3 Kasım 2012 Cumartesi

gadir hum olayı

“Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” (1) Allah (c.c) Bu ayeti kerime de peygamberine tebliğ etmesini emretmektedir. Sünni ve Şia müfessirlerinin çoğu bu ayetin Gadir Hum günü Hz. Ali (a.s) hakkında indiği konusunda hemfikirdir. (2) Ayrıca Hibri, sahih senetle İbni Abbas’tan şöyle naklediyor: “Bu ayet Ali (a.s) hakkında nazil olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.a), velayeti tebliğe emredildi; sonra Ali’nin (a.s) elini tuttu ve ‘Ben kimin mevlası isem, Ali onun mevlasıdır.’ diye buyurdu.” (3)

Sünni âlimlerinin ekseriyeti itiraf etmektedirler ki, Hicri 10. yılda, Veda Haccında, Zilhiccet’ul- Haram’ın 18. gününde, Mekke’den dönerken Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Gadir-i Hum denen yerde bütün ashabını bir araya topladı. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in emriyle önden gidenler geri döndürüldü ve geride kalanların da oraya yetişmesi sağlandı. Sünni birçok alim ve tarihçilerin rivayet ettiğine göre 70,000 kişi, imam Sa’lebi (tefsirinde) ve Sibt bin Cevzi’ye (Tezkiret’u Havass’il- Ümme fi Ma’rifet’il- Eimme’de) göre ise Gadir-i Hum’da 120,000 sahabe hazır bulunmuştur.

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) minbere çıkarak oldukça uzun bir hutbe okudu. Bu hutbenin çoğu yerinde Hz. Ali’yi (a.s) övdü, Hz. Ali (a.s) hakkında inen ayetleri okudu. Oradaki Müslümanların dikkatini Hz. Ali’nin (a.s) yüce makamına çekti ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Ben size kendi nefsinizden daha evla değil miyim?”

Onlar; “Evet, evlasın” dediler.

Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.”

Sonra ellerini kaldırarak şöyle dua etti: “Allah’ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak.”

Daha sonra bir çadır kurmalarını emretti, Ali’ye de o çadırda oturmasını söyledi. Orada hazır bulunan bütün ümmete şöyle buyurdular:

“Gidin Ali’ye biat edin; zira ben Allah-u Teala tarafından sizden Ali için biat almakla görevlendirildim.”

O gün Ali’ye ilk biat eden, Ömer, sonra Ebu Bekir, sonra Osman, sonra Talha, sonra Zübeyir idi. Orada tam üç gün boyunca Ali’ye biat ettiler. (4)

Yakubî, kendi Tarih'inde Medine'de nazil olan ayetlerden bahsederken şöyle yazar: Resulullah'a (s.a.a) nazil olan en son ayet "Bugün size dininizi kemale erdirdim" ayetidir. Bu rivayetin sahih olduğu ispatlanmıştır. Bu ayet, Resulullah (s.a.a), Gadir-i Hum'da Ali b. Ebu Talib'in velayet ve hilafetini açıkça herkese duyurduktan sonra nazil oldu. (5)

Başta Ebu Bekir olmak üzere Ömer, Osman ve 70 binden fazla sahabe Hz. Ali’ye biat ediyorlar. Hz. Ali’ye biat etmek O’nun halifeliğini kabul etmek anlamını taşıyor. Bu sahabeler Peygamberin vefatıyla neden verdikleri biatten dönüyorlar? Nitekim bunun yaşanacağını, Resulullah biliyordu ve bu konuda: İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu: Resulullah (s.a.a) bana hayatında bildirdi ki: “Ümmetim benden sonra sana karşı vefasız olup sözünde durmayacaktır” (6) Resulullah (s.a.a) bu sözleri halifelik makamı için yapılacak hıyanetten haber vermektedir. Peygamber bunları ashabına defalarca bildirmiştir: “Eğer Ali’nin (a.s) peşinden giderseniz -ki sizin bunu yapacağınızı sanmıyorum- onun doğru yol üzere giden bir yol gösterici olduğunu, sizi apaydınlık bir yola ileteceğini görürsünüz.” (7)

1-Maide 67.

2-Bakınız: el-Fethu-l Kadir, c.2 s. 60.. Ayrıca “Limeze Ehtert Mezheb Ehlilbeyt, s. 143 te Ehlisünnet ve şia’dan verdiği dipnotlar.

3-Tefsir-i Hibri, s.262. Kur'an ve Sünnet Işığında Ehl-i Beyt Mektebi, s.73.

4-İmam Fahruddin Razi, “Mefatih’ul- Gayb” tefsirinde. İmam Ahmed Sa’lebi, “Keşf’ul- Beyan” tefsirinde. Celaluddin Suyuti, “Durr’ul- Mensur” tefsirinde. Ebu’l- Hasan Ali bin Ahmed-i Vahidi en-Nişaburi, “Esbab’un-Nuzul”da. Muhammed bin Cerir Taberi, “Tefsir-i Kebir”de. Hafız Ebu Naim İsfahani, “Ma Nezele Min’el- Kur’ân’i fi Ali’yyin” ve Hilyet’ul- Evliya’da. Muhammed bin İsmail Buhari, Tarih c. 1, s. 375’de. Müslim bin Haccac Nişaburi, “Sahih” c. 2, s. 325’de. Ebu Davud Secistani, Sünen’de. Muhammed bin İsa Tirmizi, “Sünen”de. Hafız bin Ukde, “Kitab’ul- Velayet”de. İbn-i Kesir-i Şafii Dimaşki, Tarih’inde. İmam Ahmed bin Hanbel, “Müsned” c. 4 s. 281 ve 371’de. Ebu Hamid Muhammed bin Muhammed Gazali, “Sırr’ul- Alemin”de. İbn-i Abdulbirr, “İstiab”da. Muhammed bin Talha eş-Şafii, “Metalib’us- Seul” s. 16’da. İbn-i Meğazili eş-Şafii, “Menakıb”da. Nuruddin bin Sabbağ el-Maliki, “Fusul’ul- Muhimme” s. 24 de. Ve yaklaşık 40 yakın kaynak daha. Bakınız: Leyali Beyşaver, Seyyid Muhammed el-Musevi Şirazi, s.408.

5-Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 43. Mealimu’l Medereseteyn c.1 s.506

6-Hatip el-Bağdadi “Tarih-i Bağdat” C.11, S.216 Mizan'ul İtidal kısım, 1, s.371 . Enis Emir "Fazilet-i Ehl-i Beyt-i Resulullah" s. s.515

7-Hilyetu’l-Evliya, Ebu Nuaym, 1/64; .muhtasaru-u Tarih-. Dimaşk, İbni Asakir, 18/32. Hidayet Önderleri, c.2, (Hz. Ali) s. 141.
“Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” (1) Allah (c.c) Bu ayeti kerime de peygamberine tebliğ etmesini emretmektedir. Sünni ve Şia müfessirlerinin çoğu bu ayetin Gadir Hum günü Hz. Ali (a.s) hakkında indiği konusunda hemfikirdir. (2) Ayrıca Hibri, sahih senetle İbni Abbas’tan şöyle naklediyor: “Bu ayet Ali (a.s) hakkında nazil olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.a), velayeti tebliğe emredildi; sonra Ali’nin (a.s) elini tuttu ve ‘Ben kimin mevlası isem, Ali onun mevlasıdır.’ diye buyurdu.” (3)

Sünni âlimlerinin ekseriyeti itiraf etmektedirler ki, Hicri 10. yılda, Veda Haccında, Zilhiccet’ul- Haram’ın 18. gününde, Mekke’den dönerken Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Gadir-i Hum denen yerde bütün ashabını bir araya topladı. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in emriyle önden gidenler geri döndürüldü ve geride kalanların da oraya yetişmesi sağlandı. Sünni birçok alim ve tarihçilerin rivayet ettiğine göre 70,000 kişi, imam Sa’lebi (tefsirinde) ve Sibt bin Cevzi’ye (Tezkiret’u Havass’il- Ümme fi Ma’rifet’il- Eimme’de) göre ise Gadir-i Hum’da 120,000 sahabe hazır bulunmuştur.

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) minbere çıkarak oldukça uzun bir hutbe okudu. Bu hutbenin çoğu yerinde Hz. Ali’yi (a.s) övdü, Hz. Ali (a.s) hakkında inen ayetleri okudu. Oradaki Müslümanların dikkatini Hz. Ali’nin (a.s) yüce makamına çekti ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Ben size kendi nefsinizden daha evla değil miyim?”

Onlar; “Evet, evlasın” dediler.

Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.”

Sonra ellerini kaldırarak şöyle dua etti: “Allah’ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak.”

Daha sonra bir çadır kurmalarını emretti, Ali’ye de o çadırda oturmasını söyledi. Orada hazır bulunan bütün ümmete şöyle buyurdular:

“Gidin Ali’ye biat edin; zira ben Allah-u Teala tarafından sizden Ali için biat almakla görevlendirildim.”

O gün Ali’ye ilk biat eden, Ömer, sonra Ebu Bekir, sonra Osman, sonra Talha, sonra Zübeyir idi. Orada tam üç gün boyunca Ali’ye biat ettiler. (4)

Yakubî, kendi Tarih'inde Medine'de nazil olan ayetlerden bahsederken şöyle yazar: Resulullah'a (s.a.a) nazil olan en son ayet "Bugün size dininizi kemale erdirdim" ayetidir. Bu rivayetin sahih olduğu ispatlanmıştır. Bu ayet, Resulullah (s.a.a), Gadir-i Hum'da Ali b. Ebu Talib'in velayet ve hilafetini açıkça herkese duyurduktan sonra nazil oldu. (5)

Başta Ebu Bekir olmak üzere Ömer, Osman ve 70 binden fazla sahabe Hz. Ali’ye biat ediyorlar. Hz. Ali’ye biat etmek O’nun halifeliğini kabul etmek anlamını taşıyor. Bu sahabeler Peygamberin vefatıyla neden verdikleri biatten dönüyorlar? Nitekim bunun yaşanacağını, Resulullah biliyordu ve bu konuda: İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu: Resulullah (s.a.a) bana hayatında bildirdi ki: “Ümmetim benden sonra sana karşı vefasız olup sözünde durmayacaktır” (6) Resulullah (s.a.a) bu sözleri halifelik makamı için yapılacak hıyanetten haber vermektedir. Peygamber bunları ashabına defalarca bildirmiştir: “Eğer Ali’nin (a.s) peşinden giderseniz -ki sizin bunu yapacağınızı sanmıyorum- onun doğru yol üzere giden bir yol gösterici olduğunu, sizi apaydınlık bir yola ileteceğini görürsünüz.” (7)

1-Maide 67.

2-Bakınız: el-Fethu-l Kadir, c.2 s. 60.. Ayrıca “Limeze Ehtert Mezheb Ehlilbeyt, s. 143 te Ehlisünnet ve şia’dan verdiği dipnotlar.

3-Tefsir-i Hibri, s.262. Kur'an ve Sünnet Işığında Ehl-i Beyt Mektebi, s.73.

4-İmam Fahruddin Razi, “Mefatih’ul- Gayb” tefsirinde. İmam Ahmed Sa’lebi, “Keşf’ul- Beyan” tefsirinde. Celaluddin Suyuti, “Durr’ul- Mensur” tefsirinde. Ebu’l- Hasan Ali bin Ahmed-i Vahidi en-Nişaburi, “Esbab’un-Nuzul”da. Muhammed bin Cerir Taberi, “Tefsir-i Kebir”de. Hafız Ebu Naim İsfahani, “Ma Nezele Min’el- Kur’ân’i fi Ali’yyin” ve Hilyet’ul- Evliya’da. Muhammed bin İsmail Buhari, Tarih c. 1, s. 375’de. Müslim bin Haccac Nişaburi, “Sahih” c. 2, s. 325’de. Ebu Davud Secistani, Sünen’de. Muhammed bin İsa Tirmizi, “Sünen”de. Hafız bin Ukde, “Kitab’ul- Velayet”de. İbn-i Kesir-i Şafii Dimaşki, Tarih’inde. İmam Ahmed bin Hanbel, “Müsned” c. 4 s. 281 ve 371’de. Ebu Hamid Muhammed bin Muhammed Gazali, “Sırr’ul- Alemin”de. İbn-i Abdulbirr, “İstiab”da. Muhammed bin Talha eş-Şafii, “Metalib’us- Seul” s. 16’da. İbn-i Meğazili eş-Şafii, “Menakıb”da. Nuruddin bin Sabbağ el-Maliki, “Fusul’ul- Muhimme” s. 24 de. Ve yaklaşık 40 yakın kaynak daha. Bakınız: Leyali Beyşaver, Seyyid Muhammed el-Musevi Şirazi, s.408.

5-Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 43. Mealimu’l Medereseteyn c.1 s.506

6-Hatip el-Bağdadi “Tarih-i Bağdat” C.11, S.216 Mizan'ul İtidal kısım, 1, s.371 . Enis Emir "Fazilet-i Ehl-i Beyt-i Resulullah" s. s.515

7-Hilyetu’l-Evliya, Ebu Nuaym, 1/64; .muhtasaru-u Tarih-. Dimaşk, İbni Asakir, 18/32. Hidayet Önderleri, c.2, (Hz. Ali) s. 141.

Hiç yorum yok: