Şebes b. Rib'i'ye kav:uştu.
Şebes'in yanında Mudarlardan pek çok kişiler vardı.
Hassan b. Faid de, onların arasında bulunuyordu.
İbrahim b . Eşter, onlara:
"Yazıklar olsun size! Geri dönüp gidiniz.
Vallahi, Mudardan bir kimsenin benim ellerirole ölmesini istemem!
Boş yere kendinizi öldürmeyiniz !" dedi.
Mudariler, İbrahim b. Eşter'i dinlemediler. Çarpışmaya giriştiler
ve bozguna uğradılar.
Hassan b. Faid, ağır yaralı olarak evine götürüldü, yatağa yatınldı.
Ayılınca:
355
''Vallahi, ben yaramla yaşamak istemez, ölümümün karnıma mızrak
saplanması veya kılıç darbesiyle olmasını arzu ederdim!" dedi.
Bundan sonra, bir kelime bile konuşmadan öldü.
Muhtar'a; Mudarların hezimete ve bozguna uğradıklan hakkında,
İbrahim b. Eşter tarafından müjdeci geldi.
Muhtar bunu Ahmer b. Şumeyt'e ve Abdullah b. Kamil' e de bildirdi.
Ebu'z-Zübeyr Şibam, Se bi' namazgahına daldı. Arkasından halk
ve Ahmer b. Şumeyt'in adamlan da:
"N erdesin ey Hüseyin'in intikamı!" diye haykırarak girdiler.
Yezid b. Umeyr b. Z1 Mürranü'l-Hemdan1, onların parolalarını
işitince:
"Ey Osman'ın intikamı!" diye mukabele etti.
Rifaa b. Şeddad, onlara:
"Osman ve onun intikamı bizim nemize gerek! Ben Osman'ın
kanını arayan bir kavmin yanında çarpışmam!" dedi.
Rifaa b. Şeddad:
"Ben Şeddad'ın oğluyum! Ali'nin dininde ve yolundayım!" diyerek,
ölünceye kadar çarpıştı.
Se bi' namazgahı mevkiinde yapılan çarpışmada; Yezid b. Umeyr
b. Z1 Mürran, Nurnan b. Subhan, Fırat b. Zahr b. Kaysu'l-Cu'fi, Abdurrahmaiı
b. Kays, Ömer b. Muhannef öldürüldü.
Abdurrahman b. Muhannef ise, ağır surette yaralandı. Adamlan,
onu taşıyarak götürdüler.31
Abdurrahman b. Kays, o gün yanındakilere:
''Yazıklar olsun sizlere! Bizi vurmak için arkamızdan şu gelenler
kimlerdir?" diye sormuş;
"Ebu'z-Zübeyr Şibam'dır" denilince:
"Hayret! Demek, beni öldürmek isteyenler kendi kavmimden?!"
demişti.
Onu, Ahmer b. Hüdeycü'l-Hemdan1, attığı bir okla öldürmüştür.
Abdurrahman b. Kays'a, daha önce Si'r b. Ebi Si'r, Ebu'z-Zübeyr
Şibam ve daha başka birisi de saldırmıştı.
Si'r onu mızrakla vurmuş, Ebu'z-Zübeyr de kılıçla on ve daha
çok darbe indirmişti.
3 1 . Taberi, Tarih, c . 7, s. 116-120.
356 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Abdurrahman b. Said'in oğlu, ona:
"Ey Ebu'z-Zübeyr!
Abdurrahman b. Said senin kavminin ulusudur. Onu öldürecek
misin?" demiş; Ebu'z-Zübeyr de:
"Allah'a ve ahiret gününe imanda sehat eden hiçbir kavmin; Allah'a
ve ResUlüne muhalefet eden kimselerle, onlar isterse bunlann
babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri, yahut soy-soplan olsunlar,
dostlaşacaklannı görmezsin" (Mücadele: 22) ayetini okumuştu.
Bu vak'ada, Abdurrahman b. Said'in kavminden yediyüz seksen
kişi öldürülmüştür. 32
Kerbela intikamının Alınmasına Başlanması
Vadiiyyin evlerinden beşyüz esir çıkarılıp, bağlı olarak Muhtar'a
götürüldüler.
Muhtar:
"Onları bana arzediniz. Bakınız; onlardan, Hüseyin'in şehadeti
vak'asında bulunan herkesi bana bildiriniz!" dedi.
Hz. Hüseyin'in şehadeti vak'asında bulunup da:
"Bu, Hüseyin'in şehadetinde bulunmuştur!" denilmedikçe ve götürülüp
boynu vurulmadıkça, hiçbir kimse geçirilmedi.
Bu şekilde, onlardan ikiyüz kırksekiz kişinin boynu vuruldu.
Muhtar'ın adamları da, Hz. Hüseyin'in ev halkına eza ve itiraz
eden veya vuran herkesi götürüp öldürdüler.
Böylece, Muhtar'a haber verilmeden birçok kimseler de öldürüldü.
Muhtar; kalan esirleri çağırıp, ne kendisi, ne de adamları aleyhinde
toplantı ve düşmanlık yapmayacakları konusunda yemin ettirdikten
sonra salıverdi.
"Muhammed Aleyhisselamın hanedanının kanına girenler ve
onlara katılanlar müstesna olmak üzere, kapısını kilitleyip evinde
oturan herkes emniyettedir!" diye, mescidde ni da ettirdi. 33
Sebi' namazgahı vak'ası, Hicretin altmışaltıncı yılı Zilhicce ayının
çıkmasına altı gece kala, Çarşamba günü vuku bulmuştur.
32. Taberi, Tarih, c . 7, s. 123-124.
33. Taberi, Tarih, c . 7 , s . 120- 12 1 .
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 357
Muhtar'ın Küfe'de tekrar duruma hakim olması üzerine, Küfe
eşrafı, Küfe'yi bırakarak Basra'ya kaçtılar.34
Bunlar, on bin kadardı. 35
Kerbela Katillerinin Yakalanıp
Öldürülmesine Devam Edilmesi
Muhtar, Hz . Hüseyin'in katillerini ayırmaya başladı.
"Kavmini bırakıp giden, Hüseyin'i şehit ederek dünyada emniyet
ve selametle gezip dolaşan kişiler bizim dinimizden değildirler!
Siz bana onların isimlerini veriniz.
Ben onlara karşı Allah'ın yardımını istiyorum. O Allah'ın ki; beni
onlara vurmak için bir kılıç, onlara saplamak için bir mızrak,
Ehl-i Beyte kızan ve kin tutanları takip edici, onların haklarını
arayıcı kıldı.
Hüseyin ve Ehl-i Beytini öldürenleri öldürmek; onların hakkını
tanımazdan gelenleri zillet ve hakarete uğratmak, Allah'ın üzerine
düşen bir haktı.
Siz bana onların isimlerini veriniz t Hüseyin'in katillerini arayıp
bulun uz!
Yeryüzünü ve bu şehri onlardan temizlemedikçe, yemek içmek
bana helili olmaz !" dedi.
Muhtar'a; Hz. Hüseyin'in katillerinden olmak üzere, Abdullah
b. Üseyd b. Nezzalü'l-Cüheni'yi, Malik b. Nüseyrü'l-Beddi'yi ve Hamel
b. Ma.Iikü'l-Muharibi'yi bildirdiler ve gösterdiler.
Bunun üzerine, Muhtar, ileri gelen adamlarından Ebu Nemr
Malik b. Amru'n-Nehdi kumandasında bir birliği, onları yakalayıp
getirmek üzere Kadisiye'ye gönderdi.
Ebu Nemr, Kadiseye'ye giderek onları yakaladı. Yatsı vakti Kılfe'ye
getirip, Muhtar'ın huzuruna soktu.
Muhtar, onlara:
"Ey Allah düşmanları! Allah'ın Kitabının düşmanları! Allah'ın
Resıliünün ve Ehl-i Beytinin düşmanları!
Hüseyin b. Ali nerededir? Hüseyin'i bana getirip teslim ediniz !"
dedi.
34. Taberi, Tarih, c. 7, s. 124.
35. Dineveri, Kitabu'l-ahbfır, s . 304.
358 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Bunlar:
"Allah seni rahmetiyle esirgesin! Biz bu işe gönülsüz olarak
gönderildik. Lutfet, bizi bağışla, bizleri sağ bırak!" dediler.
Muhtar:
"Peygamberinizin kızının oğlu Hüseyin'e karşı işlediğiniz cinayetten
dolayı mı size lutfedecek, sizi sağ bırakacak, yedirip içireceğim?!"
dedi.
Malik b. Nüseyrü'l-Beddi'ye:
"Hüseyin'in başına kılıçla vuran, külalıını alan sendin değil
mi?" diye sordu.
Abdullah b. Kamil:
"Evet! Budur o!" dedi.
Muhtar:
"Bunun iki elini ve ayaklarını kesip bırakın. Çırpma çırpma ölsün!"
dedi.
Malik b. Nüseyr, öyle yapılıp bırakıldı. Kanı akıp kesilince, öldü.
Muhtar, diğerlerinin öldürülmeleri için de emir verdi.
Abdullah b. Kamil, Abdullah b . Üseydü'l-Cüheni'yi, Si'r b. Ebi
Si'r de Hamel b. Malik'i öldürüldü.
Muhtar, Abdullah b. Kamil'i Dubay'a oğullarına gönderdi. Orada
Ziyad b. Malik'i yakaladılar.
Sonra, Anezlere gittiler. Onlardan da, İmran b. Halid'i yakaladılar.
Harura'ın evine gittiler. Orada Abdurrahman b. Huşkaretü'l-Beceli
ile Abdullah b. Kaysü'l-Havlani'yi yakaladılar.
Bunların hepsini Muhtar'ın yanına getirdiler.
Muhtar, onlara: .
"Ey salih ve iyi kişilerin katilleri! Ey Cennetlik gençlerin seyyidinin
katilleri!
O uğursuz günde Hüseyin'in çadırındaki kokulu otları kapışmaya
gelen sizierdiniz değil mi?
Bunları çarşıya götürün. Orada boyunlarını vurun bunların!"
dedi.
Bu dört kişi de, çarşıda öldürüldüler.
Muhtar; Abdullah b. Kamil'i Osman b. Halid b. Üseyr ed-Dühmani
ile Ebu Esma Bişr b. Savtu'l-Kabızi'ye gönderdi.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 359
Bunlar; Hz. Hüseyin'in şehadeti hadisesinde bulunmuşlar, ikisi
birleşerek Abdurrahman b. Akll'i şehit etmişler ve elbisesini soymuşlardır.
Abdullah b. Kamil, Dülıman oğulları mescidini ikindi vakti kuşattı
ve:
"Eğer Osman b. Halid b. Üseyr getirilmezse, başkamzın yerine
sizin boynunuzu vurmazsam, Dülıman oğullarının bugünden Malışer
gününe kadar işleyecekleri günahlar kadar günah benim üzerime
yazılsın!" dedi.
Mescidde bulunanlar:
"Bize mülılet ver. Onu arayıp bulalım!" dediler.
Süvarilerle birlikte aramaya gittiler.
Her ikisini, namazgahta oturdukları ve Cezire'ye gitmek istedikleri
sırada buldular. Abdullah b. Kamil'e getirdiler.
Abdullah b. Kamil, Bi'ru'l-Ca'd mevkiine götürüp, onların boyunlarım
vurdu. Cesetlerini gömdürmedi. Ateşte yaktı!
Muhtar; 􀀪uaz b. Hani' ile muhafız gücü kumandam Ebu Amre'yi,
Havli b. Yezidü'l-Asbahi'ye gönderdi.
Havli, Hz. Hüseyin'in başını kesrnek isteyen ve İbn Ziyad'a götüren
kimse idi.
Havli'nin evini ansızın kuşattılar. Havli, evinin hacasının içine
gizlendi.
Muaz, Ebu Amre'ye, evin aranmasını emrettL
Havli'nin karı􀣨ı, yanlarına geldi. Ona:
"Kocan nerededir?" diye sordular.
Kadın:
"Onun nerede olduğunu bilmiyorum!" demekle beraber, eliyle
de hacaya işaret etti.
Bacaya girdiler. Onu orada başına sepet geçirmiş bir halde bulup
çıkardılar.
Muhtar ise, arkadaşlarının arkasından giderek, oraya yakın bir
yere kadar gelmiş bulunuyordu.
Ebu Amre, ona bir adam gönderdi. Ebu Bilal'in evi yanında, elçi
ile rastlaştılar.
Abdullah b. Kamil de Muhtar'ın yanında idi.
Elçi, durumu Muhtar'a bildirdi.
360 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar onlara doğru vardı. Havll'yi ev halkının yanında öldürdüler.
Onun cesedini ateşte yaktılar. Ceset, çok geçmeden kül haline
geldi.36
Muhtar; Kfıfe eşrafından Şebes b. Rib'i, Arnr b. Haccac, Muhammed
b. Eş'as ve Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas'ın da, yanlarında daha
birçok Küfe eşrafı olduğu halde, Basra yolunu tuttuklarını haber
alınca, arkalarından Ebu'l-Kalusü'ş-Şibami kumandasında atlılar
yolladı. Mezar nahiyesinde onlara yetiştiler, baskın yaptılar. Onlan
bozguna uğrattılar. Ömer b. Sa'd'ı yakaladılar. Ötekiler kaçıp
kurtuldular.
Aınr b. Haccac ve Arkadaşlarının
Susuzluktan Ölmeleri
Arnr b . Haccac, önce Basra'ya gitmek istedi. Sonra, oradaki
Ehl-i Beyt taraftarlarının kendisine sevineceklerinden çekinerek,
Serafa gitti. Sucular, ona:
"Bizim yanımızdan hemen ayrıl, uzaklaş! Biz Muhtar'ın kızıp
bizi cezalandırmayacağından emin değiliz!" diyerek, onu ve arkadaşlarını
kovdular.
Amr b. Haccac yanlanndan ayrılınca da, birbirlerini kınadılar ve:
"Ona kötülük yaptık!" dediler.
Arnr b. Haccac'la arkadaşları, uzaktan bir topluluk karaltısı görünce,
onları Muhtar'ın peşlerinden gönderdiği adamlar sanarak,
Kelb ve Tayy beldeleri arasında bulunan Hammaretü'l-Kayz'daki
Büyeyza denilen yere saptılar.
Orada, Arnr b . Haccac ile arkadaşlarını susuzluk öldürdü.37
Arnr b. Haccac; Kerbela'da Hz . Hüseyin ile ashab ve ev halkının
Fırat nehrinden su içmelerine engel olan beşyüz kişilik süvarİ birliğine
kumanda etmişti. 38
Şebes b. Rib'i ile Sair Kufe Eşrafının
Mus'ab b. Zübeyr'e Sığınmaları
Şebes b. Rib'i; kuyruğu ve kulağının bir yanı kesik katırının
36. Taberi, Tarih , c. 7, s. 124- 126.
37. Dineveri, Kita b u 'l·ahbar, s . 301, 304, 303.
38. Taberi, Tarih, c . 6 , s . 234.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 361
üzerinde, elbisesi yırtılmış bir halde, Basra'da Mus'ab b. Zübeyr'in
kapısına varıp:
"Ey kurtarıcım! Ey kurtarıcım!" diye feryat ederek yardım dilemişti.
Mus'ab b. Zübeyr'e:
"Kapıda bir adam, 'Ey kurtarıcım! Ey kurtarıcım!' diye feryat
ediyor. Kendisinin elbisesi yırtılmış. Sıfatı da şöyledir, şöyledir" diye
haber verildi.
M us' ab :
"Evet! O, Şebes b. Rib'i'dir. Bunu ondan başkası yapmaz! İçeri
alınız onu!" dedi.
İçeri aldılar. Küfelilerin diğer eşrafı da, gelip Mus'ab'ın yanına
girdiler. Başlarına gelenleri anlatarak, Muhtar'a karşı kendisinden
yardım dilediler. 39
Şimr b. Zilcevşen'in Öldürülmesi
Muhtar; Şimr b. Zilcevşen'in Bedestümisan'da Amir b. Sa'saa
oğullarından bazı kimselerle birlikte oturduğunu, uğradıkları hezimete
Basra'daki Ehl-i Beyt taraftarlarının sevinip güleceklerinden
çekinerek Basra'ya girmek istemediklerini haber alınca, Zırbi'yi
yüz atlı ile onu yakalamak üzere gönderdi.
Zırbi ve arkadaşları, hızla gittiler. İçlerinden on atlı, diğerlerinden
ileri geçtiler ve Şimr'e yetiştiler.40
Müslim b. Abdullah der ki:
"Muhtar Küfe'de bizi bozup hezimete uğrattığı zaman da, Kılfe'den
atlarımıza atlayarak ayrıldığımız zaman da, ben Şimr b. Zilcevşen'in
yanında idim.
Muhtar'ın uşağı Zırbi, peşimizden gelip bize kavuştu. Şimr, bize:
'Atlarınızı tepip bendi:m uzaklaşınız. Herhalde şu uşak bana
birşey yapmak istiyor!' dedi.
Hayvanlarımızı tepip ilerleyince, Zırbi Şimr'e doğru yöneldi. Arkadaşlarından
uzaklaşıp Şimr'e yaklaştığı zaman, Şimr birden
onun üzerine saldırdı ve onu arkasından vurdu. 41
39. Taberi, Tarih, c . 7, s. 146.
40. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 301-302.
41. Taberi, Tarih, c . 7, s . 121.
362 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Şimr Zırbi'yi öldürünce, öteki arkadaşlan bozulup gerilerindeki
arkadaşlarının yanlarına döndüler ve hep birlikte Şimr ve arkadaşlarını
aramaya başladılarsa da, onlara erişemediler.
Şimr ve arkadaşları, Basra yakınında Sadima (Satidema) diye
anılan yere eriştiler. 42
Sadima'daki Kelkitaniye köyünün yanında, nehir kıyısında bir
yere kondular.
Şimr, Kelkitaniye köyüne bir adam göndererek, cesaretli ve becerikli
bir adam tuttu.
Şimr, tutulan adama:
'Bu yazımı acele Mus'ab b. Zübeyr'e götürüp vereceksin!' dedi.
Yazının üzerinde:
'Emir Mus'ab b. Zübeyr'e, Şimr b. Zilcevşen'den!' diye yazılı idi.
Postacı adam, yoluna devam ederek bir köye vardı.
Muhtar, o sıralarda, Basralıların tutum ve davranışlarını gözetmek
ve kendisine bilgi vermek üzere, adamlarından Ebu Amre'yi o
köye göndermiş bulunuyordu.
Şimr'in postacısı, o köyde başka bir postacı arkadaşı ile rastlaştı.
Şimr ile rastlaştığından ona şikayetlendi.
Bunların ayakta konuştuklan sırada, Ebu Amre'nin adamlanndan
Abdurrahman b. Ubeyd, üzerlerine çıkageldi.
Postacının elinde, üzeri 'Mus'ab'a, Şimr'den!' diye yazılı yazıyı
görünce, Şimr'in nerede bulunduğunu postacıdan sordu. Postacı da,
kendileriyle Şimr arasındaki uzaklığın üç fersahtan fazla olmadığım
haber verdi.
Muhtar'ın adamları, hemen ona doğru yollandılar.
Vallahi, ben o gece Şimr'in yanında bulunuyordum.
Kendisine:
'Sen bizi bu yerden kaldırıp başka bir yere götürsen olmaz mı?
Biz burada korkuyoruz!' dedik.
Şimr:
'Bu yalancıların hepsinden ayrılmalı mı, ne yapmalı?
Vallahi, ben buradan üç gün ayrılmayacağım!
Allah sizin kalbierinize korku doldurmuş !' dedi.
Bulunduğumuz yer, ayıların çokça bulunduğu bir yerdi.
42. Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s. 302.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 363
Vallahi, uyurla uyanık arası bir halde iken, atların ayak, nal
seslerini işittim. Kendi kendime:
'Herhalde bu ayı sesidir!' dedim.
Sonra, ötekinden daha açık ve şiddetli olarak işittim.
Uyanıp gözlerimi ovuşturdum.
Kendi kendime:
'Hayır! Vallahi, bu ayı sesi değildir!' dedim.
Ben; Şimr ve arkadaşlarını kaldırmak için gittiğim zaman, atlılar
tekbir getirerek tepecikten üzerimize iniverdiler ve çadırlarımızı
kuşattılar.
Biz, atlarımızı bırakıp yaya olarak kaçıştık.
Şimr ise, üzerindeki Yemen işi hırkasını soyunmuştu. Kendisi
abrastı, vücudu alacalı idi.
Vücudunun alacasını, hırkasının üzerinden bile görüyor gibi
idim.
Şimr, onlara karşı mızrağıyla çarpışmak için elbisesini giyinrnek,
silahlarını kuşanmakta acele ediyordu. Onu kendi haline bırakıp,
biz kaçtık."
Abdurrahman b. Ubeyd de, gördüklerini şöyle anlatır:
"Vallahi ben, postacının yanında Şimr'in yazısını gören kişiyim.
Ebu Amre'ye gidip :
'Şimr'i ben öldürdüm!' dedim.
Bana:
'Sen o gece onun söylediklerinden birşeyler işittin mi?' diye sordu.
'Evet! Şimr, üzerimize yürüyüp, mızrağıyla bir müddet bizi mızraklamaya
çalıştı. Sonra, mızrağını bıraktı. Çadırına girdi. Kılıcını
alıp, recez okuyarak üzerimize yürüdü!' dedim."
Şimr'in adamlarından Müslim b. Abdullah da; Şimr'in bir müddet
kendisini korumaya çalıştığını, sonra da:
"Allahuekber! Allah habisi, murdarı öldürdü!" denildiğini işittiğini
bildirir. 43
Öldürüldükten sonra, Şimr'in cesedi köpeklere atıldı.44
Ahmer b. Sallt, Şimr'in başını Muhtar'a getirdi.
43. Taberi, Tarıh, c . 7, s. 121-122.
44. İbn Esir, el-Kamil, c . 4, s. ll 7.
364 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
O da, Medine'de Muhammed b. Hanefiyye'ye gönderdi.45
Ebu İshak der ki:
"Şimr b . Zilcevşen bir gün bizimle birlikte sabah namazını kılmış,
sabaha kadar oturmuş, sonra kalkıp namaz kılmış ve:
'Ey Allah'ım! Şüphe yok ki, Sen Şerlfsin. Şerefi seversin. Sen bilirsin
ki, ben de Şerifim!
Öyleyse, beni yarlıga!' diyerek dua etmişti.
Kendi kendime:
'Allah seni nasıl yarlıgar ki, sen ResUluilah Aleyhisselamın kızının
oğlunun üzerine yürüdün! Onun şehit edilmesine yardım ettin!'
dedim."46
Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas'ın Öldürülmesi
Muhtar; önceleri, kendisine ısındırmak için, herkese karşı çok
iyi davranmaktan, herkesle görüşüp konuşmaktan, oturup kalkmaktan
geri durmamıştı.
Hz. Hüseyin'i, ev halkını ve aslıahım Kerbela'da şehit etmek gibi
en iğrenç ve şerefsiz bir vazifeyi üzerine almış bulunan Ömer b.
Sa'd'la da görüşüp konuşmakta idi.
Ömer b. Sa' d; hayatını garanti etmek için, Muhtar'ın en çok sevdiği,
saydığı kişilere başvurmayı ihmal etmedi.
Abdullah b. Ca'de b. Hübeyre, Hz. Ali'ye yakınlığı dolayısıyla,
Muhtar katında, Allah'ın yarattıklarının en şerefiisi idi.
Ömer b. Sa' d, Abdullah b. Ca'de'nin yanına gidip, kendi durumu
hakkında onunla konuştu:
"Ben şu adamdan (Muhtar'dan) hiç emin değilim!
Sen benim için ondan bir eman alıver!" diye rica etti.
Abdullah b . Ca'de de Muhtar'dan bir emanname aldı.
Alınan emannamede şöyle deniliyordu:
"Bismillahirrahmanirrah'i:m
Bu; Muhtar b. Ebu Ubeyd'den, Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas'a
emandır:
Sen; kendin, malın, ailen, ev halkın ve oğlun hakkında Allah'ın
emanıyla emniyettesindir.
45. Dineveri, Kitab u 'l-ahbar, s. 305.
46. Zehebi, Tar'ihu 'l-islam, c . 3, s . 18-19.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 365
Emirlerimi dinlediğin, itaat ettiğin, evinden, ailenin yanından
ve şehrinden aynlmadığın müddetçe, senden daha önce sadır olan
hareketten dolayı sorumlu tutulmayacaksın.
Allah'ın askerleri olan Küfe emniyet memurlarından Muhammed
hanedam taraftarlarından ve başkalarından Ömer b. Sa'd'a
rastlayacak olanlar, ona dokunmayacak, ancak hayır ve iyi muamele
edecektir.
Şahit:
Saib b. Malik,
Ahmer b. Şumeyt,
Abdullah b. Şeddad,
Abdullah b. Kamil."
Muhtar; vermiş olduğu bu eman hükmüne Ömer b. Sa' d bir hadise
çıkarroadıkça riayet edeceğine, Allah'ı şahit tutarak söz vermişti.
Ebu Cafer Muhammed b. Ali:
"Muhtar'ın Ömer b. Sa'd'a verdiği emandaki 'bir hadise çıkarmadıkça'
sözünden Muhtar helaya girip abdest bozmayı kasd ve
murad ediyordu" derdi.47
Muhtar, Mekke'de Abdullah b. Zübeyr'e bir mektup göndermiş,
mektubu götüren adama:
"Mekke'ye gidince, mektubumu İbn Zübeyr'e ver.
Mehdi Muhammed b. Hanefıyye'nin de yanına var. Ona selamımı
söyle.
'Ebu İshak Muhtar, 'Ben seni de, senin Ehl-i Beytini de severim!'
diyor' de!" dedi.
Elçi gidip Muhtar'ın bu sözlerini söyleyince, Muhammed b. Hanefıyye:
"Sen yalan söylüyorsun! Ebu İshak da yalan söylüyor!
O beni seviyor, Ehl-i Beytimi seviyor idiyse, Hüseyin'i şehit
eden Ömer b. Sa'd'ı minderine alıp birlikte nasıl oturdu?" dedi.
Elçi, Muhtar'ın yanına dönüp, bunu ona haber verdi.48
Yezid b. Şerahilü'l-Ensari de, Muhammed b. Hanefıyye'nin yanına
varmış, selam vermiş, oturmuştu.
47. Taberi, Tarih, c . 7, s. 126-127.
48. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2 , s . 230.
366 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Muhtar'ın ayaklanması, halkı davet ettiği şeyler ve Ehl-i Beytin
dökülen kanlannın aranması ve intikamlannın alınması bahsi konuşulunca,
Muhammed b. Hanefiyye: .
"Muhtar'ın bize taraftar olanların en hafifi olduğu söyleniyor.
Kendisi, · Hüseyin'in katilleriyle de, kürsüler üzerinde birlikte
oturup konuşuyormuş !" dedi.
Yezid b. Şerahll, Küfe'ye gelince, Muhtar'ın yanına vardı. Selam
verdi.
Muhtar, ona:
"Mehdi ile buluştun mu?" diye sordu.
Yezid b. Şerah1l:
"Evet!" dedi.
Muhtar:
"O sana ne söyledi ve neler konuştunuz?" diye sordu.
Yezid b. Şerahll, ona, Muhammed b. Hanefiyye'nin bütün söylediklerini
haber verdi. 49
Muhtar, bir gün, arkadaşlanyla otururken:
"Ben yann büyük ayaklı, çukur gözlü, dik kaşlı, öldürülmesine
mü'minlerin ve mukarreb meleklerin sevineceği bir adamı öldüreceğim!"
dedi.
Heysem b. Esvedü'n-Nehai, Muhtar'ın yanında idi. Onun bu sözünü
işitince, Ömer b. Sa'd b. Ebi Vakkas'ı öldürmek istediğini anladı.
Evine dönünce, oğlu Üryan'ı çağırdı. Ona:
"Geceleyin Ömer b. Sa'd'la buluş. Ona Muhtar'ın şöyle şöyle söylediğini
haber ver ve kendisine:
'Tedbirini al, başının çaresine bak! Onun maksadı senden başkası
değildir!' de!" dedi.
Üryan, Ömer b. Sa'd'a gitti. Tenhada kendisiyle birşey konuşacağını
söyledi. Sonra, durumu ona haber verdi.
Ömer b. Sa'd:
"Allah babanı hayırlı bir kardeş mükafatıyla mükafatlandırsın.
O (Muhtar) bana bunu nasıl yapmak isteyebilir ki? Bana ahd ü
misak vermiştir!" dedi.
Üryan bu haberi getirince, Ömer geceleyin çıkıp akrabasına gitti.
49. Taberi, Tarıh, c. 7, s. 127.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 367
Ömer b. Sa'd, bir azadlısına da, Muhtar'ın kendisi hakkındaki
emanı ve sonra da yapmak istediği şeyi haber verdi. ·
Azadlısı:
"Senin evini ve ev halkını terkedip şuraya kadar gelmen, en büyük
hadisedir ve suçtur. Hemen evine dön. Adama aleyhinde bir yol
ve ipucu bulmaya imkan verme!" dedi.
Bunun üzerine, Ömer b. Sa'd:
"Bari evime döneyim!" dedi ve döndü.
Revha'yı geçti. Sabahleyin evine geldi. 50_
Muhtar, muhafız gücü kumandanı Ebu Amre'ye:
"Bana Ömer b. Sa'd'ın kapısında Hüseyin için ağlayacak bir
ağıtçı bul, kirala!'' dedi.
Ebu Amre öyle yaptı.
Ağıtçı Ömer b. Sa'd'ın kapısında ağıta başlayınca, Ömer, oğlu
Hafs'a:
''Yavrucuğum! Emir Muhtar'a git. Ona:
'Benim kapımda Hüseyin için ne diye feryatlar ediliyor, ağıtlar
ağlanıyor?' de!" dedi.
Hafs, Muhtar'ın huzuruna çıkıp :
"Allah sana iyilikler versin! Bunu babamın kapısından men et,
kaldır!" dedi.
Muhtar:
"Olur!" dedi.5ı
Sonra da, Ebu Amre'yi Ömer b. Sa'd'a gönderdi. Onu kendisine
getirmesini emretti. Ebu Amre gidip Ömer b. Sa'd'ın evine girdi. Ona:
"Kalk, emirin davetine icabet et!" dedi.
Ömer kalkarken cübbesi içinde tökezledi. O sırada, Ebu Amre
kılıcıyla vurup onu öldürdü. Ömer ·b. Sa'd'ın başını elbisesinin eteğine
koydu. Getirip Muhtar'ın önüne bıraktı.
Muhtar, o sırada yanında bulunan Ömer b. Sa'd'ın oğlu Hafs'a:
. "Bu başı tanıyor musun?" diye sorunca, Hafs:
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun! Evet! Tanıyorum.52 Allah ona
rahmet etsin!" dedi.
5 0 . Taberi, Tarih, c . 7, s . 127.
51. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c . 2 , s . 230.
52. Taberi, Tarih, c . 7, s . 127.
368 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Muhtar:
"Seni ona kavuşturmamızı arzu eder misin?" diye sordu.
Hafs :
"Ondan sonra yaşamakta hayır yoktur!" dedi. 53
Muhtar:
"Doğru söyledin. Ondan sonra sen ne diye yaşayacaksın?" dedi.
Emretti, o da öldürüldü. İkisinin başı biraraya getirildi.
Muhtar:
"Bu, Hüseyin'in yerine, şu da Ali b. Hüseyin'in yerinedir!
Fakat aralarında eşitlik yoktur.
Valiahi Kureyş'in üç kabilesini öldürmüş olsaydım, yine onlann
parmaklanndan bir parmağının ucunun bile öcünü almış olmazdım!"
dedi.
Muhtar; Ömer b. Sa'd'la oğlunun başlannı, Müsafır b. Said b.
Nemiran ve Zabyan b. Umaretü't-Temimi'ye vererek, Muhammed
b. Hanefiyye'ye gönderdi ve ona bu hususta bir de yazı yazdı. Yazdığı
yazıda şöyle dedi:
"Bismillahirrahmanirrahim
Mehdi Muhammed b . Ali'ye
Muhtar b. Ebu Ubeyd'den.
Ben, Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamdederim.
İmdi, arzolunur ki; öldürmek, esir etmek, sürmek ve tardetmek
gibi hallerden birisiyle düşmanlarınızdan intikam almak üzere, Allah
beni göndermiştir.
Hamdolsun ki; Allah sizi öldüreni öldürdü! Sizin yardımcımza
yardım etti.
Sana; Ömer b. Sa'd ile oğlunun başını gönderdim.
Hüseyin'in ve Ehl-i Beytinin-ki Allah onlara rahmet etsin!kanlanna
giren ve bu cinayete katılanlardan ele geçirebildiklerimizi
öldürdük. Geri kalanlan yakalamaktan da, Allah beni aciz kılmayacaktır.
Ey Mehdi! Görüşünü ve düşündüklerini bana yaz. Ona göre hareket
edeyim ve onun üzerinde olayım.
Vesselamu aleyke ve rahmetullahi ve berekatühü ey Mehdi!"54
53. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferıd , c . 2, s . 230.
54. Taberi, Tarıh, c . 7 , s . 127-128.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 369
Süleyman b. Müslimü'l-İcli'nin, babasından rivayetine göre;
Ömer b. Sa'd ile oğlunun boyunlan vurulduktan sonra, cesetleri
kuru ağaca asılıp ateşlenerek yakılmıştır.55
Hakim b. Tufeyl'in Öldürülmesi
Muhtar; Abdullah b. Kamil'i, Hakim b. Tufeylü't-Tai es-Sinbisi'ye
gönderdi.
Hakim b. Tufeyl; Abbas b. Ali şehit olunca, onun elbisesini soymuş
ve Hz. Hüseyin'e ok atmıştı.
Hakim:
"Okum Hüseyin'in cübbesinde asılı kaldı. Ona bir zarar vermedi!"
derdi.
Abdullah b. Kamil, gidip Hakim b. Tufeyl'i yakaladı.
Hakim b. Tufeyl'in ailesi, Adiyy b. Hatim'i* araya koyup, onun
nüfuzundan faydalanmak istediler.
Adiyy b. Hatim, onlara yolda kavuştu. Abdullah b. Kamil ile konuştu.
Abdullah b. Kamil:
"Onun işi hakkında benim yapabileceğim birşey yoktur. Sen
Emir Muhtar'a kadar git. Bu işi onunla konuş!" dedi.
Adiyy b. Hatim:
"Ben onun yanına gidiyorum!" dedi.
Doğruca Muhtar'a gitti.
Abdullah b. Kamil'in yanındaki Ehl-i Beyt taraftarlan, İbn Kamil'e:
"Biz Adiyy b. Hatim'in bu habis hakkındaki şefaatini Emir
Muhtar'ın kabul etmesinden korkuyoruz. Sen onun suçunu biliyorsun.
Bizi serbest bırak! Onu öldürüverelim?" dediler.
Abdullah b. Kamil:
"Siz işinizi bilirsiniz !" dedi.
Hakim b. Tufeyl'i, elleri boynuna bağlı olarak, Aneıllerin evine
kadar götürdüler.
5 5 . Zehebi, Tarıhu'l-islam, c. 3, s. 54.
* Adiyy, Hatimü't-Tai'nin oğlu idi . Medine'ye gelip Müslüman olmuş , Peygamberimiz
onu zekat memuru tayin etmişti (İbn Sa' d, Tabakat, c. ı, s. 322). Kendisi, Sıffin'de
Hz. Ali tarafında bulunmuştu (Zehebi, el-İber, c. ı, s. 4ı).
370 HZ . HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Ona:
"Abbas b. Ali'nin elbisesini sen soydun değil mi?
Vallahi, biz de, senin elbiseni, sağ olduğun ve bakıp durduğun
halde soyacağız!" dediler ve onun elbisesini soydular.
Ona:
"Sen ki, Hüseyin' e ok atmış ve onu okuna hedef edinmiştin ve:
'Okum onun elbisesine takılı kaldı. Ona bir zarar vermedi!' derdin,
değil mi?
Allah'a andolsun ki; senin onu okla vurduğun gibi, biz de seni
oka tutacak, oklan vücuduna saplayacağız!" dediler.
Okçular hep birden ona ok attılar. ,
Hakim b. Tufeyl, ölü olarak yere yıkıldı.
Öte yandan, Adiyy b . Hatim Muhtar'ın yanına girip onunla birlikte
oturmuş, ne için geldiğini Muhtar'a haber vermişti.
Muhtar, ona:
"Ey Ebu Tarif1 Hüseyin'in katillerini bulup öldürmeyi sen helal
saymıyor musun?" diye sordu.
Adiyy b. Hatim:
"Allah sana iyilikler versin! Hakim b. Tufeyl hakkında yalan
uydurulmuştur. O suçsuzdur!" dedi.
Muhtar:
"Öyleyse, senin hatınn için onu bırakınz!" dedi.
O sırada, Abdullah b. Kamil içeri girdi.
Muhtar, ona:
"Adam ne yapıyor?" diye sordu.
Abdullah b. Kamil:
"Ehl-i Beyt taraftarları onu öldürdüler!" dedi.
Muhtar:
"Ne diye onu benim yanıma getirmeden öldürmeye acele ettin?
O öldürülmeyecekti.
Bu Adiyy onun hakkında şefaat için gelmişti. O, şefaat edilmeye,
kayırılmaya layık bir kimse imiş!" dedi.
Abdullah b. Kamil:
"Vallahi, Ehl-i Beyt taraftarlan bu hususta bana galebe çaldılar!"
dedi.
Adiyy b. Hatim:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 371
''Yalan söylüyorsun ey Allah düşmanı! Ben onun senden daha
hayırlı bir kimse olduğunu sanınm!
Benim onun hakkında şefaat edeceğiınİ anlayınca, sen onu öldürdün!
Sen bu yaptığın şeyden dolayı başına gelecek felaketi önleyemeyeceksin!"
dedi.
Abdullah b. Kamil ona ağır sözlerle cevap vermeye davranınca,
Muhtar parmağıyla ağzına işaret ederek, susmasını emretti.
Abdullah b. Kamil de, Adiyy b. Hatim'e çatmaktan vazgeçti.
Adiyy b. Hatim; Muhtar'dan hoşnut, İbn Kamil'e kızgın olarak
Muhtar'ın yanından aynldı.
Mürre b. Munkız'ın Kaçıp Canını Kurtarması
Muhtar, Abdullah b. Kamil'i, Ali b. Hüseyin'in katili Abdulkays
oğullanndan Mürre b. Munkız b. Numan'a gönderdi.
Mürre çok cesaretli bir adamdı.
Abdullah b. Kamil, yakalamak için gidip onun evini kuşattı.
Mürre, iyi soy bir at üzerinde ve mızrağı elinde olduğu halde dışan
çıktı. Abdullah b. Naciye'yi mızraklayıp yere yıktı. Fakat, ona
zarar veremedi.
Abdullah b. Kamil, ona kılıçla bir darbe indirdi.
Mürre, sol eliyle korundu. Abdullah b. Kamil'in arkadaşlan da
onun üzerine saldırdılar.
Mürre, atını tepip kaçmaya ve Mus'ab b. Zübeyr'in yanına varmaya
muvaffak oldu.
Aldığı kılıç darbesinden, Mürre'nin eli çolak kaldı.
Zeyd b. Rukad'ın Öldürülmesi
Muhtar, Abdullahu'ş-Şakiri'yi, Zeyd b. Rukad'a gönderdi.
Zeyd:
"Ben onlardan bir gence ok atmış, genç avucunu alnına tutarak
korununca, onun avucunu alnına mıhlamıştım! Kendisi, avucunu
alnından ayıramamıştı.
Ona ikinci bir ok attım. Yanına geldiğim zaman, onu ölmüş buldum!
Onu göğsünden vurup öldüren okumu çekip çıkardım. Alnına
372 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
saplanan okumu da kıvınp çıkarmaya çalıştırnsa da, ok demiri
onun alnında kaldı. Bir türlü çıkaramadım!" derdi.
Zeyd b. Rukad'ın okla alnından ve göğsünden vurduğu bu genç,
Abdullah b. Müslim b. Akil idi.
Abdullahü'ş-Şakiri adamlanyla birlikte gidip Zeyd b. Rukad'ın
evini kuşattı.
Zeyd kılıcını sıyırarak dışarı çıktı. Kendisi çok cesaretli idi.
Abdullahü'ş-Şakiri:
"Siz onu ne kılıçla, ne de mızrakla vurmaya çalışmayınız. Fakat,
oka ve taşa tutunuz!" dedi.
Öyle yaptılar. Zeyd yere yıkıldı.
Abdullahu'ş-Şakiri:
"Ölmek üzere ise, onu evden dışan çıkannız!" dedi.
Evden dışarı çıkardılar.
Abdullahu'ş-Şakiri ateş getirtti. Canı çıkmadan, Zeyd'i diri iken
ateşleyip yaktı!
Kendileri Ele Geçirilemeyerek Evleri Yıktırılanlar
Muhtar, Sinan b. Enes'i arattırdı.
Sinan, "Hüseyin'i ben öldürdüm!" diyerek övünürdü.
Korkusundan, Basra'ya kaçmıştı.
Muhtar, onun evini yıktırdı.
Abdullah b. Ukbe:
"Ben onlardan bir çocuk, Esed oğullarından da bir adam öldürdüm!"
derdi.
Onun da evi yıktınldı.
Abdullah b. Urvetü'l-Has'ami arandı.
Bu da:
"Ben onlara tehlikeli oniki ok attım!" derdi.
Abdullah b. Urve ele geçirilemedi. Kaçıp Mus'ab b. Zübeyr'e katılmıştı.
Muhtar bunun da evini yıktırdı.
Amr b. Subeyh'in Öldürülmesi
Suda' oğullarından Amr b. Subeyh arandı.
Kendisi:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 373
"Ben onlardan bazısını mızrakladım. Bazısım yaraladım. Fakat
hiçbirini öldürmedim!" derdi.
Bir gece, Amr b. Subeyh'e gidildi. Kendisi, evin damında oturuyordu.
Kendisine gözcüler gönderildiğini bilmiyordu. Kılıcı da başucunda
asılı duruyordu.
Onu ansızın yakaladılar ve kılıcını da başucundan aldılar.
Amr b. Subeyh:
"Allah senin gibi kılıcın belasım versin!
Seni ne diye bana yaklaştırmadılar da, benden uzaklaştırdılar?"
diyerek yırtındı durdu.
Amr b. Subeyh, Muhtar'a götürüldü. Muhtar onu köşkte, yanında
hapsetti.
Sabah olunca, Amr b. Subeyh'in adamlanna izin verildi.
"Dileyen, yanına girsin!" denildi.
Halk, içeri girdiler. Amr b. Subeyh bağlı olarak onlann yanına
getirilince:
''Vallahi ey kafırler, facirler topluluğu! Eğer kılıcım elimde olsaydı,
siz beni getiremeyeceğinizi, beni sizden başkalarının öldürebileceğini
öğrenirdiniz!
Anladım ki; siz Allah'ın yarattıklarının kötülerisiniz.
Ben elimde bir kılıç bulunmasını ve içinizde onunla bir müddet
size kılıç vurmayı ne kadar arzu ederdim!" dedi.
Sonra, elini kaldınp, yanında bulunan Abdullah b. Kamil'in gözüne
çarptı.
Abdullah b. Kamil güldü. Onun elini tutup bağladı. Sonra da:
"Senin Muhammed hanedanını yaralarlığını ve mızraklarlığını
söylüyorlar. Biz de sana bu suçun için uğradık!" dedi.
Muhtar:
"Bana bir mızrak getiriniz !" dedi.
Getirildi.
"Onu ölünceye kadar mızraklayımz!" dedi.
Amr b. Subeyh'in vücuduna, ölünceye kadar mızrak sapladılar.
Ebu Zür'a Oğullarının Öldürülmesi
Muhtar'ın adamları, Ebu Zür'a oğullarının evine uğradılar. Damın
üzerinden ok attılar. Nihayet, evin içerisine girdiler.
374 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Hebyat b. Osman b. Ebi Zür'a ile Abdurrahman b. Osman b. Ebi
Zür'a öldürüldü.
Alıdulmalik b. Ebi Zür'a ise, başından yaralanmış olarak kaçtı.
Muhtar'ın yanına girdi. O da, kansı Ümmü Sabit bint-i Semüre b.
Cündüb'e emretti, Abdulmalik'in başının yanğını tedavi ettirdi.
Sonra, Abdulmalik'i çağırdı.
Abdulmalik:
"Benim suçum yok!" dedi.
Muhammed b. Eş'as'ın Arattınlması
ve Köşkünün Yıktırılması
Muhammed b. Eş'as b. Kays, Kadisiye yanında Eş'as köyünde
idi. Muhtar; Havşeb'i yüz kişilik bir birlikle onu yakalamaya gönderdi.
"Ona git! Av arayıcı, yahut gizli bir yerde av gözleyici, yahut sağına
soluna korka korka bakınıcı, yahut gizlenici, saklanıcı olarak
onu yakalayıp öldürmeye nasıl muvaffak olursan ol; başını bana
getir!" dedi.
Havşeb gitti. Muhammed b. Eş'as'ın köşkünü kuşattı.
Halbuki, o daha önce Mus'ab'ın yanına gitmiş bulunuyordu.
Havşeb ve arkadaşları, bir müddet köşkün üzerinde beklediler.
Sonra içeri girdiler. Muhammed b. Eş'as'ı bulamadılar. Dönüp
Muhtar'ın yanına geldiler.
Muhtar, adam gönderip Muhammad b. Eş'as'ın köşkünü yıktırdı.
Hucr b. Adiyy'in Ziyad b. Sümeyye tarafından yıktırılmış olan
evini, onun kerpiçleriyle yaptırdı. 56
Muhammed b. Eş'as Mus'ab b. Zübeyr tarafından Muhtar üzerine
gönderilen orduda vazife almış, yapılan çarpışmada kendisi ve
maiyyeti öldürülmüştür. 57
Muhammed b. Eş'as Hakkında Bilgiler
Muhammed b. Eş'as'ın babası Eş'as , Yemenli olup, Peygamberimizin
vefatında irtidat etmişti. Yakalanıp zincire vurularak Medine'ye
getirilince, Hz. Ebu Bekir'e:
56. Taberi, Tarih, c . 7 , s . 128-130.
5 7 . Taberi, Tarih, c . 7 , s . 1 5 1 .
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 375
"Ey Resfı.lullah'ın halifesi! Beni öldürme, sağ bırak ve kızkardeşini
de bana nikahla! diye yalvarmış, Hz. Ebu Bekir de onu affetmiş
ve kızkardeşi Ümmü Ferve'yi de ona nikahlamıştı.
Muhammed b. Eş'as, işte bu evlenme neticesinde doğmuştu.
Muhammed b. Eş'as, Hz. Hasan'ın da kayınbiraderi idi.58
Kays b. Eş'as'ın Öldürülmesi
Kays b. Eş'as, Basra'da iken, ev halkını görmek üzere, Abdullah
b. Kamil'in himayesi altında. Küfe'ye girmişti.
Abdullah b. Kamil, Muhtar'ın yanına varıp:
"Ey emir! Kays b. Eş' as himaye edilmesini benden istedi. Ben de
onu himayem altına aldım. Ona verdiğim himayeınİ muteber ve geçerli
say!" dedi.
Muhtar bir müddet sustu. Sonra:
''Yüzüğüne bir bakayım!" dedi. Onu alıp parmağına taktı. Yüzük
bir müddet Muhtar'ın parmağında durdu. Sonra, Ebu Amre'yi
çağırdı. Yüzüğü ona verdi ve:
"Abdullah b. Kamil'in hanımına git. Ona:
'Bu yüzük, kocanın alametidir. Beni Kays b. Eş'as'ın yanına koyacaksın.
Onu Muhtar'dan kurtaracak bazı işler hakkında kendisiyle
görüşme yapmak istiyorum!' de!" dedi.
Kadın Ebu Amre'yi onun yanına soktu.
Ebu Amre kılıcını sıyırıp Kays b. Eş'as'ın boynunu vurdu. Başını
alıp Muhtar'a götürdü. Onun önüne attı. Muhtar:
"H üseyin'in kadifesini alan, yağmalayan bu ha?" dedi.
Hz. Hüseyin şehit edildiği zaman, ona ait kadifeyi (yorgan) ganimet
olarak Kays b. Eş'as almış, bundan dolayı kendisine 'Kays
kadife!' adı takılmıştı.
Abdullah b. Kamil, Muhtar'a:
"İnna lillahi ve inna ileyhi racifı.n! Sen benim himayem altında
bulunan, konuğum ve dostum olan bir kişiyi öldürdün!?" dedi.
Muhtar:
"Allahaşkına sus ! Sen Peygamberinin kızının oğlunu öldürenleri
himayeyi helalleştirmek mi istiyorsun?!" dedi.59
58. İbn Sa' d, Tabakdt, c . 6, s. 22-23, c . 5, s. 10-11.
59. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s . 302.
376 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Esma b. Harice'nin Korkusundan Zerve'de Oturması
Küfeiiierin yaşlılanndan ve seyyidlerinden Esma b. Harice,
Muhtar'dan korkarak, Esed oğullannın Zerve diye anılan su başianna
ev halkı ve bazı azadiılan ile birlikte gidip, orada oturdu.60
İbrahim b. Eşter'in İbn Ziyad'la
Çarpışmak Üzere Tekrar Yola Çıkarılması
İbrahim b. Eşter; Sebi' ve Künase ayaklanmalannı bastırdıktan
ve Küfe'de iki gün dinlendikten sonra, İbn Ziyad ve Şamlılarla çarpışmak
üzere, Hicretin altmışaltıncı yılı Zilhicce ayının çıkmasına
sekiz gün kala, Cumartesi günü Küfe'den yola çıktı.
Muhtar; savaşlarda bulunmuş, tecrübeli, bellibaşlı adamlannı,
süvarİleri ve görüş sahiplerini de onun yanına kattı.
Kays b. Tahfetü'n-Nehdi'yi Medineli kabilelerin;
Abdullah b. Hayyetü'l-Esedi'yi Mezhic ve Esed kabilelerinin,
Esved b. Ceradü'l-Kindi'yi Kinde ve Rebia kabilelerinin başına
geçirdi.
Onları Abdurrahman Deyr'i yanındaki köprüye kadar uğurladı.
Döneceği sırada, İbrahim b. Eşter'e:
"Benden üç şey işit ve hatırında tut:
1 . Açık veya gizli işlerinde Allah'tan kork!
2 . Gideceğin yere gitmekte acele et. Düşmanına kavuşur kavuşmaz,
saldırmak için hazırlan!
3 . Düşmanına gece kavuşursan, saidırınayı sabaha bırakmamak
ve onların hazırlık yapmalarına imkan vermemek elinden gelirse,
imkan ve fırsat verme!
Eğer düşmanına gündüz kavuşursan, onlan geceye bırakma!
Sana tavsiye ettiğim bu şeyleri ezberledin değil mi?" dedi.
İbrahim b. Eşter:
"Evet!" dedi.
Muhtar:
"Allah sana yoldaş olsun!" dedi ve döndü.
Ebu's-Saykal der ki:
"İbrahim b. Eşter'le birlikte gittik.
60. Dineveri, Kitabu'l-ahbar, s. 303.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞİNDE 377
Ubeydullah b. Ziyad ve yanındaki Şamlılar Irak topraklarına
girmeden onlara kavuşmak ve darbe indirmek maksadıyla, hızla
yol aldık. Irak toprağının en son noktasını geçip birden Musul toprağına
ayak bastık. Onlara bir an önce kavuşmak için, hızla ilerledik.
Musul'a beş fersahlık uzaklıkta bulunan Barbisa köyüne eriştik.
İbrahim b. Eşter, orada Vehbil, Naha' kabilesi halkından, çok
cesaretli, becerikli bir adam olan Tufeyl b. Lakit'ı öncü olarak ileri
sürdü.
İbn Ziyad'ın bize yaklaştığı sırada, Humeyd b. Hureys'i de Tufeyl
b. Lakit'in arkasından yolladı.
İbrahim b. Eşter; çok geçmeden bütün süvarİlerini ve piyadelerini
savaş nizamma koyarak onları ayırmaksızın birlikte hareket
ettirip Barbisa köyüne kondu.
O sıralarda bütün Kays'lar Cezire'de oturuyorlar, Mervan'a ve
Mervan hanedanına muhalif bulunuyorlardı."61
Umeyr b. Hubab ve Arkadaşının
İbrahim b. Eşter'le Görüşmeleri
Hz. Hüseyin'in Kays'lı katillerinden Umeyr b. Hubab ile Fırat
b. Salim, İbn Ziyad'ın ordusunda yer almışlardı.
Fırat, arkadaşı Umeyr'e:
"Sen Mervan oğullarının idarelerinin kötülüklerini, bizim kavmimiz
olan Kays'a karşı kötülük düşündüklerini bilirsin.
işler yoluna girecek olursa, Abdulmelik Kays'ların kökünü kazıyacaktır.
Bizler onlardanız.
İbrahim b. Eşter'in yanına varalım; hali, durumu nedir, bir bakalım"
dedi.
Gece karanlığı basınca, atlarına bindiler.
İbrahim b. Eşter'in karargahıyla kendi karargahları arasında
dört fersah uzaklık vardı.
Bunlar, Şamlıların gözeillerine rastladılar.
Gözcüler:
"Sizler kimlersiniz?" diye sordular.
Umeyr'le Fırat:
61. Taberi, Tarıh, c . 7, s. 130, 140, 142 .
378 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"Biz Emir Husayn b. Nümeyr'in casuslarıyız!" dediler ve İbrahim
b. Eşter'in karargahına vardılar.
Ateşler yakılmış, İbrahim b. Eşter adamlarını savaş nizamma
sokmakla uğraşıyordu.
İbrahim b. Eşter'in üzerinde Herat işi sarı gömlek vardı. Kılıcı
boynunda asılı idi.
Umeyr b. Hubab, yaklaşıp İbrahim'in arka tarafına geçti.
İbrahim b. Eşter ona aldırış etmedi.
Umeyr arkadan İbrahim'in boynuna elini dolayıp kucaklamak
isterken, İbrahim b. Eşter yerini değiştirdi. Başını eğip :
"Sen kimsin?" diye sordu.
Umeyr:
"Ben Umeyr b. Hubab'ım!" dedi.
İbrahim b. Eşter, ona doğru yüzünü çevirerek:
"Otur da, senin için boşalır gelirim" dedi.
Umeyr ile Fırat, İbrahim b. Eşter'den uzaklaşarak bir köşeye
çekildiler.
Umeyr, Fırat'a:
"Sen bu kadar cesaretli, bundan daha soğukkanlı bir kimse gördün
mü?
O benim kendisini arkadan kucaklayacağımı gördü. Yerini değiştirdi.
Benden hiç kaygılanmadı" dedi.
Fırat:
"Gerçekten, ben onun gibisini görmedim" dedi.
İbrahim b. Eşter, arkadaşlarını savaş nizamma koyduktan sonra,
onların yanına gelip oturdu ve Umeyr'e:
"Ey Ebu'l-Mugallis! Senin benimle ne işin var?" dedi.
Umeyr:
"Karargahına girince, tasarn arttı. Ben, girişten senin yanına
gelinceye kadar, hiç Arapça söz işitmedim. Anlaşılan; senin yanında
bulunan şu cemaat, Acemierden ibaret.
Halbuki, sana karşı gelenler, Şamlıların en bellibaşlı cesaretlileri
ve kahramanlarıdır. Onlar kırk bin kişidirler.
Sen onlara şu yanındaki Acemlerle nasıl karşı koyabileceksin?"
dedi.
İbrahim b. Eşter:
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 379
"Vallahi, onları karıncalar gibi çok sayıda bulsam da, onlarla
çarpışacağım!
Şu yanımda gördüğün kimseler çarpışmada çok ileri, üstün görüşlü
olduğunu söylediğin Şamlılarla nasıl mı çarpışabilecekler?
O gördüğün kişiler, Acemlerin ve Mecus! emir ve kumandanlarının
en atılgan ve sıçrayıcılarının oğullarıdırlar. *
Ben süvariye karşı süvariyi; piyadeye karşı piyadeyi çarpıştıracağım.
Yardım Allah'tandır!" dedi.
Umeyr:
"Benim kavmim Kays, yarın sabah Şamllların sol koluna çok
sayıda gelip katılacaklar.
Bizden tasalanmal Onların ordusunu sindirrnek için, biz bozuluruz.
Mervan oğullarının biz Kays cemaatine karşı kötü davranmaları
yüzünden, onların muzaffer olmalarını istemiyoruz" dedi.
İbrahim b. Eşter:
"Nasıl istersen öyle yap !" dedi.62
Sonra da:
"Sen ne dersin? Ben hendek kazıp iki-üç gün onları oyalasam,
işin neticesini beklesem olmaz mı?" diye sordu.
rız.
Umeyr b. Hubab :
"Böyle yapma! Biz Allah'ın kullarıyız ve hepimiz O'na dönücüleŞu
kavmin (Şamlıların) istedikleri de, ancak işi uzatmandır.
Eğer işi uzatacak olursan, bu onların işine yarayacaktır.
Çünkü onlar sizden kat kat çokturlar. Azın çoğa uzun müddet
dayanması mümkün değildir.
Fakat şimdi onların kalpleri sizin korkunuzia doludur. Onlarla
günlerce ve tekrar tekrar çarpışır durursanız, onları çarpışmaya
alıştırırsınız.
Onlar senin askerlerinin tadını tadarsa, artık onlara karşı yiğitıeşirler!"
dedi.
* Küfe'de Acem oğullarından yerleşmiş birçok cemaatler vardı. Muaviye b. Ebu Süfyan
onlara tahsisat bağlamıştı. Kendilerine el-Hamra' denilirdi. Küfe'de onlardan
yirmi bin kişi vardı (Dineveri, Kitabu'l-alıbar, s. 288, 293).
62 . Dineveri, Kitabu'l-alıbfır, s. 294-296.
63. Taberi, Tarilı, c. 7, s . 142.
380 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
İbrahim b. Eşter:
"Şimdi anladım ki; sen bizim için hayır öğütlüsün. Bildirdiğin
görüş ve düşünüşünde doğrusun. Zaten, arkadaşım Muhtar da bana
bunu tavsiye ve bu görüşü emr etmişti" dedi.
Umeyr:
"Onun görüşünden şaşmayınız. Çünkü, şeyh, harplerin zararlannı
göre göre otura düşmüş; ondan alınacak, alınmayacak dersleri
ve İbretleri almıştır" dedi ve İbrahim b. Eşter'e bey'at ederek karargahıanna
döndüler.
Umeyr, arkadaşı Fırat'a:
"O senden çekindi. Sözümüzü sağlama bağlamadı. Galiba bizim
hile yapacağımızdan korktu" dedi. 64
İbrahim b. Eşter'in Ordusunu Savaş
Nizamına Koyup İlerietmesi
İbrahim b. Eşter, bütün gece gözünü yummadı. Seher vakti girer
girmez, askerlerini savaş nizamma koymaya başladı. Askerlerini
birlikler haline koydu ve birliklerin kumandanlarına emirler
verdi.
Süfyan b. Yezid b. Mugaffel'i sağ kol kumandanlığına,
Ali b. Malikü'l-Cüşemi'yi sol kol kumandanlığına,
Bir anneden doğma kardeşi olan Abdurrahman b. Abdullah'ı süvarİ
kumandanlığına tayin etti.
Kendisi de sağ kol ile kalpte bulundu.
Piyade birliğinin kumandanlığına Tufeyl b. Lakit'i getirdi.
Sancağını Müzahim b. Malik'e verdi.
Şafak atmaya başlar başlamaz , alacakaranlıkta sabah namazını
kıl dırdıktan sonra, askerlerini saf haline getirdi.
Dört kumandanı yerlerine koydu.
Sağ kol kumandanını sağ kola, sol kol kumandanını sol kola, piyade
kumandanını piyadelerin başına koydu.
Süvarİleri de onlara ekledi.
Süvari kumandanlığına kardeşi Abdurrahman b. Abdullah'ı
koydu ve orduya:
"Düşmana doğru ağır ağır ilerleyiniz !" dedi.
64. Dineveri, Kitab u 'l-ahbfır, s . 2 9 5 .
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 38:1
Ordu, İbrahim b. Eşter ve kumandanlarıyla birlikte düşmana
doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladı.
Düşmanın üst tarafında bulunan büyük bir tepenin üzerine çıktılar.
İbrahim b. Eşter orada oturunca, askerlerden hiçbiri hareket
etmedi, durakladı.
Abdullah b. Zübeyr'in Tecessüs İçin
Vazifelendirilmesi ve Ades'le Konuşması
Abdullah b. Züheyrü's-Selı111, atının üzerinde birşeyler yiyordu.
İbrahim b. Eşter onu yanına çağırdı ve:
"Hemen atının üzerine atla. Bana şunlardan bir haber getir!"
dedi.
Abdullah b. Züheyr gitti. Biraz sonra döndü ve:
"Bu kavim korkutularak getirtilmiş. Onlardan bir adamla buluştum
ki, o :
'Ey Ebu Turab taraftarları! E y Muhtaru'l-Kezzab taraftarları!'
diye seslenerek saçmalıyordu.
Ona:
'Sizinle bizim aramızda bundan büyük sövme olmaz!' dedim.
Bana:
'Ey Allah düşmanı! Siz bizi nelere davet ediyor; bizimle imamsız,
halifesiz olarak ne diye çarpışıyorsunuz?' diye sordu.
Ona:
'Evet, biz, 'Nerdesin ey Resülullah'ın oğlu Hüseyin'in kanı!' diye,
onun intikamını almaya davet ediyoruz.
Siz Ubeydullah b. Ziyad'ı bize teslim edin. Çünkü o Resülullah'ın
oğlunu, Cennetlik gençlerin seyyidini şehit etti.
Biz onu ve Kerbela cinayetinde onunla işbirliği yapan, kendilerini
Hüseyin'e kısas olarak eşit tutmayı kabul etmeyeceğimiz bazı
adamlarınızı da öldürüneeye kadar yakanızı bırakmayacağız !
Bize İbn Ziyad'ı teslim ettiğiniz, onu Hüseyin'in katilleri olan
bazı adamlarınızla birlikte öldürdüğünüz zaman, sizinle aramızda
Kitabullah'ı yahut salih müslümanlardan hangisini isterseniz onu
hakem yapacak, onun vereceği hükme razı olacağız!' dedim.
Bana:
382 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Biz sizi, bunun gibi başka bir zaman da iki hakemle tecrübe etmiş,
denemiştİk de, siz sözünüzde durmamıştınız!' dedi.
Ben:
'Ne imiş o?' diye sordum.
'Biz sizinle aramızda iki hakem tayin etmiştik. Siz onların verdiği
hükme razı olmamıştınız' dedi.
Ona:
'Sen iddiana sağlam bir delil getiremedin.
Biz iki hakemin üzerinde sözbirliği edecekleri bir adama razı
olacak ve bey'at edecektik. Onlar bir kişi üzerinde sözbirliği yapamadan
ayrıldılar. Allah onların ikisini de hayra ve doğru olana muvaffak
kılmadı!' dedim.
Bana:
'Sen kimsin?' diye sordu.
Kim olduğumu ona haber verdim.
Ben de ona:
'Sen kimsin?' diye sordum.
'Ades'im! Senin katırının sürücüsü!' dedi.
Ona:
'Sen bana karşı iyi davranmadın. Bu, senin vefasızlığının, sözde
durmamazlığının başlangıcıdır!' dedim" dedi.
İbrahim b. Eşter'in Kumandanlara Hitabı
İbrahim b. Eşter, kendisi için bir katır getirtti. Onun üzerine
bindi. Sonra, bütün sancak sahiplerinin, kumandanların yanlarına
uğradı.
Her birinin yanında durdu ve:
"Ey din yardımcıları ve hak taraftarları olan Allah askerleri!
Resulullah'ın kızı Fatıma'nın oğlu Hüseyin b . Ali'nin katili olan;
Hüseyin ile kızları, kadınları ve taraftarları arasına gerilen; onlarla
içecekleri Fırat suyu arasına gerilerek onları Fırat suyuna bakıp
durduran; onun amcasının oğlu Yezid'e gitmesine ve onunla anlaşmasına
da engel olan; evine ve ev halkına dönmesine veya Allah'ın
geniş yerlerine gitmesine imkan vermeyen; onu ve onun ev halkını
şehit eden Mercane'nin oğlu Ubeydullah işte karşınızdadır!
Vallahi, bu Mercane'nin oğlunun Allah tarafından günah kirleKERBELA'NIN
İNTİKAMI PEŞiNDE 383
rinden temizlenmiş, korunmuş olan ResUluHalı Aleyhisselamın
Ehl-i Beytine yapmış olduğunu, Firavun bile İsrail oğullarının temsilcilerine
yapmamıştır!
Allah onu sizinle, sizi de onunla karşı karşıya getirmiştir.
Vallahi, samyorum ki; Allah onun kanım ancak sizin ellerinizle
döküp kalplerinize şifa vermek için bu harp meydanında sizi onlarla
biraraya getirmiştir.
Allah biliyor ki; siz ancak Peygamberinizin Ehl-i Beytine yapılanlara
kızarak yola çıktınız !" dedi.
İbrahim b. Eşter; sağ, sol kol birlikleri ve sairleri arasında dolaşarak
ve hepsini cihada teşvik ederek çarpışmaya hazırladı. Sonra
dönüp sancağının altına geldi.
İbn Ziyad'ın Ordusunu Savaş Nizamına Koyması
Beri yandan, İbn Ziyad da, sağ kol kumandanlığına Husayn b.
Nümey:r'i, sol kol kumandanlığına Umeyr b. Hubabü's-Sülemi'yi,
:3Üvari birlikleri kumandanlığına ise Şurahbil b. Zilkela'ı tayin etti.
Kendisi de, piyadeler arasında durdu.65
Çarpışmanın Başlangıcında İbrahim b. Eşter'in
Sol Kol Birliğinin Bozulması ve Abdullah b. Verka'ın
Onları Başkumandan Çevresinde Toplaması
Sabahleyin iki taraf birbirlerine yaklaşıp Hazire diye anılan
yerde durunca, İbrahim b. Eşter, kumandanlarına:
"Önce sol kola saidırınanızı tavsiye ederim. Çünkü, onların içinde
Kays'lar vardır" dedi. 66
İki taraf safları birbirlerine iyice yaklaştıkları zaman, Şamllların
sağ kol kumandam Husayn b. Nümeyr, İbrahim b. Eşte:r'in Ali
b. Malikü'l-Cüşemi kumandasındaki sol kol kuvvetlerine saldırdı.
Kumandan da, birliği de, sehat ettiler. Ali b. Malik şehit düştü.
Onun sancağını Kurre b. Ali aldı.
O da şehit oldu.
Ondan sonra, lıMızlardan birçok kimseler sancağı taşıdılar ve
şehit oldular.
65. Taberi, Tarih, c . 7, s. 142-143.
66. Dineveri, Kitabu'l-ahbftr, s . 295.
384 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Sol kol birliği bozguna uğrayınca, sancağı Abdullah b. Verka' aldı.
Bozulan ve dağılan sol kol birliğine:
"Bana doğru geliniz ey Allah askerleri!" diyerek seslendi.
Dağılanlar, onun başında toplandılar.
Abdullah b. Verka', onlara:
"İşte, başkumandanınız çarpışıyor! Ona doğru gidiniz!" dedi.
Bozguna uğrayan sol kol birliği, İbrahim b. Eşter'in yanına vardılar.
İbrahim b. Eşter'in Ordusuna Son
Seslenişi ve Düşmana Hücuma Geçişi
İbrahim b. Eşter, başını açmış ve:
"Ey Allah askerleri! Bana doğru geliniz! Ben İbnü'l-Eşter'im!
Sizin bana doğru kaçmanız, harpte düşmana saldırmak gibi hayırlıdır.
Harp meydanında hata işleyen, azarlanmayacak, kınanmayacaktır!"
diyerek sesleniyordu.
Bozulanlar, İbrahim b. Eşter'in başında toplandılar.
İbrahim b. Eşter, sağ kol kumandanına:
"Şamlıların sol kol kuvvetlerine saldır!" diye haber gönderdi.
İbrahim b. Eşter; Umeyr b. Hubab'ın, va'd ettiği gibi, saldırıya
uğrayınca bozuluvereceğini sanıyor ve umuyordu.
Sağ kol kumandanı Süfyan b. Yezid, onlara hücuma geçti.
Fakat, Şamlıların Umeyr b. Hubab kumandasındaki sol kol
kuvvetleri bozulmadılar. Direndiler ve şiddetle çarpıştılar.
İbrahim b. Eşter, bunu görünce, arkadaşlarına:
"Siz şu başkumandan sancağını ve oradaki cemaati hedef alınız
!
Vallahi, biz onları bozup dağıtacak olursak, oranın sağındaki,
solundaki kuvvetlerin kuşlar gibi korkup uçuştuklarını, kaçıştıklarını
göreceksiniz!" dedi.
İbrahim b. Eşter'in İbn Ziyad'ı ve Ordusunu
Önüne Katıp Bozguna Uğratması
Ebu Sadık'ın anlattığına göre; İbrahim b. Eşter'in sancaktan
sancağı ile ilerledikçe İbrahim b. Eşter ilerlemekte, kılıcıyla vurduKERBELA'NIN
İNTİKAMI PEŞiNDE 385
ğu kimseyi yere sermekte, Şamlıları koyun sürüsü gibi önüne katıp
kovalamakta idi!
Verka' b. Azib der ki:
"Şamlıların yakınlarına varınca, kısa bir müddet mızraklada
çarpıştık. Sonra, kılıçiara el attık.
Gündüzün başlannda uzun bir müddet kılıç salladık.
Vallahi, birbirlerine dokunan kılıçların çıkardıklan sesleri tarif
edemem!"
Umeyr b. Hubab'ın İş işten Geçtikten Sonra
İbn Eşter'in Yanına Gelmek istemesi
Fudayl b. Hadic'in bildirdiğine göre; İbrahim b. Eşter'in kumandasında
İbn Ziyad'ın ve adamlannın üzerine bütün şiddetiyle saldınlıp
kanlı çarpışmalann yapıldığı ve iki taraftan pek çok kişilerin
öldürüldüğü, İbn Ziyad'ın ordusunun bozulmaya yüz tuttuğu sırada,
Umeyr b. Hubab, İbrahim b. Eşter'e:
"Şimdi senin yanına geliyorum!" diye haber göndermişti. *
İbrahim b. Eşter:
"All􀣩 askerlerinin öfkeleri geçineeye kadar yanıma uğrarnal
Onların sana saldırmalanndan korkanm!" dedi.
İbn Ziyad ve Husayn b. Nümeyr'in Öldürülmesi
İbn Ziyad'ın ordusu bozguna uğrayınca, İbrahim b. Eşter'in ordusu
onların peşlerine düştü. Pek çoklarını kılıçtan geçirdiler. Bir
kısmı da nehirden geçmeye çalışırken boğuldular.
Şamlıların karargahında bulunan herşeyleri iğtinam edildi.67
Geceye kadar, Şam ordusunun peşini bırakmadılar.
Hz. Hüseyin'in katillerinden İbn Ziyad'la Husayn b. Nümeyr öldürüldü.
Şurahbil b. Zilkela' ve Şamlılann birçok ulu kişileri de öldürülenler
arasında idi.
İbrahim b. Eşter:
* Umeyr b. Hubab, Kays kabilesine "Ey Merc-i Rahı.t (Dımeşk nahiyesi) intikamı!"
diyerek bağırınca, onların ileri gelenlerinin başları önlerine düştü, bozuldular (Dineveri,
Kitabu'l-ahbtlr, s. 295).
67. Taberi, Tarih, c. 7, s. 143-144.
386 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
"Ben Şamlılardan bir adam öldürdüm ki, çarpışmanın başlangıcında
şiddetle çarpışıyor ve:
'Ben, Kureyş'in oğluyum!' diyordu.
Vurulup yere düştüğü zaman, kendisinden misk kokusu geldiğini
duydum. 68
Onun kolları şarkta, ayakları garpta, tek sancak altında ve nehir
kıyısındadır. Arayıp bulunuz onu!" dedi.
Gittiler ve buldular. O, Ubeydullah b . Ziyad idi.
Gerçekten, ayaklarıyla birlikte bedeninin yarısı doğuya, elleri
ve kollarıyla birlikte bedeninin yarısı da batıya çevrilmiş, yatıyordu!
Şerik b. Cedirü't-Tağlibi'nin
Kahramanca Savaşması ve Şehit Olması
Şerik b . Cedirü't-Tağlibi de, İbn Ziyad sanarak, öldürmek için
Husayn b . Nümeyr'in üzerine saldırmıştı.
Birbirlerinin boğazlarına sarıldılar.
Tağlibi:
"Beni de, zaniyenin oğlunu da öldürünüz !" diye bağırdı ve Husayn
b. Nümeyr öldürüldü.
Şerik; Hz. Ali ile bulunmuş, bir gözünü kaybetmişti. Harp bittikten
sonra, Beytü'l-Makdis'e gelmişti.
Hz. Hüseyin şehit edildiği zaman:
"Allah'a ahdettim ki; eğer Allah bana şöyle şöyle kudret ve imkan
verir de Hüseyin'in kanını aramaya kalkarsam, Mercane'nin
oğlunu öldüreceğim, yahut onun yakınında öleceğim!" demişti.
Muhtar'ın Hz. Hüseyin'in kanını aramak, intikamını almak için
ayaklandığını haber alınca, onun yanına gitti. Muhtar da, onu İbrahim
b. E şter'le birlikte Rebia süvarİleri üzerine çavuş tayin etti.
Şerik, arkadaşlarına:
"Ben Allah'a şöyle şöyle söz verdim!" dedi.
Üçyüz kişi, bu yolda ölmek üzere bey'at ettiler.
Şerik, arkadaşları ile birlikte Şamlıların saflarını yara yara
ilerledi.
İbn Ziyad'ın yanına eriştiler.
68. Dineveri, Kitabu'l-ahbdr, s. 295.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 387
Toz dumana karıştı. Demir ve kılıç şakırtısından başka birşey
işitilmiyordu.
İki tarafbirbirlerinden ayrıldıkları zaman, aralarında başka bir
ölü bulunmayan iki ölü görüldü: Şerik b. Cedirü't-Tağlibi ve İbn Ziyad!
69
İbn Ziyad ile Arkadaşlarının Başlarının
Kesilmesi ve İbn Ziyad'ın Cesedinin Yakılınası
İbrahim b. Eş ter, İbn Ziyad'ın başının kesilmesini emretti. 70
İbn Ziyad'la Husayn b. Nümeyr dahil olmak üzere, yedi kişinin
başı kesildi. 71
İbn Ziyad'ın başı k e sildikten sonra, cesedi ateşte yakıldı. 72
İbn Ziyad'ın Burnundan Girip Ağzından Çıkan Yılan
Umare b. Umeyr der ki:
"Ubeydullah b. Ziyad'la arkadaşlarının başları, getirilclikleri zaman,
Rahabe'de mescidde bir sedirin üzerine konulmuştu. Onların
yanına kadar vardım.
'Geldi! Geldi!' dediler.
O sırada, başların arasında bir yılan peyda olup, Ubeydullah b.
Ziyad'ın burun deliklerine girdi. İçeride bir müddet kaldı. Sonra, çıkıp
gitti ve kayboldu.
Sonra yine:
'Geldi! Geldi!' dediler.
Yılan İbn Ziyad'ın burnuna girdi, çıktı. Bunu iki veya üç kere
yaptı."73
Yezid b. Ebi Ziyad'a göre; İbn Ziyad'ın ağzından girip burnundan
çıkan, burnundan girip ağzından çıkan bu yılan, ince bir yılandı
ve getirilen başlar arasında yalnız İbn Ziyad'ın başına girip çıkmıştı.
74
69. Taberi, Tarıh, c. 7, s. 144-145.
70. Dineveri, Kitabu'l·ahbar, s. 295.
71. Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela, c. 3, s. 359.
72 . İbn Esir, el-Kamil, c. 4, s. 129.
73. Tirmizi, Sünen , c. 5, s. 660, İbn Esir, el-Kamil, c. 4, s . 130, Zehebi, Siyeru a'lami'nnübela,
c . 3, s. 359.
74. Ebu'l-Fida, el-Bidaye, c. 8, s. 286.
388 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbn Ziyad'ın Başı Medine'de
İbn Ziyad'ın Küfe'ye gönderilen başını, Muhtar; ziftli bir küp içine
koydurup Muhammed b. Hanefiyye, Ali b. Hüseyin ve diğer Haşim
oğuHanna gönderdi. 75
Muhtar, İbn Ziyad'ın başını Medine'ye götüren KUfeliye:
"Ali b. Hüseyin'in kapısında dur. Kapılann açıldığını ve halkın
yemek için içeri girdiklerini gördüğün zaman, onun yanına var!"
dedi.
Muhtar'ın elçisi, Ali b. Hüseyin'in kapısına geldi. Kapılar açıldı.
Halk yemek için içeri girdiler.
Elçi, yüksek sesle:
"Ey Peygamberin Ehl-i Beytil Ben Muhtar b. Ebu Ubeyd'in elçisiyim!
Yanımda İbn Ziyad'ın başı var!" diyerek seslenince, Haşim
oğullan evlerinden çığlık koparınayan kadın kalmadı!
Elçi, İbn Ziyad'ın başını çıkanp ortaya koydu.
Ali b . Hüseyin, onu görünce:
"Allah onu Cehenneme atsın!" dedi.
Ali b. Hüseyin'in, babası şehit edildiği günden beri hiç yüzünün
güldüğü görülmemişti. Kendisinin o gün yüzü güldü.
Şam'dan kendisine bir deve yükü meyve gelmişti.
İbn Ziyad'ın başı getirilince, meyveleri de Medinelilere dağıttırdı.
Hz. Hüseyin'in şehadetinden beri, Resulullah'ın zevceleri de hiç
taranmamış, yağ sürünmemişlerdi. O gün, onlar da tarandılar ve
yağ süründüler.76 .
Ali b . Hüseyin, İbn Ziyad'ın başını gördüğü .zaman, babası Hz.
Hüseyin'e rahmet okudu ve:
"Hüseyin'in başı getirildiği zaman, İbn Ziyad yemek yiyordu.
İbn Ziyad'ın başı getirildiği zaman da, biz yemek yiyoruz!" dedi.
Haşim oğullanndan olup da, Muhtar'ı övmeyen, ona dua etmeyen,
onun hakkında güzel konuşmalar yapmayan kimse kalmadı.
Muhtar'ın Muhammed b. Hanefiyye'ye Yazısı
Muhtar, Muhammed b. Hanefiyye'ye yazdığı yazıda şöyle dedi:
75. İbn Sa'd, Tabakat, c. 5, s. 100.
76. Yakubi, Tarih, c . 2 , s . 259.
KERBELA'NIN İNTİKAMI PEŞiNDE 389
"İmdi, Yüce Allah; bir kavimden, onlar günahlarını arttırmadıkça,
intikam almaz .
Allah fasıkıarı ve. onlann taraftarlarını hela.k etti. Kalanı kaldı.
Onların sonuncusunu da öncekilerin yanına katmasını Allah'tan
diler ve umanm!"77
Muhammed b. Hanefiyye'nin Allah'a Hamd ü Senası
İbn Ziyad'la Husayn b. Nümeyr ve Şurahbil b. Zilkela'ın başlan,
Mekke'ye götürülüp Mescid-i Haram'ın kapısına asılmıştı.
Muhammed b. Hanefiyye, tavafı bitirip Mescid-i Haram'ın kapısından
çıkarken, onlan gördü. Allah'a hamd ü senada bulundu.78
Muhtar'ın Sevinci ve İbrahim b. Eşter'i
Karşılamaya Çıkması
Muhtar, zafer haberini alınca, arkadaşlarına:
"Ben size inşaallah iki günün birinde İbrahim b. Eşter ve ashabı
tarafından Mercane'nin oğlunu ve adamlannı bozguna uğrattıkIanna
dair zafer müjdesi geleceğini söylememiş mi idim?" dedi.
Yerine Küfe'de Saib b. Malik'i vekil bırakarak, İbrahim b. Eşter'i
karşılamak üzere, kalabalık bir halk kitlesiyle Sabat'a kadar
. gitti.79
Kerbela Cinayetine Katılan İhtiyarın Başına Gelenler
Ebu'r-Rebi' b. Seb', Hz. Hüseyin'in menakıbını anlatırken Yakub
b. Süfyan'ın şöyle söylediğini nakleder:
"Çiftliğimde idim. Cemaatle yatsı namazını kıldıktan sonra,
odada oturduk. Hüseyin b. Ali bahis konusu edildi. Orada bulunan
adamlardan birisi:
'Hüseyin'in üzerine yürüyen ve onun şehit edilmesine yardım
edenlerden olup da ölmeden önce bir azap ve felakete uğramayan
bir kimse yoktur!' dedi.
Odada bulunan çok yaşlı bir adam:
'Ben de onun hadisesinde bulunanlardanım. Fakat, şu saatime
77. İbn Sa'd, Tabakat, c. 5, s. 100.
78. İbn Habib, Kitfıbu'l-muhabber, s. 49 1.
79. Taberi, Tar'ih, c. 7 , s . 145.
390 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
kadar bu yüzden hoşlanmadığım hiçbir şeye uğramaınışımdır!'
dedi.
Yanmakta olan kandil o sırada sönüverdi. İhtiyar onu yakmak
için kalktı. Ateş , birden parlayıp, ihtiyarın elbisesini tutuşturdu.
İhtiyar, canını kurtarmak için Fırat ırınağına daldı. Fakat ateş onu
orada da yakaladı. Ölünceye kadar onun yakasım bırakmadı!"
Bu ihtiyar hakkında:
"Ateşte yanma azabı ile suda boğulma azabı birleşti!" denilmiştir.
80
80. Aliyyü'l-Kari, Şerhu'ş·Şifa, c. 1, s. 402.
V. BÖLÜM
Muhammed b. Hanefiyye'nin
izinde
Muhtar'ın Muhammed b. Hanefiyye'yi
Halifeliğe Teşvik Edici Yazısı ve
Muhammed b. Hanefiyye'nin Ona Cevabı
Muhtar, Muhammed b. Hanefiyye'ye bir yazı yazıp Salih b.
Mes'udu'l-Has'am! ile göndermiş; mektubunda gerek İbn Zübeyr'le
çarpışmak, gerek Medinelileri kendisine tabi kılmak için asker
gönderdiğini, daha da göndereceğini, beldeleri kendisi adına zaptedeceğini,
haklannı tanıtmak ve saydırmak üzere elinden geleni yapacağını
bildirmişti.
Salih b. Mes'ud, Muhammed b. Hanefiyye'nin yanına vanp selam
verdi ve mektubu ona takdim etti.
Muhammed b. Hanefiyye, Salih b. Mes'ud'a:
"Muhtar'a söyle! Allah'tan korksun. Kan dökmekten geri dursun!"
dedi.
Salih b. Mes'ud:
"Allah sana iyilikler versin! Bunu ona bir yazı ile de yazmaz mısın?"
dedi.
Muhammed b. Hanefiyye:
"Ben ona Allah'a itaati emrettim. Hayrın bütününün Allah'a
itaat etmekte toplandığını bildirdim. Kötülüklerin bütününden de
onu nehyettim!" dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar'a cevap olarak yazdığı yazıda
şöyle dedi:
392 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
"İmdi, mektubun bana erişti. Onu okudum.
Hakkımı tanıdığını ve · saydığım, bununla beni sevindirmeyi
umduğunu anladım.
Bana işlerin en sevgilisi, içinde Allah'a taat edebildiğim iştir.
Ben, gizli açık her işimde, gücüm yettiği kadar, Allah'a itaat etmeye
çalışıyorum.
Bil ki; ben çarpışmak isteseydim, muhakkak halkın bana koşuştuklarım
görür, kendime pek çok yardımcılar bulurdum.
Fakat, ben onlardan, böyle şeylerden ayrılmış, uzaklaşmış bulunuyorum.
Allah'ın hakkımda hükm ve takdir ettiği şeyin zuhurunu bekliyorum.
Allah hakimierin hayırlısıdır."ı
Abdullah b. Zübeyr'in Muhammed b. Hanefiyye'ye
Karşı Tutum ve Davranışını Değiştirmesi
ve Onu Yakınaya Kalkışması
Abdullah b. Zübeyr; Muhtar'ın Kfı.fe'de Muhammed b. Hanefiyye
nam ve hesabına ayaklandığı haberini aldıktan sonra, Muhammed
b. Hanefiyye'ye karşı tutum ve davranışını değiştirmişti.
Muhammed b. Hanefiyye, Harre vak'asından biraz önce, Medine'den
Mekke'ye gitmişti.
Orada İbn Abbas'la birlikte oturmakta idi.
Yezid b. Muaviye'nin öldüğü ve Abdullah b. Zübeyr'in halkı kendisine
bey' ata davete başladığı sırada, İbn Abbas ile Muhammed b.
Hanefiyye de bey'ata davet edildi.
Onlar ise:
"Bütün memleketler ve halk sana bey'atta birieşineeye kadar,
bizi bırak!" dediler ve bey'attan kaçındılar.
İbn Zübeyr bir müddet onların yüzlerine güldü ve kendilerine
yumuşak davrandı.
Fakat, sonradan onlara karşı sertleşti. Aralarında ağır sözler
sarfedildi. Araları günden güne açıldı ve gerginleşti.
İbn Abbas'la Muhammed b. Hanefiyye; yanlarında kadınları ve
çocukları bulunduğu için, İbn Zübeyr'den korkmaya başladılar.
1. Taberi, Tarih, c. 7, s. 135-136.
MUHAMMED B. HANEFİYYE'NİN İZİNDE 393
İbn Zübeyr, Muhammed b. Hanefıyye'yi tahkire ve ona kötü sözler
söylemeye başladı. Üzerlerine gözcüler, casuslar dikti ve :
''Vallahi, ya bana bey'at edeceksiniz, yahut sizi ateşte yakacağım!"
diye haber gönderdi. 2
Bunun üzerine, Muhammed b . Hanefiyye ile yanında bulunan
Ehl-i Beytinden bazılan ve KUfe eşrafından da onyedi kişi, hakkında
ümmetçe ittifak edilemeyen Abdullah b. Zübeyr'e bey'attan kaçındılar
ve gidip Mescid-i Haram'a sığındılar.
Abdullah b. Zübeyr, onları öldürmek ve yakınakla tehdit etti.
Eğer bey'at etmeyecek olurlarsa, söylediği şeyi yapacağı hakkında
Allah'ın ismini anarak yemin etti.
Bu hususta bir mühlet de verip, kadınları Zemzem kuyusu hücresine
kapattı!3
Süleym Ebu Amir der ki:
"Muhammed b . Hanefiyye'yi, Zemzem'e kapatıldığı ve halkın
yanına bırakılınadığı sırada gördüm.
'Vallahi, onun yanına gireceğim!' dedim, girdim.
Ona:
'Ne istiyor şu adam senden?' diye sordum.
Muhammed b. Hanefiyye:
'Beni bey'ata davet etti. Ona:
'Ben Müslümanlardan bir ferdim. Müslümanlar senin hakkında
birleştikleri zaman, ben de onlardan birisi olarak bey'at ederim!'
dedim.
Razı olmadı.
Sen şimdi İbn Abbas'a git. Ona benden selam söyle! 'Amcanın
oğlu, sana 'Bu hususta ne düşünüyorsun?' diye soruyor!' de!' dedi.
İbn Abbas'ın yanına vardım. O, o zaman, gözlerini kaybetmişti.
Bana:
'Sen kimsin?' diye sordu.
'Ensari'yim!' dedim.
'Biz ne zaman bir Ensari ile karşılaştıksa, o, bize karşı düşmanlarımızdan
daha sert ve katı davranmıştır!' dedi.
'Korkma! Ben senin için tamamıyla hayırlı kişilerdenim' dedim.
2. İbn Sa'd, Tabakat, c. 5, s. 99, 100-101.
3. Taberi, Tarih, c . 7, s . 136.
394 HZ. HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
'Öyleyse, haydi ne haberin varsa getir, söyle!' dedi.
Muhammed b. Hanefıyye'nin sözlerini ona naklettim.
'Ona söyle: İbn Zübeyr'e boyun eğmesin!
Sana söylenileni, göz nimeti hakkı için, hiç arttırmaksızın ona
tebliğ et!' dedi.
Muhammed b. Hanefıyye'nin yanına döndüm. İbn Abbas'ın söylediğini
ona eriştirdim."4
İbn Zübeyr'in Zemzem hücresine hapsettiği, Muhammed b. Hanefıyye
ve Abdullah b. Abbas'tan başka, Haşim oğullarından yirmidört
kişi idi. 5
Muhammed b. Hanefiyye'nin Durumunu
Muhtar'a Bildirerek Ondan Yardım istemesi
Muhammed b. Hanefıyye'nin yanında bulunanlardan bazıları,
Muhtar'a ve Küfe'deki bazı kişilere elçi salarak kendi halini ve yanındakilerin
hallerini bildirmesini; İbn Zübeyr'in öldürmek ve ateşte
yakmak tehdidinde bulunduğunu duyurmasını Muhammed b.
Hanefıyye'ye teklif ettiler. 6
Bunun üzerine, Muhammed b. Hanefıyye, Muhtar'a bir yazı
yazdı ve yazısında şöyle dedi:
"Muhammed b. Ali ve Resülullah'ın hanedamndan ve Müslümanlardan
bazıları tarafından Muhtar b. Ebu Ubeyd'e!
imdi, bilesin ki; Abdullah b. Zübeyr bizi tutup Zemzem hücresine
kapatmış;
'Ya bana bey'at edecekler, ya da ateşte yakılacaklardır!' diye,
kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin etmiştir.
Ey imdada yetişici! İmdadımıza yetiş!"7
Muhtar'ın Muhammed b. Hanefiyye
ile Arkadaşlarımn İmdadına Yetişmesi
Muhtar, Muhammed b. Hanefıyye'nin yazısını alınca, Küfe halkına
seslendi ve:
4. İbn Sa' d, Tabakat, c. 5, s. 101.
5. Yakubl, Tar'ilı , c. 2 , s . 261.
6. Taberi, Tarıh, c. 7, s . 136.
7. Yakubi, Tar'ilı , c. 2, s . 261.
MUHAMMED B. HANEFİYYE'NİN İZİNDE 395
"Bu, Peygamberinizin Ehl-i Beytinin seçkini Mehdi'nizin mektubudur!"
diyerek, mektubu onlara okudu ve:
"Onlar koyunlar gibi kapatılmış, gecenin veya gündüzün bir
kısmında öldürülmelerini veya ateşte yakılınalarmı bekler bir halde
bırakılmış bulunuyorlar!
Eğer ben Kahiliye'nin oğluna (İbn Zübeyr' e) karşı süvarİleri ardarda
sular seller gibi akıtarak onlara yardım etmez, vez1rlik vazifesini
yapmazsam, Ebu İshak değilim!" dedi.
Ebu Abdullahu'l-Cedell'yi; güçlü kuvvetli yetmiş kişi ile hemen
yola çıkardı.
Onun arkasından da, Zabyan b. Osmanü't-Tem1m1'yi dörtyüz;
Ebu'l-Mu'temir'i yüz, Hani' b. Kays'ı yüz, Umeyr b. Tarık'ı kırk, Yunus
b. İmran'ı kırk kişi ile yolladı.
Muhammed b. Hanefiyye b. Ali'ye de bir yazı yazıp, Tufeyl b.
Amir ve Muhammed b. Kays ile gönderdi.
Ebu Abdullahü'l-Cedel1, yetmiş atlı ile gelip Zat-i Irk'a indi.
Oraya Umeyr b. Tank kırk, Yunus b. İmran kırk atlı ile gelip,
yüzelli atlı oldular.
Bunlar, yola devam ederek Mekke'ye geldiler ve:
"Nerdesin ey Hüseyin'in intikamı!" diye haykırarak, Mescid-i
Haram' a girdiler.
Zemzem kuyusuna eriştiler.
Abdullah b. Zübeyr, Zemzem kuyusu hücresinde bulunanları
yakmak üzere odun hazırlatmıştı!
Verilen mühletin bitmesine de iki gün kalmıştı.
Küfeli süvariler bekçiyi kovdular ve Zemzem hücresinin kilidini
kırarak Muhamm.ed b. Hanefiyye'nin yanına girdiler.
Ona:
"Sen bizimle şu Allah düşmanı İbn Zübeyr arasından çekil de,
biz onun hesabını görüverelim!" dediler.
Muhammed b. Hanefiyye:
"Ben Allah'ın Harem'inde çarpışmayı helalleştirmem!" dedi.8
Atıyye b. Sa'd der ki:
"İbn Abbas ve İbn Hanefiyye ve ashabı Zemzem hücresine kapatıldıkları
zaman, çevrelerine duvarlar boyunca odunlar yığılmıştı!
8. Taberi, Tarih, c. 7, s. 136.
396 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
Eğer onlar tutuşturulmuş olsaydı, Kıya.mete kadar onlardan
hiçbirisi görülmezler, yanıp kül olurlardı!
Ali b. Abdullah b. Abbas, o zaman erkeklik çağında idi. Odunlann
içinden çıkmak için koştu.
Her gün İbn Zübeyr'in adamları gelirler; gündüzleri biz ve onlar,
Mescid-i Haram'da iki saf olurduk. Namaza kadar oradan aynlmazdık.
Sabaha çıkınca, Ebu Abdullahü'l-Cedeli, adamlanyla birlikte çıkageldi.
İbn Zübeyr'le çarpışmak için, İbn Abbas ve Muhammed b. Hanefiyye'
den izin istedik.
'Bu memlekette çarpışmayı, Allah haram kılmıştır. Peygamber
Aleyhisselamdan başka kimseye helal kılmamıştır. Ona da, ancak
kısa bir müddet helili kılmış; bunu da, ne ondan önce, ne de ondan
sonra kimseye helal kılmamıştır!' dediler."9
Abdullah b. Zübeyr, Ebu Abdullahu'l-Cedeli'yi:
"Bana bey' at etmeksizin onları serbest bırakacağıını mı sanıyorsunuz?"
dedi.
Ebu Abdullahu'l-Cedeli:
"Rükünlerin, Makam-ı İbrahim'in, Harem ve helili olan yerlerin
Rabbine andolsun ki; ya onun yolunu açacak, kendisini serbest birakacağız,
yahut kılıçlarımızı sıyırıp seninle çarpışacağız!" dedi.
Abdullah b. Zübeyr:
"Vallahi, şunlar muhakkak baş yiyecekler!
Vallahi, adamlarıma müsaade edecek olursam, bir saat geçmeden
onların başları düşürülüverir!" dedi.
Kays b. Malik:
"Ben, vallahi, senin atacağın okun bizden önce sana değeceğini
sanırım!" dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, adamlannı çarpışmaktan men etti ve
onları fitneden sakındırdı.
O sırada, Ebu'l-Mu'temir yüz, Hani' b. Kays yüz, Zabyan b.
Umare ikiyüz atlı ile tekbir getirerek ve:
"Nerdesin ey Hüseyin'in intikamı?" diyerek, Mescid-i Haram'a
girdiler.
9. İbn Sa'd, Tabakat, c. 5, s. 102.
MUHAMMED B. HANEFİYYE'NİN İZİNDE 397
Zabyan b. Umare, yanında ayrıca pek çok miktarda mal da getirmiş
bulunuyordu.
İbn Zübeyr, onları görünce, korktu. ıo
Kabe'nin örtüsüne asılarak:
"Ben Allah'a sığındım!" dedi.lı
Muhammed b. Hanefiyye ile yanındakiler, kapatıldıkları hücreden
çıkıp Şı'b-ı Ali diye anılan mahalleye gittiler.
Muhammed b. Hanefiyye'nin etrafında dört bin asker toplandı.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar'ın göndermiş olduğu malı onlar
arasında bölüştürdü. ı2
Muhammed b. Hanefiyye'nin
KU:fe'ye Gitmekten Vazgeçmesi
Bir sıra, Muhammed b. Hanefiyye, Küfe'ye gitmeye niyetlenmişti.
Muhammed b. Hanefiyye'nin Küfe'ye geleceğini işitince, bu,
Muhtar'a çok ağır geldi ve:
"Mehdi şu şehrinize geldiği zaman, çarşıda bir adam, ona kılıçla,
zarar vermeyecek şekilde vursun!" dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar'ın böyle söylediğini haber
alınca, Küfe'ye gitmekten vazgeçip, Mekke'de oturdu. ıa
Görülüyor ki; Kerbela intikamını almış ve Zemzem kuyusu hücresine
kapatılan Haşim oğullarını imha edilmekten kurtararak
ikinci bir Kerbela faciasını önlemiş olmasına rağmen, Muhtar dahi
Ehl-i Beyt nam ve hesabına elde ettiği iktidan onlara teslime yanaşmamıştır.
Muhtar'ın Ali b. Hüseyin' e Gönderdiği
Bağışımn Makbule Geçmemesi ve Lanetlenmesi
Muhtar, Hz. Hüseyin'i{ı oğlu Ali Zeynelabidin'e yüz bin dirhem
göndermişti.
Ali b. Hüseyin, bu parayı kabul etmeyi uygun görmedi. Fakat,
reddetmekten de çekindi. Yanında alıkoydu, harcanmadı.
10. Taberi, Tarih, c . 7, s. 136-137.
ll. İbn Sa'd, Tabakat, c . 5, s . 102.
12. Taberi, Tarih, c . 7, s . 137.
13. İbn Sa'd, Tabakdt, c . 5 , s . 101.
398 HZ. HÜSEYiN VE KERBELA FACİASI
Muhtar öldürüldüğü zaman, Ali b. Hüseyin, Abdulmelik b. Mervan'a
bir yazı yazıp:
"Muhtar, bana yüz bin dirhem göndermişti. Ben onu geri çevirmeyi
de, kabul edip harcanınayı da uygun görmedim. Bu para yanımda
duruyor. Onu benden teslim alacak bir adam gönder!" dedi.
Abdulmelik b. Mervan, cevap olarak yazdığı yazıda:
"Ey amcaının oğlu! Onu al, kabul et. Sana helal ettim, bağışladım"
dedi.
Bunun üzerine, Ali b. Hüseyin, bu parayı kabul etti.
Ali b. Hüseyin, bir gün, Kabe'nin kapısına dikilip Muhtar'a lanet
okumuştu.
Adamın birisi:
"Allah beni sana feda etsin! Sen ona ne diye lanet okuyorsun? O
sizin için öldürülmedi mi?!" diye sordu.
Ali b. Hüseyin:
"0, yalancı idi. Allah'a ve ResUlüne karşı yalan söyler, peygamberlik
iddia ederdi!" dedi.ı4
14. İbn Sa'd, Tabakat, c. 5 , s. 213.
Kaynaklar
Allah Kelamı Kur'an-ı Kerim.
Ahmed b. Hanbel (ö. 24ı), Müsned, c. ı-6, Beyrut, Matb. İslami,
ı389.
Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. ı-ı5. Mısır, Daru'l-maarif, ı373-
ı954.
Aliyyü'l-Müttaki (ö. 975), Kenzu'l-ummal, c. ı-6, Beyrut, Matb.
İslami, ı389 .
Aliyyü'l-Kari, Şerhu'ş-Şifa, c. ı .
Buhari (ö. 256), el-Cami'u's-Sahih , c. 4 , İstanbul, Matb. Amire,
ı329.
Buhari, Edebü'l-Müfred, Kahire, Matb. Selefiye, ı373.
Belazuri (ö. 279), Ensabu'l-eşraf, c. 4, Mısır, ı959.
Beyhaki (ö. 458), es-Sünen , c. 9 , Haydarabad, ı356.
Dineveri (ö. 282), Kitabu'l-ahbar, Kahire, ı960.
Diyarbekri (ö. 990), el-Hamis, c. ı, Osman Abdurrezzak Matb.,
ı302 .
Ebu'l-Fida (ö. 774), el-Bidaye ve'n-Nihaye , c. 8, Beyrut, ı966,
Matb. Maarif.
Hakim (ö. 405), Müstedrek , c. 3 , 4, Riyad.
İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c. 2, Mısır, ı3ı6.
İbn Abdilberr (ö. 463), el-İstiab , c. ı , 2, Kahire.
İbn Habib, Kitabu'l-muhabber.
İbn Esir (ö. 630), el-Kamil, c. 4, Mısİr, ı30 1 .
400 HZ . HÜSEYİN VE KERBELA FACİASI
İbn Esir (ö. 630), Usdu'l-gabe, c. 2, ı280.
İbn Haldun, Tarıh .
İbn Mace (ö. 275), es-Sünen, c. ı , Mısır, ı372/1952.
İbn Sa'd (ö. 230), Tabakat, c. ı , 4, 5 , 8, Beyrut, ı376/ı957.
Makrizi (ö. 845), Hıtat, c. ı-2, Beyrut.
Müslim (ö. 261), el-Cami'u's-Sahıh , c. 7, İstanbul, ı329.
Mes'udi (ö. 346), Murucu'z-zeheb , c. 3 , Mısır, ı384/ı964.
Mus'abu'z-Zübeyri (ö. 236), Nesebi Kureyş, Kahire, ı953 .
Tirmizi (ö. 279), es-Sünen, c. 4 , 5 , Mısır, ı356.
Taberi (ö. 3 ıO), Tarıh , c. 6, 7 , Mısır, ı326.
Yakubi (ö. 284), Tarıh , c. 2, Beyrut, ı379/ı960.
Zehebi (ö. 7 48), Tarzhu'l-islam, c. 3 , Kahire, ı367.
Zehebi, Siyeru a'lami'n-nübela , c. 3, Mısır.
Zehebi, el-İber fi haberin men gaber, c. ı, Kuveyt, 1960